Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25. November 2016, 06:05 PM   #4
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Daha evvel biz de şurada :http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2657&page=2
şöyle yazmıştık:

"Ayetinde Allah, "sana gelsinler"'' diye ifade ederken, bu iki kelimeyi lafın gelişi olarak öğretmiş olamaz.

Neden ''Kâbe''ye, Mekke'ye değil de ''sana''.

Peygamber Medine'ye döndükten sonra hacc-ı ekberi nasıl yaptılar?

Peygamber de Medine'ye döndüğüne göre acaba fiili hacc, Haccü'l Ekber bir kerelik mi idi?

Neden ''sana gelsinler?''

Daha evvel de yazdım. Vahiyler daha ''mushaf'' haline gelmemiş. Peygamberden ve sahabeden başkasında yok o bilgiler.

Ve Peygamber öldü.
Ama o iki kelime mushafa geçmiş ve hala da bize hitap ediyor: "Sana gelsinler."
Demek ki, Peygamberin sağlığında bilgi, ilk el olarak Peygamber'den alınacak.
Ama O öldü.
O halde "yaşayan elçi"''ye gideceğiz, "yaşayan'dan" bilgi alacağız; o da Kur'an ve peygamberin yaşamı ve yaşam karakteri.
O halde bizler, Mekke'ye değil de Kur'an'a giderek hac yapacağız

O günkü insanlar Safa, Merve, Kâbe, Mescid-El Haram'ın kendilerine, bir işaret olarak ne ifade ettiğini sözle ve bizzat yaşayarak öğrenmişlerdi; ve bunlarla şuurlanıyorlardı. O işaretler o günün okuma-yazma bilmeyen insanları için, okuma-yazma bilseler dahi, daha vahiler kitap haline gelmediği için sembol olarak gerekli idi. Ama bu günün toplumunda bilgi yeterli değil mi? Beynin ufukları genişlemiş, teknoloji hayal dahi edilemeyecek duruma gelmiş. Bu gün, DOĞRU BİLGİ/KUR'AN bize yeterli olmalıdır. Şili'deki ve Avustralya'dakine de.

Bakara-159:''Kitapta APAÇIK BİLDİRDİKLERİMİZden sonra kim o İŞARET ve HİDAYET VESİLELERİNİ gizlerse....''

O günün insanı için Peygamber gerekli idi. Öğrenerek, görerek, bizzat yaşayarak hacc yapılıyordu. Bu gün bizim Kur'an'ımız-Peygamberimiz- bilgi olarak var. Ve "beyt yaşam tarzı'' iciğine, cücüğüne kadar önümüzde ... Bakmayı, okumayı "doğru bilgi/kur'an" ile ve onun ışığında yapmalıyız. Benim için Beyt bir yaşam tarzıdır ki Safa'nın o insanlara ifade ettiği ve üzerinde tatbikatını yaptıkları ve kendilerini nezrettikleri yaşam tarzıdır ki fiilen yaşanan Mescid-El Haram yani İbrahim Peygamber'in Beyt-i Atiyk toplumunun yaşam tarzı.

Hac bir yaşam tarzından diğer bir yaşam tarzına hicret, yani bir karar safhasıdır (Nisa-103). Umre de hicret edilen bu yaşam tarzında bir ömür boyu yaşamaktır bana göre.

Kâbe de Safa, Merve tepeleri ve Mescid-El Haram yaşam tarzı gibi bir işaret, şuurlanma vasıtasıdır va Allah'tan başka hiçbir şeyin kutsallığı yoktur. O günün insanları bilgilenmek için O'na/Peygambere gitme eylemini yapmalıydılar. Bu gün için oralara gitmenin gerekli olduğuna inanmıyorum. Çünkü artık herşey bize gelmiştir. Kur'an elimizde, beyt yaşam tarzı bilgileri ve işaretlerin ne ifade ettikleri her yerde. Hani bu gün sosyete Umre yapıyor ya onun gibi nostaljik bir seyahat yapılabilir. Orası işgal altında, dünyanın en zenginlerinden kapitalist ve faşist Suudi Kral'ının işgali altında

''Gücü yetenler'' ve ''sana gelsinler'' ifadeleri iyi irdelenmeli, ezber bozulmalı, doğru bilgiler ışığında ''tecdid'' yapılmalıdır.

Sayın hiiiç'in tesbitine katılıyorum: Gerek yaya...., gerek binekle...= Teknoloji... ve bilgi... ve tefekkür.


Yukarıdakileri tekrarlamaktan mutluluk duyarken şu hususu da belirtmeden edemeyeceğim.
Allah bize şah damarımızdan yakın, yani içimizde. O'nu orada hissedemezsek, algılayamazsak O'nu anlayamayız; korkarız; ve O'nu put yaparız.
Peygamberi de içimizde hissedemez, algılayamaz isek "şefaat ya resulullah" diyerek O'nu ilahlaştırır, göğün en yüksek yerine yükseltir, Allah'la pazarlık yaptırtırsınız veya O'nu hiçe sayar postacı seviyesine indirirsiniz........
Durum Diğer peygamberler yönünden de aynıdır. Kitabı Kur'an seviyesinde anladığınızda Onların da içimizde birer misyon yüklenmiş olduklarını fark edersiniz .
Hiç bir peygamber tarih anlatımlarının figürleri değildir.
Meryem de bir figür değildir;
Firavunun vezirleri/rahipleri de masal kahramanları değillerdir;

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Konu galipyetkin tarafından (17. February 2023 Saat 11:28 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla