Tekil Mesaj gösterimi
Alt 6. April 2009, 10:07 AM   #3
Umar
Uzman Üye
 
Umar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 157
Tesekkür: 33
17 Mesajina 28 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Umar will become famous soon enoughUmar will become famous soon enough
Standart

Ne şii ne de sünni müslümanlar, veda hutbesinin böyle bir versiyonu olduğundan bile habersizdirler ve tek doğrunun kendi inandıkları olduğuna kuvvetli bir şekilde inandırılmışlardır. Gerçekte ise, bunu bilmek dahi istememektedirler. Evet, gerçek acıtır.Ama cehennem ateşi daha da fazla! *** Hadislerin bazı kişiler tarafından yazımının Peygamber zamanına kadar uzanan eski bir tarihe dayandırılması,tarihsel olarak doğrudur.Ancak hem Peygamber,hem de ondan sonra yönetici olarak iş başına gelen raşid halifeler nezdinde bu iş, daima kınanmış ve olumsuz gözle bakılmıştır.Hadis kitaplarında Peygamberin hadis kitaplarını yaktırdığı ve ALLAH'ın kitabı yanında başka kitaplara da tevessül edenlere kızdığı def'aten geçmektedir.Ebu bekir ve Ömer bin Hattab'ın da,hadis kitaplarını yaktırdığına dair kayıtlar vardır.Hadis yazımı yasağı, halife Ömer Bin Abdülaziz tarafında kaldırılıncaya değin sürdürülmüştür.Ancak bundan sonra, pek çok hadis kitabının ortaya çıktığı görülmektedir.Malik İbni Enes ve İbni İshak'ın eserleri, bu dönemin meşhurlarındandır. El Muvatta isimli 500 'den fazla hadis ihtiva eden eden kitabıyla Malik İbni Enes, daha da çok şöhret kazanmıştır.

Hicri ikinci yy.'ın sonunda ise"Müsned" isimli meşhur kitaplar ortaya çıkmaya başladı.(örn.Ahmed İbni Hanbel'in 40.000 civarında hadis ihtiva eden Müsned'i) 3.Hicri yy.'ın ilk yarısında ise bugün dahi yaygın olarak benimsenen meşhur altı hadis kitabı ortaya çıktı. 1-Sahih Buhari 2-Sahih Müslim 3-Ebu Davud 4- Tirmizi 5-Nesai 6-İbni Mace Bu kitaplarda, aksi yöndeki iddiaya rağmen gerçekte Kur'an'ı aşan "yeni bir din"yazılmıştı.Bu kitapların yazarları, yazmış oldukları hadislerin Kur'an ile,diğer hadisler ile yada sağduyu ile çelişip çelişmediğine o kadar da dikkat etmediler.Böylece onlar gerçekte ALLAH'ın bir vaadini yerine getirmiş oldular:

(6:112-113) 112- “Biz böylece, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar birbirini aldatmak için süslü sözlerle vesvese verirler. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları iftiraları ile başbaşa bırak. 113- Bir de ahirete iman etmeyenlerin kalbleri, o yaldızlı söze kansın, ondan hoşlansın ve işledikleri suçları işlemeye devam etsinler diye böyle yaparlar.” Bugün bilinen bazı hadislerin peygamber zamanında yazılmış olması ihtimal dahilinde iken, onun vefatından sonra ortalıkta dolaşan hadis miktarı, hızla artmaya başladı ve daha bir kaç on yıl içinde rakamsal olarak ikiye- üçe katlandı.Çığ gibi artan bu sayının 2. ve 4.yy boyunca devam eden derleme çalışmaları sırasında “yüzbinlere” ulaştığı görülmektedir.Derlemeler Muhammed'in(SvS) açık emrine rağmen yapılmıştır,fakat gelenekçiler bu yasağın Kur'an'la karışma endişesiyle ilgili olduğunu ve bu ihtimal ortadan kalkınca yasağın da kaldırıldığını söylemektedirler. Bununla birlikte tarihsel deliller, söz konusu yasağın peygamberin vefatından 30 yıl sonra bile hala devam ettiğini ve asla kaldırılmadığını göstermekte.Peygamber hayatta iken Kur'an mevcut olmasına rağmen, bugün Sünni ve şiilerin ellerinde bulunan derlemeler (Kütüb-ü Sitte gibi), o zaman yoktu ve bu eserlerin ancak peygamberin vefatından 210 ila 410 yıl sonraki bir süre içinde yazıldığını biliyoruz.

Derlemeler niçin daha önce yapılmamıştır? Sadece bu durum bile “hadisin”, asla peygamber tarafından tasvip edilmeyen, sonradan ortaya çıkmış “yeni bir şey” olduğunu isbat eder. Bazı modern hadis bilimciler, hadislerin peygamber zamanında da yazıldığına dair delil olduğunu söylemektedirler: Onlara göre hadisler ezberlenmiş ve resmi toplama işinin yapıldığı ikinci ve üçüncü yy.la kadar kuşaktan kuşağa aktarılagelmiştir.Bu iddialarını doğru kabul etsek bile, hala cevaplanmayan soru, “bu işin niçin daha erken bir dönemde, mesela ilk şahitlerin henüz ölmemiş olduğu dört halife döneminde yapılmadığıdır”. Hatırlarsak,veda hutbesinin sünni versiyonunda peygamberin, müslümanlara Kur'an'la birlikte "sünnetini de" miras olarak bıraktığını görülmektedir..Şimdi binlerce kişi tarafından dinlenen böyle bir hutbeden sonra, NİÇİN raşid halifeler onun sünnetinin yazımını ve derlenmesini üstlenmemişlerdir?

Onlardan hiçbirinin bu işi yapmamış olmasından da açıktır ki, peygamber böyle bir şeyi asla söylememiştir ve sünnet uydurması, ancak ona atfedilen bir yalandır.Gelenekçiler tarafından ileri sürülen hadis yazımının yasaklanmasının Kur'an ile karışma endişesine bağlı olduğu savı ise, tatmin edici değildir.Bu iddia hem kendilerinin “hadisler peygamber zamanında da yazıldı”teziyle çelişir, hem de Peygambere ait Medine vesikası,bazı anlaşma ve mektupların varlığı, onların bu görüşünü yalanlar.(Kur'an ile karışma endişesi onların iddia ettikleri boyutta olsaydı başka hiçbir şey yazılmazdı.) Her halükarda, en azından Kur'an'ın kitap haline getirildikten sonra, artık Kur'an ile hadislerin karışması diye bir olasılık kalmamıştır.Ancak bakıyoruz ki hadisler, yine de derlenmemiştir.Bu durumda akla yakın tek seçenek kalmaktadır, o da peygamberin koyduğu bu yasağının ,bilinçli bir şekilde devam ettirildiğidir. Açıktır ki, sonraki kuşaklar bu yasağı çiğnemekte bir sakınca görmemişlerdir. O zamanlar insanların adetleri, gelenek ve görenek anlamında kullanılan “sünnet ise”,daha sonra “Peygamberin sünneti” şeklinde "din"leştirilmiştir.

Toplanan ve peygambere izafe edilen hadislerin sayısı yüzbinlerle ifade edilmektedir,yaklaşık olarak 700.000'dir. Bu hadislerin yüzde 99'u, peygambere ait olan sözleri, olmayanlardan ayırabileceğini düşünen erken dönem müslümanlar tarafından, "sahte" olarak tasnif edilmiş ve reddedilmiştir. Şimdi bazı meşhur hadis toplayıcılarına ve topladıklarına bir bakalım: (1)Malik İbni Enes,El Muvatta isimli eserinde 500 civarında hadis toplamıştır. (2)Ahmed İbni Hanbel,Müsned isimli eserinde 40.000 civarında hadis toplamıştır. O, bu 40.000 hadisi 700.000 hadis arasından seçmiştir.Diğer bir deyişle o , 660.000 hadisin “ispatsız,yalan ve uydurma” olduğuna ve ancak diğerlerinin orjinal olabileceğine karar vermiştir.Bu da % 94 oranında bir yalan ve uydurma demektir! Buhari, 600.000 civarında hadis toplayarak bunların 7 27 5 tanesini kabul etmiştir. 592.725 adet hadis, onun tarafından “delilsiz,yalan ve uydurma” olarak değerlendirilmiştir.Bu rakam da onun topladıklarının % 99'u yapar... (3) Müslim 300.000 hadis toplamış ve bunların ancak 4000 tanesini kabul etmiştir.

O da 296.000 adet, yani % 99 oranında hadisi reddetmiştir... *** Bu rakamlar, İslam düşüncesine arka kapıdan sızan, yada sızmaya çalışan yalanların boyutu hakkında bir fikir verecektir.Şimdi ALLAH'ın niçin , “tek orjinal kitap, “kabul edilmesi gereken yegane hadis" ve “en iyi hadis” olan kitabı Kur'an'ı, “koruma altına aldığını” söylediğini daha iyi anlamaya çalışmamız lazımdır. Böyle bir garanti başka hiçbir kişi ve kitap için geçerli değildir, ki o bazıları, kendi görüşlerini dine yamamak için Kur'an'ın mükemmelliğine ve herşeyi detaylı bir şekilde anlattığı iddiasına dil uzatmaktadırlar.Onlara göre, bu mükemmel kitabı açıklayacak başka kitaplara da ihtiyaç vardır. İşte o başka kitapların hali!
__________________
Düşünüp, tutabilmek adına; 'oku'mak !
Umar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla