PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hz.Yusuf Rüya görmemiştir.


Barış
24. January 2009, 05:28 AM
RÜYA, RÜYANIN SADIĞI (doğrusu) OLMAZ. YUSUF PEYGAMBER RÜYA GÖRMEMİŞTİR. 07.12.2008


4 - Hani bir zaman Yusuf, babasına: “Babacığım, şüphesiz ben on bir yıldız, Güneş ve Ay’ı gördüm; onları bana secde ederken gördüm” demişti.

Yusuf kıssası, Yusuf’un gördüğü bir görüntüyü babasına anlattığı bu ayetle başlamaktadır. On bir yıldızın, Güneş’in ve Ay’ın kendisine secde ettiği [teslim olup emrine girdiği] şeklindeki bu “görüntü”, uykuda görülen bir rüya olmayıp Yusuf’un [B]uyanıkken gördüğü bir görüntüdür. Bu husus, ayette “ رأيت raeytü [gördüm]” fiilinin iki kez kullanılması suretiyle vurgulanmıştır. Yani Yusuf, gördüklerini uykuda değil de uyanıkken gördüğünü “Babacığım, şüphesiz ben, on bir yıldız, Güneş ve Ay’ı gördüm; onları bana secde ederken gördüm” diyerek üstüne basa basa bildirmiştir.

Yusuf’un uyanıkken gördüklerine benzer görüntüler, ilerideki ayetlerde bildirileceği gibi, Yusuf’un zindan arkadaşları ve ülkenin kralı tarafından yine uyanıkken görülecektir. Yani, kıssanın devamında yer alan “içki imal etmek, baş üstünde ekmek taşımak ve taşınan ekmekleri kuşların yemesi” ve “yedi cılız ineğin yedi semiz ineği yemesi ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak” görüntüleri de rüya olarak değil, gerçek görüntüler olarak karşımıza gelecektir. Aslında bu görüntüler, “gelecek” ile ilgili görüntülerdir. Yani, kâhinlerin, medyumların gördüğü cinsten karmaşık görüntülerdir. Bu çeşit görüntülerin surede Yusuf dışındaki kişilerce de görüldüğünün bildirilmesinden, o dönemde kâhinliğin yaygın bir durumda olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple, nasıl sihrin yaygın olduğu bir dönemde Musa peygamber sihre yönelik mucizeler ile desteklenmişse, nasıl söz sanatı ve edebiyatın yaygın olduğu bir dönemde peygamberimiz edebî bir mucize olan Kur’an ile gönderilmişse, Yusuf peygamber de kendi döneminde “olacak olayların karmaşık görüntülerinin” tevili ile mucizelendirilmiştir.

Geleceğe ait bu tür bir görüntü peygamberimiz için de söz konusu olmuştur:

Ant olsun ki, Allah, elçisine o görüntüyü hakk ile doğru çıkardı. Siz, Allah dilerse kesinlikle, güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış kişiler olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Öyleyse O [Allah], sizin bilmediğinizi bilir. Sonra da bundan önce size yakın bir fetih verdi. (Fetih/27)

[B]Uykuda iken görülen ve Türkçede “rüya” sözcüğüyle ifade edilen görüntüler ise Kur’an’da “ فى المنام fi’l-menâmi [uykuda]” ifadesi kullanılarak söz konusu edilmiştir. Kur’an’da uykuda görüldüğü özellikle belirtilen rüyalardan biri İbrahim peygambere, bir diğeri de peygamberimize aittir:

Sonra ne zaman ki o [müjdelenen çocuk] onunla birlikte koşacak duruma/onunla birlikte iş tutacak çağa geldi, o zaman o [İbrahim]: “Oğulcuğum! Şüphesiz ben, uykumda; şüphesiz kendimi seni boğazlıyor [helak; perişan, mağdur ediyor] görüyorum. Bak bakalım sen ne görürsün [sen ne düşünürsün]?” dedi. O [Oğlu]: “Babacığım! Sen emrolunacağın şeyleri yap. İnşaallah beni [sen yokken başıma gelecek tüm sıkıntılara, mağduryetlere] sabredenlerden bulacaksın” dedi. (Saffat/102)

Hani o vakitler Allah sana uykunda onları az gösteriyordu. Eğer O [Allah], onları sana çok gösterseydi mutlaka korkmuştunuz ve o iş [savaş] konusunda anlaşmazlığa düşmüştünüz. Fakat Allah güvenlik sağladı. Şüphesiz O, gönüllerde olanı en iyi bilendir.

Ve hani olması gereken bir şeyi gerçekleştirmek için onlarla karşılaştığınız vakit onları sizin gözünüze az gösteriyordu. Sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Ve bütün işler yalnızca Allah’a döndürülür. (Enfal/43, 44)

Uyanıkken görülen -Yusuf peygamberin gördüğü türden- görüntüler günümüzde “vision [vizyon]” olarak adlandırılmaktadır. Müslümanlar yeterli düzeyde zihin yorup inceleme yapmadıkları için, bu konularla ilgili olarak ekseriyetle Batı’da yapılan inceleme ve araştırmalar doğrultusunda bir kavramlaştırma oluşmuştur. Verdikleri bilgilere ihtiyatla yaklaşmak gerekse de, bir fikir vermesi açısından Batı kaynaklı eserlerdeki bu konuya ilişkin bilgilere de bakmak yararlı olur kanaatindeyiz.

Mesela internet ortamında yayınlanan “Vikipedi” adlı ansiklopedide konu hakkında şu açıklamalara yer verilmiştir:

Vizyon [vision]: Görme organının yardımı olmadan birtakım olayları görme ya da algılama fenomenine ve bu fenomendeki imajlar bütününe verilen addır.
Vizyon tarzındaki algılamalara daha çok medyumlarda, mistiklerde, peygamberlerde ve psişik bakımdan “hassas” kabul edilen kişilerde rastlanmıştır. Psikiyatristlerin bu tür fenomenleri ayrım yapmaksızın “halüsinasyon” adı altında değerlendirmelerine karşılık, Parapsikologlar, halüsinasyonların varlığını yadsımamakla birlikte, bu tür fenomenlerin tümünün halüsinasyonlardan ibaret olmadıklarını, yapılan deney ve araştırmaların gerçek vizyonların değerli bilgiler içerebilen paranormal fenomenler olduğunu ortaya koymuş bulunduğunu ileri sürerler ve gerçek vizyonların halüsinasyonlardan ayırt edilmesi gerektiğini düşünürler. Parapsikolojide vizyon ile aparisyon arasındaki fark şöyle açıklanır: Aparisyonların görme organının yardımıyla görülebilen nesnel oluşumlar olmalarına karşılık, vizyonlar, iç alemden gelen tesirlerin kişinin şuurundaki imajlara bürünerek algı alanında görüntü oluşturmasının sözkonusu olduğu sübjektif olgulardır. Metapsişikçilere göre, semavi addedilen ruhsal irtibatlarla alınan, içeriğinde bir mesaj, bir bilgi taşıyan vizyonlar genellikle sembollere bürünmüş bir halde olurlar.
Metapsişikçiler vizyonları ilgili oldukları zamana göre şöyle sınıflandırırlar:
* Şimdiki zamana ait, uzaktaki veya vizyonerin [vizyonu görenin] bilmediği olaylarla ilgili paranormal algılama vizyonları.
* Gelecekte gerçekleşecek olaylarla ilgili prekognitif vizyonlar.
* Vizyonu görenin kendisinin yaşamamış olduğu, geçmişe ait olaylarla ilgili vizyonlar.
* Vizyonu görenin unutmuş olduğu anılarıyla ilgili vizyonlar.

Kaynakça:
Metapsişik Terimler Sözlüğü, Ergün Arıkdal
The Signet Handbook of Parapsychology, Martin Ebon
Encyclopedia of Psychic Science, Nandor Fodor
Dictionary of Mysticism, Nevill Drury
Encyclopedia of Mystical& Paranormal Experience, Rosemary Ellen Guiley


Kur’an’dan öğrendiğimize göre, vizyon, herkes tarafından görülebilecek bir olgudur. Çünkü ilerideki ayetlerde görüleceği üzere, Yusuf peygamberin zindan arkadaşları ve ülkenin kralı da böyle görüntüleri görmüşlerdir. Tarihe bakıldığında da, Kur’an’ın naklettiklerinden başka, değişik yerlerde, değişik vizyonlardan söz edildiği görülmektedir. Bu vizyonların en bilineni ve günümüzde de hâlâ ilgi çekmeye devam edeni Nostradamus vizyonlarıdır. Burada hemen belirtmek gerekir ki, vizyon ile kehanet [veya medyumluk] aynı şeyler değildir. Kehanet, vizyonu [veya rüyayı] “sözde” yorumlama işidir. Böyle görüntüleri [vizyonları] yorumlayabilmek, Kur’an’da bildirildiğine göre, sadece Yusuf peygambere verilmiş bir özelliktir. Nitekim Yusuf peygamberin babası Yakub peygamber de oğlunun vizyonunu tam olarak tevil edemeyip sadece tahminde bulunmuştur. Yusuf kıssası dışında Kur’an’daki tek vizyon olan peygamberimizin vizyonu da herhangi bir kul tarafından tevil edilmeyip bizzat Rabbimiz tarafından açıklanmıştır. Aynı şekilde Nostradamus da vizyonlarını insanların ancak günü gelince anlayacakları biçimde şifreli bir dille yazmıştır:

Alman yazar Kurt Allgeier, Nostradamus ile ilgili kitabında onu çağın en büyük astrologu olarak tanımlarken, aynı zamanda bir hekim olduğu gerçeğini de ön plana çıkartmıştır. O, birçok yorumcunun aksine, Nostradamus`u dünyanın sonunu haber veren bir kıyamet tellalcısı olarak değil, insanların yeniden dirliğe ve düzenliğe kavuşmaları olasılığının bulunduğunu müjdeleyen bir kahin olarak tanımlar.

Kehanet olgusunu bilim dışı ve çağın gerisinde batıl bir inanç olarak gören ön yargıya verilen en güzel cevaplardan biri, Kurt Allgeier`in tanımlamaları ve açıklamalarıdır. Kimine göre büyük bir şarlatan, kimilerine göre ise dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük dehalarından biridir Nostradamus...

Yüzyıllar boyunca belirli bir geleneğe bağlı kalan Fransız Kralları, gelecekten haber veren bu kahinin Provence`deki mezarını bizzat ziyaret etmişlerdir. Nostradamus, yaptığı çalışmalarla "kahin ve astrolog" unvanına sahip olup da kilise toprağına gömülen tek kişidir. Çünkü aynı iddiada bulunan arkadaşlarının bir çoğu, kilise tarafından büyücülükle suçlanarak yakılmışlardır.

Yüzyıllara damgasını vuran bu kişi kimdir? Babası İsaşar adlı bir Yahudi kabilesinden gelmiştir. Söz konusu kabilede, Eski Ahid`de anlatılan birçok peygamberin yetiştirilmesi de bir başka ilginç ayrıntıdır.
14 Aralık 1503`de Saint Remy`de doğdu, 2 Temmuz 1566`da öldü. Ailesi Yahudi kökenli olmasına rağmen, o daha sonra din değiştirerek Katolik olmuştu. Genç Nostradamus klasik dil ve edebiyat öğrenimini tamamladıktan sonra Avignon`dan ayrıldı. Tıp okumak için 1522`de Montpellier`e gitti.
Nostradamus geleceğe ilişkin birtakım vizyonlar görmeye başlamıştı. Ancak onun tarihe geçen ilk kehaneti Kraliçe Catherine`ye söyledikleridir. Kraliçe`ye şöyle demiştir: "Günü gelince üçü de aynı tahta oturacak."
Kral II. Henri için de şunları söylemiştir: "Genç aslan çayırlar üstünde teke tek yaşlısını yenecek. Altından bir kafes içindeki gözünü delecek. Onun acılı bir can çekişmesi ile ölmesi için iki yara açacak."
Kehaneti 1559 yılında gerçekleşti. Olay Margarete ile Savoye Dükası`nın düğününde meydana geldi: Düğün şerefine düzenlenen yarışmalarda Kral, genç Montgomery Dükü ile mızrak vuruşması yarışmasına katıldı ve korkunç bir kaza oldu. İngiliz`in mızrağı, Kral`ın altın miğferindeki tel örgü siperliği delerek gözüne saplandı. II. Henri aldığı bu yara ile yaşamını yitirdi. Kehanet gerçekleşmişti.
Nostradamus`un gerçekleşmeye başlayan kehanetleri birbirini takip etmeye başladı. Preslerin ölümleri, Fransa`da çıkan karışıklıklar, hep onun tarif ettiği şekilde meydana gelmeye başlamıştı.
Kehanetlerinin birbiri arkasına gerçekleşmeye başlaması bu konudaki ününü arttırdı. Gelecekle ilgili vizyonlar gören Nostradamus, bu bilgileri insanlara açık bir şekilde vermenin uygun olmadığını farketti ve belli bir süre sonra, gelecekle ilgili kehanetlerini, belli bir şifreli dil kullanarak üstü örtülü bir şekilde insanlara aktarmaya başladı. 1555`de, daha sonraları tüm dünyada geniş yankılara sebebiyet verecek olan kehanetlerini, dörtlükler halinde yazmaya başladı.
Bu kehanetleri ilk olarak "Lyon da Vrayes Centuries et Propheties" adı ile yayınlandı. Kitap yazarına çok büyük bir ün sağladı. Kitapda 1555`den 3797 yılına kadar geniş bir zaman dilimi içinde dünyada olacak önemli olaylarla ilgili Nostradamus`un kehanetleri bulunuyordu...
Nostradamus`un şifreli bir dil kullanmasından dolayı, kehanetler önceden pek anlaşılır özellikte değildi. Ancak kehanetteki söz konusu olaylar gerçekleşmeye başlayınca, kehanetin dili çözülebiliyordu. Zaten Nostradamus da kasıtlı olarak kehanetlerini bu şekilde şifrelendirmişti. Kısa bir süre sonra kehanetlerin gerçekleşmekte olduğu farkedildi.
Örneğin: Londra Yangını, Cromvel`in Kralı idam ettirmesi, Fransız Devrimi, 16. Louis`in ve Maria Antuanet`in idamları, Alman Fransız Savaşı, I. ve II. Dünya Savaşları, Mitler, Musolini, Churcil gibi liderlerin yaptıkları işleri, çağımızdaki buluşları, füzeleri, uçakları, denizaltılar, Ay’a yolculukları, Yahudilerin İsrail Devleti`ni kuracaklarını ve daha birçok siyasal olayları şifreli bir dil kullanarak yüzyılların ötesinden insanlığa bildirmiştir. 1555 yılında, 3797 yılına kadar olacak olaylardan bahsedebilmesi onun kehanet gücünün büyük bir göstergesidir.
Kilise tarafından suçlanmamak için meydana gelecek bazı olayları, tarih sırasını değiştirmek zorunda kalmıştır. Çünkü kiliseyi yakından ilgilendiren ve kilisenin işine gelmeyen bazı gelişmelerden de kehanetlerinde bahsediyordu. Bunların başında Papalığın yıkılacağından söz eden kehanetleri bulunmaktaydı. Nitekim ölümünden sonra kehanetlerini içeren kitap, kilise tarafından zaman zaman yasaklanmıştır.
Nostradamus, kehanetlerinin ancak günü gelince anlaşılacağını; yine bizzat kendi yazdığı bir mısrada söylüyordu: "Geleceğin neler getirdiğini keşfedip saklayarak, büyük hükümdarların yaşantılarında... Merak hiç bir şey söylemeyen, bir işkence sehpası... Her şey uzun bir sıra halinde dizilmiştir... İnsan onu ancak günü gelince öğrenecektir.”
Nostradamus`un Atatürk`ün gerçekleştirdiği devrimler hakkında da yıllar öncesinden söz etmiş olması konunun bir başka ilginç yanıdır. Yıllar öncesinden günümüze kadar ulaşan kehanetinde şöyle diyordu Nostradamus:
Bütün yasalar değişecek temelden
Türkiye`de işte öyle bir devrimle
Ve Mısır toprağı gidecek elden
Para da değişecek, para birimi de.

(www.aktifpaylaşım.com)

Vizyonerlik, özellikle de Nostradamus’un vizyonerliği araştırmacılar tarafından bir takım araç ve öğretilere bağlanmışsa da, biz bu özelliğin yaratılıştan gelme [genetik] olduğunu, çalışma ve öğrenme ile kazanılamayacağını düşünüyoruz. Nostradamus’un Kitab-ı Mukaddes’te adı geçen birçok peygamberin yetiştiği İsaşar adlı Yahudi kabilesi ile var olan genetik bağını bu düşüncemizi destekler mahiyette buluyoruz. Bize göre, Nostradamus’un Yakub ve Yusuf peygamberlerin soyundan gelebileceği yönünde bir tahminde bulunmak bile mümkün görünmektedir.

Ayette yıldızların, Güneş’in ve Ay’ın Yusuf peygambere ettikleri bildirilen secde namazdaki secde değil, tıpkı meleklerin Âdem’e ettikleri secde gibi, Yusuf peygambere duyulan saygıyı ve onun otoritesinin kabulünü ifade etmektedir. “Secde” sözcüğü ile ilgili detay Necm suresinde verildiği için bu kadarla yetiniyor, ilgili bölümün oradan okunmasını örneriyoruz. (Tebyinü’l-Kur’an c. 1. s, 440-442)

Secde sözcüğü, yukarıda belirtilen anlamıyla surenin 100. ayetinde de karşımıza gelecektir:

Ve anasıyla babasını yüksek bir taht üzerine yükseltti. Ve hepsi secde ederek onun için yere kapandılar. Ve o [Yusuf]: “Babacığım! İşte bu durum, o gördüğümün tevilidir. Gerçekten Rabbim onu hakk kıldı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana hakikaten ihsan buyurdu. Şüphesiz Rabbim dilediği şeye lütuf edicidir. Şüphesiz O, en iyi bilen, hüküm koyanın ta kendisidir.” (Yusuf/100)


(Tebyinü`l Kur`an; c. 5. Yusuf suresi, 4. ayet açıklaması)

hiiic
21. September 2010, 12:25 PM
yinede vizyon olarak kardeşleri yerine gök cisimlerini görmesi çok ilginç. Bu konuda bazı sorularım olacak. Peki bazen kişilerin geleceğe yönelik tahminleri gerçekleşmeye biliyor? Bu kıssasda anlatılan şey bir plan da olamaz çünkü Yusus peygamber zindanı planlamamıştı. Zindan arkadaşlarının ekmekle şarap görmesi ise ancak ya şifreli bir görsel tasarımın nakledilmesinde yada gerçekten rüya gibi saçma bazı şeyler görüldüğünde olur??
Bu konuda kafam biraz karışık, fikri olanlar var mı?
Nasıl bir vizyon bu kadar karışık ve tutarlı bir hal alabiliyor, eğer gerçekten bazı görüntüler gelecekten haber veriyorsa biz istediğimiz görüntüyü oluşturup geleceği düzenleyebilir miyiz?
??

hiiic
26. September 2010, 05:32 PM
Dost1 hocam bu Yusuf peygamberin gördüğü rüya nedir ki? Ya kralın rüyası?

pramid
28. September 2010, 10:13 PM
Yûsuf 100 ورفع أبويه على العرش وخروا له سجدا وقال ياأبت هذا تأويل رؤياي من قبل قد جعلها ربي حقا وقد أحسن بي إذ أخرجني من السجن وجاء بكم من البدو من بعد أن نزغ الشيطان بيني وبين إخوتي إن ربي لطيف لما يشاء إنه هو العليم الحكيم

Yûsuf 5 قال يابني لا تقصص رؤياك على إخوتك فيكيدوا لك كيدا إن الشيطان للإنسان عدو مبين

Yûsuf 43 وقال الملك إني أرى سبع بقرات سمان يأكلهن سبع عجاف وسبع سنبلات خضر وأخر يابسات ياأيها الملأ أفتوني في رؤياي إن كنتم للرؤيا تعبرون

İsrâ 60 وإذ قلنا لك إن ربك أحاط بالناس وما جعلنا الرؤيا التي أريناك إلا فتنة للناس والشجرة الملعونة في القرءان ونخوفهم فما يزيدهم إلا طغيانا كبيرا

Sâffât 105 قد صدقت الرؤيا إنا كذلك نجزي المحسنين

Fetih 27 لقد صدق الله رسوله الرؤيا بالحق لتدخلن المسجد الحرام إن شاء الله ءامنين محلقين رءوسكم ومقصرين لا تخافون فعلم ما لم تعلموا فجعل من دون ذلك فتحا قريبا

pramid
28. September 2010, 10:24 PM
Enfâl 43
إِذْ يُرِيكَهُمُ اللَّهُ فِي مَنَامِكَ قَلِيلًا ۖ وَلَوْ أَرَاكَهُمْ كَثِيرًا لَفَشِلْتُمْ وَلَتَنَازَعْتُمْ فِي الْأَمْرِ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ سَلَّمَ ۗ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Hatırla ki, Allah, uykunda sana onları az gösterdi. Eğer onları sana çok gösterseydi, elbette çekinecek ve bu iş hakkında münakaşaya girişecektiniz. Fakat Allah (sizi bundan) kurtardı. Şüphesiz O, kalplerin özünü bilir.

bu ayeti bir inceleyebilirmiyiz

dost1
29. September 2010, 01:15 AM
Selamun Aleykum! Değerli Hiiç Kardeşim!

Dost1 hocam bu Yusuf peygamberin gördüğü rüya nedir ki? Ya kralın rüyası?

Rüya ya da düş dediğimiz uyanıkken ve uyku durumunda iken görülenlerdir. Bunlar, Kur'an'da da ayrı ayrı belirtilmiştir. Rüya ya da düşün uykuda olanıfi'l menam/uykuda diye belirtilmiştir.

Kur'an meallerinde "Yusufun rüyası",Yusuf rüyasında" diye söz edilenler de uyanık iken görülen rüya ya da düşlerdir. Bu rüya ya da düşlerin anlatıldığı ayetlerde bunların uykuda olanlar olduğu ile ilgili açıklama olan " fi'l menam" ifadesi yoktur.

Kur’an’da; uykuda görüldüğü özellikle belirtilen rüyalardan biri Allahın selamı üzerlerine olsun. İbrahim peygambere, bir diğeri de Muhammed peygambere aittir.

Saffat;102: Felemma beleğa maahüs sa'ye kale ya büneyye inniy era fiyl menami enniy ezbehuke fenzur mazâ tera kale ya ebetif'al ma tü'mer* setecidüniy inşaAllahu minas sabiriyn;

Sonra ne zaman ki o [müjdelenen çocuk] onunla birlikte koşacak duruma/onunla birlikte iş tutacak çağa geldi, o zaman o [İbrahim]: “Oğulcuğum! Şüphesiz ben, uykumda; şüphesiz kendimi seni boğazlıyor [helak; perişan, mağdur ediyor] görüyorum. Bak bakalım sen ne görürsün [sen ne düşünürsün]?” dedi. O [Oğlu]: “Babacığım! Sen emrolunacağın şeyleri yap. İnşaallah beni [sen yokken başıma gelecek tüm sıkıntılara, mağduriyetlere] sabredenlerden bulacaksın” dedi.

Enfal;43: İz yüriykehümullahu fiy menamike kaliyla velev erakehüm kesiyren le feşiltüm ve letenaza'tüm fiyl emri ve lakinnAllahe sellem* inneHu Aliymün bi zatis sudur

Hani o vakitler Allah sana uykunda onları az gösteriyordu. Eğer O [Allah], onları sana çok gösterseydi mutlaka korkmuştunuz ve o iş [savaş] konusunda anlaşmazlığa düşmüştünüz. Fakat Allah güvenlik sağladı. Şüphesiz O, gönüllerde olanı en iyi bilendir.

Kur'an'da -Allah'ın selamı üzerine olsun.- Yusuf peygamberin uykuda gördüğü belirtilen bir rüya yoktur. Doğrudan uyanıkken gördüğü görüntü vardır.

Kralın da uykuda gördüğü rüyası yoktur. Uyanıkken gördüğü rüya vardır.

Yusuf;43: Ve kalel melîkü inniy era seb'a bekaratin simanin ye'külühünne seb'un ıcafün ve seb'a sünbülatin hudrin ve uhara yabisat* ya eyyühel meleü eftuniy fiy ru'yaye in küntüm lirru'ya ta'bürun

Yusuf;43:Ve melik [hükümdar] dedi ki: "Şüphesiz ben yedi cılız ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak görüyorum. Ey ileri gelenler! Siz görüntü [vizyon] tabir ediyorsanız beni bu görüntü hakkında fetvalandırın."

Yusuf;44: Kalu adğasü ahlam ve ma nahnü bi te'viylil ahlami bi alimiyn
Yusuf;44:Onlar [ileri gelenler] dediler ki: "Karmakarışık görüntülerdir. Biz ise böyle karmakarışık görüntülerin te'vîlini bilenler değiliz."


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgii,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

hiiic
29. September 2010, 08:53 PM
Çok teşekkür ederim Dost hocam, lakin ben uyanıkken nasıl rüya görülebileceğini anlayamadım? Bir örnek verebilir misiniz?

dost1
30. September 2010, 12:29 AM
Selamun aleykum! Değerli Hiiç Kardeşim!

Çok teşekkür ederim Dost hocam, lakin ben uyanıkken nasıl rüya görülebileceğini anlayamadım? Bir örnek verebilir misiniz?

Arapça olan "rü'ya" kelimesinin asıl anlamı:Görme,hayal,rey...
Gerçekleşmesi beklenen ve istenen şey,umut.
Gerçekleşmesi olanaksız durum,hayal,düş

rüyet: Görme,vizyon,rey...

Dilimize Arapçadan geçen rü'ya kelimesi kullanıldığında genelde akla uykuda görülenler gelir. Oysa ki,kelimenin anlamı görme,hayal,rey...dir. Ancak toplumumuzda sadece uykuda görülenler için kullanılan bu kelime gerçek anlamı ile kullanıldığında garipsenmektedir.

Dilimizde bu tür örnekler çoktur. Küfr,kafir,sevap,şükür,ceza ilk akla gelenlerdir.

Değerli kardeşim!
İnsanların düşleri olur.(İnsanların rü'yaları olur;İnsanların görmeleri olur.İnsanların vizyonları olur.İnsanların hayalleri olur.)

Uyanıkken bazı şeyleri düşlerler.(Uyanıkken bazı rü'yaları olur.Uyanıkken görmeleri olur. Uyanıkken vizyonları olur)

Büyüklerim, Küçükken soru sormama kızarlar yanıt veremediklerinde sormayı sürdürmem halinde kızgınlıkları artar ve beni kovarlardı. Ne acaip sorular soruyor derlerdi.

Çocuk halimle düşler kurardım. Ben büyük olurdum. Karşımda soru soran bir sürü küçük ve onlara kızmadan azarlamadan yanıt veren ben...

Yine öğretmen olmayı düşlerdim. Kurduğum bu düşlerde öğretmen olurdum. Gittiğim yerlere ışık götürürdüm tüm karşı çıkanlara rağmen...

Düşleri olmayan insanlar... Çok azdır.
Bazılarının düşleri, öngörümleri yıllar sonra yaşandığında anlam kazanır.

"düşleri" kelimesinin yerine "rü'yaları,hayalleri,vizyonları,rüyetleri..." yazılması durumunda anlam olarak hiçbir fark yoktur. Ancak toplumumuzca yüklenen kavrama göre fark olabilmektedir.

Bir örnek vereyim.
"Allah cezanı versin." diyen birine kızarız. Oysa ki Arapça olan bu kelimenin anlamı "karşılık" demektir. "ceza" kelimesini bilen biri için ortada kızacak bir durum yoktur.

Bazı yörelerde "velet" denildiği için döğüşen insanlar bilirim. Oysa ki kelimenin anlamı "çocuk". Kızacak bir durum yok...

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

elmuh
30. September 2010, 11:22 AM
Selam Dostlar,

Kuran'da anlatılan pek çok kıssa kimi yönleriyle çok benzer şekilde Tevrat'ta da anlatılmıştır. Olayın anlaşılmasına ışık tutması açısından bu kültürel detayların bilinmesinde fayda olduğunu düşünüyorum.

Yusuf'un rüyasının Tevrat'da (Tekvin-37) anlatılışı:


1 Yakup babasının yabancı olarak kalmış olduğu Kenan ülkesinde yaşadı.

2 Yakup soyunun öyküsü: Yusuf on yedi yaşında bir gençti. Babasının karıları Bilha ve Zilpa`dan olan üvey kardeşleriyle birlikte sürü güdüyordu. Kardeşlerinin yaptığı kötülükleri babasına ulaştırırdı.

3 İsrail Yusuf`u öbür oğullarının hepsinden çok severdi. Çünkü Yusuf onun yaşlılığında doğmuştu. Yusuf`a uzun, renkli bir giysi yaptırmıştı.

4 Yusuf`un kardeşleri babalarının onu kendilerinden çok sevdiğini görünce, ondan nefret ettiler. Yusuf`a tatlı söz söylemez oldular.

5 Yusuf bir düş gördü. Bunu kardeşlerine anlatınca, ondan daha çok nefret ettiler.

6 Yusuf, “Lütfen gördüğüm düşü dinleyin!” dedi,

7 Tarlada demet bağlıyorduk. Ansızın benim demetim kalkıp dikildi. Sizinkilerse, çevresine toplanıp önünde eğildiler.

8 Kardeşleri, “Başımıza kral mı olacaksın? Bizi sen mi yöneteceksin?” dediler. Düşlerinden, söylediklerinden ötürü ondan büsbütün nefret ettiler.

9 Yusuf bir düş daha görüp kardeşlerine anlattı. “Dinleyin, bir düş daha gördüm” dedi, “Güneş, ay ve on bir yıldız önümde eğildiler.”

10 Yusuf babasıyla kardeşlerine bu düşü anlatınca, babası onu azarladı: “Ne biçim düş bu?” dedi, “Ben, annen, kardeşlerin gelip önünde yere mi eğileceğiz yani?”

11 Kardeşleri Yusuf`u kıskanıyordu, ama bu olay babasının aklına takıldı.

Muhabbetle.

hiiic
30. September 2010, 02:14 PM
Evet Hz Yusufun rüyasını ancak şimdi anlayabildim. Çok doğru bir yaklaşım.
Peki?
Mısır kralının gördüğü rüya ne anlama geliyor? o da aynı örnek gibi mi?

hiiic
3. October 2010, 07:47 PM
Evet Hz Yusufun rüyasını ancak şimdi anlayabildim. Çok doğru bir yaklaşım.
Peki?
Mısır kralının gördüğü rüya ne anlama geliyor? o da aynı örnek gibi mi?

yardımcı olabilecek var mı?

hiiic
4. October 2010, 02:32 PM
Ben de uyanıkken vizyon görmek istiyorum... nasıl yapıcam, mısır kıralı gibi.

hiiic
7. October 2010, 03:06 PM
Dün gece rüyamda 50 den fazla besili-kocaman-iri memeleri süt dolu ineği bana doğru koşarken gördüm? bu ne demek?

hiiic
8. October 2010, 12:39 PM
karnım biraz aç yatmıştım

hiiic
8. October 2010, 12:52 PM
Ayette yıldızların, Güneş’in ve Ay’ın Yusuf peygambere ettikleri bildirilen secde namazdaki secde değil, tıpkı meleklerin Âdem’e ettikleri secde gibi, Yusuf peygambere duyulan saygıyı ve onun otoritesinin kabulünü ifade etmektedir. “Secde” sözcüğü ile ilgili detay Necm suresinde verildiği için bu kadarla yetiniyor, ilgili bölümün oradan okunmasını örneriyoruz. (Tebyinü’l-Kur’an c. 1. s, 440-442)

zaten secdenin anlamı da farklı. Herşey mecburen secde edermiş. dağ taş ağaç.
Doğaya verdiğimiz onlarca zarar ve sıkıntıdan sonra insanlara hala meyve veren toprak, balık veren deniz, oksijen veren ormanlar ve bunu sirkülasyonla bize getiren hava hepsi secde ediyor tabikide. bizi çok mu sevdiklerinden yapıyorlar.... hayııııır Allaha sözleri var secde emrini yerine getiriyorlar ama onların iradesi yok... insan ise iradesiyle secde emrini yerine getirmekle sorumlu ama ne hikmetse genellikle kendi midemizden başkasını düşümüyoruz. doğayı tahtip eden insanı Allah cennete sokmayacak. hem huzurun olduğu içsel cennete hem de bol rızkın olduğu gezegen cennete...

Kuşlar da secde ediyorlar kedilerde.... evrende secde etmeyip secde ettiğini sanan hatta sırf ucuza gelsin diye infak ayetlerinin anlamlarını değiştirip cami köşelerimde kendini tatmin eden kaç farklı tür gördünüz ki?

hiiic
17. October 2010, 01:53 PM
Hızlı hızlı sorulara cevap ver;;;


1-Kar ne renk?
2-Pamuk ne renk?
3-Rüyalara giren aksakallı dede ne renk giyer?
4- İnek ne içer?
5-ne içer dedin ne içer?


(Süt mü içer dedin?,, inek süt içmez su içerrrrr)
-------------------------------------------------------------

bir insan uyanıkken nasıl 7 ineği 7 inek yerken görüyor,,, zaten tekerleme gibi 7 semiz ve besili ineği otlarken 7 aç inek tarafından ayrı ayrı yenilmesini 7 içi boş başakla 7 hoş hoşaf
---------------------------------------------------------------
Mısır kıralıda mı çocukmuş? o damı yusuf gibi hatta hapistekiler gibi hayallerini anlatmış,,, ineğin inek tarafından yenmesi biraz hayalden öte fantazi grubuna giriyor ama neyse...

hiiic
18. October 2010, 04:27 AM
Yusuf peygamberden çok ders çıkarılır çoook.. Ahhhh her okuyuşta gözlerimi yaşa boğan peygaber, Allah senin gibi yöneticileri her daim başımızda bulundursun.
Harika bir peygamber... harika bir yönetici... harika bir dost...
---------------------------
Dost kazığı yediğiniz zaman ne yaparsınız? dostunuz sizin arkanızdan laf çıkarırsa? yada resmen sizi dolandırırsa? hakkınızda iftira atarsa? ne yaparsnız ya arkanızdan kuyu eşerse? Ya sizi kuyuya atarsa? ya dünyada gözünüzün gördüğü tek dostunuza sizi kurtarmaması için ona yalan söylerler sizden umudu kestirirese, ya sizi kurtlara yem ederse...
Pek çok şey yaparız, ama Allahın, şeriatın koyduğu sınır; yani ancak misliyle cezalandırma hudutunu çiğnemeden kesin bi zarar veririz... Ahhhh işte dost kazığı yediğimizde dahi sevme gibi bir yeteneği köreltmeden yaşayabiliyormuyuz? Arkamızdan kuyu eşenlere ve hatta bizi oraya atanlara yine sevgi ile bakabiliyor muyuz? Yusuf gibi olabiliyor muyuz? ... Yada az bir zarar görsek hemen kas katı mı kesiliyoruz,,, sürekli duyduğum çevremde sürekli kulağıma fısıldanan bir şeytan telkini var "çok ezeceksin abi, acımasız olacaksın bu devirde, beni sallamayanı bende sallamam, seni kandırmadan önce sen onları kandır v.s." offf bu şeytan telkinleri bu yalan dolan ve ateş dolu sözlerden nefret ediyorum.

Yusuf bile dolandırılmış, ama dost kazığına kızmamış küsmemiş... Yusuf gibi sevebiliyormuyuz?
-----------------------------------------

Yusuf gibi vizyon tabiri yapamıyoruz şimdilik ama yusuf gibi sevmenin ne demek olduğunu (bizde olmadığı için) az çok tahminen biliyoruz...
AHhh yusufum ben seni okurken gözlerim yaşlar içinde kalıyor, ahh o baba senin gibi evladı kaybedince nasıl ağlamasın nasıl tuzlu göz yaşından kör olmasın ahhhhh...

Miralay
18. October 2010, 05:17 PM
Maşallah hiiiç kardeşim yine duyguların depreşmiş. :)
Allah gönlüne göre versin emiiii

Tuzlu gözyaşı dedin de aklıma geldi...

Kuranyolunda forum sitesinde bir doktor "Yusuf" suresinden esinlenerek, katarakt tedavisi üzerine bir ilaç bulmuş. Hani Yakub aleyhisselam, Yusuf aleyhisselam'ın gömleğini gözüne sürünce görmeye başlıyor ya. İşte ondan bahsediyor.