Tekil Mesaj gösterimi
Alt 7. October 2008, 03:37 PM   #7
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Bu anlayıştaki Kabalacılar ortaçağda Tapınak Şövalyeleriyle, daha sonra Masonluk olarak tekrar örgütlenmişlerdir. Ayrıca 17. yüzyılda Martin Luther’le Hıristiyan dinine sızıldığını ve böylece Protestan hareketinin başlatıldığı görülür. Protestanlıkla önceleri samimi duygularla başlayan Kutsal Kitaba dönüş hareketi daha sonra yön değiştirerek, sonunda Evanjelizmle tam bir Yahudileştirme hareketine dönüşmüştür.

Protestan önderleri iyice irdelenirse çoğunun gizli Yahudi olduğu görülecektir. Martin Luther’in hocası Reuchlin tam bir Hıristiyan Kabalacısıydı. Kabalacılar için Martin Luther “Mesih’in yolu açan adam” olarak tanımlanır. Protestanlıkla öncelikle, Yahudileşmenin ve Kapitalizmin önünde büyük engel olan Katolik Papa otoritesi tamamen yıkıldı.

Şimdi sıra Hıristiyanlığın tamamen yok edilmesinde. Gerçi Papalığın tarihteki uygulamalarının savunulacak bir tarafı yok ve Hıristiyanlığın bu tasfiyeye dayanacak sağlam temelleri de, daha Pavlus döneminde yok edilmişti. Bu insanlar istedikleri bir gün, Hz. İsa’nın gerçek bir insan olduğu tüm dünyaya kabul ettirecek delillere sahip.

Günü gelince İsrail’den bu deliller tüm dünyaya sunulacak. Bunun kilisede farkındadır sanırım. 1995 yılına kadar İsrail’i tanımayan Vatikan, 1995 yılında bu delillerle tanımaya mecbur bırakıldı.38 Samimi Hıristiyanlar için son derece önemli bir gerçek daha var o da şudur; İncil veya Tevrat’ın aslı nerede. Hz. İsa döneminden, şimdiki Siyonizme dönmüş Yahudilik, daha fazla hak yolda mıdır?

Hz. İsa’nın tenkit ettiği Yahudilik, şimdi daha doğru bir Tevrat anlayışına mı sahip? Bu geri dönüş Hz. İsa’nın tenkit ettiği yanlışlara tekrar dönmek değil midir? Böylece Yahudiler Hıristiyanlığı, Yahudiliğin içinde asimile edip, kendilerine muhalefetten tamamen kurtulmuş olmuyorlar mı? Bu da iyi düşünülmelidir.

Tevrat’ta ismi geçen büyük peygamberlerin yaptıkları yanlışlıkları okuyan bir kişi, böyle bir dinin peşinden nasıl gider veya böyle kutsal kişilerin bu haltları işleyeceğine ihtimal verir mi? Birilerinin bu kutsal kişilerin saygınlığına gölge düşürüp, günahı kutsallaştırmak için sarf ettikleri çabayı anlamaz mı?

Bu çabaların sonucunda hangi Tanrı’ya hizmet edildiğinin farkına varmaz mı?
Neden Yahudi Mistizmi’nde öteki dünya yoktur?
Neden Cennet, Mesih’in gelmesiyle bu dünyada kurulacaktır? Kabala’nın dönüşünü hazırlamaya çalıştığı Mesih’in kimdir?
Aslında Kabala Yeni Dünya Düzeninde Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’ın yerine hazırlanan yeni dünya dinidir. “İlluminati” isimli eserin Hıristiyan yazarı Texe Marrs bakın bu konuda ne tespitler yapıyor:

” Başkenti Kudüs olacak şekilde, bir dünya hükümeti hatta dünya imparatorluğu kurmak için çalışıyorlar. Siyonizm’i yüceltiyor, Yahudilerin büyük tapınağını yeniden inşa etmeyi ama aslında bunları yaparken, ne Tevrat’ı ne Musa’nın Şeriatı’nı, ne de Mesih, Hz. İsa’yı şereflendiriyorlar.

Hıristiyanlar, yurtseverler ve milliyetçiler için kafalarında planladıkları şeyi düşünmek bile dehşet verici. Eğer bu adamların planları gerçekleşirse İsrail ve Yahudiler de bundan çok zarar çekecekler. Dünyadaki büyük dinler, insanı hayrete düşüren iğrençlikte şeytani bir din oluşturmak için okült mezheplerle birleşerek bir sentez haline geldiğinde, Ortodoks Yahudiliği de sona ermiş olacak” 39

Samimi Musa Dininde olan Yahudilerin Siyonizm’le nereye doğru yol aldıklarını sorgulamaları gerek. Özellikle İngiliz Protestanlığı olan Püritenlik tam bir Yahudileşme hareketidir. Püritenler daha sonra Amerika’ya göç edip bu günkü ABD’nin kurulmasını gerçekleştirmişlerdir.

Ne derece bir Yahudi-Masonik örgütlenme olduğunu anlamak için 1 ABD dolarındaki sembollere bakmak yeter sanırım. Günümüzde ise Protestanlık Evanjelik anlayışla tam bir Hıristiyan Siyonizm’ine dönüşmüştür. Geriye en büyük engel İslam kaldı. Nedense Hz. Muhammed hariç bütün peygamberler, hep bu aydınlanmış Kabala geleneğiyle yetişmiş oldukları belirtilir.

Kabalacıların İslam’da yalnız İsmaililer, Haşhaşiler gibi Şii guruplarla ilişkileri görülür. Şiilerde 12 imam ve tekrar geri kurtuluş için gelecek kayıp imam Mehdi, Mesih anlayışının bir ürünü olduğu açıkça görülmektedir.

İslam’ın ilk dönem fitne hareketinin içindeki önemli şahsiyetin Yahudi Abdullah İbni Sebe olması, bazı konularda bizlere ip ucu vermektedir. Abdullah İbni Sebe ekibinin Hz. Ali’yi hemen Tanrılaştırarak, İslam’da ilk büyük Şii ayrılığın doğmasında son derece büyük etkileri vardır.

Tabi günümüzde Şii gurup, şu an başlarına büyük bela olmuştur.Şimdi gelelim İslam Protestanlığına ve şu meşhur Mesih Sabetay Sevi’ye. Mesih konusu işlenecekte, bu önemli şahsiyetten bahsetmemek olmaz. Zaten bütün bu anlattıklarımızı, Sabetay Sevi ve hareketini anlayabilmemiz için bu kadar uzattık.

Sabetay Sevi (1626-1676) İzmir’de doğmuş, Talmud ve Kabala eğitimi almış, genç yaşta bazı meczup halleriyle dikkat çekmiştir. Kabala’dan Mesih’in geliş tarihi olarak 1666 yılını ortaya atmış ve Mesihliğini ilan etmiştir.

Günahın kutsallığı ilan eden Sabetay Sevi’nin uygulamalarından, Kabalanın Mesihi’nin Tevrat’tın Mesih’iyle ne kadar alakası olduğunu sanırım samimi Museviler anlamıştır. Bizim ikazlarımız, şimdi daha iyi anlaşılmıştır sanırım.

Sebatay Sevi, Osmanlı’da yaşayan Yahudiler arasında karışıklığa sebep olup ölüm cezasına çarptırıldığında, bu iddiasından vazgeçerek Müslüman oluyor ve müritlerini de Müslüman yapıyor. Ölümünden sonra da müritleri, Müslümanlıklarını sürdürerek, Türkçe isimler kullanıyorlar.

Bu cemaat daha çok Mevlevilik, Bektaşilik, Melamilik ve Özbekler tekkesi gibi bazı tarikatlarda şeyhlik makamına kadar yükselmişlerdir. Ne de olsa benzer tasavvufu felsefeye sahipler. Yani Şiilikle başlayan macera aynen devam etmiştir.

Sadece bu tarikatlarda değil; İttihat ve Terakki, Hareket Ordusu, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, Jön Türkler, İstiklal Harbi ve Türkçülük hareketleri içinde hatırı sayılır sayıda yer alırlar.

Meşhur Fransız İhtilalinde bile bu hareketin müritleri rol alır.40 Bu çalışmalar sonucunda karşılarında önemli bir karşı güç olan Vatikan’daki Papa gibi, Osmanlı’daki Halifelik te tasfiye edilmiş oldu. Böylelikle İslam da dünya siyasetinden tasfiye edilmiş oldu.

Artık sömürgecilerin yayılmacı emelleri karşısındaki en önemli güç dünya siyasetinden çekilmiş oldu. Ama daha her şey bitmedi. Çünkü Halifelik tasfiye edilmesine edilmişti ama, kaynakları sağlam olduğundan, İslam Dini’nin temelleri tam manasıyla tasfiye edilememişti.

Daha İslam Protestanlığı tam organize edilememişti. İşte asıl kaynağa dönelim, Kuran’daki din diyenler umarız işin sonunu, Martin Luther gibi Kutsal Kitaba dönelim derken, Hıristiyanlığın vardığı yere götürmezler. Tabi tasavvufi çalışmalarla nefsi ıslah etmek gayretinde olanlar da, Kuran’da tanımlanan tevhid anlayışı korumaya dikkat etmeliler.

Nefsi terbiye edip “Kamil İnsan” ya da “Arif” olacağız derken dikkat edilmezse bu işin, Muhiddin Arabi’nin “Arif insanın dini yoktur” dediği noktaya vardığını iyi anlayalım. Tevhidi koruyamayan diğer dinlerin hali ortada. Şu an işin farkında olan İslami teşekküllerde açıkça yer alamamaktadırlar. Ancak çeşitli temaslarla şu an Yeni Dünya Düzeni için, kendine dostlar devşirme ve Yeni Dünya Dini hazırlama çalışmaları durmaksızın devam etmektedir. Kaynaklar;



1- Ezoterizm ve Batinilik Tarihi, Nokta Kitap, İstanbul, 2007, say. 111

2- Kabala, Ahmet Akıncı, Dharma Yayınları, İstanbul, 2005, say. 26

3- İsa ve Mistik Kabala, Migene Gonzalez-Wippler, Kozmik Kitaplar, İstanbul, 2006, say. 36-48

4- Sonuncu Dünya Düzeni, Robert H. Williams, Karakutu Yayınları, İsatanbul, 2006, say. 68

5- Toma’ya Göre İncil, Ahmed Yüksel Özemre, Kaknüs Yayınları, İstanbul, 2002, say.234

6- İlluminati, Texe Marrs, Timaş Yayınları, İstanbul, 2005, say.79

7- Efendi-2, Soner Yalçın, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2006, say. 26-52


Kaynak:İlhan Akkurt (Hz İsa Hristiyan mıydı?)
Buradan alındı.
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla