Tekil Mesaj gösterimi
Alt 3. April 2009, 12:05 PM   #2
HanifMuslim
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 68
Tesekkür: 8
29 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
HanifMuslim is on a distinguished road
Standart

B. KUR’AN TEŞBİHLERİNİN GAYESİ

Teşbihin asıl gayesi, duyguları açık ve net bir şekilde ortaya koymak ve ruhta etki bırakmaktır. Bu aynı zamanda edebiyatın tamamının gayesidir. Çünkü edebiyat, sanatçının yaşadığı tecrübeleri, içinde dolaşan duygu ve sezgileri başkalarına aktarma üzerine kuruludur. Ancak insanın duygu ve sezgilerini ifade etmede sahip olduğu araçların en yeterlisi ve etkilisi teşbihtir. Zira insan herhangi bir şeyde bir ışık ve pırıltı gördüğünde onun ışığını başka şeyleri aydınlatmak için kullanır. Teşbihe başvuran sanatçının yaptığı da hemen böyle bir şeydir. Bu inceliği herkesten önce fark eden ve dile getirenlerden birisi olarak Cürcânî, teşbih konusunda şu orijinal ifadelere yer vermektedir: “Onun, doğu ile batıyı, kuzeyle güneyi birleştirecek derecede farklılıkları kaynaştırma konusunda sihre benzeyen bir tesiri vardır. Hayal dünyasında dolaşan anlamları ete kemiğe büründürüp hayalet olarak karşına diker. Dili olmayanı konuşturur, konuşamayanı bülbüle çevirir, cansıza hayat verir. Zıtlıkları ahenge dönüştürür, ölümle hayatı, suyla ateşi bir araya getirir”9
.
Bedevî'ye göre önceki müellifler, benzeyenle benzetilen arasındaki benzerlik veya farklılığı ortaya çıkaranın akıl olduğu iddiasıyla teşbihte, aklı ve duyuları temel almışlar ve ruhta uyandırdığı tesiri, acıyı ve sevinci yani vicdanı, şuuru, sezgi ve duyguları 8 Zerzûr, Ulûmu’l-Kur’ân, s. 310-313.
9 Cürcânî, Esrârü’l-Belâga, s. 103; Zerzûr, Ulûmu’l-Kur’ân, s. 310-315.

Kur’an Deyimlerinde Teşbihin Temel Özellikleri Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, VII (2007), sayı:4 349 göz ardı etmişlerdir. Ona göre teşbih, benzeyenle benzetilen arasındaki ilişkiyi ruhta bıraktığı iz açısından fark etme olayıdır. Çünkü insan teşbihle herhangi bir şeye karşı olan duygularını daha net ve anlaşılır bir şekilde ortaya koyar ve dinleyici, konuşanın ne hissettiğini daha iyi anlar. Bu ise yalın bir anlatım değil, sanatsal bir anlatım şeklidir. “O ilmiyle amel etmiyor, ilminden
istifade etmiyor” هٍّعب عفخَٕ ا ىه sözüyle “O kitap yüklü eşek gibidir” اسافصأ ًّحَ ساّحٌاو هٔئ veya اسافصأ ًّحَ ساّحٌا ًثّو sözü arasındaki fark da buradan doğmaktadır10
. Bütün bulardan anlaşılıyor ki belâgat kitaplarında teşbihin gayeleri konusunda yazılıp çizilen şeylerin birçoğu, duyguları açıklama, tecrübe veya düşünceleri aktarma gibi görevleri yerine getiren sanatsal teşbihin (ٍٕفٌا هُبشخٌا) gayeleri arasında yer almamaktadır11
.
C. KUR’AN TEŞBİHİN ÇEŞİTLERİ

Kur'ân teşbihlerinin taksiminde temel alınacak birçok husus vardır. Ancak biz burada konumuzla doğrudan ilgisi olması hasebiyle benzeyenin ve benzetilenin soyut veya somut olmaları açısından yapılan ayrımı ele alacağız. Belâgatçiler teşbihi, benzeyen ve benzetilen açısından dört kısma ayırmaktadırlar. Çünkü bu taraflar ikisi birden, ya somut (hissî) veya soyut(aklî, fikrî, vicdanî)tur veyahut soyut olan somuta veya somut olan soyuta benzetilmiştir. Kur'ân'da bütün bu çeşitlerin tamamının konu edilip edilmemesi konusunda edebiyatçılar arasında farklı görüşler vardır. Bir kısmı bu dört çeşidin de Kur'ân'da örneklerinin olduğunu iddia etmişlerdir. Bu edebiyatçılardan birisi Habenneke'dir. O bu konuda şunları söylemektedir: “… Kur'ân'da dış duyularla algılananın (somutun) iç duygularla algılanana (soyuta) benzetilmesine örnek olarak, annenin sevgiye benzetilmesini, düşmanın kin ve nefrete benzetilmesini, ateli ve volkanik patlamaların öfkeli bir insanın içinde beslediği büyük

10 Câhiz, el-Hayavân, II, 257; Ferrâ, Meânî’l-Kur’ân, I, 219, III, 155;
Semerkandî, Tefsîru's-Semerkandî, III, 362; Vâhidî, el-Vasît, IV, 295; Râzî, et-
Tefsîru’l-Kebîr, XXX, 5, 6; Nihâyetu’l-Îcâz, s. 203-204; Bursevî, Rûhu’l-
Beyân, IV, 311; Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili, VII, 4957-4958; Yahya b.
Hamza, et-Tırâz, s. 169; Ahmet Cemal, el-Mebâhisu’l-Belâgiyye, s. 124;
Mahmut Sâfî, İ’râbu’l-Kur’ân ve Beyânuh, XIV, 246; Muhittin Derviş, İ’râbu’l-
Kur’ân ve Beyânuh, X, 91; İmîl Bedî‟, III, 584; ayet için bkz. Cuma, 62/5.
11 Zerzûr, Ulûmu’l-Kur’ân, s. 316. Süleyman KOÇAK


Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, VII (2007), sayı:4 350 bir kızgınlığa benzetilmesini verebiliriz. Nitekim Cenab-ı Hak cehennemden bahsederken şöyle buyurmaktadır: ضُغٌا ِٓ زُّح داىح “... oraya atıldıklarında onun feveran eden iç geçirişini işitirler. Öfkesinden neredeyse çatlayacak hale gelir...” Ayette, cehennem ate-
şinin alev alev, çatır çatır yanması ve bunun sonucunda oluşan yüksek basınç kızgın bir insanın içinde, onu patlatıp param parça edecekmiş, çatlatacakmış gibi git gide büyüyen bir kızgınlığa, öfkeye benzetilmiştir”12
.
Konuyla ilgilenen müelliflerin büyük bir kısmı ise Kur‟ân teşbihlerinin genel amaçları dikkate alındığında somutun somuta az, soyutun soyuta ve soyutun somuta benzetildiği örneklerin ise ağırlıkta olduğu ancak somutun soyuta benzetildiği teşbih çeşidinin Kur'ân'da kesinlikle bulunmadığı düşüncesindedirler. Gerekçe olarak da şunları saymaktadırlar: Soyut somuttan önce ve daha güçlü, soyut asıl somut türev olduğu için bu çeşidin mümkün olduğu iddiası, aslı fer', güçlüyü zayıf hale getirmek olur ki bu doğru değildir”. Olay bununla da kalmaz teşbihin açıklık ve etki gibi temel iki gayesine de ters düşer. Zira somutun soyuta benzetilmesi, teşbihe kapalılık, anlaşılmazlık ve etkisinin azalmasından başka bir şey katmaz. Kur'ân'da böyle bir şeyin olması söz konusu bile olamaz. Onun teşbihleri, açıklık ve etkili olma hedefini yerine getirmede rollerini son derece mükemmel bir şekilde yerine getiren teşbihlerdir13

. Ancak gölgesi ruh perdesinde iyice belirginleşip kalıcı hale gelmiş ve böylece ruhta, somut şeyler kadar veya daha fazla güçlü, açık ve etkili olan şeylerden ol-
ması şartıyla benzetilenin soyut olduğu teşbihlerin Kur‟ân'da az da olsa kullanıldığını görmekteyiz. Örneğin ... ُٓطاُش سوؤس هٔأو “Tomurcukları şeytanın başları gibidir”
14deyiminde somut olan ce12 Habenneke, el-Emsâlü’l-Kur’âniyye, s. 30; ayrıca bkz. İbn Kuteybe, Te’vîlu
Müşkilu’l-Kur’ân, s. 113; Hemezânî, Kitâbu’l-Elfâzi’l-Kitâbiyye, s. S29;
Zemahşerî, el-Keşşâf, IV, 136; İbn Atiyye, el-Muharraru’l-Vecîz, V, 339; Râzî,
et-Tefsîru’l-Kebîr, XXX, 56; İzz, Mecâzu’l-Kur’ân, s. 379; İbn Manzûr,
Lisânu’l-Arab, X, 182; Ebû Hayyân, el-Bahru’l-Muhît, X, 223-224; Suyûtî,
Mu’tereku’l-Akrân, II, 12; Bursevî, Rûhu'l-Beyân, IV, 365; Zebîdî, Tâcu'l-Arûs,
X, 480; Âlûsî, Rûhu’l-Meânî, XVI, 17; Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili, VII,
5212; Yahya b. Hamza, Kitâbu’l-Tırâz, s. 117-118; İbrahim Yazıcı, Nüc’atu’r-
Râid, I, 267; Mahmut Sâfî, İ’râbu’l-Kur’ân ve Beyânuh, XV, 18; Mu’cemu
Elfâzi’l-Kur’ân, II, 640; Derveze, Kur’ân Tefsirî, IV, 231; Komisyon, el-
Mu’cemu’l-Esâsî, s. 1162; Ebu Sa‟d, s. 70; ayet için bkz. Mülk, 67/8.
13 Zerzûr, Ulûmu’l-Kur’ân, s. 316-317.
14 Âyet için bkz. Sâffât, 37/65. Kur’an Deyimlerinde Teşbihin Temel Özellikleri
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, VII (2007), sayı:4

351
Cehennemliklerin yiyeceklerinden zakkum ağacının tomurcukları, soyut bir varlık olan şeytanın başlarına benzetilmiştir. Bunun nedeni ise şeytanın şeklinin çirkinliği, iğrençliği, elle tutulan gözle görülen bir gerçek olarak insan zihninde son derece açık ve güçlü olarak yer etmesidir15
.
Teşbihin ne denli etkili bir anlatım ve Kur'ân'ın genel hedeflerine hizmet etmede ne derece isabetli bir seçim olduğunu belirttikten, gayelerini ve Kur'ân'daki çeşitlerine değindikten sonra Kur'ân teşbihleriyle farklarının daha iyi anlaşılabilmesi için İslam öncesi Arap edebiyatındaki teşbihlerin özellikleri konusunda bazı tespitler yapmamız yerinde olacaktır.

Konu HanifMuslim tarafından (4. April 2009 Saat 06:14 PM ) değiştirilmiştir.
HanifMuslim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
HanifMuslim Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Derin Düşünce (4. March 2011)