PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Fitoterapi


HanifMuslim
28. April 2009, 02:54 PM
Fitoterapi

Başta ABD, batı Ülkeleri, Japonya ve İsrail de Doğal Tedaviye dönülmüştür. Almanya da eczanelerde satılan ilaçların % 80’i ve Türkiye de ise % 1'i bitkiseldir. Oysa ki Almanya da bitki örtüsü Türkiye ye göre çok azdır. Türkiye de çok bitki yetişmesine rağmen ve de yetişmeyen türlerinde yetiştirilmesi mümkün olduğu halde yetiştirilmemekte bu konu Türkiye de bakir kalmıştır. ABD’de 180 000, İngiltere de 35 000 ve Almaya da 30 000 kişi kimyasal ilaçların yan tesiri nedeniyle her yıl ölmektedir. Bu nedenle oradaki insanlar konuya daha duyarlıdır.

Antibiyotik ilaçlar bulunduğu günden beri insanlar sürekli zehirlenmektedir. Kimyasal ilaçlar özelikle de antibiyotikler bağırsak florasını bozar. Bağırsak florasında ortaya çıkan aşırı zararlı bakteriler ve mantarların ürettiği zehirli gazlar ve zehirli alkolleri elimine etmek için aşırı oranda B6, B12-Vitamini ve Folikasit harcanır. Buda homocystein oranının yükselmesine neden olur. Homocysteini B6, B12-Vitaminleri ve Folikasit Metionine çevirerek zararsız hale getirir. Antibiyotikler mantarların yayılmasına sebep olur, mantarların ürettiği toksik maddeler ise başta alerjinin her türü, baş ağrısı, migren, depresyon ve deri hastalıkları astım, nefes darlığı vs . rahatsızlıklara sebep olur. Nasıl mı diyorsunuz?

Homocystein LDL-Kolesterolünü oksitleyerek yapısını bozar. Oksitlenen kolesterol makrofaj tarafından mikrop olarak algılanır ve onu yok etmeye çalışır. Aşırı oranda LDL-Kolesterolü yiyerek ölen makrofaj hücrelerde, hücre aralarında, dokularda ve damarların iç yüzeyinde yağlanmalara sebep olur. Damar, hücre ve doku yağlanmasına sebep olan bu CÜRUF (artık maddeler, cüruf) hücrelerin beslenmesine engel olur. Buda beslenemeyen hücreler nedeniyle kişide sürekli açlık duygusunun ortaya çıkmasına neden olur ve kişi iştahım açıldı diyerek sürekli yemek yemek zorunda kalır. Bu nedenle bağırsak florası bozulanların tatlı, aşırı hamurlu, peynir, et ve et mamüleri yememeleri siyah çay, kahve ve kola içmemeleri gerekir.

Bağırsak mantarlarının ürettiği toksik maddelerden zehirli gazlar karında şişkinliğe sebep olur. Karın şişince akciğeri sıkıştırır. Akciğer kalbi sıkıştırır. Sıkışan kalbe alttan bıçak batıyormuş gibi ağrı verir. Kardiyolojiye ben gittim günlerce muayene ve test sonucu senin kalp problemin yok dediler. Peki bu problem nedir diyince bilemiyoruz oldu. Bağırsak mantarlarının ürettiği zehirli gazların (metan, propan, etan, heksan vb..,) karında şişkinliğe sebep olduğu bununda akciğeri sıkıştırdığı ve de akciğerinde kalbi sıkıştırır ve böylece kalp problemi ortaya çıkar. Tatlı ve hamurlu yiyecekler mantarların ana besinidir bu nedenle kola vs tatlı içecekler ve tatlı yiyecekler mantarları azdırır. Kahve ve Siyah çayda şişkinliğe sebep olur, çünkü çay ve kahvenin birleşimindeki tanin mukozayı kurutur ve bağırsaklar besinlerdeki vitamin mineral ve enzimleri değerlendiremez. Ve kişide vitamin mineral ve enzim yetersizliği görülür.

Ne kadar kimyasal ilaç, özelikle de antibiyotik o kadar mantar, ne kadar mantar o kadar toksik madde ne kadar toksik madde o kadar hastalık demektir. Mantarların ürettiği toksik maddeler temiz bir ırmağa karışan kanalizasyon gibidir. Kirlenen kan karaciğer ve böbrekler tarafından sürekli arıtılmaya çalışılır ve zamanla karaciğer ve böbrekler yağlanır görevini tam yapamaz, diğer organlar ve dokularda toksik maddeler yoğunlaşarak bir çok hastalığa sebep olurlar. Konuyu iyi anlamak için mantarlar, bağırsak florası, CÜRUF, asidoz, et-peynir masalı, çay, kahve, kola yazılarını da okumak şarttır.

Ülkemizi iki büyük Atom bombası tehdit ediyor. Bunlardan biri cahillik (bilinçsizlik) diğeri ise inançsızlık. her gün televizyonlardan filan Artistten filan Artistten bahsedenler? Neredesin Türkiye? diye bağıranlar. Önemli meselelerden hiç bahsetmiyorlar, çünkü bunlar reytingsiz (halkın ilgi duymadığı) konulardır. İnsanlarımız yan tesirine bakmadan her türlü Kimyasal ilacı alıyorlar ve de aşırı miktarda alkol, sigara vb., maddeler kullanıyorlar. Diğer taraftan da bilinçsizce çevreyi tahrip ediyorlar.

Günümüzde çevre ve insan hayatını tehdit eden 15.000.000 kimyasal madde vardır ve bunların bir çoğu ile günlük yaşantımızda farkın varmadan hava (Araba eksozları, Fabrika bacaları vb...,), içecekler (Alkol, Kola, Çay, Kahve vb....,) ve yiyeceklerle (Konserve, Çikolata, Cips vb...,) karşılaşıyoruz ve de zararlarını görüyoruz. her gün insanlar, hayvanlar, bitkiler, içme suları, denizler ve de toprak sürekli zehirleniyor. 1970 yılına kadar bizim köyün ırmağında tonlarca balık olurdu ve insanlar ırmağa girmeden yastı namazından sonra elleri ile balık yakalardılar. Son 20 yıldır ....