Değerli aorskaya
bir yukarıda yaptığım yorumu tekrar okur musunuz?
mantığınız doğru, oradaki "kesin delil sahibi olması" bilimsel ispat araması manasında.
İbrahim bir yerlerde (gök ve yerin melukatında) Allah felan aramıyor... Çevresinde gördüğü hiçbir şeyin Allah olmadığının bilimsel delilini arıyor. Tıpkı gökten bir yaratık inip "ben Allahım bana inanın itaat edin" dediği zaman, mümin kimselerin inanmayıp, o halde bize delilini getir demesi gibi. Nerden bileceksin gelen şeyin Siyonist oyunu olmadığını... Bilimsel ispat ve şüphe götürmez deliller gerekli. O nedenle ibrahim ölü kuşları kullanarak Allahı bile...
şüphe insanı doğruya götürür. Gerçek şüpheciler ise bilimadamlarıdır. Göğün ve yerin melukatını inceleyenler ki kesin bilgiye ulaşırlar. Hiç bir bilim adamı günahların en affedilmezi olan şirki koşmazlar, çünkü ellerine aldıkları her nesnesin tanrı olmadığını çok iyi bilirler. Tıpkı ibraim gibi. Btün bilimadamları kesin bilgiyle bilmek üzere gökyüzünü ve yeryüzünü (herbiri kendi alanında derinleşmek üzere) incelerler, Allahın OKU (ikra) emrini yerine getirirler. Adları konmamış bu mümin kimseler insanları doğru yola ileten, takip edilmesi gereken salih kimselerdir. Bir kimse ben salihim demekle salih olmuyorsa, bizim yobaz, bilimden uzak, hurafeci müslüman geçinenler de "ben müslümanım" demekle müslüman olamazlar. Gerçek İslam güneşi batıdan doğuyor ve eğer doğu yabanilerinin İSlam adı altında uydura geldikleri paslavraları dikkate alırlarsa hem mevcut dinlerinden çıkacaklar hem de şirkin katmerli olanına (kabe tapınağına) düşecekler, ve ben müslümanım diye diye kafirane müşrik bir hayat sürüp, maun suresinin muhatabı olacaklardır.
Zaten bizim de kafamızı karıştıranlar, kendilerini müslüman diye tanıtıp ortalıkta siyasete oynayan çığırtganlara kanmamız değil mi?
***
2 mesaj yukarıdaki son yorumumu da hesaba katarsanız konuyla çok bağlantılı bir noktayı değerlendirme imkanı bulabilirsiniz.
teşekkürler.
Konu hiiic tarafından (26. August 2012 Saat 03:15 AM ) değiştirilmiştir.
|