Öncelikle "mâ meleket eymân" ifadesi neyi kasteder?
Bildiğim kadarıyla
"mâ meleket eymân"ın lafzî çevirisi:
yeminler kimi yönettiyse o
Yüklem: meliklik edip yönetti anlamındaki meleket,
Özne: yeminler anlamındaki eymân.
Yani
Özne yemin eden kişiler değil, onların ettiği yeminlerdir;
dolayısıyla önemli olan, kişiler değil yemin edilerek üstlenilen yükümlülüklerdir.
O kadar ki "o"nun konumunu yeminler belirler.
Örneğin
eğer yeminler "Vallahi ben ona iyi bakacağım" şeklinde ise bakımı üstlenilen kimsedir o,
bir bakıma bizim toplumumuzdaki BESLEME gibi (4:3, 4:24-25, 24:58, 24:33, 33:55...)
Eğer yeminler "Vallahi ben onu eşim olarak kabul ediyorum" şeklinde ise eştir o
yani zevcedir ya da koca (23:6, 33:50, 33:52, 70:30).
23:6'daki mâ meleket eymân ZEVCE veya KOCA konumundadır,
24:58'deki mâ meleket eymân ise BAKIMI ÜSTLENiLENLER.
Ta bu kadar farklı...
ama AYNI imişler gibi mukayese edilip birbirlerine emsal gösterildikleri oluyor,
2 elma + 2 armut = 4 elma dercesine.
Hem de bu abes emsal gösterme işini
koca koca ilahiyat profesörleri yapıyor,
örneğin Abdülaziz Bayındır.
Sevgili yolcu42 kardeşim, bu da gösterir ki,
mâ meleket eymân
yeteri kadar incelenmemiş bir konudur
.
Konu Hasan Akçay tarafından (24. February 2018 Saat 04:30 AM ) değiştirilmiştir.
|