EVVAB_İNSAN
25. September 2008, 12:57 PM
UYDURULAN DİNİN, MÜRŞİT-MÜRİT İLİŞKİLERİ=TARİKATLAR
Saygıdeğerler, indirilen DİN ile uydurulan DİNİ ayırt etmeye çalışırken TARİKATLARA mutlaka değinmeliyiz. Yüzlerce TARİKAT olmasına ve her TARİKATIN, Hz. KUR’AN’IN İSLAM’INDAN sapışı farklı noktalarda olmasına rağmen biz yerimiz yetmeyeceği için ŞEYHLERİN AŞIRI YÜCELTİLMESİ, tartışılmaz kabul edilmesi gibi ortak ve temel olan noktalara değineceğiz. Hz. RESULULLAH’IN TEK MÜRŞİT olduğu, tartışılmaz tek kişi olarak yaşadığı dönemde İSLAM’IN TEK KURUMU MESCİD İDİ. İbadetler, eğitim ve hizmet tüm yeryüzüne yayılan bir faaliyetti, kurum olarak ise bu faaliyetler MESCİDTE gerçekleştirilirdi.
Hz. RESULULLAH’IN sağlığında, hatta 4 HALİFE döneminde MESCİD dışında TEKKE, DERGÂH, ZAVİYE gibi başka kurumların oluşturulmadığı bu tekkelerin, dergâhların üyelerinin bile ortak kabulüdür. İlk tekkenin hicri 150, miladi 760 yılları civarında Şam yakınlarında kurulduğu genel kabullerden biridir. Fakat tekkelerin yayılması yüzlerce yıl sonraya rast gelecektir. TEKKELERİN bugünkü bilinen faaliyetlerinin farklı, O dönemdeki TEKKELER, İLİMLER AKADEMİSİ, ASKERİ HİZMET, HATTA HASTALARIN TEDAVİSİ GİBİ BİRÇOK GÜZEL HİZMETTE KULANILDIĞIDA BİR GERCEKTİR.
Fakat KUŞADALI İBREHİM’İN deyimiyle gün gelip de kimi TEKKELERİN kerhaneye ve meyhaneye dönüştüğü, Hz. KUR’AN’IN emir ve yasaklarıyla alakası olmayan binlerce törenin, gösterinin DİN adına bu tekkelerde uygulandığı da ayrı bir gerçektir. Tüm bunları gören Kuşadalı, YANAN TEKKESİNİN yerine yenisini yaptırmamış ve kendisinden evvel asırlarca yaşayan TEKKELERİN kapanması gerektiğini ve tüm yeryüzünün adeta bir TEKKE gibi kullanılıp, Hz. RESULULLAH’IN zamanındaki gibi MESCİD dışında DİNİ kurumun bırakılmamasını, Hz. KUR’AN dışındaki VİRDLERİN, TARİKATLARIN ÖZEL DUALARININ YERİNİ, Hz. KUR’AN’A, Hz. KUR’AN’DA GEÇEN DUALARA BIRAKMASINI SAVUNMUŞTUR.
TEKKELERİN ortaya çıkışı hicri 150. yıl olsa da, bugünkü manasıyla bildiğimiz TARİKATLARIN kurumsal yapılar olarak ortaya çıkışı hicri 600’ler civarındadır. Kurumsal karaktere sahip olduğu kabul edilen ilk TARİKAT KADİRİLİKTİR, kurucusu ABDULKADİR GEYLANİ vefatı hicri 562’dir. Diğer birkaç örnek şöyledir: Rifailik; Ahmed er Rifai, vefatı hicri 578. Bektaşiye; Hacı Bektaş Veli, vefatı hicri 669. Mevleviyye; Mevlana Celaleddin Rumi, vefatı hicri 672. Halvetiyye; Ekmelüddin el Haveti, vefatı hicri 750. Nakşibendiyye; Bahauddin Nakşibendî, vefatı hicri 791.
ŞİMDİ SORUYORUZ?… ŞEYTAN ACABA KİMİN MÜRŞİDİ?
“TARİK” Arapça “YOL” demektir. Bundan türetilen “TARİKAT” ise “YOL, YÖNTEM, USUL, TARZ” manalarına gelir. TARİKATLAR ALLAH’A gitmek için bir yoldur, bir mecburiyet değildir şeklinde yumuşak izahlarla TARİKAT bağlılığını açıklayan TARİKATÇILAR vardır. Fakat birçok TARİKATÇI “MÜRŞİDİ OLMAYANIN MÜRŞİDİ ŞEYTANDIR.” uydurma HADİSİSİYLE TARİKATA girmeyi, TARİKATIN ŞEYHİNİ MÜRŞİT kabul etmeyi DİNİ bir vecibe, Kurtuluşun bir şartı gibi sunmaktadır.
Şimdi SORMAK LAZIM yüzlerce yıl TARİKATLARIN yokluğunda MÜSLÜMANLAR, eksik MÜSLÜMANLAR OLARAK MI YAŞADI? TARİKAT ŞEYHLERİNİN yaygın olmadığı bu dönemde MÜSLÜMANLARIN MÜRŞİDİ ŞEYTAN MIYDI? Hz. KUR’AN’IN izahları bu yıllara kadar MÜSLÜMANLARIN MANEVİ GELİŞİMİNE REHBERLİK ETMEKTE YETERSİZ Mİ KALDI Kİ TARİKATLARA İHTİYAÇ DOĞDU? Hz. KUR’AN’A göre Hz. KUR’AN DİN adına her şeyi açıklamaktadır. Hz. RESULULLAH efendimiz ise Hz. KUR’AN’IN uymamıza kefil olduğu TEK İNSANDIR.
…Kim RAHMAN’IN ZİKRİ'Nİ (KUR’AN’I) GÖRMEZDEN GELİP ONDAN UZAKLAŞIRSA BİZ ONA BİR ŞEYTAN MUSALLAT EDERİZ DE O ONA CAN YOLDAŞI OLUR.
…BU ŞEYTANLAR ONLARI YOLDAN SAPTIRIRLAR. ONLARSA O KENDİLERİNİ HALA HİDAYET ÜZERE OLDUKLARINI SANIRLAR. Zühruf Suresi/36 37.
Oysa TARİKATLARIN ürettiği birçok ŞEYH TARTIŞILMAZ KİŞİ EDİLMİŞ, bu ŞEYHLERİN ETRAFINDAKİLER KURTULANLAR, DİĞER KİMSELER CEHENNEMLİK OLARAK SINIFLANDIRILMIŞ, bu şahıslara uymak DİNİN en önemli şartı gibi kabul ettirilmeye çalışılmıştır. Bu TARİKATLARIN birçok liderinin MEHTİ veya İSA ilan edilmesi sadece geçmişteki TARİKATLARIN değil, günümüzdeki birçok TARİKATIN da bir gerçeğidir.
(MEHDİ ve İSA’NIN gelişi ile ilgili inançlar için ilerideki seminer yazılarımızda değineceğiz. Her şehirde, kasabada veya mahallede bahsettiğimiz tiplere rastlayabiliriz. Bunların çoğu PARANOYAK HEZEYANLARI olan, insanların hem RUH DÜNYASINI, hem de KESESİNİ ZARARA uğratan kişilerdir. Bu tavırlarıyla Hz. KUR’AN’IN bize anlattığı sahtekâr MUSEVİ ve HIRISTİYAN DİN ADAMLARININ DİNİMİZDEKİ KARŞILIĞI BU ŞEYHLERDİR.
…HAHAMlardan ve RAHİPlerden birçoğu halkın mallarını UYDURMA YOLLARLA YERLER. Tevbe Suresi/34
ŞEYHE BİAT = KÖRÜ KÖRÜNE İTAAT
TARİKATLARIN en önemli kurallarından biri MÜRİDİN kendisini ŞEYHİNE ölünün kendini ölü yıkayıcısına bıraktığı gibi bırakmasıdır. Hz. KUR’AN’IN AKLINIZI çalıştırmayı emretmesine rağmen TARİKATLARDA KÖRÜ KÖRÜNE BİAT ESASTIR. TARİKAT üyelerine AKILLARINI bir kenara bırakıp ŞEYHLERİNE tabi olmaları, AKLIN bu yolda yürümeyeceği anlatılır. Bu prensibi kabul edip ŞEYHE tabi olan kişiye ŞEYHİN MEHDİLİĞİNİN veya Hz. İSA’LIĞININ inandırılması, ŞEYHİN DÜNYADAKİ EN ÜSTÜN İNSAN olduğunun iknası, kişinin maddi açıdan SÖMÜRÜLMESİ, DİNE YAPILAN İLAVE VE EKSİLTMELERİN, YUTTURULMASI GAYET KOLAY OLMAKTADIR.
Üstelik KİŞİ AKLI kenara bırakma prensibini kabul ettikten sonra üniversite bitiren okumuş MÜRİTLE; cahil, okuma yazma bilmeyen MÜRİT aynı mertebeye gelmektedir. Bu yüzden bizi TARİKATLARDAKİ okumuş kişilerin tavrı şaşırtmamalıdır. Çünkü bu kişiler TARİKATLARIN yapısı gereği AKLINI kenara bırakmış ve ŞEYHE teslim olmuşlardır. Bu tavrın neticesi ise CAHİL ile OKUMUŞUN, BİLEN ile BİLMEYENİN farkının kalmamasıdır.
ARAŞTIRMA yerine YUTTURMA, DÜŞÜNME yerine TAKLİT esas olunca, TARİKATTAKİ herkesin İNANCI, hayata bakış AÇISI ve DİNİ değerlendirişi tamamen ŞEYHİYLE aynı olmaktadır. Şunun da altını çizmeden geçemeyeceğiz “ŞEYH BAĞLILARI=ŞEYHİ kendine VELİ edinenlerin Ahiretteki HALİ, bağlı oldukları>>>VELİ edindikleri ŞEYHLERİNİN ahiretteki HALİNE endekslidir. Kendi erişecekleri çıtayı kendileri belirlemiştirler dir, bu dünyada CAN YOLDAŞI edindikleridir!!!”
Hatta birçok zaman “AKLI BIRAKMA PRENSİBİ” kabul ettirildiği için ŞEYHTEN çok daha bilgili ve kültürlü bir kişi bile “ BEN BİLMEM, ŞEYHİM BİLİR!.. ŞEYHİM diyorsa vardır bir hikmeti.” izahlarıyla ŞEYHİN en saçma izahlarını bile yutmaktadır. Yakın zamanlardan trajikomik birkaç izaha yüzlerce TARİKAT bağlısının sırf ŞEYHLERİ dedi diye nasıl inandıklarını örnek verebiliriz. Birinci ŞEYHİN Amerika’ya kızıp nasıl uzay mekiğini düşürdüğünü ŞEYHİN MÜRİTLERİ büyük bir gururla anlatıyorlardı.
İkinci ŞEYHİN ise Kıbrıs’ta duyulan ve başta nedeni çözülemeyen gürültüyü ejderha ilan etmesini en okumuş MÜRİTLERİ bile hemen kabul etmişlerdi. Üçüncü ŞEYH ise nefislerinizi terbiye edeceğim diyerek, MÜRİTLERİNE cinsel organını öptürüyor, cinsel organı öpecek MÜRİT tören havasında “MUZ YEMEYE” PAROLASIYLA ŞEYHİN cinsel organını öpmeye götürülüyordu. TARİKATLARIN yapısını ve ŞEYHE bağlılığın felsefesini bilmeyenlere; okumuş, kültürlü MÜRİTLERİN bile bu saçmalıklara inanmasını anlamak çok zor gelmektedir.
Fakat eğer TARİKATA girenlerin baştan AKILLARINI kenara bırakıp, çoğu zaman YARI veya tam KAÇIK ŞEYHLERE tabi oldukları ve düşünme yerine TAKLİDİ ön plana aldıkları anlaşılırsa bu hareketleri de anlaşılabilir. TARİKATLARA girenlere verilen TARİKAT terbiyesini anlamak için bir TARİKATTA MÜRİDE uymasının zorunlu olduğu yedi madde diye eline verilen listeyi görelim:
1) MÜRŞİDİNE (ŞEYHİNE) tam teslim olmak ve hiç kimseyi MÜRŞİDİNDEN üstün bilmemek.
2) ZEKİ ve İDRAK kabiliyeti yüksek olmak.
3) ŞEYHİNİN hizmetinde hareketli ve atılgan olmak.
4) Sözünde sadık ve güvenilir olmak.
5) Malı ve mülkünü ŞEYHİNİN hizmetine vermek.
6) MÜRŞİDİN (ŞEYHİN) ve TARİKATIN sırlarını gizli tutmak.
7) Canını ŞEYHİ yolunda vermeye her an hazır olmak.
SAĞILACAK MÜRİTLER
Biz TARİKAT MANTIĞI içinde tüm bu maddeleri anladık da bir tek ikinci maddeyi anlayamıyoruz. Hep AKLI kenara bırakıp, ŞEYHE tabi olunmasını isteyen TARİKATLAR, neden acaba ZEKÂ ve İDRAK kabiliyeti istiyorlar. Herhalde burada beşinci maddede belirtilen mal ve mülkün daha çok elde edilmesi için kullanılacak ZEKÂ kastediliyor olsa gerek. Ne de olsa MÜRİT ne kadar kazanırsa, o kadar SÖMÜRÜLEBİLİR! Muhammed İKBAL bu manzaraya “ŞEYHPERESLİK” manasına gelen “PİRİZİM” adını takmıştır. Bununla “YÜCE ALLAH ne istiyor? Hz. KUR’AN’DA ne geçiyor?” mantığı yerine “ŞEYH EFENDİ NASIL BUYURDU? BİZİM TARİKATIMIZDA NASIL AÇIKLANDI?” yı geçiren zihniyeti anlatmaktadır.
İKBAL’İN diğer bir izahı ise şöyledir: “Tekkelerde BENLİĞİ YARATMAK VE YETİŞTİRMEK İMKÂNI KALMAMIŞTIR. BU RUTUBETLİ ALEV, KIVILCIM SAÇMAZ.” Oysa en düzgün TARİKATTA bile kişiler ŞEYHLERİNE tabi olurlar ve TARİKATLARIN akıbeti ŞEYHİN kişiliğine, insafına kalır. İnsanlar BİLGİNİN değil, TAKLİDİN uygulayıcıları olurlar. AKLI bir kenara bırakmak olunca, saydığımız en kötü örneklerin ortaya çıkışı hiç de sürpriz değildir.
…Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. İsra Suresi/36.
…RESUL DE ŞÖYLE DER: "EY RABBİM, BENİM TOPLUMUM, BU KUR'AN'I TERK EDİLMİŞ/DIŞLANMIŞ HALDE TUTTULAR." Furkan Suresi/30
…Evet, AYET’TEN HADİS’LERE HİCRET ettiler. HANİF olacaklarına MEZHEB/TARİKAT taassubuna hicret ettiler. YÜCE ALLAH'TAN ŞEFAAT dileneceklerine GAVSLARA/ŞEYHLERE hicret ettiler... Say say bitmez...
Derleme; (UYDURULAN-DİN KUR'AN'DAKİ DİN. İstanbul yayınevi.)
Saygıdeğerler, indirilen DİN ile uydurulan DİNİ ayırt etmeye çalışırken TARİKATLARA mutlaka değinmeliyiz. Yüzlerce TARİKAT olmasına ve her TARİKATIN, Hz. KUR’AN’IN İSLAM’INDAN sapışı farklı noktalarda olmasına rağmen biz yerimiz yetmeyeceği için ŞEYHLERİN AŞIRI YÜCELTİLMESİ, tartışılmaz kabul edilmesi gibi ortak ve temel olan noktalara değineceğiz. Hz. RESULULLAH’IN TEK MÜRŞİT olduğu, tartışılmaz tek kişi olarak yaşadığı dönemde İSLAM’IN TEK KURUMU MESCİD İDİ. İbadetler, eğitim ve hizmet tüm yeryüzüne yayılan bir faaliyetti, kurum olarak ise bu faaliyetler MESCİDTE gerçekleştirilirdi.
Hz. RESULULLAH’IN sağlığında, hatta 4 HALİFE döneminde MESCİD dışında TEKKE, DERGÂH, ZAVİYE gibi başka kurumların oluşturulmadığı bu tekkelerin, dergâhların üyelerinin bile ortak kabulüdür. İlk tekkenin hicri 150, miladi 760 yılları civarında Şam yakınlarında kurulduğu genel kabullerden biridir. Fakat tekkelerin yayılması yüzlerce yıl sonraya rast gelecektir. TEKKELERİN bugünkü bilinen faaliyetlerinin farklı, O dönemdeki TEKKELER, İLİMLER AKADEMİSİ, ASKERİ HİZMET, HATTA HASTALARIN TEDAVİSİ GİBİ BİRÇOK GÜZEL HİZMETTE KULANILDIĞIDA BİR GERCEKTİR.
Fakat KUŞADALI İBREHİM’İN deyimiyle gün gelip de kimi TEKKELERİN kerhaneye ve meyhaneye dönüştüğü, Hz. KUR’AN’IN emir ve yasaklarıyla alakası olmayan binlerce törenin, gösterinin DİN adına bu tekkelerde uygulandığı da ayrı bir gerçektir. Tüm bunları gören Kuşadalı, YANAN TEKKESİNİN yerine yenisini yaptırmamış ve kendisinden evvel asırlarca yaşayan TEKKELERİN kapanması gerektiğini ve tüm yeryüzünün adeta bir TEKKE gibi kullanılıp, Hz. RESULULLAH’IN zamanındaki gibi MESCİD dışında DİNİ kurumun bırakılmamasını, Hz. KUR’AN dışındaki VİRDLERİN, TARİKATLARIN ÖZEL DUALARININ YERİNİ, Hz. KUR’AN’A, Hz. KUR’AN’DA GEÇEN DUALARA BIRAKMASINI SAVUNMUŞTUR.
TEKKELERİN ortaya çıkışı hicri 150. yıl olsa da, bugünkü manasıyla bildiğimiz TARİKATLARIN kurumsal yapılar olarak ortaya çıkışı hicri 600’ler civarındadır. Kurumsal karaktere sahip olduğu kabul edilen ilk TARİKAT KADİRİLİKTİR, kurucusu ABDULKADİR GEYLANİ vefatı hicri 562’dir. Diğer birkaç örnek şöyledir: Rifailik; Ahmed er Rifai, vefatı hicri 578. Bektaşiye; Hacı Bektaş Veli, vefatı hicri 669. Mevleviyye; Mevlana Celaleddin Rumi, vefatı hicri 672. Halvetiyye; Ekmelüddin el Haveti, vefatı hicri 750. Nakşibendiyye; Bahauddin Nakşibendî, vefatı hicri 791.
ŞİMDİ SORUYORUZ?… ŞEYTAN ACABA KİMİN MÜRŞİDİ?
“TARİK” Arapça “YOL” demektir. Bundan türetilen “TARİKAT” ise “YOL, YÖNTEM, USUL, TARZ” manalarına gelir. TARİKATLAR ALLAH’A gitmek için bir yoldur, bir mecburiyet değildir şeklinde yumuşak izahlarla TARİKAT bağlılığını açıklayan TARİKATÇILAR vardır. Fakat birçok TARİKATÇI “MÜRŞİDİ OLMAYANIN MÜRŞİDİ ŞEYTANDIR.” uydurma HADİSİSİYLE TARİKATA girmeyi, TARİKATIN ŞEYHİNİ MÜRŞİT kabul etmeyi DİNİ bir vecibe, Kurtuluşun bir şartı gibi sunmaktadır.
Şimdi SORMAK LAZIM yüzlerce yıl TARİKATLARIN yokluğunda MÜSLÜMANLAR, eksik MÜSLÜMANLAR OLARAK MI YAŞADI? TARİKAT ŞEYHLERİNİN yaygın olmadığı bu dönemde MÜSLÜMANLARIN MÜRŞİDİ ŞEYTAN MIYDI? Hz. KUR’AN’IN izahları bu yıllara kadar MÜSLÜMANLARIN MANEVİ GELİŞİMİNE REHBERLİK ETMEKTE YETERSİZ Mİ KALDI Kİ TARİKATLARA İHTİYAÇ DOĞDU? Hz. KUR’AN’A göre Hz. KUR’AN DİN adına her şeyi açıklamaktadır. Hz. RESULULLAH efendimiz ise Hz. KUR’AN’IN uymamıza kefil olduğu TEK İNSANDIR.
…Kim RAHMAN’IN ZİKRİ'Nİ (KUR’AN’I) GÖRMEZDEN GELİP ONDAN UZAKLAŞIRSA BİZ ONA BİR ŞEYTAN MUSALLAT EDERİZ DE O ONA CAN YOLDAŞI OLUR.
…BU ŞEYTANLAR ONLARI YOLDAN SAPTIRIRLAR. ONLARSA O KENDİLERİNİ HALA HİDAYET ÜZERE OLDUKLARINI SANIRLAR. Zühruf Suresi/36 37.
Oysa TARİKATLARIN ürettiği birçok ŞEYH TARTIŞILMAZ KİŞİ EDİLMİŞ, bu ŞEYHLERİN ETRAFINDAKİLER KURTULANLAR, DİĞER KİMSELER CEHENNEMLİK OLARAK SINIFLANDIRILMIŞ, bu şahıslara uymak DİNİN en önemli şartı gibi kabul ettirilmeye çalışılmıştır. Bu TARİKATLARIN birçok liderinin MEHTİ veya İSA ilan edilmesi sadece geçmişteki TARİKATLARIN değil, günümüzdeki birçok TARİKATIN da bir gerçeğidir.
(MEHDİ ve İSA’NIN gelişi ile ilgili inançlar için ilerideki seminer yazılarımızda değineceğiz. Her şehirde, kasabada veya mahallede bahsettiğimiz tiplere rastlayabiliriz. Bunların çoğu PARANOYAK HEZEYANLARI olan, insanların hem RUH DÜNYASINI, hem de KESESİNİ ZARARA uğratan kişilerdir. Bu tavırlarıyla Hz. KUR’AN’IN bize anlattığı sahtekâr MUSEVİ ve HIRISTİYAN DİN ADAMLARININ DİNİMİZDEKİ KARŞILIĞI BU ŞEYHLERDİR.
…HAHAMlardan ve RAHİPlerden birçoğu halkın mallarını UYDURMA YOLLARLA YERLER. Tevbe Suresi/34
ŞEYHE BİAT = KÖRÜ KÖRÜNE İTAAT
TARİKATLARIN en önemli kurallarından biri MÜRİDİN kendisini ŞEYHİNE ölünün kendini ölü yıkayıcısına bıraktığı gibi bırakmasıdır. Hz. KUR’AN’IN AKLINIZI çalıştırmayı emretmesine rağmen TARİKATLARDA KÖRÜ KÖRÜNE BİAT ESASTIR. TARİKAT üyelerine AKILLARINI bir kenara bırakıp ŞEYHLERİNE tabi olmaları, AKLIN bu yolda yürümeyeceği anlatılır. Bu prensibi kabul edip ŞEYHE tabi olan kişiye ŞEYHİN MEHDİLİĞİNİN veya Hz. İSA’LIĞININ inandırılması, ŞEYHİN DÜNYADAKİ EN ÜSTÜN İNSAN olduğunun iknası, kişinin maddi açıdan SÖMÜRÜLMESİ, DİNE YAPILAN İLAVE VE EKSİLTMELERİN, YUTTURULMASI GAYET KOLAY OLMAKTADIR.
Üstelik KİŞİ AKLI kenara bırakma prensibini kabul ettikten sonra üniversite bitiren okumuş MÜRİTLE; cahil, okuma yazma bilmeyen MÜRİT aynı mertebeye gelmektedir. Bu yüzden bizi TARİKATLARDAKİ okumuş kişilerin tavrı şaşırtmamalıdır. Çünkü bu kişiler TARİKATLARIN yapısı gereği AKLINI kenara bırakmış ve ŞEYHE teslim olmuşlardır. Bu tavrın neticesi ise CAHİL ile OKUMUŞUN, BİLEN ile BİLMEYENİN farkının kalmamasıdır.
ARAŞTIRMA yerine YUTTURMA, DÜŞÜNME yerine TAKLİT esas olunca, TARİKATTAKİ herkesin İNANCI, hayata bakış AÇISI ve DİNİ değerlendirişi tamamen ŞEYHİYLE aynı olmaktadır. Şunun da altını çizmeden geçemeyeceğiz “ŞEYH BAĞLILARI=ŞEYHİ kendine VELİ edinenlerin Ahiretteki HALİ, bağlı oldukları>>>VELİ edindikleri ŞEYHLERİNİN ahiretteki HALİNE endekslidir. Kendi erişecekleri çıtayı kendileri belirlemiştirler dir, bu dünyada CAN YOLDAŞI edindikleridir!!!”
Hatta birçok zaman “AKLI BIRAKMA PRENSİBİ” kabul ettirildiği için ŞEYHTEN çok daha bilgili ve kültürlü bir kişi bile “ BEN BİLMEM, ŞEYHİM BİLİR!.. ŞEYHİM diyorsa vardır bir hikmeti.” izahlarıyla ŞEYHİN en saçma izahlarını bile yutmaktadır. Yakın zamanlardan trajikomik birkaç izaha yüzlerce TARİKAT bağlısının sırf ŞEYHLERİ dedi diye nasıl inandıklarını örnek verebiliriz. Birinci ŞEYHİN Amerika’ya kızıp nasıl uzay mekiğini düşürdüğünü ŞEYHİN MÜRİTLERİ büyük bir gururla anlatıyorlardı.
İkinci ŞEYHİN ise Kıbrıs’ta duyulan ve başta nedeni çözülemeyen gürültüyü ejderha ilan etmesini en okumuş MÜRİTLERİ bile hemen kabul etmişlerdi. Üçüncü ŞEYH ise nefislerinizi terbiye edeceğim diyerek, MÜRİTLERİNE cinsel organını öptürüyor, cinsel organı öpecek MÜRİT tören havasında “MUZ YEMEYE” PAROLASIYLA ŞEYHİN cinsel organını öpmeye götürülüyordu. TARİKATLARIN yapısını ve ŞEYHE bağlılığın felsefesini bilmeyenlere; okumuş, kültürlü MÜRİTLERİN bile bu saçmalıklara inanmasını anlamak çok zor gelmektedir.
Fakat eğer TARİKATA girenlerin baştan AKILLARINI kenara bırakıp, çoğu zaman YARI veya tam KAÇIK ŞEYHLERE tabi oldukları ve düşünme yerine TAKLİDİ ön plana aldıkları anlaşılırsa bu hareketleri de anlaşılabilir. TARİKATLARA girenlere verilen TARİKAT terbiyesini anlamak için bir TARİKATTA MÜRİDE uymasının zorunlu olduğu yedi madde diye eline verilen listeyi görelim:
1) MÜRŞİDİNE (ŞEYHİNE) tam teslim olmak ve hiç kimseyi MÜRŞİDİNDEN üstün bilmemek.
2) ZEKİ ve İDRAK kabiliyeti yüksek olmak.
3) ŞEYHİNİN hizmetinde hareketli ve atılgan olmak.
4) Sözünde sadık ve güvenilir olmak.
5) Malı ve mülkünü ŞEYHİNİN hizmetine vermek.
6) MÜRŞİDİN (ŞEYHİN) ve TARİKATIN sırlarını gizli tutmak.
7) Canını ŞEYHİ yolunda vermeye her an hazır olmak.
SAĞILACAK MÜRİTLER
Biz TARİKAT MANTIĞI içinde tüm bu maddeleri anladık da bir tek ikinci maddeyi anlayamıyoruz. Hep AKLI kenara bırakıp, ŞEYHE tabi olunmasını isteyen TARİKATLAR, neden acaba ZEKÂ ve İDRAK kabiliyeti istiyorlar. Herhalde burada beşinci maddede belirtilen mal ve mülkün daha çok elde edilmesi için kullanılacak ZEKÂ kastediliyor olsa gerek. Ne de olsa MÜRİT ne kadar kazanırsa, o kadar SÖMÜRÜLEBİLİR! Muhammed İKBAL bu manzaraya “ŞEYHPERESLİK” manasına gelen “PİRİZİM” adını takmıştır. Bununla “YÜCE ALLAH ne istiyor? Hz. KUR’AN’DA ne geçiyor?” mantığı yerine “ŞEYH EFENDİ NASIL BUYURDU? BİZİM TARİKATIMIZDA NASIL AÇIKLANDI?” yı geçiren zihniyeti anlatmaktadır.
İKBAL’İN diğer bir izahı ise şöyledir: “Tekkelerde BENLİĞİ YARATMAK VE YETİŞTİRMEK İMKÂNI KALMAMIŞTIR. BU RUTUBETLİ ALEV, KIVILCIM SAÇMAZ.” Oysa en düzgün TARİKATTA bile kişiler ŞEYHLERİNE tabi olurlar ve TARİKATLARIN akıbeti ŞEYHİN kişiliğine, insafına kalır. İnsanlar BİLGİNİN değil, TAKLİDİN uygulayıcıları olurlar. AKLI bir kenara bırakmak olunca, saydığımız en kötü örneklerin ortaya çıkışı hiç de sürpriz değildir.
…Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. İsra Suresi/36.
…RESUL DE ŞÖYLE DER: "EY RABBİM, BENİM TOPLUMUM, BU KUR'AN'I TERK EDİLMİŞ/DIŞLANMIŞ HALDE TUTTULAR." Furkan Suresi/30
…Evet, AYET’TEN HADİS’LERE HİCRET ettiler. HANİF olacaklarına MEZHEB/TARİKAT taassubuna hicret ettiler. YÜCE ALLAH'TAN ŞEFAAT dileneceklerine GAVSLARA/ŞEYHLERE hicret ettiler... Say say bitmez...
Derleme; (UYDURULAN-DİN KUR'AN'DAKİ DİN. İstanbul yayınevi.)