Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17. April 2011, 07:39 AM   #58
Eren Erdem
Uzman Üye
 
Eren Erdem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 122
Tesekkür: 3
67 Mesajina 122 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Eren Erdem is on a distinguished road
Standart

Hakkı Yılmaz ve Salat kavramı…

Bugünlerde gündeme gelen, ve tarihsel süreçte en çok tahrif edilen kavramlardan biri olan ‘’salat’’ üzerine yapılmış köklü ve bilimsel çalışmalardan birinden bahsetmek istiyorum.

Çalışmanın müellifi, Hakkı Yılmaz’dır.

Kuran’ın, hemen hemen her sayfasında ısrarla vurgulanan, ısrarla gündemde tutulan, sürekli hatırlatılan bir kavram olan ‘’salat’’.

Tahribat çetesi tarafından ‘’namaz, dua’’ olarak çevrilip, tersyüz edilen bu kavram; anlaşılmadığından; dinin direği kırılmış; din birtakım zırva ve palavraların sahası haline gelmiştir.

Özellikle; vahyin kendi içinde ısrarla ayırdığı;’’İbadet ve Nüsuk’’ farklılığından bihaber zihinlerce yapılmış tahribat akabinde, dinselliğin şekli unsurlara entegre olması, ve bugünün temel problemlerine cevap veremeyen bir din algısının üretimi noktasında hayata geçirilen bu tahribatın mimarları tarafından eleştirilen bir yaklaşım görüyoruz…

Hakkı Yılmaz’ın salat yazısını okuyanlar, hemen feryad ediyor!

‘’Kardeşim, salat namazdır.”

Allah, Kuran’ı Kerimde salatı toplumsal meseleler ile bütünleştirmiştir. Öyle ki; ‘’ekiymus salate ve atu zekate’’ gibi bir form karşımıza çıkıyor. Salatın geçtiği yerlere baktığımızda;çoğunlukla, salatı ikame edenler ve zekatı verenler formunda görürüz…

Hakkı Yılmaz’ın yaptığı çalışma; bilimsel olarak ‘’kavramın analizi’’, Kuran’da ki kullanımı, semantik tahlili dışında bir şey değildir. Ancak,kendisine gelen eleştirilerde gördüğüm manzara ise usulün tam zıttı istikamettedir;

Efendim, salat; dua, namaz manalarına geliyorken, siz nasıl anlamlandırdınız…

Salat’ın dua ve namaz manalarına geldiği düşüncesi, klasik ‘’mealizmin’’ hüsnü kuruntusudur. Böyle bir iddianın tarafı olabilmek için, en azından Hakkı Yılmaz gibi; kavramı analiz etmeniz, ya da ilmi veriler sunmanız gerekir.

Hamasi yollarla, yazının henüz başında, ‘’tahlil yapmaksızın anlam vermek’’, 1350 yıllık tahribata ortak olmak demektir. Esas ayıklanması gereken zihin budur…

Bu zihin, Allah Elçisinin temel misyonunu alt üst etmiş, Mekke kodamanlarına yardakçılık yapıp, İslam’ı; Abdestli Kapitalizme evriltmiş zihindir ki, bu tip adamların uğraştığı işler, insanlığın menfaatleri ile çelişiktir…

Hakkı Yılmaz’ı bu çerçevede eleştiren adamların din algısı; miskinin, ezilenin, fakirin, alttakilerin yanında olan bir din değil, saray ve sulta dinidir. Çünkü; kavramlara yükledikleri anlamlar, asli olarak; bugünün ihtiyaçlarına yönelik anlamlar değildir. Hele ki; Namaz hususunda ısrarla diretilmesine rağmen, Kabe etrafındaki eşitliğin dahi uzağında fikirler ile metin üretmek, sıkıntılı bir hezeyandır…

Hakkı Yılmaz’ın salat yazısı, namazı inkar değil. Aksine, namazın inşası ve toplumun ihyası noktasında bir çalışmadır. Namaz ile toplum arasındaki ilişkiyi kuran, mescidleri ; Paratestan Tapınağı olmaktan çıkartan, kenzonun kıldığı namazı alabora eden, Abdestli Liboşları ‘’eşekten düşmüşe çeviren’’, mal-mülk tapıcılığı reddeden, insanı merkeze koyan bir kelimedir ki, vahyin bunun dışında bir şey söylemediğini bilmekteyiz…

Bu hali ile; Haluk Gümüştabak ve Ali Rıza Borazan’ın hanifler.com’da yaptığı eleştirileri ‘’boş’’ ve ‘’art niyetli’’ görüyorum…

Ki bunlara eleştiri de denemez. Çünkü bir metnin ‘’sonunu’’ alıp, başındaki tahlilleri sunmaksızın yazılan bir yazı; baştaki tahlillerin ‘’doğruluğunu’’ yazan kişinin ‘’korkudan’’, ya da palavrasının ortaya çıkması endişesinden hayata geçmiş bir durumdur.

Ki Kur’an bu durum için şöyle bir yaklaşımda bulunur;

4/74 : Peki, ne oluyor onlara da; öğüt verip düşündüren şeyden yüz çeviriyorlar. Onlar sanki; sağa sola kaçışan; arslandan ürkmüş yaban eşekleri gibidirler.


Bu hali ile, ilgili sözümona eleştiriyi yazanlar; Salat kavramına yükledikleri anlamları; herhangi işlerine gelen bir mealde ki ayetleri alt alta dizerek değil, salatın dil bilimsel yönden analiz ve izahını yapmadıkları sürece; bu kıymetli çalışmanın müellifi olan ‘’arslan’’dan ürküp, eşeklik yapma noktasında işler sergilediklerini görmüş olacağım.

İnsanları vicdana, insafa, emeğe saygıya ve ‘’dürüstlüğe’’ davet ederim.

Hele ki; hiçbir menfaat gözetmeksizin, Allah rızası ve doğal olarak bu rızanın dışavurumu olan; toplumun ihyası için kaleme alınmış bu gibi ilmi metinlere sahip çıkılması, sabah kalkıp akşam yatana kadar; ‘’acaba hangi palavraya sığınsam da prim elde etsem’’ diyen madrabazlara karşı, akıllı ve mantıklı bir duruş sergilenip, bu madrabazların ayıklanması dileklerimle…
Eren Erdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır