Konu: Küfür
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10. June 2010, 04:57 PM   #4
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Hiiç ve Miralay Kardeşlerim!

Sorunuza cevap olur umuduyla sizlerle paylaşmak istedim.

Allah`a, Allah`ın peygamberlerine, ahiret gününe iman etmeyen bir kimse, yani bir kâfir, eğer ölüm anında, ölümün şiddetleri kendisine gelip çattığı ve ilâhî azabı kesinkes görüp hissettiği zaman iman ederse, bu imana "iman-ı ye`s" veya "iman-ı be`s", yani "zoraki iman" denir.

Zoraki iman;
1) hayatta iken karşılaşılan felâketler karşısında,
2) ölüm anında ve
3) kıyamette ve kıyamet sonrası dirilişte
olmak üzere üç durumda söz konusudur.


1) Doğruluklarına dair mucizelerle desteklenen peygamberlerin, Allah`ın emirlerini tebliğ etmelerine ve inanmayanların üzerine Allah`ın azabının ineceğini ihtar etmelerine rağmen bazı insanlar akıllarını kullanmaz, tefekkür etmez ve inanmamakta ısrar ederler. Ama kendilerini doğal felâketler (deprem, sel vb.) gelip yakalayınca, o ana kadar inkâr ettiklerine hemen inanıverirler.


Böyle bir ortamda iman edenlerin imanları kabul edilmez ve bunların o imanları kendilerine bir fayda vermez. Çünkü onlar özgür iradeleri ile değil, karşılaştıkları belâların sebep olduğu korku ve ümitsizlik ile, zoraki olarak iman etmişlerdir:

Mümin; 83-85: Ne zaman ki peygamberleri onlara, açık delillerle geldi, kendilerinde bulunan bilgiden dolayı şımarıklık etmişlerdi. Halbuki o alay ettikleri şey onları kuşatmıştı.
Sonra da ne zaman hışmımızı gördüler: "Allah`ın birliğine inandık ve O`na şirk koştuğumuz şeyleri inkâr ettik" dediler.
Ama hışmımızı gördükleri zamanki imanları kendilerine fayda verecek değildi. Allah`ın, kulları hakkındaki sürüp giden tutumu (kanunu) budur. İşte o kâfirler burada hüsrana düştüler (kaybettiler, zarara uğradılar).

Yunus; 90,91: Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve askerleri, düşmanca ve azgınca onları izledi. Ta ki, suda boğulma başlayınca "Gerçekten de İsrailoğulları`nın iman ettiğinden başka tanrı olmadığına inandım. Ben de teslim olanlardanım." dedi.
Şimdi mi? Oysa bundan önce isyan etmiştin ve bozgunculardan idin.


Ancak, Yunus kavmi gibi, söylenen azap gelmeden önce iman edenlerin imanı sahih (doğru) olup, kendilerine fayda verir.

Yunus; 98: Fakat o vakit (azap gelince) iman edip de imanları kendilerine fayda vermiş bir kent olsaydı? Ancak Yunus`un kavmi ayrı. Onlar iman ettikleri vakit, basit yaşamda o rezillik azabını üzerlerinden kaldırdık ve onları bir süreye kadar yararlandırdık.


2) Her türlü uyarıya rağmen iman etmemiş olan kâfirler, üzerlerinde ölümün emareleri belirdiği, ölümün şiddetleri kendilerini sardığı zaman iman ederler.


Böyle iman edenlerin imanları da zoraki imandır ve artık kendilerine bir faydası yoktur. Çünkü önlerinde imanlı geçirecekleri bir hayatları ve güzel işler yapacakları zamanları kalmamıştır. Dolayısıyla, can boğaza gelince, ye`s halinde küfürden tövbe ederek iman etmek faydasızdır:

Nisa; 18: Yoksa günah işleyip de kendisine ölüm gelince: "İşte ben şimdi tövbe ettim" diyen kimseler için tövbe yoktur. Kâfir olarak ölenler için de. Onlar için can yakıcı bir azabı hazırladık.


Bir insan, يأس ye`s (ümitsizlik) ve بأس be`s (azap) hâlinin gerçekleşmesinden sonra, yani ölümün şiddeti kendisini sardığında, ilâhî azabı gördüğünde, Allah`ın emirlerini aklî ve iradî olarak yerine getiremez. O andaki iman, acıyı dindirmek, azaptan kurtulmak içindir:

En`âm; 28: Hayır, işin aslı daha önce gizleyip durdukları karşılarına çıktı. Geri çevrilselerdi yine men edildikleri şeye mutlaka dönerlerdi. Evet onlar gerçekten yalancıdırlar.


İman, ölüm şiddeti belirmeden ve can boğaza gelmeden önce; yani ye`s (ümitsizlik) ve be`s (azap) tahakkuk etmeden, henüz iş yapabilme gücü varken ve isteyerek (özgür irade ile) yapıldığında makbuldür ve fayda verir. Kâfirlerin ölüm anında iman etmeleri, kendi istekleri (özgür iradeleri) ile değil, ilâhî azabı görüp, canı alan meleklerin verdiği şiddetli acıyı tatmalarından dolayıdır, zorakidir:

Enfal; 50: Melekler, o kâfirlerin yüzlerine ve sırtlarına vurarak "Tadın bakalım kızgın ateşin azabını" diye canlarını alırken onları bir görseydin.

Muhammed; 27: Öyleyse melekler onların yüzlerine ve arkalarına vurarak canlarını alırken nasıldır?

En`âm; 93: Ve Allah`a karşı yalan uydurandan, yahut kendisine hiçbir şey vahyolunmadığı halde: "bana vahyolundu" diyenden ve "Allah`ın indirdiği gibi ben de indireceğim" diyenden daha zalim kim olabilir? O zalimleri ölümün şiddetleri içindeyken, melekler de onlara ellerini uzatmış: "Kişiliklerinizi (kimliklerinizi) teslim edin. Bugün, Allah`a karşı gerçek dışı şeyler söylediğinizden ve O`nun ayetlerine karşı böbürlenmenizden dolayı alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız" derlerken bir görsen!

Vakıa; 81-87: Şimdi siz bu Söz`ü mü (Kur`an`ı mı) küçümsüyorsunuz? Ve rızkınıza karşı, siz yalanlıyorsunuz. Ancak can boğaza gelip dayandığı zaman ki o zaman siz nazar edersiniz (onun karşısında bulunursunuz) Biz ise ona sizden daha yakınız. Velâkin siz görmezsiniz. Mademki cezalandırılmayacakmışsınız,eğer doğrulardan iseniz onu (boğaza gelmiş, çıkmakta olan canı) geri çevirsenize!


Yukarıda verdiğimiz bütün bu ayetler, kâfirlerin ölürken, ilâhî azabı görüp hissettikleri zaman iman ettiklerini söylemektedir. Ancak, içinde bulunduğu o ortamda Allah`ın varlığına samimiyetle inanmak için herhangi bir kanıt düşünüp bulma imkanı olmadığından kişinin "inandım" demesi; ilim ve bilgiden meydana gelen, istek ve çalışılarak erişilen bir inanç değildir, sadece korku ve azabı gidermeyi amaçlayan bir inanmadır.


3) Semanın (yıldızların) parçalanıp üzerlerine düşmesi gibi kıyametin açık ve büyük belirtileri meydana geldiğinde veya kıyamet kopmaya başlayınca veyahut da ölümden sonraki dirilişte, kâfirlerin iman etmesi de yine zoraki imandır ve faydasızdır:

En`âm; 158: Meleklerin gelmesinden, yahut Rabbinin gelmesinden, ya da Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar. Rabbinin işaretleri geldiği gün, daha önce iman etmemiş, yahut imanında bir hayır kazanmamış kimseye, artık inanması bir fayda sağlamaz. De ki: "Bekleyiniz; biz de bekleyicileriz."

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
hiiic (11. June 2010), Miralay (11. June 2010)