hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Adalet (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=346)
-   -   Medeniyet Hikmetle Kurulur... (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3704)

Anadolu 23. March 2016 01:40 PM

Medeniyet Hikmetle Kurulur...
 
Bundan 1000 yıl önce dini ilimler-dünyevi ilimler ayrımı yapıldı.
Bu bir uydurmaydı.
Aklını işletenler de hayata gören gözlerle bakanlar da böyle bir ayrım olmadığını görebilirdi.
Bunun sonucu,
Bir yanda "Sözde Akıl ve Bilim" Yandaşları,
Diğer yanda iman adı altında "Din Yandaşları"
İki büyük grup oluştu.
İki grubun da ortak özelliği dini akıl ve bilim dışında görmeleriydi.
Bu en az 1000 yıldır böyle.
Ancak son yıllarda tabii bilimlerdeki (biyoloji, fizik, astonomi v.s'deki) ilerlemelerin Kur'an gerçekleri ile örtüştüğünü görenler, "Aklın ve Bilimin Din ile Uzlaştığının Ayırdına" vardı.
Bu;
1000 yıllık dini ilimler-dünyevi ilimler ayrımının ilk kırılma noktası oldu.
Peki dini ilimler-dünyevi ilimler ayrımı sosyal bilimlerde (hukuk, sosyoloji,ekonomi v.s'de) var mı?
Yok...
Nasıl ki,
Biyolojiyi
Fiziği
Astronomyi
İslami olan olmayan diye ayıramazsınız.
Hukuku
Sosyolojiyi
Ekonomiyi de
İslami olan olmayan diye ayıramasınız...
Fakat burada bir ayrım var.
İlkinde önce tabii bilimlerde gelişmeler oldu sonra bunun Kur'an ile örtüştüğü görüldü.
Sosyal bilgiler/hikmet ise Kur'an'da...

NOT : Cumhuriyetin Fakültelerinde okutulan sosyal bilgiler gözlüğü ile Kur'an'a bakılırsa çok fazla şey görülür...

----------------------

Eğer sosyal bilgi yoksa tabii bilimlerdeki gelişmeler sadece zulme sebep olur.
Bunun örneği Batı'dır...
Tankları, topları, füzeleri var ama sosyal bilgileri olmadığı için tüm Dünya'da terör estiriyor, bozgunculuk üretiyorlar...
Medeniyet, tabii bilgiler ile değil,
Sosyal bilgiler/hukuk, sosyoloji ve ekonomi/hikmet ile kurulur...

[url]www.kurandini.net[/url]

khaos 23. March 2016 07:05 PM

Pozitif bilimler verilere göre hareket eder. Ölçülebilirlik, karşılaştırılabilirlik ve tekrarlanabilirlik

Fakat sosyoloji de durum farklıdır. Sosyolojik farklılık toplumun en küçük birimide dahil bölgesel yada küresel olarak değişiklikler gösterebilir. Toplum düzeni, ahlaki anlayış, mitler, dil, din, hukuk ve ekonomik farklılıklar her kültür için ayrı sosyolojik anlayışlar ortaya çıkarır.

Buna mukabil pozitif bilim i kültlere göre yönlendirmek isterseniz elinize koskoca bir ''0'' geçer.

Basit bir örnek; İslam'da, yaratılıştan getirilen özellikleri değiştirmeye yönelik tasarruf ve müdahaleler yasaklanmıştır. diye Diyanet işlerinin fetvası var.
Eğer bir genetik mühendisi yukarıdaki fetva ya göre hareket ederse herhalde işsiz kalacaktır.

Şimdi diyebilirsiniz ki diyanetin fetvası yanlış, Suudi Arabistan fetva kurulu ve baş müftüsünün görüşü yanlış yada Mısır Darul İfta kurumunun verdiği fetvalar uygun değil.Kur an an göre hareket edecekler.
Yapacağımız her icat her teori için önce Kur'an a mı bakacağız. Kur'an da yoksa olmaz mı?
Bizim başlangıçta bilmemiz gereken Bilim de dahil her şeyin Allah ın bir kudreti olduğudur. Tek ölçümüz, tek kıstasımız bu olmalıdır. Bu bağlam da E=mc² yi Kur'an da herhangi bir ayetle örtüştürmeye çalışmak beyhude bir çabadır.

Bilimsel bir çalışma yapacak her insan tüm giysilerinden sıyrılıp laboratuara öyle girmelidir

kuman 23. March 2016 07:20 PM

Hadi ben MUHALİF olmamak için bu konu hakkında bir şey söylemeyim. Söyleyecek kimse de mi yok?
Bu yazının neresine Teşekkür edildiğini de gerçekten merak ediyorum.

Pradon ben enter a basmadan önce khoas eleştirmiş.

Anadolu 23. March 2016 07:24 PM

Herşey Kur'an'da elbette yok, olamaz da zaten...

2 Kitap var:

1.Dünya Kitabı: Herşey bu Kitap'ta. Bu Kitap'ta olanlar tabii ve sosyal bilim yapılarak öğrenilir...
2.Ana Kitap: Bu Kitap da Kur'an'dır. Kur'an'da da tabii ve sosyal bilgilere ilişkin ana konuları bulursunuz.

Her iş için elbette Kur'an'a bakılmaz.
Ben sadece hikmetin (toplumsal düzeni ayağa dikecek hukuksal, sosyolojik ve ekonomik yasaların) Kur'an'da/Ana Kitap'ta/En can alıcı konuları barındıran Kitap'ta olduğunu belirttim. Ki hikmetin Kur'an'da bulunması çok normal. Çünkü bu yasalar zulme karşı yazılmış...

bartsimpson 24. March 2016 03:47 PM

Ana kitap Kuran ise tabii ve sosyal bilgilere ilişkin ana konuları bulacaksak bu bilgiler nereye ve kime ait olacak.
Cevap "bize ve dünya insanlığına" ise Kuran'ın evrensel olduğunu nasıl idda edebiliriz?
Neden diğer yaşamlardan, medeniyetlerden ve olaylardan (ayetlerden) bilgi verilmez?
Ya da onlara verilen öğütler ve yapılan eylemlerden kıssalarla bahsedilmez?
Milyarlarca galaksi ve bir o kadar da gezegen içinde neden Dünya?
Sadece biz mi varız Allah'a kulluk edecek varlık bu evrende?
666 ayet arasında bir kaç satır da olsa bahsedilemezmiydi?
Ben tanrı olsam iki kelime ile "Ey kullarım sizler gibi başka göklerde ve dünyalarda yaşayan kullarımda vardır. Onlarda bana iman eder ve inanır" derdim?
Böylelikle mesajın gerçekten evrensel olduğunu ve tüm yaratılmışları ve medeniyetleri (ayetleri) kapsadığını anlardım.
Bu da insan olarak bana, bundan 1000 yıl önce olduğum noktada olmadığım gibi 1000 yıl sonrada aynı noktada olmayacağımı gösterirdi.
Tekamülüm ve kabullerimin referansının Kuran olduğunu anlamamı sağlardı.

Bilmem derdimi anlatabildim mi?

kuman 24. March 2016 07:50 PM

Anlatamazsın bart imkanı yok anlatabilmenin.
Bir gün bu dünya ya başka gezegenden birlieri gelirse (ki gelebileceğine ben inanmıyorum.) İşte Kur an da anlatılan Cin ler bunlardır denir.

Bu yüzden anlatamazsın.

khaos 24. March 2016 10:26 PM

Rum/26
[B]Göklerde [/B]ve yerde[B] kim[/B] varsa hepsi de O’nundur. [B]Hepsi[/B] de O’na saygı duyanlardır.

khaos 24. March 2016 10:30 PM

[url]http://www.ahmetcetintas.com/selam-dunyali-kible-ne-tarafta.html[/url]

dost1 24. March 2016 10:45 PM

Selamunaleyküm değerli kardeşlerim,

Tefekkür edilmesi dileğiyle.

Fussilet; 53: Onun hak olduğu ortaya çıkıncaya kadar, hem dış dünyada, hem kendi bünyelerinde alâmetlerimizi/ göstergelerimizi onlara göstereceğiz. Rabbinin şüphesiz her şeye tanık olmuş olması da yetmedi mi?

Zariyat;20-22: Ve hiç tereddütsüz, kesin inanacaklar için, yeryüzünde ve kendi içinizde nice alâmetler/göstergeler. Ve sizin rızkınız/ sizin rızık vereniniz, sizin vaat olunduğunuz şeyler göktedir. Hâlâ görmüyor musunuz?

Nisa;166: Fakat Allah, sana indirdiğine –ki onu Kendi bilgisiyle indirmiştir– şâhitlik eder. Tüm âyetler de şâhitlik ederler. Şâhit olarak da Allah yeter.


Neml;91-93: Sen, “Ben ancak her şeyin sahibi olan ve burayı dokunulmaz kılan Mekke'nin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Ve ben Müslüman olmamla ve Kur’ân'ı okuyup izlememle emrolundum. Artık kim kılavuzlanan doğru yola düşerse, yalnız kendisi için kılavuzlanan doğru yola düşmüş olur; kim de saparsa hemen ‘Ben sadece uyarıcılardanım.’ Ve, bütün övgüler Allah'a mahsustur; başkası övülemez. O, âyetlerini/ alâmetlerini/ göstergelerini size gösterecek de siz onları tanıyacaksınız” de.


Ankebut;51: Kendilerine okunan Kitab'ı şüphesiz Bizim sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.


(Bakara: 21–22) Ey insanlar! Takvâlı davranasınız diye, sizi ve sizden öncekileri yaratan, yeryüzünü sizin için bir döşek, göğü de bir bina yapan, gökten su indirip de onunla sizin için rızık olarak ürünlerden çıkaran Rabbinize kulluk edin. Öyleyse siz de, bile bile Allah'a ortaklar koşmayın.


(En'âm: 102) İşte Rabbiniz Allah! O'ndan başka ilâh yoktur. Her şeyin yaratıcısıdır. Öyleyse, O'na kulluk edin. O, her şey üzerine vekildir [yönetendir].

(Hûd: 123) Ve göklerin ve yerin gaybı sadece Allah'a aittir. Ve tüm iş/ oluş yalnızca O'na döndürülür. O hâlde O'na kulluk et, O'na tevekkül et. Ve Rabbin, sizin yapmakta olduklarınızdan gafil [habersiz, duyarsız] değildir.

(Meryem: 65) O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir. Öyleyse, O'na ibâdet et ve O'na ibâdet etmekte sabırlı ol. Hiç sen O'nun ismiyle isimlenen birini bilir misin?

(İsrâ: 23) Ve senin Rabbin kesin olarak şunları gerçekleştirdi [karar altına aldı]: Kendisinden başkasına kul olmayın, anne ve babaya iyi davranın. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlığa ererse, sakın onlara "öf" deme, onları azarlama. Ve ikisine de kerim [onurlu, tatlı ve güzel] söz söyle. Ve merhametinden dolayı onlar için alçak gönüllülük kanatlarını indir. Ve de ki: "Rabbim! Onların beni küçükten terbiye ettikleri gibi, onlara rahmet et."

(Yâ–Sîn: 60–62) Ben "Ey âdemoğulları! Şeytana kulluk etmeyin, kesinlikle o size apaçık bir düşmandır ve Bana kulluk edin, işte bu dosdoğru yoldur ve Andolsun ki o [şeytan] sizden birçok nesilleri saptırdı" diye size ahd vermedim mi? Hâlâ aklını kullananlar değil miydiniz?

(Necm: 62) Haydin Allah'a secde edin ve kulluk edin!

(Zuhruf: 63–64) Îsâ apaçık delillerle geldiği zaman dedi ki: "Ben size hikmeti [zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri] getirdim ve hakkında ihtilâfa düştüğünüz şeylerin bir kısmını size açıklayayım diye geldim. O halde Allah'a karşı takvâlı olun ve bana itaat edin. Şüphesiz ki Allah; O, benim Rabbimdir ve sizin Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk edin. İşte bu, doğru bir yoldur."

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

bartsimpson 26. March 2016 12:03 AM

[COLOR="Blue"]Bakara Suresi

29 O, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için oluşturandır. Sonra da O, semaya egemenlik kurdu, onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi en iyi bilendir.

30 Ve bir zaman Rabbin, doğadaki güçlere, “Şüphesiz Ben, yeryüzünde bir halîfe getiren Zatım” demişti. Doğadaki güçler, “Orada bozgunculuk yapan, kan döken birisini mi yapacaksın?
Oysa biz, Senin övgünle birlikte tüm noksanlıklardan arındırıyoruz ve Senin tertemiz; her türlü kötülük ve eksiklikten uzak olduğunu haykırıyoruz” demişlerdi. Senin Rabbin, “Ben sizin bilmediğiniz şeyleri çok iyi bilirim” demişti.

31 Ve senin Rabbin, Âdem'e o isimlerin tümünü öğretti. Sonra hepsini doğadaki güçlere sundu ve “Hadi, haber verin Bana şunların isimlerini, eğer doğru kimseler iseniz” dedi.

32 Doğadaki güçler, dediler ki: “Sen her türlü noksanlıktan arınıksın! Senin, bize öğretmiş olduğunun dışında bizim için bilgi diye bir şey yoktur. Şüphesiz Sen, en iyi bilenin, en iyi yasa koyanın ta kendisisin.”

33 Senin Rabbin dedi ki: “Ey Âdem! Haber ver onlara, onların adlarını.” Sonra da Âdem onlara, onların adlarını haber verince, senin Rabbin, “Dememiş miydim Ben size! Şüphesiz Ben, göklerin ve yerin görülmeyenini, duyulmayanını, sezilmeyenini, geçmişi, geleceği bilirim. Ve Ben, sizin açığa vurduklarınızı ve sakladıklarınızı bilirim” dedi.

34 Ve hani Biz, doğadaki güçlere, “Âdem'e boyun eğip teslimiyet gösterin” demiştik de İblis/düşünce yetisi dışında doğadaki güçler hemen boyun eğip teslimiyet göstermişti. İblis yan çizdi, büyüklendi. Ve o, her şeyi bilerek reddedenlerden idi.

35 Ve Biz, “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette iskân ediniz/burayı yurt tutunuz, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol nasiplenin ve şu girift şeye yaklaşmayın; mal/altın-gümüş tutkunu olmayın, yoksa kendi benliğine haksızlık edenlerden olursunuz” dedik.

36 Bunun üzerine şeytân; İblis/düşünce yetisi onları oradan kaydırdı, içinde bulundukları ortamdan çıkardı. Ve Biz, “Birbirinize düşman olarak inin, orada belirli bir vakte kadar sizin için bir karar yeri ve bir yararlanma vardır” dedik.[/COLOR]

Ben bu ayetlerden şunu anlıyorum.

29 Yeryüzünde bir insan uygarlığı daha önce vardı ve yaşıyordu. Bunlar sonra uzaya açıldılar ve orada yedili düzende bir yönetim yada egemenlik oluşturdular.

30 İlk yaratılan Adem değil. Yeryüzünde daha önce yaşayan ve Halife sıfatına sahip bir yaratılmış var. Bunlar muhtemelen bir önceki ayette bahsedilenler. Önceki nesil yada yaratılanlar verilen imkanları ve yaratılış amaçlarını doğru kullanamadılar. Buna şahitlik edenler var. Ama bunun altında yatan bilgiye ve sebebe vakıf değiller.

31 Bu nedenle Adem prototipi öncekilere benzemiyen bir şekilde full donanımlı olarak yeniden yaratıldı. O tekamülün en son basamağı idi. Hatta mükemmel idi. Rabbin yarattığı Adem ile ne kadar gurur duyduğunu burada görüyoruz.

32 Zamana ve olaylara şahitlik edenler. Adem prototipinin mükemmelliğini görüp tasdik ettiler.

33 Adem donanımı gereği Rabbinin yarattıklarını en mükemmel şekli ile müşahade edebilen idi. Bunları görebiliyor, yorumlayabiliyor ve sonuçlar çıkarabiliyordu. Bu kabiliyeti yapılan demo sonrasında Rabb tarafından da tasdik edilip onaylatıldı.

34 Zamana ve olaylara şahitlik edenlerde, Adem'e verilen bilginin üstünlüğünü kabul ettiler. Saf bilgiden ve bilinçten oluşan Adem yaratılışı gereği sorgulama yeteneğine de sahipti. Bunu bilen ve gören İblis, yaratılışı gereği bunu bir eksiklik ve kusur olarak algılayıp sorun yaratacağını görerek itiraz etti.

35 Adem çift kutuplu yaratılmıştı. Tüm özellikler ve bilgi tek bir forumda değil ikili bir forumda Adem'de mevcuttu. (tıpkı bilgisayarlardaki "binary" ikili kodlar gibi) Bu özellikeri kullanacağı ve verimli olacağı bir alana ihtiyacı vardı. Belki de evren fabrikasında Rabbi adına çok önemli bir rol üstlenmişti. Belirlenen alan içinde serbestçe hareket etme özgürlüğü vardı. Ama "girift" olan bir alanı (Birbirinin içine girip karışmış, girişik, çapraşık) yani onun yaratılış amacına uymayan bir bilginin ve bilincin olduğu alanı müşahade etmeye ve anlamlandırmaya çalışması engellenmişti. Yoksa tıpkı yazılımında "bug" (hata) olan bir program gibi istenen sonucu vermekte sıkıntı yaşayacak ve kendi içinde karmaşaya neden olacaktı. Bu bilgi ve alan da "Nefs" dediğimiz olgu idi. Adem bunun ismini bildiği halde müşahade etmemişti.

36 İblis, Adem'in yaratılış amacına müdahalede bulunandır. (Bir bilgisayar yazılımına virüs bulaştıran gibi) Ademdeki bu durum ve karmaşa bulunduğu ortamda çözülebilecek bir sorun değildi. Bu yüzden ana alandan/levfi mafuzdan (main frame) ayırılıp yeryüzüne indirildi (download). Bu hatayı belirli bir zamana kadar çözmesi ve eski haline dönmesi için Adem'e zaman tanındı.

Bizler de Adem olgusunun yansımaları olarak asıl varoluş/yaratılış amacımızı bulmaya ve bu hatayı gidermeye çalışıyoruz. Neticede Bakara 28'de dediği şekli ile verilen süre içinde bunu başarırsak "Ona döndürüleceğiz", yani geri gideceğiz. Ama bunu yaparken o grift alan olgusu da (Nefs) bizimle beraber (yazılımdaki bir hata gibi) geldi ve onun da düzeltilmesi gerekiyor. Adem olgusunun yansıması olan insanlık, "Nesf" kavramını hala anlamlandırabilmiş değildir. Öyleki yaratılış amacını zaman zaman unutup sadece bu kavrama odaklanıyor ve görevi bilinçsiz olarak sabote ediyor.

Bu sebeple zaman zaman yaratılış amacının farkında olan bilinçler ve akıllar gerçekleri görmemizi sağlamak için bizleri uyarıyor.

Bu uyarıdaki en önemli etken olan Salat (eğitim) ve Dua (bilinci ve bilgiyi download edebilme) insan için, nefs kavramına karşı bir kalkan (Antivirüs) olarak dizayn edilmiş silahlar.

Eğer bunları toplum olarak yapılabilir ve başarılabilirsek işte o zaman görev tamamlanmış olacak ve "O'na döndüğümüzde" yaratılış amacımızı gerçekleştirmiş olacağız.

"Sıratel müstakim" yani dosdoğru yolda budur.

Tahammül edip okuyanlara teşekkür ederim.

Saygılarımla.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:25 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam