Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26. February 2011, 12:22 PM   #15
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

SALAT : DESTEK, BAĞLILIK, BAĞLANTININ DEVAM ETMESİ, VAHYİN GÜNCEL TUTULMASI.

MÜMİN SALATI: MİSAK ALINARAK MÜSLÜMAN OLAN KİŞİNİN VAHYE OLAN BAĞLILIĞININ DEVAM ETMESİDİR.
Hucurât / 14 Arabîler "inandık" dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama "İslâm olduk." deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

Müslüman için SALAT: ALLAH’a bağlılığının devam etmesi.(DEVAM ETTİKÇE MÜMİNDİR.)
75/31-32 , Ne doğruladı , ne de salla(destekledi, bağlandı) etti. Fakat yalanladı ve yüz çevirdi.
98/5 , Oysa kendilerine dini yalnız Allah'a halis kılarak , Allah'ı birleyenler olarak ona kulluk etmeleri, salatı ikame etmeleri, zekatı vermeleri emredilmişti. İşte doğru din budur.
74/41-47 , Suçlulardan sorarlar sizi yakıcı ateşe ne sürükledi? Derler ki : Biz salat edenlerden olmadık,yoksula da yedirmezdik, ceza gününü yalanlardık, sonunda bu haldeyken ölüm bize gelip çattı.
20/14 , Muhakkak ki ben Allah'ım benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et benim zikrim için salatı ikame et. (desteğini ayaklandır, bağlılığını ayakta tut )
29/45 , Kitaptan sana vahyedileni oku ve salatı ikame et . (vahyin arkasından giderek ona desteğini ayaklandır.) Çünkü salat ( vahye uymak ve bağlanmak) kötü ve çirkin şeylerden alıkoyar. Allah'ın zikri (Kuran) elbette en büyüktür. (kuru kuru namaz kötülüklerden engellemiyor yani)
23/1-4 , Felaha ulaştı o müminler ki onlar salatlarında itaatkardırlar. Onlar boş şeylerden yüz çevirirler. onlar arınıp yücelmek için yaparlar. (vahye tabii olmaya, güncel tutmaya devam etmek)
22/35 , Onlar öyle kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer. Başlarına gelene sabrederler, salatı ikame ederler ve kendilerine verdiğimiz şeylerden harcarlar. (vahyi güncel tutmak)
24/37 , Onlar ne ticaretin ne de alışverişin kendilerini Allah'ın zikrinden , salatı ikame etmekten ve zekat vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar ,kalplerin ve gözlerin ters döneceği bir günden korkarlar.
35/29 , Allah'ın kitabını okuyanlar ,salatı ikame edenler, ve kendilerine verdiğimiz rızıkdan gizli ve açık sarf edenler, asla zarara uğramayacakları bir ticaret umarlar. ((okudukları vahyi hayata geçiren))

Allah’ın müminlere SALAT’ı : Vahyi gönderen yaratıcının, vahye tabii olanlarla bağlılığının devam etmesi.
33/43 , O (Allah) sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için salat etmektedir (destek olmakta, sizinle olan bağlantıya etmektedir) , melekler de. O (Allah) müminlere rahmet eder.
Allah’ın müminlere SALAT’ının tezahürü
8:9. Hatırlayın ki, siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da, ben peş peşe gelen bin melek ile size yardım edeceğim, diyerek duanızı kabul buyurdu.
8:10. Allah bunu (meleklerle yardımı) sadece müjde olsun ve onunla kalbiniz yatışsın diye yapmıştı.Zaten yardım yalnız Allah tarafındandır. Çünkü Allah mutlak galiptir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.
8:11. O zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu; sizi temizlemek,şeytanın pisliğini (verdiği vesveseyi) sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak ve savaşta sebat ettirmek için üzerinize gökten bir su (yağmur) indiriyordu.
8:l2. Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek olun; Ben kâfirlerin yüreğine korku salacağım; vurun boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına! diye vahyediyordu.

Rasul’ün müminlere SALAT’ı: Vahyi iletmekle mükellef beşer olan nebinin müminlere bağlılığının devam etmesi:
9/103 , Onların mallarından bir miktar sadaka al ki onları temizleyesin , arıtasın ve onlara salat et.(destek ol,arka çık, bağlan) Senin salatın (desteğin, bağlantın) onları yatıştırır. Allah işitendir, bilendir.
Allah'ın resulü Hz. Muhammet müminler ile daima dayanışma içinde olmuştur. Her konuda onlarla istişare etmiş onlara destek olmuş yani salat etmiştir. Allah'ın resulünün desteğini arkasında gören bir mümin için bunun ne kadar önemli olduğu tartışmasızdır. Her insan gibi Allah'ın resulü de ölmüştür. (21:34-35) Onun salatını kazanmak için onun risaletine (Kuran'a ) tabi olmak ona salat etmek yani arkasından gitmek gereklidir.

Müminlerin Rasul’e SALAT’ı: Müslüman olan kişinin vahyi getiren rasulün izinde giderek bağlılığının tam bir teslimiyetle yerine getirmesi (kuru kuru salavat çekmek değil yani.)
33/56 , …………………………… ey müminler siz de ona salat edin (arka çıkın destek olun, getirdiği vahye bağlanın) selam edin.(teslim olun.)
ALLAH ve meleklerinin resule SALAT’ı:
33/56 , Allah ve melekler resule salat ederler (arka çıkar, destek olurlar, bağlılığına devam ederler.) ey müminler siz de ona salat edin (arka çıkın destek olun, getirdiği vahye bağlanın) selam edin.(teslim olun.)
8:l2. Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek olun; Ben kâfirlerin yüreğine korku salacağım; vurun boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına! diye vahyediyordu.

Salatı ikame (vahye uymayan kurana bağlanmayan) etmeyenlerin durumu
19/59 , Onlardan sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki salatı zayi ettiler , şehvetlerine uydular. Azgınlıklarının cezasını çekecekler. (vahyi hayattan kaldırınca uyulacak tek şey şehvettir.)

Kuran'da diğer örnekler örnekleri
11/87 , Ey Şuayip dediler senin salatın mı (bağlanıp arkasından gittiğin vahy mi) sana babalarımızın kulluk ettiklerinden yahut mallarımız üzerinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi emrediyor. Oysa sen yumuşak huylu ve akıllısın.
3/38-39 , Orada Zekeriya rabbine dua etmişti. Rabbim demişti bana katından temiz bir nesil ver. Sen duayı işitensin.Zekeriya mihrapta kalkmış salat (bağlantı halinde iken) ederken melekler nida etti "Allah sana Allah'dan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, kendine hakim ve Salihlerden bir nebi olarak Yahya'yı müjdeler.
10:87. Biz de Musa ve kardeşine: Kavminiz için Mısır'da evleri edinin ve evlerinizi kıble yapın,(bir misyonu gerçekleştirme için yönelip buluşma yeri) salatı ikame (vahyi hayata geçirin)edin. (Ey Musa!) Müminleri müjdele! diye vahyettik.
Musa As. Firavuna gönderiliyor, Firavun yalanlıyor. Firavun ve kavminin kendilerine işkence etmesinden korkuya düştükleri için kavminden bir gurup gençten başkası Musa'ya iman etmiyor.(10:83.) : "Allah'a dayandık. Ey Rabbimiz! Bizi o zalimler topluluğu için deneme konusu kılma!"(10:85.). Ve bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar!" diye dua ediyorlar.(10:86) Bunun üzerine Musa ve kardeşine : Kavminiz için Mısır'da evler hazırlayın ve evlerinizi kıble yapın, salatı ikame edin." emri geliyor. Evlerine yönelen (evlerinde organize olan ) bu müminler ne yapmakla salatı ikame etmiş olacaklar? Gelen vahye göre hareket edecekler
31:17. (Lokman As. ın vasiyeti ) Yavrum! Salatı ikame et, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.
31:18. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.
31:19. Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.
Lokman As. oğluna salatı ikame etmesini (Allah'ın emirlerini, dinini ayağa kaldırmasını) vasiyet ederken dikkat etmesi gereken şeyleri de anlatıyor. Salatı ikame ederken iyiliği emredip kötülükten vazgeçirecek, başına gelenlere sabredecek, insanlara yanağını bükmeyecek, bağırıp çağırmayacak.
14:37. "Ey Rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Rabbimiz salatı ikame etsinler diye. Sen de birtakım gönülleri onları sever yap ve onları çeşitli meyvelerle besle ki şükretsinler.
2:125. Biz, Beyt'i insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim'in makamından bir salat yeri edinin İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, akifler, rükû ve secde edenler için evim'i temiz tutun, diye emretmiştik
Hz. İbrahim Beyti temellendiriyor. Niye? Toplantı ve güven yeri olsun diye. Zürriyetinden bir kısmını bu bölgeye yerleştiriyor. Niye? Salatı ikame etsinler diye. Toplantı ve güven yeri olan Beyt ve çevresinde salatı ikame etmenin ve haccın manası nedir? Bir sultanın saltanat sürdüğü, beytül malın Allah'ın rızası doğrultusunda kullanılmadığı, Müslümanların kongrelerini gerçekleştiremedikleri, kıyam etmedikleri müddetçe Müslümanlar salatı ikame etmiş, haccetmiş olurlar mı?

ZİKİR İÇİN SALATIN İKAMESİ
20:14. Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et; benim zikrim için salatı ikame et.?
Allah'ın zikri için salatı ikame etmek emrediliyor.
54:17-22-32-40. Andolsun biz Kuran'ı öğüt (zikir) alınsın diye kolaylaştırdık. öğüt (zikir) alan yok mu?
36:69. Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. O sadece bir öğüt (zikir)ve apaçık okunandır.
Zikir öğüt manasına geliyor. Allah'ın öğüdü yani kurandır.
15:9. Zikri (Kuran'ı) kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.
Allah'ın zikri: Kuran olduğuna göre kuran için salat etmek nasıl olacaktır? Elbette ki Kurana tabi olmak, hükümlerini yerine getirmek ve onun için mücadele etmek ile Allah'ın zikri için salat edilmiş olacaktır.
Allah'ın her şeye gücü yeter. O ol dediği zaman her şey olur. Öyleyse onun kitabının, onun değerlerinin destek olmaya, arka çıkmaya ihtiyacı da yoktur. Ancak insanların imtihan için dünyaya gönderilmeleri uygun görülmüştür. Salatı ikame etmeleri, zekatı vermeleri, karşılaştıkları müşküllere sabretmeleri imtihanı kazanmak için yapmaları emredilen şeylerdendir.
29:2. İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?
29:3. Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.
SALAT SONRASI
(4/103)ayette geçen قَضَيُْ ifadesi karar vermek, bir işin karara bağlanıp hükmedilmesi anlamındadır. Bu kelime kuranda İsra 4, Hicr 66, Neml 78, Yunus 47-93. ayetlerde de kullanılmıştır. 4/103: ’’salatı bir hükme bağlayınca Allahı(öğrendiklerinizi)ister ayakta olun,ister oturmuş,ister uzanmış olun,zikredin/tekrarlayın,unutmayın.Yani bulunduğunuz her durumda vahyi tatbik edin.!
KÖTÜLÜKTEN ALIKOYMASI
29:45 Kitab'dan sana vahyedileni oku ve salatı ikame et.(onun arkasından giderek ona desteğini ayaklandır.) Muhakkak ki, salat, ( vahyin arkasından gitmek ) hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ın zikri elbette en büyüktür. Allah yaptıklarınızı bilir.
Allah'ın zikri için salat etmeyi emreden Allah bunun nasıl olması gerektiğini de tarif ediyor. "Kitaptan sana vahyedileni oku !" Kitabı bilmeyen ,onunla donanmayan bir insan nasıl onun için salat edecek? İnanan bir insan kendisini vahiy ile muhatap kabul eder ve onun arkasından giderse bu yaptığı eylem ona hayasızlık ve kötü işler yapmaya müsaade eder mi? Kuran "103:1-2-3- Asra and olsun ki İnsan hüsrandadır , ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hak ile ve sabır ile tavsiye edenler müstesnadır." diyecek ve ona tabi olan mümin iyi ameller yerine kötü ve çirkin işler yapacak mümkün mü?
43:36-37-38Kim Rahmân'ın zikrinden: Kuran'dan gafil olursa ona bir saptırıcıyı musallat ederiz. Artık o onun arkadaşı olur. O saptırıcılar bunları yoldan çıkardıkları halde bunlar kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.
Kişi Kuran'ı okurken dahi ondan gafil, habersiz olabilir. Eğer düşünerek, anlayarak ve öğüt alarak okumuyorsa
SALAT İLE DİN İKAMESİ
Salatı ikame etmek nasıl mümkün olur?
Zikir(öğüt yani kuran) için salatı ikame etmek için bir eğitim gereklidir.. Bunun iki boyutu vardır. Birincisi ilim, ikincisi tatbikat .
Salatın tatbik şeklinin Allah'ın resulü tarafından müslümanlara kuran eşliğinde öğretiliyor.. Müslümanlar, günün belli vakitlerinde bir araya gelerek Allah'a dua ediyorlar,rüku ve secde ediyorlar, onu tesbih ediyorlar (yüceltiyorlar) ve hem de Kuran'ı ders ediniyorlar. Çeşitli sebeplerle Allah resulünün cemaatine katılamayan müminler ise bu eylemi ya kendi aralarında birleşerek yada ferdi olarak yerine getiriyorlardı.
62:9. Ey iman edenler! Toplanma günü salat için çağırıldığınızda hemen Allah'ın zikrine (öğüdüne) koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.
62:10.Salatı bitirdiğinizde artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan isteyin. Allah'ı çok anın (zikredin)umulur ki kurtuluşa erersiniz.
5:6. Ey iman edenler! Salat için kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı mesh edin. Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.
Müslümanlar kuranı düşünerek, öğüt alarak okumayı, onun terbiyesine girmeyi ihmal edince, zikrin (Kuran) için salatı ikame edin emrini unutunca namaz da özünü kaybederek sadece bazı şekillerden ibaret bir tatmin aracı haline geldi. İman iddiasında bulunan insanlar Allah resulü gibi Kurana tabi olmadıkça iman etmiş olmayacaklarını bilmeli, salatı ikame ederken (genel manada ) salat etmeliler. (özel manada)
49:14. Bedevîler "İnandık" dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama "Boyun eğdik" deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
49:15. Müminler ancak Allah'a ve Resûlüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.
29:45. Kitaptan sana vahyedileni oku ve salatı ikame et. Çünkü salat kötü ve çirkin şeylerden alıkoyar. Allah'ın zikri (öğüdü) elbette en büyüktür. Allah ne yaptığınızı bilir.
Günümüzde Müslümanların durumu genellikle arabiliktir. Arabilikten kurtulmadıkça gerçek manada Salatı ikame edemeyeceğimizin şuurunda olmalıyız.
Kendi durumumuzun sağlamasını yapmak için ise salatın bizi kötü ve çirkin şeylerden alı koyup koymadığına bakmalıyız.
107:1. Dini yalanlayanı gördün mü?
107:2. İşte o, yetimi itip kakar;
107:3. Yoksulu doyurmaya teşvik etmez;
107:4. Yazıklar olsun o salat edenlere ki,
107:5. Onlar salatlarından gafildirler. Onlar yanlış salatta ısrar ediyorlar.
107:6. Onlar gösteriş yapanlardır,
107:7.Ve hayra da mâni olurlar. Bağlılıktan alıkoyarlar.
Dikkat edersek dini yalanlayanın salatından bahsediyor. Kuran'ın indiği yıllarda ayetin muhatabı olan Mekkeli müşriklerin salat (Allah ile bağlantıları olduğu iddiası içinde olduklarını) ettiğini anlıyoruz. Allah bizi salat eden müşrik olmaktan korusun.
Buradaki salat öncelikle batıl olan atalarının dinine arka çıkmak yanlış olduğunu idrak etse de atalarından kendisine miras kalanı savunmak anlamına gelmektedir.
2:170. Onlara "Allah'ın indirdiğine uyun" dense "hayır biz atalarımızı üzerinde bulduğumuza uyarız derler.
8:35. Onların Beyt yanındaki salat(Allah ile bağlantıları)ları ıslık çalıp el çırpmaktan ibaretti şimdi azabı tadın!
Ayette onlar diye beytin koruyucusu olduklarını söylen, hacılara su veren, oraları temizleyen, Allah'a inanan, İbrahim'in salat(vahyedilen ayetlere uymayı)ını sürdürdüklerini iddia eden insanlardan söz ediliyor. Günümüze uyarlarsak yetim hakkı yiyen, insanlara zulmeden , Allah'ın zikrinden "Kuran'dan" gafil yaşayan, din ile dünyayı ayıran sonrada namaz kılan insanlar için "Onların salatları yatıp kalkmaktan ibarettir." diyebiliriz.
. 17:110. De ki: "İster Allah diye çağırın(davet edin), ister Rahman diye çağırın(davet edin). Hangisiyle çağırırsanız nihayet en güzel isimler onundur. Salatında bağırma onda sesini fazla da kısma ; ikisinin arası bir yol tut.

Kuran’da Salât Kavramı: Salât ı nitelik olarak tanımlayacak olursak. Salât Kuran öğretisine göre sözel ve davranışsal bir olaydır. Sözel ve davranışsal olaylar ise olayı yapanın yerine getiriş şekline göre iyi veya kötü; doğru veya yanlış olabilir. Tabiri caizse salâtı bir kaba benzetebiliriz. Bu kabı eline alan herkes eline aynı kabı almış olmakla beraber bu kaba aynı şeyi doldurmamaktadır, kaba doldurduğu şeyin mahiyetine göre kap renk değiştirir, kaba doldurduğu şey iyi ise kabın rengi ve yaptığı fonksiyon iyidir, kötü şeyler doldurur ise kabın şekli ve yaptığı fonksiyonda kötüdür. Bundan dolaya bir şahsa salât et dendiğinde durmadan salât et salât et kelimesini tekrarla denmemektedir. Maalesef insanların çoğunun salâttan anladığı Salat kelimesini durmadan tekrarlamaktan ibarettir, halbuki istenen, salât kelimesini durmadan tekrarlamak olmadığı gibi, içi doldurulmadıktan sonra üzerine salât edileni veya kendisine salat edileni övmek veya yermekte değildir, sadece içi doldurulmamış boş bir kap gibi salat edecek olanın elinde durur. Örneğin, Allah bizlere Peygambere salat etmemizi emrettiğinde bizlerden durmadan Peygambere Salat olsun kelimesini tekrarlayın dememekte, Rasul için iyi ve güzel şeyler söyleyin ve söylediği vahyi destekleyip bağlanın demektedir. Dolayısıyla kendisine salât edilen insanın dünyada bulunup bulunmaması şartına da bağlı değildir. Salâtın yapılış şekli söylevsel ve davranışsal olduğundan, çok geniş kapsamlıdır. Salât yaratıklardan Allah’a, Allah’tan yaratıklara ve yaratıklardan yaratıklara yapılabilir, kullardan, Allah’a yapıldığında bir ibadet şekli olduğundan Zikir ve Namaz şeklinde müminler üzerine farz kılınmıştır. Bu şekilde daha birçok örnekler vermek mümkün olmakla beraber, bahsi geçen hususların Kuran’da nasıl tanımlandığına bakarsak konunun net anlaşılması için yeterli olacaktır. Şöyle ki:
Salatın Sözel ve davranışsal olması, Kuran’dan mealen:
- Görmedin mi ki, şüphe yok göklerde olan da ve yerde olan da ve kanatlarını açıp uçan kuşlar da o Allah Teâlâ için tesbihte bulunur. Her biri gerçekte Salâtını ve tesbihini bilmiştir. Ve Allah Teâlâ da ne yapar olduklarını hakkıyla bilendir. 24/41
-- Göklerde ve yerde olanların hepsi, ister istemez Allah’a secde ederler. Gölgeleri de sabah akşam (uzanıp kısalarak O’na secde etmektedir.) 13/15

-- Güneş de, ay da bir hesap iledir. 55/5

-- Necm (yıldızlar, bitkiler) ve ağaçlar (Allah’a) secde etmektedirler. 55/6
Ayet mealinde görüldüğü gibi Salât bir kap, tesbih ve davranışta içeriği olmuş oluyor, bu şekilde bir tesbih ve davranış bütün yaratıkları kapsayan ve Allah tarafından tasvip edilen bir tesbih ve davranıştır, sözel ve davranışsal olup evrenseldir istesin veya istemezsin hiçbir yaratık bundan kaçamaz. Bu davranış biçiminin istemli olarak yapılan ve birinci şekli yok etmeyen ikinci bir şekli vardır, Bu ikinci şekil istemli olduğundan doğru yapılırsa yapana sevap kazandırır, yanlış olarak yapılırsa yapana günah kazandırır. Kullardan, Allah’a yalnız sözel olarak yapıldığında buna zikir denir, Abdest; temizlik ve zamanlı gibi bir hazırlık devresinden sonra istemli ve kurallı olarak yapıldığında Türkçe de buna Namaz denir. Salâtın kavram olarak bir kap ve bu kabın değişik şekillerde istemli olarak doldurulabileceğinden bahsetmiştik, şöyle ki:
Salatı yanlış olarak uygulayanlar, Kuran’dan mealen:
- Ve onların Beyti şerifteki salâtları, ıslık çalmaktan ve el çarpmaktan başka değildir. Artık azabı tadınız, küfreder olduğunuzdan dolayı. 8/35
Bunlar öyle kimselerdir ki:
- Fakat veyl o salat kılanlara ki, 107/4
- Ki onlar, salâtlarında yanılgıdadırlar, 107/5
Salât konusunda yanılmamak için yapılan salât Kuran ölçüsüne uygun bir salât olmalıdır. İlah ve Kul ayırımı olmadan herkes bu kavramla ilgili ve uygulayıcı olduğundan salâtı yerine getirenlerinin konuma çok önemlidir. Allah bir kimsenin günahını bağışlayarak o kimseye salât edebilir fakat kullar bir birlerinin günahını bağışlayarak bir birlerine salât edemezler. Allah’ın kullara salât etmesiyle ilgili olarak Kuran’da birçok ayet vardır. Örneğin: Allah’ın kullardan bazılarını, affetmesi; övmesi ve taltif etmesi gibi,. kulların Allah’a salât etmeleri ve bir birlerine salât etmeleriyle ilgili de bir çok ayet vardır. Örneğin, bir birleri için Allah’tan af talebinde bulunmaları, bir birlerine dini moral sal destek vermeleri, gibi. Ayrıca, kendisine salât edilen kimsenin bu salatı hak eden bir kişi olması da önemlidir, Kuran’dan mealen:
- Ve onlardan hiçbir şahsın üzerine ölmüş olunca ebedî olarak salât kılma ve kabrinin üzerinde durma. Çünkü onlar Allah Teâlâ'yı ve Resulünü inkâr ettiler ve onlar fasık olarak öldüler. 9/84
Görüldüğü gibi, üzerlerine salât edilecek olan kimselerin yapılacak salata layık olması gerekir, ayrıca, salâtın sözel olarak yapılabileceği de belirtilmiştir, zira ölmüş olan bir kimseye yapılacak salât ancak sözel olabilir. İslam dininde ameller şahsi olduğundan hiç kimse hiç kimsenin yerine amel işleyemez, bunun dışında ölen bir kimse için yapabileceğimiz şey, imkân varsa kabri üzerinde durup ona Allah’tan af istemek veya kabri üzerinde duramıyorsak gıyabında ona Allah’tan af istemek, iyi hasletlerini anmak gibi onu övücü şeyler söylemektir. Peygamberimize bizim tarafından yapılacak salât bundan farklı değildir, yoksa durmadan ona salât olsun şeklinde kelime tekrarlamakta değildir.
O zaman salat olsun tamamda nasıl bir salat olsun diye sorulur. Allah peygambere salât edin derken durmadan ona salât olsun kelimesini tekrarlayın demiyor. Salât etmek suretiyle onun için iyi ve güzel şeyler söyleyerek rasulün ilettiği vahye bağlanığ destekleyin demektedir, başka bir ifadeyle peygambere salâttan ne kastettiğimizi belirtmemiz gerekmektedir. Allah’ın takdirine uygun olarak, hem Allah’ın hem de kâinatın istisnasız olarak yerine getirdiği salât etme olayı İslam dininin en önemli ve geniş kapsamlı kavramlarından biridir. Allah istesinler veya İstemesinler kâinattaki tüm varlıkların kendisine salât etmesini takdir etmiştir. Bu derece önemli olan salât kavramını ayrıca İstemli olarak yapılması için takdir ettiği kulları üzerine farz kılmıştır. Böylece Salâtı imtihana tabi kullar için bir imtihan vasıtası olarak da takdir etmiştir. Kuran’a uygun salâtın temeli sevgi ve bu sevginin bir tezahürü olarak üzerine salât edilene sözel destektir bağlılıktır.. Üzerine salât edilenin herhangi bir desteğe ihtiyacı olup olmaması durumu değiştirmemektedir. Allah bizlerden kendisince makbul olan sevgimizi ve desteğimizi keyfi olarak değil bir farz olarak ortaya koymamızı istemektedir.
Tabiri caizse salât bir nevi hediyeleşmedir ve karşılıklıdır. Allah’ın herhangi bir şeye ihtiyacı olmamakla birlikte biz kulların ihtiyacı vardır. Salât Allah’ın bizlere olan bir yardım kapısı, bizlerinde bir birimiz için Allah’tan af ve mağfiret dileyeceğimiz bir yardım kapısıdır. Bu bir sevgidir, bir birlerini sevenlerin bir birleri için yakınlık sağlayan destek veren bir davranış biçimidir. Bunun için Peygamberimize şöyle demesi bildirilmiştir, Kuran’dan mealen:
- İşte bu müjdeyle Allah, iman edip iyi işler yapan kullarım müjdeliyor. De ki: "Buna karşı sizden yakınlıkta sevgiden başka bir karşılık istemem." Her kim çalışır da bir güzellik kazanırsa ona orada daha fazla bir güzellik veririz; çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, çokça şükrün karşılığını verendir. 42/23
Allah’ın emriyle Peygamberimiz bizden Sevgiden başka bir şey istemiyor, Peygamberimizin sevenlerin bu sevgilerini güzel bir şekilde ortaya koymaları ona salât etmeleri demektir. Bu her konumda öyledir, Sevgi tezahürü salâtın kendisidir, sevgi olunca muhakkak buna bağlantılı olarak salâtta oluşur. Sevgi bir kaynak gibidir, ondan çok çeşitli güzel ürünler oluşur, Allah ancak Kuran’a uygun sevgisi olanları kabul eder diğerlerini ret eder, sevgiden yoksun din makbul bir din değildir. Kuran’dan mealen:
- Ey iman edenler!. Sizden her kim dininden dönerse muhakkak Allah Teâlâ bir kavmi getirir ki, onları sever, onlar da onu severler. Müminlere karşı mütevazi olurlar, kâfirlere karşı da izzet sahipleri bulunurlar. Allah yolunda cihad ederler ve kınayanın kınamasından korkmazlar, işte o, Allah Teâlâ'nın lütfüdür, onu dilediğine verir ve Allah Teâlâ'nın lütfü ve ilmi geniştir. 5/54
Sevenler karşılıklı olarak bir birlerini anarlar, anma ve sevgi güzel ve doğru olunca, işte bu sevenlerin bir birlerine salâtıdır, ihmal edilmeye gelmeyen muhakkak istemli olarak yerine getirilmesi gereken bir olaydır. Seven sevdiğini anar, bıkmadan istemli bir sabırla onun için güzel şeyler söyler, başka bir ifadeyle ona salat eder, salat Allah’a yapılınca bu aynı zamanda O’ndan bir yardım isteme vesilesidir. Kuran’dan mealen:
- Artık beni zikrediniz ki ben de sizi zikredeyim. Ve bana şükrediniz, bana nankörlükte bulunmayınız. 2/152
- Ey müminler! Sabır ile salât ile yardım isteyiniz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ sabredenlerle beraberdir. 2/153
Bizim İlahımız “Vedût” çok seven bir ilahtır, Hem sever, Hem de sevilmek ister, hem de sevdiklerinin bir birlerini sevmesini ister. Allah, bu olayın oluşumuna Salât demiştir. Bir yönünü yalnız Kendisine tahsis etmiş, bir yönünü de Sevdiği Kullarına bahşetmiştir. Kuran’dan mealen:
- Ve Rabbinizden bağışlanma dileyiniz. Sonra o'na tövbe ediniz. Şüphe yok ki, benim Rabbim pek merhametlidir çok sever. 11/90
Salâtı emreden ayetlerden örnekler, Kuran’dan mealen:
- Şüphe yok ki, ben, ben Allah'ım, benden başka ilâh yoktur. İmdi bana ibadette bulun, ve beni anmak için (âkimissâla) namaz kıl. 20/14
- Muhakkak ki, Allah Teâlâ ve melekleri Peygamber üzerine selâtta bulunurlar. Ey iman etmiş kimseler!. Onun üzerine salâtta, teslimiyetle selâmda bulunun. 33/56
- Ey iman etmiş olanlar!. Allah'ı çokça zikr ile zikr ediniz. 33/41
- Ve O'na sabah ve akşam tesbihle bulunun. 33/42
- O'dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size salât etmekte; melekleri de. Ve müminler için pek merhametlidir. 33/43
- Ona kavuşacakları gün duaları, selâmdır ve onlar için pek şerefli bir mükâfat hazırlamıştır. 33/44

SALATIN VAKİTLERİ VE TESBİH
Salat Kuranda 3 vakitli olarak,
İsrâ / 78 Güneşin dulük’ünden gecenin kararmasına kadar namazı kıl, bir de kıraetiyle mümtaz olan sabah namazını, zira sabah Kur'anı hakıkaten meşhuddur. (bilinç açıklığı ile insanlar daha iyi anlar ve şahit olur)
Bu ayet ile Sabah, Akşam ve Yatsı namazlarında imamlar Fatiha ve kuranı sesini dışardan okurlar. İkindi ve öğlen de içten okunur.(Bozulmuş namaz kavramın günümüze ulaşan bazı kalıntılarıdır.)
Tesbih ise 5 vakit olarak geçmektedir. Ayetlere geçmeden önce
Bir Örnek verelim.
Cuma namazı olarak bildiğimiz Salat uygulanması şöyledir. Önce hutbe sonra namaz.
Burada yapılan hutbe birnevi Salat, Salat sonrası tesbih ise namazdır. Zira hutbe yapılarak irad edilen salat ile vahy okunur ve alınması gereken bir karar varsa oda hükme bağlanılırdı.
Biz tesbihimizi(namazı): Allahın hamdi ile yani Fatiha(el-hamd…..(el (belirteç tıpkı ingilizcede olduğu gibi “the”))) suresi ile kıyam, Secde ve Ruku hakinde söylediğimiz (subhane rabbi el azim ve subhane rabbi el ağla ) diyerek tesbih etmekteyiz.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Barış (26. February 2011), Miralay (28. February 2011)