Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11. September 2013, 06:54 AM   #6
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

NİSA–59: VE EMANETİ VERECEĞİMİZ KİMSELER DE “BİZDEN" OLMALI.

Önce itaat kavramını bilmek gerekir. Çünkü "emaneti ehline verin" diyen Nisa–58 ve 59 ayetler Allah ve Resul'üne itaatten de bahseder. Öyle ise itaat bilinecek ki, ayetin içeriğinde olan adalet ve adil insanlara emaneti verin emri iyi anlaşılsın. Yani "sakın ehil olmayanlara emaneti vermeyin bu zulümdür" denmektedir.
Yine "Ehl" kavramının anlamları arasında “sahip” anlamı vardır. Bu malik olma anlamında olmayıp, bir niteliğin kişinin zatında/kendisinde bulunmasıdır; güzel ahlâk gibi, ilim gibi, hikmet gibi. Bu da bize ayette geçen “Sizden” kelimesine vereceğimiz doğru anlamı bulmamıza yardımcı olur. Resulullah hadisleri içinde “bizdendir-bizden değildir” hükmüyle biten hadisler vardır. Ayrıca övülen ve yerilen karakterler de vardır. Bizim kim olmamız gerektiği ve bizim olmamız gerektiği gibi olmamız ve yönetimi emanet edeceğimiz kimselerde de bu özelliklerin bulunup bulunmadığını aramamız gerekir. Bu özelliklerin başında erdem, bilgelik, doğruluk, itidal ve yiğitlik gelmektedir.
Yiğitliğin Arapça anlatımı ise “Fityan” olup takva(şerden ve günahtan akıl yolu ile kaçınmak yani adaletsizlik yapmamak), vera(para ve mülk şehvetinde olmamak, şehvetleri denetim altına almak) ve züht(mülkten uzak durma) ehli olmak, yine zulme karşı mücadelede tereddüt etmemek vardır. Yiğitliğin en hafiflerinden birisi zalim hükümdara “sen zalimsin” diyebilmektir. En yiğit olanlar ise zulmün kökünün kazınmasıyla adalet ve rahmete dayalı hukukun üstünlüğü nizamının yeryüzünde hakim olması için canını dişine takarak çalışmaktır. Önce ilim ve bilgiyle donanmak ve sonra da güzel ahlak ve doğrulukta karar kılmaktır.

İtaat(Tav’dan):Boyun eğme, dinleme; Alınan emre göre davranma.
Allah insana bu konuda insana öğütler vermiştir. Yine onun Resulü de öğütler vermiştir. Bu öğütleri:

1-Adalet ve merhamete ilişkin öğütlerden a)adalet, b)ihsan, c)vermeye ilişkin çok tipik ve üçünü de birden ihtiva eden ayet Nahl–90 ayetidir. Alıcı değil verici olun demekte; adil olun demekte ve üç çirkinlikten de kaçının diye öğüt vermektedir. Buradaki adalet genel bir adil olma emridir.
Nisa–58 ayette bize bir konuda hükmederken adil olun diyor. Hüküm ise Hâkimin fillerindendir. Yani bireyde bulunan hâkimiyetin üç ergi olan şeydir: yasama, yürütme ve yargı ergi. Bu yetkilerin devletleşme ve temsili kullanmada yetki verme, istendiği zaman azledilebilme yetkisinin adil kullanılması söz konusudur; ki bu da üst yöneticiyi seçerken onda hangi nitelikleri aramamız gerektiği ve vicdani bir kanaate varmamız yolundaki adalettir. Yine üst yöneticiyi seçerken bu sorumlulukla seçme hatırlatılırken, bu yetkiyi alarak hükümet olanlara da yine yönetimin yargı erkinin ajanlar/memurlar(hakimler) eliyle kullanılmasındaki atamalarda adalet emredilmektedir. Hakem olarak yetkili olanların da hakeza bu sorumluluğu taşımaları gerekir. Ama biz hâkimiyetin asıl sahibi olan milletin bu hakkını kullanırken adil olması gerektiğinin yanında muhsin olması da ayetle emredilmiştir. Muhsinlik hem maddi cömertliğin en âlâsını ve hem de en güzel ahlâk sahibi olunmasınıı anlatır bize.
İki ayette de hitap emaneti alana değil, onu verecek olan herhangi bir insanadır.

2-Allah ve Resulünü dinleme ve vahiylerden alınan emre göre emaneti “bizden olan” bir heyete emaneten vermek yolundaki emre boyun eğmek için öncelikle "biz olmamız gereken biz kimiz?" bunu bileceğiz ki, bizden olan konusu netleşsin.
Öncelikle şunu belirtelim ki, "Ehl" kavramının anlamlarını yazarken “bir yerde oturan” anlamına şimdi dikkatimizi yoğunlaştıralım. "Biz", bir ulusal devleti olan, içimizde oturan ve bizi gözeten, milli menfaatlerimizi her türlü düşüncenin üzerinde tutan birisi olması Bakara–104 ayetin hükmüdür ki, şahsi çıkarları ve koltuk hevesi uğruna müstevlilerle(toprağı,ekonomiyi ve sosyal hayatı işgal edenlerle) şahsi menfaatini birleştirerek bize ihanet etmeyecek, ecnebilerden tavsiye ve talimat almayacak. Mademki emaneti verecek olan bizler Resulullah sözü dinleyeceğiz öyle ise onun millicilik ve ulusalcılık hakkındaki emir ve tavsiyesini dinleyeceğiz. Kabilecilik ve aşiretçilik yapmayacağız. Asabiyetten (taraftarlıktan) uzak durmak koşuluyla yurttaşlık sevgi ve bağlılığını ecnebi bağlılığıyla kirletmeyeceğiz ve kirletmeyecek olanları seçeceğiz. Çünkü biz Resulullah sözü dinleyenleriz.

"En hayırlınız, günaha girmemek şartıyla milletini savunandır" ”(Suyuti-Camius sağır)
Demek ki, ülkenin ulusal çıkarlarını savunan ve bundan dolayı ulusalcı ismini alanlar bizden, şahsi çıkarları için ecnebilerle sıkı fıkı olup dış temaslarında kendi toplumunun faydasını yeteri kadar savunmayan kimse “Biz” kavramının içinde olamaz. Bu guruptan birisi emanete talip olduğunda bizden olmadığı için emaneti ona vermek Allah ve resulüne itaat etmemektir. Kuran beyanı olan “Allah Muhsinleri sever” hükmüyle biten ayetleri aklımızda tutarsak, zaten Resulullah’ın güzel ahlakı tamamlamak için geldiğini de bildiğimize göre hadislerle vereceğimiz hatırlatma yetecektir.


ÂLİM OLMAYAN VEYA İLİM ÖĞRENMEYE ÇALIŞMAYAN BİZDEN DEĞİLDİR.
"Alim olmayan veya ilim öğrenmeye çalışmayan BİZDEN DEĞİLDİR" (Suyuti, Camius sağır)
Aklı ve ilmi yeterli olmayan bizden değildir. Kaldı ki ilim çoğumuzun yerine getirmediği farz ibadettir. İlim denince de sadece din bilimi değil, sendelemeden yürüyebilmek için gerekli ilimlerin öğrenilmesi farzdır.


MÜMİN AKILLI BASİRETLİ VE TEDBİRLİDİR
"Mümin akıllıdır, basiretlidir ve tedbirlidir." (Suyuti-Camius Sağır)


CENNET MERHAMETLİ OLANADIR
"Merhametli olan kimseden başkası cennete giremez" (Suyuti-Camius Sağır)


İLİM VE EDEPTEN UZAKLIK REZALETTİR
"Allah bir kulun rezil olmasını isterse, ilim ve edepten mahrum bırakır (Suyuti-Camius Sağır)


KİŞİNİN AKLI İSTİKAMET ÜZERE OLMADIKÇA, DİNİDE İSTİKAMET ÜZERİNDE OLMAZ.
"Kişi, sahibini doğru yola götüren veya bir kötülükten sakındıran ve ilimden daha faziletli bir kazanç elde etmemiştir. Kişinin aklı istikâmet üzere olomadıkça, dini da istikâmet üzere olmaz" (Suyuti-Camius Sağır)


ALLAH’IN BİR KULU SEVEN, ALLAHA SAYGI GÖSTERMİŞTİR
[b]"Bir kul, Allah'ın diğer bir kulunu severse, ancak rabbine saygı göstermiş olur."[/B (Suyuti-Camius Sağır)


BİR KİŞİ ALLAH İÇİN KARDEŞLİK KURARSA ALLAH ONU CENNETTE DERECELENDİRİR.
"Bir kişi Allah için bir kardeşlik kurarsa, Allah ona cennette bir derece verir."“ (Suyuti-Camius sağır)


ALLAH NEZDİNDE EN MAKBUL SADAKA HAK SÖZDÜR
"Allah'a hak sözden daha sevimli gelen bir sadaka yoktur."“ (Suyuti-Camius sağır)


Gerçekten de doğruluk bir insanda bulunması gereken en yüce fazilettir. Doğruluk da güzel ahlaktır.
Adalet ve Rahmet Sitesinden Saygılarımla.
Galip Yetkin.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Bilgi (13. September 2013)