Tekil Mesaj gösterimi
Alt 2. June 2011, 11:47 AM   #1
TEBYİN
Uzman Üye
 
TEBYİN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 240
Tesekkür: 141
173 Mesajina 603 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
TEBYİN is on a distinguished road
Standart Yayınlanmayan bir röportaj!

Teblig.net sitesinde ki ÇOK EŞLİLİK SAPKINLIĞI yazısını okuyup, enteresan bulan bölgesel bir dergi, bizimle roportaj yapmak istediğini söylediğinde, ilk sorum, derginin bir tarikata bağlı olup oldağı hakkındaydı.
"Evet, bir tarikat dergisiyiz" dediklerinde ise, "Ben roportaj veririm ama abileriniz/şeyhleriniz yayınlanmasına izin vermez" itirazında bulunmuştum.
"Denemekle ne kaybederiz" cevabı üzerine, "tamam" dedik ama maalesef yayınlayamadılar.
İlmin ciddiyetini ancak Objektif insanlar kavrayabilir. İslam alemi bu Objektifliği bir türlüyakalayamadığı için hep yerinde saymıştır.

İşte yayınlanamayan Roportaj metninin aslı.

Soru: Merhabalar, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Cevap: Merhabalar.. Metin Şekerci isminde garip ve aciz bir Allah kulu. Ve gerçek manada kulluğu tüm unvan ve etiketlerden önemli tutmayı amaç edinmiş biri..

Soru: Yani, resmiyette bir dini eğitiminiz, diplomanız mevcut değil, öyle mi?

Cevap: Aynen öyle, sadece din eğitimde değil, diğer eğitimlerdede resmi kurumların verdiği etiketlere itibar etmiyorum, Resmi ideolojilerin sözcülüğünü yapmamanın yegane şartı budur.

Soru: O zaman, herkes istediği yerden, istediği inancı alabilir diyorsunuz, bu inanç bir karmaşanın kapısını aralamaz mı?

Cevap: Aralamaz, temiz olduktan sonra, kişi suyunu ha denizden, ha ırmaktan, ha kuyudan, ha çeşmeden almış, ne farkeder, yeter ki alınacak şeyin arı/duru olmasına dikkat edilsin, hepsiaynı hedefe hizmet eder.

Soru: Binlerce alim Nisa 3'ü çok evliliğe dayanak kılarken, siz, buna karşı çıkıyorsunuz. Nedir argümanlarınız?

Cevap: Şimdi, o binlerce alim dediğiniz zatlardan birinin mealini ayren verelim.

Diyanet Vakfı Nisa 1-3 Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.
Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak (kendi malınızmış gibi) yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır.
Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.

Nisa 1-2-3 ayetini bir necm olarak ele alırsak, necm’in “Eey insanlar” hitabıyla başladığını görürüz. Buradan şu anlaşılıyor, bundan sonar verilecek emir ve nehiyler, erkeğiyle, kadınıyla bütün insanları bağlıyor.
Hal böyleyken, tefsir, hadis, fıkıh gibi ilim! dallarını egemenliklerine alan alim!ler, meseleyi nefislerine yontarak, çok evliliği sadece erkeklerin yapabileceklerini kurallaştırarak, büyük bir çelişkiye imza atmışlardır.
Oysa, eğer bu necm’den çok eşlilik çıkarılacaksa, buradan sadece erkeklerin değil, kadınlarında çokevlilik yapabileceğigibi bir mana çıkar. Zaten, Ey insanlar! Hitabının arkasındaki emirlere dikkat edersek, bütün insanları bağlayan maddelerden oluşmaktadır.Erkeklerde kadınlarda Rab’binin adını anacak ve O’ndan sakınacak, akrabalık kurallarına riayet edecektir. Şimdi, eğer vahyin indiği dönemde Arabistan yarımadasında yaşıyor ve zenginseniz.. Erkek zenginlerin de kadın zenginlerinde emirleri altında muhakkak yetimler, yoksullar ve yardımcılar bulunacaktır. Hal böyle olunca, eğer erkek zenginler ellerinin altındaki yetim kızları üçer/dörder nikahlayacaksa, kadın zenginlerde, erkek yetimleri nikahlayacak demektir. Bu mantıkla buayet böyle anlaşılır.
Biz itirazımız bunun böyle olmadığınadır. Dikkat ederseniz eğer, “kendileriyle evlendiğiniz takdirde” diye çevrilen cümle dizisi, parantez içinde verilmiştir. Yani, bu parantez içi söylem aslında arapça orjinalde mevcut değil de, meal ve tefsir yapan kişi, anladığı manayı parantez içinde yedirmeye çalışmıştır. İkinci parantez içi “veya size helal olan” cümleside çok manidar. Kişi, helal olan bir şeyi tekrar niye nikahlar ki: Dense ki, “ya emrinde kendine nikah düşmeyecek birileri varsa”. Bu da tarihi ve Arap kültür yapısına ters bir mantıktır. Çünki, Arapların, kavmiyet, sülale, soy, sop akrabacılık gibi konularda çok tutucu olduğu apaşikar ortadadır. Hal böyle olunca, nikahı düşmeyen, akraba birinin yetim olarak Kabul edilmesi büyük çelişki yaratmaktadır. Ve son parantez olan “Cariye” kelimesi de, bu şehvetperest müfessirlerin niyetini ortaya koyuyor, diyelim bir zenginin elinin altında yetim değilde, cariye ve esir bulunuyor, bunu da ucuza kapatıp eş edinmek maksadıyla, sonradan ilave edilerek, bir taşla iki kuş vurulmak istenmiştir.

Soru: Şimdi, sizing itirazınız, meal üzerine mi yani? Meallerde, tefsirlerde mi hata yapılmış?
Cevap: Elbette. Ben buna hata da demem. Hata, bilmeden yapılır ve hata yapldığı anlaşılınca vazgeçilir. Bunlar, bile bile hata yapmıştır. Bu bir “Tanrıcılık” taslamaktır aynı zamanda. Şunu demek istemişler. “Bu ayet böyle olmamalıydı, aslında bizim anladığımız tarzda olmalıydı, madem ayet yanlış indirilmiş, bizde düzeltiriz”.
Şimdi anladınız mı işin vehametini.

Soru: Yanlış olduğuna dair bir tesbitiniz var mı? Yoksa, sadece mantığa aykırı olduğu için mi Kabul etmediniz?
Cevap: Tesbitimiz var elbette. Ama, şunuda söyleyim ki, akıl ve mantıkla çelişen bir vahy olamaz. Vayh’de çelişki olmadığını bakara suresinin girişinde Allah söylüyor zaten.
Gelelim tesbitimize. Size bir ayet vereceğim. Hem de aynı kaynaktan. Bakın, istedikleri gibi nasıl oynamışlar.
Diyanet Vakfı nur 32. Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir.
Şimdi gelelim, konumuzla alakalı kelimeye. Nisa da geçen kelime VE ENKİHU.. Nur’da ki kelime ise, FE ENKİHU
Ve ile FE nin bir bağlaç eki olduğunu söyledikten sonra, gelelim diğer cümleciğe. İkisinde de aynı kelime: ENKİHU!..
Diyanet veya diğer gelenekten beslenen alimler, aynı kelimeye, bir yerde “EVLENİN” (nikahlanın) manasını verirken, diğer surede, EVLENDİRİN (nikahlandırın) manasını tercih etmişler.
Gördünüz mü büyük oyunu. Ve kimse çıkıpta, aynı kelimeye, bir yerde başka, diğer yerde başka mana vermenin maksadı nedir? Diye soramamış, çünki, “bunlara soru sormak bile kişiyi imandan eder” fetvalarıyla, rezillekleri asırlarca kılıflanmıştır.

Soru: Sizin bu ayete verdiğiniz mana nedir peki ?

Cevap: Konumuz ile alakalı ayetteki ENKİHU kelimesini nur 32 de olduğu gibi meallendirip, aradaki parantezleride kaldırdığımız takdirde, zerre kadar çelişkiye mahal kalmamaktadır.
nisa 3- Yetimlere haksızlık etmekten korkuyorsanız size yetki veren kadınların ikişerini ve üçerini ve dörderini evlendirin. Ama bunda da adil olamamaktan korkuyorsanız yalnızca birini. Ya da yeminlerinizin sahip olduklarını. Darlığa düşmekten kurtulmanız için uygun olan budur.
Soru: Bütün mesele ENKİHU kelimesinin yanlış meallendirilmesinde diyorsunuz, ya yanlış olanın nur 32 de olmadığı ne malum?
Cevap: Kolayı var, ayete iki manayı da yedirelim, bakalım hangisi mana bütünlüğüne uyum gösteriyor.
Diyanet Vakfı nur 32. Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin/evlenin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir.
Gördüğünüz gibi, EVLENİN kelimesi ayet bütünlüğünü bozuyor. Oysa, EVLENDİRİN kelimesi nisa’daki anlamı bozmadığı gibi, bütünlüğü daha da sağlamlaştırıyor. “Bir ayeti en iyi başka bir ayet tefsir eder” kuralını da çalıştırınca, nisa 3’ün nasıl büyük bir yanlışlığa kurban edildiği ayan beyan ortaya çıkmaktadır.
Soru: Peki, bu yazınızdaki itirazınızdan sonra bir tepki ya da tebrik aldınız mı?
Cevap: Tepki de tebrikte aldık lakin bu konularda kalem oynatan kişinin meselesi tebrik ya da tepkiler olmamalı. Bir yanlış, tepki de tebrikte edilse düzeltilmelidir. Çünki, yapageldiğiemiz her yanlış düşmana verilmiş bir kozdur. Sonra, düşman, verdiğimiz kozları kullanınca, lekelenen sadece biz olmayacağız, HAKİKATler de lekelenecektir ki kimse bu vebalin altına girme lüksüne sahip değildir.

Zahmet edip, verdiğiniz bilgiler için çok çok teşekkür ederiz.

Cevap: Zahmetsiz Rahmek kabil değildir. İslam alemi artık elini bütün ZAHMETlerin altına sokarak, güzelim dinimizin alnını ak, yüzünü pak edecektir ki, bütün insanlık İslam nimetiyle tanışabilsin, barışabilsin. Bu amaca zerre katkımız olmuşsa, ne mutlu bize.
__________________
Yüksek fikirler yüksek dağlara benzer: Görenleri ürpertir!

www.teblig.net
TEBYİN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
TEBYİN Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 10 Kisi:
Anonymous (4. June 2011), Barış (2. June 2011), Derin Düşünce (6. June 2011), dost1 (2. June 2011), fart (10. December 2012), hiiic (4. June 2011), kamer (19. August 2011), Miralay (2. June 2011), pramid (25. August 2011), Taner (4. June 2011)