hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Melekler'e İman (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=179)
-   -   Melekler vardır, ayrı yaratıklardır. Rabbimizin yada insanın kendi melekesi değildir! (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2967)

aorskaya 18. October 2012 07:49 AM

Melekler vardır, ayrı yaratıklardır. Rabbimizin yada insanın kendi melekesi değildir!
 
Selamlar,

Meleklerle ilgili farklı başlıklar altında, bizzat dahil olduğum yazışmalarda, melekler için, onların ayrı yaratıklar olduğuna ilişkin ayetlerden bir çok delil getirilmesine rağmen, hala ısrarla onların ayrı varlıklar olmadığı,

1- kimilerinin; dağ, taş, ova, bayır oldukları,
2- kimilerinin; aslan, kaplan, kuş vb. hayvan olduğunu,
3- kimilerinin; rüzgar, yağmur, ay ve güneş olduğu,
4- meleklerin aslında rabbimizin kendi özelliklerinden olan gücü, kuvveti olduğu,
5- meleklerin, insanın kendi melekesi olduğu,
şeklinde görüşlere sahiplenilmektedir.

Konu, sadece meleklerin doğru anlaşılmasında değil, benzeri şekilde ayrı varlıklar olarak yaratılmış olan cin ve özellikle de İblis'in de doğru tanınarak, gerekli tedbirlerin alınması yönünden çok daha başka boyutları olan ve sanıldığından daha da önemli olan bir konu olmaktadır.

Böyle iddialara sebep olabilen "melek" kavramının sadece "arab dili grameri" ile de çözülmesi mümkün değildir. Çünkü, hiç bir dilin grameri, bu anlamlara gelecek bir kavramı açıklayamaz.

Bu nedenle, burada gramer konuları da dahil olmak üzere, daha fazla bizlerin sözleri ile devam etmek yerine, rabbimizin indirdiği değişmesiz ve korunmakta olan ve evrensel özelliği gereği her yer ve zamanda geçerli olan kuranda, meleklerin geçtiği konulara ilişkin ayetleri topluca alıntılamayı ve onlar üzerinden anlatımlarda bulunmayı gerektirmektedir.

Meleklerin geçtiği konulara ilişkin ayetler, aşağıda topluca alıntılanmıştır. Olası bütün meal hatalarına rağmen, bu ayetlerden sadece birisinde dahi meleklerin ayrı bir varlık olmadıklarını görebilen olursa, ayeti öncelikle bulunduğu suredeki konumu itibarıyla, yani o yerdeki konu bütünlüğünü bozmayacak şekilde inceler ve anladığını yazarsa, ona göre bu konulara devam edilmesinin daha doğru olacağına inanıyorum.

saygılarımla...
aorskaya

aorskaya 18. October 2012 07:50 AM

[I]KURANDA GEÇEN MELEKLER İLE İLGİLİ AYETLER

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla


1. Hani Rabbin, Meleklere: "Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah:) "Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim" dedi. (BAKARA SURESİ / 30)


2. Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin" dedi. (BAKARA SURESİ / 31)


3. Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu. (BAKARA SURESİ / 34)


4. Her kim Allah'a, meleklerine, elçilerine, Cibril'e ve Mikail'e düşman ise, artık şüphesiz Allah da kafirlerin düşmanıdır." (BAKARA SURESİ / 98)


5. Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkâr etmedi; ancak şeytanlar inkâr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme" demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiç bir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi. (BAKARA SURESİ / 102)

6. Şüphesiz, inkâr edip kafir olarak ölenler, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların üzerinedir. (BAKARA SURESİ / 161)


7. Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. (BAKARA SURESİ / 177)


8. Onlar, bulut gölgeleri içinde Allah'ın (azabının) meleklerle onlara gelmesini ve (azap) emrinin gerçekleşmesini mi gözlüyorlar? Oysa bütün işler Allah'a döner. (BAKARA SURESİ / 210)


9. Peygamberleri, onlara (şöyle) dedi: "Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır." (BAKARA SURESİ / 248)


10. Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, Kitaplarına ve elçilerine inandı. "O'nun elçileri arasında hiç birini (diğerinden) ayırdetmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana'dır" dediler. (BAKARA SURESİ / 285)

11. Allah, gerçekten kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O'ndan başka ilah yoktur. (AL-İ İMRAN SURESİ / 18)

12. mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir." (AL-İ İMRAN SURESİ / 39)


13. Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti. (AL-İ İMRAN SURESİ / 42)


14. Hani Melekler, dediler ki: "Meryem, doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır.." (AL-İ İMRAN SURESİ / 45)


15. O, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretmez. Siz, müslüman olduktan sonra, size küfrü mü emredecek? (AL-İ İMRAN SURESİ / 80)


16. İşte bunların cezası, Allah'ın meleklerin ve bütün insanların lanetlerinin üzerine olmasıdır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 87)


17. Sen mü'minlere: "Rabbinizin size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım-iletmesi size yetmez mi?" diyordun. (AL-İ İMRAN SURESİ / 124)


18. Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar da aniden üstünüze çullanıverirlerse, Rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin kişiyle yardım ulaştıracaktır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 125)


19. Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son verecekleri zaman derler ki: "Nerde idiniz?" Onlar: "Biz, yeryüzünde zayıf bırakılmışlar (müstaz'aflar) idik." derler. (Melekler de:) "Hicret etmeniz için Allah'ın arzı geniş değil miydi?" derler. İşte onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o? (NİSA SURESİ / 97)


20. Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır. (NİSA SURESİ / 136)


21. Fakat Allah, sana indirdiğiyle şahidlik eder ki, O, bunu kendi ilmiyle indirmiştir. Melekler de şahittirler. Şahid olarak Allah yeter. (NİSA SURESİ / 166)


22. Mesih ve yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler, Allah'a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O'na ibadet etmeye 'karşı çekimser' davranırsa ve büyüklenme gösterirse (bilmeli ki,) onların tümünü huzurunda toplayacaktır. (NİSA SURESİ / 172)


23. Ve derler ki: "Ona bir melek indirilmeli değil miydi?" Eğer bir melek indirilseydi, elbette iş bitirilmiş olurdu da sonra kendilerine göz açtırılmazdı. (EN'AM SURESİ / 8)


24. Onu eğer bir melek kılsaydık, elbette erkek (suretinde bir melek) kılardık ve mutlaka katmakta oldukları (şüpheleri) yine katardık. (EN'AM SURESİ / 9)


25. De ki: "Size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam." De ki: "Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?" (EN'AM SURESİ / 50)


26. Böylece İbrahim'e, -kesin bilgiyle inananlardan olması için- göklerin ve yerin melekûtunu10 gösteriyorduk. (EN'AM SURESİ / 75)


27. Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiç bir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen... (EN'AM SURESİ / 93)


28. Gerçek şu ki, biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve her şeyi karşılarına toplasaydık, -Allah'ın dilediği dışında- yine onlar inanmayacaklardı. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar. (EN'AM SURESİ / 111)


29. Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyin, biz de şüphesiz beklemekteyiz." (EN'AM SURESİ / 158)


30. Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı. (A'RAF SURESİ / 11)


31. Şeytan, kendilerinden 'örtülüp gizlenen çirkin yerlerini' açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir." (A'RAF SURESİ / 20)

32. Siz Rabbinizden yardım taleb ediyordunuz, O da: "Şüphesiz ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım ediciyim" diye cevap vermişti. (ENFAL SURESİ / 9)

33. Rabbin meleklere vahyetmişti ki: "Şüphesiz ben sizinleyim, iman edenlere sağlamlık katın, inkâr edenlerin kalblerine amansız bir korku salacağım. Öyleyse (ey müslümanlar,) vurun boyunlarının üstüne, vurun onların bütün parmaklarına." (ENFAL SURESİ / 12)

34. Melekleri, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak: "Yakıcı azabı tadın" diye o inkâr edenlerin canlarını alırken görmelisin. (ENFAL SURESİ / 50)

35. Şimdi onların: "Ona bir hazine indirilmeli veya onunla birlikte bir melek gelmeli değil miydi?" demeleri dolayısıyla göğsün daralıp sana vahyolunanlardan bir kısmını terk mi edeceksin? Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah her şeye vekildir. (HUD SURESİ / 12)


36. "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Melek olduğumu söylemiyorum ve gözlerinizin aşağılık gördüklerine, Allah kesin olarak bir hayır vermez de demiyorum. Nefislerinde olanı Allah daha iyi bilir. Bu durumda (bunun aksini yaparsam) gerçekten o zaman zalimlerdenim (demek)dir." (HUD SURESİ / 31)


37. (Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf'a da:) "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: "Allah'ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler. (YUSUF SURESİ / 31)


38. Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler.. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır. (RA'D SURESİ / 13)


39. Onlar, Adn cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden ve soylarından 'salih davranışlarda' bulunanlar da (Adn cennetlerine girer). Melekler onlara her bir kapıdan girip (şöyle derler:) (RA'D SURESİ / 23)


40. "Eğer doğruyu söylüyor isen, bizlere melekleri getirmeli değil miydin?" (HİCR SURESİ / 7)


41. Hak olmaksızın biz melekleri indirmeyiz. O zaman da onlara göz açtırılmaz. (HİCR SURESİ / 8)


42. Hani Rabbin meleklere demişti: "Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım." (HİCR SURESİ / 28)


43. Böylece meleklerin tümü, topluca secde etti. (HİCR SURESİ / 30)


44. Kullarından dilediklerine, melekleri emrinden olan ruh ile indirir: Benden başka ilah yoktur, şu halde benden korkup-sakının, diye uyarın." (NAHL SURESİ / 2)


45. Ki melekler, kendi nefislerinin zalimleri olarak onların canlarını aldıklarında, "Biz hiç bir kötülük yapmıyorduk" diye teslim olurlar. Hayır, şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı bilendir. (NAHL SURESİ / 28)


46. Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." (NAHL SURESİ / 32)


47. (Küfre sapanlar) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi gözlüyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. (NAHL SURESİ / 33)


48. Göklerde ve yerde olan ne varsa, canlılar ve melekler Allah'a secde ederler ve onlar büyüklük taslamazlar. (NAHL SURESİ / 49)


49. Rabbiniz size erkekleri seçti de meleklerden dişileri mi (kendine) edindi? Gerçekten siz büyük bir söz söylemektesiniz. (İSRA SURESİ / 40)


50. Hani, meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik. İblis'in dışında (hepsi) secde etmişlerdi. Demişti ki: "Bir çamur olarak yarattığın kimseye ben secde eder miyim?" (İSRA SURESİ / 61)


51. "Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza (şahid olarak) getirmelisin." (İSRA SURESİ / 92)


52. De ki: "Eğer yeryüzünde (insan değil de) tatmin bulmuş yürüyen melekler olsaydı, biz de onlara gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik." (İSRA SURESİ / 95)


53. Hani meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik; İblis'in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. (Bu,) Zalimler için ne kadar kötü bir (tercih) değiştirmedir. (KEHF SURESİ / 50)


54. (Ona gelen melek:) "İşte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki: - Bu benim için kolaydır, daha önce sen hiç bir şey değil iken, seni yaratmıştım." (MERYEM SURESİ / 9)


55. Hani biz meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik, İblis'in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi, o, ayak diremişti. (TAHA SURESİ / 116)


56. Onları, o en büyük korku hüzne kaptırmaz ve: "İşte bu sizin gününüzdür, size va'dedilmişti" diye melekler onları karşılayacaklardır. (ENBİYA SURESİ / 103)


57. Allah, meleklerden elçiler seçer ve insanlardan da. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir. (HAC SURESİ / 75)


58. Bunun üzerine, kavminden inkâra sapmış önde gelenler dediler ki: "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karşı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah (öne sürdüklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz." (MÜ'MİNUN SURESİ / 24)


59. De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin:) Her şeyin melekutu (mülk ve yönetimi) kimin elindedir? Ki O, koruyup kolluyorken kendisi korunmuyor." (MÜ'MİNUN SURESİ / 88)


60. Dediler ki: "Bu elçiye ne oluyor ki, yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?" (FURKAN SURESİ / 7)


61. Bize kavuşmayı ummayanlar, dediler ki: "Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?" Andolsun, onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bir azgınlıkla baş kaldırdılar. (FURKAN SURESİ / 21)


62. Melekleri görecekleri gün, suçlu-günahkarlara bir müjde yoktur. Ve o gün (melekler onlara) derler ki: "(Size sevinçli haber) Yasaktır, yasak." (FURKAN SURESİ / 22)


63. Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün; (FURKAN SURESİ / 25)


64. De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği, hayatınıza son verecek, sonra Rabbinize döndürülmüş olacaksınız." (SECDE SURESİ / 11)


65. O'dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size rahmet etmekte; melekleri de (size dua etmektedir). O, mü'minleri çok esirgeyicidir. (AHZAB SURESİ / 43)


66. Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin. (AHZAB SURESİ / 56)


67. O gün, onların hepsini bir arada toplayacak (haşredecek), sonra meleklere diyecek ki: "Size tapanlar bunlar mıydı?" (SEBE' SURESİ / 40)


68. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah'ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. (FATIR SURESİ / 1)


69. Her şeyin melekutu (hükümranlık ve mülkü) elinde bulunan (Allah) ne yücedir. Siz O'na döndürüleceksiniz. (YASİN SURESİ / 83)


70. Ki onlar, Mele'i A'la'ya kulak verip dinleyemezler, her yandan kovulup atılırlar; (SAFFAT SURESİ / 8)


71. Yoksa onlar, şahidlik etmekteyken biz melekleri dişiler olarak mı yarattık? (SAFFAT SURESİ / 150)


72. "Mele-i Ala (yüce topluluk) tartışıp dururken, benim hiç bir bilgim yoktur." (SAD SURESİ / 69)


73. Hani Rabbin meleklere: "Gerçekten ben, çamurdan bir beşer yaratacağım" demişti. (SAD SURESİ / 71)


74. Meleklerin hepsi topluca secde etti; (SAD SURESİ / 73)


75. Melekleri de arşın etrafını çevirmişler olarak Rablerini hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Aralarında hak ile hüküm verilmiştir ve: "Alemlerin Rabbine hamdolsun" denilmiştir. (ZÜMER SURESİ / 75)


76. Onlara "Yalnızca Allah'a kulluk edin" diye önlerinden ve arkalarından elçiler gelince, dediler ki: "Eğer dileseydi Rabbimiz melekler indirirdi. Bundan dolayı biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkâr edicileriz." (FUSSİLET SURESİ / 14)


77. Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin." (FUSSİLET SURESİ / 30)


78. Gökler, neredeyse üstlerinden çatlayıp-parçalanacaklar; melekler de Rablerini hamd ile tesbih ederler ve yerde olanlara mağfiret dilerler. Haberiniz olsun; gerçekten Allah, bağışlayan ve esirgeyen O'dur. (ŞURA SURESİ / 5)


79. Onlar, ki Rahmanın kulları olan melekleri dişiler kıldılar. Kendileri yaratılışlarına şahit mi oldular? Onların şahitlikleri yazılacak ve (bundan dolayı) sorumlu tutulacaklar. (ZUHRUF SURESİ / 19)


80. "Bu durumda (eğer doğruysa), üzerine altından bilezikler atılmalı ya da yakınında yer almış vaziyette onunla birlikte melekler gelmeli değil miydi?" (ZUHRUF SURESİ / 53)


81. Eğer biz dilemiş olsaydık, elbette sizden melekler kılardık; yeryüzünde (size) halef (yerinize geçenler) olurlardı. (ZUHRUF SURESİ / 60)


82. Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? (MUHAMMED SURESİ / 27)


83. Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: "İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey." (KAF SURESİ / 23)


84. Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine, (KAF SURESİ / 24)


85. Göklerde nice melekler vardır ki, onların şefaatleri hiç bir şeyle yarar sağlamaz; ancak Allah'ın dileyip razı olduğu kimseye izin verdikten sonra başka. (NECM SURESİ / 26)


86. Gerçek şu ki, ahirete iman etmeyenler, melekleri dişi isimlerle isimlendiriyorlar. (NECM SURESİ / 27)


87. Eğer sizler (Peygamberin iki eşi) Allah'a tevbe ederseniz (ne güzel); çünkü kalbleriniz eğrilik gösterdi. Yok eğer ona karşı birbirinize destekçi olmaya kalkışırsanız, artık Allah, onun mevlasıdır; Cibril ve mü'minlerin salih olan(lar)ı da. Bunların arkasından melekler de onun destekçisidirler. (TAHRİM SURESİ / 4)


88. Melek(ler) ise, onun çevresi üzerindedir. O gün, Rabbinin arşını onların da üstünde sekiz (melek) taşır. (HAKKA SURESİ / 17)


89. Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (MEARIC SURESİ / 4)


90. Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkâr edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını kendisinden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür. (MÜDDESSİR SURESİ / 31)


91. Ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün; Rahman'ın kendilerine izin verdikleri dışında olanlar konuşmazlar. (Konuşacak olan da,) Doğruyu söyleyecektir. (NEBE' SURESİ / 38)


92. Rabbin(in buyruğu) geldiği ve melekler dizi dizi durduğu zaman; (FECR SURESİ / 22)


93. Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler. (KADİR SURESİ / 4 )[/I]

pramid 18. October 2012 08:46 AM

Tahrif ettiğiniz ayetleri yazıp da parantez içinde "melek" diye yutturmaya çalıştığınız ayetleri yazıp durmayın. Örnek: Nerede melek yazıyor bir bak şu ayetin Arapçasına bakalım.

Biliyorsanız yazın, bilmiyorsanız daha fazla rezil olmayın. İnatlarınız imanınız olmasın. Yazdıklarınızdan sorumlusunuz bilginiz olsun.

[QUOTE]54. (Ona gelen melek "İşte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki: - Bu benim için kolaydır, daha önce sen hiç bir şey değil iken, seni yaratmıştım." (MERYEM SURESİ / 9)[/QUOTE]

aorskaya 18. October 2012 10:25 AM

[QUOTE=pramid;13114]Tahrif ettiğiniz ayetleri yazıp da parantez içinde "melek" diye yutturmaya çalıştığınız ayetleri yazıp durmayın. Örnek: Nerede melek yazıyor bir bak şu ayetin Arapçasına bakalım.

Biliyorsanız yazın, bilmiyorsanız daha fazla rezil olmayın. İnatlarınız imanınız olmasın. Yazdıklarınızdan sorumlusunuz bilginiz olsun.[/QUOTE]

[FONT="Comic Sans MS"][B]Buraya alıntıladığım ayetler, "meleklerin ayrı varlıklar olduğu" konusunu pekiştirmek içindi ve meal hataları olabileceği notuyla aktardığımı belirtmiştim.

[COLOR="Red"]Sen, bu nota rağmen hangi hakla, ayetleri tahrif ettiğimi söyeleyebilirsin. Haddini fazlasıyla aşmaya başladın. Bu saldırganlığına sebep kelimelerle iletişiminin zayıflaması, konuşacak şey bulamaman olmalıdır.

Burada da, itirazınızı, bırakalım bir bilinçli müslümanı, mümini, basit bir insan gibi bile yapsan yeterli idi.[/COLOR]

[COLOR="Green"]Bu ayette, melek geçmiyorsa, "bu ayette melek yoktur." diye insanca ikaz edersin, ben de bakarım, ya olumlu yada olumsuz görüşümü bildiririm. Ama, böyle şeyler olabileceğini unutmuş olmalısın[/COLOR].[/B][/FONT]

Şimdi senin bu saçma çıkışlarınla daha fazla meşgul olmadan, bahsettiğin ayetle ilgili olarak çok sayıda çevirileri ele alalım:


[I]İmam İskender Ali Mihr : [COLOR="Blue"](Melek)[/COLOR]: “İşte böyle.” dedi. Senin Rabbin: “O, bana (benim için) kolaydır. Daha önce sen bir şey değilken seni, Ben yaratmıştım.” buyurdu.

Diyanet İşleri : [COLOR="Blue"](Vahiy meleği)[/COLOR] dedi ki: Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: “Bu, bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım.”

Abdulbaki Gölpınarlı : Böyledir bu dedi, Rabbine dedi, bu pek kolay ve sen yokken evvelce de seni yaratmıştım.

Adem Uğur : Allah: Öyledir, dedi; Rabbin: O bana kolaydır. Daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım, buyurdu.

Ahmed Hulusi : "Orası öyledir" dedi (Rabbi). . . (Ancak) Rabbin dedi ki: "O bana kolaydır. . . Sen (anılır herhangi) bir şey değilken, daha önce seni halketmiştim. "

Ahmet Tekin : [COLOR="Blue"]Melek:[/COLOR]
'Öyledir, doğrudur. Rabbin, bu işi yapmak bana kolaydır. Bundan önce, senin varlığın ortada yokken seni ben yarattım, buyurdu.' dedi.

Ahmet Varol : [COLOR="Blue"](Melek)[/COLOR] dedi ki: 'Böyledir. Rabbin: 'Bu bana kolaydır. Daha önce sen hiçbir şey değilken seni yarattım' dedi.'

Ali Bulaç : [COLOR="Blue"](Ona gelen melek:)[/COLOR] "İşte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki: - Bu benim için kolaydır, daha önce sen hiç bir şey değil iken, seni yaratmıştım."

Ali Fikri Yavuz : [COLOR="Blue"](Cebrâil [/COLOR]ona şöyle) dedi: “- Dediğin gibidir, fakat Rabbin buyurdu ki, bu işi yapmak bana kolaydır. Bundan önce seni yarattım, halbuki hiç bir şey değildin.”

Bekir Sadak : Allah: «Rabbin boyle buyurdu; Cunku bu bana kolaydur, nitekim sen yokken daha once seni yaratmistim» dedi.

Celal Yıldırım : Allah ona: «Bu böyledir. Rabbin buyurdu, o bana göre çok kolaydır; sen hiçbir şey değil iken bundan önce seni yarattım,» dedi.

Diyanet İşleri (eski) : Allah: 'Rabbin böyle buyurdu; Çünkü bu bana kolaydır, nitekim sen yokken daha önce seni yaratmıştım' dedi.

Diyanet Vakfi : Allah: Öyledir, dedi; Rabbin: O bana kolaydır. Daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım, buyurdu.

Edip Yüksel : 'Evet öyledir,' dedi, 'Rabbin, 'O iş bana kolaydır. Seni daha önce yaratmıştım ve sen hiç bir şey değildin' diyor.'

Elmalılı Hamdi Yazır : Buyurdu: öyle, fakat rabbın buyurdu ki: o bana kolaydır, bundan evvel seni yarattım! Halbuki hiç bir şey değildin

Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Buyurdu ki: «Öyle! Fakat Rabbin, «o Bana kolaydır, bundan önce de seni, sen hiçbir şey değilken yarattım.» dedi.»

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : [COLOR="Blue"](Allah yahut Cebrail ona şöyle)[/COLOR] dedi: «Dediğin gibidir, (fakat) Rabbin buyurdu ki, bu işi yapmak bana kolaydır. Nitekim bundan önce seni yarattım. Halbuki sen hiçbir şey değildin.»

Fizilal-il Kuran : Allah dedi ki; «Rabbin buyurdu ki, bu iş O'nun için kolaydır, vaktiyle ben seni hiçbir şey değilken yoktan varetmiştim.»

Gültekin Onan : [COLOR="Blue"](Ona gelen melek:)[/COLOR] "işte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki: -Bu benim için kolaydır, daha önce sen hiç bir şey değil iken, seni yaratmıştım."

Hasan Basri Çantay : [COLOR="Blue"](Melek)[/COLOR] dedi: «Öyledir. (Fakat) Rabbin buyurdu ki: — o, bana göre pek kolay. Daha evvel sen bir şey değilken seni yaratmışımdır».

Hayrat Neşriyat : (Allah) buyurdu ki: 'Böyledir!' (Ve) Rabbin (yine) buyurdu ki: 'O bana pek kolaydır; nitekim daha önce sen (de henüz) hiçbir şey değil iken, muhakkak ki seni de yaratmıştım!'

İbni Kesir : Öyledir. Rabbım buyurdu ki: Bu, bana çok kolaydır. Daha önce sen yokken seni de yaratmıştım.

Muhammed Esed : [COLOR="Blue"](Melek:)[/COLOR] "Orası öyle, (ama)," dedi, "Rabbin diyor ki: 'Bu Benim için kolaydır, tıpkı daha önce seni yoktan var ettiğim gibi".

Ömer Nasuhi Bilmen : Buyurdu ki: «Öyledir. Rabbin buyurdu ki, o Bana kolaydır ve muhakkak ki, Ben seni bundan evvel yaratmıştım, halbuki sen hiçbir şey değildin.»

Ömer Öngüt : Allah ona: “Bu böyledir. ” dedi. Rabbin buyurdu ki: “Bu bana kolaydır. Daha önce seni de yaratmıştım. Halbuki sen hiçbir şey değildin. ”

Şaban Piriş : -İşte böyle, dedi. Senin Rabbin o bana çok kolaydır, dedi. Daha önce sen de yoktun, seni de yaratmıştım.

Suat Yıldırım : [COLOR="Blue"]Melek [/COLOR]dedi: "Öyledir, fakat Rabbin buyurdu ki: Bunu yapmak bana pek kolay! Nitekim seni yoktan var eden de Ben değil miyim?"

Süleyman Ateş : Dedi: "Öyledir, ama Rabbin: 'O bana kolaydır, daha önce sen de hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım' dedi."

Tefhim-ul Kuran : [COLOR="Blue"](Ona gelen melek:)[/COLOR] «İşte böyle» dedi. «Rabbin dedi ki: -Bu benim için kolaydır, daha önce sen hiç bir şey değil iken, seni yaratmıştım.»

Ümit Şimşek : 'Öyledir,' buyurdu Allah. 'Fakat Rabbin buyurdu ki: Bu Benim için kolaydır. Bundan önce de seni hiçbir şey değilken yaratmıştım.'

Yaşar Nuri Öztürk : "Bu budur." dedi. Rabbin şöyle buyurdu: "Onu yapmak benim için çok kolaydır. Nitekim daha önce de sen hiçbir şey değilken seni yaratmıştım."[/I]

Dikkat edilirse; bir çok kimse tarafından burada "meleğin açıklama yaptığı görüşü" vardır. Bazılarıda melek yada rabbimizi işaret etmeden, (biraz uyanıklık yapıyorlar herhalde) anlatımı yaparken, çok az kimse de melek olmadığını, her durumda seslenenin doğrudan rabbimiz olduğunu belirtmişlerdir.

Burada; melekten bahsedenler bilerek ayeti tahrifmi etmiş olurlar. Bana göre; ilk cümleden sonra, "senin rabbin" deyimini gören bu kimseler, rabbimizin kendinden bahsedecekse senin rabbin diye kelam etmeyeceğini düşünmeleri nedeniyle, bu sözü rabbimizin değil, meleğin ağzından aktarmışlardır.

Ancak, bana göre de surenin daha ilk ayetinden itibaren rabbimizin sözleri ile muhatap olan Zekeriya peygambere, bu ayette de meleğin anlatımı yoktur.

MERYEM SURESİNDEN ALINTILAR:
(Sayın Hakkı Yılmaz'ın çevirisidir)

[FONT="Comic Sans MS"][B] 2- (Bu,) Rabbinin, kulu Zekeriyya’ya olan rahmetini anmasıdır.
3- Bir zamanlar o, Rabbine gizli olarak seslenmişti.
4–6- Dedi ki: “[COLOR="Blue"][SIZE="3"]Rabbim[/SIZE][/COLOR]! Şüphesiz benim kemiğim zayıflayıp gevşedi ve başım ağarmış saçıyla alev gibi tutuştu. Sana dua etmekle de Rabbim, bedbaht olmadım. Ve gerçekten ben, arkamdan, mevalimden [yakınlarımdan, amcaoğullarımdan] endişedeyim. Karım da kısırdır. Onun için katından bana, bana da mirasçı olacak, Yakub ailesine de miras olacak bir veliy [yakın, yardımcı] bağışla. Rabbim, onu sen rızanı kazanan biri kıl!”
7- “Ey Zekeriyya! Şüphesiz biz sana bir delikanlıyı – onun ismi Yahya’dır-müjdeliyoruz. Bundan önce ona hiçbir adaş kılmadık.
8- O [Zekeriyya]: “Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken benim nasıl bir delikanlım olabilir?” dedi.
9- O [Allah] dedi ki: “Öyledir! Rabbin buyurdu ki, o Bana kolaydır. Bundan önce de Ben seni, sen hiçbir şey değilken yarattım.”
10- O [Zekeriyya]; “Rabbim! Bana bir ayet [alâmet] ver” dedi. O [Allah]; “Senin alâmetin, sapasağlam olduğun hâlde, üç gece insanlarla konuşmamandır” buyurdu.[/B][/FONT]

3 ila 6. ayetlerde gizlide olsa, peygamberimizin, kendi soyundan olanları mirasçı değerine layık görmemesi nedeniyle doğrudan rabbimizden; onun katından bir evlat dilemesi ve bunun üzerine 7.ayette rabbimizin ona, yeniden evlat vereceğini bildirmesi üzerine, 8.ayette yaşı nedeniyle bunun imkansızlığını düşünen ve aklı almayan peygamberin doğrudan rabbimize yönelik sorusuna 9. ayette cevap verilmektedir.

Buraya kadar peygamber ve rabbimiz başkası olmadan dillendirmişlerdir. O halde burada olmayan melek 9.ayette de olmamalıdır. Şimdi 9.ayeti şöyle yorumlarsak, "melek" olmadığını diğer çevirenlere de anlatabiliriz.

9.ayette rabbimiz; kafası karışan peygamberimize; önce, "o öyledir" dedi. Sonra, tereddütleri tamamen gidermek için, "senin rabbin olan bana, o kolaydır. Bundan önce de Ben seni, sen hiçbir şey değilken yarattım.” diyerek burada kendisinin bir kez daha her şeye gücü yetttiğinin bilinmesi dersini vermiştir.

[I](Aslında, burada sayın Yılmaz'ın çevirisinde de "rabbin buyurduki..." şeklinde cümle nedeniyle ilk cümleye ters durum ortaya çıkıyor. İlk cümle de O (Allah) dediki, yazıldıktan sonra; "rabbin buyurduki..." şeklinde bir yazım, sanki başkasının anlatımı havasını veriyor. Çünkü; bilindik cümle yapısında bir kimse kendisinden bu şekilde bahsedemez. Burada, "buyurdu" kelimesi olmadan, cümlenin sonuna "dedi" şeklinde çeviri daha uygun olurdu. Ancak, bu kadar kusur kabul edilir olmalıdır diye düşünüyorum.)
[/I]
10. ayette de Zekeriya, (zannımca) ikna olurken, ayrıca rahatlamak amacıyla bunun gerçekleşeceğine dair belirti, iz istemiştir.

[I]Buraların hiç birinde melek devrede değildir. Bu ayrı bir konudur. Ama, bu ayette meleğin olmaması, meleklerin olmadığı, yada ayrı yaratıklar olmadığı anlamına gelmez.
[/I]
[I][U][B]Şimdi konumuza bu ayet dışındakilerle devam edebiliriz.

Bu tarz hatalı bulduğunuz kısımları, müslümana yakışır bir tavırla dillendirmenizi rica ederek noktalıyorum.
[/B][/U]
selamlar,
aorskaya[/I]

pramid 18. October 2012 10:54 AM

[QUOTE]Dikkat edilirse; bir çok kimse tarafından [/QUOTE]

Sen Alim denen zerzevatları erbab ediniyorsun. Çoğunluk seni aldatiyor. Alim denen pislikleri uyursun. Zira müşrikler de pistir.

Neyse çoğunluk demiştik.

Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tabi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.

Senin söylediklerinin bir çoğu yalan ve Allaha iftira. Dikkat et

"Çünkü, onlar (putlar), insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular, Rabbim. Şimdi kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, artık sen gerçekten çok bağışlayan, pek esirgeyensin."

Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.

Aklını çalıştırmayanların üzerine de Allah pislik yağdırır. Müşrikler hayvandan daha beter varlıklardır.

Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.

Zandan kaçın ve Kuranı arapça tahlil et. Meal yazanlar zanlarını kurana aktarmış ve öyle anlamaya çalışmışlardır.

pramid 18. October 2012 10:56 AM

... Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.

Bize gelen ilimden sonra da çoğunluğa uyacak değiliz.

Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki,

Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tabi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.

aorskaya 18. October 2012 11:23 AM

[QUOTE=pramid;13130]Sen Alim denen zerzevatları erbab ediniyorsun. Çoğunluk seni aldatiyor. Alim denen pislikleri uyursun. Zira müşrikler de pistir.

Neyse çoğunluk demiştik.

Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tabi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.

[/QUOTE]

Benim alim denen kimselerin görüşlerini din kabul ettiğimi nerden çıkarıyorsun?

Bırak artık şu dayanaksız atıp tutmaları, defalarca anlatımıma, yazılarıma rağmen hala kendi bildiğin yöntemle karşı çıkmaya son ver.

Yeryüzünde bulunanların çoğu, islam dışı inançlar peşindedir. Çoğunluğa uymuş olsaydım, sanırım islamdan olduğumu, iman ettiğimi yazılarımda göremezdin.

Daha fazla tutarsız iddialarda bulunup, komik olayların kahramanı olmaya son verelim artık değilmi?

selamlar,
aorskaya

aorskaya 18. October 2012 11:26 AM

[QUOTE=pramid;13130]

Senin söylediklerinin bir çoğu yalan ve Allaha iftira. Dikkat et

[/QUOTE]

"Kork korkmazdan, utan utanmazdan" diye bir sözünün en kuvvetli örneği olmaya aday mı olmaya çalışıyorsunz?

Çoğu iftira ve yalan olduğunu iddia ettiğin sözlerimden azını yazamazsın şimdi değilmi?

Yanlış bile demiyorsun, o kadar kibirine, egona yenik düşüyorsunki, din konuşmak yerine hep benden konuşuyorsun...

Piramid'i artık bu yönleriyle kabul etmeye çalışacağım...

selamlar,
aorskaya

aorskaya 18. October 2012 11:32 AM

[QUOTE=pramid;13131]... Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.

Bize gelen ilimden sonra da çoğunluğa uyacak değiliz.

Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki,

Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tabi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.[/QUOTE]

Peygambere rabbimden ilim geldi, hataları rabbimce düzeltti de sana gelen ilimi sen gerçekten her zaman doğru anladığını, yanılmaz birisi olduğunumu düşünüyorsun?

Eğer, durumun buysa, seni fazla rahatsız etmemek gerek diye düşünüyorum. Ama, yanılabileceğini de kabul ediyorsan, yada anlayamadığın yerler olacağını da kabul ediyorsan seninde bizlerden bu açıdan farkın yok.

Benim tek kaynağım, değişmez, doğru, korunan kaynak olarak kurandır. Zanna göre hareket etmediğim gibi edenleri de rastlarsam ikaz ederim.

Ama, aynı dikkati sen kendini efendi ilan etmemeye çalışarak göster.

selamlar,
aorskaya

pramid 18. October 2012 11:47 AM

Âl-i İmrân 19
(Medenî 89) Allah nezdinde hak din İslam'dır. Kitap verilenler, [B]kendilerine [COLOR="Red"]ilim[/COLOR] geldikten sonradır ki,[/B] aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın ayetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur.


Andolsun biz İsrailoğullarını güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz nimetlerden rızık verdik. Kendilerine [B][COLOR="Red"]ilim [/COLOR]gelinceye [/B]kadar ayrılığa düşmediler. Şüphesiz ki Rabbin, kıyamet günü onların, aralarında ihtilaf etmekte oldukları şeyler hakkında hükmedecektir. Yûnus 93

.....Zira her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır. Yusuf 76

İsrâ 107
(Mekkî 50) De ki: Siz ona ister inanın, ister inanmayın; şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere o (Kur'an) okununca, derhal yüz üstü secdeye kapanırlar.

Hac 54
(Medenî 103) Bir de, kendilerine ilim verilenler., onun (Kur'an'ın) hakikaten Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek olduğunu bilsinler de ona inansınlar, bu sayede kalpleri huzur ve tatmine kavuşsun. Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola yöneltir.

Artık ilim geldikten sonra o ayetler ışığında çene üzere secde etmek düşer.

Biraz daha kuran ile meşgul olalım. Bilmeden konuşmayalım.

Eğer Kuran + Hadis/Rivayetler diyenlere de bir ayet

A’râf 30
(Mekkî 39) O, bir gurubu doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstehak oldu. Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. [B][COLOR="Red"]Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar. [/COLOR][/B]

aorskaya 18. October 2012 12:05 PM

[QUOTE=pramid;13139]
.....Zira her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır. Yusuf 76

Artık ilim geldikten sonra o ayetler ışığında çene üzere secde etmek düşer.

Biraz daha kuran ile meşgul olalım. Bilmeden konuşmayalım.

[/QUOTE]

İlk sıradaki ayete uygun aşağıdaki sözüne bütünüyle katılıyor ve kabul ediyorum.

Son cümlene ise; "biraz daha" yerine "gücümüz yettiği sürece, devamlı olarak kuranla dostluğuı ilerletmeye, onu anlamaya çalışalım" düzeltmesiyle katılıyorum.

Biraz'ın kime yeteceğini kim bilebilirki? O zaman her durumda yetmediğini düşünerek, az, biraz kuranla değil, hep kuranla yaşayalım inşallah...

selamlar,
aorskaya

pramid 18. October 2012 12:15 PM

Sözde melekler dizilmiş zikir çekiyor,
Birisi elinde düdüğü ile bekliyor,
Elinde bir sopa birisi de doğayı düzenliyor,
Hançeri ile biri canları alıyor,
Biride göktanrıdan vahy iletiyor.

Haşa Allah da eli kolu bağlı işleri devretmiş tepeden kullarına bakıyor.

Soru şu; Şirketin yönetim kurulu başkanı kim?

AAA şirk ve şirket aynı kökten miş?

aorskaya 18. October 2012 12:57 PM

[QUOTE=pramid;13146]Sözde melekler dizilmiş zikir çekiyor,
Birisi elinde düdüğü ile bekliyor,
Elinde bir sopa birisi de doğayı düzenliyor,
Hançeri ile biri canları alıyor,
Biride göktanrıdan vahy iletiyor.

Haşa Allah da eli kolu bağlı işleri devretmiş tepeden kullarına bakıyor.

Soru şu; Şirketin yönetim kurulu başkanı kim?

AAA şirk ve şirket aynı kökten miş?[/QUOTE]

Aaa, bak akıl ürünü bir buluş! Hiç kimse bulamamış, piramid bulmuş! Şirk ve şirket aynı köktenmiş!

-eee, ne olmuş itiraz eden mi var?
-hayır yok!
-O zaman bu açıklamaya ne gerek var
-(piramid:)canım istedi yazdım işte...

neyse; diyalogtan resme dönelim.

1- Melekleri böyle resmedince, yada resim doğru olunca, rabbimiz sizin iddia ettiğiniz gibi boşamı çıkmış oluyor? Delilleriniz nelerdir? rabbimiz neden her şeyi kendisi yapmalıdır, yapacaktır?

2- Meleklere görev verince, neden meleklerle şirket kurmuş yada onları ortak almış olsun?

3- İnsanlara elçi seçtiği peygamberler için de aynı şeyleri ne zaman söylemeyi düşünüyorsunuz? Yada, bu aklınıza gelmemişmiydi?

selamlar,
aorskaya

pramid 18. October 2012 01:06 PM

[QUOTE]1- Melekleri böyle resmedince, yada resim doğru olunca, rabbimiz sizin iddia ettiğiniz gibi boşamı çıkmış oluyor? Delilleriniz nelerdir? rabbimiz neden her şeyi kendisi yapmalıdır, yapacaktır?[/QUOTE]

Ol der ve olur. Hamdi ile programlar, programladıkları da o program çerçevesinde tesbih eder.

[QUOTE]Meleklere görev verince, neden meleklerle şirket kurmuş yada onları ortak almış olsun?[/QUOTE]

Melek görevlendirilmezi savunmaktayız çünkü mutmain olmuş melek düşüncesini kuran red ediyor . "Ol" emri ile olan zaten melektir.

[QUOTE]3- İnsanlara elçi seçtiği peygamberler için de aynı şeyleri ne zaman söylemeyi düşünüyorsunuz? Yada, bu aklınıza gelmemişmiydi?[/QUOTE]

Allah'ın beşer ile konuşma ölçütleri kuranda yazılıdır.

Şimdi meleklerin dişil isimleri say ve din muhayyilesinin bu algısının nedenini söyler misin?

aorskaya 18. October 2012 03:15 PM

[QUOTE=pramid;13158][QUOTE=aorskaya]Meleklere görev verince, neden meleklerle şirket kurmuş yada onları ortak almış olsun?
[/QUOTE]

Melek görevlendirilmezi savunmaktayız çünkü mutmain olmuş melek düşüncesini kuran red ediyor . "Ol" emri ile olan zaten melektir.
[/QUOTE]

1-"Ol" emri ile olan zaten melekse, insan da melektir, hayvanda, her yaratık ta...

yani bütün yaratılmışlar, "ol" emri ile olduğuna göre, senin de bu iddiana göre her yaratılmış şey melek olmaktadır!

Buna cidden inanıyormusun, yoksa şimdi düşünürsen bunu yanlış bulurmusun?

Allah'ın beşer ile konuşma ölçütleri kuranda yazılıdır.

2- Bunun gibi, bazı şeylerin düzen almasında meleklerin görevlendirilmesi de "ol" demekle yaptıklarının arasında neden olmasın? Rabbimizin, yarattığı her şeyi, yine sadece bizzat ayakta tutması, işletmesi mecburiyetimi vardır?

Melekleri, bazı şekilde görevlendirince, onun rablik, ilahlık vasfı tehlikeyemi girer?

Bu durumda, biz insanlara kuranı peygambere tebliğ edip açıklattırması da onun aczinimi gösterir.

Bize tebliğde peygamberi kullanan rabbimiz, ona tebliğde meleği, yada başka görevlerde melekleri kullanamazmı?

Bu sorulara mantıklı cevaplarınız olmalıdır.

selamlar,
aorskaya

aorskaya 18. October 2012 03:21 PM

[QUOTE=pramid;13158][QUOTE=aorskaya]1- Melekleri böyle resmedince, yada resim doğru olunca, rabbimiz sizin iddia ettiğiniz gibi boşamı çıkmış oluyor? Delilleriniz nelerdir? rabbimiz neden her şeyi kendisi yapmalıdır, yapacaktır? [/QUOTE]
Ol der ve olur. Hamdi ile programlar, programladıkları da o program çerçevesinde tesbih eder.[/QUOTE]

Allah'ın "ol" demesinden siz her şeyin hemen (Rabbimiz katında zaman söz konusu olmadığından hemen olsada bizim algılamamız için zamana ihtiyacımız olması nedeniyle anlık şeyleri bile zaman kullanarak anlayabiliyoruz.), değişik aşamalar geçirmeden olmasını niçin anlıyorsunuz?

Rabbimiz "ol" dediğimde olur derken, bize; "hiç bir değişiklik olmadan olur" dememiştirki! Yada başka açıklama yapmamıştırki.

Bu nedenle "ol" deyince olacağını biliriz. (bize göre ne kadar zamanda ve nasıl, ne biçimde olacağını bilemeyiz, ve bilmemiz gerekli de değildir.)

Dolayısıyla dünyanın yaratılışı da insanın yaratılışıda değişik evreler halinde olmuştur. Şimdi bunların hiç değişiklik olmadan, ek olmadan birdenbire son şekliyle olmaması, onları yaratan rabbimizi acizmi kılmaktadır?

selamlar,
aorskaya

hiiic 18. October 2012 05:16 PM

burada aors ve diğerlerinin suçu ne? bugün hristiyan olanları da onların bilginleri ve din adına hezeyan uyduranları saptırmadılar mı?
Suçları ne?

Bu melek uyduran din adamlarının çok vebali var çooook.

Hatta bir hikayeler var ki Pramid, belki bilirsin;
Miraçda Allah cebraile soruyor yanındaki kim; o da diyor ki Muhammettir yarabbi.. : ))
daha da kötüsü, Allah meleklere bazen soru soruyor,,, eeee varsa böyle bir yaratık Allah konuscak tabi onlarla ve meleklere diyor ki; nereden geliyorsunuz (onlar da diyor ki, yeryüzünden, zikir çekenlerin meclisinden : ))

Allah affetsin.

aorskaya 18. October 2012 06:05 PM

[QUOTE=hiiic;13164]burada aors ve diğerlerinin suçu ne? bugün hristiyan olanları da onların bilginleri ve din adına hezeyan uyduranları saptırmadılar mı?
Suçları ne?

Bu melek uyduran din adamlarının çok vebali var çooook.

Hatta bir hikayeler var ki Pramid, belki bilirsin;
Miraçda Allah cebraile soruyor yanındaki kim; o da diyor ki Muhammettir yarabbi.. : ))
daha da kötüsü, Allah meleklere bazen soru soruyor,,, eeee varsa böyle bir yaratık Allah konuscak tabi onlarla ve meleklere diyor ki; nereden geliyorsunuz (onlar da diyor ki, yeryüzünden, zikir çekenlerin meclisinden : ))

Allah affetsin.[/QUOTE]

sizler ne şirin şeyler oldunuz böyle yahu?

"aors"un suçu neymiş? melek uyduran adamlar suçluymuş, falan filan...

Sonra, yeni yetmelerin kendilerini kanka ilan ettikleri gibi sanal muhabbetleri başlıyor, melekle ilgili hikayeler anlatılıyor.

Kardeşim, burada din konuşuluyor ve fikriniz varsa ciddi olarak ortaya koyunuz yada aklınızca alaya almak yerine ciddi olarak yazılarımdan alıntı yaparak yanlışları gösterip doğruları yazınız.

Eğer, başkalarına inanarak din yaşayan birileri varsa; "bu aorskaya" da olabilir, birileri yerine aorskaya kendisi suçlu olur. Aksi, iblisiin secde etmemek için ademi suçlaması, kendini suçlu görmemesi yüzünden kovulmasına sebep olduğu gibi, aorskaya içinde suçtur.

Siz, ayetleri, hakettiği önemi vererek anlamaya çalışın yeterli... Yoksa, egolarınızı tatm,n için, yada kafanızdakileri destek için ayetleri anlamaya çalışırsanız, yanılırsınız.

Ayrıca, hikaye ederek eleştirdiğiniz rivayetlerin bazılarına, görüşlerinizi destekliyorsa delil olarak başvurup kaynak göstermekten de çekinmeyen piramid ile şahsınızdır.

(Not: piramid'in bazı yazılarında, rivayetleri kendi anlayışına delil olarak kullandığı yerlere rastlamıştım. Ancak, burada bırakalım rivayetleri, hadislerin kendisini bile kaynak olarak kabul etmediğini hararetle savunup, aksine hiç başvurmadığım halde beni suçlamaştır. Eğer bulabilirsem kendisine cevap laması için göstereceğim.

Ama galiba yine cevapsız bırakılacağını da kabul etmem gerek diye düşünüyorum.)


selamlar,
aorskaya

pramid 19. October 2012 05:37 AM

[QUOTE]sizler ne şirin şeyler oldunuz böyle yahu?[/QUOTE]

Şirinizdir. Acımasız ve gaddar olmaktan iyidir.

pramid 19. October 2012 05:40 AM

[QUOTE]Bu melek uyduran din adamlarının çok vebali var çooook.[/QUOTE]

Bu nedenle olsa ki iman meslesi. Sıralamada ikinci, rasulden önce.

İmanlarına şirk bulaşınca, göz perdelenir, kulaklara ağırlık verir. İmandan sonra tekrar ayetleri görmezden gelenlerin hezayanlarını artırır melekler.

Ol emri ile oluşan bir mekanizma var. Bu mekanizma insana secde etmiş.

Aorskaya ayaklarının altında sanıyor olmayan mutmain olmuş melekleri. Okudu kitabından secde ettiklerini.

Bir kez olsun çene üzerine secde edelim.

pramid 19. October 2012 06:03 AM

Sevgili arskaya,

Melekelerden şefaati müşrikler nasıl beklemekte idiler. Dişil isimlendirme cevabını alamadık bari bunu yanıtla.

Hakkı abinin bir kaç çalışması vardı aklıma geldi.Onuda buraya aktaralım

[url]http://www.istekuran.com/index.php?page=cebrail-ruh-uel-kudues-er-ruh-uel-emin-ruhullah-21-05-2008[/url]

[url]http://www.istekuran.com/index.php?page=iblis-nedir-kur-an-da-iblis-15-01-2006[/url]

[url]http://www.istekuran.com/index.php?page=cin-soezcuegue-ve-kur-anda-kullanimi-15-01-2006[/url]

aorskaya 19. October 2012 04:58 PM

[QUOTE=pramid;13178]Sevgili arskaya,

Melekelerden şefaati müşrikler nasıl beklemekte idiler. Dişil isimlendirme cevabını alamadık bari bunu yanıtla.

[/QUOTE]

Bak kardeşim,

Gerek meleklerin dişil isimlendirilmesi ve gerekse müşriklerin melekleri aracı kılması yada onların yardımlarını istemeleri ile ilgili olarak, kuranda anlatılanlar dışındakiler beni ilgilendirmiyor.

Bu nedenle; kuran ayetleri üzerinden konuşacaksanız devam edelim. Aksi halde, kuranın vermediği bilgiler, bizi zaten ilgilendirmez diye düşünüyorum.

Görüşmek istediğiniz konularla ilgili ayetleri yazınız ve anladıklarınızı belirtiniz. Ben de ona göre olumlu olumsuz görüşlerimi aktarayım.

selamlar,
aorskaya

aorskaya 20. October 2012 11:10 AM

[QUOTE=pramid;13174]

Aorskaya ayaklarının altında sanıyor olmayan mutmain olmuş melekleri. [B][FONT="Comic Sans MS"][COLOR="Red"]Okudu kitabından secde ettiklerini.[/COLOR][/FONT][/B]

Bir kez olsun çene üzerine secde edelim.[/QUOTE]

Evet, sevgili piramid; "aorskaya, rabbine hamd olsunki, okudu, rabbinin indirdiği kitabını, kitabındakileri...

Sen de reddetiğin şeytandan, "kovulmuş şeytandan rabbim sana sığınırım" diyerek okumuş olsaydın kitabını, sen de görecektin insanlardan ayrı yaratılan melekleri, şeytanları ve İblis'i...

Ama, kimliğini reddettiğin, kendine özgü bir unsur saydığın İblis'ten neden rabbine sığınacaktınki değilmi? Sen kendin aklınla hallerdin nasıl olsa!

(Not; bu senin görüntüne dayanarak bende oluşan bir görüş olup, yukardaki sözler için yanılabileceğimi kabul ederken, aşağıdaki anlatımlara durumunun uyduğuna ilişkin görüşümde ise yanılmadığımı düşünüyorum.)

[U][I]Ama, hep başkalarını bir şeylerle itham eden, anlatan sana, bak nasıl tamda "tekebbür" içinde olduğunu anlatayım.
[/I][/U]
Ha, bu arada tekebbürü anlatayım önce değilmi?

[FONT="Comic Sans MS"][B]Tekebbür, Kibir gösterme, kibirlenme, kendini başkasına karşı üstün görme, inad edip hakkı kabul etmeme halidir.

Tekebbür Arapça bir kelimedir ve "ke - be - re" kökünden gelmektedir. Bu kök fiil "ke-bi-re" ve "ke-bu-re" olarak da okunmaktadır. Tekebbür, bu kökten türeyen "tekebbere" fiilinin masdarıdır.

[U]Tekebbür'ün zıddı, tevâzudur. O da, büyüklenmeme, alçak gönüllü ve gösterişsiz olma demektir. Tekebbür, "istikbar" ile aynı anlamı ifâde etmektedir. (inşallah bundan böyle sizde de görmek istediğimiz şeydir.)
[/U]
Kur'an'ın muhtelif yerlerinde Yüce Allah tekebbürü kınamış, kendilerini başkalarından üstün kabul edip, başkasını hor ve hakir gören kişileri tenkid etmiş ve bu türlü davranışların doğru olmadığını bildirmiştir:

[COLOR="Blue"]"Yeryüzünde tekebbürde bulunanları, (haksız yere böbürlenenleri), ayetlerimden uzaklaştıracağım, (onları anlayamayacaklar). Onlar, bütün mucizeleri görseler, yine de imân etmezler. Doğru yolu görseler, onu yol edinmezler (o yola girmezler). Fakat azgınlık yolunu görseler, hemen onu yol edinirler. Bu durum, onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir"[/COLOR] (el-A'raf, 7/146).

Bu ayette ifâde edildiği gibi, geçmiş peygamberlerin zamanında tekebbürle hareket edip, Allah'ın yolundan uzaklaşanlar, ilâhî emirlerden ve peygamberlerinin tebliğlerinden mahrum olmuşlardır. Bugün de, tekebbürle hareket edip Hz. Muhammed (s.a.v.)'in yolundan ve onun bize emânet olarak bıraktığı Kur'an'dan yüz çevirenler, ilâhî hikmetlerden mahrum olacaklardır

[U][B]Peygamberler bile, tekebbürde bulunan, kendilerini başkasından üstün gören kişilerin şerrinden Allah'a sığınmışlardır:[/B][/U]

[COLOR="Blue"]"Musa dedi ki: -Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de rabbim, sizin de rabbiniz (olan Allah)a sığınırım"[/COLOR] (el-Mü'min, 40/27).

[U]Bir de Yüce Allah, ahiret inancından mahrum, kalplerinde tekebbür duygularıyla hareket eden kişileri sevmediğini, Kur'an'ın çeşitli yerlerinde vurgulamıştır:[/U]

[COLOR="Blue"]"Sizin tanrınız bir tek tanrıdır. Fakat ahirete inanmayanlar var ya, onların kalpleri inkarcı, kendileri de böbürlenen kimselerdir. Hiç, şüphesiz Allah, onların gizleyeceklerini de açıklayacaklarını da bilir. O, büyüklük taslayanları asla sevmez"[/COLOR] (en-Nahl, 16/22, 23).

Yeryüzünde şımaranlara, kibir ve gururla böbürlenenlere, ahiret gününde şöyle denilecektir:

[COLOR="Blue"]"Cehennemin kapılarından girin. Orada ebedî kalacaksınız. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!.." (el-Mü'min; 40/76). Bu durum, en-Nahl 29 ve ez-Zümer 72. ayetlerde de, hemen hemen aynı ifâdelerle dile getirilmiştir[/COLOR].[/B][/FONT]

Sen ve senin şahsında bazı kardeşlerimin dikkatine sunuyorum...

selamlar,
aorskaya

hiiic 20. October 2012 10:06 PM

[B]Lokmân:20
Allah'ın, göklerde ve yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için boyun eğdirdiğini/ sizin yararlanacağınız yapı ve sistemde yarattığını görmediniz mi? Ve Allah, içte ve açıkta olmak üzere nimetlerini üzerinize yaymıştır. İnsanlardan kimi de var ki, bilgisiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıyor.[/B]

Ayeti bizlere hatırlattığı için Bilgi kardeşe teşekkür ederim.
Konuyla alakalı bulduğum için naklettim. Meleklerin secdesinin ne olduğunu, dolayısıyla meleklerin aslında ne olduğunu belki görebiliriz...

Allah bizi doğru yola koysun.

aorskaya 20. October 2012 11:00 PM

[QUOTE=hiiic;13214][B]Lokmân:20
Allah'ın, göklerde ve yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için boyun eğdirdiğini/ sizin yararlanacağınız yapı ve sistemde yarattığını görmediniz mi? Ve Allah, içte ve açıkta olmak üzere nimetlerini üzerinize yaymıştır. İnsanlardan kimi de var ki, bilgisiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıyor.[/B]

Ayeti bizlere hatırlattığı için Bilgi kardeşe teşekkür ederim.
Konuyla alakalı bulduğum için naklettim. Meleklerin secdesinin ne olduğunu, dolayısıyla meleklerin aslında ne olduğunu belki görebiliriz...

[COLOR="Red"]Allah bizi doğru yola koysun.[/COLOR][/QUOTE]

İnşallah ayeti iyice düşünerek anlayıp; gerçektende her şeyin insanların faydasına olduğunu görebilmeyi umut ederim.

İyiler zaten faydalıdırda, kötülerin ise insanı kötülüğe düşmemek için ikaz edici rolünün görülerek onlardan fayda sağlanması becerilmelidir.

"Bir musibetin bin nasihattan iyi olabileceğini" hatırlatan örnekler özelde kötü de olsa, daha büyük kötülüklere karşı tedbir alarak, tehlikelerin önlenmesi açısından faydalıdır.

Bu arada;

[COLOR="Red"]"Allah bizi doğru yola koysun."[/COLOR] demişsinde, zaten rabbim her insanı doğru yola koyar. (Fıtratla başlayan yolculuk)

Ancak, doğru yolun üzerine kurulup, bizleri bu yoldan çevirmek için izin ve süre alan İblis ve dostları yüzünden bizler doğru yolu terkeder, ondan ayrılırız.

İnşallah, dosdoğru yolda kalıp, doğru yolu alanlardan olabiliriz.

selamlar,
aorskaya

pramid 22. October 2012 05:11 AM

أَلَمْ تَرَوْا أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَأَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةً وَمِنَ النَّاسِ مَن يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُّنِيرٍ

E lem terev ennellâhe sehhare lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı ve esbega aleykum niamehu zâhireten ve bâtıneh(bâtıneten), ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve lâ huden ve lâ kitâbin munîr(munîrin).

1. e : mı
2. lem terev : görmediniz
3. ennallâhe (enne allâhe) : muhakkak ki Allah
4. sehhare : musahhar kıldı, emrine amade kıldı
5. lekum : sizin için, size
6. mâ : şey
7. fî es semâvâti : semalarda, göklerde
8. ve mâ : ve şey
9. fî el ardı : arzda, yeryüzünde
10. ve esbega : ve tamamladı
11. aleykum : sizin üzerinize, size
12. niame-hu : ni'metlerini
13. zâhireten : zahir olan, açık, görünen
14. ve bâtıneten : ve bâtın olan, gizli, görünmeyen
15. ve min en nâsi : ve insanlardan
16. men : kim
17. yucâdilu : mücâdele eder
18. fîllâhi (fî allâhi) : Allah hakkında
19. bi gayri : olmadan, olmaksızın
20. ilmin : ilim, bilgi
21. ve lâ huden : ve hidayete erdirici olmadan
22. ve lâ kitâbin : ve bir kitap olmadan
23. munîrin : aydınlatıcı


ALLAH'ın göklerde ve yerde ne varsa emrinize verdiğini, nimetlerini hem açık ve hem gizli olarak üzerinize yağdırdığını[COLOR="Red"] görmez misiniz?[/COLOR] Halktan bazıları vardır ki ALLAH hakkında bilgisizce, ne bir kılavuzu, ne de bir kitabı olmadan tartışır.

aorskaya 23. October 2012 11:25 AM

[QUOTE=pramid;13139]
Biraz daha kuran ile meşgul olalım. Bilmeden konuşmayalım.

Eğer Kuran + Hadis/Rivayetler diyenlere de bir ayet

[/QUOTE]

Neden biraz daha! Biraz daha ile kurtuluşa erileceğini sanmak hatasına düşmeyelim.

İnşallah, biraz daha değil, ömür bitinceye kadar kuranı bilmeye, anlamaya ve kurandan yaşamaya çalışalım. İnşallah kuranın dostluğunu kesintiye uğratmadan, onun dostluğunu daima sağlayabilelim.

Zamanımızda dinin tek kaynağı kurandır. Yanına başka kaynak getirilemez, ihtiyaçta yoktur.

Özetle;

Muhammed peygamber zamanında, İSLAM = KURAN + HADİSLER + SÜNNETLER
Muhammed peygamberden sonra, İSLAM = KURAN olmaktadır.

selamlar,
aorskaya

pramid 23. October 2012 12:53 PM

[QUOTE] zaten rabbim her insanı doğru yola koyar. [/QUOTE]

Nerde yazıyor yaz bakalım. Bizlerin temennisi vardır (1/5), rabbimiz sıratimüstakim üzeredir. (11/56)

aorskaya 23. October 2012 01:28 PM

[QUOTE=pramid;13263]Nerde yazıyor yaz bakalım. Bizlerin temennisi vardır (1/5), rabbimiz sıratimüstakim üzeredir. (11/56)[/QUOTE]

Rabbimizin bütün insanları yaratırken fıtrat dediğimiz islami ön yüklemeyi yaparak yarattığını biliyoruz değilmi? Her insan fıtratı aynı değilmidir? Zaten doğru yol üzerinde yaratılmak, doğru yola koymak demek değilmidir?

Sen, doğru yoldan çıkanları da doğru yola koyar diye iddia ettiğimizi düşünüyor olamazsın herhalde...

selamlar,
aorskaya

pramid 23. October 2012 01:58 PM

[QUOTE]Rabbimizin bütün insanları yaratırken fıtrat dediğimiz islami ön yüklemeyi yaparak yarattığını biliyoruz değilmi? Her insan fıtratı aynı değilmidir? Zaten doğru yol üzerinde yaratılmak, doğru yola koymak demek değilmidir?[/QUOTE]

Ayeti yaz kardeşim bırak lafı gevelemeyi.

aorskaya 23. October 2012 02:15 PM

[QUOTE=pramid;13272]Ayeti yaz kardeşim bırak lafı gevelemeyi.[/QUOTE]

[FONT="Comic Sans MS"][B]Seni artık ikaz etmeyeceğim. İnsan gibi uyardıkça, sen haddini aşmakta, terbiyesizlikte sınır tanımamaya devam ediyorsun.

Terbiyesizlikle, ukalalıkla sindireceğinimi sanıyorsun. Sorulan sorulara ya cevaın olmuyor, yada "kuranda yazıyor, akıl etmeye gerek yok" şeklinde cevap veriyorsun, sonra kalkmışsın kendine bakmadan laf gevelemekten bahsediyorsun.

Sen laf bile gevelemiyorsun. Kafanda bulduğun şeylerin yanlış olduğunu gördükçe konulardan kaçmaya, başka sataşmalara girmeye çalışıyorsun.

[COLOR="Blue"]Sen, önce müslüman edasıyla davranmayı öğren, ondan sonra muhatap ol. [/COLOR][/B][/FONT]

İnsanın daha fazla sinirlerini de bozma. Daha önceki konuılarda yazdığım ayetlere göre neler yaptın da şimdi ayet istiyorsun.

[COLOR="Red"][FONT="Comic Sans MS"][B]Kısasla ilgili hayvanlardan bahseden sana, kısası kurandaki bütün ayetlerle anlatıyorum, hangisine ne diyebilidin de durmadan yeni alanlar açıp ayet yaz bana diyebiliyorsun.

Bütün insanların islam fıtratı, yani doğru yol üzerine yaratıldıklarını, kendine hanif diyen birisi olarak sen bilmiyormusun, kurandan bulamıyormusunda bana ayet yaz deyip ardından terbiyesizce geveleme lafları edebiliyorsun.[/B][/FONT][/COLOR]

[COLOR="Blue"][I]“sen yüzünü dosdoğru bu dine (islam), allah ’ın fıtratına çevir. o, insanları ona göre yaratmıştır. allah’ın yarattığının yerini tutacak bir şey yoktur. işte sağlam din bu dindir. ama insanların çoğu bunu bilmezler.”[/I][/COLOR] (rum 30/30)

Şimdi, insanların islam fıtratı üzerine yaratıldığını, insanların doğru yola koyulduğunu bu ayetten görebiliyormusun?

selam,
aorskaya

ates demir 23. October 2012 04:08 PM

FıTRaT; kök anlamına inin, ve İslam dini neden fıtrat dini iyi düşünün.
Teşbihi severim. Mesela
Sen ki aorskaya bir tohumsun.
İşte çiçek açtığın gün, arzdan semaya uzandığın gün, bir şeyi keşfedersin. Güneş ışığı.
Güneş ışığı altında büyür boy verirsin.
Bir süre sonra meyvelerin olur ve güneş onları olgunlaştırır.
Olgun meyveler iyi yetişen bol su bol güneş alan bir ağaç olduğunun göstergesidir. Yiyenin hoşuna gider.
Kötü ağaç, sulanmayan, güneş görmeyen yerde yetişir ve meyvesi de acıdır. Yiyenlerin karnını ağrıtır.
İşte bu bir bahçenin hikayesi.
Soru şu: bunca şey bu döngü neden?

aorskaya 23. October 2012 09:48 PM

[QUOTE=ates demir;13281]FıTRaT; kök anlamına inin, ve İslam dini neden fıtrat dini iyi düşünün.
Teşbihi severim. Mesela
Sen ki aorskaya bir tohumsun.
İşte çiçek açtığın gün, arzdan semaya uzandığın gün, bir şeyi keşfedersin. Güneş ışığı.
Güneş ışığı altında büyür boy verirsin.
Bir süre sonra meyvelerin olur ve güneş onları olgunlaştırır.
Olgun meyveler iyi yetişen bol su bol güneş alan bir ağaç olduğunun göstergesidir. Yiyenin hoşuna gider.
Kötü ağaç, sulanmayan, güneş görmeyen yerde yetişir ve meyvesi de acıdır. Yiyenlerin karnını ağrıtır.
İşte bu bir bahçenin hikayesi.
[COLOR="Red"]Soru şu: bunca şey bu döngü neden?[/COLOR][/QUOTE]

[COLOR="Red"]Soru şu: bunca şey bu döngü neden?[/COLOR]

Bizleri kulluk için yaratan rabbimiz, kulluk göstergesi olarakta imtihana tabi tuttuğunu da söylemektedir. İşte insan dünya yaşamını sınav olarak görür ve bu sınavı iyi geçirmeye, soruları doğru cevaplamaya çalışırsa, imtihanıda başarıp, olumlu sonuç alarak ebedi cennet ödülüne kavuşabilir. AKsi halde ise kötülükler ağır basacaktır ve ebedi cehennem hayatını yaşamak zorunda kalacaktır.

İşte, bana göre döngü bu yüzdendir.

selamlar,
aorskaya

hiiic 24. October 2012 05:40 AM

[QUOTE]Zamanımızda dinin tek kaynağı kurandır. Yanına başka kaynak getirilemez, ihtiyaçta yoktur.

Özetle;

Muhammed peygamber zamanında, İSLAM = KURAN + HADİSLER + SÜNNETLER
Muhammed peygamberden sonra, İSLAM = KURAN olmaktadır.[/QUOTE]

Değerli arkadşım. Peygamberimiz döneminde dahi HADİSLER hiçbir zaman dinin kaynağı olmadı, böyle birşeyin olması mümkün değil. Hatta dini kaynak olarak kendine ait birşey dahi söyleyemedi ki ayet beklediği uzun zamanlar oldu. Kimseye din hakkında bir bilgi veremedi.
Kurandaki "soruyorlar, de ki" ayetlerini bilmek, anlamak gerek.
Peygamberin verdiği hatalı hükümler var Kuranda (kendine bişeyi haram etmesi, ağmaya yüzünü ekşitmesi, savaşta gelir kazanmak için esir vermesi v.s. gibi) O da bir beşerdir, şaşar keza evlatlığının karısına ilgi duyduğunu da biliyorsunuz Kurandan...

Hadisler hiçbir dönem Dİni kaynak olmadı. Bunu bilenler zaten hadis yaygarasını yasakladı, peygamber de o dönemde hadis kaydedilmesi ve yayılmasını yasakladı. 4 halife de yasakladı. Ama EMEVİ (bu günkü islam anlayışının kurucusu/bu günkü dışarıda dönen cami islamı Peygamberin ve onun getirdiklerinin (ayetlerin) değil muaviyenin dinidir) tekrar getirtti hadisleri. ve dinin en önemli kaynağı haline geldi. Kurana resmen yama yaptı adam, resmen kurana versiyon çekti. Böylece Allahın sünneti değişmedi, tıpkı diğer dinlerdeki gibi müslümanlar da yoldan çıktı, Allah ehli kitabın kaderini ayırmadı. İmtahan etmek, akıl sahiplerini açığa çıkarmak, hakiki halis din; şirksiz hanifleri evrenin atomlarına kaydetmek için böyle yaptı. Peki Kuran neden geldi de baştan beri bu adamlar hristiyan ehlikitabı olsalardı ya? Kuran ile arınacak, onu gerçekten düşünüp anlayacka ve doğruyu bulacak insanlar için Kuran indirildi, hanif olmak için indirildi... Allahın sünnetinde bir değişme bulamazsın, isteseydi bu tahrife izin vermezdi ama imtahan...


Kuranın açıklayıcısı da ALlahtır. Peygamberin açıklama gibi bir yetkisi de yoktur...Hayatı yaratan insanlara yaşatarak gerekli tüm açıklamaları yapar.
[B]Kıyâme 19
Sonra şüphen olmasın ki, onu açıklamak da bize aittir.[/B]

*********
değerli kardeşim!..

[QUOTE]Rabbimizin bütün insanları yaratırken fıtrat dediğimiz islami ön yüklemeyi yaparak yarattığını biliyoruz değilmi? Her insan fıtratı aynı değilmidir? Zaten doğru yol üzerinde yaratılmak, doğru yola koymak demek değilmidir?[/QUOTE]

Alemlerin rabbi, insanı islam üzere yarattı (tekrar dikkat çekiyorum, dışarıdaki süslü hat yazılı, ağlamaklı naralı kuran okumaklı, camili, minareli, emevi dini değil,)
Ancak bu doğan temiz bebek için, daha sonra insan atalarından gördüğüyle kendisine batıl bir hurafe dünyası kuruyor...

Bu cümleyi "Allah insanı doğru yola koyar" her insan için diyemezsiniz. Fatiha suresinde, Allahım bizi doğru yola koy duası var. Kuranda pek çok yerde "doğru yolu bulmak" ifadesi geçer. Doğru yolu kim bulmaya çabalar? kim bulamaz v.s.
Ben bu konuda yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyorum. uzatmaya gerek yok. Ama şunu unutmamak gerekli, İnsanı şaşırtan da doğru yola koyan da Allahtır. Çünkü o bu dünyayı kimilerimizin şaşırıp cehennemlik olması için yarattı, o dilediğini yapar kimse de hesap soramaz. O insanların çoğunu cehennem için bizzat planlayarak yarattı. Onlara öyle bir servet verdi, onlara öyle geniş imkanlar verdi, herşeyin kapılarını üzerlerine açtı ki, onlar Allahı anmayı unuttular, sonra can boğaz geldiğinde, daha önce hiç hissetmedikleri pişmanlığı hissedecekler. Allah bunu onların amelleri gereği yaptı ama Allah isteseydi hepsi doğru yola girerdi. İradenin böyle büyük riskleri var işte, bu iradeyi dağlar taşlar kabul etmedi, biz cahil insan kabul etti de, cehennemlik amel yapma ve Alemlerin rabbine karşı gelebilme iradesini aldı... ne cesaret ne cesaret ne cesaret de ne korkunç bir cahillik. Allah cümlemizi bağışlasın affetsin.

Fers 24. October 2012 11:51 AM

[quote]Bizleri kulluk için yaratan rabbimiz, kulluk göstergesi olarakta [B]imtihana tabi tuttuğunu da söylemektedir[/B]. İşte insan dünya yaşamını sınav olarak görür ve bu sınavı iyi geçirmeye, soruları doğru cevaplamaya çalışırsa, imtihanıda başarıp, olumlu sonuç alarak ebedi cennet ödülüne kavuşabilir. [/quote]

ayetleri paylaşabilir miyiz...

nedir bu imtihan, koşullar neye göre düzenlenmiş olabilir/denge nasıl sağlanmış olabilir...
doğar doğmaz/yada birkaç aylık/birkaç senelik iken ölen arkadaşların durumu...
ilki sınav mınav görmedi diğerleri gördü görmedi arası, ne olacak halleri, yoksa onlara cennet cehennem yok mu...

ya diğerleri, uzun uzun yaşayıp bin türlü çileyi çekenler, yoksa onların cennetleri bebelerinkinden daha mı güzel, sonuçta arada sınav var...

daha önce başka bir forumda bir başlık altında paylaştığım bir konu vardı sayın galipyetkin bilir...orada tatmin edici bir yorum alamadığım sorulara belki buralardan bir esinti gelebilir...
belki başka bir başlık/geniş inceleme...

neyse, nedir bu imtihanın içeriği, belki meleklerle bağlantısıda vardır...

dost1 24. October 2012 03:37 PM

Selamun Aleykum! Değerli Aorskaya Kardeşim!

[QUOTE=aorskaya;13287][COLOR="Red"]Soru şu: bunca şey bu döngü neden?[/COLOR]

Bizleri kulluk için yaratan rabbimiz, kulluk göstergesi olarakta imtihana tabi tuttuğunu da söylemektedir. İşte insan dünya yaşamını sınav olarak görür ve bu sınavı iyi geçirmeye, soruları doğru cevaplamaya çalışırsa, imtihanıda başarıp, olumlu sonuç alarak ebedi cennet ödülüne kavuşabilir. AKsi halde ise kötülükler ağır basacaktır ve ebedi cehennem hayatını yaşamak zorunda kalacaktır.

İşte, bana göre döngü bu yüzdendir.

selamlar,
aorskaya[/QUOTE]

Allah razı olsun. Bilgilerinizi ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşarak okuyucularınızı tefekküre ve tefekkür sonucu da güzelliklerin çıkmasına vesile oluyorsunuz.

Değerli Kardeşim!
İmtihandan kastın ne olduğunu biraz daha açabilir misiniz? Mümkünse ayetler ile örnekler verirseniz mutlu olurum.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

ates demir 24. October 2012 08:33 PM

İmtihan konusunu izninizle buraya [url]http://www.hanifler.com/showthread.php?p=13319#post13319[/url] taşımak istiyorum.
Bu konu hakkında sizce Kuran, aklınız ve vicdanınız ne der?

bartsimpson 24. October 2012 10:43 PM

[QUOTE=aorskaya;13287][COLOR="Red"]Soru şu: bunca şey bu döngü neden?[/COLOR]

Bizleri kulluk için yaratan rabbimiz, kulluk göstergesi olarakta imtihana tabi tuttuğunu da söylemektedir. İşte insan dünya yaşamını sınav olarak görür ve bu sınavı iyi geçirmeye, soruları doğru cevaplamaya çalışırsa, imtihanıda başarıp, olumlu sonuç alarak ebedi cennet ödülüne kavuşabilir. AKsi halde ise kötülükler ağır basacaktır ve ebedi cehennem hayatını yaşamak zorunda kalacaktır.

İşte, bana göre döngü bu yüzdendir.

selamlar,
aorskaya[/QUOTE]

sevgili aorskaya

hiçbir şeye ihtiyacı olmayanın bizim kulluğumuza ve imtihanımıza neden ihtiyacı vardır.
bu sınav sonucunda neden bir cennet (her ne ise???) yada cehennem (her ne ise???) ödülüne kavuşulacaktır.
(bu cennet ve cehennem kavramlarını bari biz iyi anlayalım millet bavul hazırlayıp arsa satın almaya başladı!!!)
başka ödül yok mudur?
madem bu dünyada sınav iyi geçerse öteki tarafta ebedi cennet var, sınav kağıdım iyi olursa ben niye bu dünyada ebedi cenneti seçemiyorum.
sonra cennet denilen yer "altından ırmaklar akan, bol yemeklikler olan ve fıstık gibi hurilerin olduğu" bir yer mi?
e bunların hepsi benim canım ülkemde de var.... niye sınav... niye mükafat yada ceza...

aorskaya 26. October 2012 01:58 PM

[QUOTE=aorskaya]Zamanımızda dinin tek kaynağı kurandır. Yanına başka kaynak getirilemez, ihtiyaçta yoktur.

Özetle;

Muhammed peygamber zamanında, İSLAM = KURAN + HADİSLER + SÜNNETLER
Muhammed peygamberden sonra, İSLAM = KURAN olmaktadır.
[/QUOTE]
[QUOTE=hiiic;13289]Değerli arkadşım. Peygamberimiz döneminde dahi HADİSLER hiçbir zaman dinin kaynağı olmadı, böyle birşeyin olması mümkün değil. Hatta dini kaynak olarak kendine ait birşey dahi söyleyemedi [/QUOTE]

Selamlar,

Sevgili kardeşim,

Peygamber döneminde hadisler neden dinin kaynağı olmasınki? Neden mümkün olmasınki?

Pekala mümkündü ve dinin de kaynağıydı. Bu kuranda bizzat rabbimizin "peygambere iman, bir konuda peygamber söz söylemişse, onun sözüne uymak gerektiği, başka hüküm aramaya gerek olmadığı" şeklindeki sözleriyle izin verdiği bir durumdur.

Sen ve senin gibi düşünen bazı kardeşlerimiz, "hadis" ile "hadis rivayeti" arasındaki farkı tam anlamadan, hadisleri rivayet olarak kabul etmesinden dolayı, gerçek hadisleri dinin kaynağı kabul edemiyorlar.

Halbuki, hadis peygamber sözüdür ve peygamber de dini konularda kuran dışında, yani kendi hevasına uyarak söz söylemezdi. Durum bu olunca, dini konuda peygamberden daha iyi söz söyleyen bir yaratık olmayacağından, peygamber bir söz söylediğinde, onun sözünü dikkate almayıp, yanlış olabileceğini düşünüp, kurandan kendimiz anlamaya çalışmamız hem gereksiz hem de hatalı davranış olur.

Öncelikle kendisine inen ve onun tebliğ ve açıklamasıyla, yayılmasıyla görevli peygamberimizin, üstelik kendisine öğretilen ve unutmasının engellenmesi nedeniyle kuranı herkesten iyi bileceğini ve bu nedenle de müslümanların bu sözleri kaynak kabul etmesi gerektiği görülür.

Şimdi, son peygamberimiz zamanında ve onun yanında iken bir konuda verdiği hükmü yada bir konuda söylediği sözü işittiğimiz varsayalım. Bunu kaynak kabul etmememiz, "peygamber öyle dese de, ben kurandan şöyle anlıyorum" dememiz bizim peygambere ve kuranda ona iman edilmesi emri veren rabbimize iman etmemiş olacağımız durumu doğurmazmı? Elbette, tamda bu duruma düşeriz.

O halde, peygamber sözleri yani hadisleri dini kaynaktı, onu bizzat duyanların iman etmesi gerekirdi.

Zamanımızda ise, bizzat duyma imkanı olmadığından, hadis iddialarının da % 100 peygambere ait hadis oldukları hiç bir şekilde tespit edilemeyeceğinden kaynak olma özelliği taşımazlar.

Bu nedenle;

Muhammed peygamber zamanında, İSLAM = KURAN + HADİSLER + SÜNNETLER
Muhammed peygamberden sonra, İSLAM = KURAN

olmaktadır.

selamlar,
aorskaya

aorskaya 26. October 2012 02:14 PM

[QUOTE=hiiic;13289]Hatta dini kaynak olarak kendine ait birşey dahi [COLOR="Red"][SIZE="3"][U]söyleyemedi [/U][/SIZE][/COLOR]ki ayet beklediği uzun zamanlar oldu. Kimseye din hakkında bir bilgi veremedi..[/QUOTE]


1- Peygamberimiz, dini kaynak olarak zaten hep kurandan konuşması gerektiğini bilen biriydi. Bu nedenle, kuran dışında din konuşması imkansızdı.

Ancak, "kendine ait bir şey söyleyemedi" demek yanlış olmaktadır. Söylemek isteyipte, çeşitli nedenlerle söyleyemediği, engellendiği gibi bir surum yaratılmış oluyor.

Bu nedenle, "söyleyemedi" sözü yerine "SÖYLEMEDİ" demek daha doğrudur.

2- Uzun zamandır ayet beklediğini, din hakkında uzun zaman kimseye bilgi veremediğini nerden biliyorsun?

Kuranda, böyle bir bilgi verilmemiştir. Bu durumda sen, farkında olmadan rivayetlerle verilen bilgiyi kuran kesinliğinde bilgi gibi sunmuşsun.

a_ Peygambere uzun zaman vahiy gelmemesi, kuranda yoksa da bunu gerçek kabul etsek bile o ana kadar olan vahiylerin yeterli olmasından olabileceğini de anlamak gerekirdi. Kaldıki, zaman göreceli olduğundan, "uzun zaman" deyimide tam olarak doğru olmayacaktır.

b_ Peygambere (aslında böyle olmamakla beraber, uzun zaman vahiy gelmese bile) "kimseye din hakkında bilgi veremedi" yakıştırması, çok iddialı bir söz olmakla beraber, düşüncesizce edilen bir söz olmaktadır.

Elçinin, din hakkında bilgi verememesi, elçiden daha çok rabbimizin acziyetini göstereceğini düşünemeyen kimseler yada imansız kötü niyetli kimseler bu sözü söyleyebilirler.

Özetle, siz burada kurandan verilmeyen bir bilgiyi, kuran anlatımıymış gibi aktarma hatasına düşmektesiniz. Bu durumda, din konusunda, kuran dışı kaynağı bizzat kullandığınızı görmenizi ve hatalı olduğunuzu göstermenizi diliyorum.

selamlar...
aorskaya


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:47 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam