PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kahraman şehitlerimizi unutmadık


HanifMuslim
13. January 2009, 05:53 PM
Birinci Dünya Savaşında; İngilizler Arap yarım adasının bir kısmını ve Kutsal sayılan Kudüs ü de işgal ettiler. Filistin Arapları yönetimi İngilizlerin bu işgalinden kurtulmak için O zaman ki Osmanlı Türk Ordusundan yardım istedi. Osmanlı Türk Askerleri Filistin ve Kudüs ü savunmak ve İngilizlerden geri almak için büyük bir savaşa girdi. Filistin Arap askerleri ile birlikte verilen bu savaş aylarca sürdü.

Fakat Osmanlı Türk Askerlerinin Bilmediği bir konu vardı o konuda Filistin Araplarının savaş yönlerinin zayıf olduğu menfaatleri doğrultusunda hemen taraf değiştirebileceğini Osmanlı Türk askerleri ordu komutanları bilmiyorlardı.

Savaş sürer iken İngiliz diplomasını durmak bilmeden Filistin Arapları yanlarına çekmek için plan yapıyor ve faaliyetler gösteriyorlardı.

İngilizler Filistin yönetimine bizim yanımızda olursanız Osmanlı Türk Ordusunu Kudüs ten çıkarı Kudüs ü geri alır sizlerin idaresine veririz diye Filistin Arapları kandırarak yanlarına çektiler.
İngilizlere karşı Osmanlı Türk Ordusunun yanında savaşan Filistin Arap askerleri İngiliz ordusunun askerlerinin yanında yer alarak Osmanlı Türk Ordusu askerleri ile savaşmaya başladılar.
Filistin Kudüs savaşı aylarca sürdü sonuçta Osmanlı Türk Askerleri Ordusu binlerce şehit ve 150 000 bin esir vererek bu savaşı kaybettiler.

Filistin Arapları Osmanlı Türk Ordusunun yenilmesi ile Kudüs ü İngiliz ve kendilerine geçmesini Osmanlı Türk Ordusunu yendikleri günü “Kudüs ü Türklerden Kurtuluş Günü” olarak ilan ettiler. Filistin Arapları hala Osmanlı Türk Ordusunu yendikleri o günü “Kudüs ün Türklerden Kurtuluş Günü “ olarak kutlarlar. İngilizler sinsi planlarını hayata geçirerek Kudüs yönetimini bu gün İsrail devleti olan Yahudilere bıraktı.

O tarih den beri Filistin Arapları Kudüs sevdası sürerek İsrail ile savaşları devam etmektedir. Filistinli Arapların başlarına İsrail ile ne geliyorsa o tarihlerde Osmanlı Türk Ordusuna yapmış olduğu ihanetten gelmektedir. Filistinli Araplar Osmanlı Türk Askerleri Ordusuna o tarihlerde ihanet etmemiş olsaydı bu günkü İsrail devlet i ile yaşadığı savaşlar olamayacaktı.

Bu dünya yapma etme bulma dünyasıdır. Osmanlı Türk Askerlerini arkadan vuranlar ihanetin cezasını elbet de bir gün çekeceklerdi.
Osmanlı Türk Askerleri Filistin Arapların ihanetine uğrayarak hem Arap dünyasında ki gücünü kaybetti hem de binlerce Kahraman Türk Askerini şehit verdi ve 150 000 bin Türk askeri İngilizlere esir düştü yollarda kamplar de eziyet çeker telef olarak öldüler. Allah büyük her ihanetin cezasını bir şekilde verir.

Bu yaşanan İsrail Filistin savaşlarını onamıyorum, savaşılarn her türlüsüne karşıyım. Fakat toplumlar başlarına ne geleceklerini çağın şartlarına göre artık görmelidirler tahmin etmelidirler ona göre tedbirlerini önlemlerini almalıdırlar.

Filistin Arap askerlerinin Osmanlı Türk Ordusuna yapmış olduğu ihanetin sonuçları Kahraman Osmanlı Türk Askerlerine neler yaşatmıştır aşağıda gerçekler yazılmıştır.

Okuyacağınız bu acı gerçekler Kahraman Osmanlı Türk Askerlerinin yaşadığı acı gerçeklerdir. Kahraman Osmanlı Türk Askerlerine yapılan bu insanlık dışı davranışları vahşeti okudukça insanın hücreleri diken diken oluyor. Bu vahşeti yapanlar insan olamazlar. Bu vahşeti yaşatanlar bir gün vahşete uğrayacaklarını bilmelidirler. Bizler Kahraman Türk Askerlerinin verdiği şehitleri unutmadık onları acıları içimizde gizli bir ateş gibi yanıyor. Yemen türküleri boşuna çıkmadı yazılmadı.

Bu türküler Arap yarım adasında Kahraman Türk Askerlerinin acılarını çektiği eziyetleri teleflikleri ihanetleri anlatmaktadır.
Bu Yemen türküleri boşuna söylenmiyor.

Birinci Dünya Savaşında Arap Yarımadsında; İngilizlere, 150 bin Kahraman Askerimiz esir Düştü. Bu Askerlerden bir kısmı da Mısır’ın İskenderiye şehri yakınlarında Seydibeşir Usare Kamplarında hapis edildi.

Bu kampın tam adı “Seydibeşir Kuveysna Osmani Useray-ı Harbiye Kampı” dır. Bu Kamp da 1918 Filistin Cephesinde esir düşen 16.Tümen’in 48.Alayı’na bağlı Osmanlı Askerleri Tutuluyordu.

12 Haziran 1920 yılına kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, ağır hakaretler ve Aşağılamaya maruz kaldılar.

İnsanlık dışı muamelerinin nedenleri yine zalim Ermeniler olduğu bilinmektedir.

Bu Kamplarda Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan yanlış çevirileri ve İngilizleri kışkırtmaları nedenleri ile kampların İngiliz komutanları, azılı Türk düşmanları haline gelmişlerdir.

Kamplardaki ağır koşullar nedeni ile ölen askerlerimiz dışında sağ kalan kahraman askerlerimizi Türk Ordusuna teslim etmek işlerine gelmiyordu.

Çünkü;
Meydana gelecek olası bir savaşta, bu kahraman askerlerimizin yeniden karşılarına çıkabilecekleri, Ermeni tercümanlar tarafından İngilizlerin beyinlerine işlenmişlerdi

Çözüm;
Toplu katliamdı…
Kahraman Askerlerimiz
Mikrop bit kırma bahanesi ile süngü zorlamaları yapılarak süngü zoru ile Dezenfekte havuzlarına zoraki sokuldular.

Ancak ;
Havuzdaki sulara normalin çok üzerinde “Krizol” maddesi katılmıştı…Kahraman Askerimiz Mehmetçikler daha ayaklarını suya sokar sokmaz aşırı “Krizol” maddesi ile ayakları haşlanıyordu.

Fakat ;
İngilizin zalim askerleri tüfeklerinin dipçik darbeleri ile Kahraman Askelerimizi Mehmetçikleri “krizol” dolu olan havuzdan dışarı çıkmalarına izin vermiyorlardı. Mehmetçikler bellerine kadar gelen havuz sularına kafalarını sokmak istemediler.

Ancak;
Bu kez İngiliz askerleri Mehmetçiklerinin başları üzerine havaya ateş etmeye başladılar. Kahraman Askerlerimiz Mehmetçikler ölmemek için çömelerek kafalarını “krizol” lu suya soktular.

Olanlar Artık Olmuştu;
Kafasını “Krizol”lu sudan dışarı çıkaranlar Kahraman Askerlerimiz artık göremiyorlardı.

Çünkü gözleri yanmış gör olmuşlardı.
Dışarı çıkarılar Gözleri görmeyen vücutları yanmış Kahraman Askerlerimizi gören dışarıda bulunan sağlam Kahraman Askerlerimizin Mehmetçiklerin dirençleri itirazları fayda etmedi.
Ve sonuçta Zalim İngilizler ile iş birliği yapan hain Ermeniler 15 000 bin Kahraman Türk Askerini Mehmetçiklerimizi kör ettiler.

İngilizler ve hain Ermeniler tarafından zalimce Yapılan bu vahşet 25 Mayıs 1921 tarihinde TBMM’de bir önerge ile görüşüldü.
Milletvekilleri Faik ve Şeref Beyler TBMM’sine bir önerge vererek, Mısır da esir olan 15 000 Kahraman Türk Askerlerinin “Krizol” havuzlarına sokularak gör edildiğini araştırılmasını istedi.

Sonuç olarak bu vahşeti yapanların failleri olan İngiliz Doktorlarının, Garnizon Komutanın ve İngiliz askerleri ile hain Ermeni tercümanlarının cezalandırılması için TBMM’in teşebbüse geçerek Kahraman Türk Askerlerine yapılanların hesabını sorulmasını istediler.

Ancak ;
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bin türlü derdi vardı.
Bu neden ile İngilizlere ve Ermeniler bu hesap sorma işi
Unutuldu gitti.

Ama bu vahşeti yapanlar hiçbir şeyi “Unutmuyorlar” Kendi ihanetlerini bile soykırım ambajlarına sarıp sarmalayıp dünya kamuoyuna sunuyorlar. Dünya kamuoyu da bu vahşeti yapan zalimleri masum sanıyorlar.

İşin en üzücü olan yanı da Malum birilerinin bu karalama kampanyalarına çanak tutmasıdır.

Ermeniler kendi yaptıkları mezalimlikleri unutarak güya Soykırım yapıldı gibi göstererek, Dünyayı ayağa kaldırıyor. Tarih okumayan dünya milletleri ve devletleri de yalan olan bu soykırım uydurma hikayesine inanıyorlar.

Türk Milleti yüce onurlu gururlu bir Milletir kendisine yapılmasını istemediği bir davranışı başka milletlere yapmaz. Türk Milleti dünyada on dört büyük İmparatorluk ve yüz on altı Büyük Devlet Kurmuş bir yüce milletir. Dünya da bu unvana sahip tek milletir. Dünya da hiç millet Türk Milleti kadar İmparatorluk ve devlet kurmamıştır. Bu kadar imanı ve inanç güçlü bir millet dünya tarihinde yoktur.

Bu neden ile Türk Milleti ile uğraşmak isteyen gafiller yüz kez bir kere daha düşünerek hareket etmelidirler. Dünya yıkılsa üçüncü bir yenidünya kurulsa, Türk Milleti o kurulan yeni üçüncü dünyada yine yerini alır. Diğer gafiller düşünsün ne yapacaklarını. Biz Türk Milleti olarak duyarlı olup Şehitlerimize tarihimize sahip çıkmıyoruz.
Bizler Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti olarak dünyaya kendimizi nasıl tanıtıp kabul ettirebiliriz.

Artık Türk Milleti olarak titreyip kendimize gelmeliyiz. Türk Milleti olarak ülkemiz adına duyarlı olmalıyız. Yaşadığımız vatan olarak kabul ettiğimiz bu topraklarımıza sahip çıkmalıyız. Çakalların kurtların akbabaların çoğaldığı bu zamanda Türk Milleti olarak hep beraber uyanık olmalıyız. Vatanımıza milletimize sahip çıkmalıyız.

Türkiye Cumhuriyeti topraklarından beslenen, havasını teneffüs eden suyunu içen insanların bu ülkeye ihanet etmek hakları yoktur. Eğer yapıyorlar ise bu yaptıkları ihanetin hesabını bir gün gelecek çok ağır ödeyeceklerdir.

Bütün kahraman şehitlerimizi saygı ile anıyor tanrıdan rahmet diliyorum. Toprakları bol, ruhları şad olsun. Her Türk vatandaşı bu ülkeye gücü yettiği kadar her yerde her alanda dünyanın neresinde olursanız olun sahip çıkmak zorundadırlar. Çünkü dünyada Türk Milletinin hür özgürce yaşabileceği bir başka daha Türkiye Cumhuriyeti yok. Bu güzel Ülkemize vatanımıza milletimize sahip çıkalım. Birlik dirlik olalım barış içerisinde kardeşçe yaşayalım. Kalleşçe değil.

Abdullah KAPLAN