Tekil Mesaj gösterimi
Alt 6. April 2009, 10:08 AM   #4
Umar
Uzman Üye
 
Umar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 157
Tesekkür: 33
17 Mesajina 28 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Umar will become famous soon enoughUmar will become famous soon enough
Standart

Klasik islam hukuk anlayışına göre, bütün müslümanlar Kur'an dışında birinci dini kaynak olarak peygamberin “hadis ve sünnetini” kabul etmek zorundadır. Bununla birlikte bu anlayışın temelinin, Muhammed peygamberin vefatından iki yüzyıl sonra meşhur İmam Şafi (ölüm tarihi:h.204/820) tarafından atıldığının farkında olan, ancak çok az kişi vardır. Ortodoks sünni anlayışının "Sahih altı hadis kitabı"olarak kabul ettikleri Kütüb-ü Sitte'nin de,Buhari (ölm.256/870) Müslim (ölm.261/875) Ebu Davud (ölm.275/888) Tirmizi (ölm.279/892) İbni Mace (ölm.273/886) ve El Nesai (ölm.303/915) tarafından, Peygamberin vefatından 220 ile 270 yıl sonra , 2.hicri yy.ın sonları ve 3.hicri yy.ın başlarına kadar geçen süre içinde yazımı,yine İmam Şafi'nin bu görüşlerini yaymasından sonraya rastlar. Daha küçük bir azınlık olan Şii'lerin de kendi hadis derlemeleri vardır ve daha ziyade Ali'nin sözleriden oluşan bu derlemeler, 3. ve 4. hicri yy.da El Kulaini (ölm.328) İbni Babuweyh ölm.381) Cafer Muhammed El Tusi (ölm.411) ve El Murtaza (ölm.436) tarafından yazılmıştır.

Hadis ve sünnet bu şekilde, Şafi'ni görüşü ve din bilginlerinin icmasıyla dinin doğuşunda ancak uzun bir süre sonra Kur'an'ı açıklayıcı ve tamamlayıcı bir kaynak olarak müslümanlar tarafından kabul edilmeye başlandı.Bu esnada Kur'anın kendi başına anlaşılamayacağı ,bu sebeple de “tam” olmadığına dair görüşler de benimsenmiş oldu.Şiiler, sünnilerin geliştirdiği bahse konu hukuksal anlayışlarını bütünüyle benimsemeseler de, “Kur'an'ın yanında hadis ve sünnetin de dinsel bir kaynak olduğunu” doktirinini aynen kabul ettiler. *** İslam toplumunda "hadis ehli" yada "gelenekçiler" tabir edilen kesimin ortaya çıkışı , ikinci İslami yüzyıl başına, yada diğer bir deyişle peygamberin vefatından yüzyılı aşkın bir zaman geçinceye değin belirgin hale gelmemiştir.

Peygamber ile, onun bazı uygulamalarını anlatan ilk "resmi"eserin (İmam Malik'in El Muvatta'sı/ ölm.h. 17 9) ortaya çıkışı arasında "büyük bir boşluk" vardır. Peygamberin yakın arkadaşı olan ilk dört halifeden bize intikal eden herhangi bir derleme olmadığı gibi, onların bu tarz bilgiye dayanan fazlaca bir uygulama yapmadıkları tarihsel olarak da bilinmektedir.Herşeye rağmen gelenekçiler, “peygamberin hadis ve sünnetinin başlangıçtan beri inananlar üzerine bir yükümlülük teşkil ettiği” fikrini kabul ettirmeyi başarmışlardır. Onlar bu otoritenin yine Kur'an'dan kaynaklandığını da iddia etmektedirler.Aksi takdir de zaten böyle bir iddia da başarılı olmazlardı ve Kur'an otoritesi olmaksızın, hadisler otomatik olarak reddedilirdi. Şimdi görülecektir ki,bu iddia yanlıştır. Onların bu konuda dayandıkları "dört temel argüman" olduğunu görüyoruz :

1- “Hadisler de ilahi vahiy iledir.” 2- ALLAH'ın peygambere itaati emreden emrinin manası ,hadislere de itaat etmektir.” 3- Peygamber Kur'an'ı yorumlayan ve ne şekilde anlaşılması gerektiğini gösteren kişidir.” 4-”Peygamber inananlar için bir örnektir ve bu sebeple onun sünnetine uymak da bir yükümlülüktür”. *** Birinci iddia: "Hadis ve Sünnet de vahiy iledir." Onların bu iddialarını desteklemek için kullandıkları Kur'an ayeti şudur: "Ey bizim Rabbimiz, bir de onlara içlerinden öyle bir peygamber gönder ki, onlara senin âyetlerini okusun eylesin, kendilerine kitabı ve hikmeti öğretsin, içlerini ve dışlarını tertemiz yapıp onları pâk eylesin." 2:129 2. "Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı. 3. O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.4. O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir. "(53.sure)
__________________
Düşünüp, tutabilmek adına; 'oku'mak !
Umar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla