PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bir şehit gibi


dost1
20. May 2009, 08:34 PM
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Vatan Gazetesi yazarlarından Ruhat Mengi Hanım'a ait bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.

Bir şehit gibi...
Bu yazıyı geç bir saatte yazıyorum çünkü Türkân Saylan’ı uğurlamak için yollara dökülen, Teşvikiye Camii’ni dolduran ve onun için dua eden binlerce kişi arasında ben de mutlaka olmalıydım.

Sadece onun yaptıklarını, ülkeye verdiği büyük hizmeti, üstün ve mücadeleci kişiliğini takdir ettiğim, Türkiye’nin çok değerli bir insanını kaybettiğini bildiğim için değil, böyle büyük insanların kıymetini anlayamayanlara, her başarılı insana ve özellikle bu ülkeyi çağdaşlaştırma, cehaletten kurtarma çabası verenleri her türlü çirkinlikle yıldırmaya çalışanlara tepkimi göstermek için de orada mutlaka bulunmak istedim.

ÇYDD’nin kurucusu ve genel başkanı Türkân Saylan hayatının son günlerinde kendisine bulaştırılmaya çalışan, verdiği sıkıntılarla büyük ihtimalle sayılı günlerini daha da kısaltan olumsuzlukların inadına binlerce kişinin omuzlarında “bir şehide gösterilen saygıyla” ebediyete uğurlandı.

Teşvikiye Camii’ne çıkan bütün yollar bir insan seliyle ve kırmızı bayraklarla kaplıydı. Onu seven, takdir eden kadın, erkek, genç, çocuk yüzlerce kişi sadece camide değil, camiyi çevreleyen duvarların bile üzerindeydi. (Şu anda saat 19.10 ve aynı kalabalık VATAN binasının önündeki Büyükdere Caddesi’nden bir nehir gibi akıyor ve ona yapılan haksızlığı sloganlarla protesto ediyor. Hükümetin Ergenekon soruşturmasını siyasi bir intikama dönüştürmesini ve Atatürk düşmanlığının topluma empoze edilmesini protesto eden sloganlar bunlar...)

Cenaze namazını kıldıran imam Türkân Saylan’ı şahsen tanıdığını, onun dine ve din adamlarına saygısı olduğunu, kendisinin dinine inancına dil uzatılmasından rahatsız olduğunu söyleyerek başladığı konuşmaya şöyle devam etti; “Her Müslüman bundan rahatsız olur, bunları yakıştıranlar hiç değilse merhumenin ölüsüne saygı göstersinler... O onbinlerce öğrenciye destek olup onları topluma kazandırdı, anaları oldu... İnanıyoruz ki ödülünü Allah’tan alacaktır.

Kuran’ı Kerim’in ayeti ‘her kim zerre kadar yardım yaparsa mutlaka karşılığını görecektir’ der, Allah da malını, canını iyilik için harcayan merhumeye rahmet sağlayacaktır (...) Türkân Saylan hanımefendi istirahata çekilmiştir, ölü değildir. Ölü olanlar bu dünyada hizmeti olmayanlardır.”

SAYGISIZ VE UTANMAZLAR

İşte onun arkasından söylenmesi gerekenler bunlardı. Ama bir ölünün arkasından bile yalanlarla, iftiralarla kötülükler yağdıranlar malûm gazete ve TV’lerin internet sitelerinde iğrenç faaliyetlerini sürdürdüler. Hem de dini alet ederek ama aynı zamanda dini hiçe sayarak...

Yazdıklarına baktığınızda sanata, bilime, kültüre kısacası çağdaşlığa düşmanlığı görebiliyorsunuz.

Türkân Saylan’ın saygılı olduğu ve korumaya çalıştığı laikliğin yine kasıtlı olarak din düşmanlığı gibi anlatılmaya çalışıldığını görüyorsunuz. Kadınları baskıyla ve bunun “din emri” olduğuna inandırarak türbana sokmaya çalışanlara, türbanı siyasi olarak kullananlara, din devleti (şeriat devleti) isteyenlere karşı olan Saylan’ı “şeriat”a yani Kuran’a karşı gösterme çabasını görüyorsunuz.

Aynen onu, kendisi de Müslüman olan bir insanı yalanlarla “Hristiyanlık misyoneri” göstermeye çalıştıkları, eğitime sağladığı desteği kösteklemeyi hedefledikleri gibi... Arsızca, utanmazca, Allah’tan bile korkusuzca sağlığında yaptıkları kötülüğü ölüsünün arkasından da sürdürüyorlar.

Ama ne yaparlarsa yapsınlar, çirkefliği hangi boyuta taşırlarsa taşısınlar başaramayacaklar. Bu millet Türkân Saylan ve onun gibi “özel insanlarını” başı üstünde taşıyacak, bu yalanları da hak ettiği yere çöplüğe yollayacaktır.

MÜZİĞE BİLE DÜŞMAN KAFALAR!

Mozart dinlemek, piyano çalmak veya bale yapmak, bale-tiyatro/resim sevmek insanların dinini, inancını azaltmaz, buna ancak kuş beyinliler veya tarikatlar/cemaatler tarafından beyni yıkanmış köktendinci kafalar inanır.

Bu sahtekârlara en güzel cevabı Kars’tan, Ardahan’dan, Ağrı’dan, Mersin’den çıkıp “Bizi o okuttu, hakkını helal etsin” veya “Türkân Hoca olmayı seçtim” diyen onbinlerce genç kız veriyor.

Utanmayı da onlar öğretecek.

“İnsan” olabilenler Türkân Saylan’ı her zaman saygıyla, sevgiyle, takdirle anacaklar, ruhu şâd olsun!




***