Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14. February 2013, 03:16 PM   #42
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamun Aleyküm! Değerli Aorskaya Kardeşim!

Müslim ile Allah'ın mü'mini kavramları farklıdır. Müslim;olumsuzluklardan kendisini uzaklaştırarak kendisini sağlama alandır. Allah'ın mü'mini olan ise Allah'ın askeridir. Allah'ın kuludur. Allah'ın mü'mini için Allah ne derse odur. Allah'ın dedikleri onun yaşamıdır. Allah'ın mü'mini olmasına rağmen içerisinde bulunduğu devletsizlik,vatansızlık esaret vb nedenler ile Allah'ın tüm buyruklarını yerine getiremeyen insanlar da vardır.

"İnandığı halde (mazeretsiz) amel işlemeyen insanlar kâfir mi, değil mi tartışması yerine onların mümin olup olmadıklarının cevabı araştırılmalıdır." şeklindeki ifademiz; "Olumsuzun öne çıkarılmasındansa asıl olması gerekenin olması için olumluyu öne çıkarmaktır."

"Mü'min" kimlerdir sorusunun cevabı, "İnandığı halde (mazeretsiz) amel işlemeyen insanlar kâfir mi, değil mi?" tartışmasına gerek kalmadan cevabın bulunmasına neden olacaktır. Tabi ki bu bir yöntemdir. Bu kardeşinizin yöntemi de bu.

Değerli Kardeşlerim!

Rabbımız olan Yüce Allah Nahl 125 de:

"Rabbinin yoluna hikmetle [zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkelerle] ve güzel öğütle çağır! Ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayette olanları da en iyi bilendir."

diye buyurmaktadır.

En güzel mücadele , kırıcı olmadan, yumuşak sözlerle, kötülüğe karşı iyilikle karşılık vererek, bilgi ve bilimsel verilerle ortak değerlere dikkat çekmekle ve sabırla yapılabilir.


Rabbımız olan Yüce Allah bizlere bunun nasıl olması gerektiğinin şeklini ve yollarını Kur'ân'da göstermiştir.

"Her ikiniz gidin Firavuna. O, gerçekten azdı. Sonra ona öğüt alması ve haşyet duyması için yumuşak söz söyleyin."(Tâ–Hâ: 43–44)

"İşte sen [o zaman], sırf Allah'ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları bağışla, onlar için mağfiret dile. İşlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et. Muhakkak ki Allah tevekkül edenleri sever."(Âl-i İmrân: 159)

"Ve o kişiler, Allah'ın birleştirilmesini istediği şeyi birleştirirler. Rablerine haşyet duyarlar ve hesabın kötülüğünden korkarlar. Ve o kişiler Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabretmişler, salâtı ikame etmişler ve kendilerine verdiğimiz rızklardan gizli ve açık infak etmişlerdir. Ve onlar çirkinlikleri güzelliklerle ortadan kaldırırlar. İşte bu yurdun akıbeti; adn cennetleri kendilerinin olanlardır. Onlar, atalarından, eşlerinden ve soylarından sâlih olanlar oraya [adn cennetlerine] gireceklerdir. Melekler de her kapıdan yanlarına girerler: "Sabrettiğiniz şeylere karşılık size selam olsun! Bu yurdun sonu ne güzeldir! " (Ra'd: 21–24)

"Ve Allah'a çağırıp/yakarıp sâlihi işleyen ve "Ben Müslümanlardanım" diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır? Ve güzellikle çirkinlik/iyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel şeyle sav. O zaman, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sımsıcak bir yakın'dır."(Fussilet: 33–34)

"İnsanlardan bazıları da Allah hakkında bilgiden başka şeyle tartışır. Ve tüm azılı şeytanı izlerler."(Hacc: 3)

"De ki: "Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ın astlarından bazımız bazımızı rabler edinmeyelim." Buna rağmen eğer onlara yüz çevirirlerse, artık "Şüphesiz bizim Müslümanlar olduğumuza şahit olun" deyin."(Âl-i İmrân. 64)

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Alalh'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
Aleykümselam,

Değerli dost1,

Müslüman tanımızın kapsamı bakımından yazınıza itirazım dışında diğer kısımlarda belirttiğiniz gibi, imansızlarla mücadele ve davetlerdeki yöntemlerle ilgili kurandan delillerle yaptığınız anlatımı aynen kabul ediyor ve şahsen böyle de yapmaya çalışıyorum.

Ancak; burada ne davet etme vardır, ne de mücadele etme vardır. Sadece bir durum tespiti vardır. Bu ise kurandan deliller getiren müslümanlardan olan bizler ile, kurandan delil getirmeden yine müslüman olan diğer kardeşlerimizin uyuşmazlığıdır.

Bu tür ortamlarda aslında bizleri rahatsız eden ve geren durumlarda bizzat iki tarafında müslüman olmakla birlikte, kur'andan delil getirmeden konuya ters iddilarda bulunmasıdır.

Yoksa karşı taraf olarak müslüman olmayan birinin iddiaları olsa idi, gayet tabi onun kurandan delil getirmesi de beklenilmeksizin, konu anlatılmaya çalışılırdı.

Şimdi, sizin müslüman tanımızdan farklı olarak bir hususu açıklayarak yazımı bitiriyorum.

Müslüman, Allah'a (dini islama) teslim olan kimsedir. Bu kimse gerek islama yeni giren biri olabileceği gibi gerekse de islamı iyi bilen ve yaşayan biri olabilir. İşte islamı iyi bielrek yaşamaya devam eden birisi artık mümin olmuş demektir.

Bu durumda, Mümin de müslüman tanımının kapsamına girer. Ama, diğer müslümanlardan üstün derecede müslüman olarak kendisine mümin denilir.

Saygı ve sevgilerimle...
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla