Kuranda Sebîl kelimesinin kullanımları;
1. Sebîlullâh, Allah'ın taatında/Allah'a itaat uğrunda
"Mallarını sebîlullâh (Allah'a itaat uğrunda) infak edenlerin meseli..."Bakara: 2/261
"Fî-sebîlullâh (Allah'a itaat uğrunda) infak edin!" Bakara: 2/195
"İmân edenler fî-sebîlullâh (yani, Allah'a itaat uğrunda) savaşırlar... Nisâ: 4/76
2. Sebîl, ulaşabilmek/güç ve imkân bulabilmek anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
"Sebiline (yoluna) gücü olanların (ulaşabileceklerin: azık ve binek elde etmek suretiyle oraya ulaşabilecek ve haccedebilecek olanların) O Ev'i haccetme*si, Allah'ın insanlar (mü’minler) üzerindeki bir hakkıdır." Âl-i İmrân: 3/97
3. Çıkış
"Bak, sana nasıl meseller darbedip dalâlete düştüler. Artık onlar bir sebîl (çıkış) bulmaya güç yetiremezler." İsrâ: 17/48
"Bak, sana nasıl meseller darbedip dalâlete düştüler. Artık onlar bir sebîl (çıkış yolu} bulmaya güç yetiremezler."Furkân: 25/9.
Ölüm onları alıncaya veya Allah onlara bir sebîl (yani çıkış) kılıncaya kadar... Nisâ: 4/15
4. Gidişat /âdet
"Babalarınızın nikâhı geçmiş bulunan kadınları nikahlamayın; -ancak geçmiş olan müstesna- şüphe yok ki o çok çirkin, pek iğrenç ve kötü bir sebîl (gidişat/âdet) idi."Nisâ: 4/22
"Zinaya yaklaşmayın. O gerçekten bir hayasızlıktır, kötü bir sebildir (gidişattır)." İsrâ: 17/32
5. Bahane
"Serkeşliklerinden endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin... Eğer size itaat ederlerse, artık aleyhlerine bir sebîl (bahane) aramayın!" Nisâ: 4/34
6. Dîn
"Mü'minlerin sebilinden (dininden) başkasına tâbi olursa..." Nisâ: 4/115
"Böylece arada bir sebîl (dîn) tutmaya yeltenenler..." Nisâ: 4/150
"Rabbinin sebiline (dînine) hikmetle davet et!" Nahl: 16/125
7. Hudâ/hidâyet
"Allah her kimi (hidâyetten) dalâlete düşürürse, artık sen ona bir sebîl (hudâya/hidâyete iletecek bir yol) bulamazsın." Nisâ: 4/88
"Her kimi de Allah (hidâyetten) dalâlete düşürürse, artık onun için bir sebîl (hudâya/hidâyete iletecek bir yol) yoktur." Şûrâ: 42/46
8. Hüccet/delil
"Allah mü'minlerin aleyhine kâfirlere bir sebîl (hüccet/delil) vermeyecektir." Nisâ: 4/141
9. Tarîk/yol
"Hiçbir çareye gücü yetmeyen, sebîl bulamayan ( giden yolu bilmeyen) erkeklerden, kadın ve çocuklardan mustaz'af olanlar müstesna." Nisâ: 4/98
"Ola ki Rabbim beni sevâ'e's-sebîl'e (düz yola) iletir." Kasas: 28/22
10. Hidâyet yolu
"İşte bunlar, mekanları daha şerli ve sevâ'i's-sebîl'den (yolun hidâyete ileteninden) daha çok sapmış kimselerdir."Mâide: 5/60
"Sevâ'i's-sebîl'den (yolun hidâyete ileteninden) sapmış..." Mâide: 5/77
11. Düşmanlık
"Kim de zulme uğradıktan sonra intikamını alırsa, artık onlar aleyhine sebîl (düşmanlık) yoktur.... sebîl (düşmanlık) sadece insanlara zulmedenler aleyhinedir." Şûrâ: 42/41-42
12. İtaat ; O'na/Allah'a itaat anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ancak Rabbine bir sebîl edinen (yani, Rabbine itaat yolunu seçen) kimseler (olmanızı) diliyorum. Furkân: 25/57
Doğrusu bu bir hatırlatmadır. Artık dileyen Rabbine bir sebîl edinir (yani, O'na itaat yolunu seçer). Müzzemmil: 73/19
Doğrusu bu bir hatırlatmadır. Artık dileyen Rabbine bir sebil edinir.” İnsan: 76/29
13. Millet (dîn ve şeriat) anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
De ki: "Bu benim sebîlimdir" (yani, milletimdir (dîn ve şeriatimdir)).Yûsuf: 12/108
Sebîlullah:
Sebîlullah Bakara: 2/154 Allah yolu yani Allah'ın dini demektir. Fakat dinin zamanı ve din ehlinin zorla*malardan korunması demek olan cihad, fî sebîlillah harekâtın en mühimi olduğundan, "fî sebîlillah" tabiri şer'an daha ziyade cihad anlamında kullanılmıştır.
Konu pramid tarafından (13. June 2012 Saat 01:35 PM ) değiştirilmiştir.
|