Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28. April 2013, 10:34 AM   #10
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Genis bilgi icin bu sayfadan faydalanabilirsiniz, asagidaki satirlar pasaj olarak alinmistir konu uzun oldugundan.

ALLAH İNSAN VE KÂİNAT ÜÇLÜSÜNÜN İRTİBATI VEYA SÜNNETÜLLAHA YENİ BİR BAKIŞ

Prof. Dr. Osman Eskicioğlu

http://www.enfal.de/oe63.htm





Tabiat kanunlarına dinimizde "ilahi sünnetler" adı verilir. Cenab-ı Hak; kâinat makinesini idare için, bir takım kanunlar yaratmıştır. Bu makinenin her parçası, bu kanunlara bağlıdır. İster "tabiat kanunları" diyelim, isterse "ilahi adetler" adını verelim, bu kanunlar asla değişmez." Hocamız bu düşüncelerini Fetih suresindeki şu ayete dayandırmıştır.[7] Bu ayeti Hüseyin Atay şöyle tercüme etmiştir: "Allah'ın önceden gelip geçmişlere uyguladığı yasası budur. Allah'ın yasasında değişme bulamazsın"[8] Görüldüğü gibi tercüme bize tabiat kanunlarından daha ziyade Allah'ın sosyal kanunlarını hatırlatmaktadır.

Hâlbuki Hasan Basri Çantay, Meal diye isimlendirdiği tercümesinde bu ayet hakkında Beyzavi ve Medarik'e dayanarak şöyle bir yorum getirmiştir. Allah'ın öteden beri cari olagelen sünneti (âdeti budur). Yani Allah Teala geçmiş ümmetlere gönderdiği peygamberlerinin behemehal galip gelmelerini eski bir kaide ve kanun olarak vaz etmiştir. [9]

Aynı buna benzer bira ayet Ahzab suresinde geçer; orada şöyle buyrulmaktadır: "Bu, Allah'ın daha öncekilere de uyguladığı bir yasası (sünnetüllahı)dır ve sünnetullahta (Allah'ın yasasında) asla bir değişiklik bulamayacaksın."[10] Bu ayetin aslında geçen "ellezine" o kimseler ki kelimesi, teknik ifade ile cemi müzekker kalıbı olup sadece insanları ifade eder. Burada fi harfi kullanılmakla insanlarda veya toplumlarda denilmek suretiyle sünnetullahın toplumlarda cereyan ettiği ifade edilmiş olmaktadır.

***

Zamanla kelimelerin ve hatta terimlerin bile anlamlarının yavaş yavaş değiştiği göz önünde tutarsak sünnetüllah'ın, Allah'ın âdeti anlamından çıkıp tabiat kanunu anlamına doğru geldiğini anlarız. Hâlbuki Allah'ın âdeti ile tabiat kanunu aynı veya yakın anlamları çağrıştırıyor mu? Allah'ın âdeti dediğimiz zaman onun yapıp ettiği ve tutup yönettiği anlaşılırken, tabiat kanunu denildiği zaman varlık âleminde yani tabiatta sanki Allah'ın istek iradesi dışında çalışmakta olan kural ve kanunlar akla gelmektedir. Yani sünnetüllahın sadece tabiat kanunu şeklinde anlaşılması bilim ve teknoloji merkezli bir medeniyetin daha doğrusu batı medeniyetinin, çağın ve modernizmin etkisinden başka bir şey değildir. Hâlbuki insan tabiat kanunlarını kullanırken ve tabiat olaylarından faydalanırken bunu kendi kanunlarına uyarak yapması daha faydalı olmaz mı? Daha çok hayvan, bitki ve cansızların tabi olduğu bu tabiat kanunlarına tamamen uyduğu takdirde insan onların seviyesine inmiş olmaz mı? Hâlbuki tabiat kanunları daha çok insan için olan sosyal kanunlarla beraber düşünülüp ona göre bir uygulama yapılsaydı bu insanın mutluluğuna mutluluk katmaz mıydı? Robot kanunu ile irade kanunu yani bilim ve teknoloji ile din ve diyanet yani bunları teorisi ve pratiği birlikte yürüseydi daha insanca bir iş olmaz mıydı?

Hâlbuki birkaç asırdır böylece belki zıt iki anlayış ortaya çıkmış oluyor ki, Mevlana Şibli değerli eseri Asr-ı Saadet adlı kitabında sebepler ve illetler meselesinde bunu ifrat ve tefrit olarak nitelemiştir. O bu konuda şöyle söylemektedir:

Biz mucizelere inanma konusunda inançları düzeltmekle uğraşırken sebepler ve illetler ile de meşgul olduk ve bunun da diğer dinlerde olduğu gibi Müslümanlar arasında iki fikir ekolü meydana getirdiğini göstermiştik. Bu fikir ekollerinden birisine göre, sebep ve illetler varlık âlemine hâkimdir, bu kanunlar kaldırılamaz ve değiştirilemez. Bu ekole göre, dünyada meydana gelen olaylar maddi sebepler ve illetler sayesinde meydana gelir. Bu bakımdan tabiat kanunun bozulması mümkün değildir. Çünkü sebep ve illetler, kâinatın düzeni, "ilahi sistem"dir. İlahi sistem ise tebdil ve tağyir kabul etmez ve değişmez. Kuran-ı Kerim der ki, "Allah'ın nizamında bir tebdil (bozma) bulamazsın"[13] "Allah'ın nizamında bir tahvil (değiştirme) bulamazsın"[14] "Allah'ın yapısı değiştirilemez."[15]

İkinci fikir ekolü Allah'ı, özel bir nizam ile veya tabiat kanunlarıyla kayıtlı saymayı O'nun şanına ve kudretine aykırı bulur. Cenab-ı Hakk'ı "kadir-i mutlak" tanır ve O'nun bu vasıtalarla kayıtlı olmadığını söyler. Bu ikinci ekolün ileri sürdüğü deliller şu ayetlerdir: "Allah her dilediği yapar"[16] "İşte böyle! Allah dilediğini yapar."[17] "Allah dilediğini yapar"[18] "Allah elbette dilediğini yapar"[19] "fakat Allah dilediğini yapar"[20] " Allah dilediği hükmü verir"[21] "Allah elbette dilediğini yapar"[22] "Allah elbette her şeye kadirdir."[23] Bu ayetler, her şeyin ilahi kudret, meşiet ve iradeye bağlı, bu itibarla âdetin bozulmasının da mümkün olduğunu göstermektedir.

Gerçek şudur ki, bu her iki ekol de ifrat ve tefrite sapmıştır. Bunların her ikisi de Kuran ayetlerini bir bütün olarak derinlemesine araştırıp tetkik ederek onları anlayıp kavrayamamış sonuç bakımından varlıkların özellik, tabiat ve huylarını, akli maslahat ve hikmetlerini anlayamamışlardır. Şibli'nin bu konudaki düşünceleri özet olarak böyledir.[24]

Sünnetullah konusunda Hamdi Döndüren de İnsanlığa Son Çağrı Kuran-ı Kerim adlı eserinde şu bilgileri vermektedir: "Sünnetullah, Allahın sünneti, kanunu emektir. Allahın evreni yönetirken koyduğu kurallar, yaratıkları hakkındaki hüküm ve adetleri kastedilir. Tabiat olaylarında sebep-sonuç ilişkisi, fizik kimya astronomi biyoloji vb. pozitif bilimlerde görülen standart ilişkiler, canlılarda doğma büyüme ve ölme ve üreme gibi oluşumlar hep sünnetüllahın değişmez ilkelerine göre gerçekleşir Tabiat kanunları denilen bu kurallar aynı şartlar altında değişmeden sürüp gider.

Toplumdaki aşırı dengesizlikleri düzene sokmak üzere Cenab-ı Hakkın tabiat olaylarına müdahalesi de başka bir sünnetullah olarak ortaya çıkar. Buna göre sünnetullah 3 e ayrılır.

1- Mucizeleri gördüğü halde ısrar ve inatla dönemin peygamberini inkâr edenleri Allah'ın helak ederek cezalandırması. (bak. Fatır 35/ 43; Müslim Fezail, 81)

2- Bir toplum çoğunlukla kendi özündeki etik değerleri değiştirip bozmadıkça Allahın o toplumu değiştirmemeye söz vermesi (Ra'd 13/ 11).

3- Evrenin yaratılışı ve yönetimi ile ilgili olarak konulan fizik kimya biyoloji vb. kanunlar olup bunlar belli kurallara göre varlığını sürdürür Normal şartlarda bunların değişmezliği esastır (bk. Fussılet 43/ 12; Nahl 16/ 20–21)[25]

Biz de konuya şöyle yepyeni bir açıklama getirmek istiyoruz. Bir makinenin yapılması başka bir şey, onun kullanılması ise başka bir şeydir. Mesela arabayı imal eden kimse onu sürmeyebilir. Otomobili kullanan kişi de arabanın lastiği yerine başka bir şey takamaz. İşte Allah kâinatı var etti; zamanı, mekânı maddeyi ve enerjiyi koydu ve bunlara bazı özellikler verdi. Bu özellikler değişmemektedir. Taş düşer, taşın bu düşme özelliğini ondan hiçbir kimse alamaz. Su ısındığı zaman buharlaşır, 100 derecede kaynar ve 550 kalori alır, onun da bu özelliğini onun elinde kimse alamaz.

Canlı varlıkların da tabi olduğu doğal-ilahi kanunlar vardır. Canlılar beslenmeden yaşayamazlar. İnsanların da tabi olduğu doğal kanunlar vardır. İnsandan üzüntüyü kimse yok edemez. İnsandaki itaat ve tahakküm hissini yok etmek mümkün değildir. Toplumlar için de toplumsal kanunlar vardır. İbn Haldun, Emile Durkheim ve Marx gibi sosyologlar eserlerinde hep bu meseleler üzerinde durmuşlardır. Bu kanunlar sadece kendi başlarına bir işe yaramaz. Eğer bu kanunları kullanan birey ve toplumlar olmasa bunlar abesle iştigal olup boş yere var edilmiş olurlar. Zaten Allah da bunları kendi için değil, kulları için var etmiştir. Bu kanunları kullananlar da melekler, cinler, ruhlar ve insanlardır. İşte bu varlıklar, Allah'ın koyduğu bu tabiat veya doğa kanunlarını yani Allah'ın sünnetini kullanarak yaşamakta ve evrim yapmaktadırlar.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla