Tekil Mesaj gösterimi
Alt 6. April 2009, 10:09 AM   #5
Umar
Uzman Üye
 
Umar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 157
Tesekkür: 33
17 Mesajina 28 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Umar will become famous soon enoughUmar will become famous soon enough
Standart

Klasik hukuksal anlayışı ilk kez ortaya koyan meşhur hukukçu İmam Şafi, yukarıdaki ayettte ve benzer başka ayetlerde geçen "hikmet" kelimesinin ,"sünnet"yada "hadis"olduğunu iddia etmiştir. Ana eseri olan "Risale"'de buna değinmektedir; “...Bu şekilde ALLAH, "kitaptan" ki o Kur'an'dır ve "hikmet"ten bahsetmektedir.Kur'an'ı çok iyi bilen ve aynı fikirde olduğum bazı kişilerin, buradaki "hikmet"in peygamberin sünneti olduğunu söylediğini duydum.Bu da ALLAH'ın sözü ile aynıdır, fakat en doğrusunu ALLAH bilir.Çünkü burada “Kur'an” ve peşisıra "hikmet'ten bahsedilmektedir;Daha sonra da ALLAH'ın insanlara kitabı ve hikmeti öğreterek yapmış olduğu iyiliğe değinilmektedir.işte bu sebeple "hikmetin", peygamberin sünneti dışında bir şeyi işaret etmesi mümkün değildir”.

Şafi'nin "hikmet"kelimesini peygamberin sünneti şeklindeki yorumlaması, meseleyi halletmekten ziyade başka soru işaretlerini akla getirmekte. Acaba Şafi bu yorumunda haklı mıdır? Onun bu yorumu için başka bir Kur'ansal bir dayanak daha ortaya koymadığı da açıktır.Bunun yerine o, sadece aynı fikirde olduğu bazı "uzman"ların görüşünü aktarmaktadır.Kimdir bu "uzmanlar” ve onların delilleri nedir,Şafi bu konularda bizi yine aydınlatmamakta. Mantık bilimine göre herhangi bir kişi tarafından ortaya konan herhangi bir görüşü sorgulayabiliriz ,ama kesin olan bir şeyi değil. Yukarıda verilen alıntıda Şafi, olasılık ifade eden bir durumdan kesinlik ifade eden bir sonuca,yeterli delil’leri ortaya koymadan atlayıvermiştir.

Bu ise bilimsel bir yaklaşım olarak kabul edilemez. *** ALLAH, Kur'an'ı açıklayacak olanın kendisi olduğunu ifade etmektedir.Bu da Kur'an'ın kendi kendini açıkladığı anlamına gelir.Bu ipucundan haraketle "hikmet" kelimesini ele alırsak yirmi ayrı yerde geçen "hikmet" kelimesinin, "Kur'an öğretisi" yada “elçi ve nebilere verilen genel bilgelik” anlamı taşıdığı ortaya çıkmaktadır."Bu sana Rabbinin vahyettiği hikmetten bir kısımdır" ayeti ile hikmet kavramı, 22 ile 38.ayet arasında anlatılan, putlara tapmamak, dürüst ve iyliksever olmak gibi değerlere bağlanmaktadır. Başka bir kullanım da;

Allah peygamberlerden şöyle söz almıştı: "Andolsun ki size kitab ve hikmet verdim, sonra yanınızda bulunan (kitaplar)ı doğrulayıcı bir peygamber geldiğinde ona muhakkak inanacak ve ona yardım edeceksiniz! Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?"demişti. Onlar: "Kabul ettik" dediler. (Allah da) dedi ki: "Öyleyse şahit olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım".( 3:81) ayetinde geçen "hikmettir".

Burada tüm ilahi kitaplar ve onların içeriklerinden bahsedilmektedir.Yine başka bir ayette de Lokman'a verilen hikmette değinilmektedir ki, buradaki anlamda da yine bilgeliktir.Yukarıda verilen Kur'ansal deliller ışığında iki sonuca varabiliriz; Birincisi, 2:129 ayetinde geçen ve Şafi tarafından hadis ve sünnet olarak yorumlanan "hikmet", Kur'an daki ahlaki öğretilerdir.İkincisi de, genel olarak bu tip bir bilgeliğin tüm peygamberlere verilmiş olduğudur. Muhammed SvS ‘de bir peygamber ve idareci olarak bu bilgeliği kendi halkına aktarmıştır ve bir kısım hadisler de bunu hala görmek mümkündür.Diğer yandan bu ayetlerin bağlamından hiçbir şekilde Peygamber'in sözlerinin, Kur'an'ın yanında ayrıca bir dinsel kaynak olduğuna dair, Kur'ansal bir anlam çıkartılamaz.

Bu noktada Kur'an'da geçen hadis ve sünnet kelimelerinin incelenmesiyle de ilginç bilgileri açığa çıkmaktadır : Kur'an'da geçen sünnet kelimesi ile, daima” İlahi kanunlardan oluşan sistem” ve “eskilerin halleri” kasdedilmiştir ve bu kelimenin hiç bir kullanımında , peygamberin hal ve hareketine değinilmez : "Bu, ALLAH'ın daima geçerli olan sünnetidir. ALLAH'ın sünnetinde bir değişiklik olmaz."(48:23) “Allah, sizlere bilmediklerinizi bildirmek, sizden öncekilerin yollarını (sünnetini) size göstermek ve tevbenizi kabul etmek istiyor. Allah, her şeyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (4:26)

Muhammed Peygamber ALLAH'ın elçisidir ve son nebi'dir.Yine O, son mesaj olan Kur'an'ı getirmiştir. ALLAH inananlara kendi kitabının tam, mükemmel ve tüm detayları ihtiva eden olduğunu söylemektedir(bkz. 6:19, 38, 114, 12:111). Yine ALLAH, bize kendi sözlerinin asla tükenmeyeceğini ve istese bu Kur'an'dan daha fazlasını da verebileceğini hatırlatır(18:109, 31:27). Herşeyi bilen ALLAH, insanların Muhammed Peygamberin vefatından sonra yalanlar uydurup bunlara "hadis" adı vereceğini de bilmektedir. Bütün bunlara karşı O, Kur'an'da "hadis" kelimesini kullanmıştır. Gerçek inananlara, kabul edilmesi gereken yegane hadis'in “ALLAH'ın Hadisi (Kur'an) olduğunu söylemiştir. Hadis kelimesi, Kur'an'da pekçok kez geçer, 31 kez değişik formlarda ve 18 defa da aynen! Hadis kelimesinin olumlu anlamda kullanıldığı hiç bir durumda, bugün müslümanların Peygamberin sözü olarak inandığı mana kasdedilmemektedir.

Kur'an'da geçen hadis kelimesi ile ilgili yapılacak kısa bir tarama, ALLAH'ın bizlerden isteğinin, kendi hadisi (sözü) olan Kur'an dışında başka hiçbir hadisi takip etmememiz olduğunu gösterecektir. Şimdi, Kur'an'ın "hadis" hakkında söylediklerine bir bakalım. İfadeler açıktır, ancak ALLAH'ın sözlerine karşı sağırlıkta ısrar edenler için, elbette ki bunları anlamak güç olacaktır :

"Onlar göklerin ve yerin hükümranlığının kime ait olduğunu ve ALLAH'ın yarattığı herşeyi görmüyorlar mı? Ecellerinin onlara yakın olabileceği akıllarına da mı gelmiyor? Onlar bunun dışında başka hangi HADİS'e inanırlar? (7:185) "İnsanlar arasında diğerlerini ALLAH'ın yolundan saptırmak için hiçbir temeli olmayan "HADİS"'e, boş yere bağlananlar var. İşte alçaltıcı azap bunlar içindir(31:6). ALLAH, “HADİS”'in en güzelini, birbirine benzer, ikişerli bir Kitap halinde indirdi. Rablerinden korkanların, ondan derileri ürperir, sonra derileri ve kalbleri ALLAH'ın zikrine yumuşar. İşte bu (Kitap) ALLAH'ın rehberidir. Dilediğini bununla doğru yola iletir. Ama ALLAH, kimi sapıklığında bırakırsa artık ona yol gösteren olmaz. Kıyâmet günü, yüzüyle o en kötü azâbdan korunmağa çalışan (ile güven içinde bulunan bir olur) mu? (O gün) Zâlimlere: "Kazandığınız(ın tadın)ı tadın!" denmiştir(39:23). İşte şunlar, ALLAH'ın âyetleridir, onları sana gerçek ile okuyoruz.
__________________
Düşünüp, tutabilmek adına; 'oku'mak !
Umar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla