PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Aşık Sümmani


Muhabbetci
21. January 2009, 07:36 PM
Aşık Sümmani

Ervah-ı ezelden levh ü kalemden
Bu benim bahtımı kara yazdılar
Gönül perişandır alev-i alemde
Bir günümü yüz bin zara yazdılar

Sümmani'nin gerçek adı Hüseyin olup, babası Kasımoğulları'ndan Hasan'dır. 1861 yılında Erzurum ili, Narman ilçesi, Samikale Köyü'nde doğmuştur. Kendileri bu köye Kafkaslar' dan gelmişlerdir. Babası köyde çobanlıkla geçimini sağlamakta idi Hüseyin 10-11 yaşlarına geldiğinde, babasıyla birlikte çobanlık yapmaya başladı. Hüseyin'in genellikle danalarını otlattığı yer Ablaktaş'tır: Bir gün Şekerli Düzü' ne hayvanlarını otlatmaya tek başına gider. Hüseyin, kendisine doğru bir atlının geldiğini görür. Atlı, Hüseyin'e selam verir ve adını öğrenmek ister. Çok aç olduğunu söyleyip ondan ekmek ister. Köylerinde nerede misafir olabileceğini sorar. Hüseyin üç arpa ekmeğinin yarısını atlıya verir. O' nun bu cömertliği hoşuna gider ve der ki:

-Oğul, sana bir dua öğreteyim. Bu duayı kırk gün okuyacaksın. Yalnız yüz tane taş say, cebine koy. Her okuyuşta bir taş atarsın. Duayı kırk gün okur ve son gün Ablaktaş'a gider. Babası ise Cuma namazını kılmak için köyde kalır. Ablaktaş'taki çeşmenin yanında hayvanlarını otlatmaya bırakır. O da namaz kılmaya niyetlenir. Daha önce babasıyla burada namaz kılarlarmış Namaz vaktini anlamak için de kendilerine bir taş tespit etmişler. Güneş taşa isabet ettiği zaman öğle vakti olduğunu anlarlarmış, O gün de babasıyla yaptığı gibi kendisine taşı nişan eder ve Güneş'e bakarken uykuya dalar.

Uykusunda, çeşmenin başında kırk yeşil güvercin görür. Güvercinler birden kaybolur ve karşısında üç derviş belirir. Dervişler Hüseyin'e abdest aldırırlar ve birlikte namaza dururlar. Hatta bir dörtlüğünde der ki:

Vardım saf saf olup durmuş divana
Ben de el bağlayıp geçtim bir yana
Meylimi bağladım gari sübhana
O güzel Allah'ı gözler gözlerim...........

Daha sonra Hüseyin'i ortalarına alıyorlar. Hüseyin bakıyor ki. dervişlerden birinin elinde bir tabla, üç dolu bardak var. Derviş, bunları Hüseyin' in önüne getiriyor ve

-Hüseyin, bu şerbetlerden bir tanesini iç bakalım.

diyor. Hüseyin bardakların içindekileri şerbete benzetemiyor. Kendisini kandırdıklarını. Ona içki içireceklerini sanıyor. Ne kadar zorluyorlarsa da içmiyor Bunun üzerine birisi Hüseyin'in ellerini tutuyor. birisi de parmağını bardağa batırıp Hüseyin'in ağzına sürüyor. Tam bu esnada Hüseyin uykudan uyanıyor. Bakıyor ki, ne derviş var ne de şerbet. Fakat ağzında İnanılmaz bir lezzet hissediyor.

- Öylece bir daha uykuya dalıyor. Uykuda yine karşısına dervişler çıkıyor Tam eline bardağı alıp içmeye hazırlanıyor ki, dervişler şôyle diyor:

-Oğul, buna aşk badesi derler. Sevdiğin kız aşkınadır. Kızın adı Gülperi'dir. Bedahşah kentinde Şah Abbas'ın kızıdır. Sen Onun. O da senindir. Birbirinize aşık maşuk'sunuz. Dervişlerden biri Gülperi'nin cemalini gösterir. Üç bardak Hüseyin'e. üç bardak ta Gülperi 'ye verirler. Yeşil mürekkeple yazılı bir kitap okuturlar.

Üç harf okuttular yeşil yapraktan
Okudum harfini noktasın tek tek.....

Hüseyin uykudan uyanır ki, ne Gülperi Han var ne de dervişler. Danaları da göremeyince köyün yolunu tutar. Köye varmaya yakın bir atlıyla karşılaşır,

-Hüseyin, korkma oğlum, sen ereceğine erdin. Bundan sonra senin mahlasın Sümman, dünyada kavuşmak senin için haram, der. Sümmani, anlam olarak "Sonuncu, sona ait" demektir.

Hüseyin köye varınca annesini,. babasını uyandırır. Babası da ertesi sabah. köylülere, çobanlığı bıraktıklarını söyler. Aradan otuz kırk gün geçer, günler geçtikçe aşkı da ziyadeleşir. Herkes. Onun hastalandığını, cin'e; peri'ye karıştığını sanır. O zamanlar sıra geceleri düzenlenirmiş. Bir akşam babasına yalvarır. gecelere katılmak İstediğini söyler. Babası da dayanamayıp götürür. Sıra Sümmani'ye gelince. bazı kimseler, O'nun çocuk olduğunu söyleyerek atlamak İsterler. Köylülerin teklifini kabul etmeyerek, türkü söylemek istediğini belirtir ve söze başlar:

Uyandım gafletten oldum perişan
Bir nur doğdu alemler oldu ürüşan
Selam verdi geldi üç-beş dervişan
Lisanları bir hoş sedasın tek tek

Lisanları bir hoş eyler avazı
Onlarda mevcuttur ilm-ü el fazı
Dediler: Vaktidir kılak namazı
Aldılar abdestin edasın tek tek

Aldılar abdesti uyandım habran
Aslımız yapılmış hak ü turabtan
Üç harf okuttular yeşil yapraktan
Okudum harfini noktasın tek tek

Okudum harfini zihnim bu!andı
Yalelerim göz göz oldu sulandı
Baktım çar etrafa kadeh dolandı
Nuş ettim kırkların mahlesin tek tek

Nuş ettim badesin gördüm rengini
Tam on sekiz saat sürdüm cengini
Yar yüzünde saydım üç beş bengini
Halhalın altında hırdasın tek tek

Dediler: Sümmani gel etme meram
Adamı çürütür dert ile verem
Sen içün dünyada kavuşmak haram
Hüdam böyle salmış kalemin tek tek

Koşma bitince köylüler şaşırır. Onun badeli Aşık olduğu anlaşılır. Fakat henüz saz çalmasını bilmemektedir. Babası ile bir gün Erzurum ' a giderler. Burada aşık kahvelerine devam eder. Sazın perdelerini ve tezene tutmasını öğrenir. Her akşam köylüyü toplayıp saz çalar. Günler ayları, aylar yılları kovalar Sümmani köyde duramaz ve sevdiğini aramaya karar verir. Önce KafKaslar'a. oradan İran'a gider. İran- Turan illerini dolaşır. Bedahşah'ı tanıyan, Gülperi'nin adını duyan bir Allah kuluna rastlayamaz Hint, Afgan topraklarına gider. Onun bir gurbeti yaklaşık beş yıl sürmüştür. Günlerden bir gün rüyasında pirini görür. Piri O'na Kırım'a bir geziye çıkmasını söyler. Sümmani yanına sofusunu alıp Kırım yolculuğuna çıkar Kışı Kırımda geçirir. Yaz gelince tekrar köyüne döner. Artık şair, hareket kabiliyetini yavaş yavaş kaybederek duraklama dönemine girmektedir.

Devrin büyük şairlerinden Erbabi'yi mat eder. Başarıları Erzurum Valisinin kulağına kadar gider. Bir süre sonra. Sümmani Pasof'a gider. Aşığı oradan Suskap köyüne Zülali'nin yanına götürürler. O sırada ünü Kars'ı, Ardahan'ı, Erzurum'u kaplamış olan Aşık Şenlik'te oradadır. Üçünden bir atışma İsterler. İlk sözü Sümmani söyler:

Adem Sefiyullah makam-ı peder
Cennet' te ihvan bir kere düştü
''Sürün'' dedi, mollam takdir-i kader
Cennetten dünyaya bir kere düştü

Şenlik: Hışm-ı nar içinde gülüstan gözü
İbrahim Safa'ya bir kere düştü
İsmail' e gelen koç kurban kuzu
Cennet'ten Mina 'ya bir kere düştü

Zülali: Türaptan bir avuç hak aldı kaddes
Bu zemin Ierzeye bir kere düştü
Beytullah yerine Beytü'l Mukaddes
Kuruldu Kabe'ye bir yere düştü

Sümmani'nin esas amacı, Şenlik ile meydan edilmekti. Günün birinde yine Samikale köyünden, Sefili isminde birisi, Aşık Şenlik'in yaşadığı. Kars'ın Çıldır ilçesinin Suhara Köyü'ne gider. Kendisini Aşık Sümmani olarak tanıtır. Fakat mat olup, sazını bırakarak köyüne geri döner. Bu olaydan hemen sonra Aşık Şenlik, Ardahan'a gider. Aşık Sümmani ile Ahmet Onbaşı da Şenlik'İn köyüne gelirler Orada. yöre İçinde önemli bir konuma sahip olan, Haşimoğulları 'ndan Celal Bey ve Şerif Bey'le karşılaşırlar. Her ikisi de, bir süre önce köye gelip kendisini Sümmani olarak tanıtan aşıktan, Onun Şenlik'le yaptığı karşılaşmadan bahsederler. O zaman, Sümmani kendi şanını kurtarmak için Aşık Şenlik'le karşılaşmak istediğini söyler. Şenlik, Ardahan'dan köye çağrılır. Neticede bir araya gelirler. Hem tatlı tatlı sohbetler ederler hem de atışırlar. Sonunda yenişemeyip, kardeş olduklarım ilan ederler. Birkaç gün sonra köyüne geri döner. Fakat zaman Gülperi'yi unutturamamıştır. Köylüleri ona rastlayıp konuşturdukları zaman, O, şu şiirini söyler:

Ervah-ı ezelden levh ü kalemden
Bu benim bahtımı kara yazdılar
Gönül perişandır alev-i alemde
Bir günümü yüz bin zara yazdılar

Gönül gülşeninde har oldu deyu
Hasretlik ismimde var oldu deyu
Sevdiğim, sevdiğin pır oldu deyu
Erbab-ı garezler yare yazdılar

Dünyayı sevenler veli değildir
Canı terk edenler deli değildir
İnsanoğlu gamdan hali değildir
Her birini bir efkara yazdılar

Nedir bu sevdanın nihayetinde
Yadlar gezer yarin vilayetinde
Herkes diyarında muhabbetinde
Bilmem bizi ne civara yazdılar

Döner mi kavlinden sıdk-ı adıklar
Dost ile dost olur bağrı yanıklar
Aşk kaydine geçti bunlar aşıklar
Sümmani'yi ''Derkenara'' yazdılar

Aşık artık gerileme dönemine girmiştir. Bir gece rüyasında Gülperi. işaret almadan gurbete çıkmaması yolunda tembih eder. Bu duruma çok üzülür. Zaman zaman Erzurum'a gidip gelmektedir. Erzurum da bulunduğu günler kahvede otururken arkadaş ve dostları sözü eski günlerden açıp. Sümmani'ye Gülperi ile olan aşkını anlattırmak isterler. Artık ihtiyardır. Sazını eline alıp şu şiirini söyler.

Tarih seksen dokuz on bir yaşımda
Cem başımda iş birer birer
On sekiz yıl sürdü yarin peşinde
Akıttım gözümden yaş birer birer

Görmedim dünyada bir şadlık demi
Geçti civan ömrüm, gülmem encamı
Her boyun sistemi, feleğin kahrı
Vurdu her taraftan taş birer birer

Sümmani'yim hani benim otağım?
Gün be gün, bulandı dalım, budağım
Devroldu devranım, çevrildi çağım
Döküldü dihenden diş birer birer

Bir gün gençliğini hatırlayıp aşk badesini içtiği Ablaktaş'a gider. Çobanlığı bıraktığından beri buraya hiç gitmemiştir. Orada oturur, uzun uzun düşünür, çalar, söyler. Artık, sadece kahvelerde çalıp söylemektedir. Bu sıralarda, Gülperi de Sümmani'den haber alamadığına üzülmektedir. Bir gün Bedahşah 'tan tellal çağırttırır. Sümmani'yi aratmak için iki kardeş görevlendirir Sümmani'yi bunlara iyice tarif eder. Aradan günler, ay!ar geçer İki kardeş Kafkas taraflarına gelirler. Birden gözlerine bir adam ilişir. Adamlara Sümmani adında birisi aradıklarını söylerler. Adamlar:

-Biz Onun akrabalarındanız. Sümmani yakında öldü. Gülperi adında bir kızı sevmişti. Bu kızın aşkı için pir elinden bade verilmişti. İşte o vakitten beri. Sümmani Gülperi'nin aşığı olmuştur. Daha ölmeden bir kaç gün evvel rüyasını görmüştü. Günlerce ağladı, son dakikasına kadar Gülperi'nin acılarını çekti. Sonunda Ona hasret gitti.

İki kardeş, Sümmani'nin ölümüne çok üzülürler. Köye dönerler ve doğruyu Gülperi'ye söylemeye karar verirler. Şah'ın sarayına yaklaşırlar, bakarlar ki bir cenaze kalkmaktadır. Bu Gülperi'nin cenazesidir. Sümmani, Samikale Köyü'nde, 5 Şubat 1915 tarihinde vefat etmiştir.

Der Sümmani tamam oldu muhabbet
Biz varalım, siz olasız selamet
Kalktı bu karyeden çekildi kısmet
Göründü gözüme yol yavaş yavaş


Emsal Günaydın

Muhabbetci
23. January 2009, 07:42 AM
Aşık Sümmani Şiirleri


(Gel) gönül elinle sana eylim nasihat

(Gel) gönül elinle sana eylim nasihat
Bu fâni dünyadan kalk yavaş yavaş
Cehdet ki doğru yola gidesin
Canını Cennet'e sal yavaş yavaş

Kara toprak için bizim zâtımız
Geçen ululara yeter hepimiz
Bir gün olur gelir cansız atımız
Tebdil tedarikin gör yavaş yavaş

Bir âşık da vatanını satanda
Garip bülbül dost bağında ötende
Hak'tan nida gelip vâdem yetende
Azrail canımı al yavaş yavaş

Der Sümmani tamam oldu muhabbet
Biz varalım siz olasız selâmet
Kalktı bu karyeden çekildi kısmet
Göründü gözüme yol yavaş yavaş

Acep hiç mi bahar görmez

Acep hiç mi bahar görmez
Toprağı bizim bağların
Uyanmaz asla göğermez
Yaprağı bizim bağların

Her mâhta gelse bir bahar
Ne saatında gül-i zâr
Ne gül var ne bülbül ne har
Otağı bizim bağların

El bağında açılmış gül
Gülünde ötüyor bülbül
Baş göstermiş bir tek sümbül
Gam dağı bizim bağların

Cümle bağlar olmuş düzen
Bahçıvan sen bağda bezen
Büsbütün harami gezen
Yığnağı bizim bağların

Sümmani berdardan gelir
Ne gelse Settâr'dan gelir
Âb u zehri mardan gelir
Pilağı bizim bağların...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=622&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Açıldı ihya meydanı

Açıldı ihya meydanı
Gelene essalâ bu gün
Bezl-i vücut için cana
Salana essalâ bu gün

Eğer ervah eğer kalam
Eğer salat eğer selâm
Açıldı sancağı âlem
Alana esselâ bugün

Hakikat ilminin ihyası
Tecelli lûtfun kimyası
Bu bahre süren kavrası
Dalana esselâ bu gün

Kimi mahzun kimi memnun
Kimi mahrum kimi mahzun
Bu demde cura-i kanun
Çalana esselâ bu gün

Bu demdedir sahip huruç
Sümmâniyi olmasın pûç
Âdû ekberin kılıç
Çalana esselâ bu gün...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=623&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Akıl ermez şu feleğin işine

Akıl ermez şu feleğin işine
Kimi zevk-i sefa ziynet bulamaz
Kimisi düşmüştür mal telaşına
Kiminin malı çok rahat bulamaz

Kimisi okumuş kimisi yazmış
Kimi marifetli cevaplar düzmüş
Kimisi şekerli taamdan bezmiş
Kimisi bir parça nimet bulamaz

Kimisi dokumuş kimisi satmış
Kimisi anlamış zihnine yatmış
Kiminin yılkısı dağları tutmuş
Kimisi binmeye bir at bulamaz

Sümmani yanmıştır firkate nâra
Sevda onu koymaz çıksın kenara
Ona derler niçin gitmezsin yâre
Hiç demezler Hak'tan ruhsat bulamaz...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=522&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Âlemi celbeder emr-i irade

Âlemi celbeder emr-i irade
Eğleşmek olmuyor yaran elveda
Redî gama düştüm hadden ziyade
Yâr-ı garım sadık ihvan elveda

Zamanı âhire uğradı müddet
Kesildi ben için ol istirahat
Atar yandan yana dâne-i kısmet
Bezl-i can ettiğim mekân elveda

Adalette kadim gördüm Faruk'u
İkrarından evvel gördüm Sıddık'ı
Gönül talep eder hak ve hukuku
Sagîr kebir sabi sibyan elveda

Bir ben değil bütün âlem pür savaş
Kûtb-i ilâhiden Şem'a bu ateş
Hasılı akraba kavim ve kardeş
Gönül ayrı düştü yâren elveda

Arzum da kârım da ağyara karşı
Yolunda vermişim ten ile başı
Emanet silahın toprağı taşı
Hasılı vesselam her yan elveda

Sümmani gönlümün âlemde âhı
Hıfz eyle yanında Kadir ilâhı
Açıldı biz için hasretlik râhı
Gönlümde sevdiğim sır can elveda....>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=523&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bâdesiz sarhoş olmuşsun

Bâdesiz sarhoş olmuşsun
Sen hangi sevdadan gönül
Ya kime meftun olmuşsun
Haber ver künyeden gönül

Sen sana sahip danesin
Adam ol gül-i rânasın
Şahinsin sedef danesin
Doğanda anadan gönül

Gezer misin sahraları
Arar mısın Leylâ yâri
Özünde bul bir şikârı
Çekil bu sevdadan gönül

Adam olsan baht ulusun
Yâr olsan yârin gülüsün
Hangi bağın bülbülüsün
Haber ver sabâdan gönül

Teslim ol her emre inan
Hal ehlin rengine boyan
Elverir hayadan uyan
Şu fi'li fenadan gönül

Gezme dünyada beyvâna
Çalış eresin nişana
Yüzünü döndür Rahman'a
Ayrılma rızadan gönül

Memnun et sultanı hanı
Hoşnut et Gevher Kân'ı
Ara bu ezel mekânı
Sefer et dünyadan gönül

Derviş ol taşı teberi
Dolanma böyle serseri
Kaçır sen âdû ekberi
Tendeki haneden gönül

Ara Sümmani bir kârı
Dolanma ağyar diyarı
Özünde bul bu şikârı
Yâd etme sineden gönül...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=624&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bâd-ı sabâ sana bir ifadem var

Bâd-ı sabâ sana bir ifadem var
Götür bu nâmemi dildâre söyle
Herkesin derdine odur giriftar
Bilir bilmez değil izhâre söyle

Yürü bâd-ı sabâ yar vatanına
Büst et likâbını düş dâmenine
Reddeylemek düşmez onun şanına
Eylesin derdime bir çare söyle

Bilir bâd-ı sabâ gam vatanlıyam
Çünkü gözü melül garibanlıyam
Ciğeri hûn olmuş çeşm-i kanlıyam
Arz et arz-ı hâlim var yâre söyle

Arzum var râhında hasret öldürme
Derdim artır ağlat beni güldürme
Bu sır sukkâsıdır yâra bildirme
Fâş etme bir yerde öz yâre söyle

Sıddık'a Faruk'a Hak yâre danış
Osman-ı Zinnureyn Haydar'a danış
Verirseler ruhsat Muhtar'a danış
Mürüvetkânıdır Hünkâr'a söyle

Şirindir kadimdir mahbûb-ı dildar
Kapında yaveri Hazret-i Muhtar
Damadı Şehriyar ey nur-i Haydar
Al-bâd-ı sabâdan var yâre söyle

Sefahat bir derya nedir işaret
Sümmani cürmüne âh eder elbet
Bizden sehv ü hata O'ndan mağfiret
Kelâmın göğçektir Gaffar'a söyle...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=524&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bana himmeti lâ olan arifin

Bana himmeti lâ olan arifin
Menfaat madeni zarı kendine
Aselinden pay vermeyen canlı ne
Ehl-i hüner etmiş arı kendine

Bir güzel bağ gördüm hoştur çiçeği
Bahçıvan bilmez mi burcu göçeği
Bağın bâr vermektir asıl gerçeği
Zahmeti ne için barı kendine

Gül odur ki çar etrafı harlana
Şeydâsı başında geze zârlana
Tüccar odur gulamlar barlana
Neye benzer erin kârı kendine

Gül dalında bülbüllüğe zağ olsa
Bülbül mü demeli şeydâ yok olsa
Her ne kadar cebin cesim dağ olsa
Verir tipi boran karı kendine

Sümmani ne demden verdin rivayet
Bilene ibrettir bilmeze sohbet
İster hesna olsun isterse hoyrat
Herkesin mahremdir yâri kendine...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=525&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Benim yazım bilmem ak mı kara mı

Benim yazım bilmem ak mı kara mı
Hiçbir tabib sağaldamaz yaramı
Yüksek yüksek dağlar almış aramı
Kavuşmamız oldu muhal ağlarım

Kanadım yok uça uça varayım
Dağlara taşlara bir sorayım
Mümkün değil artık yüzün göreyim
Yâdıma geldikçe bu hal ağlarım

Derdim gamım ey Sümmani tükenmez
Acılaştı hayat meyvası yenmez
Gönül evi yıkılmıştır şenlenmez
Hayatımı sarmış melal ağlarım...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=526&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bî namaz dost olabilmez

Bî namaz dost olabilmez
Dostuna düşman gezer
Sureti âdemdir amma
İdrakinde hayvan gezer

Nice ki hayatı vardır
Kalıbında insan gezer
Kilâbı lahmından berbat
Cesedi bfnamaz gezer

Derûni şehrine baksan
Vesveseler otağıdır
Vechinde biten tüyleri
Ardıçların yaprağıdır

Nerde bir mazarrat iş var
Sarılır da şikâr eder
Der Sümmani merduddandır
Hücceti bî namaz gezer...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=625&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bilmezsin ilm ü ibare

Bilmezsin ilm ü ibare
Lisanda mahzun olursun
Bir ibare bir dubâre
İrfanda mahzun olursun

Sen sana bak eyle yazık
Tebdil tutup al sen azık
Sefinen çıkarsa bozuk
Deryada mahzun olursun

Sen sana bak eyle nazar
Sen sana bak kime benzer
Sermayesiz açma bazar
Dükkânda mahzun olursun

Refik olursan hizana
İşin uğramaz düzene
Tohum ekersen hozana
Harmanda mahzun olursun

Sümmani söyler eş'arı
Her yerde açmaz esrarı
Benim demezse muhtarı
Divanda mahzun olursun...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=626&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bir adam başına mürit olamaz

Bir adam başına mürit olamaz
Varıp bir kâmile danışmayınca
Candan geçmeyince canan bulamaz
Gönül her eşyaya karışmayınca

Kâmiller sevmezler kendi payesin
Onlar kaldırmışlar dünya riyasın
Kimse bilmez hiç kimsenin mayasın
Onla kalkıp düşüp konuşmayınca

Sümmaniyem görmedim hiçbir sefa
Her sefa dalına konmuş bin cefâ
Her ne istedinse yokdurur vefa
Tarikat kulpuna yapışmayınca...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=527&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bir dem kararın yok dağlar başında

Bir dem kararın yok dağlar başında
Nice bir Mecnun'a dönersin gönül
Cümle halkı âlem kendi işinde
Sen aşkın nârına yanarsın gönül

Cevherini her sarrafa satmazsın
Gece gündüz gamda yanıp yatmazsın
Belli bir mekânda karar tutmazsın
Her dem daldan dala konarsın gönül

Bülbüle işaret olsa gülünden
Güzel güzel mâni söyler dilinden
Hecrâi bfvefâ yârin elinden
Zehri nûş eyleyip yanarsın gönül

Sümmani bilmedin ceşm-i siyahı
Kendine yâr etme zâr ile âhı
Yükseklere çıkıp gâh ü bfgâhı
Gâh olup alçağa inersin gönül...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=528&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bir dilbere müptelâyım ezelden

Bir dilbere müptelâyım ezelden
Derd ü gama kattı âh u zâr beni
Ciğer kebap oldu ne gelir elden
İflah etmez daha intizar beni

Bana derler ateşin yok közün yok
Daha yâr yanında senin yüzün yok
Yokladım kalbimi bir kem sözüm yok
Yâre şekva kılmış ruzigâr beni

Aradım bulamadım kendime mekân
Nerde bir gül görsem etrafı diken
Bende bu âh yârda o baht var iken
Korkam hasret koya kara yer beni

Sümmâniyem kendi kendim üfledim
Şadlık taksiminde yattım ufladım
Yârin fikir defterini yokladım
Bundan sonra yazmış ihtiyar beni...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=529&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bir dilberin mecnunuyum

Bir dilberin mecnunuyum
Cesette canı yandırır
Ben derdimin meftunuyum
Bilse Lokman'ı yandırır

Mürüvvet kanidir huyu
O yâr daim sever hû'yu
Likâbından çıkar mûyu
Şemsi tabanı yandırır

Kim o yârin yarasında
O kalmaz yüz yarasında
İki kaşın arasında
Olan irfanı yandırır

O hûba yanan âşıkan
Gözüne hor olur cihan
O dilberde olan nişan
Huri gılmanı yandırır

O hûbân Ali Ekber'dir
O mahbub zâtı serverdir
O dilber nuru berdârdır
Ehl-i imanı yandırır

Kapında zayıf Sümmani
Lütfundan gözler ihsanı
O sultanın arzumanı
Kün fe-yekûnu yandırır...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=627&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bir gönülde meşk olursa Hûda'sı

Bir gönülde meşk olursa Hûda'sı
Konar ol gönüle aşkın noktası
Mahbubuna uygun olsa odası
Gönül mahbubundan vaz nice gelir

Âşık olmadım ki nazı bileyim
Kovanda arı yok güzü bileyim
Ganem yok sürüde yazı bileyim
Neden idrak edem yaz nice gelir

Abdallar giyer mi mesti papucu
Sümmani der cana mahbub sancı
Mahbub sarabilmez tambur çalıcı
Huzuru mahbuba saz nice gelir...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=530&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bir güzel seyrettim yeni Tafta'da

Bir güzel seyrettim yeni Tafta'da
Boyu selvi yanakları al gelin
Hiçbir yerde karar kılmaz haftada
Boyu selvi yanakları al gelin

Ne gökçek yaratmış anı Hiidası
Nezâket beslemiş hanım anası
Cennette huriye benzer siması
Boyu selvi yanakları al gelin

İnsan yerde gezer kuşlar havada
Göğsün düğmelemiş eller havada
Senin gibi hiç bulunmaz ovada
Boyu selvi yanakları al gelin

Sümmaniyi sen eyledin yolundan
Bir cevap vermedin nazik dilinden
Bir su ver içeyim kibar elinden
Boyu selvi yanakları al gelin...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=608&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bir menzile başa kadar varmasan

Bir menzile başa kadar varmasan
Sen o yola kervan olsan ne fayda
Bir dilberin sinesine konmasan
Hayal ile mihman olsan ne fayda

Bir yazı ki kara olur kalemde
Sözü hor görünür her bir kelâmda
Bir güzel ki seni sevmez âlemde
Ya sen ona hayran olsan ne fayda

Arâbî Farisf dilin olmasa
Bülbüle münasip gülün olmasa
Asla bir meslekte elin olmasa
Dava ile sultan olsan ne fayda

Deli gönül bir isyandan beridir
Bir ah çeksem dağı taşı eritir
Her bir güzel bir yiğidin yâridir
Elin güzeline baksan ne fayda

Sefil Sümmani gel Hakk'ı zikreyle
Verdiği nimete daim şükreyle
Yaman kişi ta ezelden fikreyle
Başa geçip pişman olsan ne fayda...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=531&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bir nâme yazayım şâh-ı cânâna

Bir nâme yazayım şâh-ı cânâna
Dîr olmasın âh ü feryada gelsin
Diler ise kurban olam ben ona
Koçak kuzu gibi feryada gelsin

Kâr etti canıma hasretin âhı
Bulmadım çaresin azmetti râhı
Gönül talep eder o vech-i mâhı
Beni derde salan Leylâ da gelsin

Der Sümmani yaşım döndü Fırad'e
Öyle kalem çalmış emr-i irâde
Her kim yetirirse beni murada
Dilerim Cennet-i Âlâ'da gelsin...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=532&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bir vefasız dilber aldattı beni

Bir vefasız dilber aldattı beni
Serimi sevdaya saldı eyvah ey
Yine tazelendi eski yaralar
Düşmanlar halime güldü eyvah ey

Ben sana ne dedim ey kaşı keman
Şâd ettin cihanı dillere destan
Gülşeni hüsnünde bağı gülistan
Gülden dudakların güldü eyvah ey

Sümmani bîçâre kadrin bilen yâr
Çok mu çekeceğim derdin yalan yâr
Evvel benim ile deyüp gülen yâr
Şimdi ırak yerde kaldı eyvah ey...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=533&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bu fâni dünyayı ziynet etmeden

Bu fâni dünyayı ziynet etmeden
Yarattı fazlından nuru bir Hüdâ
Mağrip meşrik zemin semâ dört köşe
Altı günde bina kurdu bir Hüdâ

Fâl içinde affeyledi Yunus'u
Fark etmedi gece ile gündüzü
Hak yaratmış Ay'ı Gün'ü yıldızı
Bu dünyanın şölvekârı bir Hüdâ

Sümmani aşk ile eyle bir adet
Yedi tamu vardır sekiz de cennet
Yaratmıştır yetmiş iki mahlûkat
Aziz kıldı Peygamber'i bir hüdâ...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=534&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bu gün vardım dost bağına

Bu gün vardım dost bağına
Ne hoş gelir cûşun bülbül
Açılmış güller müzeyyen
Ya nedir telâşın bülbül

Bülbülün çektiği zardır
Arada vasıta hardır
Hakk'ın dört bin ismi vardır
Sende mevcut meşki bülbül

Bini Tevrat'ta beyandır
Bini Zebur'da ayandır
Dört kitapta dört bin tamdır
Dumanlıdır başın bülbül

Bülbülün ne fikri vardır
Daim hamdi şükrü vardır
Dört bin isme zikri vardır
El zanneder bir kuş bülbül

Bülbülün çektiği âhdır
Aşkın sırrına agâhtır
Muradı Celâlûllah'tır
Akar gözden yaşın bülbül

Sen bülbülsün doğru rahta
Arzun var Cemâlûllah'ta
Artar feyzin sehergâhta
Kimse bilmez işin bülbül

Bülbül ne hayal hâbında
Nûşi var aşkın âbında
Daim sen rıza babında
Sümmani olsa eşin bülbül...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=629&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bu ne esrar idi bu ne gam idi

Bu ne esrar idi bu ne gam idi
Azat eyle beni divan aşkına
Doksan dokuz dert sinemde tam idi
Derde dert artırır Lokman aşkına

Varıp yalvarayım vezir ü hana
Valinin korkusu kâr etti cana
Ya katleder ya da atar Taşhan'a
Bahrin garip garip zindan aşkına

İfadeye layık yoktur lisanım
Ihâfe burcunda titreşir canım
Öldüğüme gam yemem gözler cananım
Affeyleyin ol civanım aşkına

Kulundur Sümmani eyle merhamet
Sahabet kanisin gözle mürüvvet
Dilersen affeyle dilersen cellât
Lutfeyleyin Keremkan'ın aşkına...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=535&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Bugün cana tesir eder

Bugün cana tesir eder
Devri devranı bağların
Saz gelince gûsse gider
Benim hayranı bağların

Demi vakti sebâlardan
Devir al abalardan
Der kenar olmuş şıtâdan
Gelmiş ihsanı bağların

Ne demdir dost bârigâhı
Kimi güler kimi âhı
Bezetmiş Kadir İlâhı
Güler yeksanı bağların

Bağı kayıran baht ulu
Var mı serde dostun gülü
N'olur olsa bir bülbülü
Gulâm Sümmani bağların...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=628&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)


Ciğeri hûn oldu rahmi mâderin

Ciğeri hûn oldu rahmi mâderin
Bu hale müşterek sulb-i pederin
Tamam beş mâh oldu yoktu haberin
Bir sihhat haberin vatana gönder

Kardeşin ahbabın kılmaktadır zâr
Bilmem ara yerde küskünlük mü var
Yoksa terk-i vatan etmek mi efkâr
Kebirin unuttun sübyanan gönder

Mevlâ kula vermiş iradesini
İhtiyar eylemiş müsadesini
Dinle bu evragın ifadesini
Akşam gelir sabah yaz bana gönder

Sümmani bu derde olmuştur mecnun
Sizler ne fikirde ne hâle meftun
Sebeb-i vücudun istersen memnun
Bir sihhat haberin atana gönder...>> (http://www.turkuler.com/nota/siirler.asp?kisi=88&siir=536&adi=A%C5%9F%C4%B1k%20S%C3%BCmmani)

Muhabbetci
23. January 2009, 07:43 AM
Çoktan beri terk-i vatan olmuşum

Çoktan beri terk-i vatan olmuşum
Diyarı gurbette candan usandım
II kahri çekmeden ömrüm hiç oldu
Aktı çeşmim yaşı nemden usandım

Deli gönül ister dağları aşa
Dünyada ne kaldı gelmemiş başa
Benim gam yükümü yüklesem taşa
Taş da dile gelir senden usandım

Canım kurban olsun merdoğlu merde
Benim emeklerim hiç oldu nerde
Sümmani göç eyle durma bu yerde
Ay yıl hafta değil günden usandım...>>


Deli gönül ile düştük bir cenge

Deli gönül ile düştük bir cenge
Hikmeti sorulmaz iştir bu gönül
Günden güne girer her türlü renge
Bazı solar bazı kumaştır bu gönül

Bazı yelkenini derin yürütür
Bazı âh vah ile ömrün çürütür
Bazı lâle sümbül çiçek bürütür
Bazı pus dumandır kıştır bu gönül

Bazı seyre çıkar hûb seyranlanır
Bazı nefse uyar pek bühtanlanır
Bazı yoksul düşer perişanlanır
Her derde ey gedâ baştır bu gönül

Sümmani dünyada sen çekme yası
Allah de şilinsin kalbinin pası
Göğsüne dayanır ecel pençesi
O zaman yoklarsın boştur bu gönül...>>


Deli gönül sana bir öğüdüm var

Deli gönül sana bir öğüdüm var
Eski dostu düşman olur yiğidin
Yokla kendi özün gafletten uyan
Eski dostu düşman olur yiğidin

Dost zamanı deryasını boylama
Utanırsın kemliğini söyleme
Düşman değil dosta bile söyleme
Eski dostu düşman olur yiğidin

Elem gelse bir yiğidin özüne
Söylemesi yeğdir yârin yüzüne
Uymamak gerektir kendi sözüne
Eski dostu düşman olur yiğidin...>>


Derdime tabibsin sevdiğim dilber

Derdime tabibsin sevdiğim dilber
Koyma melûl mahzun bfçâre beni
Yoktur dü cihanda sen gibi dilber
Meylim müştak etme gayrete beni

Saadet tacısın ey nûr-ı server
Damadın Şehriyar sâkil-i yaver
Yoktur bir taksimde böyle bir defter
Kaydeyle deftere fukara beni

Bakma Sümmaniye bağbancı deyu
Unutma sözünü yalancı deyu
Şehr-i abâ değil talana deyu
Vâris et bin memur hisare beni...>>


Dertsiz iken dert ehlinden dert aldım

Dertsiz iken dert ehlinden dert aldım
Aşkın ocağına göz baka baka
On birinde ben ustamdan vird aldım
Gûş verdim kâmile söz baka baka

Lâleyi sümbülü giyinmiş dağlar
Gitti şitâ geldi müzeyyen çağlar
Uyandı seçerler bezendi bağlar
Tutmadı gönlümüz söz baka baka

Kan ağlar dideler nem ile geçti
Arzu'sun bulanlar dem ile geçti
Şu bizim tecelli gam ile geçti
Konmadı gönlüme saz baka baka

Canan der ki maksud ile görünmez
Perişan bağımın gülü derilmez
Yâr der ki Sümmani murada ermez
Usandım canımdan göz baka baka...>>


Dertsiz iken dert elinden dert aldım

Dertsiz iken dert elinden dert aldım
Bu aşkın bahrina daldıktan sonra
Alevlendim ateşlendim alıştım
Bu seri gavgaya saldıktan sonra

Sevda bana ne pazarı gösterdi
Miratından yâr-ı garı gösterdi
Bu senindir bir nigârı gösterdi
Fikrim taştan taşa saldıktan sonra

Gül dalında yattım yurdu artırdım
Gül soldukça yine sesi artırdım
Divan devroldukça derdi artırdım
Sabâdan bir haber aldıktan sonra

Hayatında nedir sabahın bendi
Hebadır o huyun yoktur menendi
Ya getirir nâme o yârin kendi
Bizde nöbet müddet dolduktan sonra

Fehmeyle Sümmani göresin yâri
Hayatında gizli sırrı esrarı
Uzun yıllar terk ettin mi diyarı
Davet kabul olmaz geldikten sonra...>>


Devrân-ı âlemi seyran ederken

Devrân-ı âlemi seyran ederken
Bir sam esti geldi koku tersine
Baktı çar etrafa cevlan ederken
Attı felek bana oku tersine

Bu aşkın râhına girdim piyade
Canan beni mecnun etti rüyada
Dedim bin tabibe kıldım ifade
Yarama vurdular yaktı tersine

Olmadım dünyada şad u bahtiyar
Geçti taze ömrüm oldum ihtiyar
Yârdan nâme geldi bana bergüzâr
Diyor bu nâmeyi oku tersine

Âşıklar her zaman maşukun över
Güzeli dünyada kim olsa sever
Sümmani kiminin ikbâli yaver
Kiminin dolanır çarkı tersine...>>


Dilerdim taşrada bir bağ becerem

Dilerdim taşrada bir bağ becerem
Mükemmel göstermiş bâr bizim evde
Aradım ki yâri nerde bulayım
Derim fikir eyledim zâr bizim evde

Derden merhem umma mecruh ayrıda
Yâri garın gider bu gussa gide
Ne bülbülem gül ararım gayrı da
Gül ile beraber hâr bizim evde

Sevdiceğim nihan etmiş şölvesin
Tahammül var mı ki çekem cilvesin
Yâri seven elbet çeker çilesin
Hicran merak firkat zor bizim evde

Lâyık mıdır ben hâcelet edelim
Var iken dû çeşmim alil gidelim
Her nefeste mazarrat ettim n'edelim
Sen sene sahip ol kâr bizim evde

Acep kimler ahvalinden memnundur
İdrak edüp iş bu hale meftundur
Cengi cidal olmuş ruhum mahzundur
Âdû ekber nefis kör bizim evde

Hangi edvarından bilinmez şadım
Ne mahremem ne yabancı bilinmez
Sîrette surette Islâmdır adım
Mürüvet mi bulunur şer bizim evde

Havf u recâ aman münacat benden
Arzeyle ihâfe ayırma tenden
Der Sümmani kerem hidâyet senden
Yetiş ki talan var yâ bizim evde...>>


Dinle beni bir nasihat edeyim

Dinle beni bir nasihat edeyim
En iyi dostundan sakın sen seni
Dünyanın bozulmaz mânası budur
En iyi dostundan sakın sen seni

Gelir senin ile güler dost olur
Kul kusursuz olmaz kusurun bulur
Sakın ondan sana bir kemlik gelir
En iyi dostundan sakın sen seni

Sümmaniyem bunu böyle söyledim
Soyunup eğnimi üryan eyledim
Başıma geldiği için söyledim
En iyi dostundan sakın sen seni...>>


Dinleyin ağalar tarif edeyim

Dinleyin ağalar tarif edeyim
Melekler şahını rüyada gördüm
Eşrefi saatte lûtfu kadim şah
Bir mübarek leyli cumada gördüm

Baktım cemâline gözüm kamaştı
O saatte aklım başımdan şaştı
Çobana yöneldim kanadım açtı
Pervâzı telliyi hummada gördüm

Sümmani sözünü söylüyor ezel
Mürşitler bağından dökülmez gazel
Hazert-i pfrlerden bana bir güzel
Kendisi bir melek şimalde gördüm...>>


Dost bağında bülbül gibi

Dost bağında bülbül gibi
Öten gelsin bu meydana
Gül için canını nâra
Atan gelsin meydana

İçtim aşkın badesini
Gözlerim firadesini
Cihanda âr perdesini
Yırtan gelsin bu meydana

Gel kalma hayal hâbında
Nûşum var aşkın âbında
Yunus gibi dost bağında
Öten gelsin bu meydana

Mürit can verir pîrine
Erse Bektaşi sırrına
Sakal bıyık birbirine
Katan gelsin bu meydana

Aşık geçmez maşukundan
Gözler rıza-yı babından
Mest-i kadehin kulpundan
Tutan gelsin bu meydana

Müştakım ol pûr kemâle
Meftunam nûr-i cemâle
Dünyalık malı bir pula
Satan gelsin bu meydana

Gönül yârin civarında
Sümmani hulûs babında
Yunus gibi dost bağında
Yatan gelsin bu meydana...>>


Dünya bir eyersiz at

Dünya bir eyersiz at
Bunu bilip süren var mı
Hiç kimseye vermez murat
Muradına eren var mı

Dünya nicesin sevk eder
Kimi gelir kimi gider
Gidenler de ah vah eder
Gidip geri gelen var mı

Dünya gösterir zevkini
Gün be gün aldatır seni
Çekerler bir gün kervanı
Yazık oldu diyen var mı

Güvenme ki devletim çok
Anın sana faydası yok
Azrail'den yiyersin ok
Cerrah gelir yaran var mı

Sümmaniyem ettim karar
Hüdâ'm verdi bana ikrar
Gün be gün eyledim zarar
Derler bana kârın var mı...>>


Dünyalıktan halim sorar bazısı

Dünyalıktan halim sorar bazısı
Bizde sîm yerine emraz bulunur
Böyle imiş alnımızın yazısı
Elimizde bir kırık, saz bulunur

Âşıklar beyhude gurbeti gezer
Eloğlu ariftir ne olsa sezer
Güzellerde vefa bizde sîm ü zer
Ne kışın bulunur ne yaz bulunur

Sümmani kıssadan hisse bu pendin
Bu aşkın nârına yandıkça yandın
Sakın bir kimseye inanma kendin
Doğru arar isen pek az bulunur...>>


Eğer oğlum isen erlik babında

Eğer oğlum isen erlik babında
Hisarın muhkem yap çölen sahip ol
Gelir gayrı kurutulur hep nemin
Derya olamazsan gö'len sahip ol

Erler hanesinde semâlar yanar
Katresin nûş eden mestane kanar
Bağından beceren gül solmaz sanar
Ehl-i bahçıvansan gülen sahip ol

İhtiyarın say'ı gayret sendedir
Himmet erenlerde hizmet sendedir
Eğer sevap eğer zillet sendedir
Uğratma lekeye dilen sahip ol

Fikretme âlemi deme ne haldir
Kendi kendin bilmek ehl-i kemâldir
Kendi destin bûs et başına kaldır
Aşık isen kendi halen sahip ol

Arzudan bihaber imdada bakma
Senden geri kalan imdada bakma
Hayatta kör gidip evlâda bakma
Fırsat elde iken malen sahip ol

Sümmani hebaya ciğerin yakma
Kavl-i inat ile sözsüze çakma
Sağ yârdan ayrılıp ağyâre bakma
Düz kapısı vardır milen sahip ol...>>


Ehl-i aşkın şiddetini nârını

Ehl-i aşkın şiddetini nârını
Kerem gibi yananlara sor bilir
Abdallar terketmiş dünya malını
Behlül gibi divâneye sor bilir

Baykuş bu dünyadan lezzet alamaz
Bu dünyadan giden geri gelemez
Lokman Hekim gelse çare bulamaz
Bu derdi sen Süleyman'a sor bilir

Sümmaniyim akıl başta serseri
Ben deli değildim sen ettin deli
Evliyalar enbiyâlar serveri
Yeri göğü yaratandan sor bilir...>>


Ehl-i hakikatte arif olanlar

Ehl-i hakikatte arif olanlar
Gösterir âlemde yol yoldan ince
Cevapta mücevher zarif olanlar
Feyzi hürrem olur hal haldan ince

Kalb bir şehr-i şandır çardır memuru
Arşa direk oldu müminin duru
Kalbinin ziyası vechinin nuru
Gökten huruç eder hilâlden ince

Der Sümmani râh-ı Hakk'a varsalar
Köşe-i vahdete karar kılsalar
Bir kılı tam kırk yerinden yarsalar
And içerim olmaz kemâlden ince...>>


El ele vermiş de gelen güzeller

El ele vermiş de gelen güzeller
Bir Tanrı selâmı vermez misiniz
Mevlâm sizi süs için mi yaratmış
Biz gel demeyince gelmez misiniz

Gurbete gidenler azığın alır
Kimisi giderde kimisi kalır
Kimi sevap için Kabe'ye varır
Kabe kapınızda bilmez misiniz

Karadır kaşınız yaydan nic'olur
Bugün dünya yarın ahret nic'olur
Bir gönül yapması yüz bin Hac olur
Siz gönül yapmasın bilmez misiniz

Sümmaniyim ey dil yâre n'iderim
Başım alıp diyar diyar giderim
Yarın mahşer günü dava ederim
Giz mahşer yerine gelmez misiniz...>>


El uzattım bir şikâra

El uzattım bir şikâra
Ne çözer ne çözülürüm
Şikâr bende ben şikârda
Ne sezer ne sezilirim

Bu şikârın şekli rumuz
Bunu bilmez aklı müflis
Sende de bende de topuz
Ne ezer ne ezilirim

Sümmani nin matlubu mim
İkaz eder adamı cim
Hem makineyim hem de sim
Ne süzer ne süzülürüm...>>


Eller bülbül olmuş yârin bağına

Eller bülbül olmuş yârin bağına
Bize o gülşene çıkmak göründü
Bir türlü ermedim dost otağına
Dem be dem bedene kıymak göründü

Dünyada görmedim bir şâdlık demi
Bahr-i ceyhun olmuş gözümün nemi
Bunca yıl besledim bu bedenimi
Artık bundan böyle yıkmak göründü

Sümmani sâdık ol dönme bu işten
Ezel nûş eyledin câm-ı elestten
Cananım bir kuştu uçtu kafesten
Bize peşi sıra bakmak göründü...>>


Ervâh-ı ezelde levh-i kalemde

Ervâh-ı ezelde levh-i kalemde
Bu benim bahtım kara yazdılar
Gönül perişandır devr-i âlemde
Bir günümü yüzbin zara yazdılar

Bulmadık şâdlığın iradesini
Çekerim bu gamın ziyadesini
Herkes dosta verdi ifadesini
Bizimkini rüzigâra yazdılar

Aşka benimle eyler daim kıl ü kâl
Daha sabretmeye kalmadı mecal
Derdim taksimdara kıldım arzuhal
Dedi ki öz bahtım kara yazdılar

Gönül gülşenimde hâr oldu deyu
Hasretlik cisminde zâr oldu deyu
Sevdiğim sevdiğin pîr oldu deyu
Erbâb-ı garazlar yâre yazdılar

Nedir bu sevdanın nihayetinde
Yâdlar gezer yârin vilâyetinde
Herkes diyarında muhabbetinde
Bilmem bizi ne civara yazdılar

Kadrimi bilmeze eyledim minnet
Derdimi artıran görmesin cennet
Sarraflar verdiler yâre bin kıymet
Benim kıymetimi nere yazdılar

Döner mi kavlinden sıdk-ı sâdıklar
Dost ile dost olur bağrı yanıklar
Âşık kaydına geçti bunca âşıklar
Sümmaniyi bir kenara yazdılar...>>


Evvel baharda açılır

Evvel baharda açılır
Gonca gonca gülün dağlar
Can ile serden geçilir
İçildikçe mû'lün dağlar

Arayı arayı buldum
Sana indim ârâm buldum
Ziyaret etmeğe geldim
Memleketin ilin dağlar

Gözüm yıldızlara bakar
Önümüze duman çöker
Cûş u hûruş edip akar
Boz bulanık selin dağlar

Yaradan halk etmiş nazar
Gönül aşk deryasını gezer
Koçyiğitler kervanı bozar
Kerbelâdır yolun dağlar

Goncadır güllerin solmaz
Yârinden ayrılan gülmez
Sümmani der tâbir olmaz
Açılmış bülbülün dağlar...>>


Evvela kendini fehmeden insan

Evvela kendini fehmeden insan
Derûnunda olan noksanı tartar
Bulursa bir yerde bir ehl-i irfan
Dosta müştak olan insanı tartar

Akılda münevver dû çeşmi ayık
İster âlim olsun ister meşâyık
Güzel lâzım ola güzele lâyık
Güzeller nutk eden lisanı tartar

Sümmani aldın mı dilberden nişan
Aklından zairsin fikrinde noksan
Maşuktan âşığa yetişse insan
Hasılı vesselam her yanı tartar...>>


Ezel bahar gelse cebel dağlara

Ezel bahar gelse cebel dağlara
Lâle mor menekşe bitmek içindir
Bülbül figan eder inin bağlara
Gönül goncasını dermek içindir

Bu dünya fânidir ezelden fâni
Bugünün varlığı gör yarın hani
Hak bize vermiştir akıl lisanı
Kendine ibadet etmek içindir

Der Sümmani deli gönül lök olmaz
Geien gider bu dünyada mülk olmaz
Can emanet bu gövdeye yük olmaz
Gelmişiz dünyaya gitmek içindir...>>


Gel gönül göç eyle dâr-ı fenadan

Gel gönül göç eyle dâr-ı fenadan
Açılmış makamı gülü Cennetin
Çünkü bir vefa yok yalan dünyadan
Bezenmiştir her tarafı Cennefin

Ne güzel halk etmiş yaradan Tanrı
İslâm olanlara nasip et bari
Altundan gümüşten burc-ı hisarı
Tabaka tabaka yeri Cennefin

(Her) ne kadar meth etsem o kadar yüce
Bilmeyen cahile gelir netice
Şavkından durulmaz yok gündüz gece
Her yana şevk verir nuru Cennefin

Muhammed'dir Hakk'ın hak dürdanesi
Kurulsun şemalar aşk pervanesi
İki kerpiçtendir onun binası
Mücevherdir çar tarafı Cennefin

Her mümine yetmiş huri azından
Doymak olmaz her birinin nazından
Ballar akar bismilâhın gözünden
Zülâllanmış ol Kevser-i Cennefin

Onları saranlar alırlar tadı
O zaman açılır gönlümün şadı
Ebubekir Ömer Osman Haydan
Dört ismi var aşikâre Cennet'in

Amelde zayıfım gayet pek naçar
Cennet'in kapısın ganiler açar
Idris nebi orda hülleler biçer
Ne güzeldir hülleleri Cennet'in

Sümmani neylesin kisb u kemâli
Kemâlsiz dünyada neylersin malı
Orada görünür kudret cemâli
Titreşir binası nuru Cennet'in...>>


Gönül bülbül iken gonca dalında

Gönül bülbül iken gonca dalında
Öyle âh ettim ki gül yarelendi
Hicran pazarında gam firağında
Aktı dü çeşmimden sel yarelendi

Aşkın otağına bak firağına
Yüz sürüp hâkine düş ayağına
Dokundu yâr zülfü gül yaprağına
Zevk ü sefasından tel yarelendi

Güzeller şâhısın sen nur-i cemâl
Sendedir nezâket sendedir kemâl
Dedim ifademden edem arz-ı hal
Tahammül kalmadı dil yarelendi

Sümmani destin öp koy kendi başa
Kâr etmez ihâfe ciğeri taşa
Maksudu sevenler düştü ateşe
Dertli değil dertsiz kul yarelendi...>>

Muhabbetci
23. January 2009, 07:44 AM
Gönül ne beklersin viran köşkünü

Gönül ne beklersin viran köşkünü
Geldi geçti ömrüm ne hayaldesin
Felek bir gün vurup tarumar eyler
Geçti Süleymanlar ne hayaldesin

Kadir Mevlâ'm sen bilirsin halimi
Dünya karanlıktır bilmem yolumu
Yakına getirdin bize ölümü
Âhirin ölümdür ne hayaldesin

Bu fâni dünyadır yoktur bir fayda
Gözümüz yoldadır gönül hay hayda
Ruh teslim eyle gel şu aziz ayda
Ayın tamam oldu ne hayaldesin

Bu fâni dünyadır bellidir belli
Ne şal giyen kalır ne yüzü allı
İstersen yüz yaşa ister yüz elli
Âhirin ölümdür ne hayaldesin

Yârabbî Sümmân'e eyle inayet
Selâvatla bulsun ömrü nihayet
Habibim Muhammed eyle şefaat
Dürüldü defterim ne hayaldesin...>>


Gönül senin ile kavil edelim

Gönül senin ile kavil edelim
Ya sen yârdan ya ben serden geçeyim
Yalan sözü çürük fikri n'idelim
Ya sen yârdan ya ben serden geçeyim

Sen sanırsın yâr imdada erişür
Benim sinem aşk oduna tutuşur
Yeter çektim yâr kahrın yetişür
Ya sen yârdan ya ben serden geçeyim

Kerem eyle şimdi canım tendedir
Kıymetin bilmez bir yâre bende'dir
Suç senindir ama günah bendedir
Ya sen yârdan ya ben serden geçeyim

Aklın sana sen aklına yâr isen
Nasihatim dinle benim er isen
Sümmani der şad olayım der isen
Ya sen yârdan ya ben serden geçeyim...>>


Gönülden isterim yâre varmayı

Gönülden isterim yâre varmayı
Yollar çakıl diken yol bulamadım
Dolaştım ülkeler İran ilini
Gönlüme münasip yâr bulamadım

Güzel olan neyler türlü bahçeyi
O yâr için sarf etmedim akçayı
Binler ile gezdim bağı bahçeyi
Yâd eller değmemiş yâr bulamadım

Der Sümmani yoktur bir sâdık dostum
Feleğe ok attım yayımı astım
Yağmur ile yağdım yel ile estim
Yanan yüreğime kar bulamadım...>>


Gör ne kerem vermiş Baki

Gör ne kerem vermiş Baki
Bu mevlüdün şerbetine
Gösterir tecelli hakkı
Bu mevlüdün şerbetine

Hem kim bu menzile ermiş
Gönül miratını silmiş
Sekiz uçmaklardan vermiş
Bu mevlüdün şerbetine

Âşık fâni maşuk baki
Nutkı olur derde yakı
Vermiş Kevser'den bir koku
Bu mevlüdün şerbetine

Kim nûş etmez böyle âbı
Açılır feyzinde babı
Huri gılman olan saki
Bu mevlüdün şerbetine

Hizmetten etmez ıstrabı
Bulayım dersen sevabı
Ehl-i müştak olur tâbi
Bu mevlüdün şerbetine

İçen sevmez azar-ı yolu
Gönlüne doldurur korku
Uşşâka es sala oku
Bu mevlüdün şerbetine

Daim halim eyle hulki
Kan ondan çal aşka çalkı
Gelen neyler cihan halkı
Bu mevlüdün şerbetine

Kim almış bu gülden koku
Bülbül sen desitan oku
Arz edenler bulur Hakk'ı
Bu mevlüdün şerbetine

Düzgün et elde evrakı
İcra edesin merakı
Gelenler biner burakı
Bu mevlüdün şerbetine

Pinhan Sümmaniel firakı
Göresin elde evrakı
Gelenler çeker merakı
Bu mevlüdün şerbetine...>>


Görüp cemâlini âşık olduğum

Görüp cemâlini âşık olduğum
Hakk'ı bir bilirsen ağlatma beni
Uğruna serimi feda kıldığım
Hakk'ı bir bilirsen ağlatma beni

Bu güzellik baki kalmaz sevdiğim
Âşığı ağlatan güzel sevdiğim
Uğruna serimi feda kıldığım
Hakk'ı bir bilirsen ağlatma beni

İltifat etmeğe gelsen yanıma
Müddetler sitem eder canıma
Bedduam alırsın girme kanıma
Hakk'ı bir bilirsen ağlatma beni

Sümmani der yavru öğüt tutmaz mı
Âşığın dediği yola gitmez mi
Kara bağrım hûn eyledin yetmez mi
Hakk'ı bir bilirsen ağlatma beni...>>


Gözden ırak düşen gönül güzeli

Gözden ırak düşen gönül güzeli
Unutma bizleri sadâkat eyle
Değil gurbet ilde ezel ezeli
Severiz biz seni adalet eyle

Vefasızlık etme yakışmaz sana
Güzelce hizmet et yola erkâna
Hasret ü firkatin kâr etti cana
Üç beş kelâm söyle mürüvvet öyle

Aşkın yine verdi gam efkârıma
Firkatin dağ gibi çöktü (yine) serime
Bir şifâ görmedim can ciğerime
Gel sen derman eyle kemâlet eyle

Nizam ehli ol ki bulasın rağbet
Fakir Sümmaniye hoş eyle hizmet
Vefanın emridir düşküne hürmet
Gel güzel gel etme mürüvvet eyle...>>


Gurbet ele düştü yolum

Gurbet ele düştü yolum
Ağlayıp gezer yürürüm
Efkâr ile deli gönlüm
Dağlayıp gezer yürürüm

Oldum işimden avare
Yakarım sinemi nâra
Gönlümü zülf-i dilârâ
Bağlayıp gezer yürürüm

Dağlar başı oldu yurdum
Günden güne artar derdim
Ben kara gözlümü gördüm
Sızlayıp gezer yürürüm

Anlatamam melalimi
Göz görmesin meralimi
Halden bilene halimi
Söyleyip gezer yürürüm

Sümmani iç elden camı
Mest olup geçer eyyamı
Şaşkın sel gibi müdami
Çağlayıp gezer yürürüm...>>


Gurbet ilde başa gelen halleri

Gurbet ilde başa gelen halleri
Söylemeğe varmaz dilimiz bizim
Kaddedip âdûlar aldı yolları
Göze hayal oldu ilimiz bizim

Bizim aşımıza ağu kattılar
Ayağımız bende vurup gittiler
Âşık olanlara bühtan ettiler
Hünkâra arz olup halimiz bizim

Hüsün bahçesinin gülün dererken
iş ü işret edip demler sürerken
Âlemde bir sadık yâri ararken
Aguya karıştı balımız bizim

Hüdâ yaratmıştır Levh ile Arş'ı
Her insan ne bilir âlemde Ferş'i
Bihamdillah dostu düşmana karşı
Yetişti cânâna halimiz bizim

Alnımız açıktır yüzümüz aktır
Ümidim Hûda'dan kalbimiz paktır
Sümmani billahi ölünce yoktur
Sevmeyen âdûya halimiz bizim...>>


Gurbet ilde bir hal geldi başıma

Gurbet ilde bir hal geldi başıma
Kadir Mevlâm nasip eyle sılayı
Koymaz felek koymaz gidem eşime
Kadir Mevlâm nasip eyle sılayı

Kağıdım yok yazam yâre gönderem
Yazıp arz-ı hâlim kime bildirem
Hançer alıp kendi kendim öldürem
Kadir Mevlâm nasip eyle sılayı

Humâ kuşu yere düşüp ölmedi
Dünya sultan Süleyman'a kalmadı
Dönem gidem dedim nasip olmadı
Kadir Mevlâm nasip eyle sılayı

Sümmani bunu böyle buyurdu
Ayrılık donunu alıp giydirdi
Ayrılmam dedim felek ayırdı
Kadir Mevlâm nasip eyle sılayı...>>


Gurbetten geldim vatana

Gurbetten geldim vatana
Sıladan bir sıla gördüm
Uğradım bir lâ mekâna
Kaladan bi kal'a gördüm

Baktım yüzü gökçelere
Döndüm özü gerçeklere
Haris oldum çiçeklere
Lâleden bir lâle gördüm

Gezerken açtım bir babı
Oldum ol mescide tâbi
Hacerden değil mihrabı
Saladan bir sala gördüm

Gâh piyadegâh süvari
Oraya müştak cümle varı
Dedim sıvan bu duvarı
Maladan bir mala gördüm

Dertlidir Sümmani kemter
Mecnundur gezer derbeder
Ararken bir mahbub dilber
Âlâdan bir âlâ gördüm...>>


Gün be gün artıyor benim dertlerim

Gün be gün artıyor benim dertlerim
Korkarım dünyada var bundan beter
Hamd olsun Mevlâma bu kadar yeter
Bundan artık derdi verme Yârâbbi

Bu fâni dünyada hiç dertsiz olmaz
Başa geleceğin hiç kimse bilmez
Rahmet deryaları çoktur eksilmez
Deryadan rahmetin gönder Yârâbbi

Sam yeli de esti beni savurdu
Vücudumu kebab etti kavurdu
Yârân yoldaş benden hep yüz çevirdi
Sen nazar et bana aman Yârâbbi

Bağını görmüşem bülbüller ötmez
Ellerim kalkmıyor ayağım gitmez
Yârân yoldaş gelip elimden tutmaz
Sen elimden tut da kaldır Yârâbbi

Der Sümmani düştüm tükenmez derde
Mecnun gibi kaldım âh ile zarda
Bir alev almıştır vücudum nârda
Yolum Bedahşan'a düştü Yârâbbi...>>


Hakikat âlemde zaman yok iken

Hakikat âlemde zaman yok iken
Zamansız mekansız zamanda idim
Âdem'den âleme nişan yok iken
cilve-i âdemde bir kanda idim

Bu mâna zahirdir âşığa sefa
Ola ki hakikat kıla Mustafa
irade olmadan nun ile kefe
Kefı nun içinde nihânda idim

Bu âlem zahirden gelmez beyâna
Akıllar mı erer sırr-ı Süphan'a
validem gelmeden mülk-i cihana
Ben de ânâsır-ı gümanda idim

sümmân sana haktır bu ilm-i eser
Birlik hakikattir eyleme inkâr
N'eylersin mektebi mektebi izhar
Ezelden mekteb-i irfanda idim...>>


Haktan yeşillendi gülşenli dağlar

Haktan yeşillendi gülşenli dağlar
Açılmış burcunda bir yarası var
Lâlesin sümbülün istiyor dağlar
Velâkin hâkinde kar yarası var

Kiminde efkârı şekefı şikâr
Kiminin efkârı meyl-i şimûkâr
Kiminin fikrinde Hazret-i didâr
Kiminin Fikrinde zâr yarası var

Dünyayı sevenler velî değildir
Kanaat ehliler deli değildir
İnsan oğlu gamdan hâli değildir
Herkesin bir güne zor yarası var

Sen neye müştaksın gedâyı Sümman
Derunum hicranım sevdiğim hubân
Eflâtun da gelse bulunmaz derman
Vücut ikliminde yâr yarası var...>>


Hava vü hevesle gam penaltında

Hava vü hevesle gam penaltında
Olmayınca kıyl u kâl bulamadım
Ben nice kurbanım dostun râhında
Yokladım kendimi hal bulamadım

Can kurban eyledim hazreti pfre
Fedakâr olmadım hakkında şîre
Yüz bin çiçek cem eyledim bir yere
Yoğurdum içinde bal bulamadım

Gönül ihraç olmaz kuru dâvadan
Umar matlubunu âb-ı havadan
Bu fâni dünyada fi'l-i fenadan
Der kenar olmayan yol bulamadım

Dedim gönül refik olma hilâfâ
Gülmedim dünyada sürmedim sefa
Yükledim metahım vardım sarrafa
İçinde bir tane lâl bulamadım

Her kim müştak bu şikâre yetişmez
Cehd etmeyen o dildâra yetişmez
Canım ister elim yâre yetişmez
İfade vermeğe dil bulmadım

Derdimden razıyım etmezem hazer
Bu aşkın topuzu şerrimi ezer
Kime meftun oldum kıldımsa nazar
Kendimden günahkâr kul bulamadım

Sümmâniyem gözyaşlarım yürüdü
Bu aşkın ateşi serim bürüdü
Hangi dalı tuttum ise çürüdü
Şahım senden baki dal bulamadım...>>


Havalanıp deli gönül kalma heveste

Havalanıp deli gönül kalma heveste
Vurup kanadını kırarlar bir gün
Bu can sana baki kalmaz kafeste
Toprakta bir çukur yararlar bir gün

Seni harap eder çok düşme hâba
Girmek ister isen eğer sevaba
Kemlik etme sakın düşme azaba
Gelir seni elbet ararlar bir gün

Sümmani kesme sen sakın gayreti
Bir pula satılır nâmerdin eti
Ter döküp erdiğin bunca devleti
Sana belki de çok görürler bir gün...>>


Havalanma gönül çıkma havaya

Havalanma gönül çıkma havaya
Yokla aslın yokla türâb değil mi
Hulûsun zanneyle Ganî Mevlâ'ya
Döner dünya sonu harap değil mi

Nefse uyan muradına eremez
Kuru dava ile kalbin silemez
Bir kulun rızkını bir şah veremez
Rızkı veren ancak Yârâp değil mi

Haindir okuyan haindir yazan
Haindir Hak için bir cevap düzen
Cihan fitne olmuş âlem de pazar
Bu dünyanın işi dolap değil mi

Mürşittir müridi merdâne eden
Sevdadır yiğidi pervane eden
Ey efendim beni divâne eden
Erenler verdiği şarap değil mi

Gel Sümmani sen de hava uçurma
Dost yüzüne gülüp zehir içirme
Başka lisan ile ömrün geçirme
Ahir lisanımız azap değil mi...>>


Hayali hatırdan çıkmaz cananın

Hayali hatırdan çıkmaz cananın
Verir aşk ateşi hararet bize
İki cihan server o Hak peygamber
Eder Mahşer günü şefaat bize

Velleyli Vedduha eylemiş tarif
Mest olur methini dinleyen arif
Müminin miracı Kâbe-i Şerif
Var mı ondan büyük ziyaret bize

Tehlike sendedir özün sakındır
Erbâb-ı sarrafa rumuz dokundur
Lam ba harflerinin devri yakındır
Olacak bir şanlı adalet bize

Çıkma doğru yoldan izen sahip ol
Ahdına sabit ol sözen sahip ol
Kem bakma kimseye gözen sahip ol
Edecek âzâlar şehâdet bize

Der Sümmani vaktin pinhan olmalı
Verdiği nimete hayran olmalı
Münkerattan çekilip ihsan olmalı
Gönderdi kaç nâme vesiyat bize...>>


Hazret-i Kur'an'ı tilâvet ettik

Hazret-i Kur'an'ı tilâvet ettik
Hamdolsun erişti hidâyetimiz
Risâlet burcunun pay'ına yettik
Açıldı ol bâbda dirayetimiz

Gördüm Molla Cami açıldı eser
İlme müştak olan gezer mi serser
Mevlâm gufranını kılsın müyesser
Budur gece gündüz münâcâtımız

Üstadım hocadır himmeti hazır
Muhabbet bahsinde misl-i lâ-nezir
Bu ledün ilminde olmuştur vezir
Himmetle açıldı zekâvetimiz

Hafız gider isen Bayburt şehrine
İnşallah dalarsın ilmin bahrine
Sümmaniden selâm aşkın nehrine
Tabşur Celâirye emanetimiz...>>


Her sabah her sabah bülbül sesini

Her sabah her sabah bülbül sesini
Bülbül sedasını güle getirir
Er odur ki bile şeref şanını
Leke kelâmını dile getirir

Dilberin koynuna girsen sormazsa
Bir dilbere gönül versen olmazsa
Bir adam da kendi haddin bilmezse
Âkibet başına belâ getirir

Selâm verme erkânsıza yolsuza
Yalınız git yoldaş olma hırsıza
Komşu olma edepsize arsıza
Âkibet başına belâ getirir

Sümmanigedânın sözleri haktır
Aslı hariç olan hilesi çoktur
Cehennem hanenin ateşi yoktur
Âsi kul ateşi bile götürür...>>


Her sabah her sabah suya giden yâr

Her sabah her sabah suya giden yâr
Al beni eline altın tas dilber
On yıl oldu yâr sevdana düşeli
Kerem eyle şu sevdanı kes dilber

Bahçenizde bir gül oldum açıldım
Taze değdim onbeşine seçildim
O servi boyunca kemha kesildim
Gey de beni diyar diyar dilber

Kaşıdan görünen ol Nemrut dağı
Parlayıp yanıyor yanağın ağı
Ben sana olayım altın saç bağı
Gel de beni diyar diyar gez dilber

Sümmani der ayıp bu kadar coşmak
Sevdadâr olup da dağlara düşmek
Ben sana olayım sırmalı yaşmak
Al da beni ağ gerdana as dilber...>>


Her vakit seher olanda

Her vakit seher olanda
Tevhit olur lisanımız
Cezbesi cana dolanda
Kuvvetlenir imanımız

Biz âşığız taşlanırız
Her ne gelse hoşlanırız
Aşk odunda haşlanırız
Arşa çıkar figanımız

Terkettik ân namusu
Bulalım tabluna kuzu
Kat kat gelir aşk dalgası
Taşar bahr-i ummânımız

Boş sanma vakt-i seheri
Şavkından alır ezhârı
Gördükçe nûr-ı mazharı
Lezzetlenir amalimiz

Saz olmuşuz dilden dile
Can kuşu dönmüş bülbüle
Girmişiz gizli bir yola
Hakk'a gider kervanımız

Bindik reyhanın yoluna
İndik Arafat iline
İsmail olduk yoluna
Canana kurban canımız

Ben bir dertli Sümmâniyem
Hak yoluna divaneyim
Ben bir ednâ günahkârım
Hak Resul'dur imdadımız...>>


Her zaman hakkımı vasfeden vasfın

Her zaman hakkımı vasfeden vasfın
Âlemde hattat olsa yazamaz resmin
Cümle eşyalarda vird olur ismin
Zemin sahrasında Ömer-ül Faruk

Şerefinden meftundur çark-ı felekler
Zeminde nebatat suda semekler
Müştaktır cemâlen ins ü melekler
Feyzi kimyasında Ömer-ül Faruk

Teslim kalasında fethini gördüm
Kim der ki o nûr-ı zâtını gördüm
Cümle mevcudatta methini gördüm
Dünyada ukbâda Ömer-ül Faruk

Serdârı sultandır her bir esrarda
Her saat her nefes huzûr-ı yârda
Kabul-ı yâr olmuş seyr-i settârda
Tastik-i zâtında ömer-ül Faruk

Çar-ı yârdır sana ezel ezeli
Sıddık Ömer Osman İmam Ali
Tutsun sâdık ervah güzeli
Ism-i esmasında Ömer-ül Faruk

İdrâki cem etti ilm-i erkânı
Her âzâda idi erlik nişanı
Dar gününde müddet ister Sümmani
Ecel kavgasında Ömer-ü Faruk...>>


Her zaman hakkımı vasfeden vasfın

Her zaman hakkımı vasfeden vasfın
Âlemde hattat olsa yazamaz resmin
Cümle eşyalarda vird olur ismin
Zemin sahrasında Ömer-ül Faruk

Şerefinden meftundur çark-ı felekler
Zeminde nebatat suda semekler
Müştaktır cemâlen ins ü melekler
Feyzi kimyasında Ömer-ül Faruk

Teslim kalasında fethini gördüm
Kim der ki o nûr-ı zâtını gördüm
Cümle mevcudatta methini gördüm
Dünyada ukbâda Ömer-ül Faruk

Serdârı sultandır her bir esrarda
Her saat her nefes huzûr-ı yârda
Kabul-ı yâr olmuş seyr-i settârda
Tastik-i zâtında ömer-ül Faruk

Çar-ı yârdır sana ezel ezeli
Sıddık Ömer Osman İmam Ali
Tutsun sâdık ervah güzeli
Ism-i esmasında Ömer-ül Faruk

İdrâki cem etti ilm-i erkânı
Her âzâda idi erlik nişanı
Dar gününde müddet ister Sümmani
Ecel kavgasında Ömer-ü Faruk...>>


Hevâ' u hevesten geçmek isterim

Hevâ' u hevesten geçmek isterim
Beni bana komaz divane gönül
Geceyi gündüzden seçmek isterim
Beni bana komaz divane gönül

Kendimi mizana vurmak isterim
Hayrımı şerrimi görmek isterim
Aklımı başıma dermek isterim
Beni bana komaz divane gönül

Dünyaya gelenler gelir ölmeğe
Görüp birbirinden ibret almağa
Hercaî sevmeden fârig olmağa
Beni bana komaz divane gönül

Beni sevmeyeni düşman bilirdim
Sevene canımı feda kılardım
Vücudun şehrine sultan olurdum
Beni bana komaz divane gönül

Sümmani der derdim bildirmez idim
Bîvefâya gönül aldırmaz idim
N'ideyim düşmanı güldürmez idim
Beni bana komaz divane gönül...>>


Hülâsa severim değildir yalan

Hülâsa severim değildir yalan
Beyim tasdik ile dilimde değil
Tez yetiş bağını ederler talan
Bir sadık muhibbim yanımda değil

Acep ne şekildir şu sizin eller
Gelsek çöl Narman'a bize ne derler
Âlemin bağında öter bülbüller
Ben gülüm bülbülüm yanımda değil

Bülbül olsam daldan dala uçmasam
Haram olsun yâdellere göçmesem
Serden geçip ikrarımdan geçmesem
Velâkin irade elimde değil

İsmin izhar etsem yâd alır haber
Sinem perişandır aklım derbeder
Mücevher kolbağı zernişan kemer
Her daim yastayım belimde değil

Sen bana âşıksın ben sana canan
Gûş ver cevabıma âh eyle figân
Merhametin yok mu ey dertli Sümman
Mürüvvet merhamet zâlimde değil...>>

Muhabbetci
23. January 2009, 07:45 AM
İflah olmam ben bu dertten ölürüm

İflah olmam ben bu dertten ölürüm
Derdime bir çare bul kara gözlüm
Korkarım ki gurbet ilde kalırım
Bana görünmüyor yol kara gözlüm

Ayrılık belâsı geçti başımdan
Uzak düştüm sevgilimden eşimden
Günde kaç çift mendil dolar yaşımdan
N'olur bu yaşım sil kara gözlüm

İnliyor derdinle bu gönül sazı
Ayrı yerde ettik baharı yazı
İnanma gel buna bu düşman sözü
Bize hasettirler bil kara gözlüm

Gönül behçesinden güller dermişsin
Yârim beni düşmanlara vermişsin
Duydum yine ele gönül vermişsin
Ya nice söylersin gel kara gözlüm

Gurbet illerinde gönül yâr ister
Usandı bu yerde başka yer ister
Kem gözlerden ırak bir diyar ister
Bizleri görmesin el kara gözlüm

Dilde âşık diye söylenir adım
Sana kavuşmaktı bütün muradım
Hasretin güç imiş şimdi anladım
İşte böyle böyle hal kara gözlüm

Ömrümün belirsiz gece gündüzü
Canıma kâr etti ellerin sözü
Düşmanlar bakıyor ayıra bizi
Gel uyma onlara gel kara gözlüm

Gelen yoktur seni kimden sorayım
Bilen yoktur sağlığını alayım
çok isterim bir yol yüzün göreyim
Aramızda dağ var bil kara gözlüm

Sümmani kaç yıldır yüzün görmedi
Senden bana doğru haber gelmedi
Korkma henüz gonca gülüm solmadı
Nasıl derse desin el kara gözlüm...>>


İkaz ol ey ehl-i iman

İkaz ol ey ehl-i iman
Bu demlerde delâlet var
Bu yolda çün halk-ı cihan
Fikirlerde nedamet var

Ne kardeş kardeşe ülfet
Ne kaldı doğru Cinsiyet
Ne nebatta da bereket
Ne dimağda bir lezzet var

Ne bayda Hac ile zekât
Ne yoksulda var kanaat
Ne âşıkta doğru hizmet
Ne avamda merhamet var

Ne vaiz sürer düz râhı
Ne dinleyen eder âhı
Ne silahşorun silahı
Ne hedefe isabet var

Ne pehlivanda var kisbet
Ne erlerde şecaat var
Ne hükümette nerhamet var
Ne mazlumda müracaat var

Ne yolda var ehl-i hüner
Olanlarda kesti kenar
Ne şavk üzre yanan fener
Ne yakanda halâvet var

Ne evlat ataya bakar
Ne ona ciğerin yakar
Ne çiçekte koku kokar
Ne koklayanda kuvvet var

Ne kaldı erbâb-ı namus
Ne âyâl mülkünde mahbus
Ne muhipte kaldı hulus
Ne akrayaba hürmet var

Sûmmani sen senden ara
Gayriyi çekme berdara
Hele n'oldu bundan sonra
Günden güne rezalet var...>>


İlde arif çoktur methetme ânı

İlde arif çoktur methetme ânı
Sen de o ahvalde boyanmak lâzım
Onlar ne veçhile buldu cananı
Cananın çevrine dayanmak lâzım

Fikrinden devreyle bu ham hayali
İller kapısında bulmazsın malı
Âlimler ki olur ayardan hâli
Huzur-i Bâri'de uyanmak lâzım

Elde baki değil aldanma varlık
Varlık pazarında çekersin darlık
Serdar huzurunda olmaz serdarlık
Serdarın emrine inanmak lâzım

Sâkîden mest almış mestane isen
Terk-i ziynet eyle divâne isen
Gönül semâsına pervane isen
0 yârin uğrunda hep yanmak lâzım

Fakir Sümmani'nin nedir efkârı
Acep fehm etti mi perverdigârı
Eğer bulam dersen vasl-ı dildârı
Ondan gayrısından usanmak lâzım...>>


Kahpe felek sana n'ettim n'eyledim

Kahpe felek sana n'ettim n'eyledim
Gelen günüm giden günden kem geldi
Cehd ettim kurtaram gamdan kederden
Felek her gün üzerine zam geldi

Vasfetmek imkânsız çektiğim zarı
Hicran yatağıyam gam tarumarı
Gönül mahbusunun gözleri sarı
Ah çektikçe gözlerimden nem geldi

Bu benim mahlasım Sümmani bîçâre
Açıldı sinemde bin türlü yâre
Ervâhi ezelde bu bahtım kare
Dertlilere bu gözlerim tam geldi...>>


Kalkın verin şu âşığın sazını

Kalkın verin şu âşığın sazını
Nasihat eylerse tutun sözünü
Ejderha misali açmış ağzını
Korkarım yutacak yer beni beni

Şimdi menzilimiz yüceden yüce
Çok mesârif edip gireyim borca
Malımdan bir altın üstüme harca
Zemzemli kefene sar beni beni

Yaktı yüreğimi şu hasret âbı
Akıttım gözümden kan ile âbı
Avuçlayıp yerden alın türabı
Savurun başıma vay beni beni

Sümmani dünyadan uçmuş gidiyor
Ecel şerbetinden içmiş gidiyor
Cümle yaranların kalmış gidiyor
Mahşer'de görürsüz siz beni beni...>>


Kemâline erer her nebatatı

Kemâline erer her nebatatı
Kalmaz güzelliğin şanı şöhreti
Dokuz mâh ekilir olur kıymeti
Devletten dûr olan kazana döner

Bülbülü kondurmaz gazelli bağlar
Güzeller goncası âh eder ağlar
Çimeni bozarır sefalı dağlar
Sürüsün kurt yemiş çobana döner

Sümmani ne güne söylüyor destan
Bir yanı ukbâdır bir yanı cihan
Asılsız güzellik temelsiz mekân
Kabulü kıt olan insana döner...>>


Kendinden bî haber dem vuran insan

Kendinden bî haber dem vuran insan
Bilmez misin bende ne ham hayal var
Etme bir kimseye kadirli ziyan
Havf eyle Allah'tan bunda vebal var

Sen seni yazıkla var ise pfrlik
Pîrlik menzilinden uzaktır dirlik
Kimsenin hakkında etme kadirlik
Hakkı hak edecek Cebbar celâl var

Sümmani düşüben bu şem'e yanma
Kabulü kıt isen işit inanma
Bu meşrep demini vefalı sanma
Şimdi nihai amma sonu melil var...>>


Keşfin damarına nazar eyledim

Keşfin damarına nazar eyledim
Bir makamda ruhi revan yedidir
Sırrı gaybı ile pazar eyledim
Bir hacerde mahpus var can yedidir

Çün kâbedir bu cihanın binası
Vefasızdır bu dünyanın hanesi
Yeşil zebercetten nûr âlem nurdan
Ziynetlenmiş ta asuman yedidir

Dünya bir melekte melek hacerde
Hacer serde sersem nerde ne yerde
Semek deryada da derya rüzgârda
Bağlanmıştır anda mesken yedidir

Altından gümüşten ne güzel dürden
İnciden mercandan lâl ü gevherden
Yeşil zebercetten nur âlem nurdan
Ziynetlenmiş ta asuman yedidir

Yedi kat üstedir yedi kat gökler
Yedi kat gök oldu yedi de yerler
Yerler mahlûkuna gör ki ne derler
Her birinde yurdu mesken yedidir

Sümmani bir gedâ kırklar göçünde
Altı yedi hesabım var içinde
Altı bin altı yüz altmış altı içinde
Hangi başta harfi noksan yedidir...>>


Kimden aldın veren kimdir

Kimden aldın veren kimdir
Sohbeti teslim edersin
Gel adû ekberin sindir
Şöhreti teslim edersin

Tanıdın mı yâr-i garın
Bildin mi zararın kârın
Elden çıkar ihtiyarın
Kuvveti teslim edersin

Anın farzı sünnetinde
Karşı gelir ahretinde
Hain olma hizmetinde
Nöbeti teslim edersin

Sülük etme haram kâra
Götürür düşürür dara
Kabirde akrebe mâra
Ceseti teslim edersin

Yılan akrep yer tenini
Çürütür nazik bedeni
Çekerler mizana seni
Sirkati teslim edersin

Sirkat çeker mizanına
Çıkarsın dost divanına
Senin sana isyanına
Isbatı teslim edersin

Isbat olursa isyana
İtiraz kalmaz lisana
Tamuda ceza-yı cana
Zahmeti teslim edersin

Zahmette Sümmân günahkâr
Yetişse Ahmed-i Muhtar
Sevdiği kuluna Gaffar
Cenneti teslim edersin...>>


Kimden sual edem kimden öğrenem

Kimden sual edem kimden öğrenem
Canana ulaşan yol kapısını
Cananım var iken ben kande gidem
Canandır gösteren hal kapısını

Bir dilber sevmişem göze görünmez
Bahçıvansız bağın gülü derilmez
Yağma yoktur sır şehrine girilmez
Girmek ister isen bul kapısını

Fazilet kemâlat maksuda yoldur
Halk eden Haliktır halk olan kuldur
Muhabbet aşkıyla gönlünü doldur
Kapa kemlik denen sol kapısını

Hissemend olmazsan ehl-i ariften
Her zaman çıkarsın doğru tarikten
Bihaber gezersin şer'i şeriften
Ya nerden öğrendin yol kapısını

Âşıklar maşuka boyun eğerler
Ahd ile sadakat gösterir erler
Bir olur gelir kapın döverler
Eğer dövmüş isen el kapısını

özün dûr eyleme sahip kemâlden
Rıza talep eyle ol Zülcelâl'den
Kesbf ticaret et daim helâlden
Uzatma harama el kapısını

Her belâya tahammül kıl şükreyle
Her nefeste Yaradan'ı zikreyle
Her kelâmı derununda fikreyle
Açma mâlâyânî dil kapısını

Sümmani bihaber gezdiği râhtan
Asla kurtulmadı hicrandan ahtan
Her ne ister isen iste Allah'tan
Yanılıp da çalma el kapısını...>>


Kuru dava ile irfanlık olmaz

Kuru dava ile irfanlık olmaz
Huzuru arife irfana karşı
Candan geçmeyince canan bulunmaz
Bezl-i can etmeli irfana karşı

Güzel güzel gerek ezel ezeli
Güzelin kadrini bilenler veli
Hâsılı olur mu kirşan güzeli
Şevki lâ değil mi hûbana karşı

Bülbülsüz deminde gülün mahbus et
Uzatma harama elin mahbus et
Âlem huzurunda dilin mahbus et
Katre dalga vurmaz ummana karşı

Maşuktan âşığa bulunmaz hile
Velâkin çektirir babından bile
Ne kadar bulunsa kevkepte bile
şavlu ziya vermez tâbâna karşı

Sümmani ezelden neye bahsin var
Ya neye meftunsun ne hevesin var
Dilbere müştaksın elde nesin var
Desti boş gidilmez cânâna karşı...>>


Lâle sümbül mor menekşe

Lâle sümbül mor menekşe
Kokusu yârime benzer
Al giyinmiş baştan başa
Nakısın yârime benzer

Sevdiğim şahin bakışlı
Sfmâsı nevruz nakışlı
Kalem kaş keklik sekişli
Yürüyüşün yârime benzer

Yârim kaşların hilâli
Mest eder lebîzülâli
Gözleri şahin misâli
Bakışın yârime benzer

Seni gördüm oldum kârlı
Sensin şehr-i Bedahşanlı
Sevdiğim Mina gerdanlı
Duruşun yârime benzer

Kimi yaya kimi atlı
Sfması günden suratlı
Olmuş Sümmaniden dertli
Ağlasın yârime benzer...>>


Layık mı ta idrâkine

Layık mı ta idrâkine
İftihar gele hâr gele
Ciğeri hûn bahar çeşmine
Belki dar gele dar gele

Elverir gezdim bihaber
Konmadı gûşuma eser
Bağ bozuk perişan şecer
Nice bâr gele bâr gele

Hûn oldu bağrım büsbütün
Eflâke dayandı tütün
Aldandım bulması çetin
Nice zâr gele zâr gele

Gönül gözler mahbub hani
Mahbub der maşukun tanı
Dolaşma yanlış gülşeni
Sanma hâr gele hâr gele

Bilmem zahir nihânını
Ararım tercümanını
Beklerim hem kapanını
Belki kâr gele kâr gele

Sümmaniiçtin aşk badesin
Sever misin âh abasın
Beklersin seher meyvasın
Belki yâr gele yâr gele...>>


Lütfeyle efendim sen benim şahım

Lütfeyle efendim sen benim şahım
Bir kul azat etsen n'olur efendim
Tütünü eflâke dayandı ahım
Herkes ettiğini bilir efendim

Bunca sefa nedir ne dem hanedir
Babında biçâre kul divânedir
Benim derdim bana hapishanedir
Hasrette bir kulun ölür efendim

Kulundur Sümmani koyma zahmete
Sahavet kânfsın gel merhamete
Yamandır sultanım söyleme hata
Gaybını illallah bilir efendim...>>


Merhem kabul etmez aşkın dikeni

Merhem kabul etmez aşkın dikeni
Ten içinde cana bata göresin
Damlasa dimağa bir katre nemi
Dalgası ummana kata göresin

Neden fark edersin nâmert cömerdi
Bilen fikir yüz bin renge bölendi
Gel ey dertsiz kolay sanma bu derdi
Derdin dert ehline çata göresin

Şıtâ bulmaz bizim bağın sümbülü
Nevrağını tebdil etmez var gülü
Gönül bahçesinde aşkın bülbülü
Ah u efgan ede öte göresin

Bir dilber sevmişim misl-i lâ-nazir
Edalı cilveli hükümdar vezir
İlm-i ledünnfnin bahridir Hızır
Yed'inden ol yed'i tuta göresin

Bu halde esrar ne göster nişane
Bilmem sermest mi var yoksa divane
Ademî Safiyullah cedden bu yana
Âdet mi bu günü nasıl göresin

Bu ticaret hangi kârda bulunur
Az avratta çoğu erde bulunur
Ne aselde ne sükkârda bulunur
Bağında bir yemiş bite göresin

Sümmâniyem her mesleğim harâbî
Ne Acemem ne Türkem ne de Arabf
Beni serhaş etti aşkın şarabı
Sen de bu lezzete yete göresin...>>


Metaımdan alan gelsin

Metaımdan alan gelsin
Dersim deryadan almışım
Bu gün aşkın pazarıdır
Veren Mevlâ'dan almışım

Salâtı farzı sünneti
İmanı dini gayreti
Cümle mezhebi milleti
Açan künyâdan almışım

Ziyansız söyleyen dilden
Seherlerde esen yelden
şâd-ı Fırat akan Nil'den
Gelen dalgadan almışım

Dilde fikrettigin zaman
Demesinler ki bu noksan
Ben bu dersi tamam doksan
Dokuz Esma'dan almışım

Sümmani cemâlim cimdir
Muradın elifi mimdir
Sorsalar mürşidin kimdir
Hızır Baba'dan almışım...>>


Mevlâm ikrar etti geldim cihana

Mevlâm ikrar etti geldim cihana
Gözüm açtım nail oldum o burca
Kâmil oldum Hak kelâmlar okudum
Elifi hat ile yazdı o burca

Yazılmış alnıma kara yazılar
Talip olan kalkar nam arzular
Yeryüzünde yol kalkmıştır gaziler
Arş yüzünden bir yol çıkar o burca

Sümmaniyim ben de Hakk'a tapmışım
Kırklar meclisinden hisse kapmışım
Eğer Kabe ise ben de yapmışım
Muhammet miracı çıkar o burca...>>


Meyl-i haris olma âdu ekbere

Meyl-i haris olma âdu ekbere
Kalır can bedelin tu kapısında
Bezl-i vücut eyle nûr-i muhtara
Gönül aynasını yu kapısında

İbret için nazar eyle cihana
Ebe ecdadına n'oldu efsane
İblisini bağla Gani Yezdan'a
Gezme felan filan su kapısında

Kalbi pâk olanın hulûsu hastır
Âşığı mâşuğa çeken ihlâstır
Nefse aldananın aynası pastır
İsyanı pâk olmaz su kapısında

Sümmani bu bahre dalmak istersen
Derûnan bir merhem çalmak istersen
Canın yananını görmek istersen
Teceli gösterir Hu kapısında...>>


Muhabbet şehrinde açtım bir tarih

Muhabbet şehrinde açtım bir tarih
Dediler anlasan ne pazarlık var
Âdet mi müştaklar olalar farık
Aşk şehrinde gör ne bergüzarlık var

Ben zarından ezel aldım yaramı
Yâr yaremden izhar etti çâremi
Dost babında yok değildir hâremi
Kim kurtarsa kendin nâmurdarlık var

Aşk şehrinin gulamları boş değil
Boş olanın arzumânı aşk değil
Râhı sermset olmayanlar hoş değil
Garibin dağında rûzigârlık var

Sen senin âdûyu hacalet eyle
Âdûnun hasmiyle muhabbet eyle
Gençliğinde yatma ticaret eyle
Devran elden çıkar ihtiyarlık var

Kâh dert nutkunu çıban zannetme
Gösterdiği yolu kaban zannetme
Her gördüğün hûbu hubân zannetme
Sonra hesabında zehr-i mârlık var

Her binaya ezel temel isterler
Temele münasip kemâl isterler
Haset nesep sormaz âmel isterler
Der Sümmani sanma sîm ü zârlık var...>>


Mürşid-i kâmile eyledim hizmet

Mürşid-i kâmile eyledim hizmet
Kâh olur ki cüz'i erkân bizde var
Erenler babından olursa himmet
Kâhi zahir kâhi pünhan bizde var

Tarih seksen dokuz aşkım aşikâr
Kudretin rahiyle eylerim tayyar
Ve kendi malımla olmuşum tüccar
Hikmet-i pîr lütf-i ihsan bizde var

Baki mahbup sevmek aşk ile bu can
Elimden ne gelir Mevlâ'dan ihsan
Ben şeref gözlemem söyleye cihan
Bana kalsa üç beş yaran bizde var

Cümleden ednadır geda-yı Sümmân
Elimden ne gelir Mevlâ'dan ihsan
Katreden katreyim değilim umman
Bazı olur cüz'i umman bizde var...>>


Nasihat alana edem bir öğüt

Nasihat alana edem bir öğüt
Kendini bilmeyen kuldan uzak ol
Yoklamadan geçme dere tepeyi
Dibi görünmeyen gölden uzak ol

Yiğit isen bozuk ahvalde kalma
Meslek buldum diye fakiri yolma
Nasihat istersen hiç göğüs dövme
Bir karıdan gelen maldan uzak ol

Bazı köşeleri sevmezdim hele
İhtiyar sakallı başa bir belâ
Daima getirir işine (bir) hile
Aslı veled başı kelden uzak ol

Sümmani sen kendin doğru ize düş
Âşık isen bir alışkın saza düş
Evlenmek istersen bekâr kıza düş
Yıldızı sararmış duldan uzak ol...>>


Ne mekândan geldin ne mekândasın

Ne mekândan geldin ne mekândasın
Evvel gözünü aç özünü tanı
Masiva deminden ne devrandasın
Saptırma râhını izini tanı

Hidâyet eliften lütuf mimdendir
Zihnin ikaz eden fehmet cimdendir
Nutuk nerden gelir cevap kimdendir
Derununda hallet sözünü tanı

Varıp nadan ile söz söze çakma
Meyl-i ağyar olup ciğerin yakma
Dosta can feda kıl gayriye bakma
Yâri gösterenin gözünü tanı

Hiç kimseye yoktur hilesi yârin
Şimsiden şuleli şulesi yârin
Mest eder müştakı cilvesi yârin
Agâh ol sırrına razını tanı

Sevdiğim mahbuba arzu can isen
Sümmani sevenin sen kurbanıysan
Misl-i lâ dilberin âşıkânıysan
Var pîr-i mugânın kızını tanı...>>


Ne yüzden terk ettik mülk-i irfanı

Ne yüzden terk ettik mülk-i irfanı
Muhabbet ne oldu vefa nic'oldu
Onuncun unuttum cümle cihanı
O yerde sürdüğüm sefa nic'oldu

Nice deryalarda pazar açardım
Nice demler ile devran geçirdim
Nice ahbablarla kondum göçerdim
Eğer sefa eğer cefâ nic'oldu

Sümmaniyim düştüm âh u figâna
İtibar olur mu aklı noksana
Adûlar elinden kaldık amana
Cümle demler oldu hava nic'oldu...>>


Nesine aldanam fani dünyanın

Nesine aldanam fani dünyanın
Daha bundan böyle rahat mı kaldı
Tutalım babını vahdet hanenin
Andan başkasında lezzet mi kaldı

Tenden çıkan ruhlar nerde saklandı
Herkes derecesini aldı laflandı
Usûl inceldikçe din zayıfladı
Erkânına doğru millet mi kaldı

Gün be gün devroldu bu devr-i cihan
Gelen konar konan göçmekte neman
Kime iyilik etsen o olur düşman
Hiç kimsede helâl nimet mi kaldı

Binde bir varan ilimin bendine
Cihan dökülmüştür igva fendine
Erdem kalan der ki benim kendine
Arife kâmile rağbet mi kaldı

Çok İslâm terketti savm-u salâtı
Baylar işlemezler hac u zekâtı
Yalnız dilde kaldı bir şahadeti
Ona hulus ile dikkat mi kaldı

Cevabın izhar et gûş-i ağyara
Hava vü hevese olma tayyare
Tarih bin üç yüz müddetten sonra
Ataya hayreden evlat mı kaldı

Sümmani dünyadan aldın mı şikâr
Eyvah ömrüm geçti esti rüzigâr
Dedim vahdet köşeyi kılam ihtiyar
Bilmem yenilmemiş kısmet mi kaldı...>>


Nice odlanayım nice yanayım

Nice odlanayım nice yanayım
Deli gönül bir elaya bağlıdır
Özü şirin kindisi bir nevcivan
Kirpikler ok kaşı yaya bağlıdır

Oturmuş şâd verir kendi özüne
Can dayanmış cilvesine nazına
Taramiş zülfünü dökülmüş yüzüne
Gözleri gülerken aya bağlıdır

Cana yetti o cilveler eğmeler
Tarif etsem anlayamaz değmeler
Kılaptanlı gömlek beyaz düğmeler
Sanırsın ki bulut aya bağlıdır

Sümmani yenice buldu bir devlet
Gönül değmelerle eylemez ülfet
Eski bir vefadan kalktı muhabbet
Gönül şimdi bir dâvaya bağlıdır...>>

Muhabbetci
23. January 2009, 07:47 AM
Nokta nokta dökülüptür yüzüne

Nokta nokta dökülüptür yüzüne
Zülüflerin elden ele düşüptür
Siyah zülfün misk ü amber kâkülün
Bölünmüş gerdandan bele düşüptür

Sevdakâr düşmüşüm olmuşum sersem
Yaran yoldaş ister bu gönül her dem
Onulmaz yarama eylesin merhem
Yaralarım elden ele düşüptür

Sevdiğim bezendi ipekler ile
Al kırmızı mercan yelekler ile
Huriler periler melekler ile
Gönül şimdi halden hale düşüptür

Der Sümmani şimdi zamane böyle
Ferhat'a şirin'i Mecnun'a Leyla
Usta avcı ise saydıbaz eyle
Seherde turnalar göle düşüptür...>>


Nûr-ı ziya olsa olmaz zülümat

Nûr-ı ziya olsa olmaz zülümat
Dünyada ışığı göz neden alır
Tende mi canda mı söyle marifet
Dil tekellüm eder söz neden alır

Taktire ne yapar kuvvet pazusu
Hâşâ bozulur mu taktir yazısı
Yemek içmek uçmak nefsin arzusu
Vücutta ervahın saz neden alır

Sarıda yeşilde alda eğleşmez
İncide mercanda lalda eğleşmez
(yalda evlatta malda eğleşmez
Bu gönül kararı haz neden alır

Sümmani vafettin sen bu eş'ârı
Bunu halletmektir erlerin kârı
Kürre-i arzdadır şıtâ baharı
Bu vücut iklimi yaz neden alır...>>


Olmasa bir canın madeni hâsıl

Olmasa bir canın madeni hâsıl
Onu kaynatmayı zer kabul etmez
Müminin mir'atı hiç kapar mı is
Kâmilin aynası kir kabul etmez

Kâmil olan kâmil sözün gûş eyler
Şarabı vahdetten dolu nuş eyler
Her adama esrar verme fâş eyler
Her adam özünde sır kabul etmez

Kişide olmazsa aşkın eseri
Canan ellerinin olmaz haberi
Meyvesiz bil selvi denen şeceri
Yaprak açar ama bâr kabul etmez

Ne kadar da ahde vefayım dese
Cümle derde hazâ şifâyım dese
Kişi dava ile Musa'yım dese
Velâkin huzuru Tûr kabul etmez

Doğruluk babında şifâdır sille
Velâkin eğriyle çektirir çile
Şerik arasına girerse hile
Gün be gün yıkılır kâr kabul etmez

Sümmani bu derdin sermayesidir
Aşk pfr-i mügânın hedâyesidir
Gönül dosta varmak bahasıdır
Kuru dava iie yâr kabul etmez...>>


Osmanlı yurdundan azm-i rah ettim

Osmanlı yurdundan azm-i rah ettim
Nasip kısmet için nane gelmişem
On dört yıldır oldum şem'a pervane
Onun için yana yana gelmişem

Dost iline varmak şeref dediler
Dertliler haline aref dediler
Seni aşk ehline sarraf dediler
Kıymet içine gevher kâne gelmişem

Ezelden huddamın elifi baya
Hak kulun emeğin vermesin zaya
Bir can borçlu idim Bâr-ı Hûda'ya
Vermik için can kurbana gelmişem

Kaza-i Narman'da söylenir adım
Otuz cüz Kur'an'ın kalbi küşadım
Usta ile ülfet etmek muradım
İster isen imtihana gelmişem...>>


Öyle bir asra geldi devrimiz

Öyle bir asra geldi devrimiz
Neye baktım o âlette leke var
Eğer yanlışımız eğer doğrumuz
Hali değil her cihette leke var

Sakiler bağladı sehâvet babın
Tanıklar vermiyor doğru cevabın
Fakirler yüzünden atmış nikâbın
Eylediği kanaatte leke var

Sümmani zayıftan sen bu hal ile
Ekserimiz bütün ham hayal ile
İmanlar mihrapta gönlü mal ile
Erkân bilmez cemaatte leke var...>>


Sabah seherinde çıksam niyaza

Sabah seherinde çıksam niyaza
Bülbüller kumrular başlar avaza
Bir yiğit sıdk ile dursa namaza
Cennet libasları giyer sabahtan

Cennetin bağında al güller biter
Güllerin dalında bülbüller öter
Şol gani Mevlâ'mız âleme yeter
Herkese bir kısmet verir sabahtan

Küçükten okudum elifi ba'yı
Âlâ bilmişizdir gani Mevlâ'yı
Geceye halk etti yıldızı ayı
Onlar aşar güneş doğar sabahtan

Der Sümmani benim canım üzüldü
Ak alnıma kara yazı yazıldı
Kefenim biçildi kabrim kazıldı
Dostlar ağlar düşman güler sabahtan...>>


Sabavetten ben bu ana gelince

Sabavetten ben bu ana gelince
Sermaye eyledi ahi mim bize
Can içinde cismim canan eyledi
Ne demde gösterdi vahi mim bize

Sarraf gevherini parlatmak ister
Hain müştakını göstermek ister
Zâlim geniş babı daraltmak ister
Ne cezayla açtı râhı mim bize

Şer'i şerif hükmü bilenden virdi
Şahlar şahı buna ezelden verdi
Ebubekir Ömer Ali'den verdi
İzhar etti nişangâhı mim bize

Osman-ı Zinnureyn derdi Kur'ân'dır
Yâri kadimlerin feyzi sultandır
Onların her nutku bize sultandır
Vermedi mi Zikrullâhı mim bize

Ta'n eyleme zait bunda ne efkâr
Ilm-i ledunniden eyledim izhar
(lim haznesinde Hazret-i Muhtar
Göstere kim vecullâhı mim bize

Sümmaniyem âşık fakat aşkım yok
Dilim dara eder elde meşkim yok
Ben fakirim yâre lâyık köşküm yok
Mihman eyle padişahı mim bize...>>


Sahavetten beri gam kederliyim

Sahavetten beri gam kederliyim
Aşkın otağında gönül zârlıyam
Bana had vurana vefâdarlıyam
Cürme gavvâs yazmış hocalar bizi

Karışma hikmete ey ahmak kişi
Değildir kulların alış verişi
Emeksiz seçerin olmaz yemişi
Nerye müştak etmiş geceler bizi

Sümmani gönlünde figân benimdir
İrade kulundan ihsan senindir
Kime ne yapayım isyan benimdir
Bend eylemiş harf-i recalar bizi...>>


Sen bir şehzadesin ben bâb-ı gedâ

Sen bir şehzadesin ben bâb-ı gedâ
Maksudun âlemden baç almak mı var
Elimden ne gelir can edem feda
Buna tekdir tazir gücenmek mi var

Ehl-i sır esrarın verir mi yâda
Elbet bir sahip var erişir tada
Mevlâm sana vermiş bir çift şehzade
Gönül devranında gencelmek mi var

Sende eksik değil mal ile devlet
Hepsi mükemmeldir yok noksaniyet
Muradın maksudun makamın Cennet
Yoksa Beytullâh'a hac olmak mı var

Ne dedim lâ dedim kalmadı takat
Halimden bilinsin şah-ı vilâyet
Vali paşamıza terfiye meslek
Hükm-i Âli Osman'da yücelmek mi var

Her ne dedim ise dedim nafile
Ne yapsın Sümmani gelmiyor dile
Sever sevdiğini efendim bile
Kalıp bir yastıkta kocalmak mı var...>>


Sen de bildin ben bu derde düşmüşüm

Sen de bildin ben bu derde düşmüşüm
Hükmedip üstüme gelirsin fare
Isıtmanın alevinden yanmışsam
Zannedip alevinden üstüme gelirsen fare

Görmedim sen gibi kalbi pakılı
Mevlâm sana vermemiştir akılı
Görmedin mi burda bunca tahılı
Yedin de fesimi gülersin fare

Nerden geldin behey zâlim budağa
Gözlerin bakıyor sol ile sağa
Sanki kâr eyledim ben bağa
Yedin de fesimi gülersin fare

Kediler kalbinden seni dilerler
Seni yer de ağzın burnun silerler
Köye gitsek üstümüze gülerler
Yedin de fesimi gülersin fare

Zâlim bu dağları sen aştın
Sen de benim ile bade mi içtin
Sümmani dedeye düşman mı düştün
Yedin de fesimi gülersin fare...>>


Sen sana sahip dânesin

Sen sana sahip dânesin
Adam ol gül-i rânasın
Sahihsin sedef danesin
Doğanda anadan gönül

Adam olsan bahtı ulusun
Yâr olsan yârin gülüsün
Hangi bağın bülbülüsün
Haber ver sebâdan gönül

Teslim ol her emre inan
Hal ehlin rengine boyan
Elverir hayadan utan
Şu fı'l-i fenadan gönül

Memnun et sultanı hanı
Hoşnut olur sultan Kani
Ara bul ezel mekânı
Seferet dünyadan gönül

Derviş ol taşı teberi
Dolanma böyle serseri
Kaçır sen îd-i ekber
Tendeki haneden gönül

Gel Sümmân ara bul kârı
Dolanma ağyar diyarı
Özünde bul bûy şikârı
Yâd etmesineden gönül...>>


Sîrette surette olmazsam âdem

Sîrette surette olmazsam âdem
Korkarım künyalarda güç olur ismin
Gam varlık değildir müflisliktir gam
Müflis gider isen pûç olur ismin

Avcı isen yanlış izi izleme
Varıp ten miratın tozlama
Onun bunun lokmasını gözleme
Haneden babında aç olur ismin

Bin iki yüz yetmiş yedide geldim
Doksan dokuzunda dersimi aldım
Bin üç yüz otuzda bergüzâr kıldım
Var iken Sümmani nic'olur ismin...>>


Sorma bir kişinin aslı neslini

Sorma bir kişinin aslı neslini
Tâ ezelden irfan olan bellidir
Kâmile eyleme arif vasfını
Sıtkı sâdık pinhan olan bellidir

Hakikat babına gel bağla bendin
Azrail destine verme kemendin
Âlemde hâk eyle öz kendi kendin
El sarraftır insan olan bellidir

Sümmani gedânın maksudu settar
Dameni mahbuptur arzusu hünkâr
Her âşık da olmaz yâre fedakâr
Canan için kurban olan bellidir...>>


Şıtâ harbi gibi candan tipi var

Şıtâ harbi gibi candan tipi var
Eyyam hoş gösterir yazı çarşıda
Enbiyâ bir yetmiş iki kapı var
Kapıların hangi yüzü çarşıda

Bir gül nihân olmuş gülün gönlünde
Şeb-i yeldâdır bülbül gönülde
Özü iskân olmuş kan iliğinde
İkaz tellâlıdır sözü çarşıda

Gör kime benziyor meskeni kaşı
Dâmeni yeksanda şem'ada başı
Dilerse yandırır ateşi taşı
Ya niçin serindir gözü çarşıda

Sanma ki bu hüner hal ile olur
Mecnun yapar daim bal ile olur
Hâ ehl-i her zaman hâl ile olur
Bazı dükkân olur bazı çarşıda

Gâh ibret gösterir gâh ibret arar
Gâh kısmet gösterir gâh kısmet arar
Gâh nefret gösterir gâh nefret arar
Bilmeyen der hali sözü çarşıda

Gâhi bahre uğrar semekse gezer
Gâhi zemin semâ melekte gezer
Gâhi ibret için dernekte gezer
Bây olan fehmeder özü çarşıda

Bin dilber sevmişem seksenlik boyu
Yine taze tıfıl ağlarmış mûyu
Sümmani sevdiğim erenler soyu
Acaba ister mi bizi çarşıda...>>


Şu karşı ki yüce dağlar

Şu karşı ki yüce dağlar
Acep bizim dağlar m'ola
Kara yaslı benim anam
Oğul der de ağlar m'ola

Kabe'den gelir hacılar
Yürekte çoktur acılar
Evdeki çifte bacılar
Kardeş der de ağlar m'ola

Yol üstünde biten otlar
Her gelen bizi öğütler
Kavim kardeş koç yiğitler
Yoldaş der de ağlar m'ola

Nedir cürmüm nedir hatam
Nice gurbet ilde yatam
Ağ sakallı benim atam
Oğul der de ağlar m'ola

Sümmaniyem oldum talan
Nice gurbet ilde kalam
Bir küçücük Şevki balam
Dadaş der de ağlar m'ola...>>


Tarih seksen dokuz on bir yaşımda

Tarih seksen dokuz on bir yaşımda
Cem oldu başıma iş birer birer
Onsekiz yıl sürdüm yârin peşinde
Akıttım gözümden yaş birer birer

Uyandım oturmuş pirler yanıma
Yaktı bu sinemi aşkın nârına
Çok zaman dolandım yârin ardına
Döküldü ağzımdan diş birer birer

Kahpe felek sana n'ettim n'eyledim
Attın gurbet il'e garip eyledin
Bu fâni dünyada zulüm eyledin
Cûş ettin neminden yaş birer birer

Görmeden dünyada bir şâdlık demi
Gitti cıvan ömrüm gelmez encamı
Elin sitem sözü feleğin kahrı
Vurdu her taraftan taş birer birer

Sümmani der: Hani benim otağım
Günbegün budandı dalım budağım
Devrolup devranım geçmeden çağım
Diküldü dihenden diş birer birer...>>


Tövbekar ol gönül tariktan çıkma

Tövbekar ol gönül tariktan çıkma
Şeytandan şefaat şifâkâr olmaz
Terk-i salât ile oturup kalkma
Konuşma puşt ile vefakâr olmaz

Seyrettim dünyanın kalma kâlini
Gözlerim kâmilin pür kemâlini
Sakın alma bir zennenin dulunu
Gönlü havadadır vefâdar olmaz

Yoksulluk dediğin ömürler söker
Katranı kaynatma olmaz (ki) şeker
Aslı bozuk olan aslına çeker
Aslı ham demirden mücevher olmaz

Hissebend ol kâmillerin sözünden
Gel kemâli kazan özü özünden
Evlat düşse atasının gözünden
Değil Mevlâ razı berhudar olmaz

Fitne münâfıkın yeri mâr iken
Bir kuluna güzel mevlâ yâr iken
Evvelâ âdemin vakti var iken
Sonra yoksul olsa gözü dar olmaz

Laf edüp âlemde varın söyleme
Eşim uygun deyu yârin söyleme
Her olur olmaza sırrın söyleme
Şimdiki insana beh pazar olmaz

Kemâli var mıdır her bir gedânın
Lezzeti yok mudur şirin sedanın
Âhırı haraptır haramzadenin
Çalıp çırpma ile kisb ü kâr olmaz

Zâlimler içinden hicret et durma
Ki hicret sendedir kimseye sorma
Aslın zadegandır hiç kendin yorma
Mezar taşı ile iftihar olmaz

Bögörüp meydanda hasman olanlar
Tövbe edüp yani pişman olanlar
Ta ezelden sana düşman olanlar
Sakın teslim olma kafadar olmaz

Ah edip Sümmani sararıp solma
Gelen Mevlâ'dandır kimseden bilme
Sevilen bir yere çok gidip gelme
Kesilir muhabbet itibar olmaz...>>


Ustam bana iki üç harf okuttu

Ustam bana iki üç harf okuttu
Merak elif efkâr elif zâr elif
Bu elifnen kimler baya yetişti
Sahip elif üstat elif kâr elif

Elim aldım gör ne çağa yetiştim
Elifinen bir merağa yetiştim
Bahçıvanlı elif bağa yetiştim
Çiçek elif gerçek elif bâr elif

Elifi bulanlar mim kapısında
Mim vasıtası cim kapısında
Ya bunlardan gayrı kim kapısında
Hâkim elif hüküm elif dâr elif

Elif be babında var leyl-i nehar
Kulundur Sümmani âciz günahkâr
Sığınmışsam sana Yaradan Cebbar
Gör neler var kes bağrımı yâr elif...>>


Varıp gidem bir kâmile danışam

Varıp gidem bir kâmile danışam
Belki benim şu derdimden bilen var
Bir güzelin ateşine yanmışam
Şu ah ile firkatine yanan var

Duman aldı koca dağın başını
Deyin nasıl şilem gözüm yaşını
Gönül kalesinin mermer taşını
Hicran kalemiyle yarıp delen var

Derya kenarında ufacık taşlar
Nedir bu feleğin yaptığı işler
Deryada balıklar havada kuşlar
Belki benim şu derdimden bilen var

Der Sümmani Yârab gönlüm hoş eyle
Ya bana ver sabır bağrım taş eyle
Ya bir çift kanat ver beni kuş eyle
Tez yetişem dost bağında talan var...>>


Yahşi güzel olsa yaman deyilmez

Yahşi güzel olsa yaman deyilmez
Dostlar gönül her güzele eğilmez
Aşk bağının ham meyvesi soyulmaz
Miraç ehli olmak erişmek gerek

Sevdiğim bir güzel kalem kaş ama
Edalı cilveler ser nakkaş ama
Güzelin sefası namı boş ama
Evvelce uğrunda çalışmak gerek

Perişan talihim ezel be ezel
N'olur a vefasız biraz yola gel
N'idem seni böyle n'idem a güzel
Mürüvvet eylemek barışmak gerek

Sümmani bu sever seni ziyade
Nasıl bunu dille etsin ifade
Yâr köyüne erişilmez piyade
Binip aşk atına ulaşmak gerek...>>


Yakın oldu ırak yerler

Yakın oldu ırak yerler
Şirindir söyleyen diller
Dostun bağında bülbüller
Ötmenin zamanı geldi

Mailem dürdânesine
Yangının pervanesine
Herkes kendi hanesine
Gitmenin zamanı geldi

Hararet çoktur geçeyim
Gönül uçmuyor uçayım
Sar bir sigara içeyim
Tütmenin zamanı değil

Sümmânam fikrim bulandı
Yaralarım pek sulandı
Uykular fırfır dolandı
Yatmanın zamanı değil...>>


Yâr beni görmek istermiş

Yâr beni görmek istermiş
Düşte gör sevgilim düşte
Bağrıma girmek istermiş
Şaşda gör sevgilim şaşda

Bülbül arz eder bağları
Severmiş tıfıl çağları
Yol eyle karlı dağları
Aşda gör sevgilim aşda

Ezelden benim esimsin
Gece gündüz yoldaşımsın
Sanki yuvamda kuşumsun
Uçda gör sevgilim uçda

Viran kaldı bahçe bağlar
Aşılmaz karlıdır dağlar
Gözlerim yâr için ağlar
Yaşda gör sevgilim yaşda

Artmaktadır âh u zarım
Nedendir gitmez efkârım
Gönül bahçesinde bârım
Biçde gör sevgilim biçde

Sümmâninin bahtı kara
Sinesinde azar yara
Bağında etmiş firara
Kaçda gör sevgilim kaçda...>>


Yâr kabul eyler mi benim nâmemi

Yâr kabul eyler mi benim nâmemi
Gözü yaşlı bekliyor mu hanemi
Acep n'eylediler düşkün annemi
Ondan yakın vefalarım var mıdır

Hûn etti bağrımı gurbet ateşi
Sallanır cananım düşmana karşı
Görünmez sılanın toprağı taşı
Göstermeğe dost ikrarın var mıdır

Gözüme görünmez karye-i vatan
Dertliler derdine ortaksın Sümmân
Yârimi neyledin (ey) koca Bedahşan
Ağlamadan başka kârım var mıdır...>>


Yüksek cebellerin geç erir karı

Yüksek cebellerin geç erir karı
Bize yardım etsin cenâb-ı bari
Birinci mendilde bir ölü arı
Arar da bulurum benim beylerim

Bir arz-ı hal verem hazret-i pfre
Yâ Rabbi sen bizi koyma bu dara
İkinci mendilde bir ölü pire
Arar da bulurum benim beylerim

Bunlar da terk etmiş vatanı yurdu
Kimse bilmez nedir bunların derdi
Üçüncü mendilde sirkenin kurdu
Arar da bulurum benim beylerim

Bîçâreler burda olmuşlar naşı
Hiçbirinde yoktur aşkın ateşi
Dördüncü mendilde bir elmas taşı
Arar da bulurum benim beylerim

Dertlidir Sümmani değildir naşı
Her olur olmaza meyil bağlamam
Pîrler sayesinde hilaf söyleme
Gösterdiler pîrler bana beylerim

Bîçâreler burda şaşıp kalmışlar
Âh ediben sararuben solmuşlar
Bu horuzu eskiciden almışlar
Arar da bulurum benim beylerim

Bu nasıl ahvaldir bu nasıl haldır
Bu geniş dünyada burada dardır
Rengini sorarsan tüyü de aldır
Arar da bulurum benim beylerim

Dilerim Mevlâ'dan yüzüz gülmesin
İki yakaz bir araya gelmesin
Son nefes diliniz selâ dönmesin
Sümmani gördüğü bir horuz başı...>>


Yüzüne hârâmi benler saçılmış

Yüzüne hârâmi benler saçılmış
Yâr ise can ister kulundan senin
Hüsnünün baharı taze açılmış
Emreyle dereyim gülünden senin

Her zaman pâyine yüzüm sürdükçe
İltifat edersin bizi gördükçe
Var ol cihan içre dünya durdukça
Geçmesin âdûlar yolundan senin

Sen beni seversin gayretle ama
Ben dahi severim ey melek sfma
Bilirim âşıksın destinde hûmâ
Bâz eksik olmasın kolundan senin

Hakikatli yârsin bilirsin halden
Hüdâ ayırmasın sen selvi daldan
Söyledikçe sözüm tatlıdır baldan
Âb-ı zülâl akar dilinden senin

Sümmani kapında yabana atma
Lütfeyle yaşımı sellere katma
Bari gülmüş iken beni ağlatma
Aman aman felek elinden senin...>>