Konu: Nur
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 3. November 2011, 07:14 PM   #2
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Nur-2


Zamanımızda Aydın ismi, daha ziyade uyanık, uyanmış anlamı ile kullanılır. Bir müşteriyi kazıklayan bir satıcı da uyanıktır. Halkı halk yardakçısı politikalarla aldatan da uyanıktır. Fazla açıkgöz insana da bu isim verilmektedir. Ahdi Yakîn(Kuran) Nurla aydınlanmayı önemsemiş ve onların Münevver olduğunu vurgulamıştır. Rönesans bir aydınlanmadır denilmektedir. Bu kısmen doğrudur. Akılcılık ve aklı kullanma yönü ile öyledir. Ama dönüm noktası İngiliz görgücülerine kadardır. Ama görgücülük bir karanlıktır. Oysa Rönesans sonrası ayrılan bu iki çataldan sadece birisi olan, akıl metot ve sentezleme disiplini aydınlıktır. Görgücü akıl karanlıktır. Çünkü Nurla aydınlanma gibi, gerçek iyinin, gerçek güzelin farkına varmak için bir gayret değil, aksine özel için iyinin, faydalının farkına vardığını açığa çıkartmak için bencilleşmek uyanıklık olarak ortaya konulmuştur. Aydınlanmanın “Uyanıklığın” temelinde yatan evrensel güzel değil, hevasına uyarak yaşamaktır.

Aristokrasin biçim değiştirip, oligarşi ve plütokrasinin ağırlık kazanması gafletin terki değildir. Çünkü Gaflet kavramının kapsamında “Bol dirlik” vardır. Yani refah içinde yaşamak, müstevli olmak v.b tavırlar vardır. Görgücülüğün etkisine girmiş Rönesans aydını ise, bundan gafildir. Ten zevklerinin tatmini kültürünü entelektüellik zannedenler, aklın anlamını ve işlevini bilmezler. Tensel dürtüler üzerine oluşmuş yüzeysel bilgilerini ilim zannederler. Oysa ilim, doğru bilimi de içeren hakikatin bilgisidir. Pratik ve yararcı, yüzeysel sonuç bilgisinin ötesinde, onu önceleyen, ama ilk sebeplere de uzanan sağlam bilgidir. Bir başka anlatımla, münevver, nurla aydınlanan insanın niteliğidir ki, bir başka isimlendirilmesi de Nuri’dir. Sözde aydınlanmada, ten zevkleriyle aydınlanan ve buna taraftar olanlar, kendilerine pay çıkarmak için, kendilerini aydın olarak isimlendirmişlerdir. Analizimizin aydın ve aydınlığa karşıtlıkmış gibi anlaşılmaması için, bu kimliği taşıyan kimselerin doğru isimlendirilmeleri de karşıtlarına uygun olarak Nârî ismiyle anılabilirler. Böyle anılmaları, terminoloji açısından daha uygundur. Çünkü ateşle, ihtirasla hararetlenmedir durum ve konumları.

Nuriler, ilimle, gerçekle aydınlananlardır ki, yeni Ahit’in isimlendirmesiyle, bunlara ''nur oğulları'' denilir. Bunlar, ne, neye yararın ötesinde, ne nedir, ne içindir ve nasıldır sorularına cevap arayan, hakikati öğrenmeye çalışanlardır. Nârî’ler ise, nedir faydama olan? ne çıkarımadır? der ve gerçeği ile meşgul olmaz, tek bir bilimde derinleşir. Deneylerle ulaştığı yüzeysel sonuçları yasalaştırmakla yetinir ve bununla öğünürler. Faydacılık mizacına göre ve üstelik herkese şartını da getirmeden “bana faydalı” kriteri ile yetinir. Belki, en geniş ufku da biz diye tanımladığı klik içinde, evrensel biz değil, bölgesel, sınıfsal yada ırksal tarafgirliktir. Yine iki uyanmış tip arasındaki bir diğer bariz fark ise; Nuri, bilim de kalandır. Nâri’den farklı olarak, evrensel aklın yüksek kapasitesi ile herkes için iyi olanı düşünürken, akıl etmeye malzeme olacak bütünün tam bilgisi olan ilimle bezenmiş bir aklı ve şeylerin parça bilgisi diye tanımlayacağımız parçanın bilimini kullanarak, ufuk ötesini algılar ve aklın zevklerini tatmin için düşünür. Buna erdem ve faziletin bilimi, yani bütünün bilimi, ilim deriz.

Gerçekten akıl etme, eldeki mevcut bilgiler arasında bağ kurarak yükselmedir. İsabet etmek ise akıllı olmaktır. Bu, aklın yasalarını bilmek kadar önemli olan, gerçeğin bilgisine vakıf olmakla mümkündür. Gerçeğin bilgisinin kaynağı ise, gerçek âlimin ilmidir. Bu kavramı bihakkın taşıyan ise, ilim kendisine isim olan Allah’tır. O Hak’tır. Yani gerçektir. Gerçek(Hakikat) ise, O’nun kendisidir. İşte aklın evrensel seviyede isabet kaydedebilmesi için, Hakk’ın öğretmenliğine ihtiyaç vardır. Bunun din literatüründeki ismi ise, Rabb’i Rabb bilmektir. İşte evren, ''Rabb’ın Nuru'', ”gerçeğin ilmi” ile aydınlanmıştır. Bu NUR haktır, hakikattir. Tabi ki, idrak edenler için bu aklın ışığıdır.
(Av.İlhami Çetin'den)

Saygılarımla
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (5. May 2015 Saat 06:09 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
dost1 (3. November 2011), hiiic (4. November 2011), sevginur (13. January 2013)