PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Tesbih


dost1
26. January 2009, 01:15 AM
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Tesbih ile ilgili yapılan bir çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
“تسبيح Tesbih” kelimesinin; sözlük anlamı ile “havada ve suda hareket etmek, geçip gitmek, yüzerek uzaklara gitmek” demek olan “سبح sebh” kökünden türemiş bir kelime olduğunu ve Kur`an`daki anlamının da, Allah`ı O`na yakışmayan şeylerden uzak tutmak, Allah`ı yüceltmek, O`nun her türlü kemal sıfatlarla donanmış olduğunu iyi kavramaktır.

“تسبيح Tesbih”, kısaca yaratanı tüm nitelikleriyle tanımak ve tanıtmak demektir ve “tesbih”in otuz üçlük, doksan dokuzluk imameli tespihlerle ve Ebu Hüreyre`nin namazlardan sonra otuz üç kere “Sübhanellah” dedirtmesiyle hiç alâkası yoktur.

İsmin tesbihi:


Bir ismi “تسبيح tesbih” etmek, yani noksanlıklardan uzak tutup, yüceltmek demek; aslında o ismin sahibini “tesbih” etmek demektir. Çünkü bir ismin sahibinin yüceliği ve kutsallığı, ismin yüceliği ve arınmışlığı ile ifade edilir. Bir kısım âlimler, “isim ile sahibi aynıdır” demişlerse de, hepsi ismin arındırılmasındaki maksadın, sadece ismin sözlük anlamlarının değil, asıl o sıfat ve isimlerin sahibinin arındırılmasına yönelik olduğunu kabul etmişlerdir. Dolayısıyla burada “ismin tesbihi”nden maksat, kendisine yakışmayan isim ve sıfatların, Rabbimizden uzak tutulmasıdır.

Kur`an`ın indiği dönemde Araplar arasında;
- meleklerin, Allah`ın kızları olduğu,
- Üzeyir`in ve İsa`nın Allah`ın oğlu olduğu,
- bazı melek ve putların Allah`a yaklaştırıcı olduğu,
- cinler ile Allah arasında bir nesep (soy bağı) ilişkisi bulunduğu gibi yanlış ve saçma inanışlar yaygındı. İşte, “ismin tesbihi” emri ile yapılması gereken, bu tarz inançları yansıtan isim ve sıfatların Rabbimizin isim ve sıfatları arasından derhal çıkartılıp atılmasıdır.


“İsmin tesbihi”nde üzerinde durulması gereken bir diğer önemli husus da; hile, tuzak, intikam gibi konularda Rabbimize yakıştırılan isim ve sıfatların, eksiklik lekesinden uzak tutulması hususudur.

Örnek olarak; Kur`an`daki bazı ayetlerde, Allah`ın tuzak kurduğuna dair ifadeler yer almaktadır. İşte bu ayetler örnek gösterilerek Allah`a, “hile ve tuzak kuran” sıfatını yakıştırmak doğru değildir. Çünkü bu ifadeler, Rad suresinin 13. ayetinde açıklandığı gibi sadece Allah`ın “tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü” olduğu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ayetlerdeki asıl maksadın, yani Allah`ın gücünü vurgulamaya yönelik maksadın göz ardı edilip, hile-tuzak kurma gibi Kur`an`ın her tarafında kınanmış bir özelliğin Allah`a yakıştırılması yanlıştır.

Bu konuya verilebilecek bir diğer örnek ise “intikam” sözcüğünden türetilmiş isim ve sıfatların Allah`a yakıştırılmasıdır. “İntikam” da, “sabır” ve “zulüm” gibi dilimize yanlış anlamda geçmiş bir sözcüktür. Allâme İbni Menzur, Lisan-ül Arab isimli eserinde “intikam” sözcüğünün manasını açıklarken şu ifadeleri kullanmıştır: “Suçluyu cezalandırmak suretiyle beraberliği sağlamak, altta kalmamak, (Allah için kullanıldığında) dilediğini, suçuna denk bir ceza ile cezalandırmak suretiyle adaleti sağlamak.” Görüldüğü gibi intikam sözcüğünün, dilimizde “öç alma, kin duyarak öç alma” anlamında kullanılan “intikam” sözcüğü ile anlam olarak bir benzerliği yoktur.
Kaynak:İşte Kur'an (Hakkı Yılmaz)

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
ALlah'a emanet olunuz.