hanifler.com Kuran odaklı dindarlık

hanifler.com Kuran odaklı dindarlık (http://www.hanifler.com/index.php)
-   TALÂK SÛRESİ (http://www.hanifler.com/forumdisplay.php?f=665)
-   -   Talâk sûresi (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2935)

dost1 22. September 2012 07:06 PM

Talâk sûresi
 
[B]MEDÎNE DÖNEMİ[/B]

[B]Necm: 600[/B]

[SUP]1[/SUP]Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri[SUP]388[/SUP] için boşayın ve iddeti sayın. Ve Rabbiniz Allah'ın koruması altına girin. Apaçık bir aşırılık, iffetsizlik yapmaları hâli dışında, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, kesinlikle kendine haksızlık etmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir iş ortaya çıkarıverir.
[SUP]2,3[/SUP]Artık sürelerinin sonuna vardıklarında onları örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde tutun yahut örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekilde onlardan ayrılın. Ve sizden adalet sahibi iki kişiyi şâhit tutun. Şâhitliği de Allah için ayakta tutun. İşte bu, Allah'a ve son güne inanan kimseye öğütlenendir. Ve kim Allah'ın koruması altına girerse, Allah ona bir çıkış yolu sağlar ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a işin sonucunu havale ederse, O ona yeter. Şüphesiz Allah, Kendi emrini yerine getirip gerçekleştirendir. Allah, kesinlikle her şey için bir ölçü koymuştur, belirlemiştir.
([B]99/65, Talâk/1-3[/B])


[B]Necm: 601[/B]

[SUP]4[/SUP]Ve kadınlarınızdan aybaşından kesilenler ve ay hâli olmayanlar; eğer şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların da bekleme süresi, yüklerini bırakmaları; doğum yapmaları veya düşük yapmalarıdır. Kim Allah'ın koruması altına girerse, Allah ona işinde bir
kolaylık sağlar.
[B](99/65, Talâk/4[/B])


[B]Necm: 602[/B]

[SUP]5[/SUP]İşte bu, Allah'ın size indirdiği buyruğudur. Kim de Allah'ın koruması altına girerse, Allah onun kötülüklerini örter ve onun için ödülü büyütür.
[SUP]6[/SUP]O kadınları, gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıştırmak için onlarla birbirinizin zararına olacak herhangi bir şey yapmayın. Şâyet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onlara harcama yapın/nafaka verin. Sonra sizin için emzirirlerse, onlara ücretlerini verin ve aranızda örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde müşavere yapın. Ve eğer güçlük çekerseniz, artık ücreti babaya ait olmak üzere, başka bir kadın emzirecektir.
[SUP]7[/SUP]Geniş imkânları olanlar, geniş imkânlarına göre harcasınlar/ nafaka versinler. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah, hiçbir kişiye ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylık sağlayacaktır.
([B]99/65, Talâk/5-7[/B])


[B]Necm: 603[/B]

[SUP]8[/SUP]Kentlerden niceleri var ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine başkaldırdı da Biz, onları çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemiş, duyulmamış bir azapla azap ettik.
[SUP]9[/SUP]Böylece onlar, işlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu da tam bir zarara/ kayba uğrayarak acı çekmek olmuştur.
[SUP]10,11[/SUP]Allah, onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O hâlde, ey kavrama yetenekleri olan iman etmiş kimseler! Allah'ın koruması altına girin. Kesinlikle Allah, iman etmiş ve düzeltmeye yönelik işler yapmış kimseleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, size bir öğüt, size Allah'ın açık açık âyetlerini/ alâmetlerini/ göstergelerini okuyan bir elçi indirdi. Ve her kim, Allah'a inanır ve sâlihi işlerse, Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde sonsuza dek kalacakları cennetlere girdirir. Allah, onun için rızkı güzelleştirmiştir.
[SUP]12[/SUP]Allah, yedi göğü ve yerden de onlar kadarını oluşturandır. Allah'ın her şeye kâdir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz diye buyruk gökler ve yer arasında iner durur.
([B]99/65, Talâk/8-12[/B])


[B]Dip not:[/B]

[B]388[/B] Bkz. 450, 452, 514 ve 601 nolu necmler.

kuman 26. October 2014 11:36 AM

Surenin 4 ayeti ni aciklayabilirmisiniz...

dost1 26. October 2014 06:57 PM

Selamın aleyküm, Değerli Kuman Kardeşim,

[QUOTE=kuman;19524]Surenin 4 ayeti ni aciklayabilirmisiniz...[/QUOTE]

4Ve kadınlarınızdan aybaşından kesilenler ve ay hâli olmayanlar; eğer şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların da bekleme süresi, yüklerini bırakmaları; doğum yapmaları veya düşük yapmalarıdır. Kim Allah'ın koruması altına girerse, Allah ona işinde bir kolaylık sağlar.
5İşte bu, Allah'ın size indirdiği buyruğudur. Kim de Allah'ın koruması altına girerse, Allah onun kötülüklerini örter ve onun için ödülü büyütür.

Yukarıdaki pasajda, Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri için boşayın ve iddeti sayın ve O [Allah], kesinlikle her şey için bir ölçü kılmıştır [koymuştur, belirlemiştir] buyurulmuştu. Burada ise iddet ve onun müddeti bildirilmektedir. Şöyle ki:
• Yaşlılık sebebiyle hayızdan kesilmiş kadınların iddeti üç aydır.
• Henüz hayız görmeyen kadınların iddeti de aybaşından kesilmiş kadınlarınkinin aynısıdır.
Âyette geçen ay hâli olmayanlar ifadesiyle, “anormal olarak ay hâli olmayanlar” kastedilmiştir; çocuk yaştaki evlendirmelerle ilgisi yoktur. Kadınların bazılarında (Amenorrhea) isimli bir hastalık olabilir ve bu kadınların âdeti geç gelir veya kesilir veya hiç gelmez. Rüşd evliliğe bağlandığından, cinsel yönden gelişmemiş çocukların evlendirilmesi İslâmî açıdan cinâyettir. Çünkü bu evlilik ve cinsel birleşme, o çocuğun hem fizikî gelişimi, hem de psikolojik durumu açısından çok sakıncalıdır.
• Hamile kadınların bekleme süresi [iddet], doğum ile sona erer.
Bu âyetin iniş sebebi ile ilgili kaynaklarda şu bilgiler verilmiştir:
Mukâtil dedi ki: Yüce Allah'ın, Boşanan kadınlar kendiliklerinden üç kuru müddeti beklerler (Bakara/228) buyruğu zikredilince, Hallad b. en-Nu‘mân, “Ey Allah'ın Rasûlü! Peki ay hâli görmeyen kadın ile ay hâlinden kesilmiş olan kadının ve hamile kadının iddeti nedir?” diye sordu. Bunun üzerine, Kadınlarınız arasından ay hâlinden kesilmiş olanlarla... (yani, artık ay hâli görmeyen kadınlarla…) âyeti nâzil oldu.
Rivâyet olunduğuna göre Mu‘âz b. Cebel, “Ey Allah'ın Rasûlü! Biz hayız gören kadınların iddetinin ne olduğunu öğrendik. Peki, hayız görmeyenlerin iddeti nedir?” deyince, Cenâb-ı Hakk, işbu âyetini indirdi.

Daha evvel iddetle ilgili şu âyetler inmiş ve diğer iddet hükümleri bildirilmişti:

234İçinizden geçmişte yaptıklarını ve yapması gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırılanlar; ölenler ve geride eşler bırakan kimselerin hanımları da, kendiliklerinden dört ay ve on gün beklerler. Sonra süreleri sona erdiği zaman, artık kendileri hakkında örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekil ile yaptıklarında sizin [bunu yapanlar ve bunu izleyenler] için bir vebal yoktur. Ve Allah, yaptıklarınıza haberdardır.
(Bakara/234)

228Boşanmış kadınlar da, kendi kendilerine üç âdet dönemi süresi beklerler. Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorlarsa Allah'ın rahimlerinde oluşturduğunu gizlemeleri, kendilerine helâl olmaz. Ve onların kocaları, barışmak isterlerse o süre içersinde onları geri almaya daha çok hak sahibidirler. Ve onların zararlarına olanlar gibi, örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekilde kendi yararlarına olanlar da vardır. Erkekler için de, onların üzerinde bir derece vardır. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.
(Bakara/228)

49Ey iman etmiş kimseler! Mü’min kadınları nikâh edip, sonra onlara dokunmadan boşadığınız zaman, artık sizin için üzerlerinde sayacağınız bir bekleme süresi yoktur. Derhal onları kazançlandırın ve onları güzel bir şekilde salıverin.
Kaynak: İşte Kur'an

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

galipyetkin 28. October 2014 02:27 PM

Bu surenin bu şekilde meallendirilmesi veya tercümesi beni hiç tatmin etmiyor. Bu yazılanlar belki kitabı anlatıyor ama benim için kitabın "Kur'an" halini anlatır bir ifade şekli değil. Sanki ayrımcı Arab erkeğin bir kadını aşağılayıcı bakış açısını gösterir kelimeler seçimi ve dizilimi. Bu konu hakkındaki araştırmalarım ve bu konudaki bilgim yeterli seviyeye ulaşmadığından her hangi bir tartışmaya girip de her yönde fikir ileri sürmemi engelliyor. Ama Surenin bütünlüğü ve ayetlerde kullanılan kelime ve ifadelerin beni haklı çıkaracağını zannederim. Mesela surede "... bir [B]iş[/B] ortaya ....", "... yönden [B]rızık[/B]landırır.", "... [B]işinde[/B] bir kolaylık sağlar." vs. ifadeleri kullanılmıştır.
Daha evvelki bir yazımda "yazın ortasında oruç" yazısında "nisa ve ünsa" kelimelerinin kadın anlamında kullanılmadığını söylemiş idim. Benim anlayışıma göra "nisa" kişilere menfaat/geçim sağlayan bir iş/uğraş/görev/vazife ve bunları yerine getirenler; "ünsa" da bu eylemden eylem sahibinin/işverenin ve yardımcısının/işçisinin karşılıklı menfaat durumlarını anlatıyor ve Surede ayrıca tedbirlerden/işe son verirken ve tasfiye edilirken işveren, işçi ve iş yönünden de yapılması gerekenlerden bahsediliyor. Nisa ve Bakara Surelerinde de bu yönde bazı ayetler var. Sure bana böyle hitap ediyor.

Klasik meal veya tercümeler dışında literatür üzerinden bilgi sahibi olanların iletileri ile diğer kişisel düşüncelerin aydınlatıcı ve fayda sağlayıcı olacağını umarım.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman 29. October 2014 09:40 PM

Ustad dost,
Yorumlayisin bu ayeti biraz zorlama. Olabilir mi tabiki olabilir ve dogruda olabilir. Ancak adet gormeyen kizlardan da bahsediyor olabilir.
Evlilik icin olgunluk sarti varda olgunluk ne ?
18 yasinda bir kadin olgun mudur? Kanuni olgunluk sadece.

Gerci adet olmayan bir kiz cocuk nasil dogurur buda sizin yorumunuza destek olan bir gercek.

Sanirim sizin yorumunuz gayet dogru gozukuyor tesekkurler...

galipyetkin 30. October 2014 02:21 PM

Pek esasa girmek istemiyorum ama hiç olmazsa şu durum açıklığa kavuşturulmalı:

1-"....ölenler ve geride eşler bırakan kimselerin hanımları da, kendiliklerinden [B]DÖRT AY ve ON (GÜN)[/B] beklerler. Sonra süreleri sona erdiği zaman, artık kendileri hakkında örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekil ile yaptıklarında..." Bakara:234

2-"Boşanmış kadınlar da, kendi kendilerine [B]ÜÇ ÂDET DÖNEMİ SÜRESİ[/B] beklerler..."Bakara:228.

3-"Ve kadınlarınızdan aybaşından kesilenler ve ay hâli olmayanlar; eğer şüphe ederseniz, onların bekleme süresi [B]ÜÇ AY[/B]dır. Gebe olanların da bekleme süresi, yüklerini bırakmaları; doğum yapmaları veya düşük yapmalarıdır." Talak:4.
Bu ayet boşanma hukuku ile ilgiliyse Aybaşısı kesilenlerden ayrı olan, "ay hali olmayanların" üç aylık sürelerini neye göre başlatacaksınız; başlangıç tarihi ne olacaktır? Kaç yaşında evlendi de buluğa bile ermeden boşanmaya maruz kalıyor.

4"..... Sonra [B]SİZİN İÇİN EMZİRİRLERSE[/B], onlara ücretlerini verin ve aranızda örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde [B]MÜŞAVERE YAPIN[/B]. Ve eğer [B]GÜÇLÜK ÇEKERSENİZ[/B], artık ücreti babaya ait olmak üzere, [B]BAŞKA BİR KADIN[/B] emzirecektir." Talak:6.
(Bu ayeti anne olan hatta emziren bir bayan cevaplamalı)

Şimdi bunların hepsi boşanma hukuku mu?
Şimdilik bu kadar.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

kuman 31. October 2014 03:39 PM

Sayin yetkin
ben sizden adil 5 6 ve 7. Ayetler icin yorum bekliyordum.
bende 4 ayeti tam anlayamadim ancak dost 1 soylediklerini su an icin kabul ediyorum nedeni ise henuz doyurucu baska bir yorum yok.
Ay halinden kesilenler ve herhangi bir sebebten ay hali olamayan kadinlar icinbir ayet

galipyetkin 31. October 2014 04:51 PM

Türk Medeni Kanunu sahih nesep hususunda bazı karineler kabul etmiştir.Bu karinelere göre:
a- Evlilik içinde doğan çocuğun babası kadının kocasıdır.
b- Evlilik içinde ana rahmine düşmüş olup da evliliğin sona ermesinden sonra ÜÇYÜZ gün içinde doğan çocuğun babası onu doğuran kadının kocasıdır.
c- evlilik sırasında ana rahmine düşme halinde, koca evlendikten en az YÜZSEKSEN gün SONRA doğan çocuğun kendisinden olma ihtimali bulunmaması nedeniyle bunu ancak ispat ederek çocuğun nesebini dava edebilir. Doğum 180. günden evvel olmuşsa, baba nesebin reddi davasında yalnızca bu müddeti ileri sürüp başka delil sunmasına gerek yoktur, çocuk kendisinden değildir. Dolayısı ile bu 180 gün ASGARİ GEBELİK SÜRESİdir.

Daha başka karineler vs. de var fakat bizi. konu itibariyle ilgilendiren hususlar anlatılanlardır. Bu durumu bir şema olarak şöyle gösterebiliriz.
300 gün
x<-----------------------x180 gün<------------------------------<xDoğum tarihi
121 günlük süre
cinsi münasebet

Şemadan da görüldüğü gibi 300. doğum gününden günden geriye doğru 180 günü(hamilelik müddetini) çıkardığımızda geriye 120, cinsi münasebet gününü de katarsak 121 hamile kalınılabilecek gün kalır ki bu da çocuğun doğumu için belirlenen 300. gün(doğurma günü) için ana rahmine düşeceği ilk ve son günlerdir.

Dolayısı ile hamile kalma müddeti: 120:30 = 4 ay. Bu da Bakara-234. ayette belirtilen süredir dört ay on. (-on-ifadesi rakam değil bir hissi belirtir, tıpkı ebced hesabındaki harflerin rakamları belirtmesi gibi; yani 4ay+10 gün değildir.).

Diğer ayetlerde belirtilen süre olan 3 ay(x30=90 veya 92 gün) uygun olmayıp bu ayetlerde belirtilen bu süreler geçtikten 5 gün sonra yapılacak bir evlilik veya cinsel ilişki doğacak çocuğun nesebini ilk koca mı? sonraki mi? diye tartışmalı hale sokar, nesep çatışması çıkar. Ve Allah böyle bir şey yapmaz

Ve kulaktan dolma olarak biliriz ki çocuk normal 9 ay 10=(9x30+5(5ay 31dir)=285, geç doğum halinde+5=290 günde doğar ve hatta deriz ki kızgınlık da belirterek aceleci olanlara çocuklara: Ananın karnında nasıl 9 ay 10 gün durdun; lan!

Bu nedenlerle Talâk Suresi ve bazı diğer boşanma ile ilgili diye gösterilen ayetler boşanma ile ilgili değildir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

galipyetkin 31. October 2014 11:56 PM

Sayın Kuman.

İlk önce Talâk Suresinin "boşanma" ile ilgili olmadığını ortaya koymalı idim ki sizin beklentinize cevap vereyim. Yukarıda da bu ayetlerin boşanma ile ilgili olmadığını ortaya koydum.

Daha evvel de bu surenin çalışma hayatı ile ilgili olduğunu; iş sahibinin işi ve işçisi ile olan ilişkilerini anlattığını zannettiğimi ve üzerinde araştırma yapıp düşündüğümü belirtmiştim, söylemiştim. Ve bu ayeti benim görüşüm yönünde açıklayıcı bir literatüre rastlamadım. Literatür ve görüşlere, dolayısı ile bilgiye ihtiyacım var; çünkü Arapça bilmiyorum. Sure üzerinde düşünüyor ve ancak mantık çerçevesinde olgunlaştırmaya çalışıyorum. Bilgi olmadan yalnızca kendi kendime ortaya koyacağım sav üzerinden kuracağım mantıkla doğruya ulaşamayacağımdan, bu savlara, zanlarıma, zannettiklerime dayalı yalan yanlış bilgi sunmak istemiyorum.
Kendi anlayışınıza kalmış bir ayetler dizisi var önünüzde. Esasen yapmanız gereken de kendi kendinize ayetler üzerinde araştırma yapıp, düşünüp kendi yönünüzden bir karara varmak olmalı, din sizin olmalı. Onları ortaya koyarsanız, üzerlerinde fikir yürütebiliriz.

Böyle durumlarda bir dostumuz vardı; Sayın FERS. O'nun Ayetleri ve ayetler içerisindeki kelimeleri tercümesi ve ikazı bize çok bilgi sağlıyor, doğruya ulaşmamıza neden oluyordu. Ama O da bizi bayan katılımcılar gibi terk etti. Terk etmedi de darıldı. Tekrar yazar inşallah da bu Surenin aydınlatılmasında rol oynar.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

kuman 1. November 2014 02:01 PM

Sayin yetkin,
Gorusunuze kismen katiliyorum. Ilk once bu sure osanma ile alakali pek cok muhkem ayet belirtiyor ancak bu sureyi sadece bosanma olarak algilamakta surenin verdigi emirleri kusitlamakanlamina geliyor.
Es yerine is vereni koydugunuzda sizinsoylediginiz gibi is kanunlarina da tabiri yerindeyse cuk diye oturabiliyor.

620 yilinda calisan kadin nufusu hakkinda bir bilgi hos o zamalar zaten kadin sadece hizmetcilik yapabiliyordu.
Sonra zaman ilerledi ve yil 1900 ne yazik ki belki sadece 1960 tan sonra kadinlar her is dalinda gozukmeye basladi.

620 yilinda Allah calismayan kadinlara calisma ile ilgili bir yasa indirecek degil, bu ayetleri o zaman sadece bosanma ile ilgili konularda kullanilmis olabilir ancak su an sizi dediginiz gibi calisma hayatinda bulunan kadinlar ile ilgili yasa olarak kullanilabilir. Bu kur an ile bir celiski de yaratmaz.

Kur an bugune yorumlanabilir mi peki? Yani bugunun hayatina adepte edilmesinde kur an bir sakinca varmidir? Bunu sahsen ben bilmem ancak eger ki kur an Allah kelami ise ki oyle buna dayanarak kelami bugune tevil edebiliriz. Bu degistirme yada asil anlamini kaybettirme degildir.

Bugun sut anne diye bir kavram neredeyse yok gibi ancak calisan kadinin cocugunu emzirebilmesi ile ilgili calisma hayatinda cok fazla sorun var.
Birakin cocuk sahibi olmayi bir kadinin evlenmesi bile sorun olabiliyor. Cocuk olunca ise sorun cig gibi buyuyor.
Bu sure bize evli ve cocuklu bayanlarin calisma hayatinda ki sikintilari yok etmek icin kullanabilecegimiz bir sure gibi geliyor.
Galip yetkinin bu konuda dusunceleri bu yonde oldugunu tahmin ettigim icinde siz ne dersiniz diye sormustum.

galipyetkin 1. November 2014 04:32 PM

Sayın Kuman.
Siizi okuyor ve takip ediyorum.
Bir arayış içerisindeniz galiba.

Biraz okuyup da dışarıdan destek almadan tefekkür etmenizi (üzerinde evvelce okuduklarınızla beraber yoğun düşünmenizi ve kur'an'ın "geçmişten bazı şeyler işte" olmayıp, geçmişle beraber yarınlara da hitap edeceğini düşüncelerinizden eksik etmemenizi) tavsiye etsem ve Kur'an'ın içeriğinin bütün zamanların bütün varlıkları için olduğunu söylesem beni kınar mısınız?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman 1. November 2014 07:36 PM

Yok sayin yetkin arayis icinde degilim. Gercek pesindeyim eger bunu arayis ise hayat boyu arayacagim ve muhtemelen ulasamadan olecegim....

Ayrica herhangi birisini herhangi bir olay icin kinayacak kadar CAHIL degilim.
Allah cahillerden bizi korusun. Gercegi bulmamiz icin de yol gostersin.

Sadece surenin 4 ayeti ile ilgili bir yazi okudum sonra mealere ve tefsirlere goz attim. Mealler ergenlige ulasmayan kizlardan bahsediyor tefsirler ise dost ustadin soylefiklerinden bahsediyor.
Tam bir kafa karisikligi... Benim cozebolecegim bir olay degil...

5 6 7 ayetlere bakinca bosanma ile ilgili ancak kadinlara yonelik pozitif bir ayrimcalik yapildigi fark ettim.
Sizin yorumlariniz surekli farkli oldugundan da gorus acinizi ogrenmek istedim.

dost1 1. November 2014 08:10 PM

Selamun aleyküm, Değerli Kardeşlerim,

Söz konusuayette geçen talak sözcüğü Arap dilinde "tı-lem-kaf" kök harflerinden türetilmiş bir sözcüktür. Kök anlamı, "[B]bağdan kurtulmaktır." [/B]Nikah bağından kurtulunduğu için bu kökten türetilen "[B]tallaktu[/B]/boşadım, [B]taalıkun[/B]/serbest bıraktım,salıverdim, [B]talekuu[/B]/uykudan boşalıp gitmek Kalem 23 , [B]talikuu[/B]/sözden boşalıp gitmek Murselat 29 anlamlarında sözcükleri Kur'an'da bu anlamlarda geçmektedir.
Arap dilinde bağı çözülmüş serbest olan şeyler için de "tı-lem-kaf" kök harflerinden türetilen sözcükler kullanılır. Elini boşaltıverdi/cömertlik, acısından boşalan/ acısı dinen, her türden boşalmış olan serbestlik/mutlak serbestlik, bağından boşalan atın tur atması için kullanılan sözcükler hep bu kök harflerden türetilmiştir.

Rüşde ermeyen kişinin evlendirilmesi doğru değildir.
“Rüşd”, “[B]doğru ve eğriyi ayırt etme bilinci; zihinsel olgunluk, doğru yolu bulup ona girmek, iyi ve doğru olan şeyleri yapabilme olgunluğuna ulaşmak”[/B] demektir.
Raşit olma” rüşdüne erme, irşat etme, mürşit gibi türevleri de Türkçemizde kullanılır.
Toplu olarak ifade edersek, rüşd, İslam’ın öngördüğü olgunluğa ulaşmak ve yaşamaktır. Bunu Kur’an ayetlerinden de rahatça anlamamız mümkündür. “Rüşd” sözcüğü farklı türevleriyle; Bakara 186, 256, A’raf 146, Nisa 6, Kehf 10, 17, 24, 66, Enbiya 51, Cinn 10, 14, 21, Mümin 29, 38, Hucurat 7, Hud 78, 87, 97. Ayet olmak üzere Kur’an’da ondokuz kez yer alır.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

galipyetkin 1. November 2014 10:18 PM

Sayın Kuman
Yukarıdaki yazıyı yazmamdaki sebep, Sizin yukarıda şöyle:

"620 yilinda Allah çalişmayan kadinlara çalişma ile ilgili bir yasa indirecek degil"

diye yazmanız idi. İsterseniz o yazdığımı bir daha okuyun.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman 2. November 2014 11:12 AM

Sayin yetkin hala ayni fikirdeyim.
Calisma hayatina katilmayan bir grup icin Allah ayet indirdi diyemem. Sadece gunun kosullarina tevil edilebilir derim. Allah 1500 yil sonrasi icin ayet indirmesi o 1500 yil boyunca yasayan insanlarin bu ayetleri kullanamamasi demektir ki bu da Allahin yapmayacagi bir seydir.
Ancak biz ayetleri zamanimizda ki okaylara yorumlayabiliriz. Benim dusuncem bu yonde.
Bosanma sonucta bir sozlesmenin taraflarca bitirilmesudir. Bunun sosyal ruhsal ekonomik boyutlari olmasi gayet dogaldir ve tum sozlesmelerde gecerlidir. Bu acidab bu sure kadinlarin calisma hayatina da uygulanabilir.
Kaldi ki gunumuzde de is kanunlarda bu tur kurallar var.

Evet ornegin Allah genetik bilimi ile ilgili bir ayet indirmemistir ancak siz bazi ayetleri buna yorumlayabilirsiniz ki bu dogal.
Bu acidan baktigimizda evet Kur an tum zamanlara gonderilmistir. Ama indirildigi zamsnin sorunlarina cozumu vardir, sonrasi insanlara kalmis...

Yanlis dusunuyor olabilirim.

galipyetkin 2. November 2014 11:53 AM

Sayın Kuman.

"Örneğin.....:" de deseniz, "Bu açıdan ....." da deseniz Allah bir kural koymuştur. "Dört ay ve on". Bu Kur'an ifadesini yaşam olarak da hukuki olarak da yukarıda ispatladım.
Lafı bırak da yazdıklarımı ortadan kaldırabilecek sunduğum veriler seviyesinde verilerin var ise sun. Bırak "şöyleydi de....,, böyleydi de..."leri

Bir de yazdıklarında şuna dikkat etmeni dilerim. "Allah mı insanlara tâbi, insanlar mı Allah'a tabi? Düşünmeden, tefekkür etmeden, sırf "öyle işte" diyerek yazıyorsun". Toparla kendini. Allah kadınların çalışıp çalışmamasına göre mi ayet indiriyor?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman 2. November 2014 06:21 PM

Sayin yetkin,
Ispat icin sizi kutlarim ancak bu ispatin gecerliligi goreceli olabilir.

Ornegin 4 ay on gunluk sure tibbi degildir. Gebe bir bayan birakin 3veya 4 adeti tek bir kere dahi adet gormez. Yani bir bayan bosandiktan sonra bir kere adet gormesi onun gebe olmadigini kanitlar ve sizde hemen evlenip cocuk yaparsaniz da bu cocuk % 100 sizindir. Yani bosuna 4 ay beklemeyin.
Ama beklemek isterseniz eger 4 ay bu cocugun kimden olacagi ile ilgili olmadigini bilin. Yani kimin cocugu tartismasi cikmaz.

Gebelik 9 ay 10 gun degil 40 hafta olarak adlandirilir hic bir doktor 3 aylik hamilesin demez 12 haftalik hamilesin der. Bununda bir sebebi vardir sanirim.

42 haftaya kadar dogum yapilir yani gec dogum 2 haftalik bir sureci kapsar. 37 haftadan sonra dogum olabilir bu cocukla alakali bir durumdur.

Ama bir bilen neden yeni bir evlilik icin beklenilmesi gerektigini aciklayabilir.

galipyetkin 3. November 2014 06:08 AM

Bir tek akıllı sen kalmışsın.
Gizli gebelik denilen şeyi hiç duymuş muydun?

Bakara Suresi'nde heriflere "kesin öküzü" derler de binbir dereden su getirirler ya .........
Onlar menfaatlerinden olacaklardı.

Ya sen......

Saygılarımla.
Galip Yetkin

kuman 3. November 2014 10:38 AM

Simdi de gizli gebelige mi kaldin sevgili galip.
Ben seni herhangi bir sekilde alt etmeye calismiyorum.
Madem konu acildi neden bekleme suresi var ?
1 ay olsa mantikli ancak;
Olen kisinin esi icin farkli bosanmis icin farkli. Bunun dogum ile alakasini kurumiyorum.
Ancak evlilik bir sozlesme oldugunu dusunursek sozlesme yapilan her olaya uygulanabilir.

galipyetkin 3. November 2014 11:06 AM

[QUOTE]Madem konu acildi neden bekleme suresi var ?[/QUOTE]

Valla bana sorarsan; zannedersem bu ayetleri inzal ederken her halde Allah'ın kafası mı karışıktı ne?

Dünyadaki bütün yasa koyucuları da bu yönde yasaları koyarken şapşallıkları üzerlerinde miydi ne; ki o halleri sirayet edici ve hâlâ da devam ediyor olmalı ki bu yasa maddelerini kanunlarında tutuyorlar.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman 3. November 2014 04:31 PM

Hayirdir galip bey simdi bu sure bosanma ile ilgili oldu birden.
Ayrica Allahi bilmem kafa karisikligini ona isnat edilirmi diye ancak dunyadaki kanunlara baktiginizda tamamen kafasi yada baska yerleri karisik olduklari ayen beyan ortada.
Ornek mi istersiniz: Baklava calan bir cocuk kac sene hapis yatmali ???

Go kart pistinde kaskolu oldugu icin kafasi kopan kiz icin verilen cezalar 18.000 tl adli para cezasi.

Koca koca buyukler yanlis yapacak degil ya. Bunlar dogru karardir. Degil mi sayin yetkin.
Tabi sistem adelet yerine adeletsizligi olusturmaya calisiyorsa karisik bir sistem yap gerisi kolay.

Gercekten de cok duzgun yasalar var hukuk, adelet harici hersey icin kullanilabilir.

Ancak siz hukuk sistemlerinin muhtesemligini kabul ediyor olabilirsiniz. Bu sizin gorus aciniz.

Sordugum gibi neden bekleme suresi var bu konuda BILGISI olan biri varsa sahsen ogrenmek isterim

galipyetkin 3. November 2014 06:51 PM

Pes.

Tevekkeli değil İstatistik(ti herhalde) kürsüsü eğitmeni hiç bir şey yazmadan dersi geçirtmiş ve mezun olmanı sağlamış. Senden kurtuluşu böyle bulabilmiş zavallı. Ne yapsın. Kim bilir neler çekti zavallım.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman 3. November 2014 09:05 PM

Galip bey sayenizde gizli gebeligide ogrendim.
Ancak sizde bir arastirin bakalim bu gizli gebelik nedir diye. Oranlari nedir.
Ayrica gizli gebeligin sonuclarina bakin bakalim ne cikacak.
Buldugunuz bilgileri bizimlede paylasin ama.

galipyetkin 3. November 2014 09:29 PM

Allah, Allah.

1-Her şeye "lap" diye atlıyorsun. Bu işin oranı mı olurmuş. Doğru yere bakmamışsın; dış gebelikle karıştırmışsın

2-Demek ki yeryüzündeki bütün devletlerin yasaları hatalı.
O yüzden de devletler kadınları hatalı yasalarıyla bekletmekle, erkekleri de buna uymaya mecbur tutmakla eziyet ediyorlar.
Olaya biyolojik baksan, yani kabullensen bile hukuk kabul etmediğinden, seni takmadığından, böyle çocukları bir çok şeyden mahrum ediyorlar. Miras haklarından mahrum bırakmak yanında, nüfus kağıdında baba ismini babasız yazıyorlar.


3-Allah'ım sen ne diye bekletiyorsun. Bak adam oranlamayla işi şıp-şak çözdü.

4-Bana görev vereceğine, madem araştırmışsın sonuçlarını ve ne olduğunu, öğrendin madem, sen kendin açıklasana yüzde hesaplarını ki böyle bir işe girene faydan olur. mu acaba? Doğrusunu öğren. Sırf karşı çıkmış olmak için insanları yanıltma. Yasalar yanlış, Allah yanlış, bir sen doğruyu biliyorsun.

5-Bu lüzumsuz laklaka da, sana meze olmak da sıktı artık.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman 4. November 2014 08:24 AM

Simdi,
Sen bu sure icin is hukuku dedin sonra bosanmaya dondun tartisma bundan dolayi.

Bir soru sadece sonea zaten biterecegiz bu tartismayi.

Gunumuz teknolojisi bebegin anne karninda iken babasinin kim oldugunu bilebiliyor.
Kur an tum zamanlara gonderildi.
Simdi biz kalkip bu ayetlere gunumyz teknolojisi sayesinde gerek kalmadimi diyecegiz.
Evet teknoloji sayesinde hukuk kurallarini degistiririzde yaraticinin koydugu kurallar ne olacak ?
allah gelecekteki bu teknolojinin olusacagini bilmeme gibi bir durumu yok.
Eger bu bekleme sureleri sadece cocuk kimin diye ise beklemenin hic bir anlami yok.

galipyetkin 4. November 2014 10:03 AM

Artık bu konuda sana cevap vermeyeceğim.

Dediğim dedik öttürdüğüm zurna dedirtmek için insanlara iftira da atiyorsun. Biz hangi satırda "Talâk Suresi"nin boşanma ile ilgili olduğunu söyledik ki. Tam tersine bu surede geçen müddetlerin nesep hukukunda gösterilen müddetler olmadığını çünkü bu ayetİn boşanmadan sonra beklenilmesi gereken süreler olmadığını nesep hukukundan karineleri getirerek ortaya koyduk. Boşanma hukukunu da nereden uydurdun. Anlattıklarımın her kelimesi "nesep hukuku".

Senin gibiler yırtık çoraptan fırlayan ayak başparmağı gibisiniz. İlmi verileri iki "cart-curt"la mı yok edeceksin.

Amerika'da beyaz bir kadın bir batında doğurduğu iki çocuktan yani ikizlerden birinin beyaz diğerinin zenci doğmasıyla kadının aynı gün birkaç saat arayla bir beyaz, sonra bir zenciyle birleştiğini anlattığını biliyor muydun? İki ayrı beyaz veya iki ayrı zenci ile birleşip de beyaz ikiz veya zenci ikiz doğursaydı baba tesbiti için ne derdin. DNA testi mi?

Senin bu gün faydalandığın tıbbi kolaylıklar dünyanın her tarafına ulaşmış mıdır, mesela Burka altındakı Afgan kadına. Ulaşsa da Kur'an'ın anlattıkları meseleler senin düşüncelerindeki kadar sığ mıdır. En basitinden bu gün bu meseleler için yalnızca Türkiye'de yüzlerce kadın, kız öldürülmekte.

Boşanmışlar bile öldürülüyor. Bu nedenle Allah'ın ayetlerine kulp takmaya kalkarken biraz daha etraflı düşün.
Artık bu konuda sana muhatap değilim.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman 4. November 2014 11:03 AM

Kendine bir evren yaratmisin ve onun icinde yasayip duruyorsun. Paraler evren bu demek sanirim.

Sen ne sacmaliyorsun? Kime iftara atmisi ben ?

Cart curt ne demekse, yapan benmiyim yoksa sen mi iyi dusun?

Sana diyorum birkere adet olan hamile degildir diyorum neden 3-4 bekliyoruz. Sen gizli gebelik diyorsun acikla diyorum nedir bu gizli gebelik ( zaten yok ona gizli gebelik degil dis gebelik denir o da tedavi edilmez ise oldurur)

Kalkmis ornek getiriyon bir zenci birde beyaz ile yatmis ikiz cocuk dogmus diyorsun. Ilk olarak iki cocuk diyebilirsin ama ikiz denmez genler farkli olur.
senin soyledigin ornek genlerin aktarimi ile ilgili ilk olarakbunu ogren.
Bir fikir soyleyeceksen ilk once bilgi gerekir.

Tekrar soruyorum bu bekleme ileilgili sureler neden konuldugu hakkinda bilgisi olan biri varsa anlatirsa sevinirim.

Soy sop oldugunu idda eden bilgiler gunumuzde cozuldugu icin kur an her zamana hitap ettigi sozuyle celiski olusturmuyormu?

Olmus es icin 4 ay bekleme suresi neden bosanmis icin 3 ay ? Burda ne anlatiliyor ?

galipyetkin 4. November 2014 12:00 PM

Ey okuduğunu anlayanlar!
Aşağıdaki yazı benim bu konu için yaptığım tahlil. Neresinde 3 ay diye bir ifade var. Sondan 5., 4. ve 3. paragraflarına, bilhassa3. paragrafa bakar mısınız. Okuduğunu (illaki üniversite mezunu olmak gerekmediğini görüyorsunuz), anlayabilen bir kişi yazılmamış olsa bile aşağıda anlatılanların (ki bu yazının ilk sahifesinde yazılmıştı) evlilik akdinin sona erdiğini belirten boşanma ve ölüm tarihleri olduğunu anlar. Yalancılar sizi aldatmasın.

"Türk Medeni Kanunu sahih nesep hususunda bazı karineler kabul etmiştir.Bu karinelere göre:
a- Evlilik içinde doğan çocuğun babası kadının kocasıdır.
b- Evlilik içinde ana rahmine düşmüş olup da evliliğin sona ermesinden sonra "ÜÇYÜZ" gün içinde doğan çocuğun babası onu doğuran kadının kocasıdır.
c- evlilik sırasında ana rahmine düşme halinde, koca evlendikten en az "YÜZSEKSEN" gün sonra doğan çocuğun kendisinden olma ihtimali bulunmaması nedeniyle bunu ispat ederek çocuğun nesebini dava edebilir. Dolayısı ile bu 180 gün ASGARİ GEBELİK SÜRESİdir.

Daha başka karineler vs. de var fakat bizi. konu itibariyle ilgilendiren hususlar anlatılanlardır. Bu durumu bir şema olarak şöyle gösterebiliriz.
300 gün
x<-----------------------x180 gün<------------------------------<xDoğum tarihi
121 günlük süre
cinsi münasebet

Şemadan da görüldüğü gibi 300. doğum gününden günden geriye doğru 180 günü(hamilelik müddetini) çıkardığımızda geriye 120, cinsi münasebet gününü de katarsak 121 hamile kalınılabilecek gün kalır ki bu da çocuğun doğumu için belirlenen 300. gün(doğurma günü) için ana rahmine düşeceği ilk ve son günlerdir.

Dolayısı ile hamile kalma müddeti: 120:30 = 4 ay. Bu da Bakara-234. ayette belirtilen süredir, dört ay. Daha evvel de belirttim 10 hamilelikle ilkgili değildir.

Diğer ayetlerde belirtilen süre olan 3 ay(x30=90 veya 92 gün) uygun olmayıp bu ayetlerde belirtilen bu süreler geçtikten 5 gün sonra yapılacak bir evlilik veya cinsel ilişki doğacak çocuğun nesebini ilk koca mı? sonraki mi? diye tartışmalı hale sokar, nesep çatışması çıkar. Ve Allah böyle bir şey yapmaz

Ve kulaktan dolma olarak biliriz ki çocuk normal 9 ay 10=(9x30+5(5ay 31dir)=285, geç doğum halinde+5=290 günde doğar ve hatta deriz ki kızgınlık da belirterek aceleci olanlara çocuklara:"Ananın karnında nasıl 9 ay 10 gün durdun; lan!"

Bu nedenlerle Talâk Suresi ve bazı diğer boşanma ile ilgili diye gösterilen ayetler boşanma ile ilgili değildir."

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman 4. November 2014 12:30 PM

Sayin yetkin,
bekleme surelerini (aubasindan kesilenler icin neye gore baslatacagiz ) diyerek SIZ SORDUNUZ
Bu surenin bosanma nesrp ile ilgili olmadigini calisma ile ilgili oldugunu ( ilk iki mesajiniza bakarak) SIZ soylediginiz. Daha onca baska konularda pek cok ayetin CALISMA ile igili oldugunu da SIZ soylediniz.

Sonra birden nesep ile ilgili oldugunu yine SIZ soylediniz.

Hukuk 300 gun den bahsetmis dogum 280 gundur... Gec doganlar icin 290 dan bhsediyorsunuz 300 den cikariyorsunuz hangi mantiga gore hukuk mantigimi

Herkes gec mi dogacak illaki...

280- 180 = 100 gun 3 ay 10 gun
300-180 120 gun buda 4 ay eder on gun nerden cikti anlmdim...



Kldiki bu tartisma gereksiz.....

galipyetkin 4. November 2014 01:58 PM

Hayret bişey.

Bir insan KUR'AN'da Bakara 234 de konmuş AYET ile MEDENİ KANUN'un kabul etmiş olduğu ismi üstünde KARİNE,'yi nasıl birbirine karıştırır.
Karine nedir ve özellikleri, Ayet nedir özellikleri. Farklarını ayırabilmeliyiz.

İddet müddeti de yasaların kabul ettiği bir KARİNE'dir ki boşanmış veya kocası ölmüş bir kadın için belli süreli kanuni yeniden evlenme yasağıdır. Bu yasak kadını veya onunla evlenmek isteyen erkeği cezalandırmak için değil, bu koyulan yasağa uyulmadığı takdirde ileride doğacak çocuğun nesebinin karışıklığa meydan vermemesi içindir ki; boşanmış, evliliğin butlarına hükmedilmiş veya kocası ölmüş olan kadın, boşanma veya evliliğinin butlarına dair mahkeme kararı olmadan veya kocasının ölüm tarihiden itibaren [B]300 gün[/B] geçmedikçe yeniden evlenemez. Yasaya konmuş bu müddet 250 veya 275 olarak değiştirilerek uygulanamaz. Medeni Kanun'un emredici bir HÜKMÜdür.
Ancak kadın 300 günlük süre dolmadan önce doğum yaptığı veya kadının hamile olmadığı veya doğurma imkanı olmadığı tıbben belirlenmişse MAHKEMECE bu sürenin kısaltılmasına veya kaldırılmasına karar verildiği taktirde, kadın için kanuni evlenme yasağı ortadan kalkar; çünkü KARİNEdir ve bu kararı vermeye ancak Mahkeme yetkilidir. Bazı çokbilmişler bu müddeti değiştiremez, kaldıramaz. İtirazı olan kanunu değiştirsin. Yakında burada bir "hukuk kürsüsü" kurarız bu gidişle.

Gelelim ayete. Ayeti değiştirecek var mı? Yok.
Dikkat edin, "9ay 10 " diye bahsettiğimiz müddet, iddet müddeti olduğundan bu müdet azalabilir. Yetkili gösterilmiş mi? Vicdanlar veya Hasan Akçay'ın dediği gibi laik hukukun kural koyucuları.

Bir husus var: O da boşanmış veya dul kalmış kadın, boşanma ve dul kalma tarihlerinde itibaren dinen 4 ay, kanunen 120 gün müddetle katiyetle evlenemez. Yani bu müddetler kesindir katiyetle kaldırılamaz, değiştirilemez.

Ama bu ayet onun için değil diyen çıkabilir . Biz de sorarız. Hangisi?

Denilebilir ki Kanunun koyduğu müddet ile ayetin koyduğu müddet birbirini tutmuyor? İşte o, yorum ve ayeti anlayış meselesidir ve ancak bu kısmın nedenleri, yorumları tartışılabilir.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

galipyetkin 4. November 2014 05:48 PM

İddet müddetinin özelliği nedir?

Yukarıdaki yazımızda belittiğimiz neseple ilgili üç şık,

(a- Evlilik içinde doğan çocuğun babası kadının kocasıdır.
b- Evlilik içinde ana rahmine düşmüş olup da evliliğin sona ermesinden sonra "ÜÇYÜZ" gün içinde DOĞAN çocuğun babası onu doğuran kadının kocasıdır.
c- evlilik sırasında ana rahmine düşme halinde, koca evlendikten en az "YÜZSEKSEN" gün sonra doğan çocuğun kendisinden olma ihtimali bulunmaması nedeniyle bunu ispat ederek çocuğun nesebini dava edebilir. Dolayısı ile bu 180 gün ASGARİ GEBELİK SÜRESİdir.)

mirasla ilgilidir ve çatişmaları önleyip hakkaniyati sağlamaya, çatışmaları önlemeye yöneliktir. En mühim şık da "a" şıkkıdır.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

galipyetkin 4. November 2014 07:17 PM

Neden (a) şıkkı.

Bu şıkkı :"a- Evlilik içinde doğan çocuğun babası kadının kocasıdır." okuduğumuz zaman basit bir cümle gibi görünmesine rağmen üzerinde etraflı düşündüğümüzde bazı özellikler taşıdığını fark ederiz. Meselâ:

1- Eğer çocuk, imzalar atılıp da belediye başkanının "sizi karı-koca ilan ediyorum" demesinden yani nikâh akdinin yerine getirilmesinden bir dakika sonra o masanın altında doğsa bile, evlilik içinde doğduğu için koca da hukuken bellidir, baba da hukuken bellidir, ve baba kadının kocasıdır. Dolayısı ile doğumdan bir dakika evvel imzayı atan adam, bu "a" şıkkına göre çocuğun hukuken babası olduğundan, çocuk adamın mirasçısıdır. Koca çocuk doğduktan bir dakika sonra ölse bile, hukuken baba- evlat durumu nedeniyle, çocuk onun mirasçısıdır.

2-Çocuk, evlilik içinde doğarsa yani, evlilik aktinin belediye başkanı tarafından tasdikinden hemen sonra sağ doğup da bir dakika sonra ölse dahi, koca, yani hukuki baba çocuğun mirasçısı olur. Biyolojik baba da, çocuğun babası hukuken belli olduğunda da hiçbir zaman babalık iddiasında bulunamaz, mirasçısı olamaz. (Ancak hukuki baba çocuğun nesebini mahkemede red ederse davanın kabulünden sonra biyolojik baba babalık davası açabilir). Bu nedenle de çocuğun biyolojik babası olsa dahi çocuğun olsun, kendisinin olsun nüfus kayıtlarında baba veya çocuk olarak da gözükmediklerinden birbirlerinin mirasçısı olamazlar.

Bu durumda bir ailede ve toplumda hukukun ve dinin koyduğu kurallara uyulmadığından cinayetlerin sonu kesilmez çünkü hak göz ardı edilir

Diğer şıklar için, eğer o yönde bilgi istenilen bir ortam oluşursa, bilgimiz oranında konu içinde olmaya çalışırız.

Konu bazılarının zannettiği gibi cart-curt, toplama çıkartma işlemi değil.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

galipyetkin 5. November 2014 06:41 PM

Şu halde, eğer Allah ayetinde dört ay ve on diyor ise hiç bir şıkkı karşısına çıkarmadan kabul etmek mecburiyeti vardır tabii ki eğer Müslümansan. Ama bu müddetin konmasına neden olan sebepleri de en ince noktasına kadar araştırma görevi de her Müslümana yüklenmiştir

Aynı şekilde Türk vatandaşı olan her kişi de Türk Hukukuna tabi ve de bağlı olduğundan da nesep hukukundaki kanun hükümleri ile konmuş olan 120 gün; 180 gün ve 300 gün müddetlerine itiraz edemez; uymak mecburiyetindedir. Ama neden bu müddetlerin "bu müddetler" olarak konduğunu da o rakamların yanlışlığını ortaya koymak için değil, "hareket tarzım nasıl olmalıdır" diye araştırmak görevidir.

Bazı dostlarımız bu olguyu algılayamıyor (suçlamıyorum). Ama biraz da düşünceli davranmak gerekiyor. Bu nedenle de yukarıdaki (b) ve (c) şıkları üzerinde "neden" diye
düşünmelerini öneriyorum. Çünkü bunlar sizin, bizim, diğerlerinin hayatlarının düzenlenmesi.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

galipyetkin 6. November 2014 03:19 PM

Şimdi bir soru geliyor insanın aklına:

Neden Kuran yalnızca kati evlenme yasağı olan müddeti -4 ay ve 10-u koymuş da Medeni Kanundaki diğer müddetleri es geçmiştir.

Veya

Neden Medeni Kanun 120 günün yanında diğer müddetleri de koymayı gerekli görmüştür?

Ayetteki ve 10 ifadesi rakam olmayıp, hesaplamaya katılmayan bir rakam olup. bir şeyden faydalanmayı/menfaatlenmeyi; burada da 4ay gibi bir müddetin taraflara menfaat sağladığını anlatır.


Saygılarımla.
Galip Yetkin

kuman 6. November 2014 04:06 PM

....

Hasan Akçay 9. February 2015 08:24 AM

[QUOTE=kuman;19530]Ustad dost,
Yorumlayisin bu ayeti biraz zorlama. Olabilir mi tabiki olabilir ve dogruda olabilir. Ancak [U]adet gormeyen kizlar[/U]dan da bahsediyor olabilir.
Evlilik icin olgunluk sarti varda olgunluk ne ?
18 yasinda bir kadin olgun mudur? Kanuni olgunluk sadece.

Gerci [B]adet olmayan bir kiz cocuk nasil dogurur[/B] buda sizin yorumunuza destek olan bir gercek.

Sanirim sizin yorumunuz gayet dogru gozukuyor tesekkurler...[/QUOTE]

Sözü edilenler, benim anladigim,
kendilerini bosadiginiz an itibariyle
hiç âdet görmemis olanlar.

Bunlar
kendileriyle evlendiginiz anda da
hiç âdet görmemisti.

Ama bu
onlarin
bir âdet sorunlari oldugunu gösterir,
arti
evlenme yaşindan önce degil
evlenme yaşina girdikten sonra
evlendiklerini gösterir.

[COLOR="Blue"]adet olmayan bir kiz cocuk nasil dogurur[/COLOR]

Kendilerine 3 aylik iddet taninanlarin
gebelikle ve sonuç olarak [B]sizden[/B] çocuk dogurmakla
ilgisi yok

çünkü

siz onlari gebe olmadiklarinin kesinlestigi bi anda bosuyor
ve bosamak istediginiz için de kendileriyle yatmiyorsunuz.

"Onlari iddetlerini gözeterek bosayin"in anlami bu, [COLOR="DarkGreen"]fe tallikûhunne li iddetihinn[/COLOR].

Hasan Akçay 10. February 2015 12:40 AM

"Ama bu
evlenme yaşina girdikten sonra
evlendiklerini gösterir"

dememin nedeni
"Hayir, göstermez" diyenler var.

Onlara göre
Islamda
evlenme yasina girmemis olan kizlarla evlenmek
caizmis.

Talâk 4'teki
"ve hiç âdet görmeyenler" ifadesi
bunu gösteriyormus:

[I]Kadinlarinizdan âdet görme umudu olmayanlarla ilgili kuskunuz varsa...
onlar 3 ay beklerler;
[COLOR="DarkGreen"]vellâî lem yahıdn[/COLOR], ve [U]âdet görmemis olanlar[/U] da[/I].

Öne sürüyorlar ki
[U]âdet görmemis olanlar[/U]
saglikli... yani âdet görmesi sorunsuz
hanimlardir.

Bi an için öyledir diyelim.

Türkiye'de
ilk âdet yaşi 12,7.

13 olsun.

Farzedelim ki siz
13'ünden de önce örnegin 9'unda bi kizla evlendiniz;
o kizcagiz 13'üne basinca [B]ilk âdetini gördü[/B],
ve siz iste onu bosuyorsunuz.

BOSANMA ANI itibariyle
[B]hiç âdet görmemis[/B] degildir
o hanim;
hiç âdet görmemis olanlarla ilgili hüküm onu baglamaz.

Buna ragmen nasil oluyor da
fetva verme yetkileri kendilerinden menkul birileri
"[U]hiç âdet görmeyenler[/U]le ilgili hüküm onu baglar"
diyebiliyor?

Hani AKIL?

Akillari dumura mi ugradi
bu heriflerin?

HanifTürk 1. March 2015 05:50 PM

isa: 6: "Sorumluluğunuz altındaki yetimleri evlenebilecekleri yaşa gelinceye kadar deneyin; sonra aklen olgunlaştıklarını tespit ederseniz - Rüşt - mallarını onlara iade edin; (sakın,) onlar büyümeden önce, aceleyle ve müsrifçe harcayarak mallarını tüketmeyin."
Kuran yetimlere ancak akıl baliğ olduktan sonra bir de rüştlerini ispat ettiklerinde onlara mallarına vermemizi ister. Büluğ çağına girmeyi yeterli görmeyen İslam aklen olgunlaşıp, rüştünü ispat etmeyi de ön şart olarak ileri sürer.

Bakara: 232: " Kadınları boşadıktan sonra, bekleme sürelerinin sonuna gelmişlerse, "aralarında uygun bir şekilde anlaştıkları takdirde" başka erkeklerle evlenmelerine engel olmayın. Bu, Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanan her biriniz için bir uyarıdır. "

Dört mezhebinde evlilik konusunda delil kabul ettiği bu ayet bize iddet müddetince bekledikten sonra kadınların evlenebileceklerini bizlere bildirmektedir. Fakat burada göz ardı edilen bir husus vardır. Nisa 6. ayet bize yetimlerin mallarında söz sahibi olmak için akıl baliğ olmanın yetmediğini, rüştlerini ispat etmeleri gerektiğini belirtmektedir. Kuran bir bütün olarak kabul edip, genel hedeflerini göz önünde bulundurmamız gerektiğinden evlilik konusunda da aynı şartı göz ardı etmememiz gerektiğinin altını çizmemiz gerekir.Yani evlilik için sadece büluğ değil, rüşt - olgunluk- şartı da gerekmelidir. Yoksa sadece fiziksel olgunluk yeter dersek her bebek doğuranı anne, çocuğu olana baba dememiz gerekir. Halbuki gerçek anne baba bir altyapı, eğitim, ufuk, vizyon-misyon ister. Bu da bize büluğ dışında rüşt şartının önemini belirtir. Kur'anî bakış açısı bize en azından yetim malı kadar belki de daha önemli, iki kul arasındaki ahirete dek uzanan dünyevi birlikteliğin önemini anlatmaktadır!

[url]http://www.islamustundur.com/Islam_ve_Kucuk_Kizlarin_Cinsel_istismari_YALANINA_CEVAP.html[/url]



Ezcümle malını kullanmak için rüşdünü ispatlaması gereken bir kişinin maldan daha önemli olan evlilik ve çocuk sahibi olması içinde rüşdünü ispat etmesi gerekir

ayrıca evlilikle ilgili ayetlerde örfe göre hareket edin diyor yani toplumun genel kurallarına göre (bugün medeni kanun) reşid olma yaşı evlilik yaşıdır...... Bu yaşın altında kalanlar evlenemezler...

galipyetkin 4. March 2015 09:40 AM

Bu gün memleketimizde evlenme yaşi olarak:
a)onsekiz yaşından gün almak,
b)mühim hallerde de onyedi yaşından gün almak
olarak, seksen senedir uygulanan yasa değiştirilerek Yeni Medeni Yasa ile kabul edilmiştir. "a" şıkkı için ebeveyn izni, "b" lşıkkı için de hakimin izni gerekmektedir.
Ondokuz yaşından gün almış olanların evlenme akdi yapabilmesi için ise izne ihtiyaçları yoktur.
Fakat bu aktin yapılabilmesi için evlenecek tarafların "fiil ehliyetleri"nin, yani aklı başında olması veya deli, zayıf akıllı vs...gibi engellerinin bulunmaması gerekir.

Bu şartlar Dinin koyduğu kurallara uygundur. İslam'ın getirdiği "baliğ" kavramı "cinsel hazza erişim"in başladığı zamanı değil, rahmin gelişmişliğini kalçalar dahil vücut gelişmişliği yani doğum yapabilme kaabiliyeti yanında kadının bir ev idare edebilecek eş ve anne olabilme uyum ve yeteneklerini vs...'yi ifade eder.

Bu önlemlere rağmen maalesef ki bu şartları taşımayan küçük kız çocukları "imam nikahı" adı altında aileleri tarafından iğfal ettirilmektedir.

Türkiye dışındaki devletler de kendi şartlarına göre kendilerine uygun yasalar ortaya koymuşlardır. Mesela Almanya'da cinsel ilişki yaşı ondört olarak tayin edilmiş ama evlenme yaşı değişiktir.
İslam da yukarıda belirttiğimiz şartlar dışında bir yaş haddi getirmemiş olduğundan ırz düşmanı sübyancılar dokuz yaşındaki kızları evlenebilir diye propogandasını yapıp iğfal etmekte, evlilik dışı cinsel ilişki, çok eşli evlilik ve ve dost hayatı yaşamayı körüklemekte, kendilerini "çapkın" zanneden bazı zıpırlara da taciz va tecavüz cesareti verip genel ve kişisel hayatı bozmakta, sokaklar dolaşılamaz hal alıp ahlaksızlık artmaktadır.

Buraya kadar kaba taslak anlattığımız evlilik Kur'an anlatısına göra 28/27. ayette anlatılan "cinsel içerikli, karı-koca hukukuna tâbi evliliktir, birlikteliktir"

Nisa Suresi 3. ayette(Nisa-127siz düşünülemez) "ikişer, üçer, dörder evlenin" denilen birliktelik ise cinsel içerikli karı-koca hukukuna değil de "iş hukukuna" tâbi olan evlilik, birlikteliktir.
Deniliyor ki "yönetime vereceğiniz zekât yerine o zekâtınızın karşılayacağı kadar, yani iki, üç, dört..., bu yetimlerden
işyerlerinizde işe alın:

a)-evlerinizde, dadı, madı, lala her ne isim verirseniz verin ama [U]maharetlerine/yeteneklerine uygun, veya maharet/beceri kazanacakları(mehir)[/U] bir iş verin (Dikkat edin evdekiler, birer hizmet erbabıdır, birer "meri-eme" yani "meryem"dirler; hizmetçi değil, hizmetlilerdir, birer işçidirler);

b)-iş yerilerinizde işlerinizi büyüterek (fabrika kurarak) yetimleri(erkek veya kadın, küçük veya büyük) sokaklarda ahlaksızların eline bırakmayıp ikişer, üçer, dörder ..... alın ve onlara [U]maharetlerine/becerilerine(mehir) (veya maharet kazanacakları) uygun[/U] bir iş verin.
İşte bu son "evliliğe" uygulanacak hukuk da "Talak ayeti" hükümleridir. Yukarıda Sayın HanifTürk'ün yazısında belirttiğ Bakara 232. ayet de bu "iş hukukuna ait boşanma(iş fesih) hükümleri" taşımakta olup "evlilik veya boşanma hukukuyla" ilgili değildir.

Sayın HanifTürk'ün yazısı, daha tam olgunlaştıramadığım kişisel düşüncelerimi açıklamama sebep oldu. Teşekkür.ederim.
daha sonra bir iki satır daha açıklamak istiyorum.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

kuman 4. March 2015 07:58 PM

Evet 17 yasinda bir kiz cocugu bir evi idare edebilir aileye ceki duzen verebilir.
Cocugu oluncada anne kiz bebekler ile beraber oynar...

Süreler ile ilgili farkli yorumlara ihtiyac var cunku bu sekilde 6 yasindakilere evlilik izni veren zihniyetin devami niteliginde fikirler olusuyor.

17 yasinda evlilik bir realite olabilir ancak olgunluk cok farkli.

Evlilik icin OLGUNLUK sartini ileri surenler 17 yas olgunluktur bir kiz icin diyorsa realite ve mantik yanlisligi icindedirler...


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:11 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam