Mutaffifîn sûresi
[B]MEKKE DÖNEMİ[/B]
[B]Necm: 396[/B] [SUP]1-3[/SUP]Yazıklar olsun, insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçen, kendileri ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçen hilebazlara! [SUP]4-6[/SUP]Onlar, büyük bir gün için; insanların âlemlerin Rabbi için ayakta dikilecekleri gün için tekrar diriltileceklerini bilmiyorlar mı? [SUP]7-13[/SUP]Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Şüphesiz, “din-iman tanımayıp kötülüğe batanlar”ın kaydı, kesinlikle, Siccin'dedir. –Ve “Siccin”in ne olduğunu sana ne bildirdi? -O, rakamlanmış/ yazılmış bir kayıttır! O gün, yalanlayanların; karşılık gününü yalanlayanların vay haline! Ve karşılık gününü, kendisine âyetlerimiz okunduğu zaman, “Eskilerin masalları” demiş olan tüm sınırları aşan günahkârlardan başkası yalanlamaz.– [SUP]14[/SUP]Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Onların kazandıkları, kalpleri üzerine pas olmuştur. [SUP]15[/SUP]Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Şüphesiz onlar, o gün Rablerinden kesinlikle perdelenmişlerdir. [SUP]16[/SUP]Sonra onlar, hiç şüphesiz cehenneme girecekler. [SUP]17[/SUP]Sonra da: “İşte bu, kendisini yalanlayıp durduğunuz şeydir” denilir. [SUP]18-21[/SUP]Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! “Ebrar”ın/iyi adamların kaydı, kesinlikle Illıyyin'dedir. –Illıyyin'in ne olduğunu sana ne bildirdi? Yaklaştırılmışların tanık olduğu rakamlanmış/ yazılmış bir kayıttır!– [SUP]22-28[/SUP]Şüphesiz ki “Ebrar/iyi adamlar”, elbette, Naim'in içindedirler, tahtlar üzerinde beklenti içindedirler. Yüzlerinde nimetin aydınlığını görürsün. Onlar, mühürlü saf bir içkiden sulanırlar. Ki onun mühürü/ neticesi misktir. Karışımı Tesnim'dendir. Yaklaştırılmışların içecekleri bir pınardandır. –Artık yarışanlar, işte bunda yarışmalıdırlar.– ([B]86/83, Mutaffifîn/1-28[/B]) [B]Necm: 397[/B] [SUP]29[/SUP]Şüphesiz suç işleyen o kimseler, inanan kimselerden bir kısmına/ elçilere gülüyorlardı. [SUP]30[/SUP]Onlara uğradıkları zaman da birbirlerine kaş-göz işareti yapıyorlardı. [SUP]31[/SUP]Kendi yakınlarına döndükleri zaman da zevklenenler olarak dönüyorlardı. [SUP]32[/SUP]Ve mü’minlerin bir kısmını/elçileri gördükleri zaman; “Şüphesiz işte bunlar, kesinlikle sapıklardır” diyorlardı. [SUP]33[/SUP]Hâlbuki mü’minlerin bir kısmı/ elçiler, bu suç işleyenlerin üzerine bekçi olarak gönderilmemişlerdi/ elçi yapılmamışlardı.[SUP]328[/SUP] [SUP]34-36[/SUP]İşte bugün de inanmış kimseler, koltuklar üzerinde “Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden bu kimseler işleyip durduklarının cezasını buldular mı?” diye bakarak, kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlere gülecek. ([B]86/83, Mutaffifîn/29-36[/B]) [B]Dip not:[/B] [B]328[/B] 33. âyet, Mealci ve Tefsirciler tarafından, “[B]Oysa onlar mü’minler üzerine bekçi olarak gönderilmemişlerdi[/B]” şeklinde anlaşılmıştır. Bu anlam, âyetin teknik yapısına uymaz. Ayrıca, Resmi Mushaf: Nisâ/80; İsrâ/54; Şûrâ/48; En‘âm/104, 107; Hûd/86; A‘râf/60-61, Yâ-Sîn/47; Mülk/9, 29 ve Zuhruf/47'nin yol gösterimi ile, bekçi olarak gönderilmeyen/elçi yapılmayan, sapıklıkla itham edilen ve çalışmalarına gülünen mü’minlerin bir kısmı olan kişiler, yani Allah'ın elçileridir. |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:56 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam