PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Buda Geçer Ya Hu...


SARAH
6. May 2009, 08:35 PM
Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar.

Köylüler, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini salık verirler. Derviş yola koyulur, birkaç köylüye daha rastlar. Onların anlattıklarından, Şakir'in bölgenin en zengin kişilerinden birisi olduğunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad adında bir başka çiftlik sahibidir. Derviş, Şakir'in çiftliğine varır. Çok iyi karşılanır, iyi misafir edilir, yer içer, dinlenir. Şakir de, ailesi de hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır... Yola koyulma zamanı gelip Derviş, Şakir'e teşekkür ederken, Böyle zengin olduğun için hep şükret der. Şakir ise şöyle cevap verir: Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen, gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer...

Derviş, Şakir'in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun uzun düşünür. Birkaç yıl sonra, Derviş'in yolu yine aynı bölgeye düşer. Şakir'i hatırlar, bir uğramaya karar verir. Yolda rastladığı köylülerle sohbet ederken Şakir'den söz eder. Haa o Şakir mi? der köylüler, O iyice fakirledi, şimdi Haddad'ın yanında çalışıyor. Derviş hemen Haddad'ın çiftliğine gider, Şakir'i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir sel felâketinde bütün sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez hale geldiği için tek çare olarak, selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad'ın yanında çalışmak kalmıştır. Şakir ve ailesi üç yıldır Haddad'ın hizmetkârıdır. Şakir, bu kez Derviş son derece mütevazı olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır... Derviş, vedalaşırken Şakir'e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğunu söyler ve Şakir'den şu cevabı alır: Üzülme... Unutma, bu da geçer...

Derviş gezmeye devam eder ve yedi yıl sonra yolu yine o bölgeye düşer. Şaşkınlık içinde olan biteni öğrenir. Haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu Şakir'e bırakmıştır. Şakir, Haddad'ın konağında oturmaktadır, kocaman arazileri ve binlerce sığırı ile yine yörenin en zengin insanıdır. Derviş eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır:Bu da geçer...

Bir zaman sonra Derviş yine Şakir'i arar. Ona bir tepeyi işaret ederler. Tepede Şakir'in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: "Bu da geçer" Derviş, "Ölümün nesi geçecek? "diye düşünür ve gider. Ertesi yıl Şakir'in mezarını ziyaret etmek için geri döner; ama ortada ne tepe vardır ne de mezar. Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış, Şakir'den geriye bir iz dahi kalmamıştır...

O aralar ülkenin sultanı, kendisi için çok değişik bir yüzük yapılmasını ister. Öyle bir yüzük ki, mutsuz olduğunda umudunu tazelesin, mutlu olduğunda ise kendisini mutluluğun tembelliğine kaptırmaması gerektiğini hatırlatsın... Hiç kimse sultanı tatmin edecek böyle bir yüzüğü yapamaz. Sultanın adamları da bilge Derviş'i bulup yardım isterler. Derviş, sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir. Kısa bir süre sonra yüzük sultana sunulur. Sultan önce bir şey anlamaz; çünkü son derece sade bir yüzüktür bu. Sonra üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır: "Bu da geçer" yazmaktadır

SARAH
6. May 2009, 08:42 PM
Gül yüzü bulusma yeridir, en temel kavusma gül yüzünde gerçeklesir.Çünkü gül yüzler bakisi aska dönüstürür.Bakis ki askin masuka dönüsüdür; ilk tanisma ve son ayriliktir.Sonra mayelenir bakis; bakis ask olur, bakis vuslat olur.Asik ve masuk tanismaktan öte geçerler, geri döner ve sankibirbirlerini hatirlamis olurlar.lk bakisma sonsuz beklemelerin duruldugu bir göl olur.Güzellik gül yapraginda beklemistir aski.Ask gül yüzünde güzelle bulusur.Ask gül tenlerde görünür kilar kendini.Ve güzellik askin bakisinde seyre dalar kendini...O yüzden gülden yüz çeviremeyiz.Güle uzak duramayiz.Ask atesi örseler yüregimizi.Kizil kanlar gibi dolasir ask.Ve kizil utançlarla alevlenir yüzümüz.Güle döneriz, Sevgiliye döneriz.Sevgili yüzü olmadan edemeyiz Meger gül ,yüzüne Nazar Eden oldugu için gülmüs.Herseyi ve herkesi Var edenin teveccühü ile gülmüs.Önce Teveccüh Eden Varmis.Yokluga yönelmis Ebedi Güzellik Sahibi.Bilinmek dilemis, sevilmek irade etmis.Gizliden açiga çikmis "Mahfi Hazine"Hiçlik safagı kizila boyamis.Varlik güzel yüzlü bir gül olmus Var edilen hersey bir gül yüzünde taclanmis. Yoksa biz dikenler idik, yalniz bir gül hatirina bu bahçeye vardik.Varlik gülseninde bir gül yüzünden ihyalandik.Ab-i hayat öylece dolandi yuregimizi, tenimizde öylece utanc gülleri acti.Edebi, iffeti gül yüzünde belledik, tebessümü gül yapragindan dudagimiza devsirdik.Gülün son yapraginin sonrasina hayranligimizi ekledik.Begendigimizle kusattik gülü; asklarimizi gül yanina devirdik.Gülün yüzünde güldük ,güle baktik, güleyazdik.Güler olduk, güldük.Güller acildi, güle döndük.Gülyüzünde var edilen herseyle yüzlestik.Var edilmisler gül yüzünden gün yüzüne çikti.Öylece gülün yüzünde bulustuk.Gül yüzünden tanis olduk.Sonra herkesi ve herseyi oraya cagirdik.Herseyi elimize aldik, herkese elimizi verdik.Gülün yüzüne vardik.Bildik ki, aslinda biz sadece gül yüzünden vardik.Ebedi Sevgili'nin teveccühüdür gülü güldüren.Kalbimize aski salan Sevgilinin nazaridir.Ki bu kalp Sevgili'nin vechesinden baskasina dönmez.'Batan seyleri sevmez'Yitip gidenlere gönül vermez.