dost1 Nickli Üyeden Alıntı
Kehf Suresinin 50. âyetini bağlı olduğu Âyetlerin bütünlüğü içerisinde değerlendirelim.
50Ve hani Biz doğal güçlere, “Âdem'e boyun eğip teslimiyet gösterin” demiştik de İblis/ düşünce yetisi dışında hepsi boyun eğip teslimiyet gösterdi. İblis, görünmez varlıklardandı/ enerjidendi. Sonra da kendi Rabbinin emrine ters düştü. Şimdi siz, Benim astlarımdan onu ve onun soyunu yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlar mı ediniyorsunuz? Hem de onlar sizin düşmanınızken. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar için ne kötü bir değiştirmedir bu!
51Ben onları, göklerin ve yeryüzünün oluşturuluşuna ve kendilerinin oluşturuşuna şâhit tutmadım ve Ben hiçbir zaman saptıranları yardımcı edinmiş değilim.
52Ve o gün Allah: “Yanlış olarak inandığınız Benim ortaklarımı hadi çağırın” der. Sonra onlar da onları çağırdılar da onlar kendilerine cevap vermediler. Ve Biz, onların arasına ateşten bir engel koymuşuzdur.
53Ve günahkârlar ateşi görmüşler de artık kendilerinin ona düşeceklerine kesin inanmışlardır. Ondan kaçıp sığınacak bir yer de bulamadılar.
Bu ayet grubunda kısaca insanın yaratılış özelliği, insanın aldanış noktaları ve Rabbimizin bu konudaki uyarışları nakledilmiştir. 50. ayetin birinci bölümü ile ilgili detay daha evvel Sad ve Ta Ha surelerinde verilmiştir Lütfen sitemizden ilgili surelerin ilgili kısımlarına bakınız.
İnsanı en çok aldatan, sapmasına, şirk koşmasına neden olan İblis’tir. Ona karşı daima tedbirli olunmalıdır. Onun akla getirdiği ham düşünceler, ölçmeden, tartmadan [tefekkür etmeden] kesinlikle uygulamaya konmamalıdır. Hele hele çıkar için şirke bulaşmamalıdır. Şirk koşulan kişi ve nesnelerin Allah ile bir bağı yoktur.
52. ayetteki “Ve Biz, onların arasına ateşten bir engel kılmışızdır” ifadesiyle müşriklerin ve onların şirk koştuğu şeylerin bir birinden ayrı tutulacakları mesajı verilmektedir.
(Yunus/28, 29)
28,29Ve hepsini toplayacağımız, sonra da o ortak koşanlar için “Yerlerinize! Siz ve ortaklarınız!” diyeceğimiz gün, artık kesinlikle aralarını iyice açacağız ve onların ortakları, “Siz sadece bize tapmıyordunuz ki! Şimdi bizim aramızda ve sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter. Biz sizin kulluğunuzdan kesinlikle bilgisizdik/ duyarsızdık” diyecekler.
(En’am/22-24)
22Ve o gün hepsini toplayacağız. Sonra Biz, ortak koşan kimselere: “Hani nerede o gerçeğe aykırı olarak inandığınız ortaklarınız?” diyeceğiz. 23Sonra, onların ateşlere atılmaları, “Rabbimiz, Allah'a kasem olsun ki ‘Biz ortak koşanlardan değildik’ demekten başka bir şey değildi.”
24Bak, kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler! O uydurdukları şeyler de kendilerinden ayrılıp kayboldu.
(En’am/94)
94Ve andolsun ki siz, sizi ilk defa oluşturduğumuz zamanki gibi yapayalnız/ teker teker Bize geldiniz ve size verdiğimiz şeyleri arkanızda bıraktınız. Ve içinizde kendilerinin ortaklar olduğuna inandığınız sözde destekçilerinizi sizinle beraber görmüyoruz. Andolsun aranızda kesilme/kopukluk olmuş ve yanlış inandığınız şeyler kaybolmuştur.
(Ahkaf/5, 6)
5Ve Allah'ın astlarından kıyâmet gününe kadar kendisine hiçbir cevap veremeyecek olan kimselere dua eden kimseden daha sapık kim olabilir? Üstelik tapılan kimseler, o kimselerin yalvarışlarından habersizler de.
6İnsanlar bir araya toplandığı zaman da taptıkları kimseler kendilerine düşmanlar oldular. Ve onların kendilerine tapmalarını kabul etmeyenler idiler.
(Meryem/81,82)
81Ve onlar, kendileri için bir güç, şan, şeref olsun diye Allah'ın astlarından ilâhlar edindiler.
82Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! O edindikleri ilâhlar, onların kulluklarını kabul etmeyecekler ve aleyhlerine dönüp karşı olacaklardır.
Bakara suresinin âyetine birlikte bakalım.
35Ve Biz, “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette iskân ediniz/burayı yurt tutunuz, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol nasiplenin ve şu girift şeye yaklaşmayın; mal/altın-gümüş tutkunu olmayın, yoksa kendi benliğine haksızlık edenlerden olursunuz” dedik.
36Bunun üzerine şeytân; İblis/düşünce yetisi onları oradan kaydırdı, içinde bulundukları ortamdan çıkardı. Ve Biz, “Birbirinize düşman olarak inin, orada belirli bir vakte kadar sizin için bir karar yeri ve bir yararlanma vardır” dedik.
Bu âyetlerde ise, temsîlî olarak insanın çıkar tutkusu açıklanıp bunun törpülenmesi istenmektedir.
36. âyetteki, Birbirinize düşman olarak inin ifadesinden, “mal, mülk, biriktirme, yağma, yığma tutkunuz yüzünden düşmanlaşarak, seviyesiz bir hayat sürün” neticesi çıkmaktadır. Zira mal düşkünü olanlar, kendi aralarında düşmanlaşırlar ve bulundukları konumu kaybedip kötü duruma düşerler.
|