Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15. August 2009, 01:27 PM   #1
ÖmerFurkan
Site Yöneticisi
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 450
Tesekkür: 33
85 Mesajina 163 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
ÖmerFurkan will become famous soon enoughÖmerFurkan will become famous soon enough
Standart Zariyat sûresine giriş

GİRİŞ:
Zariyat suresi Mekke’de 67. sırada inmiş olup adını 1. ayetindeki “ الذّارياتez-Zariyat [Tozutanlar] sözcüğünden almıştır.
Vaat edilenlerin doğruluğu ve kıyametin kesinlikle vuku bulacağını vurgulayarak başlayan surede, ahıret konuları ve ahırete ait sahneler; öldükten sonra dirilme, hesap, inkârcıların cezalandırılışı, muttakilerin büyük nimetlere kavuşması gibi değişik konular ele alınmaktadır. Ayrıca afak ve enfüsteki harikalıklara dikkat çekilerek göklerde, yeryüzünde, dağlarda, vadilerde ve insanın en güzel yaratılışla yaratılmasın*da Allah'ın birliğini ve gücünü gösteren delillere işaret edilmektedir.
Tarihî kıssalara da yer verilen surede özellikle tutumları Resulullah’a benzeyen İbrahim, Lut ve Musa peygamberler ile Resulullah’ın muhataplarına benzeyen Âd, Semud ve Nuh kavimlerine de kısaca değinilmektedir. Bu kıssalar üzerinden verilen mesajla Resulullah’a güven ve sebat aşılanmakta, insanlar ise inanmaya ve tevhide davet edilmektedir.

https://youtu.be/BuUwo96d3FM Hakkı Yılmaz Kuran ve İslam 378. Bölüm Zariyat suresi 1. Bölüm
https://youtu.be/_6lvICq1hms Hakkı Yılmaz Kuran ve İslam 379. Bölüm Zariyat Suresi 2. Bölüm.

MEAL:
RAHMAN RAHÎM ALLAH ADINA
1- 6 - O tozuttukça tozutanlara, arkasından ağırlığı taşıyanlara, sonra kolaylıkla akanlara, sonra da bir emri paylaştıranlara kasem olsun ki, şüphesiz tehdit olunduğunuz o şey, kesinlikle doğrudur. Şüphesiz “Din [yapılanların karşılıklandırılması]” de kesinlikle gerçekleşecektir.
7, 9 – Güzel yollara sahip semaya kasem olsun ki, şüphesiz siz kesinlikle değişik söz [karar] içindesiniz. Ondan [değişik sözden] çevrilen kişi, çevrilir.
10- 12 – Mahvoldu o, bir sarhoşluk ve bilinçsizlik içindeki “Din Günü ne zaman?” diyen aşırı yalancılar!
13, 14 - O gün, onlar ateş üzerinde fitnelendirilirler: “Tadın kendi fitnenizi! İşte bu, sizin kendisini acele istediğiniz şeydir!”
15- 19 - Şüphesiz takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri almış olarak cennetlerde [bahçelerde] ve pınarlardadırlar. Şüphesiz onlar, bundan önce Muhsinler [iyilik güzellik üretenler] idiler. Onlar geceleyin pek az uyurlardı. Onlar, seherlerde bağışlanma dilerlerdi ve onların mallarında isteyen ve mahrum [isteyemeyen] için bir hak vardı.
20- 22 – Ve yakiyn olarak inanacaklar için, yeryüzünde ve kendi içinizde nice ayetler vardır. Ve sizin rızkınız/sizin rızk vereniniz, sizin vaat olunduğunuz şeyler göktedir. Hala görmüyor musunuz?
23 – Öyleyse gök ve yeryüzünün Rabbine kasem olsun ki, o [size edilen o vaat], kesinlikle, tıpkı sizin konuşmanız gibi gerçektir.
24 – İbrahim’in saygınlaştırılmış misafirlerinin haberi sana geldi mi?
25 - Hani onlar, onun [İbrahim'in] üzerine girmişlerdi de "Selâm!" demişlerdi. O [İbrahim]: “Selâm, tanınmamış topluluk!” dedi.
26 - O [İbrahim], sonra ehline gitti de semin [güç veren] buzağı ile geldi.
27 – Sonra onu [güç veren buzağıyı] onlara yaklaştırdı: “Nasiplenmez misiniz?” dedi.
28 – Sonra onlardan çekindi. Onlar: “Korkma!” dediler ve onu çok bilgili bir oğul ile müjdelediler.
29 - Bunun üzerine karısı bağırarak öne geldi de elini yüzüne vurarak: “Bir bahtsız, bir kısır!” dedi.
30 - Onlar [Misafirler]: “Rabbin işte böyle buyurdu. Şüphesiz O [Rabbin], hikmet sahibidir. En iyi bilenin ta kendisidir” dediler.
31 – Bunun üzerine o [İbrahim], “Sizin önemli işiniz nedir ey elçiler?” dedi.
32 -34- Onlar [elçiler]: “Şüphesiz biz, Rabbin katından aşırı gidenler için işaretlenmiş, çamurdan pişirilmiş sert taşları üzerlerine yağdırmamız için günahkâr bir kavime gönderildik” dediler.
35 – Bunun üzerine Biz müminlerden orada bulunan kimseleri çıkardık.
36 - Fakat Biz orada müslümanlardan bir evden başkasını bulmadık.
37- Ve Biz orada acı bir azaptan korkan kimseler için bir ayet bıraktık.
38, 39 – Musa’da da [ayetler; ibretler vardır]. Bir zaman Biz, onu apaçık bir delille Firavun’a gönderdik de o [Firavun], rüknü [ordusu, tüm güç kaynakları] ile birlikte yüz çevirdi. Ve “Bu, bir sihirbazdır, hatta bir mecnundur” dedi.
40 – Sonra da Biz, onu ve ordularını yakalayıverdik de onları denizde atıverdik. O ise ayıplanan/kınayan biridir.
41, 42 – Âd’da da (ayetler; ibretler vardır). Bir zaman Biz onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayan, sadece onu kül gibi kılan, sonsuz bırakan bir rüzgâr gönderdik.
43, 44 – Semud’da da (ayetler; ibretler vardır). Bir zaman onlara: “Belirli bir süreye kadar yararlanın!” denmişti. Sonra onlar Rablerinin emrinden çıktılar da kendilerini, bakıp dururlarken yıldırım yakalayıverdi.
45 - Artık onlar, herhangi bir dikilişten güce sahip olmadılar. Yardım görenler de olmadılar.
46 - Daha önce de Nuh kavmini (helâk etmiştik). Şüphesiz onlar, fasıklar toplumu idiler.
47 – Ve sema; Biz onu kudretle/ sağlamca bina ettik. Hiç şüphesiz Biz, genişleticileriz.
48- Ve yeryüzü; onu Biz döşedik. İşte, ne güzel döşeyenleriz!
49 – Ve Biz, siz, iyice düşünürsünüz/ öğüt alırsınız diye her şeyden iki eş yarattık.
50 - Öyleyse Allah’a kaçın. Şüphesiz ki ben, sizin için O’ndan apaçık bir uyarıcıyım.
51 – Ve Allah ile beraber başka bir tanrı kılmayın [oluşturmayın]. Şüphesiz ben sizin için O’ndan apaçık bir uyarıcıyım.
52 – İşte böyle, onlardan öncekilere herhangi bir elçi gelince, onun hakkında da mutlaka onlar: “Bir sihirbazdır!” veya “Bir mecnundur!” dediler.
53 – Onlar, bunu tavsiyeleştiler mi? Bilakis onlar, azgın bir toplumdur.
54, 55 – Artık sen onlardan yüz çevir. Artık sen kınanacak değilsin. Ve sen öğüt ver/ hatırlat. Çünkü şüphesiz öğüt/hatırlatmak, müminlere fayda verir.
56, 57 Ben, cinn ve insi [herkesi] yalnızca, Bana ibadet/ kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan herhangi bir rızk istemiyorum. Ben, onların Beni yedirmelerini de istemiyorum.
58 - Şüphesiz Allah, çok rızk verenin ta kendisidir, çok çetin kuvvetin sahibidir.
59 – Artık şüphesiz, zulmeden kimseler için arkadaşlarının payı gibi, bir pay vardır. Artık acele etmesinler.
60 – Artık kendilerine vaat edilen günlerinden dolayı vay inkâr etmiş kişilere!
ÖmerFurkan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla