Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26. February 2015, 03:46 PM   #21
han
Katılımcı Üye
 
han - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Jul 2012
Mesajlar: 75
Tesekkür: 44
7 Mesajina 8 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
han has much to be proud ofhan has much to be proud ofhan has much to be proud ofhan has much to be proud ofhan has much to be proud ofhan has much to be proud ofhan has much to be proud ofhan has much to be proud of
Standart

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yukarıdaki açıklamalardan, “düşünme” hakkında şu tespitleri yapmak mümkündür:

- Düşünme, karşılaşılan her nesne ve olguya karşı, beyin tarafından verilen dolaylı bir tepkidir. Ancak bu tepki her zaman etki ile eş zamanlı olarak ortaya çıkmaz.

- Düşünme dolaylı bir tepki olduğundan, bu tepkiyi doğuracak bir etkinin bulunmaması hâlinde beynin düşünce yetisi harekete geçmez. Meselâ duyu organlarının algılama yapamadığı bir ortamda (uzayda, boşlukta) beynin düşünme faaliyetinde bulunması söz konusu değildir.

- Düşünme yetisi, kontrol edilemeyen, yani insana boyun eğmeyen, onun iradesi dışında her türlü koşulda faaliyet gösteren bir beyin fonksiyonudur.

- Düşünme, beynin bilinçli sürecinde oluşabileceği gibi (ikincil süreç düşüncesi), bilinçsiz sürecinde de oluşabilir (birincil süreç düşüncesi).

- Düşünme, kendisini oluşturan iç ve dış etkilerin yoğunluklarına göre; “içe yönelik” veya “gerçekçi” olarak nitelendirilebilir.

.....................................

Bu bilgiler ışığı altında, Kur’an’daki “fikr” ve “tefekkür” kavramları hakkında aşağıdaki tespitleri yapmak mümkündür:

- Kur’an bilinçli insanları muhatap aldığı için, Kur’an’daki “fikr” ve “tefekkür”, bilinçli beynin ürünleridir.

- Kur’an’daki “fikr”; bilinçli bir beyin tarafından üretilen, düşüncelerin ansızın kendiliğinden anımsandığı serbest çağrışımlardan başlayarak, değerlendirme, yargılama, ilke çıkarsama, problem çözme gibi biçimler ihtiva eden “gerçekçi düşünce”nin de içinde bulunduğu, düşünce çeşitlerinin genel adıdır.

- Kur’an’daki “tefekkür”; yanlıştan sakındırıp doğruyu buldurmak suretiyle gerçek başarıyı sağlayan “fikr”dir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Merhaba,

Özellikle düşünme konusundaki çıkarım-yorum biraz farklı geldi bana. Kırmızı ve mavi renkle işaretli kısımlarda ufak bir çelişki var gibi. Kısa ifadeyle düşünmenin kaynağının dış uyaranlara(veya duyu organları ile algılamaya) bağlı olduğu belirtilerek, ağırlıklı olarak "bilinçaltı beyin fonksiyonları", düşünme şeklinde tanımlanmış. Bunun yanında "kontrol edilemeyen ve her koşulda çalışan bir fonksiyon" olduğu da yazılmış.

Ben mavi yoruma daha çok katılıyorum. Çünkü düşünme fonksiyonu sadece insana özgü bir mekanizma değil. Tek hücreli bakteriden tutun, sürüngeninden uçanına, insana kadar her canlıda bu mekanizma görülüyor. Buna psikolojide "içgüdü" de deniyor. Dolayısı ile uzaya veya herhangi bir hissiz ortama tek hücreli bakteriyi koyalım. Bu mekanizma muhtemelen yine çalışacaktır. Ancak, bu bakteri sıfırdan inşa olmaya(biyolojik yaratılmaya) başlarken bu hissiz ortamda bırakılsa ve dışarıdan hiçbir uyarana maruz kalmadan gelişmesi sağlansa dahi, bu gelişme süreci de kendi içinde bir mekanizma olduğundan, can verilen her varlık otomatik olarak hislerle donatılmış olur. Ve kendi içgüdüsü(beslenme, hayatta kalma güdüleri gibi) de, dolayısıyla düşünme mekanizması da inşa olur.Ve ister istemez (bilinçsiz) düşünme mekanizması başlar.

Bu konular için "düşünme", "bilinç"(alt/üst bilinç), "içgüdü" gibi kavramlar da irdelenmeli. Sizin "tefekkür" tanımınız daha çok "üst bilinç" tanımına yakın duruyor. Bu konulardaki görüşünüz nedir?

Selam ve saygılarımla,
__________________
1:6 İlet bizi O dosdoğru yola...

Konu han tarafından (26. February 2015 Saat 03:49 PM ) değiştirilmiştir.
han isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla