Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20. April 2013, 05:59 PM   #56
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart BAKARA MUCİZESİ (MÜTEŞABİH BÖYLE OLUR) / Metin DURALİ

Google'a "yarasayi esneten madde, ilac" olarak arama yaptigimda bir sürü sayfa cikti ortaya.

Asagidaki yazida Bakara suresi 67-73. ayetler enteresan bir sekilde meallendirilmis.


***



Şimdi aşağıdaki meali internette bulunanlar 30-40 mealin olduğu sitelere girip

(http://kuran.mollacami.com/ayetler.php?Asn=192) hem Arapçasını hem de Türkçe anlamı ve meali ile birlikte karşılaştırabilirler. Sizler de ellerinizdeki Kur’an mealleri ile karşılaştırarak anlatacağımız bu 7 ayeti herhangi bir sayı ya da ebced olmadan yani herhangi bir sayı ile karşılaştırmadan ve ne Arapça anlamına ne de Türkçe mealinde değişiklik yapmadan sadece yukarıda (PARANTEZ) içine aldığımız iki ANAHTAR kelimeyi çevirerek yukarıdan aşağı aynen kelime dizgisini bozmadan herhangi bir Arapçasında da değişiklik yapmadan yukarıdan aşağı okuyup bitirdiğimiz anda İNSAN BEYNİNDEKİ BİR HORMON’ a ulaşacağız.

Bakara suresi 67-73 Bismillahirrahmanirrahim

67. Bir vakit de Musa, kavmine demişti ki: “Allah size bir inek (boğazlamanızı) emrediyor. ” Onlar da: “Ay! Bizimle eğlenip alay mı ediyorsun?” dediler. O da: “O gibi cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.” dedi.

68- Onlar: “Bizim için Rabbine dua et onun ne olduğunu bize açıklasın.” dediler. O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: “Bir inek ki ne yaşlı, ne de genç, ikisi ortası bir dinç. Haydi, emrolunduğunuz işi yapın!” dedi.

69- Onlar: “Bizim için Rabbine dua et rengini bize açıklasın” dediler. O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: Rengi bakanlara sürur veren sapsarı bir inek.” dedi.

70- Onlar: “Bizim için Rabbine dua et, onu bize iyice açıklasın; çünkü o inek bize (benzer)geldi. Bununla beraber Allah dilerse elbette onu buluruz.” dediler.

71- O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: O, ne boyunduruk altına alınan ne de ekin sulayan, salma gezen ve hiç alacası olmayan bir inektir.” dedi. Onlar da: “İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun.” dediler. Bunun üzerine o ineği bulup (boğazladılar) neredeyse yapmayacaklardı.

72- Ve o vakit birini öldürmüştünüz de, katili hakkında birbirinizle atışmış, üstünüzden atmıştınız. Hâlbuki Allah gizlemiş olduğunuzu açığa çıkaracaktı.

73- Onun için dedik ki: “O’nun bir kısmı ile ona vurun.” İşte böyle, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir, ta ki aklınızı başınıza alasınız.

Yukarıdaki meallerden anladığımız şey: Hz. Musa zamanında biri öldürülmüş ve katili aranmış, bulunamayınca da hz. Musa’ya müracaat etmişler ve tarif edilen bir inek istenmiş ve bulunmuş ve 73. ayette de Allah böylece ölüleri diriltir demiş olduğudur. Sonunda Allah’ın ölüleri diriltmekten bahsetmesi ve bu anlatacağımız anlamı ile okuduğumuz zaman insan beynindeki bir HORMON a ulaşmış olmak tabii ki beni beyin araştırmalarına da sevk etti. Ellerinizdeki meallere ve diğer meallerle karşılaştırdığınız zaman şu değişikliklere rast geleceksiniz:

1- BAKARA kelimesi; kiminde İNEK, kiminde SIĞIR kiminde DÜVE olarak anlatılmış, Bakara kelimesinin ansiklopedik anlamına baktığımız zaman bir inek ya da öküz cinsinden sığır olarak geçse de hiç bir mealde ÖKÜZ kelimesine rastlayamazsınız. Çünkü bu ayetlerde geçen bakara = dişi inektir. Düve de ineğin küçük olanına denir. İnek ve düve de sığır cinsi olduğu içinde sığır olarak anılmasında bir mahsur görülmemiştir. Tabii ki bu kelime MÜENNES olduğu için dişisi yani inek olarak alınmıştır.

2- Birinci anahtar kelimemizdeki (boğazlayın) ise kesin ya da kurban edin olarak meallendirmişlerdir.

3- 73. ayette özellikle çoğu müfessirler (parantez arası) anlam kullanmışlardır.

Örneğin: Kesilen ineğin bir parçası ile öldürülen adama vurun, sığırın bir parçası ile ölen adama vurun gibi sadece Muhammed Esed (Yahudi kökenli olup Yahudi kültürünü bildiği için “bu prensibi bu gibi olaylarda uygulayın” diye çevirmiş ve Mustafa İslam hocamız da aynen onun mealini alarak diğerlerinden bu konuda ayrılmışlardır. Oysa bu kelimenin Arapça moda mod anlamı Elmalı’nın tefsirlerinde de açıkladığı gibi (O’nun bir Kısmıyla ona vurun) dur.

Bu değişiklikleri açıkladıktan sonra yukarıdaki ayetleri ve ANAHTAR iki kelimeyi açarak kelime yapısını bozmadan yukarıdan aşağıya anlamlandıralım.

Birinci anahtar kelimemiz Allah size bir inek (BOĞAZLAMANIZI) emrediyor cümlesindeki boğazlamak kelimesi Arapça olarak entezbehû olarak geçen ZBH kelimesinin moda mod anlamı = BOĞAZIN YARILMASI dır. Hayvanlar ellerinden ayaklarından değil sadece BOĞAZLARI YARILARAK işlem yapıldığı için müfessirler burada ZBH kelimesini görüp te aşağıdaki ayetlerde bir parçası ile vurulmasından bahsedince ineğin kesilmesi ya da boğazlanması ya da ineğin kurban edilmesi olarak çevirmişlerdir. Çünkü en yaygın anlam budur. Aynı kelimeden türeyen kurbanlık = ZiBH ve bizde de kullanılan MEZBAHA kelimesi hep hayvanların BOĞAZI YARILARAK yapılan işlem olduğu için bu yönde kullanılır olmuştur.

Meallerdeki değişiklikler de bundan dolayı kaynaklanmıştır. Kesin, boğazlayın, kurban edin gibi.

Biz de kelime bütünlüğünü bozmadan açıklayacağız dediğimize göre BOĞAZIN YARILMASI olarak anlamlandıracağız. Fakat genelde müfessirlerin düşündüğü gibi DIŞ BOĞAZI değil İÇ BOĞAZI YARACAĞIZ: yarılmak = İkiye ayrılmaktır ve müfessirler burada hep ineğin dış boğazının yarılmasını düşünmüşlerdir. Şimdi biz BOĞAZ deyince ne anlıyoruz?

Örneğin: boğazlı kazak ya da boğazımda sivilce çıktı ya da boğazıma bir şey kaçtı kelimelerindeki BOĞAZ kelimesi ikisi dış boğazı biri iç boğazı temsil etmektedir. Anatomik olarak bakarsanız aslında BOĞAZ kelimesi İÇ BOĞAZI temsil etmektedir.

İÇ BOĞAZI NASIL YARACAĞIZ (ikiye ayıracağız ?)

Yani esnetin anlamı ile. Şimdi 67. ayeti okuyalım:

Bir vakit de Musa, kavmine demişti ki: “Allah size bir İnek (boğazını yarmanızı=esnetmenizi) emrediyor.” Onlar da: “Ay! Bizimle eğlenip alay mı ediyorsun?” dediler. O da: “O gibi cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.” dedi.

Bizimle alay mı ediyorsun diyorlar çünkü İNEKLER ESNEMEZ. Hz. Musa zamanında da ESNEMİYOR du tabii ki. Bakın mesela google ye girerek esneyen hayvanlar yazın ve arama motoruna basın yaklaşık 230.000 sayfa açılıyor. Yüzlerce değişik hayvanların esnerken resimlerine rast geleceksiniz. Kediler, köpekler, atlar, aslanlar, vaşaklar, develer, kurtlar hatta yılanlar ve ülkemizde bulunmayan iguana ve daha birçok hayvan türünün resimlerine rast geldiğiniz halde bu kadar yaygın olan SIĞIR RESMİ göremeyeceksiniz. Çünkü bilimsel olarak İnekler esnemez.

Bu cevap karşısında hz. Musa da bir peygamber olduğunu hatırlatıp Allah’tan vahy aldığını da söyleyerek cahillerden olmaktan sakınırım böyle vahy geldi deyince İŞİN gerçek olduğunu anlıyorlar ve:

68 ayet – Onlar: “Bizim için Rabbine dua et onun ne olduğunu bize açıklasın.” dediler. O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: “Bir inek ki ne yaşlı, ne de genç, ikisi ortası bir dinç. Haydi, emrolunduğunuz işi yapın!” dedi.

Etraflarında esneyen inek göremedikleri için bari bu esneyen ineği tarif et diyorlar. Ne yaşlı ne de genç ikisi ortası deyince yine bakıyorlar ki esneyen inek yok ve tekrar danışıp sormak ihtiyacı duyuyorlar ve:

69. ayet – Onlar: “Bizim için Rabbine dua et rengini bize açıklasın” dediler. O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: Rengi bakanlara sürur veren sapsarı bir inek.” dedi.

Bu sefer renginin sarı olduğu bildiriliyor ve etraflarında sarı inek var fakat esneyen inek yok. Sonraki ayette farklı bir soru gelecek ve ikinci anahtar kelimemiz devreye girecek:

70. ayet – Onlar: “Bizim için Rabbine dua et, onu bize iyice açıklasın; çünkü o inek bize (benzer) geldi. Bununla beraber Allah dilerse elbette onu buluruz.” dediler.

Orta yaşta inek arayıp sonrada sarı inekler de esneyenini arayıp bulamayınca bir anlam veremedikleri için Musa bize bu inek (BENZER) geldi olarak meallenen ve çoğu meallerde bu inekler biri birine benzer olarak açıklanan bu ayetlerdeki İkinci Arapça kelime = teşâbehe kelimesidir.

Teşabehe kelimesinin kök anlamına baktığımız zaman TŞBH= benzetme, yani bizim Türkçemizde ve edebiyatımızda da çok sık kullanılan TEŞBİH yani farklı benzetmedir. Örnek vermek gerekirse “cin gibi çocuk, ya da Cennet gibi vatan benzetmeleri hep TEŞBİH yapmakla yani benzetme ile alakalıdır. Hatta “teşbihte (benzetmede) hata olmaz” deriz genelde.

İşte bu 70. ayette de Musa’nın etrafında bulunan insanlar Musa bize bu inek TEŞBİH yapılıyor gibi geldi deyince aşağıdaki ayetteki bu sorularının cevabı geliyor:

71. ayet – O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: O, ne boyunduruk altına alınan, ne de yeri sulayan, salma gezen ve hiç alacası olmayan bir sığırdır.” dedi. Onlar da: “İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun.” dediler. Bunun üzerine onu (boğazını yardılar = esnettiler) Neredeyse yapmayacaklardı.

Yüzyıllardır belki de çok dikkat edilmeyen bir gerçeklik var bu ayette zaten inekler ÇİFT sürüp boyunduruk altına alınmazlar. Bu gerçeği hem Allah biliyor Hem de hz. Musa ve Musa’nın çevresindekiler biliyor. Diyorlar ki İşte tam gerçeği dile getirdin çünkü inekler çift sürmez ve bu gerçekten TEŞBİH. Yani benzetme. Yüzlerce yıldır inekler çifte sürülüp boyunduruk altına alınmaz çünkü koca memeleri ile süt veren inekleri çifte sürerlerse sütten kesilir ve 50 lira iş yapacaklar diye 500 liralık zarara uğramak istemez çiftçiler ve hayvancılık yapanlar. Bunun için devesini atını ya da bu işi yapabilecek başka bir hayvan bulunur fakat süt veren ineklerini ahırda tutarlar…

İşte şimdi yapılacak en önemli iş bu TEŞBİH = benzetme yapılanı bulmaktır. Bu ayetlerde Allah, öküz isteyebilirdi. Özellikle inek istediğine göre, ineğin vasıflarını taşıyan bir benzetme olmalıydı. İnekle öküzü birbirinden ayıran belirgin özellik nedir? Her iki cinste de boynuz olabilir, derileri ve renkleri aynı olabilir ama ilk bakışta göze çarpan özellik ineğin MEMELİ olmasıdır.

Aramamız istenilen (teşbih=benzetme inek), öncelikle “MEMELİ” olmalıydı diye düşündüm. Ayrıca yeri sürmeyen ve boyunduruk altına alınmayan inek istendiğine göre bu (teşbih-benzetme) MEMELİ ya denizde ya da havada olmalıydı. Çünkü ne denizde ne de havadaki canlılar ne yeri sürüyor ne de boyunduruk altına alınıyordu.

Araştırmaya denizden başladım bütün balıklar yumurtluyordu sadece balina, yunus ve foklar MEMELİ idi. fakat 69. ayette renginin sarı ve üzerinde benek olmaması gerekiyordu. Denizde sarı olan balıklar vardı fakat memeli değildi. Memeli olanlarda da sarı renkli yoktu. Demek ki yüzümü gökyüzüne çevirmem gerekiyordu. Gökyüzünde de yüzlerce kuş türü vardı ve hepsi yumurtluyordu. Fakat Allah, sadece tek bir türü MEMELİ yaratmıştı. Evet, evet sadece tek tür: Yarasalar…

Peki, 69. ayette belirttiği gibi sarı renkli ve hiç alacası olmayan bir türü var mıydı? Tabii ki vardı “Vampir Yarasa”

İşte (TEŞBİH= BENZETME) yapılan MEMELİ vampir yarasa idi. Şimdi asıl istenen şey =İNEK in esnemesi değil (Teşbih = Benzetme) MEMELİ olan YARASA nın esnetilmesidir. Peki, bu yarasayı nasıl esneteceğiz. Günümüz dünyasına dönelim ve bu sorunun cevabını alalım. Günümüz şartlarında ve tıbbi olarak düşünelim lütfen. Şayet uyutun denseydi uyku ilacı vururduk değil mi? Yarasayı esnetin dediğine göre bizde yarasayı esneten ilacı bulur şırıngaya koyar ve ona enjekte ederdik değil mi? Eğer yarasa esnemeye başladı ise aradığımız ilaç doğru demekti. Şimdi elimizde bir yarasa ve diğer elimizde de içerisine onu esnetecek ilacı koyduğumuz şırınga var ve yarasaya enjekte ediyoruz. Evet, esnemeye başlıyor demek ki ilaç doğru. Şimdide aynı şırıngayı ölen adama doğrultun ve 73. ayeti okuyun. “Onun bir kısmıyla ona vurun.” Allah böylece ölüleri diriltir demiyor mu?

Onun (şırıngadaki ilacın) bir kısmıyla ona (öldürülen adama) vurun, aslında ölen adamı hayata döndürecek ilaç aynı zamanda yarasayı esnetiyor.

BU BİR FORMÜLÜN TARİFİ

Şırıngadaki ilacı da merak ettiğinize eminim = oksitosin hormonu. İnsan beyninin hipofiz bezinde yer alan bir hormon. Gökyüzünün tek memeli hayvanı olan yarasayı esneten ilaç = insan beynindeki bir hormon. Bu sizce tesadüf mü? Yoksa Allah’ın gizemli yollarında biri mi?

Bakın, yukarıda dediğimiz gibi sadece İKİ ANAHTAR kelimeyi açarak ve meallerdeki kelimelerin yerini değiştirmeden ve iki anahtar kelimenin gerçek anlamına müdahale etmeden yola çıktık ve hiç bir matematiksel formüle başvurmadan açıkladığımız ayetlerin sonunda İnsan beynindeki bir HORMON’A ulaştık.

Aslında MÜTEŞABİH AYET lerin gücünü göstermedeki en önemli ayetlerdir Bakara 67-73.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla