[Root]

Selam Haluk GÜMÜŞTABAK ,

Ben 3 gün önce DOLORES CANNON'nın ÖLÜMÜN ÖTESİ kitabını okudum .Eğer okumadıysanız ve bu konuyu da araştıracaksanız kesinlikle tavsiye ediyorum.


Dolores Cannon bir çok seans yapıp bir çok veri elde etmiştir bu konuda. Dolores Cannon'nın bulduğu veriler bazı Üniversitelerde ders olarak veriliyor ve araştırılıyor.

Çünkü yaptığı seanslar sonucunda ortaya şöyle bir şey çıktı.

Geçmiş yaşamları ve ölüm tarzları farklı olabilirken , ölümden sonra olanlar hep AYNI.

Binlerce farklı insanın, ölüm sonrasının hep aynı olması bana göre tesadüf değil . Bu yüzden objektif olarak konuyu araştırmaya başladım.

Kitaptan beğendiğim 2 alıntı ;

DOLORES CANNON derin trans halinde olan ve ölümden sonrasına götürülen (Ruh bilincinde olan) Süjesine soruyor.

D.C : Özgür irade konusunda ne düşünüyorsun ?

S: Her ruh bir kişiliğe sahiptir. Bu yüzden,biz bir insanın o kişiliği nedeniyle belli bir durumda nasıl karar vereceğini biliriz. Diğer geçmiş yaşam yaşamlarında neler yaptığına bakarak , kişiliğin nasıl davranacağını önceden tahmin edilebilir. Onlar değişerek ya da karakterlerine ters davranarak belli şeylerin olmasını önleyebilirler ama yine de, bir kişinin bir den ağır ve kesin bir değişim geçirmesi olağan dışı bir şeydir.

D.C : Bu şeylerin önceden oluşturulduğunu ve böyle olmak zorunda olduklarını , bu konuda söyleyecek bir şeyleri olmadığını kastettiğinizi düşünmüştüm.

S : Siz kendi kararlarınızı vermedikçe sonuçlarından ders alamazsınız. Kendi hatalarınızla kendiniz başa çıkmak zorundasınız.

D.C : Öyleyse kader denen şey bir gerçek mi ?

S : Gördüğünüz kader size aittir , o gökyüzünde oturup , ''Sen şunu yap , sen bunu yap'' diye buyuran bir Tanrı tarafından belirlenmez. Kaderiniz tamamen size aittir , çünkü gideceğiniz yolu siz kendiniz seçersiniz. Burada sözü edilen ''siz''in , sizin erişebileceğinizden daha geniş bir bakış açısına sahip bir ''siz'' olduğunu belirtmem gerek. Her birimiz kendi buz dağımızın sadece üstte görünen bölümüyüz ve kaderimizi seçen de bu buz dağının kendisidir. İşte bu yüzden ''nahoş'' diyebileceğiniz deneyimleri bir Tanrıya , bulutların üzerinde oturan bir ilaha atfetmek çok kolaydır. ''sen sürüm sürüm sürünecek , feryat figan edeceksin , ama yanındaki varlık ihtişam dolu bir yaşamın tadını çıkaracak ,'' diye buyuran birine ... Durum kesinlikle böyle değildir. Bu durumda sadece kendi sınırlı perspektifimizden konuşuyor oluruz.

D.C : Öyleyse her şey tümüyle ''önceden belirlenmiyor'' öyle mi ?

S : Sadece belli bir dereceye kadar. Dediğim gibi , o insanın kişiliğini bilirsiniz ve o kişinin eninde sonunda o karara varacağını tahmin edebilirsiniz, bu anlamda bir ''önceden belirlenme'' söz konusudur. Kişilik temelde aynı kalır. O sadece siz tekamül ettikçe değişir.

---------------------------------------------------------

D.C : Gelişmek için bir den fazla kez enkarne olmak zorunda mıyız?

S : Eğer istemiyorsanız hiç enkarne olmak zorunda değilsiniz. Ama , bu sizin için daha etkili , daha verimli bir yoldur. Öğrenim deneyimleriniz için. Sadece spiritüel halde kalmaktansa enkarne olmak daha tam bir öğrenim sunar. Nihai hedefe giden kestirme yollar vardır.

D.C : Nihai hedef nedir?

S : Tanrı ile bir olmak. Yeniden Tanrı ile birleşip mükemmelliğe erişmek, ve ondan sonra artık geri gelmek zorunda değilsinizdir.Ama , bir çok insan dünyanın yollarına saplanıp kalır. Egoları ve kibirleri onların çevresinde bir ağ örer ve onlar varoluşlarının ardındaki ruhsal nedenlerle, derin gerçeklerle teması yitirirler.

Kitabı okuyan olursa fikirlerinizi merak ediyorum .


Ruh'ların verdikleri cevaplar, bana sıkça Kuran Ayetlerini hatırlattı. Hatta Bazı ayetler bana daha anlamlı gelmeye başladı.



Teşekkür Ederim.