hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   Oruç (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=237)
-   -   Neden geceye kadar değil de akşama kadar? (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=4041)

galipyetkin 18. June 2018 08:29 AM

Neden geceye kadar değil de akşama kadar?
 
Kitapta, Ramazanda Oruç diye geçen Allah'ın emri, İsfahani'nin görüşlerine göre "aç kalma seansları"na dönüşmüştür.
Allah'ın emri olan oruç bizden öncekilere /kitabın inmesinden önce yaşamış nesillere de bir görev olarak verilmiştir.

1-Şimdi, oruç denilen bu aç kalma seansları Arab'ın takvimine göre Ramazan denilen ayda tutulmaktadır. Önceki nesillerin zamanında Arab'ın takvimi, hatta herhangi bir takvim olmadığına göre, eski nesiller Arab'ın ramazan ayını, nasıl tesbit etmişlerdir de ramazanda oruç tutmuşlardır?

2-Bakara 187. ayette -orucu geceye kadar tamamlayın- denmişken neden akşam olur olmaz oruç bozulur?

3-Oruç görevi biter bitmez mutluluk saçan bayram neden yapılır?

Lütfen aydınlatır mısınız?

Saygılarımla.
Galip Yetkin

dost1 24. June 2018 07:28 AM

Selamun aleyküm,

[QUOTE=galipyetkin;22582]Kitapta "Ramazanda Oruç" diye geçen Allah'ın emri, İsfahani'nin görüşlerine göre "aç kalma seansları"na dönüşmüştür.
Allah'ın emri olan oruç bizden öncekilere /kitabın inmesinden önce yaşamış nesillere de bir görev olarak verilmiştir.[/QUOTE]
Evet kardeşim, Bakara suresinin 183 ve 184 ayetlerinde bizden öncekilere yazıldığı gibi bize de yazıldığı LEAALEKÜM TETTEKUN gerekçe gösterilerek belirtilmiştir.
[QUOTE]
1:) Şimdi, "oruç denilen bu aç kalma seansları Arab'ın takvimine göre "Ramazan" denilen ayda tutulmaktadır. Önceki nesillerin zamanında Arab'ın takvimi, hatta herhangi bir takvim olmadığına göre, eski nesiller Arab'ın "ramazan ayını" nasıl tesbit etmişlerdir de "ramazanda oruç" tutmuşlardır?[/QUOTE]
Değerli kardeşim,
Takvim, Arapça bir sözcük olup düzeltme, doğrultma,kıvamına koyma, değer biçme anlamında olup, zamanı yıllara, aylara günlere ayıran yöntem olarak kavramlaşmıştır.
Araplarda bu anlamda zamanı yıllara, aylara,günlere ayıran ve bunları belirten bir çizelge yoktu ancak, Araplar gökteki kamerin beliriş ve gökyüzündeki konumlarına göre isimlendirmeler yapmışlardı. Bu isimlendirmeler: Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülâhir, Cemaziyelevvel, Cemaziyelâhir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade, Zilhiccedir.
Bu isimler Abdullah oğlu Muhammed dünyaya gelmeden önce de Arapların kullandıkları ay isimleridir.
Bu ay isimlerinin dışında kamerin gökyüzündeki bulunma durumlarına göre menzil olarak isimlendirdikleri günleri de yirmisekiz değişik isimle adlandırıyorlardı.
Abdullah oğlu Muhammed Allah'ın Resulü olup vahiy almaya başladığı gecenin içinde bulunduğu ay Ramazan olarak isimlendirdikleri ay içinde olduğu için, Bakara 185 de buna vurgu yapılmış Kuran'ın HÜDA,FURKAN olup, bunun ilkelerinin belirtildiğine, bu ayda bu Hüda ve Furkan ilkelerine odaklanılarak Allah'ın büyüklüğünün idrak edilerek sahip olunanların -ŞÜKRÜNÜN -karşılığının verme bilincine erişilmesine SİYAM gerekçe yapılmıştır.
Siyamdan kasıt da insanın derdinin yeme,içme,konuşma ve cinsellik olmayıp Kuran olmasıdır.

[QUOTE]2:) Bakara 187. ayette "orucu geceye kadar tamamlayın" denmişken neden akşam olur olmaz oruç bozulur?[/QUOTE]
Değerli kardeşim,
Araplarda bir gün nehar/gündüz ve leyl/gece olarak ayrılmıştır.
Nehar/gündüz, Güneş'in doğması ile batması arasındaki zaman dilimidir.
Leyl/gece, Güneş'in batması ile doğması arasındaki zaman dilimidir.
Gecenin ve gündüzün de farklı isimlendirmelerle belirtilen bölümleri vardır.
Günümüzde diyanet -Muhtar Ahmet Paşa zamanında belirlenen- Güneş'in Ufuk çizgisinin sekiz derece altına düştüğü zaman dilimini gecenin başlangıcı olarak, Güneş'in Ufuk çizgisinin onsekiz derece altını da gündüzün başlangıcı olarak belirtiyor.
Kur'an'ı esas alan birisi için bu Zaman'lar dakika saniye vb olarak ölçülmez. Kişi Kur'an'daki SİZCE ifadesinden yola çıkarak sabahleyin kahvaltısını yaparak SIYAM İÇİN GEREKÇE olan TAKVAYA ulaşmak için Kuran çalışmaya başlar. Gün içinde -tıka basa yeyip içmeden çok- hasta olmayacak düzeyi kendisine ölçü alarak Kuran öğrenir ve güneş battığında da dilediği gibi yiyip içebilir.
[QUOTE]
3:) Oruç görevi biter bitmez mutluluk saçan bayram neden yapılır?

Lütfen aydınlatır mısınız?

Saygılarımla.
Galip Yetkin[/QUOTE]
Bayram sevinçtir, mutluluktur.
Kuran çalışarak Allah'ın koruması altına girecek ilke ve kuralları öğrenip yaşamına geçirme diyerek özetleyebileceğimiz TAKVAYA erişerek Tukebbirallah seviyesine ulaşarak, şükür/ sahip olduklarının karşılığını verme bilincine erişip,ihtiyacından arta kalanları infak eden kişi sevinmez de ne yapar?

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

bartsimpson 24. June 2018 01:44 PM

soru da güzel, cevap ta...
sorandan da, cevaplayandan da, Allah razı olsun.

lakin...

Önceki nesillerin zamanında Arab'ın takvimi, hatta herhangi bir takvim olmadığına göre, eski nesiller Arab'ın "ramazan ayını" nasıl tesbit etmişlerdir de "ramazanda oruç" tutmuşlardır?

sorusunun cevabı muğlak kalmıştır.

dost1 24. June 2018 09:54 PM

Selamun aleyküm,

[QUOTE=bartsimpson;22584]soru da güzel, cevap ta...
sorandan da, cevaplayandan da, Allah razı olsun.

lakin...

Önceki nesillerin zamanında Arab'ın takvimi, hatta herhangi bir takvim olmadığına göre, eski nesiller Arab'ın "ramazan ayını" nasıl tesbit etmişlerdir de "ramazanda oruç" tutmuşlardır?

sorusunun cevabı muğlak kalmıştır.[/QUOTE]
Değerli Bartsimpson kardeşim,
Araplarda ay isimleri ve gün isimleri vardır. Gökyüzündeki Ay'ın şekline ve bulunduğu menzile bakarak ayın kaçıncı günü olduğu bilinir ve söylenirdi.
Bu durum göçebe yaşayan geçimi hayvancılık olan yörüklerde de vardır. Bunlar da gökyüzündeki aya bakarak ayın kaçı olduğunu bilirler.
Araplar, kendilerince önemli olan olaylara göre yılları söylerlerdi ancak bu durum takvim edilmemişti.
Takvim, zamanın -belirli bir olay vb başlangıç kabul edilerek- yıl, ay ve günlere ayrılarak çizelgeleştirilmesidir. Araplarda bu anlamda bir takvim İkinci Halife Ömer zamanında Hicret başlangıç yapılarak oluşturulmuştur.

Mekke ve çevrelerinde her tür savaşın ve saldırının haram kabul edildiği HARAM AYLAR -Zilkade,Zilhicce,Muharrem,Recep- olarak bilinen aylarda panayırlar kurulur ve gelenler aynı zamanda İbrahim Resulle başlayan hac görevlerini yaparlardı.
Oruç olarak bilinen sıyam da Kuran vahyinin geldiği Ramazan ayında gerçekleştirilmesi belirtilmiş.
Genelde inananlarımız, vahiyle istenilenlerin gerekçelerini gözardı ederek ay, gün ya da geceleri kutsallaştırma eğiliminde oluyorlar. Oysa ki önemli olan odaklanılması istenilen KURANdır. İstenilen aç ya da susuz kalarak çalışma ya da dinlenme değil, KURANın öğrenilmesidir. Kuran öğrenilecek yaşam rehberimiz olacak ilke ve kurallar öğrenilip yaşama aktarılacaktır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi, saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

galipyetkin 25. June 2018 09:45 AM

Ne yazık ki verilen yanıtlar yeteri kadar aydınlatıcı olamamışlardır..

Eğer Kitabın /Dinin /Müslümanlığın yalnızca Araplara indirildiğini düşünürsek Sayın bartsimpson a yanıt olarak verilen takvim ve zaman belirleme görüşleri kabul edilebilir.
Fakat din evrensel olduğundan -sizden öncekiler- ifadesi, Arabları değil de insanlığı ifade edeceğinden, kitabin indirilmesinden evvel taaa Nuh Peygamber zamanına kadar, hatta ilk insana kadar bütün insanlık için uzatılabilir. İşte bu kişilere de oruç yazıldığına göre, diyelim ki Nuh Peygamber zamanında insanlar Arabın ramazan ayını nasıl tesbit edip de oruç tutmuşlardır. Hele bu insanlar ekvatorun iki kısmında, kuzey ve güneyinde (mesela Güney-Afrika ve Kuzey-Afrikada) yaşıyorlarsa?

İşa, aşiyy, aşiyye ayetlerde geçer ve Aşiyy güneşin zevalinden batışına kadar olan zamandır. İşa ise güneşin battığı zaman yani akşam vaktidir. Aşiyy ve aşiyye günün sonu anlamına gelir.
Eğer orucun akşama/günün sonu kadar tutulması istense idi ayette gece denmez, belirtilmiş akşam anlamlı kelimelerden biri kullanılırdı.

Şu halde bir aksaklık var anlatımlarda.

Bayramlara gelince, her iki bayram da bence para-babalarının paralarını artırmaları, halkın cebini somurmaları için dinin gereği diye hayata sokulmuş, uydurulmuş sömürü düzenleridir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

dost1 26. June 2018 11:11 AM

Selamun aleyküm,

[QUOTE=galipyetkin;22587]Ne yazık ki verilen yanıtlar yeteri kadar aydınlatıcı olamamışlardır..

Eğer Kitab'ın /Dinin /Müslümanlığın yalnızca Araplara indirildiğini düşünürsek Sayın bartsimpson'a yanıt olarak verilen takvim ve zaman belirleme görüşleri kabul edilebilir.
Fakat din evrensel olduğundan "sizden öncekiler" ifadesi, Arabları değil de insanlığı ifade edeceğinden, kitabin indirilmesinden evvel taaa Nuh Peyganber zamanına kadar, hatta ilk insana kadar bütün insanlık için uzatılabilir. İşte bu kişilere de oruç yazıldığına göre, diyelim ki Nuh Peygamber zamanında insanlar Arab 'ın ramazan ayını nasıl tesbit edip de oruç tutmuşlardır. Hele bu insanlar ekvatorun iki kısmında, kuzey ve güneyinde (mesela Güney-Afrika ve Kuzey-Afrika'da) yaşıyorlarsa?

İşa, aşiyy, aşiyye ayetlerde geçer ve Aşiyy güneşin zevalinden batışına kadar olan zamandır. İşa ise güneşin battığı zaman yani akşam vaktidir. Aşiyy ve aşiyye günün sonu anlamına gelir.
Eğer orucun akşam/günün sonu bozulması istense idi ayette gece denmez, belirtilmiş akşam anlamlı kelimelerden biri kullanılırdı.

Şu halde bir aksaklık var anlatımlarda.

Bayramlara gelince, her iki bayram da bence para-babalarının paralarını artırmaları, halkın cebini somurmaları için dinin gereği diye hayata sokulmuş, uydurulmuş sömürü düzenleridir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.[/QUOTE]

Değerli kardeşim,
Öncekiler Ramazan ayında oruçlular demiyor ki ayet. Sizden öncekilere sayılı günler yazıldığı gibi size de yazıldı deniliyor. Onlar Ramazan ayında oruçlulardı siz de Ramazan ayında oruçlu olunuz demiyor.
Ramazan ayında Kuran indi Onda hüda, beyyinat ve Furkan'lar var. Bu ayı oruçlu geçiriniz deyip 187 de süresi ile bilgi veriliyor.
Leyl ile ilgili anlayış farkları vardır. Şia mezhebinden olanlar gündüz tamamen kaybolana kadar, Güneş Ufuk çizgisinin 18 derece altına girene kadar beklerler.
Şahsi düşüncem oruç ile ilgili zamanın detaylarından çok gerekçesine odaklanılması gerektiğidir. Gerekçe de Kur'an'ı anlama çalışmaları yaparak kendi dilinde Kur'an'ı öğrenmektir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

galipyetkin 27. June 2018 09:39 AM

Sayın [B]dost1[/B].

Bakara-183. ayette geçen "siyam" ifadesini hariç tutabilme ihtimali olmasına rağmen,
Bakara -183, 184, 185 ve Kadr-1-5, Duhan-1-7 ayetleri yönünde sizinle gerek burada yazdıklarınız, gerek "oruç" bölümündeki "yazın ortasında oruç", gerek "Kur'an'da oruç" başlıklı kısımlardaki anlatışlarınızla, hiç bir ortak görüş ve anlayışa sahip değilim.

Kendi düşüncelerimi "oruç genel başlığı altındaki fraksiyonlarda" açıkladım.
Bunları burada tekrarlayarak sizi bir polemiğe çekmek de istemiyorum.
Fakat sırası gelir veya imkan doğarsa meselâ 23 senede indirilmiş Kitap ve içerdiği Kur'an'ın "bir gecede indirilmediğininin açıklanmasının bile abes olduğunu" ama Kur'an'ın kişinin veya toplumun ramazanında indirildiğini ve bu olgunun da o kişinin/kişilerin veya o toplumun gecesine kadir olduğunu" tekrar açıklayacağım.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman 1. July 2018 02:30 PM

Halil bey,

Şahsi görüşünüze katılmak imkansız. Detayın bize gerekçeyi anlamamıza yardımcı olması gerektiğinden detaydan uzaklaştıkça gerçek olan gerekçeyi kaybedip pek çok yanlış gerekçelerin ortaya çıkmasına neden olur, böylece biz asla gerekçeyi yakalamayız sadece sanılar üstünden dolaşır dururuz.

Detaylar önemlidir, detaylarda ki bir eksiklik yada tutarsızlık bizi yanlış yola sevk etmesi doğaldır. Eğer ki detaylar özü açıklamıyorsa detay yanlıştır yada öz yanlıştır.
O zaman ne yapmalıyız ŞÜPHE duymalıyız ya detaylar dan ya ÖZ den
Şüphe oluşmadan İman oluşamayacağına göre tüm anlatım bir puzzle gibi yerine oturmalıdır tek bir yanlışlık puzzle bitmesine engel yani İman ın oluşumuna engel çıkarabilir.

Örneğin siz kişi Kur an çalışacak demişsiniz, elinde Kur an olmayan bu çalışmayı nasıl yürütebilir yada meal okuyan biri ne anlayabilir Kur an dan ? İman eden ama Kur an a ulaşamayan biri o zaman Oruç tan uzak duracak !. Bu örnekler çoğaltıabilir kaldı ki coğrafya yada fiziki durumlardan hiç bahsetmeden bile pek çok soru çıkarılabilir.
Yani ilk önce detaylara bakarak gerekçeyi bulmak gerekir

dost1 2. July 2018 12:30 PM

Selamun aleyküm,
[QUOTE=kuman;22592]Halil bey,

Şahsi görüşünüze katılmak imkansız. [/QUOTE]

Değerli kuman,
Bu forumda yazdıklarım Arabiyyen olan Kur'an'ın Arapça dilinin gramer ve anlatım sanatlarına uygun olarak aktardıklarımdır. Şahsi görüşüm sadece müteşabih olan sözcüklerin anlamlarındaki önceliklemelerimdir/tevilimdir ki, onlar da Arapça diline göredir.

[QUOTE=kuman;22592]
Detayın bize gerekçeyi anlamamıza yardımcı olması gerektiğinden detaydan uzaklaştıkça gerçek olan gerekçeyi kaybedip pek çok yanlış gerekçelerin ortaya çıkmasına neden olur, böylece biz asla gerekçeyi yakalamayız sadece sanılar üstünden dolaşır dururuz.[/QUOTE]

Sıyamın gerekçesi Bakara 183 de Lealleküm TETTEKUN olarak belirtilmiş.
Tettekun sözcüğünün türediği köklere bakalım ki, SIYAM için GEREKÇE olan TETTEKUN'u anlayalım.

“Takva” sözcüğü, “وقاية vikaye”, “ توقيةtevkiye”, “وقاءة vikae” köklerinin mastarı olan “ وقيveka” sözcüğünden türemiştir.
“Veka” sözcüğü; “bir şeyi korumak, himaye etmek, ona zarar verecek şeylerden çekinmek, bir şeyi başka bir şeyle bir tehlikeye karşı korumaya almak, zararlı şey ile korunacak şey arasına bir engel koymak” anlamına gelir ve Kur’an’da da bu anlamda kullanılmıştır:

İnsan; 10, 11:Şüphesiz, biz asık suratlı ve çatık kaşlı bir günde, Rabbimizden korkarız.
Allah da, bu yüzden onları, o günün kötülüğünden korur/feVEKAhumullahu ve onlara aydınlık ve sevinç rastlar.

Tahrim; 6:Ey inanmış olan kişiler! Kendinizi ve ehlinizi (yakınlarınızı), yakıtı insanlar ve taşlar olacak bir Ateş’ten koruyun. Onun üzerinde, Allah’a karşı gelmeyen, kendilerine emredilenleri yapan çetin ve kaba melekler vardır.

Teğâbün; 16:O nedenle gücünüz yettiğince Allah’a takvalı davranın/fettekullahe, dinleyin ve itaat edin. Ve mallarınızdan, kendinizin iyiliğine olarak bağışlayın. Kim de nefsinin açgözlülüğünden korunursa işte onlar, başarıya ulaşanların ta kendileridir.

“Veka” fiilinin mezidatından olan “اتّقاء ittika” sözcüğü ise; “korumayı kabul etmek, acı ve zarar verecek şeyden sakınıp kendini korumaya almak, sakınmak” demek olup, bu sözcük de Kur’an’da sözlük anlamında kullanılmıştır:

Haşr; 18, 19: Ey inanmış olan kişiler! Allah’a takvalı davranın; her kişi yarına ne hazırladığına bir baksın. Ve Allah’a takvalı davranın. Şüphesiz Allah, işlediklerinizden haberdardır.
Ve Allah’ı umursamayan kimseler gibi olmayın: Böylece Allah, onlara kendilerini umursatmaz. İşte onlar, yoldan çıkmış kimselerin ta kendileridir.

Âl-i Imran; 131:Ve inkârcılar için hazırlanmış Ateş’ten korunun.

Bakara; 24:Sonra, eğer bunu yapmadıysanız ve asla yapamayacaksınız; öyleyse inkârcılar için hazırlanmış, yakıtı insanlar ve taşlar olan Ateş’ten korunun.

İşte, “takva” sözcüğü de, “ittika” sözcüğünün ismidir ve sözlük anlamı olarak; “kuvvetli himayeye girmek, korunmak, kendisini koruma altına almak” demektir.
Hem “takva” hem de “ittika” sözcüklerinin her ikisi de sözlük anlamları ekseninde kavramlaşmış ve Kur’an’da hep sözlük anlamlarına yakın manalarda kullanılmıştır. Bu sözcüklerin türediği “[B]veka” fiili ve türevleri de Kur’an’da tam 258 yerde geçmektedir. [/B]

[B]Kur’an’ın en önemli kavramlarından olan “takva” (veya “ittika”),[/B] kulun, Rabbi karşısındaki durumunu en iyi anlatan bir sözcüktür. Kur’an’da birçok ayette insanlara Allah’tan ittika etmeleri söylenmiş, birçok peygamberin de kavimlerini İslâm’a davet ederlerken onları “Allah’tan ittika etmez misiniz?” sözleriyle uyardıkları bildirilmiştir. Çünkü insan için en önemli şey, bir yaratıcının varlığı, yaratılışın sebebi ve kendisinin yaratıcı karşısındaki durumudur. İnsan, öncelikle kendini var edeni tanımak ve O’nun razı olacağı bir yaşam sürmekle yükümlüdür İnsan, her şeyin sahibi olan Allah tarafından, hayatının hesabını vermek üzere öldürülecektir, yani başıboş bırakılmamıştır. Bu sebeple, ısrarlı bir şekilde Allah fikrini ve O’na ait ulûhiyeti gündeme getiren Kur’an, âlemlerin Rabbi olan Allah’ı bütün sıfatları ve O’na ait en üstün yücelik makamları ile tanıtmakta ve insana, bu yücelik karşısında kendisine çeki düzen vermesini, kendisini iyi amellerle koruma altına almasını tavsiye etmektedir. Amaç, insanın; O’nun her yerde kendisini gördüğünün ve yaptığı her şeyin kayıt altına alındığının bilincinde olan bir varlık olmasını; Allah’ın yüce makamı karşısında çekinmesini; O’na kuvvetli bir imanla bağlanmasını ve yaptığı hatalardan dolayı O’na sığınmasını sağlamaktır. Özetle, insanı takva sahibi / ittika eden / mütteki yapmaktır.

Kişilerin konuşmadan ve cinsellikten kaçınıp aç ve susuz kalarak SIYAM için GEREKÇE olarak TETTEKUN olarak burada belirtilenlere ulaşabilmesi olası mıdır?


[QUOTE=kuman;22592]
Detaylar önemlidir, detaylarda ki bir eksiklik yada tutarsızlık bizi yanlış yola sevk etmesi doğaldır. Eğer ki detaylar özü açıklamıyorsa detay yanlıştır yada öz yanlıştır.
O zaman ne yapmalıyız ŞÜPHE duymalıyız ya detaylar dan ya ÖZ den
Şüphe oluşmadan İman oluşamayacağına göre tüm anlatım bir puzzle gibi yerine oturmalıdır tek bir yanlışlık puzzle bitmesine engel yani İman ın oluşumuna engel çıkarabilir.[/QUOTE]

Detaylar tabi ki önemlidir ancak, bize GEREKÇEYİ unutturmamalıdır. Gerekçe nedir? TETTEKUN'dur. Bunun da ne olduğunu yukarıdaki açıklamalarımızda gördük.

İman, “Allah'a ve O'nun vahyettiklerinin doğruluğuna inanmaktır.” İmanın bilgiye dönüşmesi ahirette gerçekleşecektir.

Cenabı Allah Nisa82 de:"Efela yetedebberunel Kur'an ve lev kâne min ındi ğayrıllahi levecedu fiyhıhtilafen kesiyra;
Onlar hala Kur'an'ı arka arkaya dizerek gereği gibi düşünmezler mi? Eğer ki o, Allah'tan başkası tarafından olsaydı, kesinlikle onun içinde birçok karışıklıklar bulurlardı." diye iman edenleri uyarıyor.

Bizler de bununla ilgili ayetleri arka arkaya diziyoruz.

Bakara183-184:

184Ey iman etmiş kimseler! Karşılıklı, beraberce oruçlu olmak, Allah'ın koruması altına giresiniz diye, sizden öncekilere, -‘[I]sayılı günlerde, o nedenle sizden her kim hasta olursa veyahut çiftçilik, ticaret, askerlik, eğitim- öğretim gibi gidiş gelişli; hareketli bir iş üzere olursa diğer günlerden sayısıncadır. Oruca gücünü kaybetmiş olanlar/gücü yetenler üzerine ise bir yoksulun yiyeceği, kurtulmalık olarak borçtur. Kim de gönüllü hayır-iyilik yaparsa bu kendisi için çok hayırlıdır/yararlıdır. Ve eğer bilirseniz oruçlu olmanız sizin için hayırlıdır/yararlıdır’ şeklinde [/I]- yazıldığı gibi, size de yazıldı.

Bizden öncekilere de oruç;çalışanların,hasta olanların,gücünü kaybetmiş olanların dışındakiler üzerine sayılı günler olarak yazılmış.
Oruçlu olmayanlara bir yaptırım belirtilmiş mi?Hayır.
Eskilerin üzerine yazılan oruçta süre tam net olarak belirtilmemiş sadece sayılabilen günlerce denilmiş.

185[B]Ramazân ayı[/B] ki, Kur’ân, bir kılavuz olarak ve furkândan, yol göstermeden açık seçik açıklamalar olarak kendisinde indirilmiştir. Bu nedenle sizden her kim bu aya şâhit olursa hemen onda oruç tutsun. Kim de hasta veya sefer; çiftçilik, ticaret, askerlik, eğitim- öğretim gibi gidiş gelişli; hareketli bir iş üzerinde ise diğer günlerden sayısıncadır. Allah, size kolaylık diler, size zorluk dilemez. Bu kolaylık, Allah'ın koruması altına girmeniz ve sayıyı tamamlamanız, size yol gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyüklemeniz ve Allah'ın verdiği nimetlerin karşılığını ödeyesiniz diyedir.

Oruçlu olunması yazılı günler burada RAMAZAN AYI olarak belirtilerek, Kur'an'ın kılavuzluğundan,yol göstericiliğinden Furkanlığından,söz edilmiş ve buna şahid olanın bu ayı oruçlu geçirmesi istenilmiş. Gündüzden geceden söz edilmemiş. Hasta olan ya da çalışanların, hasta olmadıkları ya da çalışmadıkları günlerde sayıyı tamamlamaları istenerek bir şeye vurgu yapılmış:Zorluk yok kolaylık var.
GEREKÇE olan TETTEKUN gerçekleştiğinde bir GEREKÇE daha gerçekleşir ki bu da ŞÜKÜR'dür/Allah'ın verdiği nimetlerin karşılığını verir duruma gelmektir.

Devam edelim.

187 Karşılıklı, beraberce oruç tutma gecesinde kadınlarınıza cinsellikle ilgili sözler, cinsel ilişki, size helâl kılındı. Onlar, sizin için bir giysidir, siz de onlar için bir giysisiniz. Allah, sizin kendinize hâinlik ettiğinizi bildi de tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık kadınlarınıza yaklaşın ve Allah'ın sizler için yazdığı şeylerden arayın. Ve fecrden, beyaz iplik siyah iplikten iyiden iyiye sizin için açığa çıkıncaya kadar yiyin-için. Ve geceye kadar orucu tamamlayın. Ve siz ilâhiyat eğitim merkezlerinde programlı ibâdet hâlinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, artık Allah'ın sınırlarına yaklaşmayın. Allah, Kendisinin koruması altına girsinler diye âyetlerini insanlara işte böyle açıkça ortaya koyar.

Burada oruçlu iken yapılmaması gereken cinsellikle ilgili sözler ve cinsel ilişkinin serbest bırakıldığı belirtiliyor. Yine Oruçlu iken olmaması gereken yeme içmenin sabah oluncaya kadar serbest bırakıldığı belirtilerek orucun geceye kadarki zaman aralığında olduğu belirtiliyor ve GEREKÇE olan TAKVAYA yine vurgu yapılıyor.

Bu ayetlerde insanı düşünmeye sevkedecek olan; hasta diye çevirdiğimiz marız sözcüğü ile iyiden iyiye yeyiniz içiniz diye çevirdiğimiz kulu veşrabu tamlaması, çiftçilik, ticaret, askerlik, eğitim- öğretim gibi gidiş gelişli; hareketli bir iş üzerinde diye çevirdiğimiz sefer sözcüğü, gece diye çevirdiğimiz leyl sözcüğü olabilir. Bu sözcüklerle ilgili açıklamalar da ilk baştaki yazımda var.

Oruçlu olmayan için bir yaptırım belirtilmiş mi? Hayır. İlke ne? Zorluk değil kolaylık.


[QUOTE=kuman;22592]Örneğin siz kişi Kur an çalışacak demişsiniz, elinde Kur an olmayan bu çalışmayı nasıl yürütebilir yada meal okuyan biri ne anlayabilir Kur an dan ? İman eden ama Kur an a ulaşamayan biri o zaman Oruç tan uzak duracak !. Bu örnekler çoğaltıabilir kaldı ki coğrafya yada fiziki durumlardan hiç bahsetmeden bile pek çok soru çıkarılabilir.
Yani ilk önce detaylara bakarak gerekçeyi bulmak gerekir[/QUOTE]


Kur'an çalışacak sözümün gerekçesi ORUÇ için GEREKÇE olan TETTEKUNdur ki, açıklaması yapıldı.
Elinde Kur'an olmayan ya Kur'an edinecek ya da oruçlu olmayacak. Olmazsa bir yaptırımı var mı? Yok. İlke ne? Zorluk yok kolaylık var.
Meal okuyan kişi kendi dilinde meal okuduğu için Cenabı Allah'ın kendisinden neleri isteyip neleri istemediklerini bilir ki, ahkam ayetleri bellidir.
İman eden ama Kuran'a ulaşamayan sözü içerisinde çelişki barındırır.
İman, “Allah'a ve O'nun vahyettiklerinin doğruluğuna inanmaktır.” Allah'ın vahyettiklerini bilmeyen kişinin imanı neye olur? Çevresinden duyduğu içerisinde yaşadığı toplumun din diye bildiklerine olur. Bunu bugün de sıkça görmekteyiz. Madenlerde çalışan insanların bile, oruçlu olacaksınız denilerek aç susuz bırakıldıklarına ya da kaldıklarına tanık oluyoruz.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

kuman 3. July 2018 04:03 PM

söylesem tesiri yok
sussam,
gönül razı değil...

Fuzuli

bartsimpson 3. July 2018 06:44 PM

[QUOTE=kuman;22596]söylesem tesiri yok
sussam,
gönül razı değil...

Fuzuli[/QUOTE]

e adam anlattı ya bilader...
sorun nerede?

yolcu42 4. July 2018 08:39 AM

Oruç öncekilere farz kılındı diyor.
Dikkat ederseniz "ramazanda oruç öncekilere farz kılındı" demiyor.
Ayrıca oruç ayetteki anlamı itibarıyle yeme içmeden cinsi münasebetten uzqk durmadır.

Ayrıca oruç dediğimiz kendini kısıtlama eylemi,
Sanırım meryem,çocuğu olunca üç gün oruç adıyor ve konuşmuyordu.


Meryem 26.Ayet: «Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah´a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım.»
Burda özellikle meryeme "ye,iç " demesi,oruç kelimesinin yalnızca yeme,içme eyleminin kısıtlanmadığı anlamı içeriyor gibi.

Zannımca,oruç hangi konuda kısıtlama getirildiğine bağlı olabilir.


Bize farz kılınan ise,ramazanda yeme içmeden kısıtlanmadır(sadece aç kalıpta kendini düzeltmemek değil tabi ki)
Yahudilik ve hristiyanlıkta orucun olduğunun kanıtları,
Mat.4: 2 İsa kırk gün kırk gece oruç* tuttuktan sonra acıktı.

Matta4: 3 O zaman Ayartıcı*fx* yaklaşıp, "Tanrı'nın Oğlu'ysan, söyle şu taşlar ekmek olsun" dedi.

Mat.4: 4 İsa ona şu karşılığı verdi: "'İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı'nın ağzından çıkan her sözle yaşar' diye yazılmıştır."
Mat.6: 16 "Oruç* tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır.

Mat.6: 17 Siz oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın.

Mat.6: 18 Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan tanrıya oruçlu görünesiniz.Gizlilik içinde yapılanı gören tanrı sizi ödüllendirecektir."


Tevratta ise,
Diyorlar ki, ‘Oruç tuttuğumuzu neden görmüyor, İsteklerimizi denetlediğimizi neden fark etmiyorsun? “Bakın, oruç tuttuğunuz gün keyfinize bakıyor, işçilerinizi eziyorsunuz. Orucunuz kavgayla, çekişmeyle, Şiddetli yumruklaşmayla bitiyor. Bugünkü gibi oruç tutmakla sesinizi yükseklere duyuramazsınız. İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz? İnsanın isteklerini denetlemesi gereken gün böyle mi olmalı? Kamış gibi baş eğip çul ve kül üzerine mi oturmalı? Siz buna mı oruç, RAB’bi hoşnut eden gün diyorsunuz? Benim istediğim oruç, haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları salıvermek, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak, Her türlü boyunduruğu kırmak değil mi? Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi? Barınaksız yoksulları evinize alır, Çıplak gördüğünüzü giydirir, Yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz…”
(Yeşea 58:3-7)
Oruç tutmak,bir amaca yöneliktir.
Sadece aç kalmak değildir fakat,
Oruç ayında,
Yeme içmeden uzak durmak şu ayetin kastı değil mi,
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah´ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği ,siyah ipliğinden ayırt edilinceye kadar YEYİN,İÇİN. sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birleşmeyin. Bunlar Allah´ın koyduğu sınırlardır. Sakın bu sınırlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah âyetlerini insanlara açıklar. Umulur ki korunurlar.

(Sure No:2 Ayet No :187)

Peki bir ay aç kalmak bize neyi düşündürür

Ben şunları düşünmüştüm
1. Bir bardak su içmek bütün hayalin oluyor akşama doğru.
Demekki bu dünyaya ait hayallerimiz planlarımız neredeyse boş,bu aciz beden içinde

2. Yokluk çekenin halinden anlamak
3. Bize verilen nimetkerin(suyun,ekmeğin .) değerini anlayıp şükretmek

4 kuranın insan sözü olmadığını bir kez daha kavramak(niçin bir insan,çölün sıcağında kendine böyle bi görev uydurup zorluk çeksin ki)

bartsimpson 4. July 2018 07:01 PM

Sevgili Yolcu42

Oruç, yokluk çekenlerin halinden anlamak için yapılan bir aktivite ise neden 1 ay da zenginlerin halini ve durumunu anlamak için yapılan bir aktivite yok?

Ben merak ediyorum mesela!!!

Öyle ya islam adalet dini değil mi? Alllah adil değil mi? Neden hep yokluk çekenler yada fakirlerin halinden anlamak zorundayız?

yolcu42 4. July 2018 07:09 PM

Ya onun dışında da orucun faudaları hakkında benim düşündüklerimi yazdım.

Dediğin gibi ben de bilmiyorum orucun bize kattığı faydalar şudur diye kesin bişey diyemeyiz.
Fakat,farz olduğu ve günümüzde ki gibi yeme içmeden uzak durulması gerektiği açıktır diye düşünüyorum

Ayrıca şunu ekleyim.
Kişi kendi sorumluluğunu bilmeli ve başkalarının durumu niye böyle(o niye zengin,bu niye fakir) diye düşünmeyip bize verilen nimeti hakkıyla kullanmalı ve şükretmeliyiz
Sınavda olan belki sensin.komşun seni denemek için yaratıldı belki
(zenginse onun malına imrenecek ve elinde olanı beğenmeyecek misin, nimete nankörlük mü edeceksin diye,
Fakirse,onu görmezden mi geleceksin ya da allahın sanq verdiğinden sen de ona destek çıkacak mısın diye)

galipyetkin 5. July 2018 08:19 AM

Aman Allah'ım!

İki kelâm ettik.....;
yazılanlara bak.

1_: Ne dedik?
a)Ramazanda Oruç" diye geçen Allah'ın emri,
b)İsfâhânî'nin görüşlerine göre "aç kalma seansları"na dönüşmüştür.

Allah aşkına bu ifadeden a)Allah'ın orucu ile b)İsfahani'in orucu olmak üzere iki oruç olduğu anlaşılmıyor mu?

Ve ne demişiz:
"Allah'ın emri olan oruç bizden öncekilere /kitabın inmesinden önce yaşamış nesillere DE bir görev olarak verilmiştir."
Bunda anlaşılmayan bir yön var mı?

2_:a)"Oruç denilen bu aç kalma seansları, yani İsfâhânî'nin orucu, Arab'ın takvimine göre her "Ramazan" denilen ayda, ay boyunca her gün tekraren tutulmaktadır"

-:b) Şimdi insanın aklına şu soru gelmiyor mu? Peki; "Allah'ın orucu" ne zaman?

"Şehr" kelimesi üzerinde yoğunlaştığınız zaman Allah'ın orucunun ise RAMAZAN AYI BOYUNCA değil de RAMAZAN BELİRDİĞİNDE ve MÜDDETİNCE olduğunu fark edeceksiniz .
Burada Ramazan'ın ne olduğuna karar vermek gerekiyor.
Bizim anlayışımıza göre bu, insanın veya toplumun yaşantısının bir kısmında ortaya çıkan tehdit edici hayati bir durum, zorluk, felaket, bela vs..dir. Bu, insanın veya toplumun hayatını karartan ve herhangi bir zamanda ortaya çıkıp süregelen bir olgudur. Savaşımla sona erecek bu olgu kişinin veya toplumun GECESİ'dir. Bu da karanlığın "Beyaz iplikle siyah ipliğin birbirlerinden ayırt edilebileceği" an'a yani şafağa/aydınlığa kadar yaklaştığı/sürdüğü zamandır; krizdir/bunalımdır.

İşte "Allah'ın Orucu" da açıkladığımız RAMAZAN MÜDDETİNCE ve GECESİ SONUNA KADARdır.

İsfâhânî'in orucu aç kalma seansları olup,
Allah'ın orucu ise belayı/felaketi/sıkıntıyı yok etme savaşı ve alınacak tedbirleridir

İsfâhânî'nin orucu açlığın yatıştırılacağı/karnın doyurulacağı akşam ezanına kadar;
Allah'ın orucu ise Hayatı normale dönüştürme çabaları olduğundan felaketin bitme noktası olan, feleketin/belanın gecesinin aydınlanmasına kadardır.

Diğer yönleri tepkiler göre açıklamaya devam edeceğim.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

yolcu42 5. July 2018 09:26 AM

Furkan. ...
Ramazan ayında indi

Furkan,fark etmek,ayrt etmek

Araplara gelen bir dini saf hale çıkarmak,doğrusunu,batılını ayırt etmek,AKILLA olur

Önüne konan pirincin taşlarını ayırırsan,pilav yersin

Fakat,pirinci hepten çöpe atarsan,emek bunun neresinde.

Namaz arap adeti
Oruç arap adeti
Ramazan arap takvimi

Bakın,peygamberin geldiği toplum
Gökleri ve yeri allah yarattı der
Fakat,peygamber dememiştir ki,
Bu söz müşrik adetidir

Eski kitapların tahrif edildiğini söyler
Ve demez ki,bunların devri bitti,çöpe atın.

Hristiyanlar,incile ve onlara indirilene uysun der.
Örneğin,incilde baba oğul inanışı vardır.
Kuran süzgeç olursa bu ve benzer inanışlar elenecek ve kutsal sözler arınacaktır
Yani,her zaman kuran veakıl süzgecinde furkan,ayırt etme ön plandadır.

Biz her şeye arap adeti dersek,geriye ne kalır.bunda akletmek olmaz ki

galipyetkin 4. August 2018 05:27 PM

Ramazan Arabın takviminde bir ay adıdır. Bu nedenle de Arablardan evvelki ve de Arablaşmak istemeyen toplumların hayatında ramazan diye bir ay yoktur

Kitap Ramazanın ay ile gün ile ilgisi olduğunu söylemiyor. Evvelki yazılarımda belirttiğim gibi bu ifade sıkıntının, belanın anlamlandırılması olup, şehr de bunların hüküm sürdüğü başlangıcı ve sonu belli bir zaman aralığını anlatıyor. -Şehr- bir zaman birimi olmayıp başlangıcı ve bitimi belli ve fakat belirli şartlarda insanların ve toplumların hayatlarında etkili olacak bir felaket olgusunun gelecekte oluşacağının zaman olarak tarifidir. Şehr-i ramazan da herkes tarafından bilinen, saptanan , omuzlarında yük olan bir bela-yük-sıkıntının zamanını anlatıyor. Hani derler ya -Aşk MEVSİMİ-. İşte onun gibi; de aşk değil dert/bela.

Bu bela/sıkıntı kişisel de olabilir, toplumsal da. Nisa Suresinin yetimlerle ilgili ayetleri de gerek yetimler gerek toplum yönünden bir ramazan yaşanmadan alınması gereken tedbirlerden bahsediyor.


Aşağıya alıntıladığım meal Sayın Hakkı Yılmaz dan

KADR SURESİ
Rahman ve Rahîm Allah adına.
1-Şüphesiz Biz, DEĞERLİ SAYFALAR İÇİNDEKİ KURANı Kadr gecesinde indirdik.
2-Kadr gecesi nedir; sana ne bildirdi/öğretti?
3-Kadr gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
4,5-HABERCİ AYETLER, İÇLERİNDEKİ RUH; CANLI TUTAN GÜÇLERİYLE Rablerinin izniyle/ bilgisi gereği, O ŞAFAK SÖKENE KADAR/AYDINLIĞA KAVUŞUNCAYA KADAR iner dururlar; her bir işten.

Evet; yazılarında:
Arablara gelen bir dini saf hale çıkarmak; doğrusunu, batılını ayırt etmek AKILLA olur diyerek
Allahın insanlığa gönderdiği Dinini Arabın dini durumuna sokanlara biz de hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?
diyoruz.

(acaba silinecek miyiz? şimdiye kadar bu şüpheyle yazmadık.çünkü ikazsız sayfalarımız silinmişti de...)

Saygılarımla.
Galip Yetkin

dost1 4. August 2018 11:09 PM

Selamun aleyküm, Değerli üyelerimiz,
Değerli Galipyetkin kardeşim,
Bugüne kadar bu siteden kurallara uymadığı için uyarılan ve aynı hatayı sürdüren kişiler dışında hiçbir kişinin yazısı silinmemiştir.
Zaman zaman, hizmet aldığımız sunucudan kaynaklanan sorunlar olmaktadır. Kendi yazılarımda da aynı durumlar bazen görülebilmektedir. Sitemiz 5923 üyenin etkin olduğu anı görmüştür ancak çokça tarikatlardan gelen saldırılarla çokça çökertilmiş bizi sunucular bu nedenle barındırmak istememişlerdir. Şu an üye sayımız 1261 dir. Sitemizin çökertilmesinde çoğu üyelerimizle birlikte yazılarımızın da çoğu kaybolmuştur.
En son Hasan Akçay kardeşimiz yazılarım silindi diye şikayet etmişti. Oysa bunda sitemizin hiçbir dahli sözkonusu bile değildi.
Sizin de bilgimiz dahilinde hiçbir yazınız silinmemiştir.
Hizmet aldığımız sunucuyu değiştirdik. Kaybolan yazılar var mı diye sıkça baktık. Bu başlıklı sayfa sayısı üçtü ikiye indiğini gördüm. Herhangi bir şikayet gelmeyince yazanlar yazılarını kendileri silmişlerdir diye düşündüm. Şu an şikayetinizle birlikte yazınızın silinmiş olduğunu öğrenmiş bulunuyorum.
Bu sitede forum kurallarına aykırı olmadıkça, uyarılmadıkça asla hiçbir yazı silinmez. Hiç bir üyenin üyeliği sonlandırılmaz.
İnanıp inanmakta, güvenip güvenmemekte takdir sizindir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi saygı ve muhabbetle
Allah'a emanet olunuz.

Hasan Akçay 6. August 2018 04:00 AM

[QUOTE=yolcu42;22602]Furkan. ...
Ramazan [COLOR="Red"]ay[/COLOR]ında indi

Furkan,fark etmek,ayrt etmek[/QUOTE]


[COLOR="Red"]Şehr[/COLOR]u ramazân "furkân"ın indiği andır -Şehru ramazân ellezî ünzile fîhil... furkân
ve ŞEHR süresi 1 gün olan "dolunay"dır, süresi 29.5 gün olan takvim ayı değildir.

Üzerinde durmaya değecek kadar
önemli mi bu fark?

Evet.
Çünkü dolunay gökteki "dolunaylar dizisi"nin bazan 1/12'i, bazan 1/13'idir ve o yüzden mevsim olarak sabittir,
29.5 günlük ay ise kamerî yılın daima ama daima 1/12'idir ve o yüzden o mevsim senin bu mevsim benim gezer.
Yani? Yani genel olarak Kuran'da ve özel olarak "Şehru Ramazân"da geçen [B]"şehr"in takvim ile ilgisi yok[/B].

"Şehr"in DOLUNAY olduğunun kanıtı:

Aşağıdaki ŞEHR tarihlerini lütfen inceleyin;
bunlar en uzun gündüzden bir sonraki en uzun gündüze uzanan 365 günlük sürede
yani 1 güneş yılına tekabül eden "dolunaylar dizisi"nde yer alan "şehr"ler.

365 günlük sürede kaç tane ŞEHR var?

01: Hazi 28, 2018
02: Tem 27, 2018
03: Ağu 26, 2018
04: Eyl. 25, 2018
05: Eki. 24, 2018
06: Kas 23, 2018
07: Ara 22, 2018
08: Oca 21, [B]2019[/B]
09: Şub 19, 2019
10: Mar 21, 2019
11: Nis. 19, 2019
12: May 19, 2019
13: Haz 17, 2019


01: Tem 17, 2019
02: Ağu 15, 2019
...

13 tane ŞEHR...

Eğer ŞEHR 29.5 gün olsaydı 13 şehr 384 gün ederdi ve 365 güne sığmazdı
oysa bakın sığıyor çünkü yalnızca 1 günlük dolunaydır o
384'ün 365'ten artan 19 günü bir önceki ve bir sonraki sürelerin içindedir.

Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günden beri bu böyle.

yolcu42 6. August 2018 06:18 AM

Şehr kelimesini ay olarak değilde farklı gün sayısıyla hesap edebilirsiniz.

Başka ayetlerle çelişmediği sürece tabi ki.

Hasan bey şu ayetteki ay kelimesini nasıl anlayalım?

Ahkaf 15.Ayet: وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ اِحْسَاناًۜ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ كُرْهاً وَوَضَعَتْهُ كُرْهاًۜ وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلٰثُونَ شَهْراًۜ حَتّٰٓى اِذَا بَلَغَ اَشُدَّهُ وَبَلَغَ اَرْبَع۪ينَ سَنَةًۙ قَالَ رَبِّ اَوْزِعْن۪ٓي اَنْ اَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلٰى وَالِدَيَّ وَاَنْ اَعْمَلَ صَالِحاً تَرْضٰيهُ وَاَصْلِحْ ل۪ي ف۪ي ذُرِّيَّت۪يۚ اِنّ۪ي تُبْتُ اِلَيْكَ وَاِنّ۪ي مِنَ الْمُسْلِم۪ينَ

Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım.


Başka bir ayette ayrılmanın 2 yıl olduğu şöyledir

Lokman 14.Ayet: Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.

İki ayet arasındaki bağ şöyle

Sütten kesilme 2 yıl
Hamilelik+sütten kesilme 30 ay

(yeri gelmişken,burdaki hesaplarda 3 aylık bir zaman farkı olduğu için,çelişki iddiası vardır

1. O zaman da bilinen bişey yani bilimin gelişmesiyle ortaya çıkmayan bişey çelişki olamaz.hamilelik o zaman da 9 ay dı.muhatapları da buna itiraz etmemiş.onların itiraz edeceği bişeyi de bir beşer zaten yazmaz
2.ayette insan dan bahseder.örneğin bilinen bişeydir ki,fetüs dönemi 8. Haftada başlar

Yani,bir et parçasının insani vasıfları alması belki 3. Ayda başlar
Ve kalan 6 ay hamilelik ve 24 ay sütten kesilme olabilir

En doğrusunu allah bilir.

Hasan Akçay 6. August 2018 11:02 AM

[QUOTE=yolcu42;22610]Şehr kelimesini ay olarak değilde [U]farklı[/U] gün sayısıyla hesap edebilirsiniz. Başka ayetlerle çelişmediği sürece tabi ki.[/QUOTE]


"Şehr"in [U]farklı[/U] gün sayısını örnekleyerek açıklar mısınız.

Ayın dünyayı bir kez dolanması
tam olarak 29 gün 12 s 44 dk 3 sn alır.
Bunun değişik gün sayılı olanı nedir?

Neyse...

"Farklı gün sayısı"ndan kasıt ne olursa olsun
"şehr"ler yılın ayları değildir, gökteki aylardır.
Yılın aylarından her biri o mevsim senin bu mevsim benim gezerler,
gökteki aylar ise mevsim olarak vakten sabittir.

Gökteki aylardan yıl olmaz.

galipyetkin 6. August 2018 11:12 AM

Hasta olmak işten değil.......
Allah aşkına bırakın şu lagara lugarayı da sorduğumuz sorular işte şu üç taneydi, onların cevaplarını verin; sadede gelin:

[B]1- Şimdi, "oruç denilen bu aç kalma seansları Arab'ın takvimine göre "Ramazan" denilen ayda tutulmaktadır. Önceki nesillerin zamanında Arab'ın takvimi, hatta herhangi bir takvim olmadığına göre, eski nesiller Arab'ın "ramazan ayını" nasıl tesbit etmişlerdir de "ramazanda oruç" tutmuşlardır?

2- Bakara 187. ayette "orucu geceye kadar tamamlayın" denmişken neden akşam olur olmaz oruç bozulur?

3- Oruç görevi biter bitmez mutluluk saçan bayram neden yapılır?[/B]

Üç tane kısacık soru.

Ha göreyim sizi.!

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 6. August 2018 11:56 AM

E birader
sen sorularını yanlış bilgilere dayandırıyorsun:

[B]1.Oruç Arabın [U]takvim[/U]ime göre tutulur...[/B]

Yok öyle bişey;
oruç "Şehru Ramazân"da tutulur (2:185),
ki dolunaydır; [U]takvim[/U] ayı değildir.

[B]2.Orucun akşam olur olmaz bozulmasına itiraz ediyorsun.[/B]

Oysa orucun tamamlanma anı 2:187’de belirtilmiştir,
orada "Orucu [U]gece[/U]ye kadar tamamlayın" deniyor –etimmul siyâme ilel [U]leyl[/U],
ve GECE akşamı da kapsar yani gece gün batımında başlar.


[B]3.Oruç bitince neden bayram yapılır.[/B]

Öyle bir bayramı
Kuran anmıyor;
birileri uydurmuş.

yolcu42 6. August 2018 12:47 PM

Hasan bey,
Ahkaf 15 e bir meal yazarmısınız sadece

Galip bey
Gece,akşam ezanıyla başlar
Sabah namazının bittiği an biter

Akşam namazı ve sabah namazı gecenin zülefinde kılınan gece namazlarıdır.
Gecenin vakti,akşam ezanıyla başlar

Doğrusunu allah bilir

Hasan Akçay 6. August 2018 01:28 PM

Ahkaf 15'in konumuzla ilgili bölümü:

...karında taşınıp sütten kesilmesi 30 dolunaydır
[SIZE="6"]حمله وفصاله ثلاثون شهرا[/SIZE].

Karında taşınmanın dolunaydan kaç gün önce ya da kaç gün sonra başladığı esas alınacak demek bu;
süre 30 dolunaya tanık olunduktan sonra dolunaydan o kadar gün önce ya da o kadar gün sonra dolar.

Süre anlamında kullanılsa dahi [B]"şehr"in takvimle ilgisi yok[/B];
şehr mevsim olarak vakten sabittir, takvim ayları ise gezerler.

yolcu42 6. August 2018 04:25 PM

Hasan bey,bu konularda ilgili olduğunuz için size sormak istiyorum.
Şehr kelimesiyle ilgili değil bu

Andolsun ki biz Nuh´u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.
(Sure No:29 Ayet No :14)

Amen ve sene ifadelerinin ikisine de yıl manası verilir

Örneğin,nuh ile ilgili bir ayet var.
1000 yıldan 50 yıl eksik yaşadı diyor.

Burada 1000 yılı "sene" kelimesi geçerken
50 yılda ise"amen" kelimesi geçiyor.
Yıl için bazı yerde sene ifadesi var,bazı yerde "amen" ifadesi var

Bu iki ifade arasında,hicri yıl,miladi yıl ayrımı olabilir mi.

galipyetkin 6. August 2018 05:44 PM

Kişiler sanki konu ile ilgiliymiş gibi bu başilık altında konu ile ilgisi olmayan, kendi kişisel düşüncelerini yazıp konuyu kendilerine yöneltme çabasındalar.
Devam edin!...
Herhalde
Sayın Hasan Akçay senelerdir anlatmakten bıkmadığı "ayın şekil durumları" üzerinde kalıp da mehtapta yaşarken;
Sayın yolcu42 de aklına esen konuyu sokuşturuverır.

Biz konuyu başlatan olarak konu üzerinde kalacağız,

Sayın Akçay'a(sizinle tekrar yazışmak mutluluk veriyor, ufkumu açıyor) şimdi imkanım el vermediğinden yazamıyacağım.

Saygın yolcu42.
Bu (akşam ve gece yönündeki) yazı konumuzun ilk sayfasını lütfen okur musunuz?
Ayrıca daha sonra size epeyce konu edeceğiniz "Kur'an'da geçen rakam/sayılar" üzerinde bazı bilgiler vereceğim.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 7. August 2018 06:13 AM

[QUOTE=yolcu42;22616]Hasan bey,bu konularda ilgili olduğunuz için size sormak istiyorum.
[B]Şehr [/B]kelimesiyle ilgili değil bu

Andolsun ki biz Nuh´u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.
(Sure No:29 Ayet No :14)

Amen ve sene ifadelerinin ikisine de yıl manası verilir

Örneğin,nuh ile ilgili bir ayet var.
1000 yıldan 50 yıl eksik yaşadı diyor.

Burada 1000 yılı "sene" kelimesi geçerken
50 yılda ise"amen" kelimesi geçiyor.
Yıl için bazı yerde sene ifadesi var,bazı yerde "amen" ifadesi var

Bu iki ifade arasında hicri yıl, miladi yıl ayrımı olabilir mi.[/QUOTE]


Sene ve âm...

[I]Bu iki ifade arasında hicrî (kamerî) yıl, miladî (şemsî) yıl ayrımı olabilir mi?
[B]Şehr[/B] kelimesiyle ilgili değil bu.[/I]

Hükmü düzeltmek zorundayız önce:

Madem "kamerî yıl"dan söz ediyoruz o halde "şehr"den söz ediyoruz...
yani konumuz "şehr"le ilgilidir çünkü kamerî yıl 12 "[B]şehr[/B]"dir.

Ankebut 14'te geçen SENE ve ÂM kelimeleri arasında
kamerî yıl, şemsî yıl ayrımı mı var sorusuna gelince, hayır yok.
Aklımızın ucundan bile geçirmeyelim o ayrımı.

Kamerî yıl diye bir yıl yok ki ayrım mayrım deyip kamerî yıl var MIŞ GiBi yapalım.

Kuran'a göre geçerli olan tek yıl şemsî yıldır
ki bir sürü kanıtı var Kuran'da, örneğin Yûnus 5.
Kamerî yıl safsatasını kaldırmaz Kuran.

galipyetkin 7. August 2018 02:59 PM

Allah aşkına.....
Sayın Hasan Akçay,
Siz insanlarla dalga mı geçiyorsunuz?

Neden mi?

Be dostum.
Diyorsunuz ki:[QUOTE=Hasan Akçay]1.Oruç Arabın takvimime göre tutulur...
Yok öyle bişey;
oruç "Şehru Ramazân"da tutulur (2:185),
ki dolunaydır; takvim ayı değildir. [/QUOTE]

Yani İsfahani'in aç kalma seansı ramazanda, ay dolunay olduğunda yapılır: yani bir gün aç kalınır.
Çünkü dolunay ayın doğumundan batımına kadar ancak bir kere dolunay olabilir.
Yazılandan bu anlaşılıyor . -(Oruç, Şehru Ramazanda tutulur; ki dolunaydır)

Öyle değil mi Sayın Akçay
Dalga geçiyorsunuz değil mi?

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Hasan Akçay 7. August 2018 03:49 PM

Siz öne sürdünüz ki [B]oruç Arabın [U]takvim[/U]ine göre tutulur[/B].

Sizin öne sürdüğünüz bu iddianın
yanlış bilgiye dayandığını belirttim ben.
Dedim ki:

Oruç
Arabın takvimine göre tutulmaz,
oruç hiç bir milletin takvimine göre tutulmaz
çünkü oruç [U]takvim[/U]e göre tutulmaz.

Oruç
"kavurucu dolunay" anlamındaki
"Şehru Ramazân"a göre tutulur,
ve Şehru Ramazân 29.5 gün süreli kamerî ay (lunar month)ı da temsil eder,
dolayısıyla oruç "Şehru Ramazân"da tutulur.

Bakara 185:

[I]Kavurucu dolunay o farkettiren okumanın indirildiği andır -Şehru ramazân ellezî ünzile fîhil furkân...
o dolunaya tanık olanlarınız o dolunayı oruç ile kutlasınlar.[/I]

Ve koyu harflerle şunu yazdım:

[B]Dolunaylardan yıl olmaz[/B],
kamerî aylardan yıl olmaz,
dolayısıyla kamerî aylardan takvim olmaz.

Dolunaylardan
belirli bir günden bir sonraki belirli güne kadar uzanan süredeki [I]dolunaylar dizisi[/I] olur (9:36),
ki bazan 12 dolunaya sahiptir, bazan 13.

Siz bunlardan YIL yapmaya kalkarsanız
zaman kavramından yoksun bir ucube elde edersiniz
ve o ucubenin zamanla ilgili sorulara cevabı yoktur.

Örneğin:

[I]Muhammed nebi 12 kamerî aylı yılın hangi [U]mevsim[/U]inde doğdu?
[U]O mevsim[/U]in ayları 12 kamerî ayın hangileridir?[/I]

Tarihte
gökteki aylardan yıl yapmak üzere yola çıkan herkes
döndü dolaştı o yılı şemsî yıla uyarladı
yani onu şemsî yıl yaptı. Yok başka oluru.
.

galipyetkin 7. August 2018 04:51 PM

Sayın Akçay.

Bir sürü yazdınız da....
Sorum şu idi:

Yani İsfahani'in aç kalma seansı ramazanda, ay dolunay olduğunda yapılır: yani bir gün aç kalınır.
Çünkü ayın doğumundan zevaline/yok oluş evresine kadar ki 29 günlük dürede ancak bir kere dolunay olabilir.
Yazılandan bu anlaşılıyor . -(Oruç, Şehru Ramazanda tutulur; ki dolunaydır)

Öyle değil mi Sayın Akçay
Dalga geçiyorsunuz değil mi?

Safsata değil, toplumu bilgilendirecek has bilgilerle bilgilendirmeniz gerekiyor.

Yazdığınız bu kadar net ve açık. Gereğini yapın

Hasan Akçay 7. August 2018 05:22 PM

Dolunay evet ancak bir kere dolunay olabilir
ama oruç o dolunayın temsil ettiği kamerî ayda tutulur, en az 3 gün
çünkü 2:184'te geçen [I]eyyamen ma'dûdâ[/I]t ifadesindeki [B]eyyâm[/B] en az 3 gün demek.
Tam olarak kaç gün tutulacağı ise başka bir konudur,
konuyu dağıtmayalım isterseniz.

Bakara 185'in konumuzla ilgili bölümünü verdim,
bi daha vereyim:

[I]Kavurucu dolunay o farkettirenin indirildiği andır
o dolunaya tanık olanlarınız o dolunayı "savm"lasınlar.[/I]

"Savm"lanacak olan yani "oruçla kutla"nacak olan, o dolunaydır
çünkü müminlere farkındalık kazandıran okuma o dolunay gecesinde indirilmiştir;
aslında o farkettiren okumanın indirilmiş olmasıdır kutlanan.

Bir bakıma bizim 29 Ekim'imiz gibi,
aslında cumhuriyetimizin o gün ilan edilmiş olmasıdır kutlanan.

29 Ekim'i törenlerle kutlarız,
"o dolunay"ı oruçla kutlarız.
29 Ekim eğer devletimiz isterse törenlerle şu kadar ya da bu kadar gün kutlanır,
o dolunay oruçla en az 3 gün kutlanır çünkü 2:184'te Allah öyle istiyor.
.

khaos 7. August 2018 05:58 PM

Aksiyon filmi seyreder gibiyim...
Konu nereye varacak çok merak ediyorum. Bu arada Galip abininin bir deyimi gözden kaçtı. Savm için kullandığı ''[B]aç kalma[/B]'' seansı.
Hasan Bey,
Galip abinin gelmek istediği nokta bu sanırım. Sorduğu diğer sorular işin özünde buraya gelip dayanacak anlayın artık.

galipyetkin 7. August 2018 06:45 PM

Ah be kaos.

Kafanda yarattıkların bu kadar uzak kalmayı gerektırır mıydı?

Güzel arkadaş.
Görev yanlışa yönlendirilenleri doğru yönde bilgilendirmek.

İstersen yazılarınla katıl.

Mutlu edersin

yolcu42 7. August 2018 07:20 PM

Hasan bey
Şehr kelimesi takvim ayını karşılamaz diyosunuz.
Peki kaç gün.

Bakın bi örnek,
2,228 de boşanan kadınların 3 adet dönemi beklemesi var
Talak 4-5 de ise adetten kesilen veya şüphe duyulan 3 AY bekler der

Adet dönemi yaklaşık 1 ay değil mi zaten

Burdan anlarız ki şehr yaklaşık 30 gün

Benim yanıldığım yervarsa söyleyin lütfen

khaos 8. August 2018 12:19 AM

[QUOTE=galipyetkin;22624]Ah be kaos.

Kafanda yarattıkların bu kadar uzak kalmayı gerektırır mıydı?

Güzel arkadaş.
Görev yanlışa yönlendirilenleri doğru yönde bilgilendirmek.

İstersen yazılarınla katıl.

Mutlu edersin[/QUOTE]

Galip Abi
Daha önce Savm ın zamanı, süresi, tanımı konusunda çeşitli yazılar oldu. Açıkçası ben Savm ı ruhsal bir yolculuğa çıkmak gibi görüyorum.İnsanın beşeri zevklerden uzak kalması, yaşamı hakkında muhasebe yapması, kendini törpülemesi ve sonunda resetlenmesi gibi. Bu yolculuğa çıkarak yeni bir ruhani bilince varması.
Yoksa en sıcak ayda 22 saat susuz kalıp dehidratasyon geçirmenin kimseye ibadet yapmanın ruhsal doygunluğunu vereceği kanısında değilim.

Ummanda 3,5 saat oruç tutanla, (aç susuz kalarak) İskandinavya da 22 saat oruç tutanın sevabı aynı mı olacaktır. Yada Umman da en sıcak ayda oruç tutulurken İskandinavya da havalar püfür püfür oluyor, onu ne yapıcaz. Biri bir gün önce başlıyor, oruca biri bir gün sonra onu ne yapacağız. Hele bir de Hacc konusu var ki ona girersek (çünkü aynı döneme denk geliyor) benim diyen matematik profesörü işin içinden çıkamaz.

En iyisi ben yine sizleri büyükleri mi dinleyeyim, bakalım işin içinden çıkabilecek miyiz :)

Hasan Akçay 8. August 2018 03:34 AM

[QUOTE=yolcu42;22625]Hasan bey
Şehr kelimesi takvim ayını karşılamaz diyosunuz.
Peki kaç gün.

Bakın bi örnek,
2,228 de boşanan kadınların 3 adet dönemi beklemesi var
Talak 4-5 de ise adetten kesilen veya şüphe duyulan 3 AY bekler der

Adet dönemi yaklaşık 1 ay değil mi zaten

[U]Burdan anlarız ki[/U] şehr yaklaşık 30 gün

Benim yanıldığım yervarsa söyleyin lütfen[/QUOTE]


"Şehr"in kaç gün olduğunu Allah gökleri ve yeri yarattığı gün belirlemiştir (Tevbe 36):
tam olarak 29 gün 12 s 44 dk 3 sn;
"şehr"in gün sayısını [U]bişeylerden çıkarımlar yaparak[/U] biz değiştiremeyiz.

Âdet dönemi ise ortalama teorik olarak 28 gündür;
ancak bu süre kişiden kişiye farklılık gösterip 21 ile 35 gün arası normal diye kabul edilir
([url]https://www.jinekolognet.com/normal-adet-duzeni.asp[/url]).


*

Khaos oruç ile haccın aynı döneme denk geldiğini söylüyor,
haklıdır ama yalnızca kuzey yarıküre için... ve yarıkürelerdeki mevsimler farklı
yani 2:185'te Kuran'ın indiği yerdeki müminlere "[B]o dolunay[/B]a tanık olanlarınız" dendiğine göre
oruç her iki yarıkürede de O DOLUNAYDA ama farklı mevsimlerde tutulacak.

Öte yandan
hac-hicec vakti (28:27) kuzey yarıkürede geleneksel pazarların kurulduğu ve o yüzden kan dökmenin [U]haram[/U] olduğu dolunaylardır
ve o pazarlar güney yarıkürede kurulmuyor yani güneyin [U]haram[/U] dolunayları farklı.
Bu durumda haccı yarıküreler farklı zamanlarda yapamaz mı? Buna kim karar verecek?
.

galipyetkin 8. August 2018 09:19 AM

Saygın khaos.

Okuyorsun nasıl çarpıtma yapabileceklerinin çabalarını....

Ya hu!
Biz dedik ki:
a)Oruç dediğiniz aç kalma seansları Allah'ın değil sizin İsfahani'nizin emri.

b)Allah, Ta-Ha 118-119. ayetlerinde (Adem ve eşi cennetten kovulduktan sonra kendilerine söylendiğine göre ve dolayısı ile) yarattıklarının eğer kendi dediklerini yerine getirirlerse HİÇ BİR ZAMAN ne AÇ, ne susuz ne de çıplak KALMAYACAK, güneşten de yanmayacak dolayısı ile üşümeyecekleri gibi geçim problemleri olmayacağını söylüyor.

c) İsfahani ise ramazan ayında aç kalmayı anlatıyor.

Bu nedenle İsfahani'nin orucu ile Allah'ın [B]SAVM/SİYAM[/B]'ı aynı şeyler değildir.

Allah aşkına!
Allah aç ve açıkta kalmazsınız derken ; bunlar toplumsal açlık eylemleri yaparak kendilerine eziyet yanında bir de bayram yapıp, Allahın dinini tersleyip İsfahani öncülüğünde yeni bir din kuruyorlar.
Allah'ın dininde eziyet yoktur;
Allah'ın dini selâm/barış dinidir.

Gerek kişinin kendisini, gerek başkasını aç bırakma eylemi eziyettir:
İsfahani'nin dinindendir.

Bu beyefendiler "ibadet"in bilimsel olarak ne olduğunu bilmiyorlar. Daha evvel bu sayfalarda en az iki kere yazmıştım "ibadet"i. Bir kere daha mı yazsam acaba?

Saygılarımla.
Galip Yetkin

yolcu42 8. August 2018 11:15 AM

Galip bey nedir ibadet bir kaç cümleyle özetler misiniz

Bunu,farklı bakış açınız varsa onu öğrenmek için soruyorum.

Bana göre ibadet yani kulluk,

1.atalar dinini terkedip aklın ve kuranla yol tutmaya çalışmak
2.ayrıca kendine bu yolda mürşit edinmeyip aklınla yol almak
3.ben kimseyi dinlemem demeyipte herkesi dinlemek ve akıl kuran süzgeciyle her düşünceden istifade edip inancını artırmak
(hatta ateistleri bile dinlemek,böylece üç cümle sonrasında çıkmaza nasıl girdiklerini görmek)


Her sözü dinleyip en güzeline uyar şeklinde ayet var
4.peki iman etmek,kuranı anlamak,tezekkür edebilmek kişinin elinde mi.
Kuranda,allah dilediğini hidayete erdirir diyor
Eğer ki düşünmek için allahın dilemesi gerek

O zaman allahın sevgisini kazanmak için uğraşmalı ve bizi hidayet etmesi için dua etmeliyiz)

Kuranda allahın sevdiği,sevmediği eylemler yazar.

Örneğin,sakınmak,adil olmak,sevdiği eylemler
Kibirlenmek,böbürlenmek sevmediği davranışlar.
(allah kimi dilerse hidayet eder yazımda ayrıntılı ayetler yazmıştım)

5.oruç kaçgün,aç kalmalımıyız,hacc nedir
Sorularına niye bu kadar takılıyorsunuz.
Oruç ayetini okursun,için nasıl rahat ediyorsa onu yaparsın.
Yeterki kuran odaklı düşün
Eğer kişi sakınırsa,ayetleri okur ve nasıl içi rahat ediyorsa öyle yapar.


Bence ibadet böyledir
Sizin için nedir?

yolcu42 8. August 2018 11:37 AM

Yani özetle,

Din konusunda ritüeller odaklı bir anlayış hakim.

Cumanı kaçrma,hatim indir,krban kes,oruç tut gerisi sıkıntı değil.

Allah adaletli olanı sever der ya ayet.
Yani sever de adaletli olmasan da pek bişey olmaz,senin cuman önemli.
Torpil yaptır,adamını bul fakaaaaat cumanı kaçırma anlayışı var

Benim anlayışım,
Önce allahın sevdiği hareketleri yap
Adil ol,yardımsever ol,vicdanlı ol,gösteriş ve mal yığma hırsın olmasın
Sonra kuran ne diyorsa,ne anlıyorsan onu yap
Oruç mu
İlgili ayetleri oku,ne anlyorsan
İçin rahat ediyorsa onu yaparsın zaten

Allahtan korkan kimse demez ki,
Ben önemli davranışları yaptım
Allah benim aç kalmama muhtaç mı diye sormaz ki.
Allah oruç tut diyorsa tutar.
Ha bu ayetten başka bişey anlıyorsa ve içi rahatsa tutmaz.
Ben sizin görüşünüzü kuran ayetlerinde analiz ettim ve geçerli görmedim bunun için bir ay aç kalacam

Diyebilirdim ki galip bey araştırmış işte oruç yokmuş.
O zaman bana sormazlar mı galip beyi rab mı edindin diye


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:08 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam