PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bülbül ile Gül - 2


Muhabbetci
25. March 2009, 05:20 PM
Bülbül ile Gül - 2



Bir şafak vakti çok gizli bir bahçede hafiften hafife bir aşk rüzgarı esti ve bülbül yuvasındaki yumurtayı kıpırdattı..

Ve…Gül dalında bir öz tomurcuk olmaya karar verdi

Yumurtanın içinde büyük bir sükun ile uyuyan yavru bülbül kendine geldi ve küçücük bir gaga darbesiyle çatladı kabuk…

Rüzgar bu küçücük yarıktan girdi, aşk dolu soluğunu yavrunun gönlüne üfledi… Böylece küçük bülbülcük daha ilk nefesini alırken aşka aşık oldu…

Anne bülbül acılarla inledi ve dedi ki:

“-Eyvah ki ne eyvah!!! Yavrum bir mecnun olarak dünyaya selam verdi…İnşAllah karşısına acımasız bir leyli çıkmaz…”

Zaman deli çağlayanlar gibiydi ve sonsuza hızla aktı. Aşka aşık bülbül gençlik kapısını çalıverdi.. O an içinde anlaşılmaz bir hasret duydu bir de kendini sonsuz acılara çağıran bir aşk …

Ve… Hayalinde dünyanın en güzel gülü ona gülümsüyordu..

Uçup bir dala kondu. Bilmediği bir sevgiliye sabaha kadar aşk şarkıları terennüm etti.
Baba bu ötüşleri duyunca feryad edip eşine dedi ki:

“-Eyvah ki ne eyvah!!! Böyle bir terennüm şimdiye kadar işitilmedi…Oğlumuzun gönlünü aşk çaldı… Nedir bu başımıza gelen?”

Genç bülbül yaşlı bir dostuna sordu:

“-Aşk nedir?Gül kim? Anlat bana… Ben dünyanın en güzel gülüne hicranımı söylemek istiyorum. Halim nicedir , söyle bana?”

Arkadaşı dedi ki :

“-Dünyanın en güzel gülü güzelliğin en güzelidir. Kim görürse hayatını verir onun için. Böyle derler ermişler. Ama ben görmedim. Ayrıca….Her bülbül de aşık olamaz. O bir yiğitlik işidir ki hayatını vermen , Leyla’n için mecnun olup serden geçmen ve Mevlanı bulman gerekir.”

Genç bülbül çile gömleğini giymişti artık. İnledi:

“-Kim bana aşkı terennüm eder? Kim bu sevdayı yaşamıştır da gizli hikayesini açar bana ve gizli aşk bahçesinden derdime derman bulur?”

Boynunu büktü arkadaşı ve yüreği yandı dostu için:

“- Yedi okyanusu aş, yedi çöl geç..Yedi dağdan uç… Sonunda Zümrü Anka kuşu’nun yaşadığı Kaf dağına ulaşacaksın. Orada bir ihtiyar koca , bir ermiş bulacaksın. Aşkı ona sor…”

Yuvaya dönen genç bülbül anne ve babasını büyük acılara gark eyledi..Baba dedi ki:

“-Yavrum, göz bebeğim, gönlümün eşsiz gülü, ruhumun taze çiçeği, yiğidim, civanım, tek yavrum..Etme eyleme, bu çılgın arzudan vaz geç… Gerçek aşkı bulman senin neyine… Bu narin bedenle kurda kuşa yem olursun. Şahinler yolunu keser, Doğanlara bir lokma olursun.. Kartallar yavrularına yem eder seni…İnsan oğlu ötüşünü duyarsa seni altın kafeslere koyar..Gel ..Etme eyleme..Bizi de, kendini de perişan etme…”

Lakin…Çılgın bülbül çilelere kanat çırpıp anasıyla babasını göz yaşlarına, gönüllerini kederlere garkederek yollara düştü..

O küçücük kanatlarıyla yedi okyanus aştı. Yedi çöl geçti… Yedi dağın üstünden uçtu . Kaf dağına ulaştı. Zümrüt-ü Anka kuşunun memleketindeki ermiş kocayı buldu. Ağladı, inledi.. Günlerce sabahlara kadar en güzel ötüşleriyle bağrından kopan aşk şarkılarını söyledi…

Sonunda ermiş koca kapısını açtı ona ve uzun bir nasihatten sonra şöyle dedi:

“-Ey Şeyda bülbül…Anlaşılıyor ki sen söz deryasını geçtin… Kainattaki bütün hikmetli sözlerin özünü seçtin , acıları olgun buğday başakları gibi biçtin bedenine elbise diye giydin....Aşkı sana anlatmaya ne gerek. Zira sen Ezel meclisinde aşk badesini yudum yudum içmişsin.. Var git dünyanın en güzel gülünü bul. O gül ki daha açmadı. Henüz goncalaşmada… Vakit kaybetmeden geldiğin yollardan geri dön. Gülistanda gizli köşede saklı gül fidanındaki saklı gonca sabaha karşı karşı gülleşecek!”

Aşk acısıyla hemdem olan bülbülcük öylesine büyük bir içtenlikle Allah’a yalvardı ki Kadir-Mutlak duasını kabul buyurdu ve hemen o gece onu Gülistan’a ulaştırıverdi ..

Aşık bülbül büyük bir heyecan içindeydi: Nihayet leylasını, yani dünyanın en güzel gülünü görecek, onun goncalıktan güle geçişini, gülleşmesini seyredecek, ona dünyanın en güzel aşk şarkısını söyleyecekti.

Bülbülün muhteşem avazesini o gece sabaha kadar bütün alem dinledi, elbette tomurcuk da….

Tam şafak sökerken Bülbül en güzel şarkısını söylüyordu ki gonca yavaş yavaş açılmaya, gülleşmeye ve yüzünü güle çevirmeye başladı. Zira gonca da bülbüle aşık olmuş ve ona bütün güzelliğiyle görünmek istemişti…

Ama…

Bülbül hayranlıktan dondu kaldı. Gülün güzelliği göz bebeklerine nakşoldu. Sesi kesildi, soluğu da…Son nefesi o küçük gagasından bir aşk bulutu halinde dağıldı havaya ve hafif esen rüzgara karıştı. Rüzgar aşk ile doldu ve fısıldadı:

“-Yine aşk rüzgarı oldum…”

Bülbül gülün yaprağından aşağı kayarken bir dikene çarptı. Diken onu kalbinden yaraladı ve dedi ki.

“-Dünyanın en güzel gülüne aşık olmak …Senin neyine a şaşkın bülbül..…Hayatını verdin işte”

Ertesi sabah bahçıvan bülbülün cansız vücudunu görünce çok üzüldü ve güle dedi ki:

“-Seni acımasız katil…Bu kaçıncı? “

Gül sessiz hıçkırıklarını gönlüne gömdü ve yavaşça başını yere eğdi. Sustu kaldı…

Bahçıvan avucundaki cansız bedeni gülün dibine gömerken söyleniyordu:

“-Güzelliğin yerin dibine batsın senin gül fidanı… Bu mezarı her gördüğünde pişmanlıkla yan ..Yan da tüt..Tüt ki kokun aşıklara deva olsun..”

O sırada kapı çalındı. Kapıdaki genç adam Bahçıvana heyecan içinde sordu:

“-Dünyanın en güzel gülü sende imiş. Sevgilim benden onu istedi. Değeri nedir?”

İhtiyar bahçıvan hınçla konuştu:

“- Değeri yok onun…O dünyanın en kanlı katili ..Al senin olsun…”

Elindeki bıçakla daldan kesiverdi dünyanın en güzel gülünü.Uzattı genç adama..

Aşık delikanlı bir koşu tutturdu. Sevgilisi gülü bir çeşmi bülbüle koydu.

Lakin…Aşk rüzgarı bu ayrılığa dayanamadı ve gülü gizlice kapıverdi . Kollarının arasına alıp bülbülün mezarının üstüne yavaşça koyuverdi…

Bahçıvan gülün solmuş halini görünce hüzünle gülümsedi:

“-Nasılmış ölmek dedi , nasılmış…Dur seni bülbülün yanına gömeyim de acı neymiş gör “ dedi..

Gül ve bülbül böylece aynı aşk deryasında idiler artık..

Ama….

Bir şafak vakti çok gizli bir bahçede hafiften hafife bir aşk rüzgarı esti ve bülbül yuvasındaki yumurtayı kıpırdattı..

Ve…Gül dalında bir öz, tomurcuk olmaya karar verdi

Yumurtanın içinde büyük bir sükun ile uyuyan yavru bülbül kendine geldi ve küçücük bir gaga darbesiyle çatladı kabuk…

Rüzgar bu küçücük yarıktan girdi ve aşk dolu soluğunu yavrunun gönlüne üfledi… böylece küçük bülbülcük ilk nefesi alışta aşka aşık oldu…
--------------------
Gül gül dedi bülbül güle

Gül gülmedi gitti,

Gül bülbüle bülbül güle,

Yar olmadı gitti...




http://img113.imageshack.us/img113/5113/gulbulbul1gx7.jpg (http://img113.imageshack.us/img113/5113/gulbulbul1gx7.jpg)