Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10. April 2010, 01:00 AM   #4
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.017
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Mavera Kardeşim!

Alıntı:
mavera Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yukarıdaki yazıda zihinsel ve mali yönü olan salata odaklanıp, aklıma takılanları sormak istiyorum:

1. Yapısı : Salatın topluluk ile bir araya gelerek uygulanan yapısından bahsediliyor. Bu çerçevede, ideal durumda, Kuran'ın emrettiği salatın sadece camilerde / toplanma alanlarında uygulanabileceğini, evde fiziksel namaz / niyaz yapılabileceğini ancak bunun Kuran'da emredilen salatın karşılığı olmadığını söyleyebilir miyiz?
Salat, kamu otoritesinin salat için yaptığı çağrı üzerine yapılır. Çağrıya gelenler de topluluk oluşturdukları için salatın uygulanabileceği uygunluktaki salat merkezlerinde yapılır. Bu salat, tazarrululu yakarış/namaz ile başlatılır.
Evde yapılan tazarrulu niyaz, Allahın emrettiği salat değil, Allahın emrettiği tazarrulu yakarışdır,niyazdır/namazdır.


Alıntı:
mavera Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
2. Zamanlama : Yazıda üç vakit beş vakit olarak geçmesini vaktin öneminden çok içeriğin önemi açısından ele aldım. Güneşin fiziksel ışıklarına sıkı sıkıya bağlı kalındığında, sabahın 04:30'unda bu toplantının yapılması mali boyut / eğitim - zihinsel boyut ya da sorun çözmek konusunda ne derece etkili olur kafamda oturmuyor. Saatin olmadığı bir toplumun Kuran'da bahsedilen vakitleri bu şekilde yorumladığı ve kullandığı düşüncesinden yola çıkarak, ortalama bir toplum ferdi için gün başı - gün sonu vakitleri olarak algılanması ve salatın toplumca bu şekilde uygulanması mümkün müdür?
Salatın vakitlerini belirten İsra78,79 ve Hud 114’dür. Hud 114 belirtilen ifade “tarafeyin nehari" /gündüzün iki tarafı ve “zülefen minel leyl”/ gecenin bir kısmında şeklinde geçmektedir. Bunlar, salatıl fecri, salatıl işa’ ve yatsı diye nitelenen gece salatıdır.

Dinin tebliğ edildiği yerde hayatın başlaması sabah , akşam ve gecedir. Gündüz saatlerinde iklim nedeni ile hayat çok fazla hareketli değildir. Bu vakitleme o günün Arabistan'ının coğrafî ve sosyal koşulları çerçevesinde öngörülmüştür.
Kur’an evrensel ise ki, evrenseldir. Farklı coğrafya ve sosyal ortamlarda salât için en uygun zamanların belirlenebileceği düşüncesindeyim. Bu düşüncemi de Kur’an’da geçen ayetlerden anlıyorum.

Sözkonusu ettiğiniz Şafak sökmesi" ya da "tanyeri ağarması" olarak ifade edilen فجر - fecir sözcüğü, "gecenin karanlığının çatlayarak dünyanın aydınlanmaya başlamasını, sabahın ilk beyazını, insanın mutluluk duyduğu ve ümitlendiği o değerli anları" ifade etmektedir.

Ancak burada mecazî bir anlatımla, ilk gelen vahiyden bu sonuncusuna kadar, bütün vahiylerle yapılan uyarıların, verilen öğütlerin meyvesini vermeye başladığı ve insanlık üzerindeki küfür, şirk, azgınlık karanlığının vahyin ışığı sayesinde yırtıldığı ifade edilmektedir. Aslında bu tasvir bir topyekûn aydınlanma sürecini simgelemektedir.
Örnekleyecek olursak:
Müddessir Sûresinin;
32- Hayır… Hayır… Zannettikleri gibi değil. Ant olsun Ay`a,
33- ant olsun geceye, sırtını döndüğünde;
34- ant olsun sabaha, ağarıp ışıdığında,
35- ki o (Sekar) gerçekten en büyüklerden (büyük kanıtlardan) biridir.
36- Beşer (insan) için bir uyarıcı olarak.
37- Sizden, öne geçmek / ilerlemek veya arkaya kalmak / geride kalmak isteyen için.

Tekvîr Sûresinin;
17- yöneldiği an geceye,
18- nefeslendiği an sabaha ki,
ayetlerinde fecrin yaklaştığına işaret edilerek başladığı ilân edilen bu süreç, bu Sûrede fecrin/şafağın sökmesi ile belirginleşmekte, bundan sonraki duhâ=kuşluk vakti Sûresinde ise iyice ortaya çıkmaktadır.


Alıntı:
mavera Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
3. Şekil : Sonuca dönük bir uygulama olarak salatın şeklinin serbest olduğu, salat içinde gerçekleştirilen fiziksel namaz / niyazın, bildiğimiz ayakta durmak - eğilmek - secdeye varmak olarak, diğer detaylarından arındırılmış şekliyle üç hareketle gerçekleştirilebileceği söylenebilir mi?
Salatın ne olacağını,nasıl olacağını salat için çağıran kamu otoritesi belirler. Tazarrulu yakarış/namaz salatın içinde değil, salatın başlamasından önce yapılandır ve salatın sadece Allah için yapılacağının açıkca yapılan ilanıdır.

Sözünü ettiğiniz hareketler Araf 55de emredilen tazarruen kelimesinin içinde vardır. Secde;Allah için yapılıyorsa Allah’ı otorite kabul etmek O’na teslimiyet göstermek demektir ki, bu hal bedene de yansır.
Secde,Yere kapanmanın adı değildir.

Secde;15: İnnema yu'minu bi ayatiNelleziyne iza zükkiru biha harru sücceden ve sebbehu bi Hamdi Rabbihim ve hüm la yestekbirun
Gerçekten Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine öğüt verildiği zaman secde ederek(teslimiyet göstererek) yerlere kapanan ve Rabb'lerine hamd ile tesbîh edenler ve büyüklük taslamayanlar inanırlar.
İsra;107: Kul aminu bihi ev la tu'minu* innelleziyne utül ılme min kablihi iza yütla aleyhim yehırrune lil ezkani sücceda;
İsra;108: Ve yekulune subhane Rabbina in kâne va'dü Rabbina le mef'ula
İsra;109: Ve yehırrune lil ezkani yebkûne ve yeziyduhüm huşua;

De ki: Siz ona [Kur’ân'a] ister inanın, ister inanmayın; şu daha önce kendilerine ilim verilenler; o [Kur’ân] onlara okunduğunda onlar, secde ederek [teslimiyet göstererek] çeneleri üstü kapanırlar. Ve, “Rabbimizi tenzih ederiz. Rabbimizin vaadi mutlaka gerçekleşecektir” derler. Ve onlar, ağlayarak çeneleri üstü kapanırlar. Ve bu [Kur’ân] onların huşûunu [alçak gönüllüğünü] artırır.


Alıntı:
mavera Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
4. Dil : Topluluğun kendi aralarında sonuca dönük bir uygulama olarak kullanacakları salatın dilinin de doğal olarak o topluluğun dili olması gerektiği açık gözüküyor.
Evet.

Alıntı:
mavera Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
5. Abdest : Kuran'da belirtilen abdestin, eklemeler olmadan Kuran'ın belirttiği hali ile, salat toplantısına gelinmeden uygulanması gerektiği, tek başına evde yapılacak namaz / niyaz faaliyetinde bunun gerekli olmadığı söylenebilir mi?


Görüş bildiren olursa sevinirim, teşekkürler.
Evet söylenebilir. Ancak yaşadığımız ülkede kamunun salat için çağrısı yok diye biz salatı hayatımızın dışına itemeyiz. Salat için yapılacak bir topluluğa katılmak için evden ayrılmadan önce Nisa 43 ve Maide 6 da salat için belirtilen şartları yerine getirerek topluluğa katılırız.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla