PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Sabır Nedir?


dost1
12. February 2009, 05:52 AM
Selamun Aleykum Değerli Kardeşlerim!

Kur`an`ın yetmişten fazla ayetinde geçen “صبر sabr” kelimesi genel anlamıyla, halk arasında acıya katlanma, sıkıntı ve zorluklara karşı soğukkanlılıkla direnme demektir. Ancak, Allah`ın Kur`an`da, sabırlı insanları övmesi ve onları hesapsızca ödüllendireceğini bildirmesi, bu kelimenin anlamının daha derinlemesine incelenmesini ve açıklanmasını âdeta zorunlu hale getirmektedir. Bu sebeple biz de “sabr” kelimesini daha detaylı bir şekilde açıklamaya çalışacağız:

Sabır; aklın ve dinin gösterdiği yolda sebat etmektir (kararlı olmaktır). Bazı ibadetler ve ahlâkî davranışlar insan nefsine zor gelebilir. Meselâ, cebindeki parayla bir yoksula yardım etmektense eğlenmek, çalışmaktansa gezip tozmak insanların daha çok hoşlarına gidebilir. Ya da kış günlerinde sabah erkenden kalkmak, soğuk su ile abdest alıp namaz kılmak yerine sıcacık yataktaki uyku insanlara daha cazip gelebilir. İşte bu gibi durumlarda, insanların zor şartlarını kolay eden, üşenmeden namaz kılmalarını ve uzun yaz günlerinde bitkinlik duymadan oruç tutmalarını, iyi ve doğru davranışlarda bulunmalarını sağlayan güç; sabırdır.

Sabır; aklın ve dinin gösterdiği yolda, nefsin aşırı olan istek ve arzularına direnmektir. İnsanlar çoğu zaman nefislerine hoş gelen arzularını akıl, din ve toplum kuralları doğru bulmasa da tatmin etmek isterler. İşte sabır, nefislerin kuvvetli çekim gücüne karşı insanların hiç tereddüt etmeden erdemli davranışları seçmelerini sağlayan güçtür.

Sabır; insanın elinde olmadan başına gelen ve büyük üzüntüler veren musibetlere karşı koymak, bunların üstesinden gelmektir. Bazı sıkıntılar vardır ki, insanın irade gücünü aşar. Meselâ yakınlarının veya kendi başına gelen felâketler ya da doğal afetler gibi. Bunlar insanın doğal yapısına uymayan olaylardır ve maddî yıkımlar yanında manevî yıkımlara da yol açabilir. Ya da bir savaş ortamı içinde karşı karşıya kalınabilecek yokluklar, işkenceler ve ölüm korkusu insanın irade gücünü yok edebilir. İşte bu gibi durumlarda insanın iradesini kaybetmesini önleyen, çektiği acılara rağmen Allah`a isyan etmeden mücadelesine devam edebilmesini ve ayakta kalabilmesini sağlayan güç, sabırdır.

Sabır, bütün peygamberlerin de ortak sıfatıdır. Onların sabırlarını dile getiren Kur`an ayetlerinden öğrendiklerimize göre peygamberler de, Allah`ın dinini tebliğ ederlerken çeşitli sıkıntılara uğramışlar, eziyet görmüşler, yurtlarından çıkarılmışlar, zindanlara atılmışlar fakat daima sabretmişlerdir. Dolayısıyla her Müslüman Allah`ın elçilerini örnek almalı, kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek sabırlı olmalı ve bu konuda Allah`tan yardım dilemelidir.


Ancak, sabrın ne olduğunu incelerken, ne olmadığını da belirlemek gerekir ki, kavram kargaşası doğmasın.

Sabretmek; haksız yere mahkûmiyete, miskinliğe (uyuşukluğa), zillete (hor görülmeye, aşağılanmaya) razı olmak, haksız tecavüzlere, insan onuruna gölge düşürecek saldırılara katlanmak, bunlara karşı sessiz ve pasif kalmak anlamına gelmez. Çünkü meşru olmayan şeylere karşı sessiz kalmak, o davranışa ortak olmak demektir. Aksine sabır, bu tarz kötülüklerle mücadele etmek, bunlara karşı çıkmak ve bir hakkı savunmak ve korumak için çaba göstermektir, kararlı olmaktır.

İnsanın kendi gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değil, acizliktir, tembelliktir, korkaklıktır
Bu konuda gözden kaçırılmaması gereken en önemli nokta, sabrın kesinlikle bir atalet değil, bir hareketlilik içerdiği noktasıdır. Miskin miskin oturarak payına düşen rezillikleri “kader böyle imiş, tahammül etmeli” mantığıyla kabullenmek; M.Akif ERSOY’un da çok yerinde olarak saptadığı gibi asla Kur`an`da geçen “sabr” sözcüğü ile açıklanamaz:

“Aman yarabbi! Kur’an ne söylüyor biz ne anlıyoruz. `Sabır`; `katlanmak` değil, `göğüs germek` demektir. Neye göğüs germek? Evet, sonunda katlanılamayacak acılara katlanma ıstırabına mahkûm olmamak için, önceden her türlü şedaide (sertliklere, çetinliklere), her türlü mezalime (zulümlere), mertçesine, insancasına göğüs germek. Fedakârlıkların semtine uğramayarak, miskin miskin oturmak, sonra da hissesine düşecek rüsvaylığı (rezilliği, kepazeliği) `kader böyle imiş, tahammül etmeli` diye hazıma (sindirmeye) çalışmak, hiçbir zaman `sabır` sözcüğü ile telif olunamaz (bağdaştırılamaz).” (Doç. Dr. Abdülkerim Abdülkadiroğlu, Nuran Abdülkadiroğlu,, Mehmet Akif`in Kur`an-ı Kerim`i Tefsiri, Mev`ıza ve Hutbeleri, Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları)


Gerçekten de Kur`an “sabr” sözcüğü ile katlanmayı değil, göğüs germeyi kastetmektedir. Göğüs germek ise, içinde bulunulan zorlukların verdiği acılara katlanmak ama aynı zamanda o zorluğu yenmek için onunla mücadele etmek demektir. Dolayısıyla “sabr” sözcüğü, tam bir aktivite, tam bir canlılık ihtiva etmektedir.

Bu bakış açısıyla sabrın tavsiyeleşilmesi; azgınlıklarla, haksızlıklarla, karanlıklarla karşılaşan herkesin, bunlarla mücadele edebilmesini sağlamak için desteklenmesi, yüreklendirilmesi anlamındadır. Hakkın tavsiyeleşilmesi bahsinde söylediğimiz gibi, insanın hüsrandan/ zarardan kurtulabilmesi için kişisel çabası yeterli olmamakta, toplum olarak birlikte hareket edilmesi, yardımlaşılması gerekmektedir. İşte bu birlikteliğin sağlanması için Kur`an “teşvikleşme” tabirini kullanmıştır. Kur`an`da bu tabirin kullanılması, ayrıca dikkate değer bir noktadır. Çünkü tarihî gerçekler ve toplum bilimi bize göstermiştir ki, toplumsal birliktelik emir ve yasaklarla sağlanamaz. Ama tavsiye, hatırlatma, teşvik ise; aynı amaçta oluşun bir göstergesi ve sorumluluğun paylaşıldığının bir bildirgesidir. Kendisini haksızlıklar karşısında âciz hisseden kişi, yapılan teşvik sayesinde, kendisinden başkalarının da bu haksızlıkları gördüğünü ve mücadelede yalnız kalmayacağını görür ve güç kazanır. Kişilerin güçlenmesi ise toplumun güçlenmesidir ve böylece toplumun hüsrandan/ kayıptan-zarardan kurtulma şansı da artmaktadır.
Kaynak:İşte Kur'an (Hakkı Yılmaz)

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

Barış
7. April 2010, 10:58 AM
]“Aman yarabbi! Kur’an ne söylüyor biz ne anlıyoruz. `Sabır`; `katlanmak` değil, `göğüs germek` demektir. Neye göğüs germek? Evet, sonunda katlanılamayacak acılara katlanma ıstırabına mahkûm olmamak için, önceden her türlü şedaide (sertliklere, çetinliklere), her türlü mezalime (zulümlere), mertçesine, insancasına göğüs germek. Fedakârlıkların semtine uğramayarak, miskin miskin oturmak, sonra da hissesine düşecek rüsvaylığı (rezilliği, kepazeliği) `kader böyle imiş, tahammül etmeli` diye hazıma (sindirmeye) çalışmak, hiçbir zaman `sabır` sözcüğü ile telif olunamaz (bağdaştırılamaz).” (Doç. Dr. Abdülkerim Abdülkadiroğlu, Nuran Abdülkadiroğlu,, Mehmet Akif`in Kur`an-ı Kerim`i Tefsiri, Mev`ıza ve Hutbeleri, Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları)[/B]

Mehmet Akif Ersoy'u İstiklal Marşının şairi olarak çocukluğumdan beri severdim.Bir de unutulmaz Çanakkale şehitleri şiiri var tabi ki.

Yukarıdaki cümleleri ise, onun şair yüreğinin Kuran'ı ne güzel anladığını ve yansıttığını gösteriyor.Tabi Safahatta paylaştığı düşünceleri de öyle.

Allah rahmet eylesin,mekanı cennet olsun inşallah.

müslümanlardan
10. April 2010, 07:08 PM
Sabır ,hayatın bütün hatlarını lehine çevirmek tir....

Barış
11. April 2010, 01:59 AM
Nice peygamberler de vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah erleri savaştılar; Allah yolunda kendilerine isâbet eden şeylerden gevşemediler, zaafa düşmediler ve boyun eğmediler. Ve Allah, sabredenleri sever.

(Âl-i İmrân/146)

müslümanlardan
12. April 2010, 08:50 AM
SABIR,GÖNÜLDEN YÖNELENLERİN DIŞINDAKİLERE AĞIR GELEN BİR İŞTİR....bakara,45

hiiic
9. May 2010, 08:42 AM
Nice peygamberler de vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah erleri savaştılar; Allah yolunda kendilerine isâbet eden şeylerden gevşemediler, zaafa düşmediler ve boyun eğmediler. Ve Allah, sabredenleri sever.

(Âl-i İmrân/146)
__________________

Sabır; Allah yolunda kendine isâbet eden şeylerden gevşememek, zaafa düşmemek ve boyun eğmemek.

Ancak burda karmaşa yaşıyorum, Allah rızası için bir şey yapmaya kalktığımda hep olmadık yerlerden olmadık arızalar çıkıyor yada hergün olan iş olmuyor... Buradalarda sönme ve gevşeme yaşıyorum. "Tamam Allahım sen istemiyorsan olmaz, ben yapamam sen yaparsın" diyip arkamı dönüyorum. Bu yanlış mı? Belkide iyi olduğunu sandığım şeylerde hata var yada o işi yaparken gösteriş mi yapıyorumda aksilik çıkıyor.

Toslunba
9. May 2010, 11:54 PM
Hiiç kardeşim ,söyleminiz hiç yanlış değil aksine çok isabetli.

La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim ;aliyy ve aziym olan allah'dan başka güç ve kudret sahibi yoktur.

Çok açık. İyiliği yapan sen olursan paçana dolanır. Bu fare dolu bir ambara arpa depolamaya benzer. Benimde başıma çok geldi. Allah rızası için bi sürü ağaç diktim. Alayının üstüne karayolları yol yaptı. Çok şükür hala ağaç yetiştiriyorum ama bu sefer diken ben olmayacağım inşallah.

"O okları siz atmadınız, biz attık."

Oku sen atarsan katil olur hesabını veremezsin. Biz atarsak hesap bile vermeyiz ....

İnşallah hayırları Ben değil ,benden Hakk yapar.

hiiic
12. January 2011, 09:12 PM
O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.

ya ben bu sabır işinden hiç bişi anlamadım. M. akifin söylediği şey cihad. sabır ise daha çok tekamül gibi geliyor bana. Yada bela ve musibetlere aldırış etmemek gibi bişey mi demek? Çünkü Sabır çok önemli bir konu Kuranda övilen ve müminin esaslı özelliklerinden birisi. ne demek bu ? nasıl yapıcaz?

Sabırsız insan nasıl olur ?
Kurana göre ekine köküne göre ne mana çıkıyor kelime nereden geliyor?
Halk arasında kullandığımız "sabırlı ol, sabırsızlık etme" ifadeleri doğru manada mı kullanılıyor?
v.s.

Anonymous
16. January 2011, 07:42 AM
O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.

ya ben bu sabır işinden hiç bişi anlamadım. M. akifin söylediği şey cihad. sabır ise daha çok tekamül gibi geliyor bana. Yada bela ve musibetlere aldırış etmemek gibi bişey mi demek? Çünkü Sabır çok önemli bir konu Kuranda övilen ve müminin esaslı özelliklerinden birisi. ne demek bu ? nasıl yapıcaz?

Sabırsız insan nasıl olur ?
Kurana göre ekine köküne göre ne mana çıkıyor kelime nereden geliyor?
Halk arasında kullandığımız "sabırlı ol, sabırsızlık etme" ifadeleri doğru manada mı kullanılıyor?
v.s.

Selam sevgili hiic kardeşim;

Aşağıdaki bağlantıdaki ayetler merak ettiğin konu ile ilgili olabilir:
http://www.hanifler.com/showpost.php?p=8188&postcount=137

hiiic
20. July 2011, 07:00 PM
Hayatımın bütün devrelerinde olduğu gibi, son zamanların buhranları ve felâketleri arasında da bir dakika geçmemiştir ki, her türlü huzur ve istirahatimi, her nevi şahsî duygularımı milletin kurtuluşu ve mutluluğu adına feda etmekten zevk duymayayım. Gerek askerî hayatımın ve gerek siyasî hayatımın bütün devir ve bölümlerini işgal eden mücadelelerimde daima hareket kuralım, millî iradeye dayanarak milletin ve vatanın muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur.

M.Kemal ATATÜRK


***
İşte sabır budur.

hiiic
23. July 2011, 12:28 PM
Bakara 245
Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah'a güzel bir borç verecek yok mu? Darlık veren de bolluk veren de Allah'tır. Sadece O'na döndürüleceksiniz.

Allaha borç mu verilir? Allah kullarına yapılan yardımı kendisine yapılan yardım olarak değerlendiriyor. Sıkıntılı zamanda kullarına yapılan yardım Allaha borç vermek kapsamına griyor.

Keza peygamber ve müminlerin uğruna savaşmayı Allah kendisi yolunda savaşmak olarak belirtiyor.

Bakara 246
Musa'dan sonra, Beni İsrail'den ileri gelen kimseleri görmedin mi? Kendilerine gönderilmiş bir peygambere: "Bize bir hükümdar gönder ki (onun komutasında) Allah yolunda savaşalım" demişlerdi. "Ya size savaş yazılır da savaşmazsanız?" dedi. "Yurtlarımızdan çıkarılmış, çocuklarımızdan uzaklaştırılmış olduğumuz halde Allah yolunda neden savaşmayalım?" dediler. Kendilerine savaş yazılınca, içlerinden pek azı hariç, geri dönüp kaçtılar. Allah zalimleri iyi bilir.

yukarıdaki ayette yurtlarından çıkarılmış millet uğruna savaşmayı gösteriyor

Âl-i İmrân 146
Nice peygamberler vardı ki, beraberinde birçok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.

Nisâ 74
O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükafat vereceğiz.

Sonuç olarak Allah uğruna savaşmak tıpkı Allaha borç vermek gibi millet yada ulus uğruna yapılıyor.

Nisâ 75
Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!

Şimdi Allahın türk milletine gönderdiği rehber Atatürkün yazısına tekrar bakalım.

Hayatımın bütün devrelerinde olduğu gibi, son zamanların buhranları ve felâketleri arasında da bir dakika geçmemiştir ki, her türlü huzur ve istirahatimi, her nevi şahsî duygularımı milletin kurtuluşu ve mutluluğu adına feda etmekten zevk duymayayım. Gerek askerî hayatımın ve gerek siyasî hayatımın bütün devir ve bölümlerini işgal eden mücadelelerimde daima hareket kuralım, millî iradeye dayanarak milletin ve vatanın muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur.

M.Kemal ATATÜRK

Millet uğruna??? Yani Allah yolunda.. Yani?

O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.

savaş sadece cephede olmaz, bunu Allah başka bir ayette söylüyor..
Böyleyse Allah için milletimiz için Cihad etmeliyiz.

Doğuda milletimiz ABD ve ingilterenin oyununa geliyor, iç savaşlar ve diğer kötü niyetli bozguncular kollarını sıvıyorlar. Ortadoğuda pek çok devlet bir bütün Osmanlıdan ayrılmanın bedelini ödüyor.. Bu karışıklık içerisinde Halkımıza islamın emirlerini anlatmalıyız.

Camide yapmacıktan sahtecikten oynadıkları oyunları değil. İslamın hayatın gerçeklerini. ve böylece belki sınırlarımıza teknolojik nöbetçiler araçlar koyup bildiğimiz ve bilmediğimiz düşmanlardan korunabiliriz.

Memlekete millete hizmet Allaha hizmettir.
Dizilerle, çalgı çengilerle kandırılan halkımızı bekleyen en büyük sorun ise süper güç ABD nin sınırımıza konuçlanmış, kendi milletimizi kışkırtıyor olması ve onunla beraber bizi sırtımızdan feci şekilde vurması tehlikesi var,... olmaz olmaz diyenler yada oturup sadece tarihiyle övünen böbürlenen boş insanlar hüzmesini uyandırmak lazım.

peki nasıl?

pramid
24. July 2011, 12:28 PM
Sabır, etkiye karşı gösterilen tepkidir. Zorluğa mukavemet etmektir... Kuru kuru geçmesini beklemek değil...

hiiic
13. August 2011, 07:21 AM
IMMANUEL KANT
(1724 - 1804)

* Uçarken havayı kesen ve onun direncini hisseden kuş, bunu havasız (vakum) yerde daha iyi yapabileceği kanısına kapılabilir.



evet, yani gittiğimiz yolda zorluklar yoksa o yol bizi hiçbir yere götürmüyordur.

Kantın da anlattığı gibi, kuşu uçuran onun uçmasını sağlayan şey aslında onun karşı koyduğu havadan başkası değildir.

Allah inşirah suresinde zorluklarla beraber kolaylıkların olduğunu bu nedenle yorulmamızı, zorlanmamızı ve bir işi bırakınca diğerine koşmamızı emreder.
Yine farklı ayetlerde yılmadan çabalamamızı anlatırken diğer ayetlerle bağlantı kurulunca aslında bu zorlukları Allahın bizlere verdiğini, musibetlerin onun katından bilinçli olarak geldiğini görürüz.

Çektiğimiz fikir sancılarından, sorgulamalardan tutun da maddi sıkıntılara kadar hepsi musibettir ve Aslında bizi uzaklara uçuran, ufuklarımızı anlayışımızı açan şey de budur.

Niçenin dediği gibi "seni öldürmeyen şey seni güçlendirir" sana her zaman artı değerler katar.

Daha pek çok akıllı tecrübekar insanın sözlerinden alıntı yapmak mümkün... Ayrıca Kuranda bu konuda çok fazla ayet var.

----------------------------------------------------

Neden böyle bir konuyu paylaşıyorum...

Ben küçüklüğümden beri sabrın diz çöküp oturmak olduğuna zorla inandırılmış ve böyle yaptıkça sevgiyle ödüllendirilmiş birisiyim. Bana hayatta zorluklara karşı mücadele etmeyi dahası bu zorukların aslında bizi kuşlar gibi uçurduğunu ve onlarla mücadele etmemi sevmeyi kimse öğretmedi. Bana şeyhimden gelene razı olmam, fazla sorgulamamam, ve belalara tekamul etmem sabır olarak öğretildi.

ve biliyorum ki benim gibi yetişmiş binlercesi var. Sümsüklüğü, miskinliği (kuranda tam aksi bir fiil farz olmasına rağmen) marifet gibi öğreten ve öğrenen binlercesi.

Bize hayatta mücadele etmeyi değil, en ufak sıkıntılara bile pes edip Allahtan hatta onun ortağı olan evliyalardan çözüm beklememiz emredildi. Ama eğer öyle olsaydı Allah sorunu daha baştan yaratmazdı.

------------------------------------------------

Sabrın ne olduğunu öğrenmek için çok dua ettim ve fikri sıkıntı çektim. Meper bu sıkıntılarım; uçmaya çalışırken karşı koyduğum hava imiş. Olmamasını herşeyi daha en baştan biliyor olmayı tercih ederdim ama o zaman vakumlu ortamdaki kuşun çırpınışlarından farkım kalır mıydı?


ÇÜNKÜ;
Çünkü sabretmek Allahın en önemli emri. Zorluklara direnerek uçmak, Rabbimin en başta emrettiği şey. Asıl kim sabretmeyi bırakırsa dinini yıkmış olur. Hamdolsun.






Şimdi gerçekten düşünüyorum da, benim müslüman kardeşim mollo hüseyin mi? yoksa Kant mı? Bana sabrı tavsiye eden hangisiydi?


İki sure yazıyorum. sanırım aynı zamanda bunlar necm de.

Öğüt alın.
Ders çıkarın.
Keyifle okuyun. Kuranı anlamak çok güzel, çünkü ancak anladıkça yaşayabilirsin.



*************************************************


İnşirâh SURESİ

1. Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
2. Yükünü senden alıp atmadık mı?
3. O senin belini büken yükü
4. Senin şanını ve ününü yüceltmedik mi?
5. Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır.
6. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.
7. Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul,
8. Yalnız Rabbine yönel.


Asr SURESİ

1. Asra yemin ederim ki
2. İnsan gerçekten ziyan içindedir.
3. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.