elmuh
24. January 2009, 11:12 AM
Peren Birsaygılı'dan alıntıdır (http://www.haber10.com/makale/14230)
Nazım Hikmet’in “Hapiste Yatacak olana bazı öğütler “ isimli meşhur bir şiiri var ya hani…
“ Dünyadan, memleketinden, insandan umudum kesik değil diye ipe çekilmeyip de atılırsan içeri ” diye başlayan ve “ Yatarsan on yıl, onbeş yıl…Daha da yatacağından başka sallansaydım ipin ucunda bir bayrak gibi keşke demeyeceksin “ diye devam eden şiirinden bahsediyorum.
Bizimkisi de biraz aynı hesap…
Yani “Hapiste yatacak olana bazı öğütler” demek yerine “Müslüman olacak olana bazı öğütler “ diyerek ardından, bir sürü nasihat etmek de pekala mümkün…
Edelim o halde…
Bakın şimdi Sevgili Arkadaşlar,
Daha önce sahip olduğunuz düşünceler her ne kadar samimi olursa olsun, bir şeylerin eksik ya da ta derinlerde bir şeylerin görece çarpık olduğunu hissettiyseniz...Ve dünyadan, memleketinizden ve insandan umudunuzu kesmeyip Müslüman olduysanız eğer…
Ehl-i sünnet vel cemaat aşkına başınıza üşüşen çok olur...
O ne demek diye detaylı öğrenmek için, engellenemez bir istek kaplayacaktır içinizi. Pekala açıp öğrenebilirsiniz, ben de öyle yapmıştım ya zaten. Ve “Ben ehl-i sünnet i'tikâdındayım demenin, Peygamber efendimiz ve Eshâbı nasıl îmân etmiş ise, nasıl inanmış ise ben de öyle inandım” demek olduğunu öğrenmiştim.
Buraya kadar da sorun yok zaten…
Ancak bununla sınırlı kalması gereken bir tarife, statükonun muhafazasından yana olan bazı saray uleması tarafından zaman içerisinde öyle bazı ilaveler yapılmıştır ki…
Öyle bazı can alıcı noktalar eklenmiştir ki….
İnsanın “ Yahu öyle saçmalık mı olur? “ diyesi gelir içinden…
Kadere ve kazaya iman, iman esaslarından birisidir derler…Buna inanmayınız…Zira bu aslında “ Ben sizin sırtınızdan geçineceğim, ben sizi bir güzel sömüreceğim kardeşim…” demenin dini motiflerle süslenmiş halinden öte bir şey değildir.
Eshâb-ı kirâmın tamamını sev, hiçbirini kötüleme derler…Buna kulak asmayınız…Zira bu aslında “ Sakın ola fazla kurcalamayın da, bizim düzenimiz sürsün “ demenin yine başka bir şeklidir…
Kurcalayın arkadaşlar, hatta beraber kurcalayalım…Biliyorsunuz, insanoğlu kötülüğü unutarak temizleyebileceğini sandı daima. Delileri tımarhaneye, suçluları hapishanelere kapattı ama kendi içinden kovamadı bir türlü…Büyü yaptı, ibadet etti, kah tımarhanelik oldu, kah devrim yaptı ancak her seferinde yeniden geri tepti ötelediğimiz her ne varsa…Yeterince cesur olamadığı için, defalarca arınıp temizlenmeye çalışmasına rağmen, her seferinde tekrar bulaştı pisliğe…
Ve hep o aynı soruydu değil mi, biz kaçtıkça peşimizden kovalayan…NEDEN ?
İşte bu yüzden, dünyadan, memleketinizden ve insandan umudunuzu kesmeyip Müslüman olduysanız eğer…
Ağzınızı korkak alıştırmayın sakın…Dilediğinizi sorun…Dilediğinizi kurcalayın…
Korkmayın Allah çarpmaz…
O halde zalime kutsallık yüklemek NEDEN diye sorun ağız dolusu…
Ve zalime zalim dedirtmemek NEDEN diye haykırın haykırabildiğiniz kadar…
Evliyâdan yardım istemek câizdir, derler…
Sapık fırkalardan olanlar ve mezhepsizler, Yunan felsefecilerinden ve din düşmanı olan fen taklitçilerinden işittiklerine uyarak, iman bilgilerinde ve ibadetlerde değişiklik yapmaktan çekinmemişlerdir, derler…
Hazret-i Mehdi’nin geleceğine, Hazret-i İsa’nın gökten ineceğine, inanın derler…
Önünüze İslam dininin ruhuna tamamen aykırı bir sürü hadis koyarlar…
Ve tüm bunları Ehl-i sünnet vel cemaat aşkına yaparlar…
Basbayağı bunaltırlar insanı…
Nasıl bir açlık bu öyle değil mi ? Başkasını yutmak, öğütmek arzusu sahi nereden kaynaklanıyor olabilir? Bu yayılmacı politika ve kendi fikirlerini dikte etme güdüsü de neyin nesi oluyor? Tüm bunlar, emperyalizmin özelliklerini andıran güdüler değil de nedir Allah aşkına ?
Özgür bir insan her gördüğünü, etiketlemeye, ona kılıflar biçmeye çabalar mı?
Karşısına çıkanları ehl-i sünnet vel cemaat gibi bazı kalıplara sokmaya ve kendi merceğinden görünenlere göre yargılamaya neden uğraşır ki insan ?
Sanki gerçekliğe ve dine başla türlü bakılamazmış gibi…Kendi bakış açısının doğruluğundan nasıl bu kadar emin olabilirler ki ? Oysa kimse bir başkasını olduğu kadarıyla göremez…Ve kimse Allah ne düşünüyor bunu bilemez…
Siz, sevgili arkadaşlar…
Dünyadan, memleketinizden ve insandan umudunuzu kesmeyip Müslüman olduysanız eğer…
Adamı fena bunaltırlar…. Ve etrafımıza inşa ettikleri duvarların bu denli kök saldığı bir dünyada, İslam adına kimsenin çekimine girmeden, kendi ağırlık merkezinizi oluşturmanızı engellemek için ellerinden geleni yaparlar…
Ancak diyorum ya; Ağzınızı korkak alıştırmayın sakın…Dilediğinizi sorun…Dilediğinizi kurcalayın…
Zira sorarken kurcalarken önce yıkacağız…
Sonra tekrar yapacağız…
Nazım Hikmet’in “Hapiste Yatacak olana bazı öğütler “ isimli meşhur bir şiiri var ya hani…
“ Dünyadan, memleketinden, insandan umudum kesik değil diye ipe çekilmeyip de atılırsan içeri ” diye başlayan ve “ Yatarsan on yıl, onbeş yıl…Daha da yatacağından başka sallansaydım ipin ucunda bir bayrak gibi keşke demeyeceksin “ diye devam eden şiirinden bahsediyorum.
Bizimkisi de biraz aynı hesap…
Yani “Hapiste yatacak olana bazı öğütler” demek yerine “Müslüman olacak olana bazı öğütler “ diyerek ardından, bir sürü nasihat etmek de pekala mümkün…
Edelim o halde…
Bakın şimdi Sevgili Arkadaşlar,
Daha önce sahip olduğunuz düşünceler her ne kadar samimi olursa olsun, bir şeylerin eksik ya da ta derinlerde bir şeylerin görece çarpık olduğunu hissettiyseniz...Ve dünyadan, memleketinizden ve insandan umudunuzu kesmeyip Müslüman olduysanız eğer…
Ehl-i sünnet vel cemaat aşkına başınıza üşüşen çok olur...
O ne demek diye detaylı öğrenmek için, engellenemez bir istek kaplayacaktır içinizi. Pekala açıp öğrenebilirsiniz, ben de öyle yapmıştım ya zaten. Ve “Ben ehl-i sünnet i'tikâdındayım demenin, Peygamber efendimiz ve Eshâbı nasıl îmân etmiş ise, nasıl inanmış ise ben de öyle inandım” demek olduğunu öğrenmiştim.
Buraya kadar da sorun yok zaten…
Ancak bununla sınırlı kalması gereken bir tarife, statükonun muhafazasından yana olan bazı saray uleması tarafından zaman içerisinde öyle bazı ilaveler yapılmıştır ki…
Öyle bazı can alıcı noktalar eklenmiştir ki….
İnsanın “ Yahu öyle saçmalık mı olur? “ diyesi gelir içinden…
Kadere ve kazaya iman, iman esaslarından birisidir derler…Buna inanmayınız…Zira bu aslında “ Ben sizin sırtınızdan geçineceğim, ben sizi bir güzel sömüreceğim kardeşim…” demenin dini motiflerle süslenmiş halinden öte bir şey değildir.
Eshâb-ı kirâmın tamamını sev, hiçbirini kötüleme derler…Buna kulak asmayınız…Zira bu aslında “ Sakın ola fazla kurcalamayın da, bizim düzenimiz sürsün “ demenin yine başka bir şeklidir…
Kurcalayın arkadaşlar, hatta beraber kurcalayalım…Biliyorsunuz, insanoğlu kötülüğü unutarak temizleyebileceğini sandı daima. Delileri tımarhaneye, suçluları hapishanelere kapattı ama kendi içinden kovamadı bir türlü…Büyü yaptı, ibadet etti, kah tımarhanelik oldu, kah devrim yaptı ancak her seferinde yeniden geri tepti ötelediğimiz her ne varsa…Yeterince cesur olamadığı için, defalarca arınıp temizlenmeye çalışmasına rağmen, her seferinde tekrar bulaştı pisliğe…
Ve hep o aynı soruydu değil mi, biz kaçtıkça peşimizden kovalayan…NEDEN ?
İşte bu yüzden, dünyadan, memleketinizden ve insandan umudunuzu kesmeyip Müslüman olduysanız eğer…
Ağzınızı korkak alıştırmayın sakın…Dilediğinizi sorun…Dilediğinizi kurcalayın…
Korkmayın Allah çarpmaz…
O halde zalime kutsallık yüklemek NEDEN diye sorun ağız dolusu…
Ve zalime zalim dedirtmemek NEDEN diye haykırın haykırabildiğiniz kadar…
Evliyâdan yardım istemek câizdir, derler…
Sapık fırkalardan olanlar ve mezhepsizler, Yunan felsefecilerinden ve din düşmanı olan fen taklitçilerinden işittiklerine uyarak, iman bilgilerinde ve ibadetlerde değişiklik yapmaktan çekinmemişlerdir, derler…
Hazret-i Mehdi’nin geleceğine, Hazret-i İsa’nın gökten ineceğine, inanın derler…
Önünüze İslam dininin ruhuna tamamen aykırı bir sürü hadis koyarlar…
Ve tüm bunları Ehl-i sünnet vel cemaat aşkına yaparlar…
Basbayağı bunaltırlar insanı…
Nasıl bir açlık bu öyle değil mi ? Başkasını yutmak, öğütmek arzusu sahi nereden kaynaklanıyor olabilir? Bu yayılmacı politika ve kendi fikirlerini dikte etme güdüsü de neyin nesi oluyor? Tüm bunlar, emperyalizmin özelliklerini andıran güdüler değil de nedir Allah aşkına ?
Özgür bir insan her gördüğünü, etiketlemeye, ona kılıflar biçmeye çabalar mı?
Karşısına çıkanları ehl-i sünnet vel cemaat gibi bazı kalıplara sokmaya ve kendi merceğinden görünenlere göre yargılamaya neden uğraşır ki insan ?
Sanki gerçekliğe ve dine başla türlü bakılamazmış gibi…Kendi bakış açısının doğruluğundan nasıl bu kadar emin olabilirler ki ? Oysa kimse bir başkasını olduğu kadarıyla göremez…Ve kimse Allah ne düşünüyor bunu bilemez…
Siz, sevgili arkadaşlar…
Dünyadan, memleketinizden ve insandan umudunuzu kesmeyip Müslüman olduysanız eğer…
Adamı fena bunaltırlar…. Ve etrafımıza inşa ettikleri duvarların bu denli kök saldığı bir dünyada, İslam adına kimsenin çekimine girmeden, kendi ağırlık merkezinizi oluşturmanızı engellemek için ellerinden geleni yaparlar…
Ancak diyorum ya; Ağzınızı korkak alıştırmayın sakın…Dilediğinizi sorun…Dilediğinizi kurcalayın…
Zira sorarken kurcalarken önce yıkacağız…
Sonra tekrar yapacağız…