hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Namaz (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=236)
-   -   Namaz rekatları... (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1037)

aşık74 10. June 2009 04:20 PM

Namaz rekatları...
 
Selamlar arkadaşlar :)

Acaba kitabımızda , namazların rekat sayılarının yazdığı ayet ler varmı?
Varsa biri yardımcı olabilirmi ?
svg...

elmuh 10. June 2009 08:13 PM

Selam Aşık74,

Kuran'da namaz rekat sayısı ile ilgili bir ayet yoktur. Kuran'da bugün görmüş olduğumuz, müslümanların kılmış olduğu namazın bir namaz hocası mantığı ile tarifi de yoktur.

Ancak bir rituel olarak salat bilinmekteydi, Kuranda, daha önceki Resullere de emredildiğine dair ayetler var. Vahyin iniş sürecinde kendilerine kitap verilenlerin bu rituelinden Kuran'da bahsedilmektedir.

[COLOR="Navy"][B]Ali Imran 113:[/B]
Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar.[/COLOR]

Bugün bilmiş olduğumuz namaz için Kuran'da bahsedilen rituel ibadetin bir örneğidir diyebiliriz. Müslümanlar ve Allah resulü kendilerine salat emredildiğinde bildikleri salat ile Kuran ayetlerinden anladıkları ibadet biçimini bütünleştirerek namazı anladıkları şekilde kılmışlardır. Zaman içinde taklid yoluyla öğrenilmesi nedeniyle giderek bir salat örneği sabit bir rituel şeklini almıştır. Hatta Kuranda bahsedilen, zorunlu durumlarda, yürürken veya binit üzerinde dahi yerine getirilebilecek olan salat neredeyse unutulmuştur.

Muhabbetle.

aşık74 11. June 2009 08:27 AM

Açıklamalara teşekkürler,ellerinize sağlık :)
Peki şu an da uyguladığımız hareketler doğrudur diyebilirmiyiz ?
svg...

mavera 11. June 2009 07:45 PM

Merhaba aşık74.

Bu ve benzeri aklına takılan sorular için bir perspektifi [url]http://www.kurandakidin.net/[/url] sitesinde bulacaksın. Pdf kitap indirmek de mümkün oluyor.

[url]http://www.kurandakidin.net/bolumler/36-kuranda-inanc-konulari-namaz-zekat-oruc-hac.asp#10[/url] sayfasında aşağıdaki başlıklar sunuluyor.

KURAN’DA İNANÇ KONULARI
KURAN’DAKİ NAMAZ
ABDEST VE BOY ABDESTİ(GUSÜL)
KIBLEYE DÖNMEK
NAMAZDA KIYAFET, TEMİZLİK
NAMAZ VAKİTLERİ
SABAH (FECR) NAMAZI
AKŞAM (İŞA) NAMAZI
VUSTA (ORTA, EN İYİ) NAMAZI
KAZA NAMAZI VAR MI?
BEŞ VAKİT NAMAZ NEYE DAYANDIRILIYOR
NAMAZIN KAPSADIKLARI
NAMAZDA REKAT VE SAYISI VAR MI?
NAMAZDA SES
CUMA (TOPLANTI) NAMAZI
SAVAŞTA NAMAZ
KORKU NAMAZI
CENAZE NAMAZI
NAMAZA ÇAĞRI (EZAN)
NAMAZDAN SONRA ALLAH’I HATIRLAMAK
SONUÇ OLARAK NAMAZ


Senin sorunla ilgili olarak da aşağıdaki bölümü vermişler:
(Pdf kitabı indirip bir göz atarsan daha bütünsel olarak da fikir verici olabilir. Her halukarda kendi kararlarımızı, kendimiz için, kendimiz vermeliyiz. )


NAMAZDA REKAT VE SAYISI VAR MI?
Kuran’ı okuduğumuz zaman Kuran’da rekat diye bir kavramın geçmediğini görürüz. Allah istese Kuran’da namazların rekat sayılarını belirtirdi. Namazda Allah’ın anılması, kıyam, rüku, secde gibi şartları gördük. Rekattan kastedilen kıyam, rüku ve secdeden oluşan düzenin kaçar defa tekrarlandığıdır. Günümüzdeki uygulamaya bakarsak sabah iki, öğlen dört, akşam üç şeklinde, namazlara ayrı rekatlar biçildiğini görürüz. Oysa rekatların bu şekilde ayrı sayılarda olması, “namaz kaç rekat istenirse o kadar kılınır, isteyen iki, isteyen sekiz, isteyen yirmi rekat kılar” şeklinde de anlaşılabilir (İsteyen istediği kadar rekat kılınca, yani istediği sayıda kıyam, rüku ve secde yapınca rekat sayısı önemsiz olmuş olur). Demek ki bu ayrı rekatların farzlaştırılma süreçleri de mezheplerin bir yorumu sonucudur. Sahabeler, hatta Peygamber namazlarda bir düzen olsun diye kıyam, rüku, secde şu kadar olsun şeklinde bir düzenle namaz kılmış olabilirler. Namazlarda şaşırılmamasını sağlayan, toplu ibadetlerde kolaylık getiren bu tip uygulamalar yapılmış olabilir. Nitekim namaza başlarken elleri kaldırıp namaza başladığını göstermek, namaz bitince sağa, sola selam vererek veya bazı mezheplerde elleri dizlere vurarak namazın bittiğini göstermek gibi uygulamalar da böyledir. Bu uygulamalar belli amaçlara yönelik yapılabilir. Kuran’da bu uygulamaları yasaklayıcı bir ifade yoktur. Fakat Kuran’da geçmeyen bu tür uygulamaları farzlaştırmak kabul edilemez. Kişi on rekatlı namazı üç dakikada kılabilir, fakat bir rekatlı bir namazda saatlerce kalıp Allah’ı daha çok anabilir. Yani namazda rekat sayısının önemli olması için bir sebep gözükmemektedir. Allah da insanları namazda bu şekilde bir sayıma mecbur etmemiştir. Abdestte su bulunmayınca ne yapılması gerektiğini açıklayan Allah, eğer namazda rekat sayısı şeklinde bir farz olsaydı, onu da açıklardı.

Bazıları Nisa Suresi 101,102,103. ayetlerdeki savaş zamanı kılınan namazda namaz kısaltılmasında bir günah olmaması ifadesinden, namazın iki rekat olduğunu çıkarmaktadır. “Eğer ki kısaltılmış namaz bir rekat kılınıyorsa, tam kılınması iki rekattır” demektedirler. Peygamber’in burada iki gruba namaz kıldırdığı için iki rekat olarak kıldırmasını da delil olarak göstermektedirler. Bizce namazı kısaltmaktan kasıt, rekat olarak kısaltmak değil, zaman olarak kısaltmaktır. Çünkü daha evvel dediğimiz gibi, bir rekatlık namaz saatlerce sürebilir. İki rekat namaz yarım dakikadan kısa bir sürede bitirilebilir. Savaşta düşmanın vereceği zarar kaç secde, kaç rüku yapıldığıyla değil, namazın vakit olarak ne kadar sürdüğüyle alakalıdır. Üstelik daha evvel değindiğimiz gibi Kuran’da rekat diye bir kavram yoktur. Birçok konuyu rekatlara endeksli düşünmemiz sanırız geleneksel alışkanlıklarımızdan kaynaklanmaktadır. 4-Nisa Suresi 103. ayetteki “Üzerinize bir günah yoktur” diye tercüme edilen “La cünahun” ifadesi; Kuran’da, kimi yerlerde Müslümanlar’ın endişelerini yok etmek için kullanılır. Örneğin 2-Bakara Suresi 198. ayette hac veya umreye gidenlerin Safa ve Merve’yi tavaf edebileceğinin belirtilmesi için “La cünahun” ifadesi kullanılır.

Eğer bu ayet olmasaydı da Müslümanlar’ın bu bölgeyi tavaf etmesine engel bulunmazdı. Fakat belli ki Müslümanlar’ın zihnindeki endişelerin yok edilmesi için “La cünahun” ifadesi kullanılmıştır. Aynı şekilde Müslümanlar’ın namazı kısa kılmasında bir sakınca olmadığı ifadesi namazın belli bir uzunlukta olmasından dolayı değildir. Uzunluğu belirten böyle bir ayet yoktur. Fakat tahminimiz savaştaki tehlike durumunda namazı çabucak kılan Müslümanların “Namazı baştan mı savdık?” gibi endişeye kapılmalarından dolayı, savaş halinde namazı kısa kılmalarında bir sakınca olmadığı söylenmiştir. Aynı şekilde Bakara Suresi 198. ayette de “La cünahun” ifadesi Hacda lütuf ve bereket aranmasında bir sakınca olmadığını belirterek bir endişeyi yok etmek için kullanılmıştır. Bu ifade olmasa yine de Hacda lütuf ve bereket aramak sakıncalı olmayacaktı.

Zaten mantıklı düşününce rekat sayısının namazın özüne ne kadar katkısı olabilir ki? Rekat sayısı kişinin Allah’ı daha fazla anmasını sağlayan bir unsur değildir ki! Kişi namazı daha uzun süre kılarak Allah’ı daha çok anabilir. Sürenin ise rekatla bir alakası yoktur. Üstelik rekat sayısıyla namazı kalıba sokanlar, aynı namazın birkaç defa kılınmasını sakıncalı görerek, kişilerin Allah’ı hatırlamalarını (zikretmelerini) kısıtlamışlardır. Namazda Allah’ın hatırlanması (zikredilmesi), kıyam, rüku ve secde edilmesi gerektiği anlaşılıyor da rekat adeti niye anlaşılmıyor? Çünkü Allah bunu kullarının insiyatifine bırakmıştır, bu konuda sınırlamalar yapmak istememiştir. İstese saydığımız tüm diğer detayları veren Allah, bir ayette hem rekat kavramını oluşturabilir, hem de rekatı sayılandırabilirdi. Nasıl ki Allah dua etmemiz için dakikalar, sayılar belirtmemişse; aynı şekilde namazı da adetlere, sayılara boğmamıştır. Geleneklerle gelen alışkanlıklar yüzünden hiçbir anlamı, değeri ve fonksiyonu olmayan rekatlara akıllar takılmaktadır. Zihnimizi bütün önyargı ve alışkanlıklarından arındırırsak ve Kuran’ı elimize alıp geleneklerden bağımsız bir şekilde dini anlamaya çalışırsak, sorunlar Allah’ın izniyle hallolacaktır.

Burak 12. June 2009 09:11 AM

Herşey bir ölçü ile yaratılmıştır.
 
[SIZE="3"]Herkese Merhaba

Yaş ve Kuru ne varsa kuranda vardır.

Namaz rekatlarının Kuranda yazmadığını söylemek eksikliklik olur.

Arkadaşların yukarıda açıkladıkları bazı durumlara katılıyor bazılarınıda kendimce açıklamak istiyorum.

Bir insan ben böyle Namaz kılıyorum varmı diyeceğin derse kimse ona bir şey diyemez.

Ama bir insan Namaz rekatları bu ölçü ile kılınır der ise ona diyecek çok söz olur.

İlk olarak Kullandığı ölçü sorulur. Bakalım kullandığı ölçü Allah'ın Yaratmakta kullandığı ölçü ile bir mi?

herşey çift yaratılmıştır.

Namaz da Allah tarafından yaratılmıştır. ozaman ilk alınacak bir rekat değil bir çift rekat Namaz olacaktır.

bundan sonraki ölçüleri takip edebilmek için Vakit ölçüsünü ele almak gerekmektedir.


GÜN, HAFTA, AY, YIL, ASIR, BİNYIL

Eldeki verilerin nasıl hesaplandığını bulmak ve bunlarla ilişkili zaman ölçüsü ile bir model tasarlıyarak günlük yaşayışa uygulamak gerekmektedir.

elimizde bu ölçülerin hiç biri yokken kendi kafamızdan Kuranda [B][SIZE="4"]görmediğimiz[/SIZE][/B] tarafından eksik bilgi vermek çok tehlikelidir.

Bizim kitabımızda bir rekat namaz yoktur. Bir çift rekat Namaz vardır. Ama yinede ben bu gün bir rekat namaz kılıp yarıda bir rekat daha kılarak onu çiftliye bilirim Allah kabul eder yada etmez ben bilemem Allah bilir.[/SIZE]

elmuh 12. June 2009 04:01 PM

Selam,

[QUOTE=aşık74;3123]Açıklamalara teşekkürler,ellerinize sağlık :)
Peki şu an da uyguladığımız hareketler doğrudur diyebilirmiyiz ?
svg...[/QUOTE]

"Şu an da uyguladığımız hareketlerde" sorun yok ta, neyi niçin yaptığımızı biliyormuyuz? Kıyam rüku ve secde'yi anlamlarını bilerek dini yalnızca Allaha özgüleyerek mi yapıyoruz? Dinimiz Allahın indirdiği din mi? Asıl önemli olan bu.

Muhabbetle.

cerezci 10. July 2009 02:41 PM

namaz beş vakittir ve hepside 2 rekattır.sadece korku namazı 1 rekattır. işin aslı da başı da sonu da bu dur.

TUĞÇE DENİZ AKIN 18. July 2009 01:00 PM

[QUOTE=cerezci;3287]namaz beş vakittir ve hepside 2 rekattır.sadece korku namazı 1 rekattır. işin aslı da başı da sonu da bu dur.[/QUOTE]


sevgili cerezci namazın[U] 5 [/U]vakit olduğu kuranın neresinde geçmektedir?

HanifTürk 20. July 2009 05:09 PM

[B]Namaz Kur"ana göre 3 vakittir ve Rekat olarakta Nisa 101 102 103 ayetlere bakılırsa kısaltma halinde bir normal zamanda iki rekattir

Nisa 101 Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, [COLOR="Red"]namazı kısaltmanızdan ötürü [/COLOR]size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

Nisa 102 [COLOR="red"]Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığın vakit[/COLOR], içlerinden bir grup seninle namaza dursun; silahlarını da alsınlar. [COLOR="red"]Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra namaz kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte kılsınlar[/COLOR]. Dikkatli olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar.

Dikkat ederseniz imam iki rekat kılıyor cemaat ise ikiye ayrılıp her biri bir rekat namaz kılıyor

Nisa 103 Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. [COLOR="red"]Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın[/COLOR]. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.[/B]

Ali Rıza Borazan 23. July 2009 10:45 AM

[QUOTE=TUĞÇE DENİZ AKIN;3344]sevgili cerezci namazın[U] 5 [/U]vakit olduğu kuranın neresinde geçmektedir?[/QUOTE]

KUR'ANDA TARİF EDİLEN NAMAZ
4/43-Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayakyolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Bazı kuran okuyucu kardeşlerimizin, Kuran yeterlidir, kuranda her örnekten bir örnek verilmiştir. Ve de hiç bir noksanlık yoktur ayetleri karşısında kuranı biz anlayamayız kuranı ancak peygamber efendimiz açıklar veya yaşar biz ondan öğreniriz diyenlere karşı kuranda şekillenmiş namaz yoktur deyip karşılık vermişlerdir.
Kuran Namazı iki kısma ayırmıştır. Birincisi şekillenmiş olan günde beş vakit tarif edilen sembol olarak kılınan namaz. Diğeri de. Bu namazın haline uygun olarak yaşanan hayattır. İlk ayet örneğinde vermiş olduğum namaz kuranda yaşadığın hayat namazını Allah ile beraber olup İstişare yapıp ve her vakit arasında yaşadığın hayatın hesabını vermektir. Nasıl sicili bozulmuş bir kişinin emniyet güçleri tarafından gözlem altında tutulmasa da her gün gelip ben buradayım sizin sandığınız gibi ben suç işlemiyorum deyip de günün belirli saatlerinde imza atıyorsa namaz da aynen öyledir.
Allah Kendisini veli olarak kabullendiği kullarını en güzel bilendir. Onların nasıl bir yapıya sahip olduklarını en güzel bir şekilde bilmektedir. Bu Sebeple günde beş vakit diğer dünya işlerinin yanında Allah ile zorunlu bir durum olması dışında kendisiyle kullarının bir araya gelmesini istemektedir. Bu anlatış ve anlayış ilk etapta okuyucuları hayrete düşürebilir. Ama kurandan okumak koşulu ile Allah namaza davet etmektedir. Bildiğiniz gibi şura suresinde Allahın vahiyle konuştuklarından birisi de gönderilmiş olan peygamberlere indirileni okudukları zaman konuşmuş oluyorlardı
42/51- Kendisiyle Allah'ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip Kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, Yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
“veya bir elçi gönderip Kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. “ Ayette geçen bu ifade Allahın insanlarla elçi aracılığı ile konuşması oluyor Yani iman eden bir müslüman namazda olsun diğer zamanlarda olsun kuranı veya diğer peygamberlere gelen kitapları orijinal haliyle okuduğu zaman Allah ile konuşuyor demektir. Zaten müslümanlar namazlarında kuranı okudukları zaman yaşayacak oldukları kuralları hayatı Allah ile konuşup pratik hayatta nerde ne yapılması gerektiği şeyler konuşulmaktadır.
Namaz insanların iman edenleri disiplin altına alarak nefislerinin ona yapacakları kötülüklere karşı korumak için, onu zırhlarla korumak içindir. Bilindiği gibi
İblis devamlı pusuda insanın zayıf anını beklemektedir. Ne zaman zayıf bir anını buldu hemen fırlayarak. Yılanların avını yakalamak için saldırdığı gibi insanın üzerine saldırarak avını yakalamaktadır. İşte Hazreti Yusuf peygamberin söylediği çok doğrudur.
12/ 53- "(Yine de) Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz, benim Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir." Elbette takva iktidarını kendisinde kuranlar nefsin iblisin şerrinden Allaha sığınarak korunurlar. Bu bir başka ifadeyle Vücudun bağışıklık sistemi zayıfladığı zaman dışardan gelen mikroplar vücudu kontrol altına alarak onu ölüme doğru götürmesi gibidir. İşte Namaz insanlara Dünya hayatında nerde hangi konumda nasıl davranıp yaşayacaklarına ait çizmiş olduğu hayat projesi ile diğer tehlikelere kötülüklere karşı korumaktadır. Namaz bir başka deyişle insanların iman edenleri hayata karşı eğiterek onları yaşanan hayatı kolaylaştırmaktadır hantal bir hayattan kurtarmaktadır. Canlı dinamik psikolojik olarak güçlü bir konuma getirerek yaşanan hayatın anlamlı olduğunu kendisine kanıtlamaktadır.
Yine bir taraftan namaz. Bazı İnsanların nefislerine zor gelip de o amelleri işleyenlere kolaylaştırmaktadır.
2/ 110- Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah Katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görendir. Bu ifadeyle insanların tekrar dönüp de yapmış oldukları yanlış davranışların düzeltme imkânı olmadığı gün gelmezden önce eğiterek dünyada onları büyük hesap gününe karşı hazırlamaktadır. Bir başka deyişle kimsenin kimseye fayda veremeyeceği herkesin hesabını kendisinin göreceği güne karşı hazırlamaktadır.
2/ 48- Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği, hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının.
Namaz kişilerin her attığı adımın doğru mu yanlış mı olduğunu takip edendir. Yani onun suflörüdür yanlış yaptığı zaman hemen uyarır. Çünkü Aynı insan hem yanlışın hem de doğrunun yanında olamaz ya iman eder hakkın yanında olur ya da iman etmez şeytanın yanında olur.
33/ 4- Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı. Bu, sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir. Allah ise, hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltip-iletir.
Namaz kıldığının şuurunda olanlar, insanları ve kainatı yaratan Allaha namaz kılıyorlarsa. Onun yarattıklarından herhangi birini sevgi ve ibadet yönüyle Allaha denk veya Allahın üzerinde bir konuma yerleştiremez. Ona duyduğu sevgiyi saygıyı ve ihtiramı yaratıklardan hiç birine veremez onun dengine veya üstünde bir sevgi veya saygı gösteremez.
Bu sevgi ve saygı bazılarında öyle boyutlara ulaşıyor ki, Bazıları peygamberleri Allahtan daha çok seviyor bazıları. Âlimlerinden daha çok seviyorlar. Bakınız kuran Hıristiyan olanlarda bunun örneğini verirken
5/ 116- Allah: "Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, beni ve annemi Allah'ı bırakarak iki İlah edinin, diye sen mi söyledin?" dediğinde: "Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka Sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sende olanı bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sensin Sen."
İyi niyetler sadece yeterli olmuyor. Peygamberler Allahın kulu ve elçisidir tutarda insan Allahın yarattığını Allahın konumuna koyarsa zulüm yapmış kelimeleri yerinden oynatmış Allahın hakkına tecavüz ederek şirk koşmuştur. İşte Allah’ın en çok celallendiği konu kendisinin karşısına hakkı olmadığı halde ilah edindikleri bir put dikmiştir.

19-Çok sorulan sorulardan birisi de Kuranda Namazın tarifi ve vakitleri yok. Bunu nereden öğreneceğiz.?
Namaz Kuranda kişilerin yaşadığı hayatın ve dinin adıdır. İki kısımda ele alınır. Birincisi kuranın orta namaz diye bahsettiği Allah’ın tarif ettiği şekildeki, yaşanan hayat namazı, Hayat namazını Kılmayan kişilerin günün belirlenmiş vakitlerindeki kılınması emredilen namazını kılmasının bir anlamı yoktur. İşte tarif edilen kurandaki hayat namazı.
2/177- Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahdileştiklerinde ahitlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve muttaki olanlar da bunlardır.
İşte Kuran bir kişinin söylediklerinin samimi olup olmadığını, yaşadığı hayatla sorgulanması gerektiğini söylüyor. Eğer Kişi Kendisinin Allah’a ve Allah’tan gönderilmiş olan peygamberler ve kitaplara inanıyorsa, bunu hayatıyla buluşturması gerekmektedir. Yani inancını yaşaması gerekmektedir. İşte asır suresinde dikkat çekilen konu da budur.
103/1- Asra Andolsun;103/2- Gerçekten insan, ziyandadır.103/3- Ancak iman edip Salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.
Allah İman eden ve Salih amel işleyenler için bir yol belirlemiş, o yol Kur’anın tarif ettiği yoldur. Ölçü odur terazi odur mizan odur. İnsanlar neleri ne kadar yapabilmişse o kurana uygunluk derecesine göre değere tabi tutulacaktır. İşte hayat namazı budur. İkinci olarak kılınan namaz da yaşanan hayatın Allah’a ait olduğunu belirlemek amacıyla Allah’ın insanlardan istediği benim tespit edebildiğim kadarıyla Peygamber için Altı, Diğer Müslümanlar için de beş vakit şekillenmiş olan namaz vardır. Daha önce de bahsettiğim gibi bu şekillenmiş olan namazın Allah Katında hüsnü kabul görmesi için düzgün, Allah’ın emir ve yasaklarına uyulan bir hayatın oluşu neticesinde kılınması gerekir. İşte Maun suresinde namazları kabul olunmayacak kişilerin tanımını Şöyle yapmaktadır.
107/1 Dini Yalanlayanı gördün mü.?2-işte yetimi itip kakan3- Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur.4- Namaz kılanların vay haline,5-Ki Onlar namazlarında yanılgıdadırlar.6- ve ufacık bir yardımı da engellemektedirler.”İşte bu tip insanların Allah katında kılmış oldukları namazlar kabul olmayacaktır.
Önce Namaz Allah’a Kulluk Yapmayı kabul edenlerin başta peygamberler olmak üzere günün tarif edilen belirli vakitlerinde Allah’a Ait yaşanan Hayatın İnsanın kendi kendisi ile hesaplaşarak. Allah’a Bilgi verilmesidir. Yani Yaşanan hayatın o bölümü ile ilgili diliminde yapmış olduğu yanlışlıklardan dolayı özür dileyerek kendisinin, Allah’tan af ve mağfiret dileyerek, doğru yolda yürüyebilmesi için dua etmesidir. Dikkat edildiği zaman insanlar, çok yanılgıda, çok aceleci çok unutkandır. Çünkü Onu Doğru Yoldan engelleyen ve devamlı yanlışa götürmenin hesaplarını yapan iblis ve şeytanla imtihan edilmektedir.
Önce Kuranda Namazın kaç rekât olduğunu ve namazın kime ve kimin adına kılınması gerektiğini yakalamaya çalıştıktan sonra hangi vakitlerde kılınması gerektiğini bulmaya çalışalım inşallah.
ALLH’IN KURAN DA TANIMLADIĞI NAMAZ SAVAŞ ANINDA BİR REKÂT NORMAL ZAMANLAR DA İKİ REKATTIR.
4/101100- Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü’ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
4/101- Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kâfirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.
4/102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kâfirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.
4/103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.”
Şimdi ben burada ki anladığımı, okuyucularla paylaşmak isterken benim söylediğim doğru deyip dayatmak istemiyorum. Eleştiri mutlaka olacaktır. Onları da saygı ile karşıladığımı belirtmek isterim.
Allah Kuran da Ayette belirtildiği gibi bir korku ve savaş namazından bahsetmektedir. Kuran bir konuyu işlerken bir hikâye bir masal gibi anlatmamıştır. Daha öncede verdiğim örnekteki gibi dağın içerisindeki madenleri nasıl inceleme ve tahlil yaparak, ayrıştırıp, ayrı ayrı ortaya çıkıyorsa, kurandaki ayetlerin kastettikleri manalarda kuran içerisine serpiştirilmiş vaziyettedir. Onun yorumunu kuranın bütününde aramak lazımdır.
Nisa suresinin yüz ikinci ayetinde, Allah resulüne savaş anında kılınan kısaltılmış bir namazın tatbikatını yaptırıyor. Ve nöbetleşe kılınan namazdan bahsediyor. “ Sen içlerinde olup, onlara namazını kıldırdığında, onlardan bir gurup seninle birlikte namaza dursun. Silahlarını (yanlarına) alsın böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar,” İşte buraya kadar peygamberin önderliğinde bir gurup Müslümanın kılmış oldukları namaz anlatılmıştır. Secde ifadesi de kuranın diğer ayetlerinde söz edilmektedir. Kılınan peygamberin dışındaki Müslümanların namazı bir rekât olmaktadır. Ayete devam edelim, Namazlarını kılmayan diğer gurup seninle birlikte namaz kılsınlar” işte burada ikinci gurubun da kıldığı namaz da bir rekâttır. Bu ayetin orijinalinde yok ama birinci gurupta kılınan namazın rekât sayısı ikinci gurupta da verilmeye gerek yoktur. Peygamber iki tane guruba ayrı ayrı birer rekât kıldırmasından dolayı kendisi iki rekât diğer Müslüman cemaatlerde birer rekât kılmış oluyorlar. Bu Hem onlardan peygamberin farklılığını izah ederken hem de bir önderin her konuda önce taşın altına elini koyan kendisi olmalı ki kendisini takip edenlere o yaşam zor gelmesin. Onunla ilgili bir ayet örneği nakledelim.
17/79- Gecenin bir kısmında kalk, sana ait nafile olarak onunla (Kur'an'la) namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır” İşte bu namaz. Diğer Müslümanların kılmak zorunda olmadığı namazdır.
Yine namazların rekâtları ile ilgili ayeti incelemeye devam edelim. Asıl ayette önemli olan ve verilmek istenen mesaj” onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Kâfirlerin Allah Müslümanların boşluk anını yakalamak için fırsat kolladıklarını onlar hep birden eğer namaz kılarlarsa fırsatı ganimet olarak bilirler ve sizi yenilgiye uğratarak kendi dinlerine çekerler. Veya sizi eziyete uğratırlar uyarısında bulunmaktadır. Allah Kendisine inanan ve kul olanlara öyle bir yaşam biçimi öğütlemektedir ki. Normal anda kılınan namazı iki rekât savaş anında kılınan namazı da bir rekâta düşürerek Müslümanların diğer vakitlerini boş durmaksızın eşyanın dilini çözerek küfrün karşısında güçlü onurlu ve dik duruşu göstererek Allah’ın dinini yeryüzüne duyurulmasını istemektedir.
8/60- Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız.” Görüldüğü gibi Namaz esas olarak Allah adına yaşadığının ibadet ve kulluğu Kime yaptığını sembolize etmektir. Yoksa Allah’ın insanların namazına ihtiyacı yoktur. İnsanların namaz kılmaya ihtiyacı vardır. Namaz insanları gerçekten farkında olarak eğer kılınıyorsa kötülüklerden alı koyar.
29/45- Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah, yaptıklarınızı bilir.”
Bakınız namaz normal şartlar altında veya güvenliğin oluştuğu zamanlarda tam olarak kılınması gerektiğini emretmektedir.
4/103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır”
Daha önce bahsettiğimiz gibi savaş anında veya kâfirlerin kötülük yapma korkusuyla namazın kısaltılması gerektiği vurgulanırken, acaba kısaltılma dört rekâttan bir rekâta mı kısaltılıyor. Yoksa iki rekâttan bir rekâta mı kısaltılıyor.? Dikkat edildiği gibi orada peygamber namazı korku anında iki rekât kılıyor. Çünkü bölükler halinde iki cemaat oluşuyor. Diğerleri ise birer rekât kılıyorlar. Ben bu konuda normal şartlar altında namazın iki rekât kılınması, ayetin anlattığına göre daha uygun olur kanaatindeyim. Çünkü şu Anda aramızda peygamber yok. Ama ben dört rekât olarak anlayanlara da saygım vardır. Yanlışlıklarından dolayı insanlar bütün cehtlerini gösterdikleri zaman sorumlu tutulmayacaklardır. O zaman şu çelişki ortaya çıkmaktadır. Kuran hiçbir zaman şu namazı iki şu vakit namazları dört şu vakit namazı da üç rekât kılacaksınız diye bir emir vermemiştir. Doğru olanı, ya hepsi ikidir ya hepsi üçtür, ya da hepsi dörttür. Farklı farklı rekat sayısı olmaz.
Ama bir gerçek vardır ki, Cuma namazı genelde ittifak halinde, bütün imamlarda veya alimlerde iki rekat olduğu bize mütevatir olarak gelmiştir. Cuma namazının islâmın emirlerinin sansür uygulanmadan kılındığı yerde, öğle namazının yerine geçtiği halde öğle namazı dört rekat Cuma namazı ise iki rekat kılınması çelişki oluşturmaktadır. Yani Cuma namazı iki rekâtsa öğle namazı da iki rekat olmalıdır. Öyleyse diğer namazlar da ikişer rekattır. Diyebiliriz Dört kılanlara da neden dört kılıyorsunuz diye yadırgamam. Ama Allah’a ait olan ibadet ve kulluğu saptırarak namaz kılış şeklini bir de başka birilerinin adını kullanarak kılınırsa bu insanları şirke götürür kanaatindeyim Allah korusun.
NAMAZLARIN FARZI SÜNNETİ OLMAZ
Namazların farzı ve sünneti olmaz. Peygamberler örnek olarak, namazları Allah’a kılarlar. Diğer Müslüman olanlar da Peygamberin kuranda tarif ettiği gibi, kıldığı namazı, örnek olarak onlar da Allah’a kılarlar. Allah’ın emri vardır, Allah’ın yasakladığı vardır. Peygamberler kendiliğinden bir hüküm koyamaz bir emir veremez onun yaptıkları ve konuştukları kurandandır. Eğer namazın sünneti diye bir namaz kılınıyorsa bu Allah’a şirk olur. Kuranda iki çeşit namaz vardır. Birincisi peygamber ve diğer Müslümanların Allah’ın emrettiği vakitleri belirlenmiş olan namaz, diğeri de peygamberlerin farklı olarak kıldığı nafile namazdır.
17/79- Gecenin bir kısmında kalk, sana ait nafile olarak onunla (Kur'an'la) namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır.” Diğer Müslümanlar da kılarlarsa onlarda nafile olarak kılarlar.
Eğer peygamber Sünnet namazı kılıyor idiyse, namaza niyet ederken ne diye niyet ederdi? Niyet ettim öyle namazımın sünnetimi kılmaya mı derdi. Bu anlayış yanlıştır. İşte Yahudilerin ve Hıristiyanların Kendi peygamberlerini ilahlaştırması bu anlamda idi.
9/30/Yahudiler: "Üzeyir Allah'ın oğludur" dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkar edenlerin sözlerini taklit ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar?
9/31- Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rabler (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar, tek olan bir İlah'a ibadet etmekten başka bir şeyle emir olunmadılar. O'ndan başka İlah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden Yücedir.
Görüldüğü gibi Rab edinmek ilah edinmek demek, Ona olan sevgiyi övgüyü, ihtiramı Allah’a olan sevgi ve ihtiramın önüne geçirmek demektir. Soruyorum size öğle namazı on rekâttır diyorlar. Dördü ilk sünnet dördü farz ikisi de sünneti müekkede diyorlar. Yani dört rekat Allah’a altı rekat peygambere kılınıyor bu çarpık bir paylaştırma değil mi.?
6/136- O'nun üretip-türettiği ekin ve hayvanlardan Allah için bir pay ayırdılar, sonra kendi zanlarınca: "Bu Allah'ındır, bu da ortaklarımızındır" dediler. Kendi ortakları için olan (pay), Allah tarafına geçmez, ama Allah'a ait olan kendi ortaklarının tarafına (payına) geçer. Ne kötü hüküm veriyorlar?
6/137- Yine bunun gibi onların ortakları, müşriklerden çoğuna çocuklarını öldürmeyi süslü gösterdiler. Hem onları helake düşürmek, hem kendi aleyhlerinde dinlerini karmakarışık kılmak için. Allah dileseydi bunu yapmazlardı; sen onları ve düzmekte oldukları iftiraları bırak.
6/138- Ve kendi zanlarınca dediler ki: "Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır." Öyle hayvanlar vardır ki, -O'na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah'ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir.
6/139- Bir de dediler ki: "Bu hayvanların karınlarında olan, yalnızca bizim erkeklerimize aittir, eşlerimize ise haramdır. Eğer o, ölü doğarsa onlar da bunda ortaktırlar." Allah, (bu) düzmelerinin cezasını verecektir. Şüphesiz O, hüküm sahibi olandır, bilendir.
6/140- Çocuklarını hiçbir bilgiye dayanmaksızın akılsızca öldürenler ile Allah'a karşı yalan yere iftira düzüp Allah'ın kendilerine rızkı olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır.
Bu Ayetlere baktığımız ve incelediğimiz zaman da Hıristiyan ve Yahudilerin kendi peygamberlerini, ilahlaştırmasıyla, müslümanım diyenlerin peygamberini ilahlaştırması arasında ne fark vardır.? Bunları inşallah ilerde detayı ile inceleyeceğiz.
Öyleyse Namazın sünneti diye namaza niyet edilmez. Peygamberde namazı Allah’a kılar. Diğer iman edenler de peygamberin kıldığı gibi Allah’a namazı hangi vakide ait kılacaksa o vakidin ismini anarak Allah için namaz kılmaya diye niyet eder iki rekât kılar ve yeryüzünde rızkını arayarak. Eşyanın esrarını çözer durmadan çalışır küfre karşı yenik düşmemenin yollarını arar.
4/103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, müminler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.
Namazda, Dönülmesi gereken yön, hangi namazı kılacaksa o namaza niyet Kıyam , kıraat, Rüku, sücut yani secde vardır. Kıraat kurandan kolay geleni okumaktır. Diğer namazda yapılanlar teferruattır. Ellerinin bağlı mı olacağı salgın mı olacağı oturduğu zaman ne kadar oturacağı bunlar namazın aslı ile alakası olmayan şeylerdir kişilerin tercihidir.
KURANDA BAHSEDİLEN NAMAZ VAKİTLERİ
Kuranda her örnekten bir örnek verdik hiçbir eksik bırakmadık derken Allah nasıl namazın rekatlarını belirtmişse namazın vakitlerini de belirlemiştir. Bu vakitleri Ayetlerden örnekler vererek açıklamaya çalışalım.
SABAH NAMAZI.: 50/39- Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce Hamd ile tespih et.
Sabah namazı, gecenin bitişi ile başlar, ve güneşin doğuşuna kadar devam eder Gecenin bitişini de kuran başka bir ayette şöyle izah eder.
2/187- Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tövbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar
Ayette izah edildiği gibi, Oruç tutmaya başlanılan an gece ile gündüzün birbirinden ayırt edildiği, beyaz iplikle siyah iplik ifadesiyle, sanatsal bir üslupla anlatılan bölümdür. Bunun saatini bu konunun uzmanlarına bırakalım. Demek ki sabah namazı beyaz iplikle siyah ipliğin biri birinden ayrıldığı zamandan başlayıp, Güneş doğuncaya kadar bölümüdür.
ÖĞLE NAMAZI: 24/58- Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
20/130- Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini Hamd ile tespih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.
24/58 De bahsedilen açık olarak öğle diye bahsetmektedir. 20/130 da ise gündüzün uçlarında diye bahsedilen öğle namazıdır. Aslında bu ayette akşam namazı hariç bütün vakitleri kapsamaktadır. Güneşin doğuşundan önce kılınan sabah, batışından önce kılınan ikindi, gecenin bir bölümü yatsı namazıdır.30/18
İKİNDİ NAMAZI.:Yine Aynı ayeti örnek olarak verebiliriz, 20/.130- Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini Hamd ile tespih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tespihte bulun ki hoşnut olabilesin.
AKŞAM NAMAZI: 30/17- Öyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edip (yüceltin).
30/18- Hamd O'nundur; göklerde ve yerde, günün sonunda ve öğleye erdiğiniz vakit de.”
YATSI NAMAZI:50/40- Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da O'nu tesbih et.
20/130- Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.”
SADECE PEYGAMBERE HAS NAFİLE NAMAZI.:17/79- Gecenin bir kısmında kalk, sana aid nafile olarak onunla (Kur'an'la) namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır.”
İşte kurandan verdiğim ayet örnekleri bunlardır. İsterseniz namaz vakitleriyle ilgili karmaşık olarak ayetleri vereyim hangi ayette hangi namaz vardır onun kararını siz verin.
17/78- Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar namazı kıl, fecir vakti (namazda okunan) Kur'an'ı, işte o, şahid olunandır.
17/79- Gecenin bir kısmında kalk, sana aid nafile olarak onunla (Kur'an'la) namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır
24/58- Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
30/17- Öyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edip (yüceltin).
30/18- Hamd O'nundur; göklerde ve yerde, günün sonunda ve öğleye erdiğiniz vakit de.
50/”39- Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.
50/40- Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da O'nu tesbih et.
Gönderen Ali Rıza Borazan zaman: 01:13 0 yorum
Gönderen Ali Rıza Borazan zaman: 09:04
1 yorum:
Emrullah dedi ki...

muvahhit 23. July 2009 06:05 PM

selamlar,

kuranda namazın 5 vakti 3 vakti vs si yoktur,kuranda bu konuda vakitli ve farz olan salattır..

salat ise namaz değildir..namaz diye bir kelime açılımda yoktur Ali kardeşim.

muvahhit 23. July 2009 06:19 PM

ilk salat kelimesi kuranın 10.ayetinde geçer..

Alak suresi;

(9-10) Namaz kılan bir kulu, ondan alıkoyanı gördün mü ?

peki bu engellenen namaz kılıyor olsun..şimdi alak suresi ilk inen sure ise namaz kılan kim?namazdan engellenen kim?daha peygambere bile namaz kıl denmedi ki..peygamber kimin namazdan engellendiğini gördü?öyle ya görmese ''gördün mü diye sormazdı değil mi?

peki bu namaz kılarken engellenen adamın özelliği neymiş?

(11-12) Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidâyet üzere ise; ya da takvayı (Allah’a karşı gelmekten sakınmayı) emrediyorsa?

evet 11 de ya doğru yoldaysa 12 de de takvayı emredense..diye devam etmiş..elçiye daha namaz kıl denmemişken kim doğru yolda kim takvayı emretmede?

insanlara takvayı emreden neden birden namazlı hale geliyor..demek ki namazlı olmak salat ediyor olmak yani dinini yaşayan ve Rabbin yoluna çağıran..burada geçen salla kelimesi namaz değil hemen sonra gelen ayettende anşılacağı gibi takvayı doğru yolu emretmek iyiliğe çağırmak kötülükten nehy etmektir..

Ali kardeşim bu soruların cevaplarını Önyargısız düşün..anlayacaksın.

elmuh 24. July 2009 07:47 AM

Selam Muvahhit,

Tamam önyargısız düşünelim. Önyargı zihnin bilgi ile koşullanması. Her insanın zihninde bilgi var... O zaman nasıl önyargısız olacağız... Ürettiğimiz düşünce önyargılarımıza ne kadar bağımlı, ne kadar değil nasıl anlayacağız. Herkes ben önyargısızım sen önyargılısın demekte bu sorunu nasıl aşacağız... Bunun bir yolu var mı ? nasıl ?

Bu sorunun cevabını düşünedurun, iddianıza gelelim.

1- Salat bugün Arap'ın dilinde bizim namaz ile aynı anlamda kullanılmaktadır. Bunun böyle olmadığını iddia etmek, zaman içinde farklı anlamlar aldığını iddia etmek ispat ister.

2- Salat kelimesinin ilk defa Alak suresinde, salat kelimelerinin diğer kullanımları geçmeden kullanılması bu kelimenin anlamının bilindiğinin en güzel delilidir. Çünkü Kuran Arapça bir hitap olarak indirilmiştir. Vahyin inmesi öncesi Mekkede yaşayan, yahudi, hristiyan ve hanif olarak adlandırılan birkaç kişi olduğu bilinmektedir. Namaz kılan ( bugünkü şekilde olması şart değil), [B]bir kulun[/B], olması neden şaşırtıyor. Bu ayetlerde Allah Resulüne olmuş bir olayı örnek gösteriyor. Bu sözün bağlamı vahyin kağıda geçirilmesiyle kaybolduğu için kim olduğunu bilme şansımız yok. Bu konuda söylenecek her söz yakıştırma olur. Delillendirilemez.

3- Devamındaki ayetler, namaz kılan bir kulun olması gereken davranışlarını açıklıyor. Namazı niçin kıldığını açıklıyor. Zannetmiş olduğunuz gibi salat'ı değil. Çünkü Kuran bütünlüğünde bakıldığında diğer ayetler, salat'ın/namazın rituel bir ibadet olduğunu yeteri kadar açıklamakta. Bu ibadete verilen [B]isim[/B] ile [B]ibadetin manasını [/B]karıştırmayalım.

4- Mekkelilerin, sözel kültüre sahip bir toplum olarak düşünce tarzları olayları nesnel olarak kavramaya daha yatkındır. Kurandaki hitapların çoğu bu yöndedir. Onlara soyut kavramlarla seslenilmemiştir. Mekkeli için inanç gösterilmesi gereken bir şeydir. Karşılığı kıyamdır, rükudur, secdedir, kurbandır, hacdır vb. Arabın cennette deve varmı diye sorması bu mantığın en güzel şekilde ifadesidir. "Allahı atalarınızı andığınız gibi anın" denmesi, onlara bu soyut ifadenin bildikleri somut kavramlara dönüştürülerek anlatılmasıdır.

5- Salat simgesel bir davranış olarak anlamlıdır. Kelimeler nasıl bir simge olarak zihinde bir anlamla karşılık buluyor ise, salat/namaz da bir simge olarak zihinde karşılık bulur. Her türlü simgenin zihinde karşılık bulduğu gibi. Zihin kendisine akseden her bilgiyi değerlendirir. Ondan bilinç düzeyinde veya bilinç düzeyine çıkmamış olarak sonuçlar üretir. Zihin bilgiyi sahiplenir. Salat bu simgenin adıdır, anlamı değil.

Muhabbetle.

TUĞÇE DENİZ AKIN 24. July 2009 12:11 PM

teşekkür ederim haniftürk kardeş paylaşımınız için.

muvahhit 24. July 2009 03:56 PM

A.S Sevgili Elmuh,

Alak suresinde gelen salla kelimesinin anlamını elçinin bildiğini diğerlerinin ise elçinin anladığı şekilde bilmediğini düşünüyorum...çünkü elçiye sadece ayetler gelmemiştir elçimin kalbine destekte gelmiştir..bu destek yaptığından emin oldurma halinin ta kendisidir..

salla kelimesi o zaman ki insanların kafalarında elbet bir fiili bildiriyordu..cehalette salla,putlar için yaşamada salla..ama onlar Allahıda işin içine katarak şirket görünümünde salla'nın manasını biliyorlardı..oysa tek otorite Allahtır ve salla O'nun içinin anlamından bihaberdiler..

ben şahsım adına birkaç yıl evvel şekilseli savunurdum..lakin ben kuranda,içinde salat kelimelerinin bulunduğu ayetleri toparlayıp incelediğimde hata ettiğimin farkına vardım..

bence secde Rabbin tüm hükümlerinin kabulünden ziyade ''yaşamak''tır..ruku ise tevazudur..hayata insana karşı..zaten bir ayette ''ruku halinde zekat verin''den de bu anlaşılmakta..

ve zaten ben şekilsel olarak yapılan namazların faydadan çok zarar getirdiğini düşünüyorum..çünkü kişide şu düşünce hakim oluyor:''Ben namaz kılıyorum''

şimdi namaz kılıyorum derken dinin direğini o olarak algılıyor,zekatı infakı devre dışı bırakıyor..

vel hasılı Elmuh kardeşim,

bu saatten sonra düşüncem o ki;

Dinde şekilsel namaz yok..elçide böyle bir namaz kılmadı ama elçi Rabbe niyaz etti/desteğini istedi /af diledi..

kıyam için :uyanmak/idrak etmek

ruku için:Rabbın hükümlerini kabul etmek/kabullenmek/tevazu sahibi olmak/kibirden uzak durmak

secde için:Rabbin hükümlerince yaşamak

olarak nitelendiriyorum..

bu şekilllerin bozunuma uğramış diğer din mensuplarının öğretileri olarak algılıyorum..

ve dediğim gibi bence:

Alakta geçen salla yani Allah için yaşa/davran emrinin ne olduğunun sadece Elçi tarafından kavrandığını anlaşıldığını ve zaman içinde elçininde insanlara olan öğretmenliğiyle O'na inananlarında bunu kavradığını düşünüyorum..

sağlıcakla

elmuh 24. July 2009 04:54 PM

Selam Muvahhit Kardeşim,

İddialar sağlam dayanak ve kanıtlara dayanmalı ve bu kanıtlarla iddia arasındaki ilişki doğru kurulmalıdır. Varsayımların, sezgisel düşüncenin kanıt gibi kullanılması, ilgisiz neden sonuç ilişkileri kurmak doğru bir yöntem değildir.

Muhabbetle.

muvahhit 24. July 2009 04:59 PM

[QUOTE=elmuh;3402]Selam Muvahhit Kardeşim,

İddialar sağlam dayanak ve kanıtlara dayanmalı ve bu kanıtlarla iddia arasındaki ilişki doğru kurulmalıdır. Varsayımların, sezgisel düşüncenin kanıt gibi kullanılması, ilgisiz neden sonuç ilişkileri kurmak doğru bir yöntem değildir.

Muhabbetle.[/QUOTE]

Bencede..

HanifTürk 25. July 2009 08:44 AM

[QUOTE=elmuh;3399]

Çünkü Kuran Arapça bir hitap olarak indirilmiştir. Vahyin inmesi öncesi Mekkede yaşayan, yahudi, hristiyan ve hanif olarak adlandırılan birkaç kişi olduğu bilinmektedir.
4- Mekkelilerin, sözel kültüre sahip bir toplum olarak düşünce tarzları olayları nesnel olarak kavramaya daha yatkındır. Kurandaki hitapların çoğu bu yöndedir. Onlara soyut kavramlarla seslenilmemiştir. Mekkeli için inanç gösterilmesi gereken bir şeydir. Karşılığı kıyamdır, rükudur, secdedir, kurbandır, hacdır vb. Arabın cennette deve varmı diye sorması bu mantığın en güzel şekilde ifadesidir. "Allahı atalarınızı andığınız gibi anın" denmesi, onlara bu soyut ifadenin bildikleri somut kavramlara dönüştürülerek anlatılmasıdır.

Muhabbetle.[/QUOTE]

[B]Değerli kardeşim kanıt demişsiniz güzel yazmışsınız şimdi bende sizden kanıt isteyeceğim nerede Hangi kaynakta Kur"an inmeden önce Mekkede haniflerin yaşadığı yazıyor kaynağınızı bekliyorum ve Muhammed Resul Kur"an inmeden önce haniflerdenmiydi öyle ya Peygamber olacak biri ancak Haniflerden çıkmalı idi öyle ise niye ayetlerde Muhammed Resule hanif olması emredilmekte idi ikincisi ve daha önemlisi ALLAH"ın ayetleri ve ayetlerdeki ifadeleri mekkelilere onların anlayışına göre gönderdiğini yazmışsınız peki O zaman nerede kaldı Kur"anın evrenselliği öyle ya Mekkeliler sözel toplum ama biz yazal toplumuz yada şu an yazal toplumlar var şimdi bu ayetler sadece Mekkelilere mi ? geldi de onların anlayış tarzına göre inmişler bence bu konudaki düşünceleriniz tekrar gözden geçiriniz salat konusunda şu an tam kesin karar vermemiş olmak ile birlikte Kur"anın bütünselliğine baktığımızda muvahhit kardeşinde haklılık payı var saygılar ile [/B]

elmuh 25. July 2009 10:10 AM

[QUOTE=HanifTürk;3406][B]Değerli kardeşim kanıt demişsiniz güzel yazmışsınız şimdi bende sizden kanıt isteyeceğim nerede Hangi kaynakta Kur"an inmeden önce Mekkede haniflerin yaşadığı yazıyor kaynağınızı bekliyorum ve Muhammed Resul Kur"an inmeden önce haniflerdenmiydi öyle ya Peygamber olacak biri ancak Haniflerden çıkmalı idi öyle ise niye ayetlerde Muhammed Resule hanif olması emredilmekte idi ikincisi ve daha önemlisi ALLAH"ın ayetleri ve ayetlerdeki ifadeleri mekkelilere onların anlayışına göre gönderdiğini yazmışsınız peki O zaman nerede kaldı Kur"anın evrenselliği öyle ya Mekkeliler sözel toplum ama biz yazal toplumuz yada şu an yazal toplumlar var şimdi bu ayetler sadece Mekkelilere mi ? geldi de onların anlayış tarzına göre inmişler bence bu konudaki düşünceleriniz tekrar gözden geçiriniz salat konusunda şu an tam kesin karar vermemiş olmak ile birlikte Kur"anın bütünselliğine baktığımızda muvahhit kardeşinde haklılık payı var saygılar ile [/B][/QUOTE]

Selam HanifTürk kardeşim,

Vahiy öncesi dönem Mekke si ile ilgili araştırmalarda, o dönemde Mekke'de puta tapmıyan İbrahimi geleneğe bağlı kalan, bununla birlikte tam bir islami inanca sahip olmayan bazı kişilerden bahsedilir. Ayrıca Mekkede yaşayan hristiyan ve yahudiler de bulunmaktadır. Araştırmacıların hanifler olarak adlandırdıkları bu kişiler daha sonra islama girmeyerek hristiyanlığı veya yahudiliği kabul etmişlerdir. Salat eden kul bunlardan herhangi biri olabilir. Diyelim ki hiç hanif yok, hristiyan ve yahudi de mi yok. Ben sadece haniflerden bahsetmedim ki. Tartışmanın eksenini bu tarafa çevirmeye hiç gerek yok.

Muhammedin haniflerden biri olması gerektiği sizin mantık yürütme biçiminiz. Allah elçisi olarak istediği kulu atar. Allahın seçimini biz dayatamayız. Allah bilir biz bilmeyiz. Allah açıkça fikrimizi doğrulayan bir ayet indirmemişse, Allah şöyle yapmalıydı, Allah böyle demiş olamaz mantığı ile fikir yürütülmez.

Evet Allah evrensel geçerli dini kuralları mekkelilere, onların dil ve kültür özelliklerine uygun olarak, onların anlayışına uygun olarak indirmiştir. Aksi taktirde yabancısı oldukları dil ve kültür ile indirilmiş olsaydı anlayamazlar ve itaat etmezlerdi. Arap için yabancı dilde Kuran mı derlerdi. Kuran'ın dili muhattap toplumun kültürel özelliklerine göre deşifre edilmeli, anlamlandırılmalı ve elde edilen bilgi içinde bulunduğumuz toplumun dil ve kültür özelliklerine uygun olarak anlatılmalıdır. Kuranda anlaşılmaz zannedilen pek çok ayet aslında bu kültürel motiflerden kaynaklanıyor.

Kuran kitap olarak değil söz olarak indirilmiştir. Dili hitap dilidir. Basılı bir kitap, bir kullanıcı el kitabı dili değildir. Bu Kuran içindeki hitabette açık biçimde görülmektedir. Zaman zaman bu konulara bu sitede de değindim. Bu konulara aşina değilseniz, bu konularda çalışma yapmanızı öneririm. Yazınızdan bu kavramlara pek aşina olmadığınız kanısına vardım.

Sözlü ve yazılı kültüre sahip toplumlar hakkında inceleme yapan araştırmacılar bu toplumların anlayış ve kültürel özellikleri hakkında çarpıcı tesbitlerde bulunmuşlardır. Bu sitede bu iki toplum tipi hakkında kısa bir karşılaştırma sunmuştum. Daha detaylı bilgiler isterseniz bu forumun boyutunu aşacağından size bazı kitaplar önerebilirim.

Sözlü ve Yazılı Kültür - Walter J. Ong , Metis yayınları
Sözlü Kültürden Yazılı Kültüre Kuran - Süleyman Gezer, Ankara Okulu
Kuranda Anlatım Sanatı - M.A. Halefullah, Ankara Okulu
Kuran ve Dile Dair - Dücane Cündioğlu, Kaknüs Yayıncılık
Kuran ve Mekke - Prof. Dr. Ş. Gölcük, İz Yayıncılık
İslam Öncesi Mekke, Dr. Yaşar Çelikkol, Ankara Okulu

HanifTürk 25. July 2009 11:16 AM

[QUOTE=elmuh;3407]Selam HanifTürk kardeşim,

Vahiy öncesi dönem Mekke si ile ilgili araştırmalarda, o dönemde Mekke'de puta tapmıyan İbrahimi geleneğe bağlı kalan, bununla birlikte tam bir islami inanca sahip olmayan bazı kişilerden bahsedilir. Ayrıca Mekkede yaşayan hristiyan ve yahudiler de bulunmaktadır. Araştırmacıların hanifler olarak adlandırdıkları bu kişiler daha sonra islama girmeyerek hristiyanlığı veya yahudiliği kabul etmişlerdir. Salat eden kul bunlardan herhangi biri olabilir. Diyelim ki hiç hanif yok, hristiyan ve yahudi de mi yok. Ben sadece haniflerden bahsetmedim ki. Tartışmanın eksenini bu tarafa çevirmeye hiç gerek yok.

.

Evet Allah evrensel geçerli dini kuralları mekkelilere, onların dil ve kültür özelliklerine uygun olarak, onların anlayışına uygun olarak indirmiştir. Aksi taktirde yabancısı oldukları dil ve kültür ile indirilmiş olsaydı anlayamazlar ve itaat etmezlerdi. [/QUOTE]

Değerli kardeşim o araştırmacılar dediğiniz kişiler hadisleride doğru kabul ediyorlar mezhebleride kabul ediyorlar onların dediklerini doğru kabul edersek hepsini doğru kabul etmeliyiz hristiyan ve yahudiler dediğinize karşı bir şey demedim çünkü bu konuda ayetler var yani Müslümanların onlarla karşılaştığına dair ama haniflerin olduğuna dair bir ayet yok ayrıca şu çok çelişik

[COLOR="Red"]Evet Allah evrensel geçerli dini kuralları mekkelilere, onların dil ve kültür özelliklerine uygun olarak, onların anlayışına uygun olarak indirmiştir. Aksi taktirde yabancısı oldukları dil ve kültür ile indirilmiş olsaydı anlayamazlar ve itaat etmezlerdi.[/COLOR]

O zaman biz nasıl anlayacağız kuranı çünkü bize hitap etmiyor nasıl evrensel olacak saygılar ile

elmuh 25. July 2009 11:48 AM

Selam HanifTürk,

Araştırmacıların hadisi doğru kabul etmesi iddiası bir genelleştirme ve genelleştirmeler ile düşünmek doğru değildir. Bir insanın tüm söylediklerinin doğru olması gerektiği veya yanlış olması gerektiği iddiası mantıksal dayanaktan yoksundur. Tüm kanıtların birinci dereceden olması zorunluluğu yoktur. Kanıtlara göre kanaat hasıl olur. Kabul edersiniz veya etmezsiniz. Bu hakka da sahipsiniz. Ayet olmaması, ayet derecesinde bir delil yoktur anlamına gelir. Daha fazlasına değil. Ancak hiçbir kanıta dayanmadan "bana göre" derseniz, sezgisel düşüncenize güvenirseniz bu zan olur. Delil kabul edilmez.

Kırmızı ile alıntıladığınız yazının devamındaki cümle, mavi olanlar, anlamadığınız noktayı açıklıyor. Dil ve kültür olarak bize hitap etmemesi, bizim onu anlayamıyacağımız, ondan alacağımız evrensel doğrular yoktur anlamına gelmez. Önemli olan vahyi doğru anlayıp, bizim için gerekli evrensel doğruları çıkarmaktır. Bu evrensel mesajlar muhattap toplumun dili ve kültürü ile kodlanmıştır (söze dökülmüştür). Bu kodu (sözü) doğru anlamı verecek şekilde okuduğumuzda bizde doğru anlama ulaşacağız.

[COLOR="Red"]Evet Allah evrensel geçerli dini kuralları mekkelilere, onların dil ve kültür özelliklerine uygun olarak, onların anlayışına uygun olarak indirmiştir. Aksi taktirde yabancısı oldukları dil ve kültür ile indirilmiş olsaydı anlayamazlar ve itaat etmezlerdi[/COLOR]. Arap için yabancı dilde Kuran mı derlerdi. [COLOR="Blue"]Kuran'ın dili muhattap toplumun kültürel özelliklerine göre deşifre edilmeli, anlamlandırılmalı ve elde edilen bilgi içinde bulunduğumuz toplumun dil ve kültür özelliklerine uygun olarak anlatılmalıdır.[/COLOR] Kuranda anlaşılmaz zannedilen pek çok ayet aslında bu kültürel motiflerden kaynaklanıyor.


Muhabbetle.

Ali Rıza Borazan 28. July 2009 07:34 AM

Güzel Anlatmışsın Elmuh Kardeş Eline diline sağlık

Ali Rıza Borazan 10. November 2009 09:17 AM

Bana içinizden namazın şekillenmiş olan bir hali yok diyenler için soruyorum Namazın asıl olanının yaşanan allahın tarif ettiği şekildeki hayatın olduğuna aynen katılıyor ve inanıyorum peki yaşanan hayat namazında hangisi için allah namaz için kalkıldığında abdest almayı emrediyor.5/6- Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz. Bu namazın hangi namaz olduğunu bana bulabilirseniz problem çözülmüş demektir.

aşık74 10. November 2009 10:03 AM

Selamlar :)

Sanki bunları yazarken içimden geçenleri okudunuz sandım:)

Bende bu konu ile ilgili bir şey danışacakdım,tevafuk etti...

Acaba dinimizde namaz yoktur, diyen kardeşler, maide 6 'ya ne yorum getiriyorlar acaba ?

Selamlar...

aşık74 12. November 2009 12:38 PM

Acaba dinimizde namaz yoktur, diyen kardeşler, maide 6 'ya ne yorum getiriyorlar acaba ?
Bilgisi olan varmı ?
Selamlar...

Barış 13. November 2009 12:09 AM

Selam,

Öncelikle belirteyim ki, ben namaz yoktur diyenlerden değilim.:)
Salat da vardır namaz da diyenlerdenim.

Ali Rıza Abimizin önceki sayfadaki açıklamalarında paylaştığı, hayat namazı ,Kurandaki salattır, bu sebeple ben hayat namazı tabiri yerine salat kelimesini kullanıyorum. Namaz ise farsça olup Kuranda geçmeyen bir kelime, ben ise namaz dediğimde Rabbimize yönelip yakarmayı, Onu överek kıyam-rüku-secde ile madden ve manen alçalarak niyazda bulunmayı kasdediyorum. Yani, meallerde geçen namazlar salattır(hayat namazı anlamında.) Namaz ise Rabbimize alçalarak yakarmaktır,niyazdır.

Bahsi geçen abdest ayetinde de salattan bahsedildiği için, abdest salat için gereklidir diye düşünmekteyim. Salatı ikame için Allah resulünün çağırması (ezan)ile mescide gidecek olan kişilerin, bu toplantı için yapmaları gereken hazırlığın anlatıldığını düşünüyorum ayette. Daha geniş açıdan ele alırsak da, her birimiz her sabah salatı ikame ve salihat işlemek niyetiyle bu azimle yataktan kalkıyor isek ve az sonra da insanların arasına karışacak isek, aslında her sabah evden çıkmadan abdest almak ve temiz olmak isabetli olur de diyebiliriz. Kurandan görebildiğim budur. Ancak ben şahsen namazdan önce abdest alıyorum. Çünkü salat için ezan ile yapılan çağrıya uyup abdest alıp giden kişiler namaz da kıldıklarına göre, salatı ikamenin toplantısında namaz da var. Yani abdestin namazı da kapsama durumu söz konusu olabilir. Kaldı ki, suyun diriltici uyarıcı etkisi gözönüne alındığında, güne başlarken, gün içinde, yani hem salat hem de namazdayken suyla haşır neşir olmak güzeldir diye düşünüyorum.

Abdest ayetinde geçen ifadelerin hem vücuden (maddi) temizliği hem de mecazen manevi bir hazırlığı anlatıyor olabileceği düşüncesindeyim ama henüz bu konuda olgunlaşmış bir fikrim yok. Bir örnek ver derseniz, teyemmüm kasdetmek anlamına geliyor. Temiz toprakla teyemmüm dediğimiz şey de ''temiz toprağa kasdet, onun gibi ol'' anlamına gelebilir o zaman. Bu da salatı ikame için toplanan ve birazdan Kuran dinleyecek olan kişilerin bundan evvel zihinsel olarak yapmaları gereken bir hazırlık olsa gerek. Çünkü temiz toprağa ekilen tohum güzel yeşerir, ürün verir. Tuvaletten geldiğinizde ifadesindeki tuvaletin orjinalinde alçak toprak olduğunu okumuştum. Alçak toprak ise tohumun yeşermesi sağlam bitki bitmesi için sağlıklı değil. Bunun gibi bir okuyuşun abdst ayeti için mümkün olabileceğini düşünüyorum. Ancak bu konuda sizlerle paylaşabileceğim oturmuş düşüncelerim de yok. Bunlar sadece üzerinde düşündüğüm birkaç örnek.

Ali Rıza Abi ve Aşık kardeşin sorularına yanıt verecek namaz yoktur diyen biri buralarda olmadığından, soruyu üstüme aldım ve kendi düşünceme göre düşüncelerimi paylaşmak istedim. Biraz karışık bir yanıt oldu, esasen bu konuda bir yandan da düşündüğüm için çok berrak yazamadım sanıyorum.

Dikkatimi çeken ise, Kurana yönelen insanların Allah'ın izniyle ve yardımıyla Kurandaki salatın farkına vardıkları.

Bizler de Salatlarını zayi eden, hırsına ve şehvetine uyan toplulukların arından gelen bir topluluğuz. Kim ki Kurana yöneliyor, Allah ona salatı gösteriyor. Tanımlamalardaki farklılıklar vs. benim için önemli değil, Ali Rıza abinin hayat namazı derken kasdettiğini yaşamayı salatta daim olanlardan olmayı nasip etsin Rabbimiz.
Rabbimiz bilgimizi, şevkimizi, sabrımızı ve azmimizi artırsın.
Haydin salata, haydin felaha dostlar.

Selam ve sevgi ile.

Allah en doğrusunu bilendir.

hasanöktem 14. November 2009 06:02 PM

[URL="http://www.kuranmuslumani.com/2007/10/28/rekat-sayisinin-farzlastirilmasi-uzerine-1/"]REKAT SAYISININ FARZLAŞTIRILMASI ÜZERİNE(1)[/URL]

[URL="http://www.kuranmuslumani.com/2007/10/28/rekat-sayisinin-farzlastirilmasi-uzerine-2/"]REKAT SAYISININ FARZLAŞTIRILMASI ÜZERİNE ( 2 )[/URL]

Toslunba 16. November 2009 10:19 PM

Benim anladığım namaz kavramının oturması için DUA-ÇAĞRI kavramının oturması; salat kavramının oturması içinde OKU emrini iyi okumak gerekiyor. Salat ve namaz anladığım kadarı ile kesinlikle biri birinden bağımsız değil .Aslında hiçbir ibadet bir diğerinden bağımsız değil. Anladığım kadarı ile Dua-Namaz için bir projelendirme dersek ,salat için proje ödeneği ,oruç için projeye başlanması ,haç için ise devir teslim diyebiliriz.
Selametle....

Korkut 6. December 2009 09:27 PM

[QUOTE=aşık74;4066]Acaba dinimizde namaz yoktur, diyen kardeşler, maide 6 'ya ne yorum getiriyorlar acaba ?
Bilgisi olan varmı ?
Selamlar...[/QUOTE]

Bir sey diyemesek bile, bu mekanik namazin kaniti degildir!

Ama Baris kardesin de degindigi gibi, 5:6 ve 4:43 mecaz anlam tasiyan birer ayetler olabilir.

Mesela yikiyacagin yüz 7:29 da anlatilan olmasin, 3:106 daki anlatilan gün icin...

El kelimesini bir ayetle aciklamama gerek yok sanirim, herkez biliyorki "el" kelimesi bir güc ifade ediyor. Dirsek diye cevrilen kelime deayrica "dayanma, destek" anlamina geliyor....

Mes etmek, "silmek, cizmek, karalamak" anlamina da geliyor.

Buraya kadan ayet bize ne demis olabilir?

5:6. Ey iman edenler, baglila kalktığınız zaman yüzlerinizi/simanizi yikayiniz ve güclerinizi (ellerinizi) desteklerinize kadar, ve silin basinizi (lüsumsuz düsüncelerden arinin veya bir Baskanlik mertebesindeki kisiden alakanizi kesin).... vs. vs. vs.....

Bu kalkilan baglilik ne olabilir? Mesela bir sahitlik sözkonusu ise, ya da bir antlasma hazirlanilyorsa veya Allahin in systemi üzerine hacca (tartismaya) gidiliyorsa....

Selamlar

Ali Rıza Borazan 12. December 2009 01:46 PM

NAMAZ
Son Zamanlarda namaz konusunda epey değişik anlayışlar gelmektedir. Bazıları namazın salât olduğunu Allahın güzel emirlerinin pratik hayata fiilen yansıtılması, yaşanılması, olduğunu söylerken, şekillenmiş veya mekanik bir namazın olmadığını anlamışlar. ve anlatmaya çalışmışlardır. Bazıları da Kuranda namazın tarifi kılınış şekli yok onu peygamberimiz tarif etmiştir. Deyip, geleneksel olan peygamberin sünneti ile Allahın emrettiği namazı bir arada barındırıp namaz tarifi yapmışlar. Bazıları namazın vakitleri konusunda üç vakitti beş vakitti deyip değişik görüşlerini ortaya koymuşlardır. Âcizane otuz yıl gibi bir zamandır. Kuranı kuranla anlamaya çalışan birisi olarak kuranda tanımlanan namazın kılınışı ve vakitlerini anladığım kadarıyla anlatmaya çalışacağım inşallah.

KUR’ANDA MEKANİK VEYA ŞEKİLSEL NAMAZIN OLMADIĞINI SÖYLEYENLERE CEVAP
Öncelikle kuranın bir masal veya hikâye kitabı olmadığını bilmemiz gerekiyor. Kuran okuyanların da bildiği gibi kuranda hem müteşabih hem de muhkem olan ayetler vardır. Müteşabih kelimesini kuranın anlaşılmasına doğru isimli web sayfasında değişik yerlerde anlatmaya çalışmıştım. Burada sadece konunun anlaşılması açısından tanımlayıp geçeceğim. Müteşabih; karmaşık ve ikişerli anlamına gelmektedir. Anlaşılması inceleme ve tahlil yapıldıktan sonra o konunun uzman olanlarının kararı ve yorumu ile ne anlama geldiği anlaşılan demektir. Aynen Dağdaki madenleri ayrıştırarak insanların önlerine yemek tabaklarının gelişi, araba olarak yorumlanması, tıpkı kuranda müteşabih ayetlerin açıklaması onun gibi ilim gerektirir. Bu sebeple Kuranda ne bazılarının dediği gibi onu sadece peygamber anlar onu da hadislerle açıklamıştır, Anlayışı, ne de kurandaki ayetler kolay anlaşılır açıktır. Deyip de kuranda şu yoktur bu yoktur demeleri kesinlikle doğru değildir.
Kurandan bazı kardeşlerimizin söylediği hayatın pratiğini kuşatan salâtı veya hayat namazı tanımlamalarına kesinlikle yürekten katılıyorum. Asıl olan bu namaz toplumlardan kaldırılmış, yüzeysel şekilsel olan namaz yerini almıştır. Bu da Toplumlarda, aç, fakir, borçlular, köleler, daha nice ihtiyaç sahipleri unutulmuş, kapitalist bir sınıfı doğurarak yığdıkça yığan bir sınıfın doğmasına sebep olarak güç yetiremeyenler toplumda rezil rüsva haline düşmüştür.
16/71- Allah rızıkta kiminizi kiminize üstün kıldı; üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altında bulunanlara onda eşit olacak şekilde çevirip-verici değildirler. Şimdi Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?
Yerleri ve gökleri yaratan Allah tır. İnsanları da yaratan Allah tır. Allah kişilerin bazılarına güç ve yetenek vermişse o gücünden ve yeteneğini verilmeyenlerle paylaşmalarını istemektedir. Ama insanlar azgınlık yapıp Allahın paylaşmak için verdiği malları paylaşmayan topluluğa da hidayet vermiyor.
Kur’an asıl bunları Allah adına yaptıktan sonra güçleri olanlar bu yükü omuzladıklarında kimin adına bu yükleri omuzladığını belirginleştirmesini
İstemektedir. Ve asıl namazın doğuya ve batıya yüzü dönmeden daha çok bunların yapılmasının, yaşanmasının önemine dikkat çekmek istemektedir.
2/177- Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve muttaki olanlar da bunlardır.

Kuran, burada müslümanım diyenin tam bir fotoğrafını çizmektedir. Bir taraftan çalışarak yeryüzünde kendi üzerine düşen görevi yapmaya eşyanın esrarını çözmeye davet ederken, bir taraftan da ihtiyaç sahiplerine kazanmış olduğu mallardan onu dağıtmayı ifade ederken, bir taraftan da Allahın kuranda tanımladığı inanç esaslarını ortaya koyarak yaşadığı hayatla kıldığı namazın bütünleşmesini istemektedir. Bu ayete göre ne Kazandığından mallarını başkalarına dağıtırken namaz kılmadan vermenin bir anlamı olmadığını, ne de namaz kılıp da başkalarına vermeden yaşayanların asla Allah katında bir önem ve değeri olmayacaktır.

İman etmeyenler yakınlarını yetimlerini Allaha yöneldiğini veya yaptıkları güzel davranışları Allah adına yaptığını belirginleştirmeden yaptıklarının boşa gideceğini söylemektedir.
9/54- İnfak ettiklerinin kendilerinden kabulünü engelleyen şey, Allah'ı ve elçisini tanımamaları, namaza ancak isteksizce gelmeleri ve hoşlarına gitmiyorken infak etmeleridir.
107/1- Dini yalanlayanı gördün mü? 107/2- İşte yetimi itip-kakan;107/3- Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur.107/4- İşte (şu) namaz kılanların vay haline,107/5- Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar,107/6- Onlar gösteriş yapmaktadırlar107/7- Ve �ufacık bir yardımı (veya zekatı) da engellemektedirler.
Maun suresinde bahsedildiği gibi, namaz kılıp da bu yaptıkları eylemlerin hiçbir anlamı olmadığı gibi bunlar ahret âleminde yaptıkları bu davranışlar yürek acısı olacak. Kuran Hem güzel işlerin Allah adına yapılmasını emrederken hem de yapılan eylemin Allah adına yapıldığını namazla göstermesi gerekmektedir.
Diyelim ki, Bir kişi gidiyor. İhtiyar, dünyada kendi yükünü taşıyamayan birinin yükünü omuzlayıp Allahın gönderdiği peygamberlere ve kitaplara iman etmediğini söylüyorsa bunu Allah kabul eder mi? Bu yapmış oldukları davranışlar Allah için değilse kendi putları içindir.
Aynı davranışı Allaha ve ahret gününe iman eden gönderilmiş olan peygamberlere kitaplara inanan bir kişi olursa bunların Allah katında yaptıkları hüsnü kabul görecektir.
Allah insanların yapmış oldukları güzel olan davranışların kimin adına yaptığını bildiği gibi kalplerden geçenleri de bilmektedir. İnsanların yapmış olduğu güzel davranışların kime ait olduklarını Allah inanaları bir arada bulundurmayı onların şekilsel olarak tanımladığı o namaz olmazsa nasıl insanlar birbirlerini tanıyıp düşman olanlara karşı güç ve kuvvet olup savunacaklar. İnsanların kalplerinden geçenleri elbette başka insanlar bilemez. Onların ancak yaşadıkları hayatla kıldıkları namaz uyum sağlamazsa münafık mı? Değil mi? ancak ayırt edilebileceğini anlatmaktadır.

60/10- Ey iman edenler, mü'min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) mü'min kadınlar olduklarını bilip-öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü'min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü'min kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Allah kuranda değişik yerlerde kimin münafık kimin müslüman kimin kâfir veya müşrik olduklarını yaşam biçimlerinden bize bilgiler vermektedir. Biz o verilmiş olan bilgilere göre o gelen kadınları test edip imanlı olup olmadığına karar vermemizi istemektedir.
Bu Kısa açıklamalardan sonra, iman edenlerin, kurana iman ettiğini söyleyen ve tek kuran diyen kardeşlerimin. Yaşanan hayatın salât olduğunu, hayat namazı olduğunu söylediklerini ve bu hayatın bütün yaşamlarında kendilerine boyunları çözmeğe, aklına gelen ne varsa güzel olan davranışların hepsine namaz veya salât dediklerine istisnasız katılıyorum. bunu kabullendik. Ancak bu salâtlardan Allah hangisi için namaza kalktığınız zaman abdest almağa çağırmaktadır.
5/6- Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayakyolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.

Köleyi Özgürlüğe kavuşturmak namaz veya salât, bahçe çapalamak salat, okumak salat birilerine yardım yapmak salat, evlenmek salat savaşa çıkmak salat, zekat oruç salat vs. bunların hangisi için abdest alınacak?

Eğer abdesti temizlik olarak kabul edenlere sesleniyorum. Su bulunmadığı zaman teyemmüm etmeğe çağırıyor. Toprağa elleri sürüp onu yüze sürmek insanın nesini temizler.
Kuran İnsanlar için yaşamlarında her örnekten bir örnek vermiş hiçbir eksik de bırakmamıştır.
17/89- Andolsun, bu Kur'an'da her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak inkârda ayak direttiler. Kurana uygun olmayan bir söz söylediklerinde hemen o sözün yanlışlığını ortaya koyan mutlaka bir ayet vardır.
72/9- "Oysa gerçekte biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, (hemen) kendisini izleyen bir şihab bulur."
Şimdi Kuranda şekillenmiş olan namaz yok diyen kardeşlerimin, bu görüşleri eğer doğru olmuş olsaydı. Şu arazlar ortaya çıkmazdı.

1- Eğer namaz olmasaydı İman eden ve Salih amel işleyenlerle, iman etmediği halde aynı ameli işleyenler arasında kimin müslüman kimin müslüman olmadığı ayırt edilmezdi.
1- Namaz Kılanları Allah Bir disipline sokmaktadır. Eğer o yürekten namaz kılıyorsa onun veliliğini Allah kendisi üslenmekte ve o namaza ihlâsla devam ettiği sürece onu fahşalardan korumaktadır.29/45- Sana Kitap'tan vah yedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah, yaptıklarınızı bilir.
2- Namaz Vücutta iki kalpten birini işgal eder. İnsan ya müslümandır Allah yolunda ölümü dirimi Allaha aittir. Ya da şeytan yolundadır ölümü dirimi tağutlar içindir 33/4- Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı. Bu, sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir. Allah ise, hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltip-iletir. Namaz kılanlar kendilerine şeytandan bir kışkırtma geldiğinde hemen Allaha sığınır Allah adına kılmış olduğu namaz onu diğer kötülüklerin gelmesini engeller kişi ya namazı Allaha olan yönelişini kaldırır ya da tağuta olan yönelişini kaldırır kişi aynı anda hem tağuta hem de Allaha kulluk edemez. Bu insanın yaratılışına terstir.
3- Allah Kâinatta yarattığı bütün varlıkları çift yaratmıştır Namaz da çifttir bir hayat namazı bir de şekilsel namaz.13/3- Ve O, yeri yayıp uzatan, onda sarsılmaz-dağlar ve ırmaklar kılandır. Orada ürünlerin her birinden ikişer çift yaratmıştır; geceyi gündüze bürümektedir. Şüphesiz bunlarda düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.
Öyleyse Namaz gerçekten müminin Allaha olan bağlılığının, bir göstergesi bir terazisidir. Kötülük yapmamayı Allah müslümana böyle bir silah vererek koruma altına almıştır. İmanın fanusudur. Şimdi Kuranda geçen namaz ile ilgili ayetlerden bir kaçını nakletmeye çalışalım.
2/3- Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.
2/43- Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin.
2/110- Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah Katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görendir.
2/125- Hani Evi (Ka'be�yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik.
4/77- Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksınız."
Şimdi de namazın kuranda beş vakit olduğunu ispat etmeye çalışalım.

KURANDA TARİF EDİLEN NAMAZ BEŞ VAKİTTİR
Bazı Kardeşlerimiz namazı kabullendikleri halde namazın üç vakit olduğunu söylemektedirler. Namaz kuranda beş vakit olarak anlatılmaktadır. Sadece Peygambere ait olan namaz da ekenince altı vakittir. Şimdi bunları tek tek anlatmaya çalışalım.
4/103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.

Bu ayet hem kuranda mekanik olarak günün belirli vakitlerde kılınması gereken bir namaz olduğu gibi, hem de belirli vakitlere hasredilmesi olduğunu da göstermektedir.

SABAH NAMAZI:50/39- Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.
Güneşin doğuşundan önceki namaz sabah namazıdır. Buna sanmıyorum itiraz edecek olanı. Sabah bilindiği gibi Kuranda tarif edilirken2/187- Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.

Bakara yüz seksen yedinci ayete baktığımız zaman gören gözler için burada üç vakti tarif ediyor., Gece kelimesini güneşin batışı ile doğuşu arasındaki karanlık bölgeyi tanımlamaktadır. Karanlık bölgenin gündüze yakın olan iki vakitten söz etmek mümkündür. Birisi güneşin batışından sonra gelen akşam diğeri güneşin doğuşundan önce gelen sabah kelimesidir. İşte sabah namazını tanımlarken , “Rabbini güneşin doğuşundan önce” ifadesini kullanmaktadır. Dikkat edilirse namaz vakitleri, ardı arkası kesilmeden bir namazın bitişi ile diğer namazın başlaması söz konusudur. Eğer güneş doğmadan önce sabah namazı kılınamamışsa o namaz ertelenmesi veya kılamaması gerekmez. Ne zaman fırsat bulunmuşsa o namaz güneş doğduktan veya öğleye erdikten sonra kılamadığın sabah namazını kılıp daha sonra öğleyi kılman gerekir. İşte namazın kazası yoktur anlayışı da burada çözülmüş oluyor.
Öyleyse Allahın sınırladığı sabah namazının vakti sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, İşte kuranda gecenin tanımı beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar. Sabah namazı da bu zamandan güneşin doğuşuna kadar olan bölümdür. Sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın ne zamana kadar? Sonra geceye kadar orucu tamamlayın. İşte orucun tutuluş sınırları. Gece kelimesi eğer güneşin batışından sonra başlayıp beyaz iplikle siyah ipliğe kadar kalan bölge ise gündüz de diğer kalan zaman dilimidir. Şimdi onları tanımlayalım.

ÖĞLE NAMAZI: 18- Hamd O'nundur; göklerde ve yerde, günün sonunda ve öğleye erdiğiniz vakit de.
Kuran okuyucuların kuranda yok dediği vakitlerden birisi de öğle namazıdır.30/ 17- Öyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edip (yüceltin).
Kuran gördüğünüz gibi namaz vakitlerini tanımlarken sabah ve akşamdan bahsediyor daha sonra gelen ayette de öğleye erdiğiniz vakit de ifadesini kullanıyor bu tabii ki namazı kabullenip üç vakit diyenler içindir. Namaz yoktur diyen kardeşlerimize diyeceğim bir şey yoktur. Öğle namazının oluşunu destekleyen bir ayet daha.20/ 130- Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.
Bu Ayet anlaya bilenler için dört vakit namazı tanımlamaktadır. Sabah, öğle ikindi, yatsı, namazlarıdır. Buradaki,” gündüzün uçlarında “ ifadesi zeval vaktini işaret ediyor. Yani her yokuşun son anını ve daha sonra inişe başladığı yeri gösterdiği gibi güneş de gündüzün zirve yaptığı yer demektir bu namazın süresi de ikindi vaktine kadardır. Bunu da bu konuyla ilgilenen uzmanlara bırakıyorum.
Öğle namazını destekleyen bir ayet daha nakledelim.
24/ 58- Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

İKİNDİ NAMAZI: Yine burada dört namaz vaktini de içine alan bir ayeti vereceğim.20/ 130- Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tespihte bulun ki hoşnut olabilesin.” batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt bu ayette batışından önce diye bahsedilen namaz ikindi denilen namazdır.
Bu Namaz diğer namazlarla beraber devamlı anıldığı için uzun uzadıya bahsetmeye gerek yok.
AKŞAM NAMAZI: 17- Öyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah'ı teşbih edip (yüceltin).
Akşam namazının da nasıl gecenin bitişi ile güneşin doğdu arasındaki kalan bölüm ise akşam namazının vakti de güneşin batışı ile gecenin başlangıcına kadar geçen zamandır. Yine bu zamanını sınırlarını dakikasını koyan ilim adamlarına bırakıyorum. Ama şu gerçek var ki sabah namazı vakti kadar da akşam namazı olduğu kesindir.
YATSI NAMAZI:20/130- Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.
Burada bahsedilen” Gecenin bir bölümünde” dediği namaz yatsı namazıdır. Bu namazın vakti de. Akşam namazının bitişi ile başlar. Sabah namazının başlangıcına kadar devam eder.
SADECE PEYGAMBERE HAS NAFİLE NAMAZI: 79- Gecenin bir kısmında kalk, sana ait nafile olarak onunla (Kur'an'la) namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır. Bu namaz da peygamberlere emredilen diğer müslümanlar üzerinde sorumluluk olamayan bir namazdır ama diğer peygambere ait olan namazı kılanları da Allah övgü ile bahsetmiştir.

Bazıları ayetlerde geçen teşbih edin zikredin kelimelerini namaz olarak görmeyebilirler ama namazın müslümanım diyenler üzerindeki vakitleri belirlenmiş farzdır ayeti başka türlü nasıl açıklanabilirdi?
Gönderen Ali Rıza Borazan

Korkut 13. December 2009 03:11 PM

Selamlar

[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
Müteşabih; karmaşık ve ikişerli anlamına gelmektedir. Anlaşılması inceleme ve tahlil yapıldıktan sonra o konunun uzman olanlarının kararı ve yorumu ile ne anlama geldiği anlaşılan demektir. Aynen Dağdaki madenleri ayrıştırarak insanların önlerine yemek tabaklarının gelişi, araba olarak yorumlanması, tıpkı kuranda müteşabih ayetlerin açıklaması onun gibi ilim gerektirir. Bu sebeple Kuranda ne bazılarının dediği gibi onu sadece peygamber anlar onu da hadislerle açıklamıştır, Anlayışı, ne de kurandaki ayetler kolay anlaşılır açıktır. Deyip de kuranda şu yoktur bu yoktur demeleri kesinlikle doğru değildir.[/QUOTE]

Bu Mütesabih olayina dayanarak, bir mekanik Namazin, Mütesabih ayetlerin ilmini bildikten sonra mi ortaya cikar diyorsunuz?
Yani bu konuda ilmi olmayan.... neyse bir bakalim...


[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
....İnsanların yapmış olduğu güzel davranışların kime ait olduklarını Allah inanaları bir arada bulundurmayı onların şekilsel olarak tanımladığı o namaz olmazsa nasıl insanlar birbirlerini tanıyıp düşman olanlara karşı güç ve kuvvet olup savunacaklar. İnsanların kalplerinden geçenleri elbette başka insanlar bilemez. Onların ancak yaşadıkları hayatla kıldıkları namaz uyum sağlamazsa münafık mı? Değil mi? ancak ayırt edilebileceğini anlatmaktadır.[/QUOTE]
"namaz olmazsa nasıl insanlar birbirlerini tanıyıp düşman olanlara karşı güç ve kuvvet olup savunacaklar" demissiniz. Peki 100 lerce yil namaz var di da bu güc ve kuvet neden daha hala ortada yok, herkez bölük bölük ayrilmis? Tek kuran deyip, namazin var oldugnun kabul edenlerin, Namazi bile bir birini tutmuyorda, bu mekanik bicim nasil bir birlik olusturacak? Sirk kosmadan tek Allaha ipine sarilan, elbetdeki mekanik bir hareketde bulunmasa bile, zalimlerden ap acik ayirt edilir.....

Ve yukardaki paragrafiniza kadar daha hic bir sekilde Mekanik Namazin oldugna dair bir ayet göremedim, sadece birkac yerde Salaat gecen ayetleri bu mekanik Namaza yorumlamis siniz, bakalim ilerde ne gelecek....


[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
Ancak bu salâtlardan Allah hangisi için namaza kalktığınız zaman abdest almağa çağırmaktadır.
5/6-....[/QUOTE]
Bir önceki yazim da da belirtigim gibi, bu abtest ayetini mecaz olarak da anlayabiliriz!
Ve mecaz olmasa bile, bu mekanik Namazin var oldungu göstermez!
Mecaz olmasa bile, bir Kurani baska birine Teblig edertekn temiz bir sekilde gitmek var bir de kirli.......

[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
Köleyi Özgürlüğe kavuşturmak namaz veya salât, bahçe çapalamak salat, okumak salat birilerine yardım yapmak salat, evlenmek salat savaşa çıkmak salat, zekat oruç salat vs. bunların hangisi için abdest alınacak?[/QUOTE]
Sihinsel abtest herbir isinizde almalisiniz!


[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
Eğer abdesti temizlik olarak kabul edenlere sesleniyorum. Su bulunmadığı zaman teyemmüm etmeğe çağırıyor. Toprağa elleri sürüp onu yüze sürmek insanın nesini temizler.[/QUOTE]
[B][COLOR="DarkGreen"]5:6... Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz. [/COLOR][/B]
Toprak temizlemeseydi, muhtemelen Allah kalkip da bizden temizlenmemiz icin böyle bir sey istemezdi...

[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
Kuran İnsanlar için yaşamlarında her örnekten bir örnek vermiş hiçbir eksik de bırakmamıştır.
17/89- Andolsun, bu Kur'an'da her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak inkârda ayak direttiler. Kurana uygun olmayan bir söz söylediklerinde hemen o sözün yanlışlığını ortaya koyan mutlaka bir ayet vardır.
[/QUOTE] Bunu bir de bas bas bagriyoruz! O kadar örnek var iken neden mekanik namaz kilma sekli yok kuranda..

[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
Şimdi Kuranda şekillenmiş olan namaz yok diyen kardeşlerimin, bu görüşleri eğer doğru olmuş olsaydı. Şu arazlar ortaya çıkmazdı.

1- Eğer namaz olmasaydı İman eden ve Salih amel işleyenlerle, iman etmediği halde aynı ameli işleyenler arasında kimin müslüman kimin müslüman olmadığı ayırt edilmezdi.[/QUOTE]
Simdi edebiliyormu?
Hem bu sorunuzu neye dayanarak soruyorsunuz?
Ben de diyorum ki, mükemmel bir sekilde erderdi! Bir mümin hal ve hareketlerinden belli olur. Dort duvarin arasinda kendi basina kildigi bir namazla degil!


[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
1- Namaz Kılanları Allah Bir disipline sokmaktadır. Eğer o yürekten namaz kılıyorsa onun veliliğini Allah kendisi üslenmekte ve o namaza ihlâsla devam ettiği sürece onu fahşalardan korumaktadır.29/45- Sana Kitap'tan vah yedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah, yaptıklarınızı bilir.[/QUOTE]
Bu ayet bir mekanik namazin olmadigna kannitdir, milyonlarca insan Namaz kiliyor ve malesef bu mekanik namaz cirkin islerden alikoyamiyor!
Ama Allahin mesajina baglilik gösteren, hic bir zaman cirkin islere bilasamaz, bilasirsa Allahin mesajina bagli degildir. Salaat etmekle, cirkin is yapmak az cok zit anlam tasir!


[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
2- Namaz Vücutta iki kalpten birini işgal eder. İnsan ya müslümandır Allah yolunda ölümü dirimi Allaha aittir. Ya da şeytan yolundadır ölümü dirimi tağutlar içindir 33/4- Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı. Bu, sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir. Allah ise, hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltip-iletir. Namaz kılanlar kendilerine şeytandan bir kışkırtma geldiğinde hemen Allaha sığınır Allah adına kılmış olduğu namaz onu diğer kötülüklerin gelmesini engeller kişi ya namazı Allaha olan yönelişini kaldırır ya da tağuta olan yönelişini kaldırır kişi aynı anda hem tağuta hem de Allaha kulluk edemez. Bu insanın yaratılışına terstir.[/QUOTE]
Bu anlattiklariniz da Mekanit bir namazin olmadigna bir kanit tir. Nedenmi bir camiye gidin ve ordan cikan insanlarin hal ve hareketlerine bakin, kac tanasi Allaha bagli?
Anlattiklariniz bir Hayar Salaatini dogrular, mekanik bir namazi degil!


[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
3- Allah Kâinatta yarattığı bütün varlıkları çift yaratmıştır Namaz da çifttir bir hayat namazı bir de şekilsel namaz.13/3- Ve O, yeri yayıp uzatan, onda sarsılmaz-dağlar ve ırmaklar kılandır. Orada ürünlerin her birinden ikişer çift yaratmıştır; geceyi gündüze bürümektedir. Şüphesiz bunlarda düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.
Öyleyse Namaz gerçekten müminin Allaha olan bağlılığının, bir göstergesi bir terazisidir. Kötülük yapmamayı Allah müslümana böyle bir silah vererek koruma altına almıştır. [/QUOTE]
33:4 de allah "iki kalp kilmadi" derken neden herr seyin cift olduna saplaniyorsunuz?
Zaten tüm zorlamaniz, 13:2 yi yanlis anlamanizdan dir! Orada her sey yazmiyor! Bütün varliklari cift yaratmistir! Salaat bir Varlik mi ki, iki tane salaat olsun?

[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
Şimdi Kuranda geçen namaz ile ilgili ayetlerden bir kaçını nakletmeye çalışalım.
2/3- Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.[/QUOTE]
Bu ayette Mekanik namazin sekli anlatilmaz! Ayni ayeti Hayat namazina da cekebilirsiniz!

[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
2/43- Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin.[/QUOTE]
Burda Rukunun mekanik namazda yapildigni savunuyorsaniz, ben de sorarim neden Zekat verirken rüku yapmiyorsunuz?

Namaz, Zekat, Ruku ayri ayri seylerdir!

[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
2/110- Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah Katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görendir.[/QUOTE]
Bu ayette Mekanik namazin sekli anlatilmaz! Ayni ayeti Hayat namazina da cekebilirsiniz!

[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
2/125- Hani Evi (Ka'be�yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik.[/QUOTE]
1. Ibrahimin yapti beytin, Kabenin oldugu büyük bir zorlamadir.
2.Ibrahimin yaptigi beyt ayrica Bekke dedir.
3.Sizin Kabe dedigniz yapi Mekkededir. Allah da bekke ve Mekkeyi ayirt edemeseydi bunlari ayri ayri anmazdi!
4. Kabe kesinlikle güvenli bir yer degildir!
6. Ayetin arbacasinda "Evimi Tavf eden..." diye gecmez![COLOR="DarkGreen"] Tavaf edenler, Rüku edenler.... icin evimi temiz tutun[/COLOR] diye gecer!
Orjinal metine bakarak, Tavafin, Rukunun, tastan bir yapiya yapilacagindan bahs etmez!
Bu zaten Ibrahimin Dinine ters düser. Ibrahim eski kavminin Putlarini kirmis birisi olarak, yeni daha büyük bir Put insa etmis olabilirmi?
Ben ayeti söyle anliyorum:
[COLOR="DarkGreen"][B]2/125- Hani Evi (Islam Systemini ) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını(durusunu baglilik edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, (Islam Systemini) temiz tutun, Hizmet (tavaf), Ibadet, alcakgönüllük (rüku) ve Itaat edenler için " diye ahid verdik[/B][/COLOR]


[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
4/77- Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksınız."
Şimdi de namazın kuranda beş vakit olduğunu ispat etmeye çalışalım.[/QUOTE]
Bu ayette Mekanik namazin sekli anlatilmaz! Ayni ayeti Hayat namazina da cekebilirsiniz!

Görüldügü gibi, Mekanik bir namazin sekli yok ortada!


[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
KURANDA TARİF EDİLEN NAMAZ BEŞ VAKİTTİR
Bazı Kardeşlerimiz namazı kabullendikleri halde namazın üç vakit olduğunu söylemektedirler. Namaz kuranda beş vakit olarak anlatılmaktadır. Sadece Peygambere ait olan namaz da ekenince altı vakittir. Şimdi bunları tek tek anlatmaya çalışalım.
4/103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.

Bu ayet hem kuranda mekanik olarak günün belirli vakitlerde kılınması gereken bir namaz olduğu gibi, hem de belirli vakitlere hasredilmesi olduğunu da göstermektedir.[/QUOTE]
neden Günün? Gün kelimesi gecmiyorki! Gün olarak anlamaniz sadece bir zorlama. Belki Hayatin belli Vakitlerinde farz kilinmistir?

[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
SABAH NAMAZI:50/39- Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.
Güneşin doğuşundan önceki namaz sabah namazıdır. Buna sanmıyorum itiraz edecek olanı. [/QUOTE]
Bu ayette Namaz kelimesi gecmez! Tesbih etmek ne zaman Namaz kilmak olmus?
Ayrica, bu ayet sadece Peygambere hitap eder, müminlere degil!

[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
Bakara yüz seksen yedinci ayete baktığımız zaman gören gözler için burada üç vakti tarif ediyor.,[/QUOTE] Bu ayetde Namazdan bahs etmez!


[QUOTE=Ali Rıza Borazan;4202]
ÖĞLE NAMAZI: 18- Hamd O'nundur; göklerde ve yerde, günün sonunda ve öğleye erdiğiniz vakit de.[/QUOTE] Hamd namaz degildir!

Selamlar

aşık74 14. December 2009 04:00 PM

Selamlar korkut kardeşim :)

Görebildiğim kadarıyla toplumumuzda 3 farklı görüş var.

1) Namaz yoktur diyenler ! ( Siz )

2) Namaz vardır diyenler ! (Ali rıza bey )

3) Olup olmadığını,şu anki bilgim ile bilmiyorum,ama halisane niyetimle,rabbimi anmak için bu ritüeli yapıyorum diyenler ! ( Olması gereken )

Şimdi belki bana kızacaksınız ama ben genede söylemek istiyorum .

Tamam! Hadislere güven olmaz ! Tehlikelidir !

Onca hadis var,peygamberimizin ve arkadaşlarının namazları ile ilgili ?

Peki, ya doğru hadisleri ne yapacağız ???

Allah'ın selamı üzerinize ve üzerimize olsun kardeşim.

Korkut 14. December 2009 08:03 PM

Selam,

[QUOTE=aşık74;4219]
Peki, ya doğru hadisleri ne yapacağız ???
[/QUOTE]

onlari da korkmadan atacagiz cünki onlar kuranda yer almaktalar ....

görüsmek üzere

Ali Rıza Borazan 28. December 2009 09:02 AM

NAMAZ HAKKINDA
Korkut kardeş Kuranda namazın olmadığını söylüyor ve nereye dönüleceğinden söz ediyor. Kıbleyi Kuran model alınması gereken bir yaşam biçiminin dönüleceği yön ve insanların yaşamaları gereken bir hayat tarzı olarak anlatmaktadır. Devamlı söylüyorum Kuran her şeyi çift yaratmıştır.51/49- Ve Biz, her şeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz. Nereye bakarsan bak yalın halde de Allahtan başka hiçbir şeyi tek olarak düşünemezisin göremezsin. Müslüman olanların arzuladığı ve kendilerine model almaları gereken yaşam tarzı Hazreti İbrahim peygamberin yaşadığı hayatı kuran örnek vermektedir. Bunu Hem de dönülen yön olarak da namazla sembolleştirmiştir.
2/124- Hani Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim'e): "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Allah:) "Zalimler Benim ahdime erişemez" dedi.
Burada imam kelimesi geçiyor diye sadece önde namaz kıldıran anlamında alırsan olur mu? Kuran Burada İmam kelimesini Allahın insanlar içerisinde örnek bir yaşamı sergileyebilen canını ve sevdikleri bütün varlığını Allah uğruna gözünü kırmadan verebilen anlamında insanlara model bir örnek sunmuştur. Her türlü bağımlılıktan uzak şirklerden kendisini arındırmış, tevhit akidesinin doruğa ulaştırmış bir yaşam biçimini sergilemiş olarak örnek bir peygamberi örnek vermiştir.
Bakınız Kıble kelimesini son peygamber için de kullanmıştır.2/143- Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
Burada parantez içindeki mütercimin yorumu. Asıl peygamberin yaşam biçimini insanların örnek alacak ve iman edenlerle iman etmeyenlerin yaşam biçimlerindeki farklılığın ölçüsü mihengi terazisi olarak tanımlamış. O modele uyan insanların o yöne döndüklerini anlatmak istemiştir. Elbette Allaha bir mekân ve şekil tahsis edilemez. Peki, buna itiraz edenlere soruyorum nereye dönelim? Neyi kendimize örnek alalım tevhit akidesine sahip olanlar yönünü kabeye dönmeye kabeye tapmak için değil Allaha tapmak için Allahın arzuladığı yaşam biçimine insanların kavuşmaları anlamında bunlardan söz etmiştir.
2/125- Hani Evi (Ka'be�yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikâfa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik.
Yani iman edenler yaşam biçimlerini Hazreti İbrahim’in örneklik teşkil eden hayat namazı anlamında söylemiştir. Ama insanların hangi dinde hangi mezhepte hangi cemaatte olurlarsa olsunlar yaşamak istedikleri doğru olan Allah katında hüsnü kabul görülecek olan hazreti İbrahim’in ortaya koyduğu namaz ve yöneliştir. Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânı denildiği gibi İnsanların dönüp dolaşacağı yerde Allahın Hazreti İbrahim de örnekliğini verdiği yaşam biçimidir.
2/148- Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
2/149- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescidi-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
2/150- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.
Bu ayetlerden Dönme yok deyip de sadece yaşam var demek doğru olmaz. İman etmeyenlerin kendilerine göre taptıkları bir yön bir yaşam biçimi varsa iman edenlerin yaşam biçimlerini bir taraftan Allah bir örnekle belirlemiş ve insanları bir yöne dönmelerini istemiştir.
Neden herkes kendilerine örnek aldıkları bir ideoloji adamlarının yaşadıkları hayatı kendilerine örnek alarak öldükten sonra ona bağlılıklarını ortaya koymak için bir put dikip senenin belirli günlerinde ona bağlılıklarını ifade etmek için önüne geliyorlar? Bu Tapma olayı insanların yaratılışında var ama Allah yaratıklara değil kendine insanların tapmalarını istemektedir. Tapma da ona olan bağlılığı yaşamlarında göstermek ve bunu da sembolleştirerek Allaha tapanlarla Allahlın dışındakilere tapanları hem insanların kendileri arasında hem de kendisine tapılıp tapılmadığını ayırt etmek için sembolleştirerek namaz kılmalarını emretmiştir.
Tamam Namaz Kavramı bu güne kadar iman ettim diyenler arasında ifrat ve terfide vardıysa o kuranın suçu değil o insanların suçudur. Bir takım kelime oyunları ile namazın olmadığını söyleyerek kurandaki iman edenlerle iman etmeyenler arasındaki asıl farkı ortaya koyan namazın olmadığını söylemek bence arkasında iyi bir niyetin olmadığını gösteriyor.
4/100- Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü�ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
101- Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.
102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.
103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.
104- (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve
Gören gözler için peygamberin önderliğindeki bu namaz tarifi yetmiyor mu ki lafı çarpıtıyorlar. Eğer burada tarif edilen namaz sadece yaşam biçiminin tarif edildiği namaz ise neden hangi namaz için iman edenleri abdest almağa davet ediyor. Veya buradaki abdest temizlik oluyorsa neden su bulunmadığı zaman teyemmüm almaya davet ediliyor? Yüzün toprak tarafından mes edilerek sürülmesi insanın yüzünü temizliyor mu? Burada Kastedilen temizlik kişilerin Allaha bağlılığını emrinin yerine getirilmesini istiyor.
5/6- Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.
4/43- Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayakyolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Hadi manevi bir temizliğin olmadığını söylesinler bu gusülü nasıl anlamak lazım o zaman?
Bu kadar ayrıntılı açıklamadan sonra halen namaz yok oruç yok, haç yok, abdest temizliktir diyerek kuranın iman etmeyenler ve kalbinde maraz olanların hükmüne girilmiş olduğu kanaatine varırım bunun arkasında art niyet olduğu anlaşılır.3/7- Sana Kitab�ı indiren O'dur. Ondan, Kitab�ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az.
Selam ve sevgilerimi sunuyorum

NAMAZ HAKKINDA
Korkut kardeş Kuranda namazın olmadığını söylüyor ve nereye dönüleceğinden söz ediyor. Kıbleyi Kuran model alınması gereken bir yaşam biçiminin dönüleceği yön ve insanların yaşamaları gereken bir hayat tarzı olarak anlatmaktadır. Devamlı söylüyorum Kuran her şeyi çift yaratmıştır.51/49- Ve Biz, her şeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz. Nereye bakarsan bak yalın halde de Allahtan başka hiçbir şeyi tek olarak düşünemezisin göremezsin. Müslüman olanların arzuladığı ve kendilerine model almaları gereken yaşam tarzı Hazreti İbrahim peygamberin yaşadığı hayatı kuran örnek vermektedir. Bunu Hem de dönülen yön olarak da namazla sembolleştirmiştir.
2/124- Hani Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim'e): "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Allah:) "Zalimler Benim ahdime erişemez" dedi.
Burada imam kelimesi geçiyor diye sadece önde namaz kıldıran anlamında alırsan olur mu? Kuran Burada İmam kelimesini Allahın insanlar içerisinde örnek bir yaşamı sergileyebilen canını ve sevdikleri bütün varlığını Allah uğruna gözünü kırmadan verebilen anlamında insanlara model bir örnek sunmuştur. Her türlü bağımlılıktan uzak şirklerden kendisini arındırmış, tevhit akidesinin doruğa ulaştırmış bir yaşam biçimini sergilemiş olarak örnek bir peygamberi örnek vermiştir.
Bakınız Kıble kelimesini son peygamber için de kullanmıştır.2/143- Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
Burada parantez içindeki mütercimin yorumu. Asıl peygamberin yaşam biçimini insanların örnek alacak ve iman edenlerle iman etmeyenlerin yaşam biçimlerindeki farklılığın ölçüsü mihengi terazisi olarak tanımlamış. O modele uyan insanların o yöne döndüklerini anlatmak istemiştir. Elbette Allaha bir mekân ve şekil tahsis edilemez. Peki, buna itiraz edenlere soruyorum nereye dönelim? Neyi kendimize örnek alalım tevhit akidesine sahip olanlar yönünü kabeye dönmeye kabeye tapmak için değil Allaha tapmak için Allahın arzuladığı yaşam biçimine insanların kavuşmaları anlamında bunlardan söz etmiştir.
2/125- Hani Evi (Ka'be�yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikâfa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik.
Yani iman edenler yaşam biçimlerini Hazreti İbrahim’in örneklik teşkil eden hayat namazı anlamında söylemiştir. Ama insanların hangi dinde hangi mezhepte hangi cemaatte olurlarsa olsunlar yaşamak istedikleri doğru olan Allah katında hüsnü kabul görülecek olan hazreti İbrahim’in ortaya koyduğu namaz ve yöneliştir. Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânı denildiği gibi İnsanların dönüp dolaşacağı yerde Allahın Hazreti İbrahim de örnekliğini verdiği yaşam biçimidir.
2/148- Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
2/149- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescidi-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
2/150- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.
Bu ayetlerden Dönme yok deyip de sadece yaşam var demek doğru olmaz. İman etmeyenlerin kendilerine göre taptıkları bir yön bir yaşam biçimi varsa iman edenlerin yaşam biçimlerini bir taraftan Allah bir örnekle belirlemiş ve insanları bir yöne dönmelerini istemiştir.
Neden herkes kendilerine örnek aldıkları bir ideoloji adamlarının yaşadıkları hayatı kendilerine örnek alarak öldükten sonra ona bağlılıklarını ortaya koymak için bir put dikip senenin belirli günlerinde ona bağlılıklarını ifade etmek için önüne geliyorlar? Bu Tapma olayı insanların yaratılışında var ama Allah yaratıklara değil kendine insanların tapmalarını istemektedir. Tapma da ona olan bağlılığı yaşamlarında göstermek ve bunu da sembolleştirerek Allaha tapanlarla Allahlın dışındakilere tapanları hem insanların kendileri arasında hem de kendisine tapılıp tapılmadığını ayırt etmek için sembolleştirerek namaz kılmalarını emretmiştir.
Tamam Namaz Kavramı bu güne kadar iman ettim diyenler arasında ifrat ve terfide vardıysa o kuranın suçu değil o insanların suçudur. Bir takım kelime oyunları ile namazın olmadığını söyleyerek kurandaki iman edenlerle iman etmeyenler arasındaki asıl farkı ortaya koyan namazın olmadığını söylemek bence arkasında iyi bir niyetin olmadığını gösteriyor.
4/100- Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü�ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
101- Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.
102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.
103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.
104- (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve
Gören gözler için peygamberin önderliğindeki bu namaz tarifi yetmiyor mu ki lafı çarpıtıyorlar. Eğer burada tarif edilen namaz sadece yaşam biçiminin tarif edildiği namaz ise neden hangi namaz için iman edenleri abdest almağa davet ediyor. Veya buradaki abdest temizlik oluyorsa neden su bulunmadığı zaman teyemmüm almaya davet ediliyor? Yüzün toprak tarafından mes edilerek sürülmesi insanın yüzünü temizliyor mu? Burada Kastedilen temizlik kişilerin Allaha bağlılığını emrinin yerine getirilmesini istiyor.
5/6- Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.
4/43- Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayakyolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Hadi manevi bir temizliğin olmadığını söylesinler bu gusülü nasıl anlamak lazım o zaman?
Bu kadar ayrıntılı açıklamadan sonra halen namaz yok oruç yok, haç yok, abdest temizliktir diyerek kuranın iman etmeyenler ve kalbinde maraz olanların hükmüne girilmiş olduğu kanaatine varırım bunun arkasında art niyet olduğu anlaşılır.3/7- Sana Kitab�ı indiren O'dur. Ondan, Kitab�ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az.
Selam ve sevgilerimi sunuyorum





NAMAZ HAKKINDA
Korkut kardeş Kuranda namazın olmadığını söylüyor ve nereye dönüleceğinden söz ediyor. Kıbleyi Kuran model alınması gereken bir yaşam biçiminin dönüleceği yön ve insanların yaşamaları gereken bir hayat tarzı olarak anlatmaktadır. Devamlı söylüyorum Kuran her şeyi çift yaratmıştır.51/49- Ve Biz, her şeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz. Nereye bakarsan bak yalın halde de Allahtan başka hiçbir şeyi tek olarak düşünemezisin göremezsin. Müslüman olanların arzuladığı ve kendilerine model almaları gereken yaşam tarzı Hazreti İbrahim peygamberin yaşadığı hayatı kuran örnek vermektedir. Bunu Hem de dönülen yön olarak da namazla sembolleştirmiştir.
2/124- Hani Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim'e): "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Allah:) "Zalimler Benim ahdime erişemez" dedi.
Burada imam kelimesi geçiyor diye sadece önde namaz kıldıran anlamında alırsan olur mu? Kuran Burada İmam kelimesini Allahın insanlar içerisinde örnek bir yaşamı sergileyebilen canını ve sevdikleri bütün varlığını Allah uğruna gözünü kırmadan verebilen anlamında insanlara model bir örnek sunmuştur. Her türlü bağımlılıktan uzak şirklerden kendisini arındırmış, tevhit akidesinin doruğa ulaştırmış bir yaşam biçimini sergilemiş olarak örnek bir peygamberi örnek vermiştir.
Bakınız Kıble kelimesini son peygamber için de kullanmıştır.2/143- Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
Burada parantez içindeki mütercimin yorumu. Asıl peygamberin yaşam biçimini insanların örnek alacak ve iman edenlerle iman etmeyenlerin yaşam biçimlerindeki farklılığın ölçüsü mihengi terazisi olarak tanımlamış. O modele uyan insanların o yöne döndüklerini anlatmak istemiştir. Elbette Allaha bir mekân ve şekil tahsis edilemez. Peki, buna itiraz edenlere soruyorum nereye dönelim? Neyi kendimize örnek alalım tevhit akidesine sahip olanlar yönünü kabeye dönmeye kabeye tapmak için değil Allaha tapmak için Allahın arzuladığı yaşam biçimine insanların kavuşmaları anlamında bunlardan söz etmiştir.
2/125- Hani Evi (Ka'be�yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikâfa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik.
Yani iman edenler yaşam biçimlerini Hazreti İbrahim’in örneklik teşkil eden hayat namazı anlamında söylemiştir. Ama insanların hangi dinde hangi mezhepte hangi cemaatte olurlarsa olsunlar yaşamak istedikleri doğru olan Allah katında hüsnü kabul görülecek olan hazreti İbrahim’in ortaya koyduğu namaz ve yöneliştir. Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânı denildiği gibi İnsanların dönüp dolaşacağı yerde Allahın Hazreti İbrahim de örnekliğini verdiği yaşam biçimidir.
2/148- Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
2/149- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescidi-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
2/150- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.
Bu ayetlerden Dönme yok deyip de sadece yaşam var demek doğru olmaz. İman etmeyenlerin kendilerine göre taptıkları bir yön bir yaşam biçimi varsa iman edenlerin yaşam biçimlerini bir taraftan Allah bir örnekle belirlemiş ve insanları bir yöne dönmelerini istemiştir.
Neden herkes kendilerine örnek aldıkları bir ideoloji adamlarının yaşadıkları hayatı kendilerine örnek alarak öldükten sonra ona bağlılıklarını ortaya koymak için bir put dikip senenin belirli günlerinde ona bağlılıklarını ifade etmek için önüne geliyorlar? Bu Tapma olayı insanların yaratılışında var ama Allah yaratıklara değil kendine insanların tapmalarını istemektedir. Tapma da ona olan bağlılığı yaşamlarında göstermek ve bunu da sembolleştirerek Allaha tapanlarla Allahlın dışındakilere tapanları hem insanların kendileri arasında hem de kendisine tapılıp tapılmadığını ayırt etmek için sembolleştirerek namaz kılmalarını emretmiştir.
Tamam Namaz Kavramı bu güne kadar iman ettim diyenler arasında ifrat ve terfide vardıysa o kuranın suçu değil o insanların suçudur. Bir takım kelime oyunları ile namazın olmadığını söyleyerek kurandaki iman edenlerle iman etmeyenler arasındaki asıl farkı ortaya koyan namazın olmadığını söylemek bence arkasında iyi bir niyetin olmadığını gösteriyor.
4/100- Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü�ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
101- Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.
102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.
103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.
104- (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve
Gören gözler için peygamberin önderliğindeki bu namaz tarifi yetmiyor mu ki lafı çarpıtıyorlar. Eğer burada tarif edilen namaz sadece yaşam biçiminin tarif edildiği namaz ise neden hangi namaz için iman edenleri abdest almağa davet ediyor. Veya buradaki abdest temizlik oluyorsa neden su bulunmadığı zaman teyemmüm almaya davet ediliyor? Yüzün toprak tarafından mes edilerek sürülmesi insanın yüzünü temizliyor mu? Burada Kastedilen temizlik kişilerin Allaha bağlılığını emrinin yerine getirilmesini istiyor.
5/6- Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.
4/43- Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayakyolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Hadi manevi bir temizliğin olmadığını söylesinler bu gusülü nasıl anlamak lazım o zaman?
Bu kadar ayrıntılı açıklamadan sonra halen namaz yok oruç yok, haç yok, abdest temizliktir diyerek kuranın iman etmeyenler ve kalbinde maraz olanların hükmüne girilmiş olduğu kanaatine varırım bunun arkasında art niyet olduğu anlaşılır.3/7- Sana Kitab�ı indiren O'dur. Ondan, Kitab�ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az.
Selam ve sevgilerimi sunuyorum






NAMAZ HAKKINDA
Korkut kardeş Kuranda namazın olmadığını söylüyor ve nereye dönüleceğinden söz ediyor. Kıbleyi Kuran model alınması gereken bir yaşam biçiminin dönüleceği yön ve insanların yaşamaları gereken bir hayat tarzı olarak anlatmaktadır. Devamlı söylüyorum Kuran her şeyi çift yaratmıştır.51/49- Ve Biz, her şeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz. Nereye bakarsan bak yalın halde de Allahtan başka hiçbir şeyi tek olarak düşünemezisin göremezsin. Müslüman olanların arzuladığı ve kendilerine model almaları gereken yaşam tarzı Hazreti İbrahim peygamberin yaşadığı hayatı kuran örnek vermektedir. Bunu Hem de dönülen yön olarak da namazla sembolleştirmiştir.
2/124- Hani Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim'e): "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Allah:) "Zalimler Benim ahdime erişemez" dedi.
Burada imam kelimesi geçiyor diye sadece önde namaz kıldıran anlamında alırsan olur mu? Kuran Burada İmam kelimesini Allahın insanlar içerisinde örnek bir yaşamı sergileyebilen canını ve sevdikleri bütün varlığını Allah uğruna gözünü kırmadan verebilen anlamında insanlara model bir örnek sunmuştur. Her türlü bağımlılıktan uzak şirklerden kendisini arındırmış, tevhit akidesinin doruğa ulaştırmış bir yaşam biçimini sergilemiş olarak örnek bir peygamberi örnek vermiştir.
Bakınız Kıble kelimesini son peygamber için de kullanmıştır.2/143- Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
Burada parantez içindeki mütercimin yorumu. Asıl peygamberin yaşam biçimini insanların örnek alacak ve iman edenlerle iman etmeyenlerin yaşam biçimlerindeki farklılığın ölçüsü mihengi terazisi olarak tanımlamış. O modele uyan insanların o yöne döndüklerini anlatmak istemiştir. Elbette Allaha bir mekân ve şekil tahsis edilemez. Peki, buna itiraz edenlere soruyorum nereye dönelim? Neyi kendimize örnek alalım tevhit akidesine sahip olanlar yönünü kabeye dönmeye kabeye tapmak için değil Allaha tapmak için Allahın arzuladığı yaşam biçimine insanların kavuşmaları anlamında bunlardan söz etmiştir.
2/125- Hani Evi (Ka'be�yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikâfa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik.
Yani iman edenler yaşam biçimlerini Hazreti İbrahim’in örneklik teşkil eden hayat namazı anlamında söylemiştir. Ama insanların hangi dinde hangi mezhepte hangi cemaatte olurlarsa olsunlar yaşamak istedikleri doğru olan Allah katında hüsnü kabul görülecek olan hazreti İbrahim’in ortaya koyduğu namaz ve yöneliştir. Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânı denildiği gibi İnsanların dönüp dolaşacağı yerde Allahın Hazreti İbrahim de örnekliğini verdiği yaşam biçimidir.
2/148- Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
2/149- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescidi-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
2/150- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.
Bu ayetlerden Dönme yok deyip de sadece yaşam var demek doğru olmaz. İman etmeyenlerin kendilerine göre taptıkları bir yön bir yaşam biçimi varsa iman edenlerin yaşam biçimlerini bir taraftan Allah bir örnekle belirlemiş ve insanları bir yöne dönmelerini istemiştir.
Neden herkes kendilerine örnek aldıkları bir ideoloji adamlarının yaşadıkları hayatı kendilerine örnek alarak öldükten sonra ona bağlılıklarını ortaya koymak için bir put dikip senenin belirli günlerinde ona bağlılıklarını ifade etmek için önüne geliyorlar? Bu Tapma olayı insanların yaratılışında var ama Allah yaratıklara değil kendine insanların tapmalarını istemektedir. Tapma da ona olan bağlılığı yaşamlarında göstermek ve bunu da sembolleştirerek Allaha tapanlarla Allahlın dışındakilere tapanları hem insanların kendileri arasında hem de kendisine tapılıp tapılmadığını ayırt etmek için sembolleştirerek namaz kılmalarını emretmiştir.
Tamam Namaz Kavramı bu güne kadar iman ettim diyenler arasında ifrat ve terfide vardıysa o kuranın suçu değil o insanların suçudur. Bir takım kelime oyunları ile namazın olmadığını söyleyerek kurandaki iman edenlerle iman etmeyenler arasındaki asıl farkı ortaya koyan namazın olmadığını söylemek bence arkasında iyi bir niyetin olmadığını gösteriyor.
4/100- Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü�ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
101- Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.
102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.
103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.
104- (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve
Gören gözler için peygamberin önderliğindeki bu namaz tarifi yetmiyor mu ki lafı çarpıtıyorlar. Eğer burada tarif edilen namaz sadece yaşam biçiminin tarif edildiği namaz ise neden hangi namaz için iman edenleri abdest almağa davet ediyor. Veya buradaki abdest temizlik oluyorsa neden su bulunmadığı zaman teyemmüm almaya davet ediliyor? Yüzün toprak tarafından mes edilerek sürülmesi insanın yüzünü temizliyor mu? Burada Kastedilen temizlik kişilerin Allaha bağlılığını emrinin yerine getirilmesini istiyor.
5/6- Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.
4/43- Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayakyolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Hadi manevi bir temizliğin olmadığını söylesinler bu gusülü nasıl anlamak lazım o zaman?
Bu kadar ayrıntılı açıklamadan sonra halen namaz yok oruç yok, haç yok, abdest temizliktir diyerek kuranın iman etmeyenler ve kalbinde maraz olanların hükmüne girilmiş olduğu kanaatine varırım bunun arkasında art niyet olduğu anlaşılır.3/7- Sana Kitab�ı indiren O'dur. Ondan, Kitab�ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az.
Selam ve sevgilerimi sunuyorum

NAMAZ HAKKINDA
Korkut kardeş Kuranda namazın olmadığını söylüyor ve nereye dönüleceğinden söz ediyor. Kıbleyi Kuran model alınması gereken bir yaşam biçiminin dönüleceği yön ve insanların yaşamaları gereken bir hayat tarzı olarak anlatmaktadır. Devamlı söylüyorum Kuran her şeyi çift yaratmıştır.51/49- Ve Biz, her şeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz. Nereye bakarsan bak yalın halde de Allahtan başka hiçbir şeyi tek olarak düşünemezisin göremezsin. Müslüman olanların arzuladığı ve kendilerine model almaları gereken yaşam tarzı Hazreti İbrahim peygamberin yaşadığı hayatı kuran örnek vermektedir. Bunu Hem de dönülen yön olarak da namazla sembolleştirmiştir.
2/124- Hani Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim'e): "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Allah:) "Zalimler Benim ahdime erişemez" dedi.
Burada imam kelimesi geçiyor diye sadece önde namaz kıldıran anlamında alırsan olur mu? Kuran Burada İmam kelimesini Allahın insanlar içerisinde örnek bir yaşamı sergileyebilen canını ve sevdikleri bütün varlığını Allah uğruna gözünü kırmadan verebilen anlamında insanlara model bir örnek sunmuştur. Her türlü bağımlılıktan uzak şirklerden kendisini arındırmış, tevhit akidesinin doruğa ulaştırmış bir yaşam biçimini sergilemiş olarak örnek bir peygamberi örnek vermiştir.
Bakınız Kıble kelimesini son peygamber için de kullanmıştır.2/143- Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
Burada parantez içindeki mütercimin yorumu. Asıl peygamberin yaşam biçimini insanların örnek alacak ve iman edenlerle iman etmeyenlerin yaşam biçimlerindeki farklılığın ölçüsü mihengi terazisi olarak tanımlamış. O modele uyan insanların o yöne döndüklerini anlatmak istemiştir. Elbette Allaha bir mekân ve şekil tahsis edilemez. Peki, buna itiraz edenlere soruyorum nereye dönelim? Neyi kendimize örnek alalım tevhit akidesine sahip olanlar yönünü kabeye dönmeye kabeye tapmak için değil Allaha tapmak için Allahın arzuladığı yaşam biçimine insanların kavuşmaları anlamında bunlardan söz etmiştir.
2/125- Hani Evi (Ka'be�yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikâfa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik.
Yani iman edenler yaşam biçimlerini Hazreti İbrahim’in örneklik teşkil eden hayat namazı anlamında söylemiştir. Ama insanların hangi dinde hangi mezhepte hangi cemaatte olurlarsa olsunlar yaşamak istedikleri doğru olan Allah katında hüsnü kabul görülecek olan hazreti İbrahim’in ortaya koyduğu namaz ve yöneliştir. Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânı denildiği gibi İnsanların dönüp dolaşacağı yerde Allahın Hazreti İbrahim de örnekliğini verdiği yaşam biçimidir.
2/148- Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
2/149- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescidi-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
2/150- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.
Bu ayetlerden Dönme yok deyip de sadece yaşam var demek doğru olmaz. İman etmeyenlerin kendilerine göre taptıkları bir yön bir yaşam biçimi varsa iman edenlerin yaşam biçimlerini bir taraftan Allah bir örnekle belirlemiş ve insanları bir yöne dönmelerini istemiştir.
Neden herkes kendilerine örnek aldıkları bir ideoloji adamlarının yaşadıkları hayatı kendilerine örnek alarak öldükten sonra ona bağlılıklarını ortaya koymak için bir put dikip senenin belirli günlerinde ona bağlılıklarını ifade etmek için önüne geliyorlar? Bu Tapma olayı insanların yaratılışında var ama Allah yaratıklara değil kendine insanların tapmalarını istemektedir. Tapma da ona olan bağlılığı yaşamlarında göstermek ve bunu da sembolleştirerek Allaha tapanlarla Allahlın dışındakilere tapanları hem insanların kendileri arasında hem de kendisine tapılıp tapılmadığını ayırt etmek için sembolleştirerek namaz kılmalarını emretmiştir.
Tamam Namaz Kavramı bu güne kadar iman ettim diyenler arasında ifrat ve terfide vardıysa o kuranın suçu değil o insanların suçudur. Bir takım kelime oyunları ile namazın olmadığını söyleyerek kurandaki iman edenlerle iman etmeyenler arasındaki asıl farkı ortaya koyan namazın olmadığını söylemek bence arkasında iyi bir niyetin olmadığını gösteriyor.
4/100- Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü�ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
101- Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.
102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.
103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.
104- (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve
Gören gözler için peygamberin önderliğindeki bu namaz tarifi yetmiyor mu ki lafı çarpıtıyorlar. Eğer burada tarif edilen namaz sadece yaşam biçiminin tarif edildiği namaz ise neden hangi namaz için iman edenleri abdest almağa davet ediyor. Veya buradaki abdest temizlik oluyorsa neden su bulunmadığı zaman teyemmüm almaya davet ediliyor? Yüzün toprak tarafından mes edilerek sürülmesi insanın yüzünü temizliyor mu? Burada Kastedilen temizlik kişilerin Allaha bağlılığını emrinin yerine getirilmesini istiyor.
5/6- Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.
4/43- Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayakyolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Hadi manevi bir temizliğin olmadığını söylesinler bu gusülü nasıl anlamak lazım o zaman?
Bu kadar ayrıntılı açıklamadan sonra halen namaz yok oruç yok, haç yok, abdest temizliktir diyerek kuranın iman etmeyenler ve kalbinde maraz olanların hükmüne girilmiş olduğu kanaatine varırım bunun arkasında art niyet olduğu anlaşılır.3/7- Sana Kitab�ı indiren O'dur. Ondan, Kitab�ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az.
Selam ve sevgilerimi sunuyorum

NAMAZ HAKKINDA
Korkut kardeş Kuranda namazın olmadığını söylüyor ve nereye dönüleceğinden söz ediyor. Kıbleyi Kuran model alınması gereken bir yaşam biçiminin dönüleceği yön ve insanların yaşamaları gereken bir hayat tarzı olarak anlatmaktadır. Devamlı söylüyorum Kuran her şeyi çift yaratmıştır.51/49- Ve Biz, her şeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz. Nereye bakarsan bak yalın halde de Allahtan başka hiçbir şeyi tek olarak düşünemezisin göremezsin. Müslüman olanların arzuladığı ve kendilerine model almaları gereken yaşam tarzı Hazreti İbrahim peygamberin yaşadığı hayatı kuran örnek vermektedir. Bunu Hem de dönülen yön olarak da namazla sembolleştirmiştir.
2/124- Hani Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim'e): "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Allah:) "Zalimler Benim ahdime erişemez" dedi.
Burada imam kelimesi geçiyor diye sadece önde namaz kıldıran anlamında alırsan olur mu? Kuran Burada İmam kelimesini Allahın insanlar içerisinde örnek bir yaşamı sergileyebilen canını ve sevdikleri bütün varlığını Allah uğruna gözünü kırmadan verebilen anlamında insanlara model bir örnek sunmuştur. Her türlü bağımlılıktan uzak şirklerden kendisini arındırmış, tevhit akidesinin doruğa ulaştırmış bir yaşam biçimini sergilemiş olarak örnek bir peygamberi örnek vermiştir.
Bakınız Kıble kelimesini son peygamber için de kullanmıştır.2/143- Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
Burada parantez içindeki mütercimin yorumu. Asıl peygamberin yaşam biçimini insanların örnek alacak ve iman edenlerle iman etmeyenlerin yaşam biçimlerindeki farklılığın ölçüsü mihengi terazisi olarak tanımlamış. O modele uyan insanların o yöne döndüklerini anlatmak istemiştir. Elbette Allaha bir mekân ve şekil tahsis edilemez. Peki, buna itiraz edenlere soruyorum nereye dönelim? Neyi kendimize örnek alalım tevhit akidesine sahip olanlar yönünü kabeye dönmeye kabeye tapmak için değil Allaha tapmak için Allahın arzuladığı yaşam biçimine insanların kavuşmaları anlamında bunlardan söz etmiştir.
2/125- Hani Evi (Ka'be�yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikâfa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik.
Yani iman edenler yaşam biçimlerini Hazreti İbrahim’in örneklik teşkil eden hayat namazı anlamında söylemiştir. Ama insanların hangi dinde hangi mezhepte hangi cemaatte olurlarsa olsunlar yaşamak istedikleri doğru olan Allah katında hüsnü kabul görülecek olan hazreti İbrahim’in ortaya koyduğu namaz ve yöneliştir. Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânı denildiği gibi İnsanların dönüp dolaşacağı yerde Allahın Hazreti İbrahim de örnekliğini verdiği yaşam biçimidir.
2/148- Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
2/149- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescidi-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
2/150- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.
Bu ayetlerden Dönme yok deyip de sadece yaşam var demek doğru olmaz. İman etmeyenlerin kendilerine göre taptıkları bir yön bir yaşam biçimi varsa iman edenlerin yaşam biçimlerini bir taraftan Allah bir örnekle belirlemiş ve insanları bir yöne dönmelerini istemiştir.
Neden herkes kendilerine örnek aldıkları bir ideoloji adamlarının yaşadıkları hayatı kendilerine örnek alarak öldükten sonra ona bağlılıklarını ortaya koymak için bir put dikip senenin belirli günlerinde ona bağlılıklarını ifade etmek için önüne geliyorlar? Bu Tapma olayı insanların yaratılışında var ama Allah yaratıklara değil kendine insanların tapmalarını istemektedir. Tapma da ona olan bağlılığı yaşamlarında göstermek ve bunu da sembolleştirerek Allaha tapanlarla Allahlın dışındakilere tapanları hem insanların kendileri arasında hem de kendisine tapılıp tapılmadığını ayırt etmek için sembolleştirerek namaz kılmalarını emretmiştir.
Tamam Namaz Kavramı bu güne kadar iman ettim diyenler arasında ifrat ve terfide vardıysa o kuranın suçu değil o insanların suçudur. Bir takım kelime oyunları ile namazın olmadığını söyleyerek kurandaki iman edenlerle iman etmeyenler arasındaki asıl farkı ortaya koyan namazın olmadığını söylemek bence arkasında iyi bir niyetin olmadığını gösteriyor.
4/100- Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü�ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
101- Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.
102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.
103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.
104- (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve
Gören gözler için peygamberin önderliğindeki bu namaz tarifi yetmiyor mu ki lafı çarpıtıyorlar. Eğer burada tarif edilen namaz sadece yaşam biçiminin tarif edildiği namaz ise neden hangi namaz için iman edenleri abdest almağa davet ediyor. Veya buradaki abdest temizlik oluyorsa neden su bulunmadığı zaman teyemmüm almaya davet ediliyor? Yüzün toprak tarafından mes edilerek sürülmesi insanın yüzünü temizliyor mu? Burada Kastedilen temizlik kişilerin Allaha bağlılığını emrinin yerine getirilmesini istiyor.
5/6- Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.
4/43- Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayakyolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Hadi manevi bir temizliğin olmadığını söylesinler bu gusülü nasıl anlamak lazım o zaman?
Bu kadar ayrıntılı açıklamadan sonra halen namaz yok oruç yok, haç yok, abdest temizliktir diyerek kuranın iman etmeyenler ve kalbinde maraz olanların hükmüne girilmiş olduğu kanaatine varırım bunun arkasında art niyet olduğu anlaşılır.3/7- Sana Kitab�ı indiren O'dur. Ondan, Kitab�ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az.
Selam ve sevgilerimi sunuyorum

NAMAZ HAKKINDA
Korkut kardeş Kuranda namazın olmadığını söylüyor ve nereye dönüleceğinden söz ediyor. Kıbleyi Kuran model alınması gereken bir yaşam biçiminin dönüleceği yön ve insanların yaşamaları gereken bir hayat tarzı olarak anlatmaktadır. Devamlı söylüyorum Kuran her şeyi çift yaratmıştır.51/49- Ve Biz, her şeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz. Nereye bakarsan bak yalın halde de Allahtan başka hiçbir şeyi tek olarak düşünemezisin göremezsin. Müslüman olanların arzuladığı ve kendilerine model almaları gereken yaşam tarzı Hazreti İbrahim peygamberin yaşadığı hayatı kuran örnek vermektedir. Bunu Hem de dönülen yön olarak da namazla sembolleştirmiştir.
2/124- Hani Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim'e): "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Allah:) "Zalimler Benim ahdime erişemez" dedi.
Burada imam kelimesi geçiyor diye sadece önde namaz kıldıran anlamında alırsan olur mu? Kuran Burada İmam kelimesini Allahın insanlar içerisinde örnek bir yaşamı sergileyebilen canını ve sevdikleri bütün varlığını Allah uğruna gözünü kırmadan verebilen anlamında insanlara model bir örnek sunmuştur. Her türlü bağımlılıktan uzak şirklerden kendisini arındırmış, tevhit akidesinin doruğa ulaştırmış bir yaşam biçimini sergilemiş olarak örnek bir peygamberi örnek vermiştir.
Bakınız Kıble kelimesini son peygamber için de kullanmıştır.2/143- Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
Burada parantez içindeki mütercimin yorumu. Asıl peygamberin yaşam biçimini insanların örnek alacak ve iman edenlerle iman etmeyenlerin yaşam biçimlerindeki farklılığın ölçüsü mihengi terazisi olarak tanımlamış. O modele uyan insanların o yöne döndüklerini anlatmak istemiştir. Elbette Allaha bir mekân ve şekil tahsis edilemez. Peki, buna itiraz edenlere soruyorum nereye dönelim? Neyi kendimize örnek alalım tevhit akidesine sahip olanlar yönünü kabeye dönmeye kabeye tapmak için değil Allaha tapmak için Allahın arzuladığı yaşam biçimine insanların kavuşmaları anlamında bunlardan söz etmiştir.
2/125- Hani Evi (Ka'be�yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikâfa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik.
Yani iman edenler yaşam biçimlerini Hazreti İbrahim’in örneklik teşkil eden hayat namazı anlamında söylemiştir. Ama insanların hangi dinde hangi mezhepte hangi cemaatte olurlarsa olsunlar yaşamak istedikleri doğru olan Allah katında hüsnü kabul görülecek olan hazreti İbrahim’in ortaya koyduğu namaz ve yöneliştir. Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânı denildiği gibi İnsanların dönüp dolaşacağı yerde Allahın Hazreti İbrahim de örnekliğini verdiği yaşam biçimidir.
2/148- Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
2/149- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescidi-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
2/150- Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.
Bu ayetlerden Dönme yok deyip de sadece yaşam var demek doğru olmaz. İman etmeyenlerin kendilerine göre taptıkları bir yön bir yaşam biçimi varsa iman edenlerin yaşam biçimlerini bir taraftan Allah bir örnekle belirlemiş ve insanları bir yöne dönmelerini istemiştir.
Neden herkes kendilerine örnek aldıkları bir ideoloji adamlarının yaşadıkları hayatı kendilerine örnek alarak öldükten sonra ona bağlılıklarını ortaya koymak için bir put dikip senenin belirli günlerinde ona bağlılıklarını ifade etmek için önüne geliyorlar? Bu Tapma olayı insanların yaratılışında var ama Allah yaratıklara değil kendine insanların tapmalarını istemektedir. Tapma da ona olan bağlılığı yaşamlarında göstermek ve bunu da sembolleştirerek Allaha tapanlarla Allahlın dışındakilere tapanları hem insanların kendileri arasında hem de kendisine tapılıp tapılmadığını ayırt etmek için sembolleştirerek namaz kılmalarını emretmiştir.
Tamam Namaz Kavramı bu güne kadar iman ettim diyenler arasında ifrat ve terfide vardıysa o kuranın suçu değil o insanların suçudur. Bir takım kelime oyunları ile namazın olmadığını söyleyerek kurandaki iman edenlerle iman etmeyenler arasındaki asıl farkı ortaya koyan namazın olmadığını söylemek bence arkasında iyi bir niyetin olmadığını gösteriyor.
4/100- Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü�ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
101- Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.
102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.
103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.
104- (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve
Gören gözler için peygamberin önderliğindeki bu namaz tarifi yetmiyor mu ki lafı çarpıtıyorlar. Eğer burada tarif edilen namaz sadece yaşam biçiminin tarif edildiği namaz ise neden hangi namaz için iman edenleri abdest almağa davet ediyor. Veya buradaki abdest temizlik oluyorsa neden su bulunmadığı zaman teyemmüm almaya davet ediliyor? Yüzün toprak tarafından mes edilerek sürülmesi insanın yüzünü temizliyor mu? Burada Kastedilen temizlik kişilerin Allaha bağlılığını emrinin yerine getirilmesini istiyor.
5/6- Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.
4/43- Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayakyolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Hadi manevi bir temizliğin olmadığını söylesinler bu gusülü nasıl anlamak lazım o zaman?
Bu kadar ayrıntılı açıklamadan sonra halen namaz yok oruç yok, haç yok, abdest temizliktir diyerek kuranın iman etmeyenler ve kalbinde maraz olanların hükmüne girilmiş olduğu kanaatine varırım bunun arkasında art niyet olduğu anlaşılır.3/7- Sana Kitab�ı indiren O'dur. Ondan, Kitab�ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az.
Selam ve sevgilerimi sunuyorum

Ali Rıza Borazan 28. December 2009 09:56 AM

Namaz Yok Diyenlere
AYETLER
Bakara 238
(Medenî 87) Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah'a saygı ve bağlılık içinde namaz kılın.
Bakara 239
(Medenî 87) Eğer (herhangi bir şeyden) korkarsanız (namazlarınızı) yürüyerek yahut binmiş olarak (kılın). Güvene kavuştuğunuz zaman, siz bilmezken Allah'ın size öğrettiği şekilde O'nu anın (namaz kılın).
Bakara 277
(Medenî 87) İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekat verenler var ya, onların mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.
Bakara 282
(Medenî 87) Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir katip onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir katip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın; (her şeyi olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın, Rabbinden korksun ve borcunu asla eksik yazdırmasın. Şayet borçlu sefih veya aklı zayıf veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun). Çağırıldıkları vakit şahitler gelmemezlik etmesin. Büyük veya küçük, vadesine kadar hiçbir şeyi yazmaktan sakın üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah nezdinde daha adaletli, şehadet için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Ancak aranızda yapıp bitirdiğiniz peşin bir ticaret olursa, bu durum farklıdır. Bu durumda onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. (Genellikle) alışveriş yaptığınızda şahit tutun. Ne yazan, ne de şahit zarara uğratılsın. Eğer bunu yaparsanız (zarar verirseniz) şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah'tan korkun. Allah size gerekli olanı öğretiyor. Allah her şeyi bilmektedir.
Âl-i İmrân 39
(Medenî 89) Zekeriyya mabedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler.
Nisâ 43
(Medenî 92) Ey iman edenler! Siz sarhoş iken -ne söylediğinizi bilinceye kadar- cünüp iken de -yolcu olan müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya bir yolculuk üzerinde bulunursanız, yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse, yahut kadınlara dokunup da (bu durumlarda) su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır.
Nisâ 77
(Medenî 92) Kendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekatı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da "Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?" dediler. Onlara de ki: "Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez."
Nisâ 101
(Medenî 92) Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kafirlerin size kötülük etmelerinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanınızdır.
Nisâ 102
(Medenî 92) Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kafirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Nisâ 103
(Medenî 92) Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır.
Nisâ 142
(Medenî 92) Şüphesiz münafıklar Allah'a oyun etmeye kalkışıyorlar; halbuki Allah onların oyunlarını başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah'ı da pek az hatıra getirirler.
Nisâ 162
(Medenî 92) Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekatı verenler; Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükafat vereceğiz.
Mâide 6
(Medenî 112) Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsi birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.
Mâide 12
(Medenî 112) Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar yolunu tutarsa doğru yoldan sapmışolur.
Mâide 55
(Medenî 112) Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resulüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekatı verirler.
Mâide 58
(Medenî 112) Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu davranış, onların düşünemeyen bir toplum olmalarındandır.
Mâide 91
(Medenî 112) Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?
Mâide 106
(Medenî 112) Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca vasiyet esnasında içinizden iki adalet sahibi kişi aranızda şahitlik etsin. Yahut seferde iken başınıza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan, başka iki kişi (şahit olsun). Eğer şüpheye düşerseniz o iki şahidi namazdan sonra alıkor, "Bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız, akraba (menfaatine) de olsa; Allah (için yaptığımız) şahitliği gizlemiyeceğiz, (aksini yaparsak) bu takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz" diye Allah üzerine yemin ettirirsiniz.
En’âm 72
(Mekkî 55) "Namazı dosdoğru kılın ve Allah'tan korkun" (diye de emredildik). O, huzuruna varıp toplanacağınız Allah'tır.
En’âm 92
(Mekkî 55) Bu (Kur'an), Ümmü'l-kura (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler.
En’âm 162
(Mekkî 55) De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi Allah içindir.
A’râf 170
(Mekkî 39) Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz.
Enfâl 3
(Medenî 88) Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir.
Tevbe 5
(Medenî 113) Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekatı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir.
Tevbe 11
(Medenî 113) Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme ayetlerimizi böyle açıklıyoruz.
Tevbe 18
(Medenî 113) Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.
Tevbe 54
(Medenî 113) Onların harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resulünü inkar etmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek harcamalarından başka bir şey değildir.
Tevbe 71
(Medenî 113) Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir.
Tevbe 84
(Medenî 113) Onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma; onun kabri başında da durma! Çünkü onlar, Allah ve Resulünü inkar ettiler ve fasık olarak öldüler.
Tevbe 108
(Medenî 113) Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takva üzerine kurulan mescit (Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever.
Yûnus 87
(Mekkî 51) Biz de Musa ve kardeşine: Kavminiz için Mısır'da evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın, namazlarınızı da dosdoğru kılın. (Ey Musa!) Müminleri müjdele! diye vahyettik.
Yûnus 100
(Mekkî 51) Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, akıllarını kullanmayanları murdar (inkarcı) kılar.
Hûd 81
(Mekkî 52) (Melekler) dediler ki: Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamazlar. Sen gecenin bir kısmında ailenle (yola çıkıp) yürü. Karından başka sizden hiçbiri geride kalmasın. Çünkü onlara gelecek olan (azap) şüphesiz ona da isabet edecektir. Onlara vadolunan (helak) zamanı, sabah vaktidir. Sabah yakın değil mi?
Hûd 87
(Mekkî 52) Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!
Hûd 114
(Mekkî 52) Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır.
Ra’d 22
(Mekkî 96) Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır.
İbrahim 31
(Mekkî 72) İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli-açık harcasınlar.
İbrahim 37
(Mekkî 72) "Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kabe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler."
İbrahim 40
(Mekkî 72) "Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!"
İsrâ 78
(Mekkî 50) Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını. Çünkü sabah namazı şahitlidir.
İsrâ 79
(Mekkî 50) Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl. (Böylece) Rabbinin, seni, övgüye değer bir makama göndereceğini umabilirsin.
İsrâ 110
(Mekkî 50) De ki: "İster Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler O'na hastır." Namazında yüksek sesle okuma; onda sesini fazla da kısma; ikisinin arası bir yol tut.
Meryem 31
(Mekkî 44) "Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı emretti."
Meryem 55
(Mekkî 44) Halkına namazı ve zekatı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşnutluk kazanmış bir kimse idi.
Meryem 59
(Mekkî 44) Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.
Tâ-Hâ 14
(Mekkî 45) Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah'ım. Benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.
Tâ-Hâ 132
(Mekkî 45) Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takva iledir.
Enbiyâ 73
(Mekkî 73) Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Onlar, daima bize ibadet eden kimselerdi.
Hac 35
(Medenî 103) Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) harcarlar.
Hac 41
(Medenî 103) Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekatı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah'a varır.
Hac 78
(Medenî 103) Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde (de böyleydi). Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur'an'da) size "müslümanlar" adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekatı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlanızdır. Ne güzel mevladır, ne güzel yardımcıdır!
Mü’minûn 2
(Mekkî 74) Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler;
Mü’minûn 9
(Mekkî 74) Ve onlar ki, namazlarına devam ederler.
Fâtır 18
(Mekkî 43) Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez. Yükü (günahı) ağır gelen kimse onu taşımak için (başkasını) çağırsa, bu çağırdığı akrabası da olsa, onun yükünden bir şey yüklenmez. Sen ancak görmeden Rablerinden korkanları ve namazı kılanları uyarabilirsin. Kim temizlenirse o, kendi menfaatine temizlenmiş olur. Dönüş Allah'adır.
Fâtır 29
(Mekkî 43) Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarfedenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler.
Bakara 83
(Medenî 87) Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekatı verin" diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.
Bakara 110
(Medenî 87) Namazı kılın, zekatı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür.
Bakara 125
(Medenî 87) Biz, Beyt'i (Kabe'yi) insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın). İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rüku ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik.
Nûr 37
(Medenî 102) Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.
Nûr 56
(Medenî 102) Namazı kılın; zekatı verin; Peygamber'e itaat edin ki merhamet göresiniz.
Nûr 58
(Medenî 102) Ey müminler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar, mahrem (kapanmamış) halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için ne de onlar için bir mahzur yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allah ayetleri size böyle açıklar. Allah, (her şeyi) bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Şu’arâ 218
(Mekkî 47) O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.
Neml 3
(Mekkî 48) Onlar ki, namazı kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar.
Ankebût 45
(Mekkî 85) (Resulüm!) Sana vahyedilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.
Rûm 17
(Mekkî 84) 17,18. Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur.
Rûm 18
(Mekkî 84) 17,18. Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur.
Rûm 31
(Mekkî 84) Hepiniz O'na yönelerek O'na karşı gelmekten sakının, namazı kılın; müşriklerden olmayın.
Lokman 4
(Mekkî 57) O kimseler, namazı kılarlar, zekatı verirler; onlar ahirete de kesin olarak iman ederler.
Lokman 17
(Mekkî 57) Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.
Ahzâb 33
(Medenî 90) Evlerinizde oturun, eski cahiliye adetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
Şûrâ 38
(Mekkî 62) Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar.
Mücâdele 13
(Medenî 105) Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekatı verin Allah'a ve Resulüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Cum’a 9
(Medenî 110) Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.
Cum’a 10
(Medenî 110) Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan isteyin. Allah'ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz.
Me’âric 22
(Mekkî 79) Ancak şunlar öyle değildir: Namaz kılanlar,
Me’âric 23
(Mekkî 79) Ki, onlar namazlarında devamlıdırlar (ihmal göstermezler;).
Me’âric 28
(Mekkî 79) Ki Rab'lerinin azabı(na karşı) emin olunamaz;
Me’âric 34
(Mekkî 79) Namazlarını koruyanlar;
Cin 19
(Mekkî 40) Allah'ın kulu, O'na yalvarmaya (namaza) kalkınca, neredeyse onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.
Müzzemmil 2
(Mekkî 3) Birazı hariç, geceleri kalk namaz kıl.
Müzzemmil 20
(Mekkî 3) (Resulüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü (içinde olup bitenleri iyiden iyiye) ölçüp biçen ancak Allah'tır. O sizin, bunu sayamayacağınızı bildiği için, sizi bağışladı. Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfundan (rızık) aramaküzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da Allah yolunda çarpışacaklardır. O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekatı verin, Allah'a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükafatça daha büyük olmak üzere. Allah'tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.
Müddessir 43
(Mekkî 4) Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik,
Kıyâme 31
(Mekkî 31) İşte o, (Peygamber'in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı.
Alak 10
(Mekkî 1) Namaz kılarken bir kulu (Peygamber'i namazdan)?
Beyyine 5
(Medenî 100) Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekat vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur.
Mâ’ûn 4
(Mekkî 17) Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
Mâ’ûn 5
(Mekkî 17) Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
Bakara 3
(Medenî 87) Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.
Bakara 43
(Medenî 87) Namazı tam kılın, zekatı hakkıyla verin, rüku edenlerle beraber rüku edin.
Bakara 45
(Medenî 87) Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir.
Bakara 48
(Medenî 87) Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz.
Bakara 144
(Medenî 87) (Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.
Bakara 149
(Medenî 87) Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Bu emir Rabbinden sana gelen gerçektir. (Biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Bakara 150
(Medenî 87) (Evet Resulüm ! ) Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarından haksızlık edenler (kuru inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun. Böylece size olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız.
Bakara 153
(Medenî 87) Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.
Bakara 177
(Medenî 87) İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekat verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakiler ancak onlardır!



Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir

Ali Rıza Borazan 28. December 2009 09:59 AM

Kuranda salat geçen Ayetler
AYETLER
Bakara 157
(Medenî 87) Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır.
Ahzâb 56
(Medenî 90) Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin.



Designed by ÖFK
En iy

Korkut 29. December 2009 02:37 PM

Selam Ali bey,

bir ayet getirmemissiniz, mekanik namazi anlatan!

bakin bir ayet getirin, sadece bir ayet!

Tamam, Qible kelimesinin iki anlami olsun diyelim! Ama ikinci anlaminin kabeye dönülmesi oldugnu nerden cikariyorsunuz? Mescidi harami Kabe olarak görüyorsaninz, bunun delili nerde. 5:97 ayetini delil olarak geritmeden iyce bir arastirin!

Ve her seyi cift yaratilmis derken, buna kelimelerin de dahil oldugnu neden kabul buluyorsunuz? Ha bir de üc degisik anlama geliyorsa, mesela "Yüz" kelimesi, ne yapacagiz?
Hanni her sey cift di? Allah arada bir kelimeyi cift yarattigni unutup ücüncü bir anlam mi vermis?

Allah askina yapmayin, her seyi cift yaratik derken bunu bir dilin kelimelerine cekmeyin!

Her sey cift de Kalbimiz neden cift degil?
Ha simdi derseniz bir kani pumpalayan kelbimiz var, bir de kirlenen klap var!

O zaman bede sorarim, elimiz cift de, el keliisine neden bir de güc anlami yüklenmis! Buna benzer dah cok örnekler verebiliriz?

"B" harfi neden cift degil?

Ali Rıza Borazan 30. December 2009 06:10 AM

73/20- Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah Katında bulursunuz. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
Mavera Kardeşin Namazın rekat sayısı olmadığını söylemesi Nisa suresindeki4/101- Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.

102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.

103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.
Allah unu yağı şekeri vermiş helva yapmayı insanların kendisine bırakmıştır. Bakınız Burada Burak kardeş Normal şartlarda. Allah kainatta yarattığı bütün şeyleri çift yarattığını bu sebeple de namaz rekatlarının da çift olması gerektiğini söylemiş bence bu isabetli bir yakalayıştır. Bakınız peygamber bir imam olarak orada kafirlerin saldırma tehlikesi ile karşı karşıya kalındığında diğer iki guruba birer reket kıldırıyor. kendisi de farklı farklı guruplara kıldırdığı için de iki rekat kılmış oluyor. ben acizane burada peygamberin de diğer zamanlarda iki reket kıldığını söylüyorum. bu kılış şekli sadece önder olma sıfatıyla sadece savaş ve korku anında kılındığını söylüyorum ama namazın dört rekat anlayanlara da neden dört diye eleştirmiyorum ve taklit değilse de böyle anlamışsa allah onu hesaba çakacak değildir. Ama namazı allahon emrettikleri dışında sünnet ile veya sünnet namazı diye bir şey ortaya koyarsa peygamber ilah konumuna getirilmiş olur bu da şirktir.
Biz Burada Namazın rekatlarını tartışıyoruz asıl olan namazın şekilsel ve mekanik olarak olmadığını söyleyenlere cevap hazırlayın. İnsan var ortada Hani Onun ruhu dersen ruh gözükmüyor Ruhu kaldırıp attın mı ortada yemeyen içmeyen konuşmayan zaman geçtikçe kokuşmaya başlayan bir ceset kalır. Namazı kaldırdın mı islam sadece bir ruhu çıkan bir insan gibidir anlam taşımaz.

Ali Rıza Borazan 10. January 2010 06:30 AM

Korkut Kardeş Kuranın her şey çift yarattık ayetine B Harfi neden çif değildir diye cevap vermiş. Bak kardeş Be harfi çift gözlüdür.

elmuh 12. January 2010 03:45 PM

İlgili konu:

Kuran'da Namaz

[url]http://www.hanifler.com/showthread.php?t=510[/url]


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:00 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam