Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12. October 2011, 06:44 PM   #54
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.017
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Galip Yetkin Kardeşim!

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu yazım ''Tur '' ifadesi üzerinedir.
Bakara-63 ve 93 ile Nisa 154. ayetlerde geçen ''Tur''un dağ olarak aktarılmasında yanlışlık olduğunu belirten ''Adalet ve Rahmet'' sitesinde Sayın İlhami Çetin'in görüşünü aktarmak istiyorum.

Şöyle ki:

''Ayette geçen kavrama verilmesi gereken anlamın 'Tur Dağı' ile yakından uzaktan bir alakası yoktur. Ahit yapmak için Allah'ın dağı kökünden sökerek kaldırıp, altına İsrailoğulları'nı koyarak söz alması akla mantığa sığmaz; böyle kokutularak ''ya ahit yaparsınız, ya da dağı üzerinize bırakırım'' tehdidiyle alınan sözden hayır mı gelir? 'Ulu dağ' denmek istenseydi 'Tuvar' değil 'Tuvad' kavramı kullanılırdı.

Musa ile İsrailoğulları'na teklif edilen din ekonomi politiği 'Tuvar' üzeredir. Yani eşitlik, müsavat.
Ettüvarü -tuvar :eşit,müsavi
Ettüvadü -tuvad :ulu dağ

Ayette geçen ''refe'a fevka'' (fevka kavramı manevi üstünlük) kavramının en doğru anlamı: 'sizin inkişaf ve yükselmeniz, size vereceğimiz derecelere en münasip sosyo-ekonomi politiğiniz, eşitlik-müsavat içinde gelişmeyi yol edinirseniz, size dereceler veririz, eşitliği-safı bozmadan maddi kalkınma modellerini izlerseniz ahırette buna göre yüksek dereceler alırsınız' yaklaşık meali vardır.''

Bu tahlille ortaya çıkan farklılık, ve farklılığın giderilmesi yönünde, Bakara 63-93 ve Nisa-154 ayetlerini göz önüne alarak (özellikle Nisa-153-154 ayetleri) (Tin ve Meryem Sureleri hariç), bir görüş lütfen bildirebilir misiniz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Allah sizlerden razı olsun. Tefekkürlerin sonuçlarını bizlerle paylaşıyıorsunuz.

الطّور - et-tûr sözcüğünün aslı temel "demektir. Araplar evin temeline طورالدّار - tavaru'd-dâr demektedirler. Ancak bu sözcük, evin üzerine yapıldığı ilk temeli kapsadığı gibi, apartman katlarından her birinin başlangıcı anlamındaki ara temeli (tavr) de kapsar. Nitekim Türkçede "kademe, aşama" sözcükleriyle ifade edilen طور - tavr sözcüğü, Nûh Sûresinin 14. Âyetînde وقد خلقناكماطوارا . ve kad haleknâküm etvâra = sizi aşama aşama yarattık, ifadesinde de bu anlamda kullanılmıştır.
"Temel" anlamı ekseninde "kaya" ve "ağaç" için kullanılan tûr sözcüğü, daha sonra "dağ" anlamında kullanılmaya başlanmış ve bu anlamıyla daha meşhur olmuştur. Sözcüğün bu yöndeki gelişimine uygun olarak araştırmacıların bir kısmı tûr sözcüğünün genel anlamda "dağ" demek olduğunu söylemişler, bir kısmı ise Mûsâ peygamberin vahiy aldığı özel dağın adı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Gerçekten de tûr sözcüğü, Kur'ân'da yer aldığı Âyetlerde Mûsâ peygamberin vahiy aldığı özel dağın adı olarak kullanılmıştır. (Bakara Sûresinin 63, 93; Nisa Sûresinin 154; Meryem Sûresinin 52; Ta Ha Sûresinin 80; Müminûn Sûresinin 20; Kasas Sûresinin 29, 46; Tur Sûresinin 1; Tîn Sûresinin 2. Âyetlerine bakınız).
Bakara Altmış üçüncü ayet genellikle “” Tur’u/ dağı üzerinize kaldırdık” diye çevrilir. Ve bu çevirilerden de sünnetüllaha aykırı anlamlar çıkarılır. Âyetin orijinalindeki “Fevk” sözcüğü, “Dun, alt” sözcüğünün karşıtı olan “üst” edatı olduğu gibi, şeref ve fazilet açısından başkasının üstüne çıkma anlamındaki “Fake” fiilinin mastarıdır da. Ayrıca “fevk” sözcüğü, genelde manevi üstünlüğü ifade için kullanılır. Zuhruf; 32, Bakara; 212, Âl-i Imran; 55, En’am; 18 ve A’raf; 127’ye bakılabilir. Bu sözcüğün bazı kullanımları Türkçemize de geçmiştir. Üstün bir şey nitelenirken “Fevkalâde” denilir. Bu duruma göre sorduğunuz ayetlerin aşağıdaki gibi meallendirmesi daha uygun olur diye düşünüyorum.

Bakara;63: "Hani bir zamanlar Biz, sizden, “Allah’ın koruması altına girmeniz için verdiğimiz şeyi kuvvetle tutun ve içindekileri hatırınızdan çıkarmayın!” diye sağlam bir sözü almıştık ve sizin Üst’ünüzü; seçkininizi (Musa’yı) Tûr'a/dağa yükseltmiştik; çıkarmıştık."


Bakara;93: "Ve hani Biz, sizden, “Size verdiğimizi [Kitab'ı] kuvvetlice alın ve dinleyin” diye sağlam söz almış ve sizin Üstünüzü; seçkininizi (Musa’yı) Tûr'a yükseltmiştik; çıkarmıştık. Demişlerdi ki: “Dinledik ve isyan ettik/iyice sarıldık.” Ve gerçeği örtmeleri yüzünden buzağı [altının ilâhlığı] kalplerine içirilmişti. De ki: ‘Eğer inananlar iseniz, inancınızın size emrettiği şey ne çirkindir!"

Nisa 153: "Kitap Ehli, senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. Ve kesinlikle onlar Mûsâ'dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi de, “Allah'ı bize açıkça göster” demişlerdi. Sonra da hakksızlıkları sebebiyle onları yıldırım çarptı. Sonra da kendilerine açık deliller geldiği hâlde o buzağıyı/altını ilah edinmişlerdi. Sonra Biz onları bundan dolayı da affettik. Ve Biz Mûsâ'ya apaçık bir kanıt verdik."
Nisa;154: "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/en değerlilerini/Musa'yı Tûr'a yükselttik.Ve onlara: “O kapıdan secde ederek/boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: Tefekkür /kulluk gününde sınırları aşmayın dedik."

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (12. October 2011)