Tekil Mesaj gösterimi
Alt 7. May 2013, 01:03 PM   #19
mustafabey
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
mustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud of
Standart

Alıntı:
merdem Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Degerli Mustafabey Kardesim,

hele su namazdan ne anliyorsun onu bir acikla da, sonra neden namaz kilanin önünden gecilmezi bir izah ediver.

Din kimsenin tekelinde değildir, islamda ruhbanlık yoktur, kimse kimseden üstün değildir, takva üstündür.


Birileri herhalde dini tekeline almis olmali ve ruhbanliga sarilmis olmali ki hiç kimsenin başkasının yaşamına müdahale etme hakkı yoktur yasamiza müdahale ederek zor/farz kosarak bir seyleri yutturmuslar.


Selam ve dua ile
Akıl devre dışı kalınca, insan kendini tutmayı öğrenemeyince, iradesini duygulara, istek arzularına ve hayallerine teslim eder dengesizlik ortaya çıkar. Ani duygu boşalmaları, ağlamalar, gülmeler , hırs, öfke yaşamdaki çaresizlik, çözümler üretememe sonucunda ortaya çıkabilir. Yaşam içerisinde insanları dengeye ulaştıracak, bilince ulaştıracak akıldır, iradesine sahip çıkan, kendini kontrol edebilen aklı ortaya çıkarmak için mücadele edilmelidir. Tek çare aklı devreye sokmak, akletmek, düşünmek, huzur akılda. Dengeli bir toplum için aklı başında insanların yetişmesi, insanların kendini yetiştirmesi şart.

Günlük yaşamda karşılaştığımız sorunları yine kendi ellerimizle yapıyoruz, karşılaştığımızda çözmediğimiz, çözüm üretmediğimiz problemler, başkalarının evlerini de birer birer dolaşıp tekrar bizi buluyor. Yolda gördüğümüz bir taşa kendimiz takılmasak da , kaldırmadığımız için bir başkası takılıp düşebiliyor. Başkasının görüpte kaldırmadığı taşlara bizde takılıp düşebiliyoruz. Onun içindir ki yoldaki taşları kaldırmak, insanların önlerindeki engelleri kaldırmak, göremediklerini algılatabilmek ibadettir. İbadetlerin amacı, insanı ortaya çıkarmak içindir, Allahın bizim yaptığımız hiçbir ibadete ihtiyacı yoktur, şükretmeliyiz, her şeyin hakkını vererek mücadele etmeliyiz. Müslüman olmak, islama girmek, insana, insanlığa hizmet etmektir. İnsanın önünde eğilmek, ademe secde etmek, insani değerleri hayatımızda sergilemektir. Biz ademe secde ettik mi? Büyütüp beslediğimiz şeytanlarımızı ademe kim secde ettirecek? Herkes müslümanın diye ortada geziyor, Allaha teslim olabildik mi? Müslümanlık gösterişle olur mu?, irademizi şeytana mı yoksa akıl yoluna(sıratı müstakim) mı teslim ediyoruz.

Yanlış yapılaşma, şehirleşmedeki çarpıklıklar, medenileşememek, toprakların çoraklaşması, yeşile, suya toprağa hasret kalmak, temiz hava soluyamamak, her yerin betonla kaplanması, insanları rahatsız edecek derecede sürekli gürültüye maruz kalmak, besinlerin kimyasallarla zehirlenmesi gibi çevresel faktörler haliyle insan bedeninde bozukluklar yarattığı gibi insanın ruh halini de bozuyor, huzursuzluk baş gösteriyor.
Ruh hali bozulan insanlar birbirinden kaçıyor, bir araya gelip çözüm üretecek akılları üretemiyorlar, toplumun kendini onaracak ruhu aklı oluşmuyor.

Kendi iradesine sahip olamayan duygularını öfkesini, stresini veya sevinçlerini ölçülü sergilemeyi öğrenememiş güruh duygu boşalmalarını, patlamalarını birbirlerine anlatıp aktarıp geçici bir rahatlığa kavuşmaya çalışıyor. Bu dengesizlikler bir ateş topu gibi toplumda yayılarak insanlar birbirlerini yakmaya başlıyor. Toplum içten içe yanıyor, cehennemi içinde taşıyor insanlar. Cahillikte aynı şekilde bulaşıcıdır, insanlar yalan yanlış bildiklerini, kulaktan dolma yarım anlayışları birbirlerine anlatarak, bilmedikleri konular hakkında zanda bulunarak, akıl ürünü olamayan, içinde düşünce dahi olmayan fikirleri, naklederek satıyorlar ve hastalık her eve bulaşıyor. Onun için herkes başını örtmelidir. İnsanın içinde olgunlaştıramadığı, yaşamda bir sonuca ulaşamadığı fikirleri bilgi gibi satmaması gerekir. Her insanın yaşantısı kendi dinidir, namazını da kendi hayatında kılar. Ama küfür üzere ama İslam üzere.

Ritüel olarak kılınan namaz eğitimdir, insanın kendini yaşama hazırlamasıdır, günün belli vakitlerinde Allahı anması, kendine islama gireceğine söz vermesi, Allaha teslim olacağım demesi, kurandan okudukları ile kıyama durması (uyanması), rüku etmesi uyandığı değerlere eğilmesi kabullenmesi ve secde etmesi de İslam çizgisine girilmesi, aklımızın iman etmesidir. Ritüel olarak yapılan aklımızın hazırlanmasıdır, hayatımızda gidilecek yolun tayin edilmesidir, niyettir. İbadetin aslı ise yaşamda, yaşantıda kılınacak olandır. Sürekli hazırlık yapıp, talim yapıp, niyet edip de uyacağız diye söz verilenler yaşantıda sergilenmezse, hayatımızı dosdoğru olarak kılamazsak, doğrulmazsak, istek ve arzularımıza uyarsak o zaman münafıklık ortaya çıkar. Bu durumda maun suresinde açıklanmıştır;

Alıntı:
MÂÛN SURESİ

1 Gördün mü o, dini yalan sayanı?

2 İşte odur yetimi itip kakan;

3 Yoksulu doyurmayı özendirmez o.

4 Vay haline o namaz kılanların ki,

5 Namazlarından gaflet içindedir onlar!

6 Riyaya sapandır onlar/gösteriş yaparlar.

7 Ve onlar, kamu hakkına/yardıma/zekâta/iyiliğe engel olurlar.


Dinde varolan tüm ritüeller hazırlıktır, ibadetin kendisi değildir, yaşamda hayatta kılınacak, ikame edilecek olan ibadetlere insanın kendisini hazırlamasıdır.


Akıl girmeyen, düşünce üretemeyen eve cahillik girer, körlük, sağırlık ve dilsizlik baş gösterir. Aynı zamanda atalar zihniyetini, geçmişten gelen her türlü mirası tartmadan, ölçmeden yersek; aklı, düşünceyi, idraki öldürürsek, ölü bir toplum haline dönüşürüz, dönüştük de, koyun gibi, davar gibi güdülen, domuz gibi arzulara sahip, maymun gibi iştahlı, balık gibi doymayan, şeytanın vesveseleriyle hayal kuran insan bedenine girmiş vasıfsız, olgunlaşamayan topluluklar haline dönüşürüz.

Toplum olarak ruh halimizi düzeltmeliyiz.

Alıntı:
Maide 110: Hani Allah demişti ki: "Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerinde ve annenin üzerinde olan nimetimi hatırla! Hani Ben seni Ruhü'l-Kudüs ile desteklemiştim. Beşikteyken ve yetişkinken insanlarla konuşuyordun. Hani sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Hani Benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıyordun ve üflüyordun, o da Benim iznimle kuş oluveriyordu. Anadan doğma kör olanı ve alaca hastalığına yakalanmış kimseyi iznimle iyileştiriyordun. Yine Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. Ve hani İsrailoğulları'na apaçık mucizelerle geldiğin ve onlardan inkâr edenlerin "Bu ancak apaçık bir sihirdir" dedikleri zaman seni, onlardan korumuştum."

Konu mustafabey tarafından (7. May 2013 Saat 01:36 PM ) değiştirilmiştir.
mustafabey isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
mustafabey Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
kuman (7. May 2013)