hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Allahın sıfatları (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=167)
-   -   allahın umudu... (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3600)

kirec 13. January 2015 05:04 PM

allahın umudu...
 
umulur ki...

Diye pek çok ifadeye rastlarız....

Allahın umması nasıl olabilir...

Umud edilen konuda bir belirsizlik vardır...

beklenildiği gibi olmayabilir de olabilir de...

kesin belli olan bir konuda artık umut söz konusu olamaz...

Demek ki insanın nasıl davranacağı belli değildir ve iyi olanı doğru olanı yapması umulmaktadır...

dost1 13. January 2015 10:22 PM

Selamun aleyküm kardeşim,

[QUOTE=kirec;19798]umulur ki...

Diye pek çok ifadeye rastlarız....

Allahın umması nasıl olabilir...

Umud edilen konuda bir belirsizlik vardır...

beklenildiği gibi olmayabilir de olabilir de...

kesin belli olan bir konuda artık umut söz konusu olamaz...

Demek ki insanın nasıl davranacağı belli değildir ve iyi olanı doğru olanı yapması umulmaktadır...[/QUOTE]

Meallerde "[B]umulur"[/B] ki diye belirtilen sözcük "[B]le'alle"[/B] edatıdır.

لعلّ - le'alle edatı Arapçada harf-i cerr ve fiile benzeyen harflerden [edatlardan] biri olarak değerlendirilmiş ve içinde bulunduğu cümleye "[B]umut"[/B] ve "[B]endişe" [/B]anlamı kattığı kabul edilmiştir. Öyle ki, giderek genel bir kural hâline gelen bu kabul nedeniyle hem güzel şeylerin umulması ve hem de kötü şeylerden endişe duyulması kısaca bu edat yardımıyla ifade edilir olmuştur.

Ancak, Kur’ân'da geçen لعلّ - le'alle edatlarına bakıldığında, bu edatın "[B]umut"[/B] ve "[B]endişe"[/B] anlamlarından başka anlamlarda kullanıldığı görülmektedir. Zira [B]bu edat Kur’ân'da bizzat Allah için de kullanılmıştır. [/B]
Hâlbuki " [B]Allah'ın umması"[/B] veya "[B]endişe duyması"[/B] söz konusu olamaz. Çünkü "[B]ummak"[/B] ve "[B]endişe duymak[/B]", bir şeyin sonunu bilmemekten, neticeden emin olmamaktan kaynaklanır, [B]Allah ise her şeyi kesin bir bilgi ile bilmektedir.[/B]

Kur’ân üzerine en çok araştırma yapmış kişilerden Zerkeşî el–Bürhân Suyutî ise bu konuyu ve el–İtkân adlı eserlerinde birer bölüm ayırarak derinlemesine incelemişler ve özetle aşağıda naklettiğimiz hususları belirtmişlerdir:
Le'alle, içinde bulunduğu isim cümlesinin ismini nasb, haberini ref eden bir edattır. Bu edatın bir takım anlamları vardır. Bu anlamlarından en ünlüsü توقّع tavakku'dur. [B]Tavakku' ise "terecci" sevilen şeyleri ummak ve "işfak" [çirkin şeylerden de endişe duymak] demektir. [/B]Bunlara örnek Bakara Sûresinin 189. ve Şurâ Sûresinin 17. Âyetleridir.
En ünlü ikinci anlamı ise "[B]ta'lîl"dir.[/B] [B]Ta’lîl, sebep göstermek, bahane, müessirden esere yapılan istidlâl [gerekçe] demektir.[/B] Buna örnek Tâ-Hâ Sûresinin 44. Âyetidir. Üçüncü anlamı ise إستفهام – istifhâm’dır. Buna örnek de Talâk Sûresinin 1. ve Abese Sûresinin 3. Âyetleridir. [39–25] Zerkeşî, el–Bürhân; Suyutî, el–İtkân.
Bu genel açıklamadan sonra Suyutî, aynen şu notu düşmüştür:
el–Bürhan'da Zerkeşî'nin naklettiğine göre, Begavî'nin Vâkıdî'den hikâye ettiğine göre Kur’ân'da yer alan bütün le'alle edatları ta'lîl içindir. Sâdece Şu'arâ Sûresinin 129. Âyetindeki le'alle teşbih içindir. Teşbih için olması biraz gariptir. Çünkü nahivciler böyle bir şey zikretmemişlerdir. Sahîh-i Buharî'de de لعلّكم تخلدون – le'alleküm tahlüdun ifadesindeki le'alle'nin teşbih için olduğu yer alır. Ben derim ki, İbn-i Ebî Hatim'in Süddî tarikinden ortaya koyduğuna göre, Kur’ân'da yer alan le'alle edatlarının hepsi كى- key anlamındadır. Yani, hepsi ta'lîl içindir. Sâdece Şu'arâ Sûresinin 129. Âyetindeki le'alle edatı, كأنّ – keenne anlamındadır. Nitekim Katâde'den nakledildiğine göre Şu'arâ sûresinin 129. âyetindeki le'alleküm tahlüdun ifadesi, bazı kıraatlerde (Ubeyy mushafında) كأنّكم تخلدون–keenneküm tahlüdun şeklindedir. [39–26] Suyutî, el–İtkân; c. 1, s. 538, 539 ve Zerkeşî, el–Bürhân; c. 4, s. 392–395.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, Kur’ân'da tam 129 kez yer alan le'alle edatı aslında ta'lîl "sebep göstermek, bahane, müessirden esere yapılan istidlâl," yani gerekçe içindir. Bizim kanaatimiz bu yöndedir.
Zaten tereci = umut, anlamı vermiş gibi olan kullanımları da, Âyetlerde uygun düşmemektedir. Bazıları bu uygunsuzluğu aşabilmek maksadıyla, Allah için kullanılan le'alle edatlarının kesinlik anlamında olduğunu, kullar için kullanılan le'alle edatlarının ise tereci = umut, anlamında olduğunu ileri sürerek edatın anlamında bir zorlamaya girmişlerdir. Oysa le'alle edatının ta'lîl için olduğunun kabulü hâlinde böyle zorlamalara gerek kalmamaktadır. Bizim –Allah'ın izniyle– yaptığımız Kur’ân çalışmalarında le'alle edatı hep ta'lil anlamıyla değerlendirilmiştir.
Kaynak:İşte Kur'an

Kusursuzluk sadece Allah'a aittir.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

kirec 14. January 2015 02:17 PM

allahın umud etmesi yahut endişe etmesi mümkündür ...

tabi ki bu umut ve endişesi sevip değer verdiği kulları içindir...

Kullarının akıllarını kullanmalarını öğüt almalarını kötülükten sakınmalarını iyilik yapmalarını umar...

zulme saplanıp kalmalarından kötülüklere dalıp gitmelerinden endişe eder...

Özgür iradeyle donattığı kullarının bunları yapabilmeleri mümkündür ve ne yapacaklarının önceden bilinmesi mümkün değildir...

İnsanların gelecekte yapacakları işler bilginin konusu değildirler tahminin umudun Beklentilerin endişelerin konusudurlar....

dost1 17. January 2015 12:20 AM

Selamun aleyküm,

Değerli Kirec Kardeşim,

Allah SÜBHAN'dır. Kur'an'da sürekli olarak Allah'ı TESBİH ETMEMİZ/kendisine yakışmayan isim ve sıfatlarından uzak tutmamız emredilmektedir..

Allah'ın "[B]umması[/B]" veya "[B]endişe duyması[/B]" söz konusu olamaz. Çünkü "[B]ummak[/B]" ve "[B]endişe duymak[/B]", bir şeyin sonunu bilmemekten, neticeden emin olmamaktan kaynaklanır, A[B]llah ise her şeyi kesin bir bilgi ile bilmektedir.[/B]

Kusursuzluk sadece Allah'a aittir.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

kirec 17. January 2015 01:55 PM

sayın dost1...

bende allahın sübhan olduğunu noksan sıfatlardan beri olduğunu düşünüyorum...

Allahın her şeyi bildiğine yerlerin ve göklerin gaybını içerdiklerini gizlisini açığını hem de en küçük zerreden en büyük nesnesine kadar bildiğini düşünüyorum...

Ama yapacaklarımız işler bilginin konusu değildirler yani onlar hiç kimse tarafından bilİnemez ve bunları bilmemek bir eksiklik değildir....

Her şeyi en ince detayıyla gören ve duyan benim yarın çıkaracağım sesi yakacağım ateşi bu günden görüp duyabilir mi...

bunun zaten olanaksız olduğu bellidir ve bun yapamamak bir eksiklik değildir...

allah eğer geleceği bilseydi o bildiği geleceği yaratmak dışında hiç bir şey yapamayan bir robottan farksız olurdu...

Allah böyle olmaktan münezzehtir...

kuman 17. January 2015 02:53 PM

Acikcasi gecmiste yasamis insanlarin soylediklerini bilemem ve onlarin edebiyat yada gramer hakkinda soyledikleri ve bildiklerinide bilemem ancak gecmis gelecek ve su an hakkinda bildiklerimiz, zaman hakkinda yanildigimizi gosteriyor. Size gecmis olan baska birine gore gelecek sizin icin gelecek olan baska bir kisiye gore gecmis olabilir. Yani zaman kavrami izafidir.

Ayni sekilde kisinin ozgur iradesi de maalesef yoktur. Ozgur irade dedigimiz olguda bizim icin tam bir yanilsamadir.
Siz ozgur iradenizi kullanarak bir secim yaparsiniz ama o secim zaten secilmistir siz sadece size soyleneni yaparsiniz. Gecmisiniz kulturunuz egitiminiz bedensel ve ruhsal istek ve ihtiyaclariniz yasam tarziniz dusunce yapiniz yada daha pek cok sey katabilirsiniz buna size ne secmeniz gerektigini soyler.
Siz uygulayici durumunda kalirsiniz. (Bu yuzden egitim cok onemlidir)

Kur an bu yuzden yasam kitabidir ya uyarsiniz hepsine ya da uymazsiniz .
Bu sekilde baktiginizda ummak kavramini farkli bir sekilde degerlendirebilirsin.

dost1 17. January 2015 03:11 PM

Selamun aleyküm,

[QUOTE=kirec;19838]sayın dost1...

bende allahın sübhan olduğunu noksan sıfatlardan beri olduğunu düşünüyorum...

Allahın her şeyi bildiğine yerlerin ve göklerin gaybını içerdiklerini gizlisini açığını hem de en küçük zerreden en büyük nesnesine kadar bildiğini düşünüyorum...

Ama yapacaklarımız işler bilginin konusu değildirler yani onlar hiç kimse tarafından bilİnemez ve bunları bilmemek bir eksiklik değildir....

Her şeyi en ince detayıyla gören ve duyan benim yarın çıkaracağım sesi yakacağım ateşi bu günden görüp duyabilir mi...

bunun zaten olanaksız olduğu bellidir ve bun yapamamak bir eksiklik değildir...

allah eğer geleceği bilseydi o bildiği geleceği yaratmak dışında hiç bir şey yapamayan bir robottan farksız olurdu...

Allah böyle olmaktan münezzehtir...[/QUOTE]

Değerli Kireç Kardeşim,
İlk iki cümlenizdeki yargılarınızın sonraki cümlelerle çeliştiğini düşünüyorum.
Allah, "El Aliym"dir. Bakınız Hadid ve Teğabun suresinde nasıl seslenliiyor?

Hadid;22-24: Yeryüzünde ve kendilerinin içinde musibetten isabet eden şeyler, –elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği şeylerle şımarmayasınız diye– Bizim onu yaratmamızdan önce, kesinlikle bir kitaptadır. Şüphesiz bu, Allah'a göre çok kolaydır. Ve Allah, cimrilik eden ve insanlara da cimriliği emreden kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez. Kim yüz çevirirse de, biliniz ki şüphesiz Allah, çok zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayanın, övülen, övgüye lâyık bulunanın ta kendisidir.


Teğabün;11: İsabet eden her musibet, sadece Allah'ın bilgisi çerçevesinde isabet eder. Kim Allah'a inanırsa, Allah, onun kalbini kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi bilendir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

kirec 17. January 2015 05:17 PM

öncelikle akılla bu konuyu çözümlemeye çalışmayı tercih ediyorum çünkü öylesi daha evrensel bir kanıtlama olur...

Gelecekte olacak olan bir olayı tanrının bildiĞini varsayalım....

Mesela diyelim ki ben cehenneme gideceğim ....

tanrı bu durumu değiştirebilir mi...

Eğer değiştirebilir desek ve beni cehenneme değil cennete koysa bu sefer de benim cehenneme gitmiş olan geleceğimin bilgisi yanlış olmuş olur yani tanrı geleceği bilememiş hatta yanlış bilmiŞ olur....

Eğer değiştiremez desek bu seferde onu o bildiği geleceği gerçekleştirmeye mahkum esir mecbur olduğunu kabul etmiş oluruz...

olaylar oldukça bilinir...

Tanrı da bilmek için yaratmıştır...

kurandan konuyla ilgili bölümleri delil olarak sunmak genelde ayetlere kelimelere farklı manalar vermek yoluyla çıkmaza sokuluyor...

khaos 17. January 2015 10:23 PM

Kireç,
Hadi evrensel olarak kanıtlayalım o zaman. Tezi ortaya atan kişi olarak bunu sizden bekliyorum.

Sizin söyleminize göre Tanrı'nın geleceği bilmediğini kabul edersek.(ki ben böyle düşünmüyorum)

Kritik soru şu
Gelecek nedir?

Konuyu akılla çözmeyi tavsiye ettiğinize göre herhalde ortaya attığınız bu savı bilimsel olarak kanıtlamanız da gerekecek. Uzay-zaman kavramına göre Kuantum Mekaniği, Görelilik Kuramı yada başka bir yolla.

ZUHRÛF-82
[U][U][COLOR="Red"]Göklerin ve yerin Rabbi[/COLOR][/U][/U],[U][COLOR="SeaGreen"] arşın Rabbi[/COLOR][/U] onların nitelendirmelerinden arınmıştır, yücedir.

HADÎD-3
[U][COLOR="Red"]Evvel[/COLOR][/U]'dir O,[U] [COLOR="red"]başlangıcı[/COLOR][/U] yoktur; Âhir'dir O, [U][COLOR="red"]sonu[/COLOR][/U] yoktur; Zâhir'dir O, her şeyde belirir; Bâtın'dır O, gözlerden gizlenmiştir. Her şeyi en güzel biçimde[U][COLOR="red"] bilendir[/COLOR][/U] o.

EN'ÂM-13
[U][COLOR="red"]Gecenin ve gündüzün[/COLOR][/U] içinde yer alan her şey O'nundur. O, Semî'dir, her şeyi duyar; Alîm'dir, [U][COLOR="red"]her şeyi bilir[/COLOR][/U].

Not: Ayetlerden örnekler vermem işi çıkmaza sokmak maksatlı değil. İçerisindeki bazı kavramlara dikkatini çekmek için. Zaman ve mekan gibi

kirec 18. January 2015 02:18 PM

bilgi varlığa ilişkindir....

Gelecek henüz var olmamıştır...

Bu yüzden gelecek bilginin konusu değildir...


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:12 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam