Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14. January 2009, 12:22 PM   #9
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.017
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Bildikleri Gerçeği Gizlemeleri:


Kendilerine Kitâb verdiklerimiz, onu, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar, ama yine de onlardan bir grup, bile bile gerçeği gizlerler. (Bakara: 92/146)'ncı âyetinde de kendilerine Kitâb verilmiş olanların, Hz. Muham-med'e indirilen vahiyleri, oğullarını tanıdıkları gibi tanıdıkları, fakat içle*rinden bir grupun, bile bile hakkı gizledikleri anlatılmaktadır.

759- indirdiğimiz açık delilleri ve hidâyeti -biz Kitâb 'da insanlara açıkça belirttikten sonra- gizleyenler (var ya), işte onlara hem Allah la'net eder, hem bütün la'net edebilenler la'net eder. 160- Ancak tevbe edip uslananlar, (gerçeği) açıklayanlar başka. Onları bağışlarım. Çünkü ben tevbeyi çok kabul edenim, çok esirgeyenim. 161- Ama âyet*lerimizi inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüş olanlar, işte Allah 'in, meleklerin ve tüm insanların la'neti onların üstünedir. 162- Sürekli la'net içinde kalırlar. Ne kendilerinden azâb hafifletilir, ne de onlara fırsat verilir. (Bakara: 92/159-162)

Bu âyetlerde de Kitâbda Allah'ın açıklamış olduğu gerçekleri gizle*yenlere Allah'ın ve bütün la'net edenlerin la'net edeceği, ancak tevbe edip uslanan ve gerçekleri açıklayanları Allah'ın affedeceği; fakat inkâr edip kâfir olarak ölenlerin, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların sürekli la'netine uğrayacakları belirtilmektedir.

Bu âyetlerin, Tevrat'ta Hz. Peygamber'in vasıflarını okuyup bildikleri halde onu gizleyen Yahûdîler hakkında indiği rivayet edilir. Yahudilerin, Hz. Peygamber'in gerçek peygamber olduğunu bildiklerine dair elimizde pek çok kanıt vardır. Bu konuda tarih Kitâbları ittifak halindedir. İslâm'dan önce uzun süre birbirleriyle komşu olarak yaşayan Medîneli Araplarla Yahûdîler arasında zaman zaman çıkan kavgalarda Yahûdîler yenildik-le-rinde: "Bizim söylediklerimizi doğrulayan bir peygamberin gelme zamanı yaklaştı. Biz onunla birlik olup sizi, Âd ve İrem toplumlarının öldürüldüğü gibi öldüreceğiz!" dedikleri ve son zamanda gelecek peygamberin yüzü hürmetine Allah'a: "Ya Rabbi, evsâfını Tevrat'ta gördüğümüz âhir zamanda gelecek peygamberle bize yardım eyle!" şeklinde du'â ettikleri rivayet edilir.

Yahudilerin beklediği, kendi dinlerini kaldıracak bir peygamber değil, uluslarını dünyâya egemen kılacak kurtarıcı, karizmatik bir Mesîh (kral) idi. Onların bu beklentisi, daha sonra îsâ'nın gökten inmesini beklemekte olan Hıristiyan lara ve müslümanlara ve gizli imam bekleyen Şîîlere geçmistir.

Bu âyetler, Yahudiler hakkında inmiş olsa da anlamları geneldir; hakkı gizleyen herkesin Allah'ın la'netine uğrayacağını belirtmektedir. Hakkı gizlemek, insanın başına la'net yağdırır. Allah'ın dinine dair bir şey bilen, onu bilmeyenlere öğretmek, soranlara doğrusunu söylemek zo*rundadır. Dilini eğip bükmeden, olduğu gibi dosdoğru söylemelidir. Yüce Allah bütün Kitâb sahiplerinden bu hususta kesin söz almıştır: "Allah, bir zaman kendilerine Kitâb verilenlerden, onu açıklayacaksınız, gizleme*yeceksiniz diye kesin söz almıştı." [51] Dünyâ çıkarı karşılığında gerçeği gizle*yen veya değiştirenler en acı sonuca uğrarlar: "Allah'ın indirdiği Kitabı gizleyip de onu az bir paraya satanlar karınlarına ateşten başka bir şey yemiyorlar. Allah, Kıyamet günü onlara konuşmayacak, onları temizleme-yecektir. Onlar için acı bir azâb vardır" [52]

Hakkı gizlemek, risâlet görevinin geçersiz kalmasına yol açar. Bu ise tüm insanlığın mahvına neden olur. Bundan dolayı hakkı gizlemek, Allah'ın ve bütün la'net edebilenlerin la'netine müstahak kılacak ölçüde ağır bir günâhtır. İnsan, şahsına özgü bir günâh işleyip de tevbe ederse Allah onu affeder. Fakat Allah, hakkı gizleyenleri, indirdiği dini ve hidâyeti tahrif edenleri yalnız kendi la'netiyle değil, la'net edebilecek herkesin la'netiyle cezalandırır. [53]
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
TUĞÇE DENİZ AKIN (13. January 2010)