Tekil Mesaj gösterimi
Alt 7. January 2011, 11:56 AM   #4
ebu Maruf
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 111
Tesekkür: 18
39 Mesajina 55 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
ebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Anonymous Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sevgili Ebu Maruf kardeşim;

İnan Rabbimize hem senin hem kendim için dua ederek bu konu üzerine düşündüm. Başka bir yerde "son kez açıkladığımı" söylemiştim ama tekrar bir iki satır farklı bir şekilde örnek vererek anlatmayı denemek istiyorum.

ARAÇLAR elbette ki vardır.
Fakat gerçek şu ki ARAÇLAR ile ŞİRK arasında ince bir çizgi vardır.

Öncelikle şirkin tanımını eksik bildiğinizi düşünüyorum.
Şirk yalnızca çok Tanrılı sistem anlamına gelmez. Allaha yaklaştırdığı iddia edilen nesne, varlık veya kişilerle de ŞİRK olur. Peygamberimiz zamanındaki şirk bu şekilde bir şirktir. Yani ALLAHA YAKIN OLDUĞU DÜŞÜNÜLEN VARLIKLARI Allaha yaklaşmak için ARACI KILMAK. Onlar da Allahı bilen bir kavimdi ve onlara göre de Allahın kudretinin üstüne bir kudret yoktu. Onlara göre de YARATICI Allah idi. Ama onlar Kuran'da hep müşrik diye geçiyor. Birini Allah ile arana aracı kıldıktan sonra yani basamak şeklinde Allah ile arana onu koyduktan sonra ağzınla ilah desen ne, demesen ne. Kuran'da peygamber duaları var. Onlar neden hep Allah'a yönelik hiç düşündün mü? Hiç Cebraile yönelik bir soru, dua vb. gördün mü?

Sana konuyu basitleştirmek için 2 tane örnek vermek istiyorum. İnşallah düşündüklerimi böyle daha doğru aktarabilirim.

Abdullah isimli bir insanı Allaha yakın olarak gördüğünüz TAKVA SAHİBİ bir alim olarak düşünün. Öyle biri varmış diye düşünelim. Çünkü kimin hidayette olduğunu Rabbimden başkası bilemez. Yani takva sahibi de bunu bilemez.

Şimdi Abdullah'a gidip deseniz ki:
"Hocam, ben TAKVA SAHİBİ olmak istiyorum."

Müslüman alim takva sahibi olmayı nereden öğrenmiştir?
Abdullah şunu yapar: Kuran'ı açar. Takva sahibi olmayı yani Allah'a yaklaşmayı sağlayan amelleri bulur listeler ve der ki "Allaha yakın olmak için Allah'ın rızasını kazanman ve takvalı olman lazım. Bunun için Allahın rızasını gözeterek şu amelleri yapacaksın" diye elinize listeyi verebilir. Çünkü Kuran'da net bir şekilde yazıyor bunlar. Kuranda açık bir netlikle deniyor ki, "Allaha ulaşmanın yolu takvadır. Takvaya da şu amellerle ulaşılır." Müslüman bir alimin de size söyleyeceği budur.

Siz alimin size ÖĞRETTİĞİ bu amelleri yaptınız ve Rabbimin hoşnutluğunu kazandınız yani takva sahibi oldunuz diyelim.

Sorular:
A- Siz Abdullah hoca aracılığı ile mi takva sahibi oldunuz?
B- Siz Kuran aracılığı ile mi takva sahibi oldunuz? (Abdullah hoca orayı kaynak almıştı)
C- Kuran'ı getiren peygamberimiz aracılığı ile mi takva sahibi oldunuz?
D- Siz yaptığınız ameller nedeni ile mi takva sahibi oldunuz?

Eğer bunları tek olarak düşünüp de seçim yaparsak yanılgıya düşeriz. Hepsi birbirine bağlıdır ama sonuç olarak iş AMELLERE BAĞLANIR. Eğer en sondaki amel olmazsaydı ilk üçünün VAROLUŞUNUN size bir faydası olmazdı.
Dostum aynı şeylerden bahsediyoruz lakin siz burdaki olayı Alime ve Peygambere tapmak olarak nitelendirip şirk diyorsunuz.
Yani sizi takva sahibi yapan, Abdullah hocanın kendi şahsını ilgilendiren takvası veya Allaha yakınlığı (torpil) değildir. Sizi takva sahibi yapan Kuran'ın kutsal bir kitap olması da değildir. Sizi takva sahibi yapan EN NİHAYETİNDE Allahın rızasını gözeterek sağlam bir itikatla DOĞRU KİŞİ VE KAYNAKLARDAN öğrenerek yaptığınız doğru amellerdir.
Hepsi doğruda en son daki kısımda beni takva sahibi yapan salih amellerimde değildir.Beni takva sahibi yapan Rabbimdir.Rabbimde yaptığım salih amellerden hoşnut kalmıştır yada onları öğrenebilmek ve uygulamak adına yaptığım mücadeleden razı olmuştur.Onun muradıylada takva sahibi olmuşumdur.Bu kısımı da eklediğinde aynı şeyleri düşünüyoruz.Aynı şeylerden bahsediyoruz.

ikinci örneğim de bir soru şeklinde olacak.

Soru:
Kuran insanı takva sahibi yapabilir mi?

Siz bu sorunun yanıtını tekmiş gibi görüyorsunuz. Halbuki bu soruya duruma göre HAYIR' da denebilir EVET de denebilir.

ŞİRK bu sorunun yorumlanmasında yani NASIL'ında GİZLİDİR.


Önce EVET'i açıklayayım.

Kuran insanı takva sahibi yapabilir mi?
Evet, Kuran insanı takva sahibi yapabilir.

1) Yukarıda bahsettiğim gibi içindeki takva yollarını anlatan ayetler okunur anlanır samimi şekilde UYGULANIR ve Allahın yakınlığı umulur. Rabbimin vaadi HAKTIR.

2) Yukarıda bahsettiğim gibi içindeki takva yollarını anlatan ayetler okunur anlanır ve bilmeyen insanların Allaha yaklaşma yollarının öğrenmesi sağlanır. Allah rızası için insanlara Kuran'dan öğrendiklerini öğretmek de takva yolunda bir adımdır.
Ben burda şunu belirtmek isterim.Kuran insanı takva sahibi yapamaz ancak aracı yani vesile olabilir daha yukarıda verdiğiniz misal daha uygundu.Ben Kuran okurum onun vesilesi ile güzel ameller işlerim.Onun vesilesi ile Rabbim benden Razı olur beni muttakilerden kılar.Ben olaya bu şekilde bakıyorum.

Şimdi HAYIR'ı açıklayayım.

Kuran insanı takva sahibi yapabilir mi?
Hayır yapamaz.

1) Kuran'ın kendisini bir nesne olarak düşünürseniz ve soruyu buna göre sormuşsanız Kuran dediğimiz matbaada basılmış sayfaları ve yazıları bulunan o kitap sizi takva sahibi yapamaz. Eğer o kitabın NESNELLİĞİNE saygı duyuyorsanız, Cilt kapağına, sayfalarına, kağıt kalitesine, yazılarına bakarak "hey mübarek Allahım ne güzel yaratmışsın/vahyetmişsin, bari üç sefer öpeyim de başıma koyayım saygımı göstereyim. Hatta bunun ufak bir versiyonunu alayım boynuma asayım. Rabbim SIRF bu mübarek NESNEYİ taşıdığım için beni korur ve/veya takvaya ulaştırır" derseniz yanlış yoldasınızdır. Bu Kuran'ı putlaştırmak olurdu. Dolayısıyla bu inanç insanı takvaya değil şirke götürebilir.
Biz bu şekilde düşünmüyoruzki.Bizim Kuran anlayışımız şudur.Bu Mübarek Kitap Rabbimin Kelamı olması sebebi ile Kutsaldır.Kutsiyeti ne ciltinde ne harekelerindedir.Kutsiyeti Rabbimin kelamı olma sebebiyledir.
Ciltler sayfalar mürekkepler v.s bunlara zaten Kuran değil musaf denir.
Bir Felak süresinin yada nas süresinin okunmasının yada ayetel kürsinin okunmasının insana yararı ordaki mürekkepde değil ordaki kağıtta değil.Rabbimin Kelamı bizzatına aittir Rabbimin Zatı her yönüyle Subhandır.Kelamıda Rahmetide ismide.Bütün mahlukat halikinin önünde boyun eğer ona karşı gelemez.Sadece insan ve cinler yani mükellefiyeti olanlardır.Onlarda sınav sebebiyle Rabbim onlara müsaad etmiştir.
Bunlar dışındaki her canlı yada cansız mahlukat.Rabbimin ismine kelamına karşı boynu eğiktir.
Haşr 21. Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
İşte mükellef olan mahlukatın dışındaki bütün mahlukat Kurana Rabbimin Kelamı olması sebebi ile boyun eğdiği için Biz musafdan bahsetmiyoruz Kelamullahdan bahsediyoruz.Onların vesilesi ile korunduğumuzu kabul ederiz.Bu kısımda sanırım farklı düşünüyoruz.

2) Kuran'da takva geçen ayetlerden bir liste çıkarıp ebced hesabı ile hesap yapıp (atıyorum 237 buldunuz). Eğer derseniz "Her gün bu ayetleri 237 kez okursam anlamını bilip bilmeme veya ayetlerde yazan amelleri yapmama falan gerek yok. Bu okuyuşumun mistik gücü beni takvaya ulaştırır" derseniz Allahın ameller ile ilgili mesajını hiçe saymış ve takvaya ulaşmayı sihir/büyü tarzında şeytani bir yönteme bağlamış olursunuz. Zaten farkında olmadan okuyuşa bir mistik güç varsayıyor ve o MİSTİK GÜCÜ aracı kılmış oluyorsunuz. Bu davranış da insanı büyük yanlışa götürür. Bu yöntemin ASLA takvaya götürmeyeceğini ama takvalı olduğunuza herkesten çok emin olacağınız konusunda garanti veririm.
Dostum Kelamullahı sadece arapçasından okumak ibadettir.Zira o Rabbimin kelamıdır.Rabbimin ismini zikretmekte ibadettir.Ayetlerde zikrin ehemmiyeti belirtilmiştir.Kuran meallerini okumak ise Arapça bilmiyorsanız sırf ALLAH a daha nasıl iyi kulluk ederim düşüncesiyle okuduğunuzda ibadet olur.Halbuki meal ALLAH kelamı olmadığı halde.Zira amaç kulluk için gayrettir.Kulluk için gayrette ibadettir.Buda bir ameldir.Fakat ne bu amel ne sadakanın bizzatı nede namazın bizzatı nede başka ibadetlerin hiç biri takvalı olmaya yetmez.Asıl olan o amellerin yada niyetlerin ALLAHın Rızasını celb etmesidir.Rabbim razı ve hoşnut olursa.Sen bir gram arapça bilme.Bir adet Kuran meali okumasanda namaz kılmasanda oruç tutmasanda şirkdede olsan ataistte olsan Murad ettiği zaman hidayete ve takvaya ulaşırsın.


Sonuç olarak Kul ile Allah arasında herhangi bir NESNE veya VARLIK aracı olamaz. Amacınız takva=Allaha yakınlaşmak ise Kurana yönelin. Orada Allaha yaklaşmanın yolları net şekilde yazıyor kardeşim. Takvaya ne rabıta götürür ne zikir ayinleri ne de peygamberin sakalı gibi NESNELER ne de KİŞİLER. Bunların hepsi, doğru yolu arayan Müslümanlar için şeytanın göz boyayıcı tuzaklarıdır.

Takvaya yalnızca siz sağlam itikadınızla, çabanızla ve bu yoldaki Kuran'dan öğreneceğiniz amellerinizle ulaşabilirsiniz.

Allah hepimizi doğru yoluna iletsin.Amin

selametle
ebu Maruf isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla