Konu: Meysir
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30. January 2012, 07:37 PM   #6
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Galip Yetkin Kardeşim!

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
.......... adlı bir siteden Sayın Yusuf MISATI adlı bir muhteremden bir alıntı.

Ne dersiniz?
Allah razı olsun. Farklı bakış açılarını bizlerle paylaşıma açıyorsunuz.

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
''El hamr , “elif lam mim ra” dizilimine uygun yazılmıştır.
Dolayısıyla arapça lisani manadan TAMEMEN vazgeçilir (KURAL).
“Elif lam mim ra” dizilimi nedir? Belirtilmemiş? Lisani manadan tamamen vazgeçileceği nerede belirtilmiş? Bu kuralı kim koymuş?
Mushafta “Elif lam mim ra “ ile başlayan Ra’d suresi vardır. Bunun ilk ayeti de:

13 Rad; 1: Elif, Lâm, Mîm, Râ.
Elif lâm mim râ tilke âyâtul kitâb(kitâbi), vellezî unzile ileyke min rabbikel hakku ve lâkinne ekseren nâsi lâ yu’minûn
“Elif, Lâm, Mîm, Râ. O Kitap'ın ayetleridir bunlar. Ve sana Rabbinden indirilen, haktır. Ne var ki, insanların çokları iman etmezler.”
şeklindedir.

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu deyime Allah kendinden bir ilme (ledün ilmi) dayanarak anlam yüklemiştir.
“Ledün” katından demektir. Mushafta bulunan tüm ayetler Allah’ın ledünündendir/katındandır. Allah, mushafın hangi ayetinde “ben şöyle şöyle bir kural koydum; Elif, Lâm, Mîm, Râ. dizilimini gördüğünüzde lisani manadan vazgeçin ve “…” manasını alın” demiştir?
Ledün sözcüğünün geçtiği ayetleri hep birlikte görelim.
(HÛD suresi 1. ayet) (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
الَر كِتَابٌ اُحْكِمَتْ اٰيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَكٖيمٍ خَبٖيرٍ

Elif lam ra, kitabun uhkimet ayatuhu summe fussilet min ledun hakimin habîr.

Y.N. Öztürk
Elif, Lâm, Râ. Hakîm ve Habîr olandan bir kitaptır ki bu, ayetleri önce muhkem kılınmış, sonra ayrıntılı hale getirilmiştir.
(NEML suresi 6. ayet) (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
وَاِنَّكَ لَتُلَقَّى الْقُرْاٰنَ مِنْ لَدُنْ حَكٖيمٍ عَلٖيمٍ

Ve inneke le tulekkal kur'ane min ledun hakimin alîm.

Y.N. Öztürk
Emin ol ki, sen bu Kur'an'a Hakîm ve Alîm bir kudret tarafından muhatap kılınıyorsun.

(ÂLİ IMRÂN suresi 8. ayet) (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ

Rabbena la tuziğ kulubena ba'de iz hedeytena veheb lena min ledunke rahmeten, inneke entel vehhâb.

Y.N. Öztürk
Ey Rabbimiz! Bizi doğruya ve güzele yönelttikten sonra kalplerimizi bozup eğriltme ve bize katından bir rahmet bağışla. Sen, yalnız sen Vahhâb'sın, bol bol bağışta bulunansın.

(ÂLİ IMRÂN suresi 38. ayet) (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لٖى مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً اِنَّكَ سَمٖيعُ الدُّعَاءِ

Hunalike dea zekeriyya rabbehu, kale rabbi heb li min ledunke zurriyyeten tayyibeten, inneke semiud duâ'.

Y.N. Öztürk
Zekeriyya orada Rabbine yakarmıştı: "Rabbim, demişti, katından bana tertemiz bir soy bağışla. Sen yakarışı en iyi duyansın."

(NİSA suresi 75. ayet) (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ وَالْمُسْتَضْعَفٖينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذٖينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اَخْرِجْنَا مِنْ هٰـذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ اَهْلُهَا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصٖيرًا

Ve ma lekum la tukatilune fi sebilillahi vel mustad'afine miner ricali ven nisai vel vildanillezine yekulune rabbena ahricna min hazihil garyetiz zalimi ehluha, vec'al lena min ledunke veliyya, vec'al lena min ledunke nesira.

Y.N. Öztürk
Size ne oluyor da Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz bizi, halkı zulme sapmış şu kentten çıkar; katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder!" diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz!

(İSRÂ suresi 80. ayet) (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
وَقُلْ رَبِّ اَدْخِلْنٖى مُدْخَلَ صِدْقٍ وَاَخْرِجْنٖى مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَلْ لٖى مِنْ لَدُنْكَ سُلْطَانًا نَصٖيرًا

Ve kur rabbi edhilni mudhale sidkiv ve ahricni muhrace sidkiv vec'al li min ledunke sultanen nesira.

Y.N. Öztürk
Şöyle yakar: "Rabbim! Beni, gireceğim yere doğruluk dürüstlükle sok, çıkacağım yerden doğruluk dürüstlükle çıkar. Katından bana yardımcı bir güç / kanıt ver."

(KEHF suresi 10. ayet) (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
اِذْ اَوَى الْفِتْيَةُ اِلَى الْكَهْفِ فَقَالُوا رَبَّنَا اٰتِنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ اَمْرِنَا رَشَدًا

İz evel fityetu ilel kehfi fe kalu rabbena atina min ledunke rahmeten ve heyyi' lena min emrina raşeda.

Y.N. Öztürk
Hani, o yiğit gençler o mağaraya sığındılar da şöyle dediler: "Ey Rabbimiz, katından bir rahmet ver bize ve bizim için bir çıkış yolu lütfet işimize."
(MERYEM suresi 5. ayet) (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
وَاِنّٖى خِفْتُ الْمَوَالِىَ مِنْ وَرَائٖى وَكَانَتِ امْرَاَتٖى عَاقِرًا فَهَبْ لٖى مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا

Ve inni hiftul mevaliye miv verai ve kanetimraeti akiran feheb li min ledunke veliyya.

Y.N. Öztürk
"Ben, arkamdan gelecek yakınlarımdan endişe ediyorum. Karımsa kısır. O halde, katından bana bir dost bağışla;

(NİSA suresi 67. ayet) (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
وَاِذًا لَاٰتَيْنَاهُمْ مِنْ لَدُنَّـا اَجْرًا عَظٖيمًا

Ve izel le ateynahum min ledunna ecran azîma.

Y.N. Öztürk
O takdirde kendilerine katımızdan büyük bir ödül elbette verirdik.

(KEHF suresi 65. ayet) (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
فَوَجَدَا عَبْدًا مِنْ عِبَادِنَا اٰتَيْنَاهُ رَحْمَةً مِنْ عِنْدِنَا وَعَلَّمْنَاهُ مِنْ لَدُنَّا عِلْمًا

Fe veceda abdem min ibadina ateynahu rahmetem min indina ve allemnahu min ledunna ilma.

Y.N. Öztürk
Orada, kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik.

(MERYEM suresi 13. ayet) (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
وَحَنَانًا مِنْ لَدُنَّا وَزَكٰوةً وَكَانَ تَقِيًّا
ş
Ve hananem min ledunna ve zekah, ve kane tekiyya.

Y.N. Öztürk
Katımızdan bir kalp yumuşaklığı, bir temizlik verdik. Korunan biriydi o.
(TÂHÂ suresi 99. ayet) (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
كَذٰلِكَ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ اَنْبَاءِ مَا قَدْ سَبَقَ وَقَدْ اٰتَيْنَاكَ مِنْ لَدُنَّا ذِكْرًا

Kezalike nekussu aleyke min embai ma kad sebaka ve kad ateynake min ledunna zikra.
(ENBİYÂ suresi 17. ayet) (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
لَوْ اَرَدْنَا اَنْ نَتَّخِذَ لَهْوًا لَاتَّخَذْنَاهُ مِنْ لَدُنَّا اِنْ كُنَّا فَاعِلٖينَ

Lev eradna en nettehize lehvel lettehaznahu miln ledunna in kunna failîn.

Y.N. Öztürk
Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik. Ama böyle yapanlar değildik/yapsaydık öyle yapardık.

(KASAS suresi 57. ayet) (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
وَقَالُوا اِنْ نَتَّبِعِ الْهُدٰى مَعَكَ نُتَخَطَّفْ مِنْ اَرْضِنَا اَوَلَمْ نُمَكِّنْ لَهُمْ حَرَمًا اٰمِنًا يُجْبٰى اِلَيْهِ ثَمَرَاتُ كُلِّ شَیْءٍ رِزْقًا مِنْ لَدُنَّا وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

Ve kalu in nettebiil huda meake nutehattaf min erdina, e ve lem numekkil lehum haramen aminey yucba ileyhi semeratu kulli şey'ir rizkam min ledunna ve lakinne ekserahum la ya'lemûn.

Y.N. Öztürk
Dediler ki: "Eğer seninle birlikte yol alırsak, yerimizden, yurdumuzdan oluruz." Biz onları, katımızdan rızık olarak gelen tüm ürünlerin derlenip toplandığı güvenli, saygıdeğer bir mekâna yerleştirmedik mi? Ama onların çokları bilmiyorlar.
(NİSA suresi 40. ayet) (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ وَاِنْ تَكُ حَسَنَةً يُضَاعِفْهَا وَيُؤْتِ مِنْ لَدُنْهُ اَجْرًا عَظٖيمًا

İnnellahe la yazlimu miskale zerrah, ve in teku hasenetey yudaifha ve yu'ti min ledunhu ecran azîma.

Y.N. Öztürk
Allah zerre kadar zulüm yapmaz. Küçücük bir iyilik olsa onu kat kat artırır ve kendi katından da büyük bir ödül verir.
(KEHF suresi 2. ayet) (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
قَيِّمًا لِيُنْذِرَ بَاْسًا شَدٖيدًا مِنْ لَدُنْهُ وَيُبَشِّرَ الْمُؤْمِنٖينَ الَّذٖينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْرًا حَسَنًا

Kayyimel li yunzira be'sen şedidem min ledunhu ve yubeşşiral mu'mininellezine ya'melunes salihati enne lehum ecran hasena.

Y.N. Öztürk
Katından dosdoğru gelen açık bir söz olarak indirdi onu. Ki, zorlu bir iş ve oluş konusunda uyarsın ve barışa yönelik hayırlı ameller sergileyen müminlere, kendileri için güzel bir ödül öngörüldüğünü muştulasın...
(KEHF suresi 76. ayet) (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
قَالَ اِنْ سَاَلْتُكَ عَنْ شَیْءٍ بَعْدَهَا فَلَا تُصَاحِبْنٖى قَدْ بَلَغْتَ مِنْ لَدُنّٖى عُذْرًا

Kale in seeltuke an şey'im ba'deha fe la tusahibni, kad belağte mil ledunni uzra.

Y.N. Öztürk
Mûsa dedi ki: "Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme. Vallahi, öyle bir durumda benden ayrılmakta mazur sayılacaksın."

devam edecek inşaAllah.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla