Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı
Konumuz olan المحصنات [muhsanât] sözcüğünün anlamı ise, “koruma altına alınmış kadın” demektir.
Arap toplumunda kadın, iki yolla koruma altında olurdu:
B) Evlilik akdi.
Buna göre muhsanât kelimesinin anlamı, “kocası tarafından korunan kadın” demek olur. O günkü toplumda evli kadın da zina etmez ve zina etmeyi çok büyük bir vebal sayardı.
|
Hayır, Hz Meryem
bekardı ve korunan kadınlardan biriydi (66:12).
O halde Hz Meryem örneğinde görüldüğü üzere
muhsanât kelimesinin anlamı "
Allah tarafından korunan kadın" demek olur.
O günkü toplumda bolca vardı kendilerini Allah'a adadıkları için Allah tarafından korunan bu tür kadınlar
ki aralarında 47:4'ten önce cariye yapılmış olanlar vardı.
Zina etmezdi onlar, zina etmeyi çok büyük vebal sayarlardı.
Öyleyse, 24. âyetteki المحصنات [el-muhsanât] ile, Allah tarafından korunan “bekar kadınlar” kastedilmiştir.
Ne kadar keyfî bir iddia değil mi,
tıpkı şunun gibi:
Öyleyse, 24. âyetteki المحصنات [el-muhsanât] ile, “evli kadınlar” kastedilmiştir.
Bırakalım kardeşim, Allah'a şunu kastettirmeyi bunu kastettirmeyi de
"Allah ne diyorsa o!" diyelim. 4:24'te O'nun dediği şudur:
Ve kadınların korunanları ama yeminlerinizin yönettikleri hariç -Vel muhsanâtu minen nisâi illâ mâ meleket eymânukum...