PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Dün toprağa ektiğimiz ‘güzel anne’ye teşekkür


dost1
20. May 2009, 08:16 PM
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Vatan gazetesi yazarlarından Mustafa Mutlu Bey'e ait bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim

Dün toprağa ektiğimiz ‘güzel anne’ye teşekkür!
Dün toprağa verdiğimiz güzel anne...

Önceki akşam senin fotoğraflarına baktım uzun uzun... Sararmaya yüz tutmuş, siyah-beyaz fotoğrafları, hayatını anlatan kitabın sayfalarından beynime kazıdım...

Kazıdım ki (görmek kısmet olursa) ilerideki yıllarda torunlarıma anlatayım...

Otuzlu yaşlarındaki idealist bir doktorun, Doğu Anadolu’nun bilmem neresindeki bir göçebe çadırında üzerindeki patiska elbisenin, bozkır rüzgârında savruluşunu resmedebileyim, mavi-pembe bir masal gibi...

Kısacık kestirdiği saçlarıyla, “Benim dünya güzelliklerinde gözüm yok” diyen ermişliğinden keyifle söz edebileyim...

Dişleri dökülmüş hastasıyla çeşme başında karpuz yerken gözlerinde beliriveren ışıltının, okuduğum kitabın saman sarısı sayfalarına yansımasını... Karşısındaki çaresiz adamın hayatı boyunca kimseden görmediği bu ilgi ve şefkatle dirilip, hayata sarılma gücü bulmasını bir de...

Adının başına doçent, profesör gibi sıfatları, lüks muayenehanesinde daha yüksek bir vizite ücretiyle zenginlere hizmet etmek için almadığını... O unvanların yoksul ve çaresiz insanların hastalık çökmüş evlerinde bir şeyler yapabilmek için çırpındığı yıllarda kendiliğinden geldiğini öğretebileyim onlara...

Dün toprağa verdiğimiz güzel anne...

Seni ezberledim saatler boyunca...

Din bezirgânları tarafından kandırılan, sömürülen, kullanılan bir cemaatten; kardelenler yeşertmek için verdiğin mücadeleyi ezberledim...

Ezberledim ki, çaresiz köylerin yıkık dökük evlerinde doğup cahilliğin önünde umarsızca sürüklenen çocuklara anlatabileyim “kadere teslim olmamaları” gerektiğini...

Yırtık lastik ayakkabısıyla karlar içinde yürümek zorunda kalan Hacer kızın, sana rastladıktan 15 yıl sonra beyaz önlükler içinde hasta muayene eden Dr. Hacer Hanım’a dönüşmesinin sihirli öyküsünü öğretebileyim yılgın çocuklara...

Yardımcı Doçent Nermin Hanım’ın babasının okuma yazma bile bilmediğini...

Saliha Öğretmen’in senin yaptırdığın kız yurdunda kalırken ilk kez iliklerine kadar ısındığını söyleyebileyim.

Minicik kızlara öğrettiğin, “hayalleri gerçeğe dönüştürme” sanatını aktarabileyim gelecek kuşaklara...

Dün toprağa verdiğimiz güzel anne...

Dün seninle birlikte çıktım son yolculuğuna...

Sahip çıktığın, kadın olmanın kutsallığını aşıladığın binlerce kızın gözlerinden sel gibi akıyordu yaşlar Harbiye’de...

O yaşları, eşimin gözlerinde gördüm en yakından... Ve hatıra defterimin en ayrıcalıklı bölümüne yazdım.

Hayatlarında seni bir kez bile görmedikleri halde, sana teşekkür etmek için koşup gelen on binlerce kadının ve erkeğin sevgisini yazdım o sayfalara...

Yazdım ki; onların şanslı çocukları, senin yetiştirdiğin akranlarına, arkadaşlarına sarılabilsinler; bizim sana sarıldığımız gibi...

Kötülük ve sevgisizlik değil, iyilik kök salsın minicik yüreklerine...

Yetmiş küsur yıl önce başlayıp, dün Zincirlikuyu Mezarlığı’nda sona eren yolculuğun o eşsiz destanı; bir ezgi gibi dolaşabilsin kulaktan kulağa...



***


Sana binlerce kez teşekkür ediyorum, dün toprağa verdiğimiz güzel anne...

Kızım için başta...

Onun yaşayacağı dünyaya çağdaş, eğitimli, iyi yetişmiş akranlarını armağan ettiğin için...

Hayatını bizimle paylaştığın ve seninle aynı zaman diliminde yaşamış olmanın onurunu yaşattığın için binlerce kez teşekkürler sana!

Bize böylesine içten teşekkür etme olanağı sağlayacak kadar temiz ve onurlu bir yaşam sürdüğün için teşekkürler!

Aslında yanlış yazdım baştan beri:

Dün seni toprağa vermedik güzel anne...

Ektik!

Senin gibi binlercesi yeşersin diye...



***



FOTOĞRAF!

Dün Harbiye’den Teşvikiye’ye... Oradan da, Şişli ve Mecidiyeköy üzerinden Zincirlikuyu’ya akan insanların fotoğraflarına bakın bugünkü gazetelerde...

Dünkü o uzun yürüyüş sadece bir halkın, annesine vedası değildi...

Onun sayesinde biçimlenen ve bilinçlenen insanların bir resmigeçidiydi aynı zamanda!

Ve hepsi... Hepimiz...

Yaşadığımız büyük acıya inat, coşkuluyduk...

O fotoğraflara iyi bakın ve hatta onları kesip saklayın...

Çünkü geleceğimiz o fotoğraflarda gizli...

Cüppeli, sakallı, çarşaflı ve ezik bir toplumun, bize uzak hayaletinde değil!



***



GÜNÜN SORUSU

Kendisini aydın sanan liboş arkadaşlar... Dün gerçek bir aydını uğurladık biz...

Nerelerdeydiniz?