Konu: Meysir
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30. January 2012, 12:09 PM   #5
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

.......... adlı bir siteden Sayın Yusuf MISATI adlı bir muhteremden bir alıntı.

Ne dersiniz?

''El hamr , “elif lam mim ra” dizilimine uygun yazılmıştır.
Dolayısıyla arapça lisani manadan TAMEMEN vazgeçilir (KURAL).
Bu deyime Allah kendinden bir ilme (ledün ilmi) dayanarak anlam yüklemiştir.
Bu deyimin lisani anlamı sarhoşluk verici içkidir.
Ancak bunu böyle anlarsak 4/43 ile çelişir.
Çünkü herhangi bir mümin için bu ayet içkiyi ve dolayısıyla sarhoş (sukera) olmayı yasaklamaz sadece sınırlama getirir.
Bir başka mümin ise 5/90`a göre içki haramdır diyebilir ama bunu diyen kişi ELHAMRa bindirilen anlamı göremezse bu iki ayet arasındaki hasımlaşmayıda çözemeyecektir.
İşte bu hasımlaşma bizim meleialanın hasımlaşması diye bildiğimiz konum için de verdiğimiz örneklerdende birini oluşturmaktadır.

ELHAMR ; bir konum yada mevkiye gelmek ve-veya eğer hali hazırda bir konum yada mevkide isek bunun menfaatlerinden istifade etmektir.
Kuranda HAMR tek başına haram kılınmaz , kılınamaz.
Çünkü hepimiz ve dahi çocuklarımız bir makama gelmek için çalışıyoruz çocuklarımıza ''oğlum oku doktor ol istikbalini kurtar'' diyoruz.Veya eğer bir makamda isek yani doktor , mühendis , işletmeci , dükkan sahibi vs.. olmuş isek bunun menfaatlerinden yararlanıyoruz.
İşte el hamr budur..! Ve kuranda HARAM değildir ve olmazda..

Peki bu hamr nasıl olduda 5/90`da kendisinden kaçınılacak şeytanın pis amellerine dönüşüyor ?
İşte bu sorunun cevabı hem 5/90`a ve hemde 2/219 , 5/91`e uygulanacak olan ''tamlamalardan sonra gelen velli ibarelerin tamlama içine dahil edilerek anlaşılması'' kuralının uygulanması ile elde edilecektir.

Şimdi bu VEL li ibareleri inceleyelim ;

VELMEYSİR ; bu deyim kumar olarak tercüme edilir ve lisani olarak doğrudur.
Ancak “elif lam mim ra” dizilimi burada da geçerli olduğu için bu anlamdan burada da TAMAMEN vazgeçilir.
DUBUR anlamı ; muhatabın olan kişiyi ezmek zarara uğratmaktır.
Anilhamrı velmeysir (2/219) deyiminden içki ve kumar anlaşılmaz.
Bir makama birilerine zarar vererek gelmek ve-veya o makamın menfaatlerinden birilerine zarar verecek şekilde istifade etmek anlaşılır.
KUMAR denilen şey de aslında elhamr velmeysir birleşkesidir.
Burada amaç makam ve parayı elde etmektir.Ama bunu karşındakine zarar vererek yada onu zarara uğratarak elde edersen bu birleşke devreye girer ve haramlaşır.
Eğer hamr deyiminden içki anlaşılsaydı Allah Kuranda hamrı tek başınada kullanabilirdi ve onu haram kılardı ama böyle yapmamış , hep tamlama şekline getirmiş ve devamı olan deyimleri de VELLİ ibare hükmüne sokmuştur....

VELENSAB ; seviye düşüklüğüdür..Nesebe deyimi 88/19`da dağların yere çakılışı yani bulunulan eğreltiden daha aşağıda olma konumunu verir.
Normalde el ensab-nasib-nesebe-nusub yani kendini bulunduğun seviyeden aşağıya çekme (YALAKALIK-DALKAVUKLUK) haram değildir..Hepimiz çocuklarımızla oynarken eşek oluruz onları üstümüze bindiririz onlaşırız.AMA bir makama (ELHAMR) birilerine yalakalık-dalkavukluk ederek geliyor yada gelmişsek yada bulunduğumuz makamın menfaatlerinden birilerine yalakalık-dalkavukluk ederek (VELENSAB) faydalanıyorsak , helal olan hamr bir anda haramlaşır.
DİKKAT EDİNİZ ; elhamr helaldir ancak 5/90 içine teker teker yada topluca girebilen VELLİ ibareler onu haramlaştırıyor.

VELEZLAM ; Mealler tarafından ''fal okları'' diye tercüme edilirsede arapça manası OK tur..
Karşı tarafın CANINA KASTEDER , türü hasar verme içeriklidir.Herhangi bir makama gelmek yada bu makamın menfaatlerinden istifade etmek için adam vurma yada yaralama yoluna gidilirse bu kez burada helal olan ELHAMR bir anda harama dönüşür..BİLEZLAM`la kısmet arama yada buna dayanarak mevcut kısmeti taksimatlandırma 5/3`tede ayrıca haram kılınmıştır..Bu şekilde 5/90`ı kısaca bitirmiş olduk.

BİLİYORSUNUZ , hamr ifadesinin çoğulu HUMUR`dur ve Kuranda tek yerde geçer.
Burası 24/31`dir ve maalesef ''örtü yada başörtüsü'' olarak tercüme edilir.
Oysa gerçek anlam ; Herhangi bir makama gelmek yada bu makamın menfaatlerinden istifade etmektir.
24/31`de bu makam ELMUMİNİYN yani Allaha hizmetkarlık makamıdır.
Bundan dolayı bu ayet 45/14`te olduğu gibi , tüm iman edenleri muhatab alacak şekilde bir ifade ile başlamaz.Direkt bir ünvanla başlatılır.İşte burada ''velyadribne bihumurihinne ala cuyubihinne'' denilirken ''bulunduğunuz bu EL MUMİNİYN makamından istifade edeceğiniz menfaatlerinizi (humurlarınızı) CEYB`inizin üstünde tutun YADA eğer bu makama gelmek istiyorsanız bu makamı CEYB`inizin üstünde tutun'' denilir..

CEYB-CUYUB ; İnsanın amellerini değiştirebilen cazibe içerikli unsurlar olarak 27/12`de karşımıza çıkar.Bu insanın göğsüde olabilir parasıda olabilir ünvanıda olabilir.
Din hizmetkarlığı esnasında bu hizmetkarlık yada bu hizmetkarlıktan elde edilecek menfaat ; ünvana , paraya , makama , mevkiye , kadın yada erkeğin cazibeli fiziksel kısımlarına vs. tercih edilmemelidir.Bunların üstünde tutulmalıdır..
Kuran`da ne ÖRTÜ ne de BAŞÖRTÜSÜ diye bir şey yoktur.

2/219`a dikkat ediniz..!
Orda mealen ''bunların her ikisinde'' diye bir ibare vardır..Buradan sakın yine tamlama şeklinde geçmiş olan “hamr vel meysir” ikilisini ayrı ayrı düşünmeyin. Bu tamlama TEK anlamdır.Peki o zaman Bunların her ikisinde menfaat de vardır zararlar da vardır deyiminde , bunların her ikisi neye tekabül ediyor ?
Bu sorunun cevabı HAMR deyiminin tanımında gizli..!
Dikkat edilirse yaptığımız tanım 2 ayaklı ;
a) bir makama gelmek
b) bu makamın menfaatlerinden yararlanmak.

İşte bunun her ikisi de helaldir.Ancak 2/219`da da elmeysir , elhamr`a müdahil olduğundan onu haramlaştırır.Yani burada kişi , ya makama gelme sürecinde muhatablarına zarar verir yada makamının menfaatlerinden istifade etmede muhatablarına zarar verir.

Peki hiç insanlığa faydası olamaz mı ? ELBETTE olabilir.
Bakınız bir diş hekimi düşünün ama diploması sahte yani bu işin eğitimini almamış.
Ama klinik açmış ve elide işe çok yatkın , harika iş çıkarıyor ve ucuza da yapıyor.
Tüm insanlar tarafından da seviliyor yani insanlara menfaati var.
Ama diploması sahte.
Bu kişi bu örneğimizde , makama gelinceye kadar dürüst değil ancak makamın menfaatlerinden istifade ederken dürüst ve insanlara faydası da var.
Allah işte burada bu durumu hoş görmüyor.
2.ci bir diş hekimi düşünün , diploması sahte değil yani kanunen bu işin eğitimini almış emek vermiş ve bu süreçte bu kişiden pek çok insan menfaatlenmiş.Buraya kadar sorun yok.
ANCAK bu kişi klinik açtıktan sonra azıtıyor , çok para kazanmak için insanların sağlığıyla oynuyor ve onlara zarar veriyor.
Allah işte burada bu durumu da hoş görmüyor.
Her iki örnekte de insanlara menfaat düşünülebilir ama tabii olarak zararları daha çok olacaktır.Allah bu diş hekiminin , hem diş hekimi olma sürecini ve hem de olduktan sonra menfaatlenme sürecini MEŞRU olarak görmek istiyor.
İşte bu yollarla kazanılan gayrimeşru para , böyle bir kişi tevbe edip müslüman olmak isteyince ELAVFE hükmüne giriyor ve kişinin müslümanlığının yada tevbesinin Allah tarafından kabul edilebilmesi için tamamının Allah yolunda harcanılması isteniliyor.
Ama ELAVFE deyimini mealler ''ihtiyaçtan artakalanı'' diye tercüme ediyorlar..Bu meal yanlıştır..Yani Allahın yoluna dönmek istiyorsan sadece gayrimeşru işini terketmeyecen , bu yolla kazandığın servetin de TÜMÜNÜ dağıtacaksın..!

4/43`ün ilk cümlelerini çözelim ;
''la takrebussalate ve entüm SUKERA '' deyiminde ; TA SİYN kuralı uygulandığında kişinin sukera yani sarhoş olması durumunda , hatta “talemu ma tekulune” yani söylediklerini bilinceye kadar Salata yaklaşmaması istenilir.
Sukara denilen şey kişide iki şekilde meydana gelir ;
A) ORGANİK yani bilinen anlamda sarhoşluk => 16/67..Böyle olunca İslam içkiyi yasaklamaz sadece sınırlama getirir.
B) KAFA KARIŞIKLIĞI yani basiretin sakir olması =>15/15..Bu durum da kendi arasında ikiye ayrılır ;
1) Kişinin bu ayette görüldüğü üzere işleri yada beklentileri istediği gibi gitmemiştir , kafası karışmıştır
2) Kişinin işleri çok iyi gitmiş , herif zengin olmuş , kafası karışmıştır =>16/67..
Semeratinnahıyl vel enabe ; tamlamadan sonra gelen velli ibare kuralını uygulanır..
NAHIYL yani hurma denilen şey bu anlamına ek olarak ; bir insanın asgari geçim düzeyini , ticarette sermayeyi kurtarmayı yani asgariyeyi verirken ,
EN'AB yani üzüm denilen şey ; bu anlamına ek olarak bolluğu verir =>18/32..

İşte 16/67`de darlık birdenbire bolluğa dönüştüğünde , kişi kafayı yiyecek derecede kendini kaybetmekte ve Allah bunada sakir olma demektedir.
Yani 16/67`den iki anlam çıkar ;
1) Hurma ve üzüm karışımlarını kullanarak bilinen anlamda SARHOŞ olma..
2) İşlerin iyi gitmesiyle düzelmesiyle yada rızkın artmasıyla birlikte , kişinin SARHOŞ olması.. Bunlarının her ikisi de helaldir.
Kuran`da içkiyi haram kılan herhangi bir ayet yoktur..

İçki gibi algılanan ve 5/90,91 - 2/219`da geçen elHAMR ve bunun çoğulu olan ve 24/31`de geçen HUMUR deyimleri içki anlamında kullanılmamışlardır.
Bunların hangi anlamda kullanıldıklarını geniş şekilde hazırlamakta olduğumuz çalışmamızda ileride aktaracağız..

İçkiyi haram kılıyormuş gibi görünen bu ayetler ayıklandığında Kuranda içkinin haram olduğuna dair deliller de ortadan kalkacak ve 4/43`ün bu konuda doğru anlaşılması ön plana çıkacaktır..

Ancak 4/43`te söz konusu Salat olduğunda buna sınırlama getirilir.
Şimdi bu sınırlamanın içeriğine deyineceğiz ;
Bu esnada yanlış anlamayın ben içki içmiyorum.Ancak bu olayı iyi analiz etmemiz ve şeriatı düzgün anlamamız gerekiyor.
Bu elhamr konusunu ve içkinin 4/43`e göre HELAL olma konusunu kabullenme noktasında , ya belki zorlanacaksınız veya belki tamam buraya kadar diyeceksiniz ve kabul etmeyeceksiniz , Sizin tercihiniz..Biz çıkarımlarımızı aktaracağız bu konuda..!
Şundan emin olunuz , bizim tespitlerimizin yanlış olduğu ispatlanamadıkça biz elimizdeki bilgiyi bırakamayız , terketmeyiz..!
Ama ispatlanırsa da derhal bırakırız.
Bizim şu anki inancımıza göre bir müslüman eğer içmek istiyorsa rahatlıkla içebilir..Ancak herhangi bir Salatı faal edeceği zaman içtiği içkinin dozu buna engel olmamalıdır , delil =>4/43`tür.

El hamr , Kuranda hiçbir yerde TEKBAŞINA haram kılınmıyor çok ilginç.
Yanına muhakkak bir tamlama almış.
ELhamr eğer İÇKİ diye anlaşılırsa 4/43`le çelişiyor.
Tabi bizim ulema hemen NESH formülüne sarılmış.
Neymiş Allah insanlara içkiyi yavaş yavaş bıraktırmak için önce 4/43`ü , arkasından 2/219`u , bunun arkasından da 5/90`ı indirmiş ve böylece 4/43`ü nesh etmiş yani hükmünü ortadan kaldırmış.

Biz de soruyoruz ; Mademki Allah bu ayetin hükmünü ortadan kaldırmış , kitaptanda kaldıraydı.Hükmü geçersiz olan bir ayetin Kuranda ne işi var ?

DÜŞÜNÜN ; takımın biri futbolda gol atıyor ama hakem ofsayt görüp golü saymıyor yani gol geçerli değil..! Ama skor tabelasında gol geçerli yani orada yerini almış..!
Varmı böyle bir şey ? Yok ama bizim ulemanın maşallahı var..!
Görüldüğü üzere ELHAMR ne İÇKİ ve nede ÖRTÜdür..

ZİYNETİN HÜNNE şeklinde bedaa edilmesi yani açığa vurulmasıyla (24/31) ZİYNETİN HİNNE şekilinde bedaa edilmesi yani açığa vurulması aynı şey değidir (24/31)..
Allah standart bir giyim kuşam şeklinden bahsetmez..
İsterse müslüman bir kadın sokakta bikini ile de gezebilir..
LAKİN şu 2 şarta haiz olursa ;
1) Hünneleşme-Hinneleş ; Yani sen öyle giyinmek istediğin için Bikiniyi giyin..Birileri sana bakıpta tahrik olsun yada seni sexi bulsun yada beğensinler diye değil..!
2) Hünneleştirtme-Hinneleştirt ; Yani bikiniyi giyindin sokağa çıktın , senin kalbinde niyetinde bir sorun yok..Ama baktın ki çok dikkat çekiyorsun bu durumda ya dikkat çektiğin yerlerden geçme yolunu değiştir yada üstüne extra bir şeyler al..! Milletin sana bakmasını ve tahrik olmasını engelle..!
Sende sorun yok ama sana bakanlarda sorun var bunu da engelleyeceksin..
Bu 24/31`de anlatılıyor bir ÖNBİLGİDİR..
Allah bir müslümanın giyim ve kuşamına müdahale etmez yani bir standardizasyon getirmez..!
Böyle olunca giyim ve kuşamımızı içinde doğup yetiştiğimiz toplumun değerleri belirler..
Yalnızca yukarıdaki 2 şarta dikkat edilecek..!
Böyle olunca içinde yaşadığın toplum senin kıyafetini şekillendirmiş olacak.

Düşünün ; Yeni Zelanda`da 10 ay sıcak var ; tüm gençler , anneleri , babaları şortla dolaşıyor..Yani onlara göre baldır , bacak , açık gezmek kimseyi tahrik etmiyor.
Bu ortamda büyümüş ve müslüman olmuş 18 yaşındaki bir kıza , din adına şort yasağı koymak abesle iştikaldir.
AMA diyelim ki bu kız Türkiye`ye gelecek bizi ziyaret edecek ; Onu uyarırız ''aman kızım burası böyle bir giysiyi kaldırmaz üstüne bir şey al'' deriz..''

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla