Tekil Mesaj gösterimi
Alt 1. September 2014, 11:15 AM   #2
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Yukarıdaki yazımdan devam:


Hizip, fırka, mezhep, tarikat:

Her ümmetin Rabbin bir dilemesi olduğunu bilmeyen ümmetler, birbirleriyle çekişip alay etmekle, birbirlerini hor görüp yargılamakla yetinmezler:

Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın;” Ali İmran 103
Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur.” Enam 159
Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın.” Ali İmran 105
Kendi ümmetlerini de fırka / hizip / mezhep / tarikatlara böler, parça parça ederler.

Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür.” Rum 32
"Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırılmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir.” Muminun 53
Bu kişiler, “kendilerini doğru başkalarını yanlış bilenler”dir.

De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek/fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya Kaadir'dir." Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.” Enam 65
Kendini doğru başkalarını yanlış bilenlerin hali.

Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.” Ali İmran 103
Birbirini kardeş bilenlerin hali.



Atalar:

Ümmetlerini hizip / fırka / mezhep / tarikatlara bölenlerin peygamberlere cevabı:

İbrahim: “Dediler: "… atalarımızı böyle yapar halde bulduk."” Suara 74
Musa: “Dediler: "... İlk atalarımız arasında bunu hiç duymadık."” Kasas 36
Nuh: “Dediler:”... Biz ilk atalarımız arasında böyle bir şey duymadık."” Muminun 24
Salih: “Dediler ki: “… atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun?"” Hud 62
Şuayb: “Dediler ki: "Ey Şuayb! Namazın/duan mı emrediyor sana, atalarımızın tapar olduğunu terk etmemizi…"” Hud 87
Hud: “Dediler ki: "Sen, yalnız Allah'a ibadet edelim de atalarımızın kulluk etmekte olduklarını terk edelim diye mi bize geldin?"” Araf 70

"Ayetlerimiz açık-seçik kanıtlar halinde karşılarında okununca şöyle derler: "Bu adam, atalarınızın kulluk/ibadet etmekte olduklarından sizi vazgeçirmek isteyen biriden başkası değil."” Sebe 43

Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!...” Bakara 170

… İnsanlardan öylesi var ki, Allah uğrunda ilimsiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın mücadele eder. Böylelerine, Allah'ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?” Lukman 20-21

Kuran'daki ata, düşünceleri takip edilen daha önceki kuşaklardır. Önceki kuşaklar (baba ve dedeler) kendi düşüncelerini kendileri yaratmadılar; kendi liderlerinden, alimlerinden edindiler. O alimler, liderler dini deforme ettikçe, takipçilerinin dini deforme oldu ve kendilerinden sonra gelenlere bu deformasyonu aktardılar. İş çığrından çıktıkça yeni peygamberler geldi ve o yüzden onlara "sen eski liderlerimizi, alimlerimizi izleyen dedelerimizi reddetmemizi mi istiyorsun" dendi. Peygamberler de cevap verdiler: "Ben sadece bir uyarıcıyım".

İslam resulü geldiğinde bugünkü tüm inançlar yine vardı, Allah, şeytan, melekler, namaz, haç, oruç, kurban, sarık, cübbe vs. O da diğer resuller gibi bunlar için değil, alimlerin, liderlerin rab (eğiten, daha iyiye daha güzele kılavuzlayan, tekamül ettiren) edinilmesi, rableşmesi üzerine geldi. Tıpkı bugünki gibi.

Böylece herkes kendi soyunu veya düşünsel atasını seçip onun ardına düşünce, diğerlerininkini beğenmemeye, hasım olarak görmeye başlamakta. Bu yasaklanmış ayrışma ve hasımlaşma, fırka-hizip gibi Kuran tabirleri kullanılmayarak, mezhep-tarikat gibi tabirler kullanılarak gözlerden gizlenmekte.

Önceki yüzyıllarda eğitim, çok pahallı ve nadir bir imkandı. Bazı insanlar iyi niyetle, bilgileri geniş kitlelere aktaracak formülasyonlar üretmeye çalıştılar. Ancak kendilerinden sonra gelenler bu amacı sürdüremediler. Her düşünce bir sektöre, yaşam biçimine, finansal yapılanmaya dönüştü. Öyle ki artık, başlangıçtaki amaca dönmenin bir anlamı ve yolu kalmadı. Günümüzdeki mezhep ve tarikatların hali budur.

Ancak dünyanın hali bu değil. Eğitim artık herkesin ulaşabildiği kadar ucuz ve yaygın. Ulaşım, toplulukları bir araya getirecek imkanlara sahip. İnternet, tüm dünyayı tek bir platform olarak birleştiriyor. O halde onca zorluğa rağmen dinlerin binlerce yıldır çağırdığı, “her insanın kendi gerçeğini bulması, kendi ilmini yapması”na artık hiçbir engel, hiçbir bahane mevcut değil. Tek engel/bahane, toplumların değişen koşullara rağmen alışkanlıklarını değiştirmeme, değişime direnme huyları.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ozkanates Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (1. September 2014), gul (21. December 2014)